Parveke / Paylaş / Share

İbrahim Sediyani

 

     İBRAHİM SEDİYANİ, (d. 15 Mart 1972, Karakoçan, Elazığ, tam adı İbrahim Sediyani İpek), Gazeteci, yazar, şair, edebiyatçı, düşünür, kâşif, seyyah, doğa ve çevre aktivisti, hayvan hakları aktivisti ve sivil toplum temsilcisi. Almanya’da yaşıyor, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Kürt. Bekâr, iki çocuk babası. (1) (2) Kürtçe edebiyatın ilk çizgi çocuk kahramanı olan cici kız “Guldexwin”in yazarı. (1) (2) (3) (4) (5) (6) (7) (8) Türkiye’de asimilasyon politikaları sonucu isimleri zorla değiştirilen yerleşim birimlerinin eski gerçek isimlerini ilk kez araştırıp biraraya toplayan ve bu alanda “Cumhuriyet tarihinde ortaya konan ilk eser” özelliği taşıyan “Adını Arayan Coğrafya” kitabının yazarı. (1) (8) (9) (10) (11) Kaleme aldığı “Seyahatname” İran’da Farsça’ya, Doğu Türkistan’da Uygurca’ya çevrilen, gezileri hakkında Almanya, İsviçre, Liechtenstein, Makedonya, Yunanistan, Kıbrıs, İran, Kürdistan, Doğu Türkistan, Hollanda ve Korsika medyasında haber ve makaleler yazılan seyyah. (1) (11) (12) (13) (14) (15) (16) Türkçe, Kürtçe ve Almanca şiirlerden oluşan şiir kitabı bulunan şair. (1) (16) (17) (18) Alman filozofların kitaplarında Yahudî kadın düşünür ve edebiyatçı Hannah Arendt’e benzettiği edebiyatçı. (1) (18) (19) (20)  Batman’ın Güvercin (Emso) köyünde piramit olma olasılığı yüksek tepeler, altındaki yeraltı şehri, üç tane höyük, iki tanesi tamamen ortaya çıkartılmış yüzlerce kaya mezarı ve sanduka mezarlar, bir adet yeraltı tapınağı ve Antik Çağ’a ait onlarca ev ve tarım aletini keşfeden üç kâşiften biri. (21) (22) (23) (24) İslam dünyasında binlerce yıllık tabuları yıkan “Kadın Peygamberler” adlı eserin müellifi. İbrahim Sediyani’nin 3 ciltlik “Kadın Peygamberler” adlı sıradışı eseri, bu konuda “3300 yıllık Musevîllik tarihindeki ve 2000 yıllık Hristiyanlık tarihindeki en geniş çalışma, 1500 yıllık İslam tarihindeki ilk çalışma” özelliği taşımaktadır. (25)

     ► Yaşamı

    Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük komutanlarından kabul edilen Selahaddin Eyyubî’nin torunu Okçu Yusuf’un en küçük oğlu Sêdiyan’ın soyundan geldikleri için, aile adları Sêdiyanî’dir. (26)

     15 Mart 1972 tarihinde Elazığ ilinin Karakoçan ilçesine bağlı Okçular (Oxçîyan) köyünün Gelincik (Sédiyan) mezrâsında 12 çocuklu bir ailenin 11. çocuğu olarak doğdu. Babasının adı Resul, annesinin adı Refika’dır. (1) (27)

     Doğmadan bir gece önce annesi rüyasında Hz. İbrahim (as) Peygamber’i gördüğü ve Hz. İbrahim kendisine “Yarın bir oğlun olacak. Biz onu çok seveceğiz, o da bizi çok sevecek. Ona benim adımı koy, İbrahim adını koy” dediği için ertesi gün doğduğunda ailesi adını İbrahim koydu. (11)

     İlkokulu Karakoçan’daki Atatürk İlkokulu ve Almanya’nın Bavyera (Bayern) eyaletinin Aşağı Frankonya (Unterfranken) iline bağlı Aschaffenburg ilçesinin Laufach köyündeki Volksschule Laufach’ta, ortaokulu Karakoçan’daki Karakoçan Lisesi’nde, liseyi Karakoçan Lisesi, İstanbul’daki Prof. Faik Somer Lisesi, Bingöl’ün Solhan ilçesindeki Solhan Lisesi ve İstanbul’daki Beyoğlu Hasköy Lisesi’nde okudu. Ardından üniversite hayatına başlayarak Diyarbakır’daki Dicle Üniversitesi’nde “İşletme” ve Eskişehir’deki Anadolu Üniversitesi’nde “Sosyoloji” okudu. Daha sonra yurtdışına çıktı ve Almanca dil enstitüsünü Almanya’nın Hessen eyaletinin Frankfurt a. M. şehrindeki Johann Wolfgang von Goethe Enstitüsü’nde okudu. (1) (27)

     Okul hayatına başladığı 7 yaşına kadar sadece anadili Kürtçe’yi biliyordu. İlkokul 1. sınıfa Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde, 2. sınıfa Almanya’nın Aschaffenburg ilçesinde başladı. İlkokul 1. sınıfa Türkiye’de başladı ve okulun eğitim – öğretim dili, hiç bilmediği bir dil: Türkçe. Bir yıl sonra ailece Almanya’ya yerleştiler. İlkokul 2. sınıfa Almanya’da başladı ve okulun eğitim – öğretim dili, yine hiç bilmediği bir dil: Almanca. Okuldaki herkes gibi konuşulanları anlayabildiği, sınıftaki diğer öğrenciler gibi derdini anlatabildiği normal bir öğrencilik yaşamaya başlayana kadar, 3. sınıfa gelmişti bile. Almanya’da 5. sınıftan itibaren okulda İngilizce eğitimi de verilmeye başlandı. Böylece okul hayatına başladığı 7 yaşına kadar sadece anadilini konuşabilirken, 7 yaşında iki dil, 8 yaşında üç dil, 12 yaşına geldiğinde ise tam dört dil biliyordu: Kürtçe, Türkçe, Almanca ve İngilizce. (28)

     Henüz çocukluk çağında 3 dil arasında bocalayıp dururken ve o çocuk aklıyla “neler oluyor, biz kimiz, neyiz” diye sorup anlamaya çalışırken, Almanya’da ailesi tarafından bir de Kur’ân kursuna gönderildi ve o aynı dönemde Kur’ân okumayı da öğrendi. Kur’ân-ı Kerîm’i ilk kez hatim ettiğinde henüz 10 yaşındaydı.

     Gazetecilik ve yazarlık hayatı boyunca sırasıyla Akademi Yayınevi (1991; tashihçi), Tevhid Dergisi (1992; çevirmen), Yeryüzü Dergisi (1992; yazar), Hira Dergisi (1993 – 94; editör, yazar), Yeni Yeryüzü Dergisi (1995; yazar), Sebat Dergisi (1996 – 98; yazar, çevirmen), Selam Gazetesi (1999; yazar), Haksöz Haber Sitesi (2006 – 12; yazar, muhabir), Zaman Gazetesi (2006; spor servisi editörü, yazar, muhabir), Sabah Gazetesi (2006 – 07; editör, yazar, muhabir), Ceylan Pınarı Sitesi (2007 – 12; yazar), Türkiye Gazetesi (2007 – 10; editör, yazar, muhabir), Post Gazetesi (2007 – 10; editör, yazar, muhabir), TGRT Haber Televizyonu (2007 – 09; canlı yayın kadrosu, muhabir), İhlas Haber Ajansı (2007 – 09; editör, muhabir), FOX Türk Televizyonu (2008 – 09; canlı yayın kadrosu, muhabir), Parlamento Dergisi (2008; yazar), United Nations Association of Turkey Dergisi (2008; yazar), 2023 Dergisi (2008; yazar)Ufkumuz Sitesi (2011 – 15; editör, yazar, muhabir), Dünyaya Yenisöz Gazetesi (2011; yazar), TR 1 Televizyonu (2011; reji sorumlusu), FoodReport Gıda Dergisi (2011 – 12; yazıişleri müdürü), Siirt’ten Öte Sitesi (2012 – 13; bölüm bölüm “Guldexwîn” yazarlığı), Değirmen Dergisi (2013; yazar), Kürt Tarihi Dergisi (2013 – 14; yazar), Yeni Şafak Gazetesi (2013; yazar), Taraf Gazetesi (2014 – 16; yazar), Bilge Adamlar Dergisi (2014 – 16; yazar), Çalık Enerji Sanayi ve Ticaret A. Ş. (2014 – 15; Türkmenistan idarî işler şefi), Sediyani Haber Sitesi (2015 – 25; genel yayın yönetmeni, editör, yazar, muhabir), Demokratik İslam Dergisi (2018; yazar), Pencere Dergisi (2019 – 21; yazar)Şeva Yelda Dergisi (2021 – 22; yazar) ve Media Corsica Dergisi (2023; yazar)’nde yazdı. (1) (27)

     İbrahim Sediyani, henüz genç bir üniversite öğrencisi olduğu yıllarda 2 yıl boyunca Doğu, Güneydoğu, İç Anadolu ve Karadeniz bölgelerini ilçe ilçe gezerek Türkiye’de ismi değiştirilmiş yerleşim birimlerinin ve köylerin eski isimlerini araştıran ve binlerce köyün eski gerçek isimlerini ilk kez bir çalışmada toplayan kişidir. Bu emeğin ürünü olan “Adını Arayan Coğrafya” adlı kitabı, Cumhuriyet tarihinde bu alanda yapılmış ilk çalışma özelliği taşımaktadır. (1) (9) (10) (11) (27) (29) (30) (31) (32) (33) (34)

     1994 yılında Kayseri’nin Bünyan ilçesinin Hazarşah (Harzemşah) köyündeki Hazarşah Ortaokulu’nda kısa bir süreliğine öğretmenlik yaptı.

     1995 yılından beri Almanya’da yaşamaktadır. 1996’da evlendi, 2008’de boşandı. Geride kalan evliliğinden Malcolm adında bir oğlu ve Elif Yaren adında bir kızı vardır. ABD’li siyahî lider Malcolm X’e olan hayranlığından dolayı oğlunun adını Malcolm koymuştur. (1) (27)

     1999 yılında Almanya’nın VfR Nilkheim takımında futbol oynadı. (35) Futbolla yakından ilgili olup koyu bir Beşiktaş taraftarıdır. Ayrıca çok iyi bir satranç oyuncusudur. Çocukluğundan beri yüzme biliyor olup iyi bir yüzücüdür. (35)

     2005 yılında Hacc’a gitti ve hacı oldu. Mekke-i Mükerreme’de oldukları günlerde yüzlerce hacının ölümüyle sonuçlanan korkunç sel felaketine tanıklık etti, Kâbe’yi sular altında gördü. (1) (27) (36)

     2006 yılında bütün mal varlığını Pakistan’ın Keşmir bölgesindeki depremzedelere bağışladı. Keşmir’de meydana gelen ve 87 bin kişinin hayatını kaybettiği korkunç depremden sonra sahip olduğu bütün parasını bankadan çekerek ve kendisiyle birlikte iki bavul dolusu çocuk ayakkabısı da götürerek tek başına Pakistan’a, deprem bölgesine gitti. Götürdüğü parayla orada bir kamyon dolusu yatak, yorgan, battaniye, nevresim yükleyerek Keşmir’e götürdü ve depremzedelere dağıttı. Bütün bunları hiçbir kurum ve kuruluşa bağlı olmadan, tamamen kendi bireysel inisiyatifiyle gerçekleştirdi. (1) (27) (36)

     Kaleme aldığı “Seyahatname” için şimdiye dek dünya üzerinde 36 ülke gezdi. Özellikle dünya ülkelerini gezerek, kendi geliştirdiği yazım sanatı ve üslûbuyla kaleme aldığı gezi yazılarıyla tanınan Sediyani, Alman medyası ve kamuoyu tarafından “Karl May des Orients” (Doğu’nun Karl May’ı) sıfatıyla anılmakta, Türkiye kamuoyunda “Çağdaş Evliya Çelebi” ve “Modern Seyyah” lakaplarıyla çağrılmakta, Kürt kamuoyunda ise “Kürtler’in Evliya Çelebi’si” ve “Kürtler’in Malcolm X’i” olarak anılmaktadır. İbrahim Sediyani’nin yaptığı geziler ve yazdığı gezi yazıları hakkında Almanya, İsviçre, Liechtenstein, Makedonya, Yunanistan, Kıbrıs, İran, Kürdistan, Doğu Türkistan, Hollanda ve Korsika medyasında haber ve makaleler yazıldı; Sediyani bu gezi yazılarından dolayı Liechtenstein Prensliği Turizm Bakanlığı, Avusturya Vorarlberg Eyaleti Turizm Bakanlığı, Çek Cumhuriyeti Marianske Lazne Belediyesi ve İran Tahran Sanat Enstitüsü’nden teşekkür mektupları aldı. Seyahatnameleri İran’da Farsça’ya, Doğu Türkistan’da Uygurca’ya çevrildi. Alman filozofların kitaplarında Yahudî kadın düşünür ve edebiyatçı Hannah Arendt’e benzettiği İbrahim Sediyani’nin edebiyat alanındaki çalışmaları ve kaleme aldığı seyahatnameler, Türkiye’deki bazı okullarda öğrencilere ders olarak okutuldu. (1) (12) (13) (14) (15) (16) (19) (20) (27) (31) (37)

     İbrahim Sediyani’nin çok ilginç bir özelliği de, 70 yıllık Anadolu’dan Avrupa’ya göç tarihinde, Almanya’daki bütün camileri ziyaret etmiş ve kapısının önünde ayakkabısını çıkarmış tek gurbetçi olmasıdır. “Camilerimiz” adlı bu ilginç çalışması, Türkiye Gazetesi’nin Avrupa baskısında bölüm bölüm yayınlandı. (1) (27)

     9 Eylül 2009 tarihinde ilk kitabı “Adını Arayan Coğrafya” yayınlandı. (9)

     Askerliğini 2009 yılında Burdur’da yaptı. “Dövizli askerlik” yaptığı için sadece 21 gün askerlik yaptı. İlk kitabı “Adını Arayan Coğrafya” çıktığında, kendisi askerdi. (38)

     2010 yılında Gazze’ye insanî yardım götüren Mavi Marmara gemisindeki gazetecilerden biri olan İbrahim Sediyani, İsrail hapishanelerinde yattı. (1) (27) (39) (40) (41)

     Dünyaca ünlü Alman filozof ve edebiyatçı Gerhard Zwerenz, yazar İbrahim Sediyani’yi Alman Yahudî kadın filozof ve aktivist Hannah Arendt’e benzetiyor. Son yazdığı “Die Verteidung Sachsens und Warum Karl May die Indianer Liebte?” (Saksonya Savunması ve Karl May’ın Kızılderililer’i Sevme Nedeni) adlı kitapta Batı felsefesi üzerine tezlerini kaleme alan Zwerenz, Alman felsefe ve edebiyatını ele aldığı bölümde Karl May, Martin Luther, Henry Hübchen, Gottfried Leibniz, Immanuel Kant, Roza Luxemburg, Hannah Arendt, Martin Heidegger, Papa XII. Benedict, Jacques Derrida, Georg Elser, Ernst Bloch, Friedrich Engels ve Friedrich Nietsche ile birlikte edebiyatçı – şair İbrahim Sediyani’nin gezilerini ve Almanca şiirlerini de ele aldı. Zwerenz kitabında Sediyani hakkında ilginç değerlendirmelerde bulundu. 20. yy’ın Marksist felsefe akımının yaşayan üç temsilcisinden biri olan, Almanya’nın son dönemdeki en büyük filozofu kabul edilen, birçok uluslararası edebiyat ödülü bulunan ve zamanında Alman Federal Parlamentosu (Bundestag)’nda Demokratik Sosyalizm Partisi’nden milletvekilliği de yapmış olan, yazdığı kitaplar onlarca dile çevrilen dünyaca ünlü Gerhard Zwerenz, 99 bölümden oluşan kitabının “Ein Orden fürs Morden” (Katliâmlar Nişanı) adlı 54. bölümünde edebiyatçı – şair İbrahim Sediyani’nin gezi yazılarını ve Almanca şiirlerini ele alıyor. Sediyani’yi Rosa Luxemburg’la birlikte sosyalist – feminist hareketin öncü isimlerinden biri olan Yahudî kadın edebiyatçı ve aktivist Hannah Arendt’e benzeten Gerhard Zwerenz, Sediyani için “Batı felsefe ve edebiyatının kaybolan özgürlükçü ve devrimci rûhunun, göçmen kökenli bir yabancının şahsında yeniden dirilmesi” nitelemesinde bulunuyor. Sediyani’nin şiirleri içinse övgü dolu sözler sarfeden Zwerenz, bu şiirler için “cesur kelimeler, müthiş bir romantizm” değerlendirmesinde bulunuyor ve Sediyani için “bu adam olağanüstü biri” ifadelerini kullanıyor. (19) (20)

     Türkiye’de asimilasyon politikaları sonucu isimleri değiştirilen yerleşim birimlerinin Kürtçe, Arapça, Ermenîce, Gürcüce, Lazca, Rumca ve Çerkezce olan eski gerçek isimlerini geri alabilmek için 30 yıldır hiç bıkmadan ve yorulmadan mücadele eden İbrahim Sediyani, son olarak 2011 başında “Bütün İsimlerimizi Geri İstiyoruz” adlı bir girişim başlatıp “Masa-yı Esma” (İsimler Masası) kurdu. Van İnsan – Der, Hakkari Özgür Yaşam Derneği, Norşin Akabe – Der ve Erciş Şafak – Der adlı dört derneğin çatısı altında başlattığı ve Ufkumuz sitesinin evsahipliği yaptığı “Bütün İsimlerimizi Geri İstiyoruz” girişiminin sözcülüğünü yapmaktadır. (1) (27) (29) (30) (31) (32) (33) (42) (43) (44) (45)

     Somali topraklarında 2011 Ramazanı’nda başgösteren ve binlerce çocuğun açlıktan öldüğü büyük kuraklık ve açlık felâketinde ardı ardına kaleme aldığı yazıları ve bildirileriyle Türkiye kamuoyunu ayağa kaldıran İbrahim Sediyani, Somali’ye yardım için seferberlik çağrısında bulundu. Sediyani’nin çağrısına uyan Türkiye’deki onlarca STK ve belediyeler, bulundukları illerde Somali’ye yardım kampanyaları düzenlediler. (46) (47) (48) (49) Bununla da yetinmeyen Sediyani, üç ay sonra bizzat Afrika’ya giderek Somalili mültecileri ziyaret etti ve onlara insanî yardım ulaştırdı. Kenya’nın kuzeydoğusundaki Garissa il topraklarında bulunan ve Somali’deki açlık ve kuraklıktan kaçıp gelen Somalili mültecilerin kaldığı, dünyanın en büyük mülteci kampı olan Dadaab Mülteci Kampı’na giden Sediyani, kampta bir hafta kalarak insanî yardım dağıttı. (50) (51) İbrahim Sediyani’nin ahlâkından ve fikirlerinden etkilenen kafilenin Hristiyan şoförü, Müslüman oldu. Kenya’nın başkenti Nairobi’de yaşayan 46 yaşındaki ve 4 çocuk babası Charles Kamau, Müslüman olunca ismini İbrahim Sediyani Kamau olarak değiştirdi. (52)

     9 Mart 2012 tarihinde ikinci kitabı “Gülistan” yayınlandı. (17)

     Sediyani’nin diğer bir ilginç özelliği de, “Kürt edebiyatının ilk çizgi çocuk kahramanı” olan cici kız “Guldexwîn”in yazarı olmasıdır. Küçük bir köylü kızının yaramazlıklarını anlatan, “Kürtler’in Heidi’si” denilen ve Kürtçe kaleme alınan “Guldexwîn”, çocuklara doğa sevgisi ve çevre bilinci kazandırma amacıyla hazırlanan bir çalışmadır. (1) (2) (3) (4) (5) (6) (7) (8) (27) (53) (54) (55) (56)

    2012 yılında birer ay arayla kurulan iki ayrı hareketin kurucuları arasında yer aldı: İstanbul’da kurulan Özgür Özbekistan Dostları Platformu ve Diyarbakır’da kurulan Hak, Adalet ve Hürriyet İçin Kürdistan İslamî İnisiyatifi (Azadî İnisiyatifi). Azadî’nin ayrıca ilk iki yılında yürütme kurulunda yer aldı. (1) (27)

     İbrahim Sediyani’nin bir özelliği de, 2012 sonunda Myanmar (Burma) egemenliği altındaki Arakan topraklarında Müslüman Rohingya halkına karşı gerçekleştirilen ve 1640 Rohingya Müslüman’ın hunharca katledildiği son katliâmın canlı şahidi olması ve bu korkunç katliamı Türkiye’ye ve dünyaya ilk duyuran gazeteci olmasıdır. (1) (27) (57) (58) (59) (60) (61) (62)

     29 Mayıs 2013 tarihinde üçüncü kitabı “Guldexwîn” yayınlandı. (4)

     21 Eylül 2014 tarihinde babası Hacı Resul İpek Sediyani’yi kaybetti. Babasının vefatı, hayatında yaşadığı en büyük travmalardan biri oldu. (63)

     31 Ekim 2014 tarihinde dördüncü kitabı “Bütün Yönleriyle Şeyh Said Kıyamı” yayınlandı. (64)

     2014 sonu ile 2015 başında Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta bir enerji şirketinde “idari işler şefi” olarak çalıştı. Ancak çalışmaya devam etmesi halinde Almanya’daki oturumunun yanacağı durumu yüzünden iki buçuk ay çalıştıktan sonra görevinden istifa etti. Türkmenistan’ı terkedip tekrar Almanya’ya döndü. (65)

     Türkmenistan’da “feminist bir devlet” kurdu. Şirketin Ankara’daki merkezinde geçirdiği iki haftalık meditasyon döneminde, “şef” olarak gideceği Türkmenistan’da, başkent Aşkabat’ı çevreleyen Kopet Dağları’nın eteklerinde başlayan uçsuz bucaksız Karakum Çölü üzerinde bir “şehir devleti”ni andıran ve yüzlerce kişinin barındığı büyük bir kampın şefi olacağı, oradaki düzeni ve sistemi istediği gibi şekillendirebileceği söylenen İbrahim Sediyani, şirketin kendisine “Bir devlet düşünün ve siz de bu devletin liderisiniz. Kafanızdaki yönetim modelini hayata geçirme şansı yakalamışsınız” demesi üzerine, hayâlindeki ve fikriyatındaki yönetim modelini hayata geçirme sevinciyle Türkmenistan’a gitti. Komünist hegemonyadan yeni kurtulmuş ancak diktatörlük rejimiyle yönetilen Türkmenistan’da demokratik kültürün yerleşmemiş olduğunu gözlemleyen Sediyani, kadınların ezildiğini gördü ve bu duruma çok üzüldü. Her ne kadar “ataerkil toplum”, kendisinin daha önce yaşadığı Türkiye ve Almanya gibi ülkelerin de bir gerçeği ise de, oralarda bunu değiştirme gücü olmayan Sediyani, şimdi Türkmenistan’da böyle bir güce sahipti. Sediyani, şef olarak geldiği “şehir devleti”nin yönetim biçimini tümden değiştirdi. “Anaerkil bir yönetim” kuran Sediyani, en önemli yetkilerin kadınların elinde olduğu, kadınların tamamen söz sahibi olduğu yeni bir rejim kurdu. O zamana kadar “yarı insan” muamelesine tabi tutulan, herkesten daha çok çalıştırılıp herkesten az ücret alan, hizmetçi gibi kullanılan kadınlar, birdenbire şehrin yöneticileri konumuna yükseldiler. O zamana kadar “paşa” muamelesine tabi tutulan, ağa gibi yaşayan erkekler de birdenbire hizmetçiler durumuna düştüler. Kadınlar ile erkeklerin rolleri takas etmiş, statüleri yüzseksen derece değişmişti. Toplumda hiçbir sosyal statüleri olmayan Türkmen kadınları hayatlarında ve belki de tarihleri boyunca ilk kez “kadın egemen” bir siyasal modele kavuşmuş, hatta kendilerini ezen “erkek egemen” kültürü ayakları altına almışlardı. Aşkabat Feminist Cumhuriyeti, yalnızca iki ay yaşayabildi (30 Aralık 2014 – 1 Mart 2015). Sediyani Türkmenistan’ı terkedip tekrar Almanya’ya dönünce, “şehir devleti” yeniden eski ataerkil durumuna döndü. (65)

     26 Şubat 2015 tarihinde beşinci kitabı “Sözlerim Var Sevgiye Dair” yayınlandı. (66)

     8 Mayıs 2015 tarihinde altıncı kitabı “Siyah Devrim” yayınlandı. (27)

     2015 yılında kendi yayın organını kurdu. “Erdemli Bir Toplum – Aydınlık Bir Ülke” mottosuyla yayın yapan Sediyani Haber web sitesi, 1 Kasım 2015 tarihinde yayın hayatına başladı. (67)

     2016 yılında kurulan entelektüel bir zemin olan Adalet Zemini adlı oluşumun fikir babasıdır. Kasım 2012’de Kocaeli il merkezi İzmit’te Türkiye kamuoyunun yakından tanıdığı yazar, düşünür ve insan hakları aktivisti Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun evine misafir oldu. Sediyani ile Gergerlioğlu, birlikte oldukları üç gün boyunca, farklı kimliklerden ve fikrî çizgiden aydınları, her kesimin erdemli ve vicdanlı insanları aynı çatı altında nasıl biraraya getirebileceklerini tartıştılar. Bir ev misafirliğinde Sediyani’nin ortaya attığı bu fikri üç gün boyunca bu ikili kendi aralarında tartıştı. Yapılan fikir teatisinden sonra, böyle bir oluşumun kurulması kararı alındı. Sediyani Almanya’ya geri döndükten sonra Gergerlioğlu Türkiye’deki her kesimden aydınlar arasında hummalı bir etüd çalışması yürüttü ve bu çalışmaların meyvesi üçbuçuk yıl içinde alındı. Adalet Zemini, 2016 yazında İstanbul’da yayınlanan bir “basın bildirisi” ile kuruluşunu ilan etti. (68)

     Senegal Eski Başbakanı Aminata Tóure’nin kardeşiyle evli olan işkadını ve uluslararası danışman Yasemin Fidan Tóure ve Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği (International Activist Artists Association) Başkanı Şair – Yazar Ümit Yaşar Işıkhan ile birlikte 2016 yılında Uluslararası Senegal ve Batı Afrika Kültür, Sanat ve Dayanışma Derneği (USEBAD)’ni kurdular. Türkiye ile Senegal ve Batı Afrika ülkeleri arasında dostluk, kardeşlik, işbirliği ve dayanışmayı amaçlayan ve merkez binası İzmir’de olan derneğin başkanlığını Yasemin Hanım yaparken, Ümit Yaşar Işıkhan ve İbrahim Sediyani de başkan yardımcılığı görevini yürütmektedirler. (69)

     2017 yılında kurulan, İslamî kimlikli aydınların biraraya gelerek oluşturdukları sivil toplum hareketi olan Hak ve Adalet Platformu’nun kurucu imzacılarından biridir. 18 Mart 2017 tarihinde İstanbul’da düzenlenen bir basın toplantısı ile kuruluşunu ilan eden Hak ve Adalet Plaformu’nun 23 kişiden oluşan kurucu isimlerinden biri de İbrahim Sediyani’dir. (70)

     2018 yılında Batman (Élih) ili yakınlarındaki Güvercin (Emso) köyünde sadece Türkiye’yi değil tüm Dünya’yı ayağa kaldıran arkeolojik keşfi gerçekleştiren üç kâşiften biridir ve bu tarihî keşfi ilk kez kamuoyuna duyuran gazetecidir. 16 Ekim 2018 tarihinde Güvercin (Emso) köyünde yaşayan ve keşfin gerçekleştiği arazinin sahibi Numan Baktaş, kızkardeşi Muazzez Baktaş ve İbrahim Sediyani tarafından piramit olma olasılığı yüksek tepeler, altındaki yeraltı şehri, üç tane höyük, iki tanesi tamamen ortaya çıkartılmış yüzlerce kaya mezarı ve sanduka mezarlar, bir adet yeraltı tapınağı ve Antik Çağ’a ait onlarca ev ve tarım aleti keşfedildi. Keşif, ilk olarak 27 Ekim 2018 günü Sediyani Haber sitesinde yayınlanan “Batman’da Piramitler mi Var?” başlıklı haber ile kamuoyuna duyuruldu. Haber yayına girer girmez Türkiye ve Dünya gündemine oturdu. Türkiye’den onlarca devlet yetkilisi, bakanlar, Batman’a komşu illerin üniversiteleri, akademisyenler, arkeologlar, başta Avrupa ve ABD olmak üzere dünyanın farklı yerlerinden ünlü arkeologlar ve bilim insanları olaya yakın ilgi göstererek Sediyani ve Baktaş kardeşler ile iletişime geçtiler. İlk yapılan incelemelerden sonra bugüne kadar kesinleşmiş olan arkeolojik keşifler; üç tane höyük, iki tanesi tamamen ortaya çıkartılmış yüzlerce kaya mezarı ve sanduka mezarlar, bir adet yeraltı tapınağı ve Antik Çağ’a ait onlarca ev ve tarım aleti. Ancak keşfin en önemli ve merak uyandırıcı, tarihin yenibaştan yazılmasını zorunlu kılacak olan iki boyutu olan “bu tepeler doğal mı yoksa yapay mı, yani bunlar gerçekten piramit mi” ve “buranın altında tıpkı Kapadokya’dakiler gibi bir yeraltı şehri mi var” soruları henüz cevaplanabilmiş değil. (21) (22) (23) (24) (71) (72) (73) (74)

     Arjantin’de 1976 yılında gerçekleşen askerî darbede izlerini kaybettikleri yakınlarının bulunması için 42 senedir her hafta eylem yapan Arjantinli annelerin başkent Buenos Aires’teki Plaza de Mayo (Mayıs Meydanı)’da 25 Nisan 2019 günü gerçekleştirilen 2141. eylemine katılan İbrahim Sediyani, Arjantin’deki kayıp anneleri ile Türkiye’deki kayıp anneleri arasında “gönül köprüsü” kurdu. Arjantin’deki dünyaca meşhur kitlesel eyleme bizzat katılan gazeteci, yazar ve seyyah İbrahim Sediyani, tarihî bir çabaya imza atarak, Arjantin’de “Madres con Pañuelo Blanca” (Beyaz Başörtülü Anneler) ya da “Madres de Plaza de Mayo” (Mayıs Meydanı Anneleri) olarak anılan kayıp yakınları yaşlı annelere Türkiye’de aynı amaçla her hafta eylem yapan “Cumartesi Anneleri”ni anlattı. Arjantin’deki eylemin organizatörlerine, Arjantin’deki siyasî partilerin temsilcilerine, devrimci hareketlerin liderlerine, Arjantin eski bakanlarına ve milletvekillerine, Arjantin medyasına ve Arjantinli annelere Türkiye’deki “Cumartesi Anneleri”ni ve mücadelelerini anlatan Sediyani, Arjantinli kayıp annelerine Türkiye’deki kayıp annelerinin selamlarını iletti, Arjantin’deki kayıp annelerinden de Türkiyeli kayıp annelerine selam getirdi. Sediyani’ye açıklamalarda bulunan Arjantinli kayıp anneleri, “Türkiye’deki Cumartesi Anneleri’ni en kalbî ve sıcak duygularımızla selamlıyoruz. Biz Arjantin’de mücadeleyi bırakmadık, bırakmayacağız. Türkiye’dekiler de mücadeleyi bırakmasınlar. Faşizm yenilecek, anneler kazanacak” dediler. (75) (76)

     17 Aralık 2019 tarihinde yedinci kitabı “Aydın Duruşu ve Erdemli Olmak” yayınlandı. (77)

     21 Mart 2020 tarihinde sekizinci kitabı “Frizya ve Günümüzde Frizler” yayınlandı. (78)

     Avrupa’nın kuzeyinde, Kuzey Denizi kıyısı boyunca uzanan ve Hollanda, Almanya ve Danimarka arasında üçe bölünmüş bir coğrafya olan Frizya (Friesland)’yı ve bu üç devlet altında etnik azınlık olarak yaşayan Friz halkını anlatan “Frizya ve Günümüzde Frizler” adlı kitabı, Frizler ve Frizya hakkında Türkçe olarak kaleme alınmış ve Türkiye’de yayınlanmış ilk kitap olma özelliğine sahiptir. Kitap başta Hollanda ve Frizya medyası olmak üzere uluslararası medyada büyük yankı uyandırmıştır. Kitapla ilgili 5 ayrı ülkede (Türkiye, Hollanda, Frizya, Kürdistan, Almanya) ve 6 farklı dilde (Türkçe, Flamanca, Frizce, İngilizce, Danca, Almanca) haber ve yazılar kaleme alınmıştır. Uluslararası medya, Sediyani’nin kitabını “Frizya ve Frizler hakkında Türkiye’deki ilk kitap yayınlandı” başlığıyla kamuoyuna duyurmuşlardır. (78) (79) (80) (81) (82) (83) (84) (85)

     Hollandalı ünlü Friz yazar ve film yapımcısı Willem Schoorstra, Frizya halkının millî bilincinin arzulanan seviyede olmamasından ve Frizler’in anadillerine sahip çıkmamasından yakındığı bir makalesinde, Frizyalılar’ın bu millî bilinci iki yabancı aydın sayesinde kazandığını söyledi: Amerikalı profesör Matt Coler ve Türkiyeli Kürt yazar İbrahim Sediyani. Frizce yayın yapan “Omrop Fryslân” (Frizya Bülteni) adlı yayın kuruluşunda hem sesli hem yazılı olarak yayınlanan “Sûnder Eigen Taal is in Folk Ferlern” (Kendi Dili Olmadan Bir Ulus Kaybolur) adlı konuşmasında / makalesinde Schoorstra, Frizce’ye sahip çıkmadıkları ve Friz anadilini korumak ve yaşatmak için çaba göstermedikleri için Friz siyasî partilerini ve resmî kurumlarını eleştiriyor, fırçalıyor. Anadilin önemini anlatmak için de Sediyani’nin söylediği sözleri örnek gösteriyor. Yazar ve film yapımcısı Willem Schoorstra, şöyle ilginç bir cümle kullanıyor: “Biz Frizler’e anadilimizi yaşatmamız gerektiğini öğreten, ne yazık ki Frizyalılar değildir, yabancılardır.” Bunu dedikten sonra, Frizyalılar’a Frizce’nin önemini anlatan iki yabancı düşünürü örnek veriyor: Biri Amerikalı bir profesör, Matt Coler; biri de Türkiyeli bir Kürt yazar, İbrahim Sediyani. (83)

     Kaleme aldığı “Seyahatname”nin 8. cildi olan “Bangladeş Seyahatnamesi”nden sivil bir anadil mücadelesi olan Kürt Dil Hareketi doğdu. Sediyani’nin 2012 – 15 yılları arasında kaleme aldığı ve 50 bölüm tutan “Bangladeş Seyahatnamesi”nin 9. bölümünde, Pakistan devletine karşı Bengal halkının Bengalce anadilde eğitim hakkı için verdiği Bengal Dil Hareketi (Bangla Bhaşa Andolun) anlatılıyordu. Bu makale, Kürt kamuoyunun büyük ilgisini çekti ve benzer bir hareketin Kürtçe anadilde eğitim hakkı için de verilmesi gerektiği kanaati oluştu. Yıllarca sürdürülen fikrî teatiler ve aylarca yürütülen saha çalışmaları sonucunda onlarca kişiden oluşan kollektif bir emek ve birlikteliğin neticesinde 15 Ekim 2020 tarihinde kısa adı HezKurd olan Kürtçe Dil Hareketi (Hereketa Zimanê Kurdî) kuruldu. Kürt kamuoyunda büyük umut ve heyecana yol açan Kürtçe Dil Hareketi (HezKurd)’nin üç amacı vardır: Kürtçe’nin Türkiye’nin 2. resmî dili olması, Kürtçe anadilde eğitim ve asimilasyon politikaları sonucu isimleri zorla değiştirilmiş ve masa başında uyduruk Türkçe isimler verilmiş bütün şehir ve köylerimizin eski ve gerçek Kürtçe, Lazca, Gürcüce, Çerkesçe, Rumca, Ermenice, Arapça, Türkmence isimlerinin iade edilmesi. (86) (87) (88) (89) (90) (91) (92) (93) (94) (95)

     12 Ocak 2021 tarihinde dokuzuncu kitabı “Kadın Peygamberler” yayınlandı. (25)

     İslam dünyasında binlerce yıllık tabuları yıkan “Kadın Peygamberler” adlı eseri, büyük yankı uyandırdı. İbrahim Sediyani’nin 3 ciltlik ve 1019 sayfalık “Kadın Peygamberler” adlı sıradışı eseri, bu konuda “3300 yıllık Musevîlik tarihindeki ve 2000 yıllık Hristiyanlık tarihindeki en geniş çalışma” olup, aynı zamanda “1500 yıllık İslam tarihindeki ilk çalışma” özelliği taşımaktadır. Sediyani bu eserinde, klasik resmî İslam anlayışının empoze ettiği ve bugün birbuçuk milyarlık Müslüman dünyasında ne yazık ki bu şekilde yer etmiş “Kadından peygamber olmaz”, “Kadın peygamberler yoktur”, “Peygamberlerin hepsi erkektir” anlayışını yerle bir etmekte, ilmî ve dînî delilleriyle çürütmekte ve hem kutsal kitaplar (Tevrat, İncil, Kur’ân) hem de semavî dinlerin (Musevîlik, Hristiyanlık, İslam) dînî metinleri ışığında kadın peygamberlerin varlığını hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak biçimde kesin olarak ispat etmektedir. (25) (96)

     Akdeniz’in en batısında, Akdeniz’in en doğusundaki Fenike Uygarlığı’nın izlerini sürmek için 2022 yılında İspanya’ya ait ve kadim Katalonya coğrafyasında, Belaer Takımadaları’nın en batısındaki İbiza Adası’nda bir hafta tatil ve araştırma gezisi yaptı. Dünyanın en gözde turistik adalarından biri olan İbiza’da bir hafta arkeolojik çalışmalar ve bilimsel araştırmalar yapan Sediyani, ada üzerinde ilk insan yaşamını başlatan ve adada M. Ö. hüküm süren Fenike Uygarlığı ile adada M. S. hüküm süren Endülüs İslam Medeniyeti’nin izlerini sürdü. (97)

     22 Aralık 2022 tarihinde onuncu kitabı “Die Verlorenen Länder Europas yayınlandı. (98)

     6 Şubat 2023 günü yaşanan ve merkezi üsleri Kahramanmaraş (Gırgûmm) ilinin Pazarcık (Bazarcîxa Nûh) ve Elbistan (Eblistan) ilçeleri ile Gaziantep (Dîluk) ili olan 7, 7 ve 7, 6 şiddetindeki büyük deprem felâketinin ardından, çocukluktan itibaren birlikte büyümüş ve aynı sıralarda okumuş üç yakın arkadaş ve akraba, Elazığ – Karakoçan’da yaşayan işadamı ve sivil toplum temsilcisi Alican Karadoğan, Belçika – Anvers’te yaşayan sağlıkçı ve tıbbî laborant Basri İpek ve Almanya – Frankfurt’ta yaşayan gazeteci ve yazar İbrahim Sediyani, tam da deprem felâketinin büyük oranda gündemden düşeceğini ve depremzedelerin kendi kaderleriyle başbaşa bırakılacağını öngördükleri Nisan ayı ortasında, başka bir deyimle Ramazan Bayramı öncesinde, deprem bölgesinde, özel olarak depremden en fazla zarar gören Adıyaman ilimize gıda yardımı yaptılar. Bu yardımların hedef kitlesi de, yardımların çok az ulaştığı Adıyaman’ın en ücra bölgelerindeki depremzedeler oldu. Depremin sıcak günlerinde başlayarak, iki ay sonrası için yardım biriktiren bu üç arkadaş, tam da Ramazan Bayramı öncesi Adıyaman’a gittiler ve onbinlerce Euro tutarındaki gıda yardımını 17 Nisan 2023 günü depremzedelere dağıttılar. Gıda ürünlerini Elazığ ve Malatya’daki süpermarketlerde alıp kamyonlara dolduran ve Adıyaman deprem bölgesine götüren üç arkadaş, Ramazan Bayramı öncesi 500’e yakın ailenin bir haftalık tüm bayram ihtiyaçlarını ve mutfak ihtiyaçlarını karşıladılar. Yardımı yapan üç arkadaş, yardım malzemelerini Adıyaman’da bizzat kendi elleriyle dağıttılar. Dağıtım bütün gün boyunca sürdü. (99) (100) (101)

     11 Aralık 2023 tarihinde onbirinci kitabı “Wikinger: Horden aus dem Norden yayınlandı. (102)

     İyi derecede Türkçe, Kürtçe, Almanca ve okul derecesinde İngilizce bilen İbrahim Sediyani, Latin Alfabesi, Arap Alfabesi, Kiril Alfabesi, Yunan Alfabesi ve İbranî Alfabesi ile okuyup yazabilmektedir.

     “Adını Arayan Coğrafya” adlı araştırma kitabı, “Gülistan” adlı şiir kitabı, “Guldexwîn” adlı çocuk kitabı, “Bütün Yönleriyle Şeyh Said Kıyamı” (2 cilt) adlı araştırma kitabı, “Sözlerim Var Sevgiye Dair” adlı deneme kitabı, “Siyah Devrim” adlı düşünce kitabı, “Aydın Duruşu ve Erdemli Olmak” adlı düşünce kitabı, “Frizya ve Günümüzde Frizler” adlı araştırma kitabı, “Kadın Peygamberler” (3 cilt) adlı araştırma kitabı, “Die Verlorenen Länder Europas adlı araştırma kitabı ve “Wikinger: Horden aus dem Norden” adlı araştırma kitabı bulunuyor. (1) (2) (3) (9) (17) (25) (27) (64) (66) (77) (78) (98) (102)

     ► Kitapları

  • Adını Arayan Coğrafya, araştırma, Türkçe, 318 sayfa, Özedönüş Yayınları, İstanbul 2009, ISBN 978-605-4296-00-2 (9)
  • Gülistan, şiir, Türkçe – Kürtçe – Almanca, 79 sayfa, Ekin Yayınları, İstanbul 2012, ISBN 978-975-8507-83-2 (17)
  • Guldexwîn, çocuk kitabı, Kürtçe, 63 sayfa, Weşanên Dîwan, İstanbul 2013, ISBN 978-605-63853-1-5 (4)
  • Bütün Yönleriyle Şeyh Said Kıyamı, araştırma, Türkçe, 2 cilt, 748 sayfa, Şura Yayınları, İstanbul 2014, ISBN 978-605-63062-3-5 (64)
  • Sözlerim Var Sevgiye Dair, deneme, Türkçe, 132 sayfa, Parafiks Yayınları, Edirne 2015, ISBN 978-605-9036-21-4 (66)
  • Siyah Devrim, düşünce, Türkçe, 382 sayfa, Parafiks Yayınları, Edirne 2015, ISBN 978-605-9036-37-5 (27)
  • Aydın Duruşu ve Erdemli Olmak, düşünce, Türkçe, 335 sayfa, Yöneliş Yayınları, Adana 2019, ISBN 978-605-80861-3-5 (77)
  • Frizya ve Günümüzde Frizler, araştırma, Türkçe, 173 sayfa, Bir Kitap Yayınları, Malatya 2020, ISBN 978-605-69999-7-0 (78)
  • Kadın Peygamberler, araştırma, Türkçe, 3 cilt, 1019 sayfa, Nefel Yayınları, Diyarbakır 2021, ISBN 978-605-06673-5-6 (25)
  • Die Verlorenen Länder Europas, araştırma, Almanca, 244 sayfa, Koschi Verlag, Elbingerode 2022, ISBN 978-3-96932-040-2 (98)
  • Wikinger: Horden aus dem Norden, araştırma, Almanca, 360 sayfa, Koschi Verlag, Elbingerode 2023, ISBN 978-3-96932-070-9 (102)

     ► Seyahatnameleri

  • “Muzaffer” Bir Komutan Gibi “Âbâd” Fethetmenin Yolu, “İslam” İle “Âbâd” Olmaktan Geçer, 2006, Pakistan ve Keşmir gezisi, 1 bölüm + 2 makale (35)
  • Dünyada En Çok Merak Edilen Ülke: Mısır, 2006, Mısır gezisi, 1 bölüm + 8 makale (103)
  • Bir Günde 4 Ülke ve Alpler’in Eteklerinde 4 Gün, 2008, Almanya, Avusturya, Liechtenstein ve İsviçre gezisi, 5 bölüm + 5 makale (104)
  • Alpler’in En Başından En Sonuna ve En Tepesinden En Aşağısına, 2008, Almanya, Avusturya ve İtalya gezisi, 5 bölüm + 3 makale (105)
  • Doğu ile Batı Arasında Sınırlar Kalkınca, 2008, Almanya ve Çekya gezisi, 5 bölüm + 2 makale (106)
  • Su: Akarsa Nehir, Düşerse Şelâle, Durursa Göl Olur, 2009 – 10, Almanya, Avusturya, İsviçre ve Fransa gezisi, 25 bölüm + 8 makale (107)
  • Suya Yazılan Tarih, 2010, Mavi Marmara hadisesi, 3 bölüm + 21 makale (108)
  • Balkanlar’ın En Kilitli Kapısından İçeri, 2010 – 11, Arnavutluk ve Makedonya gezisi, 21 bölüm + 11 makale (109)
  • Yaseminler Gülümsüyordu Ellerimiz Kavuştuğunda, 2011 – 14, İran gezisi, 70 bölüm (110)
  • Masai Ülkesinde Mülteci Kamplarına Serdim Seccademi, 2011 – 14, Kenya gezisi, 68 bölüm (111)
  • Bir Yanım Su, Bir Yanım Ateş; Aç Bana Kucağını Bangladeş, 2012 – 15, Bangladeş ve Rohingya gezisi, 50 bölüm (112)
  • Erdem ve Bilgelik Arıyorsan Nehirlerin Akıntısını Takip Et, 2016 – 17, Hollanda, Frizya ve Belçika gezisi, 47 bölüm (113)
  • Vikingler Selam Durdu Ben Âşık Olunca İskandinavya’ya, 2017 – 18, Danimarka, İsveç ve Norveç gezisi, 49 bölüm (114)
  • Gümüş Nehir’in Kıyısındaki Başkentlerin Meydanlarında Haykırdım Sana Olan Sevgimi, 2019 – 20, Arjantin ve Uruguay gezisi, 80 bölüm (115)
  • Baltık Kıyılarında Her Gün Bir Ülke, 2019 – 20, Letonya, Estonya ve Litvanya gezisi, 35 bölüm (116)
  • Bir Elimden Fenike Tanrıçaları Tuttu Bir Elimden Endülüs Âlimleri, Ben İbiza Adası’nda Tatil Yaparken Katalonya’nın Bağımsızlık Güneşinin Altında, 2022 – ?, İspanya ve Katalonya gezisi, devam ediyor (117)
  • Tanrı Gökten “Sınırları Kaldırın” Buyurdu, Deprem Yeraltından Yeni Sınırlar Oluşturdu; Bense Tam Sınır Çizgisinin Üzerinde Sınırlara İsyan Eden Kitaplar Yazıyordum, 2023 – 24, Almanya ve Hollanda gezisi, 11 bölüm (118)
  • Güneş’in Batmadığı İmparatorluğa Mezopotamya Güneşi’ni Taşıyorum Viking Bilgelerin Desteğiyle, 2023 – ?, Büyük Britanya, İngiltere ve Galler gezisi, devam ediyor (119)
  • Tarih Dört Evreden Oluşuyordu: Mor, Beyaz, Yeşil ve Kırmızı, 2025 – ?, İspanya ve Katalonya gezisi, devam ediyor (120)

     ► Yarattığı Çizgi Karakterler

  • Guldexwîn, Kürtçe edebiyatın ilk çizgi çocuk karakteri ve Kürt çocuklarının ilk çizgi kahramanı, “Kürtler’in Heidi’si”, Hakkari ili Şemdinli ilçesinin Nehrî köyünde yaşayan ve gerçek ismi Elif olan 4 yaşındaki cici kız Guldexwîn, 2012, Siirt (7)

     ► Bilimsel Keşifleri

  • Emso Arkeolojik Keşfi, Batman ilinin Güvercin (Emso) köyünde piramit olma olasılığı yüksek tepeler, altındaki yeraltı şehri, üç tane höyük, bir tanesi tamamen ortaya çıkartılmış yüzlerce kaya mezarı ve sanduka mezarlar, bir adet yeraltı tapınağı ve Antik Çağ’a ait onlarca ev ve tarım aleti, 2018, Batman (21)

     ► Kurduğu Yayın Organları

  • Sediyani Haber, Hiçbir biçimde dîn, mezhep, ırk, kavim, dil, sosyal sınıf ve cinsiyet ayrımı gözetmeden yalnızca haklının ve mazlumun yanında yer alan, toplumsal barış ve kardeşliğin tesisi, adalet ve erdem umdelerinin yeşermesi gayesiyle mesai harcayan ve “Erdemli Bir Toplum – Aydınlık Bir Ülke” mottosuyla yayın yapan haber ve düşünce web sitesi, 2015, İzmir (67)

     ► Kurduğu Sivil Toplum Hareketleri

  • Bütün İsimlerimizi Geri İstiyoruz, Türkiye’de asimilasyon politikaları sonucu isimleri değiştirilen yerleşim birimlerinin eski Kürtçe, Arapça, Ermenice, Gürcüce, Lazca, Rumca ve Çerkesçe gerçek isimlerini geri almak için başlatılan sivil mücadele, 2011, Hakkari (42)
  • Özgür Özbekistan Dostları Platformu, Özbekistan’daki insan hakları mücadelesine destek ve diktatörlük rejiminden kaçıp başka ülkelere sığınmış Özbek muhacirlerle dayanışma amaçlı oluşturulan sivil toplum platformu, 2012, İstanbul (27)
  • Hak, Adalet ve Hürriyet İçin Kürdistan İslamî İnisiyatifi (Azadî İnisiyatifi), Kürdistan’ın hürriyeti, Kürt halkının millî haklarına kavuşması ve Kürtler arasında millî birlik, sevgi ve dayanışmanın sağlanması amacıyla kurulan sivil inisiyatif, 2012, Diyarbakır (27)
  • Adalet Zemini, Daha uygar ve demokratik bir Türkiye’nin inşâsı, bağnazlık ve fanatizme karşı toplumda erdem ve hoşgörü kültürünün yeşermesi, barış ve adalet umdelerinin hakim kılınması amacıyla Türkiye’deki aydınların biraraya gelerek oluşturdukları entelektüel zemin, 2016, İstanbul (68)
  • Uluslararası Senegal ve Batı Afrika Kültür, Sanat ve Dayanışma Derneği (USEBAD), Senegal ve Batı Afrika ülkeleri ile Türkiye arasında dostluk, kardeşlik, işbirliği ve dayanışmayı amaçlayan sivil toplum derneği, 2016, İzmir (69)
  • Hak ve Adalet Platformu, Türkiye’de hak ve adaletin sağlanması, zûlme ve baskılara son verilmesi için dîndar aydınların biraraya gelerek kurdukları entelektüel platform, 2017, İstanbul (70)
  • Kürtçe Dil Hareketi (HezKurd), Kürtçe’nin Türkiye’de 2. resmî dil olması, Kürtçe anadilde eğitim ve asimilasyon politikaları sonucu isimleri değiştirilmiş yerleşim birimlerinin eski gerçek isimlerini geri alabilmek için başlatılan sivil ve demokratik hareket, 2020, İstanbul (92)

     ► Kurduğu Devletler

  • Aşkabat Feminist Cumhuriyeti, Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat yakınlarında, Karakum Çölü üzerinde kurduğu ve 2 ay yaşayabilen anaerkil şehir devleti, 30 Aralık 2014 – 1 Mart 2015, Aşkabat (65)

     ► Şiirleri

     “Gülistan” adlı şiir kitabı bulunan İbrahim Sediyani, 3 ayrı dilde (Türkçe, Kürtçe, Almanca) şiirler yazan bir şairdir. (17)  (18)

     Şiir yazmaya ilkokul 3. sınıfta, henüz 9 yaşındayken başladı. Almanca yazıyordu. Almanya’da, Bavyera eyaletinin Aschaffenburg şehrine bağlı Laufach köyünde yaşıyorlardı ve burda ilkokul öğrencisiydi. İlk şiirleri Almanca’dır. O gün okulda yaşanan olayları, sınıfta veya teneffüste yaşadıklarını komik ve mizahî bir dille yazar, son ders saatinin sonlarına doğru öğretmeni kendisini tahtaya çıkarır, eğer bugün şiir yazdıysa okumasını rica ederdi. O da tahtaya çıkar ve okurdu. Öğretmeni ve sınıf arkadaşları gülmekten yerlere yatarlardı. Bütün gün sınıfta olanları, teneffüste veya okulun bahçesinde yaşananları komik bir anlatımla, mizah diliyle ve kafiyeli olarak kaleme alıyordu. (121)

     Sonra ailece memlekete döndüler. Ortaokul ve liseyi Türkiye’de okudu. Şiire ara vermedi. Fakat artık Almanca yazmıyordu. Türkçe ve bazen de Kürtçe yazıyordu. Şiirlerinin sadece dili değil, içeriği ve rengi de değişmişti. Ortaokul ve lise boyunca yazdığı şiirler, aşk şiirleridir. Şiirleri artık öğretmenlerini ve okul arkadaşlarını güldürmüyor, bilâkis hüzünlendiriyor, hislendiriyordu. (121)

     Lise döneminde İslamî düşünce yapısı ile tanışınca ve yavaş yavaş siyasî bilinç de kazanmaya başlayınca, kişiliğinde ve yaşantısında ciddî bir değişiklik meydana geldi. Bu, haliyle şiirlerine de yansıdı. Kişiliği ve yaşantısı tamamen değişti ancak şiirlerinden o “aşk” ve “hüzün” duygusunu, şiirlerine anlam katan o “rûh”u asla söküp atmadı. (121)

     Çok erken yaşlarda şiir yazmaya başladığı halde şiirlerini çok geç yayınlatmaya başlamıştır. Şiirlerini çeşitli platformlarda ve yayın organlarında yayınlatmaya başladığından itibaren olağanın üzerinde bir ilgiyle karşılandı. 2008 yılında “Seni Sevmek” ve 2009 yılında “Ağladıkça Yeşile Çalar Gözlerin” adlı şiirleri ses sanatçısı Yusuf Can tarafından seslendirilip okununca kısa sürede dilden dile dolaşan şiirler halini aldılar. (122) (123) Kendisinin de yolcuları arasında bulunduğu 31 Mayıs 2010 tarihindeki Mavi Marmara için kaleme aldığı “Mavi Düşler” adlı şiiri Kardeşlik Grubu tarafından bestelendi ve adeta Gazze insanî yardım seferinin marşı haline geldi. (124)

     Dünyaca ünlü Alman filozof ve edebiyatçı Gerhard Zwerenz, yazar İbrahim Sediyani’yi Alman Yahudî kadın filozof ve aktivist Hannah Arendt’e benzetiyor. Son yazdığı “Die Verteidung Sachsens und Warum Karl May die Indianer Liebte?” (Saksonya Savunması ve Karl May’ın Kızılderililer’i Sevme Nedeni) adlı kitapta Batı felsefesi üzerine tezlerini kaleme alan Zwerenz, Alman felsefe ve edebiyatını ele aldığı bölümde Karl May, Martin Luther, Henry Hübchen, Gottfried Leibniz, Immanuel Kant, Roza Luxemburg, Hannah Arendt, Martin Heidegger, Papa XII. Benedict, Jacques Derrida, Georg Elser, Ernst Bloch, Friedrich Engels ve Friedrich Nietsche ile birlikte edebiyatçı – şair İbrahim Sediyani’nin gezilerini ve Almanca şiirlerini de ele aldı. Zwerenz kitabında Sediyani hakkında ilginç değerlendirmelerde bulundu. 20. yy’ın Marksist felsefe akımının yaşayan üç temsilcisinden biri olan, Almanya’nın son dönemdeki en büyük filozofu kabul edilen, birçok uluslararası edebiyat ödülü bulunan ve zamanında Alman Federal Parlamentosu (Bundestag)’nda Demokratik Sosyalizm Partisi’nden milletvekilliği de yapmış olan, yazdığı kitaplar onlarca dile çevrilen dünyaca ünlü Gerhard Zwerenz, 99 bölümden oluşan kitabının “Ein Orden fürs Morden” (Katliâmlar Nişanı) adlı 54. bölümünde edebiyatçı – şair İbrahim Sediyani’nin gezi yazılarını ve Almanca şiirlerini ele alıyor. Sediyani’yi Rosa Luxemburg’la birlikte sosyalist – feminist hareketin öncü isimlerinden biri olan Yahudî kadın edebiyatçı ve aktivist Hannah Arendt’e benzeten Gerhard Zwerenz, Sediyani için “Batı felsefe ve edebiyatının kaybolan özgürlükçü ve devrimci rûhunun, göçmen kökenli bir yabancının şahsında yeniden dirilmesi” nitelemesinde bulunuyor. Sediyani’nin şiirleri içinse övgü dolu sözler sarfeden Zwerenz, bu şiirler için “cesur kelimeler, müthiş bir romantizm” değerlendirmesinde bulunuyor ve Sediyani için “bu adam olağanüstü biri” ifadelerini kullanıyor. (19) (20)

     İran’ın başkenti Tahran’da bulunan Tahran Sanat Enstitüsü tarafından İran’a davet edildi ve 20 Eylül 2011 tarihinde Tahran Şiir Gecesi’nde sahne aldı. Tahran Edebiyat Parkı içindeki Şiir Bahçesi’nde düzenlenen ve Abbas Bratîpur, Abdurrahîm Saidî Rad, Ali Dawudî, Ali Muallim Damğanî, Cevad Zehtab, Mehdi Muzafferî Sawecî, Muhammed Hûseyn Caferyan, Muhammed Remedanî Ferxanî gibi İran’ın ünlü şairlerinin sahne aldığı gecede İbrahim Sediyani, sahne alan tek yabancı şairdi. (125)

     9 Mart 2012 tarihinde “Gülistan” adlı şiir kitabı yayınlandı. Kitap, 17’si Türkçe, 6’sı Kürtçe, 1’i Almanca, 1’i de 6 dilde (Türkçe, Kürtçe, Almanca, İngilizce, Arapça, Farsça) olmak üzere toplam 25 şiirden oluşuyor. (17) (18)

     13 Nisan 2014 tarihinde İstanbul’un Üsküdar semtinde düzenlenen Üsküdar Şiir Gecesi’nde sahne aldı. Yine geceye yurt dışından davet edilen tek şairdi. (126)

     22 Nisan 2016 tarihinde İzmir’de “Barışa Kanat Olmak” adıyla düzenlenen Şiir Akşamı’na Almanya’dan davet edildi ve dünyanın farklı ülkelerinden şairlerle birlikte sahne aldı. (127)

     ► Türkiye’deki Şehir ve Köylerin Eski Gerçek İsimleri İçin Verdiği 30 Yıllık Mücadele

     1915 yılında Enver Paşa’nın da girişimiyle Dahiliye Nezareti (İçişleri Bakanlığı), yer adlarının değiştirilmesiyle ilgili bir bildiri yayınlıyor. Bildirinin sağ üst köşesindeki tarih; 14 Teşrîn-i Ewwel 1331. Yani 27 Ekim 1915. Daha “yer isimlerini değiştirmek” ile ilgili bir girişim yok, böyle bir proje de yok. Bu emirname, özel olarak bir vilayetimiz için çıkartılıyor: Trabzon. Özel olarak Rumca isimler için; ama aynı şekilde Lazca ve Gürcüce isimleri de kapsayacak şekilde. Emirnamede şöyle deniyor: “Ermenîce, Rumca, Bulgarca, hatta Türk olmayan Müslüman kavimlere ait vilayet, sancak, kasaba, köy, dağ, nehir gibi bütün adlar Türkçeleştirilecektir.” Dahiliye Nezareti’nde kaleme alınan bu emirname, 24 Teşrîn-i Sanî 1331 (7 Aralık 1915) tarihinde Trabzon Vilayeti Mektub-i Kalemî (Trabzon Valiliği Yazıişleri Müdürlüğü)’ne gönderiliyor. Trabzon Valiliği’nin 20 Haziran 1916’da kaleme aldığı 63 sayılı cevabî yazı da Vilayet Encümeni tarafından onaylanarak 3 Temmuz 1916 günü İçişleri Bakanlığı’na gönderiliyor. Bütün bunlar, daha asimilasyon politikasının hayata geçirilmediği, bununla ilgili bir taslak veya projenin de olmadığı bir zamanda oluyor. (128)

     Yerleşim birimlerinin isimlerinin “Türkçeleştirilmesi” ilk olarak 10 Aralık 1920 tarihinde “devlet politikası” şeklinde gündeme geliyor ve 1922 yılında ilk adım olarak birçok ilçe, köy, kasaba, dağ, köy isimleri Türkçeleştiriliyor. 1922’de başlatılıyor bu “isim değiştirme” operasyonu. Asimilasyon politikalarından ilk nasibini alan, köylerinin isimleri zorla ilk değiştirilen vilayetimiz, Artvin ilimizdir. Lazca ve Gürcüce isimler hepsi de. Bütün buraya kadar hâlâ Osmanlı ülkesindeyiz. Daha ortada Cumhuriyet yok. Asimilasyon poltikasının Kürdistan’a yönelmesi ise Cumhuriyet’ten sonra. Tarih, 1925. (129)

     1925 Şeyh Said Ayaklanması’ndan sonra Doğu ve Güneydoğu’da yapılan isim değişikliklerinin ardından, 1934 – 36 yılları arasında 834 köye Türkçe isimler verildi. 1938 Dersim Katliâmı’yla birlikte isim değiştirme genelgelerle, valilik kararlarıyla devam etti. Kürtçe, Arapça, Ermenice, Lazca, Gürcüce, Çerkezce isimler genelgelerle ya da yerel yönetimler ve valilik tasarrufu ile değiştirildi. (129)

     1940 yılında İçişleri Bakanlığı’nın 8589 sayılı genelgesi ile ad değiştirme işlemi resmileşti ve tek elden yapılmaya başlandı. (129)

     1957 yılı ise adeta bir dönüm noktası oldu. Bu tarihte, “Ad Değiştirme İhtisas Komisyonu” oluşturularak sistematik bir asimilasyon politikası hayata geçirildi. Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi ile Türk Dil Kurumu’nun temsilcilerinin bulunduğu bu komisyonda, coğrafyamızda yer alan tüm yerleşim birimlerinin adları ve coğrafî isimler değiştirilerek onlara Türkçe uyduruk isimler verildi. (129)

     Yıllar içinde iktidarlar değişti ama bu kurulun faaliyetleri hiçbir aksamaya uğramadan 1978 yılına kadar devam etti ve bu tarihler arasında binlerce isim değiştirildi. Sözkonusu komisyonun 1978’e kadar yürüttüğü bu asimilasyon faaliyeti, 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi’nden sonra, askerî rejim tarafından daha bir hızlandırılarak devam ettirildi. 1981 – 83 yılları arasında özellikle Kürtler’in yaşadığı Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yönelik, dünyada ve tarihte belki de eşine rastlanmayan bir kapsamlıkta, o coğrafyanın tarihini ve köklerini adeta tamamen ortadan kaldırmak amaçlı bir “isim operasyonu” gerçekleştirildi. Bunun sonucu olarak bölgede ismi değiştirilmeyen nerdeyse bir dönümlük bir toprak parçası bile kalmadı. (129)

     Türkiye’de ismi değiştirilen köylerin sayısı 12 bin 211’dir. Bir başka ifade ile ülkemizdeki köylerin takriben % 35 kadarının ismi değiştirilmiş durumdadır. İsim değiştirme işlemleri yapılırken en çok dikkat edilen özellik Türkçe olmayan yahut olmadığı düşünülenler ile karışıklığa sebep olan isimlerin öncelikle ele alınması ve değiştirilmesidir. (129)

     Asimilasyon politikaları sonucu isimleri değiştirilen yerleşim birimlerinin Kürtçe, Lazca, Gürcüce, Ermenîce, Rumca ve Arapça olan gerçek isimlerini bir çalışmada toplayan “Adını Arayan Coğrafya”, bu konuyla ilgili Cumhuriyet tarihinde kaleme alınmış ilk kitaptır ve ciddî bir çalışma sonucu ortaya konan ilk yapıttır. İbrahim Sediyani’nin “Adını Arayan Coğrafya” kitabında, ülkemizde adları değiştirilen 40 il, 368 ilçe ve 7526 köyün eski gerçek isimleri bulunmaktadır. (9) (10) (11) (12) (30) (31) (32)

     İbrahim Sediyani, henüz Diyarbakır’da öğrenci olduğu 90’lı yılların başında, Doğu, Güneydoğu, Karadeniz ve İç Anadolu olarak adlandırılan bölgeleri ilçe ilçe gezerek ve oranın yerli halklarıyla konuşarak bu eseri kaleme almıştır. Sediyani bu çalışmayı başlatırken henüz 21 yaşında genç bir üniversite öğrencisiydi. Üstelik o dönemler, Türkiye’de terör olaylarının zirvede olduğu, binlerce faili meçhul cinayetin işlendiği, fırından ekmek almak için dışarı çıkanların bir daha evine geri dönemediği, her gün çatışmaların yaşandığı, köylerin yakıldığı, bölgenin OHAL yasalarıyla yönetildiği bir zaman dilimiydi. Türkiye’nin son otuz yılının en korkunç ve karanlık dönemiydi. Böyle bir dönemde, henüz genç yaşta ve sıradan biri, hiçbir sıfatı ve akademik kariyeri de bulunmayan bir üniversite öğrencisi olan İbrahim Sediyani, insanların konuşmaya bile cesaret edemediği bir konuda canını da tehlikeye atarak bölgeyi karış karış gezer ve gittiği her yerde, oranın insanlarını başına toplayarak onlardan tek tek köylerinin ve beldelerinin eski gerçek isimlerini sorar, böyle bir çalışma yaptığını insanlara söyleyerek onların verdiği isimleri not eder. Sediyani bütün harçlığını ve zamanını bu iş için harcar. O dönemde internet denen bir olay da yoktur; arzuladığınız bir bilgiye oturduğunuz yerden ulaşma şansınız da bulunmamaktadır. (29) (30) (32)

     O dönemde, OHAL bölgesinde yolculuk yapmak bile büyük bir eziyetti. Her iki kilometrede bir otobüs (veya minibüs) jandarmalar veya özel timler tarafından durdurulur, bütün yolcular dışarı çıkarılır ve tek tek kimlik kontrolünden geçirilirdi. Çoğu zaman da üstüne bir de aranırlardı. Gündüz vakitlerinde jandarmanın / özel timlerin yaptığını gece vakitlerinde de PKK yapardı. Böyle bir dönemdi, günlük rutin hayatın bile çileli olduğu bir zaman dilimiydi. İbrahim Sediyani ilçe ilçe gezip köy isimlerini toplarken, yol kontrollerindeki aramalarda onların ne olduklarını anlamasınlar diye, topladığı köy isimlerini not defterine hiçbir zaman Latin Alfabesi’yle yazmazdı. Çünkü okuyabilirler ve dolayısıyla anlayabilirlerdi. Topladığı binlerce Kürtçe, Arapça, Ermenice, Gürcüce, Lazca, Çerkesçe isimleri bazen Arap Alfabesi’yle, bazen Kiril Alfabesi’yle, bazen Yunan Alfabesi’yle, bazen İbranî Alfabesi’yle, bazen de Japon Alfabesi’yle (Hira – Kana, Kata – Kana ve Kanji) yazıyordu. Bunların köy isimleri olduğunu anlamasınlar diye; sorduklarında “yabancı dil çalışıyorum” desin diye. (32)

     İbrahim Sediyani tam iki yıl boyunca bu çalışma için bir ilçeden diğer bir ilçeye seyahat eder, her gittiği yerde hiç tanımadığı ilçe sakinlerini başına toplayarak onlara hazırladığı kitaptan söz eder ve o insanlardan köylerinin eski isimlerini alır. Sediyani bu çalışma esnasında Güneydoğu’nun en güney ucu olan Suriye sınırındaki dikenlitellerden tutun mavi ile yeşilin buluştuğu Karadeniz kıyılarına, Van Gölü kıyısındaki şehir ve köylerden tutun İç Anadolu’daki bozkır topraklara kadar bölgeyi eski dönemlerdeki seyyâhlar gibi karış karış gezmiştir. Böyle bir çalışma neticesinde hazırlanan “Adını Arayan Coğrafya”, gerçek anlamda bir emek ürünü, bir ibret belgesidir. (29) (30) (32)

     İbrahim Sediyani, kitabıyla ilgili olarak bir gazeteye verdiği röportajda, Kitabın yazarı aslında ‘Türkiye halkı’. Çünkü halk söyledi, ben yazdım; halk söyledi, ben yazdım. Ben kitabın ‘yazarı’ değil; ‘yazmanı’yım, ‘sekreteri’yim. Kitaptaki her ilçe onlarca, yüzlerce insana sorularak kaleme alındı. Bir kişinin değil, bir halkın yazdığı kitaptır bu. Belki de bir ülke halkı tarafından kaleme alınan ilk kitaptır” demiştir. (31)

     9 Eylül 2009 tarihinde “Adını Arayan Coğrafya” kitabı yayınlandı. Kitap, bu konuyla ilgili “Cumhuriyet tarihinde kaleme alınmış ilk çalışma” özelliği taşımaktadır. Aynı zamanda yazar İbrahim Sediyani’nin de ilk kitabıdır. (9) (10) (11) (29) (30) (31) (32)

     Türkiye’de asimilasyon politikaları sonucu isimleri değiştirilen yerleşim birimlerinin Kürtçe, Arapça, Ermenîce, Gürcüce, Lazca, Rumca ve Çerkezce olan eski gerçek isimlerini geri alabilmek için 30 yıldır hiç bıkmadan ve yorulmadan mücadele eden İbrahim Sediyani, 2011 yılı başında “Bütün İsimlerimizi Geri İstiyoruz” adlı bir girişim başlatıp “Masa-yı Esma” (İsimler Masası) kurdu. Van İnsan – Der, Hakkari Özgür Yaşam Derneği, Norşin Akabe – Der ve Erciş Şafak – Der adlı dört derneğin çatısı altında başlattığı “Bütün İsimlerimizi Geri İstiyoruz” girişiminin sözcülüğünü yapmaktadır. (27) (29) (30) (31) (32) (33) (42) (43) (44) (45)

     İbrahim Sediyani’nin eski yer isimlerini geri alabilmek için başlattığı “Bütün İsimlerimizi Geri İstiyoruz” girişimine Türkiye’deki onlarca sivil toplum kuruluşu ve camiâ destek verdi. Ayrıca Türkiye’deki aydınlar, gazeteci ve yazarlar, akademisyenler ve sanatçılar da Sediyani’nin öncülük ettiği harekete desteklerini bildirdiler. (130)

     Girişimin kurucusu ve sözcüsü İbrahim Sediyani, kaleme alıp imzaya açtığı şu çağrı metniyle Türkiye kamuoyuna seslenmiştir:

     “Bizler, doğup büyüdüğümüz köylerimizin, çocukluğumuzun geçtiği ilçelerimizin, bazen sevgiyi paylaşarak bazen de kavga ederek büyümeyi öğrendiğimiz şehirlerimizin, bir şiirin mısrâları gibi akan nehirlerimizin, şarkılarımıza ilhâm kaynağı olan yaylalarımızın, ağıtlarımıza işleyen dağlarımızın gerçek isimlerine yeniden kavuşmasını arzuluyoruz.

     Yeşiliyle, mavisiyle, turuncusuyla, eflâtunuyla, gönlümüzdeki sevgiliye benzettiğimiz, akan her damla suyuna, tohum ektiğimiz her karış toprağına, kırlarında açan her çiçeğine, meyvâ veren ağaçlarının her yaprağına, insanlarına, hayvanlarına, bitkilerine, göllerine, akarsularına, derelerine, şelâlelerine, dağlarına, yaylalarına, mütevazi evlerimizi bembeyaz bir örtü altında bırakan karına, çocuklarımızın kadife saçlarını ıslatan yağmuruna, kızkardeşlerimizin yazmalarını dalgalandıran rüzgârına, yaşlılarımızın üretken ellerini nasırlaştıran toprağına, kışına ve yazına, baharına ve güzüne, güneşine, bulutuna, ayına, yıldızlarına, gecelerine ve gündüzlerine iflâh olmaz bir aşkla sevdâlandığımız coğrafyamızın kadim isimlerine, âzîz ve cefakâr milletimizin halen günlük yaşamında kullanmaya devam ettiği gerçek isimlerine yeniden kavuşmasını istiyoruz.

     Tek derdimiz budur.

     Bu fıtrî ve insanî, bir o kadar da haklı talebimizi gerçekleştirebilmek için bu platformu merkez alarak “Bütün İsimlerimizi Geri İstiyoruz” adlı bir girişim başlatıyoruz. Bu mücadele teorik ve söylemsel değil, fiilî bir mücadele olacaktır. Somut ve pratik adımlar atacak, düzenleyeceğimiz çeşitli etkinliklerle kamuoyu oluşturup sonuç alıcı çalışmalar ortaya koyacağız.

     Cumhuriyet tarihi boyunca 12 bin 211’i köy ismi olmak üzere 28 bin yerleşim biriminin adı zorla değiştirilmiştir. Başka bir ifadeyle ülkemizdeki köylerin takriben yüzde 35’inin adları değiştirilmiştir. Bunlar yerleşik halkın rızası olmadan, tamamen asimilasyon amaçlı yürürlüğe konan bir politikanın sonucudur. Bütün Kürtçe, Lazca, Gürcüce, Rumca, Ermenîce, Arapça, Çerkezce isimler silinmiş, hepsinin yerine uydurma Türkçe isimler verilmiştir. Bu politika yoğun olarak Kürt nüfûsun yaşadığı Doğu ve Güneydoğu ile Laz ve Gürcü nüfûsun yaşadığı Karadeniz bölgelerinde uygulanmıştır.

     Bu bir insanlık ayıbıdır, ülkemiz için bir utançtır. Hepimiz için bir utançtır bu. Bu insan onur ve haysiyetinin ayaklar altına alınmasıdır! Bir insanlık suçudur. Bunun insanlık tarihinde, dünya tarihinde ikinci bir örneği yoktur, olmamıştır.

     Bu ülkenin tüm aydın ve onurlu insanlarını, erdem ve fazilet sahibi bireylerini, ister Türk, Kürt, Laz, Çerkes, Ermenî, Arap veya Gürcü olsun, ister Müslüman, Hristiyan, Musevî veya ateist olsun, Alevî veya Sünnî olsun, ister İslamcı, liberal veya sosyalist olsun, bu ülkenin tüm yurttaşlarını, özgürlük, ilerleme ve aydınlık yarınlardan yana olan tüm yurttaşlarını, yaşadığımız coğrafyada egemen olan şoven siyasanın yüz yıla yakın bir zamandır bizlere yaşattığı bu utanca son vermek için sorumluluk almaya çağırıyoruz.

     Yasakçılar, inkârcılar, ırkçılar, bu topraklara kin ve nefret tohumları ekenler, âzîz milletimizin farklı mezhebî inançları olan ve farklı diller konuşan insanları arasına düşmanlık ve ayrımcılık tohumları ekenler, farklılıkları yok etmeye çalışıp herşeyi “tek”leştirmeye çalışanlar eninde sonunda kaybedeceklerdir.

     Çünkü onlar haksızdırlar. Haklı olan bizleriz.

     Biz kazanacağız.” (131) 

     İbrahim Sediyani, Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin Eylül 2013 tarihinde açıkladığı “Demokratikleşme Paketi” öncesi dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a bir açık mektup yazdı. Hükümetin ve kamuoyunun henüz “Demokratikleşme Paketi” içinde hangi hususların olması gerektiği üzerinde tartıştığı bir dönemde “Adını Arayan Coğrafya” yazarı ve “Bütün İsimlerimizi Geri İstiyoruz” girişimi kurucusu ve sözcüsü İbrahim Sediyani’nin kaleme aldığı “Başbakan Erdoğan’a Açık Mektup” adlı uzun makalenin, yer isimleri konusunun ciddiyetle pakete girmesine sebep olduğu belirtilmektedir. (132)

     Sediyani son olarak bu mücadelesini 2020 yılında kurulan Kürtçe Dil Hareketi / Hereketa Zimanê Kurdî (HezKurd) çatısı altına da taşımış ve hareketin 3. ilkesi olarak belirlenmiştir. 15 Ekim 2020 tarihinde kurulan ve Kürt kamuoyunda büyük umut ve heyecana yol açan Kürtçe Dil Hareketi (HezKurd)’nin üç amacı vardır: Kürtçe’nin Türkiye’nin 2. resmî dili olması, Kürtçe anadilde eğitim ve asimilasyon politikaları sonucu isimleri zorla değiştirilmiş ve masa başında uyduruk Türkçe isimler verilmiş bütün şehir ve köylerimizin eski ve gerçek Kürtçe, Lazca, Gürcüce, Çerkesçe, Rumca, Ermenice, Arapça, Türkmence isimlerinin iade edilmesi. (87) (88) (89) (90) (91) (92) (93) (94) (95)

     Hacc ve Mekke Sel Baskını

     Ocak 2005 tarihinde Hacc ibadetini eda etmek için Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’ye giden ve hacı olan İbrahim Sediyani, Mekke’deyken çok ilginç bir doğa hadisesine tanıklık etti. Uzun süre yağan yağmur, şehrin etrafındaki dağların eteklerinden sel olup şehre doğru aktı. Sel baskını sonucunda Mekke’deki evlerin, işyerlerin yanısıra Kâbe de sular altında kaldı. (1) (27) (36)

     Çok az insana nasip olan hadiseyi yaşayan Sediyani, Kâbe’yi sular altında gördü. (1) (27) (36)

     ► Keşmir Depremi

     8 Ekim 2005 tarihinde, merkez üssü Pakistan’ın Keşmir eyaletinin Muzafferâbad iline bağlı Balakot köyü olan 7, 6 şiddetindeki (133) korkunç büyük deprem, 87 bin kişinin ölümüne (134) yol açtı. Bu acılı depremin en can alıcı, en yürek yakıcı yönü, tüm çocukların okulda olduğu sabah 08:30 sularında gerçekleşmesi, tüm okulların yıkılması ve ilkokul çağındaki öğrencilerin neredeyse tamamının can vermesi, Pakistan devletinin resmî ifadesiyle “Bir neslin tamamen yok olması”ydı. (36)

     Depremde toplam 87 bin 300 kişi hayatını kaybetti. (134) 146 bin 599 kişi de yaralandı. (135) Toplamda 780 bin bina hasar gördü veya yıkıldı. Bunun 17 bini okul, 782’si de sağlık kuruluşuydu. 4 milyona yakın insan da evsiz kaldı. (135)  (136) (137)

     Almanya’daki evinde televizyondan izlediği deprem görüntülerinden ve özellikle çocukların karların üzerindeki ayakkabısız ve çorapsız görüntülerinden etkilenen İbrahim Sediyani, kendisini derin bir şekilde hislendiren bu görüntü ve fotoğrafların verdiği ızdırapla günlerce kıvrandıktan sonra Pakistan’a, Keşmir’e gitmeye karar verdi. (1) (27) (36)

     Vizesini ve biletini alan İbrahim Sediyani, Ocak 2006’da sahip olduğu bütün parasını bankadan çekerek ve kendisiyle birlikte iki bavul dolusu çocuk ayakkabısı da götürerek tek başına uçağa atlayıp Pakistan’a gitti. Götürdüğü parayla orada bir kamyon dolusu yatak, yorgan, battaniye, nevresim yükleyerek Keşmir’e götürdü ve depremzedelere dağıttı. Sediyani, bütün mal varlığını Keşmir bölgesindeki depremzedelere bağışladı. Kurban Bayramı’nı Keşmir’de deprem bölgesinde geçiren İbrahim Sediyani, depremzedeler için tam 28 tane kurban kesti ve etleri de kendi elleriyle dağıttı. (1) (27) (36)

     Bütün bunları hiçbir kurum ve kuruluşa bağlı olmadan, tamamen kendi bireysel inisiyatifiyle gerçekleştirdi. Bir hafta orada kaldıktan sonra Almanya’ya dönen Sediyani, hiçbir şey olmamış gibi normal hayatına kaldığı yerden devam etti. (1) (27) (36)

     ► Mavi Marmara

     Filistin topraklarının özerk bir bölgesi olan Gazze’de İsrail ambargosunun uygulanmaya başlandığı 2006 yılından başlayarak büyük bir sefalet ve dram yaşanmaktaydı. Dışarıyla bütün münasebetleri kapatılmış olan Gazze halkına ilaç ve gıda gibi temel ihtiyaçlar bile güçlükle ulaşabiliyordu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK)’nin 1860 sayılı kararına göre, “Tıbbî tedavi, gıda ve diğer insanî yardımın Gazze’nin her tarafını kapsayacak şekilde engelsiz girişi ve dağıtımı sağlanmalı, insanî yardımın sürekliliği için daimî bir insanî yardım koridorunun açılması ve yardımla ilgili diğer mekanizmaların açılması yönündeki tüm girişimler desteklenmeli, Gazze’deki insanî ve ekonomik durumun hafifletilmesi için yapılacak tüm uluslararası girişimlere destek olunmalı, sivilleri doğrudan hedef alan her türlü saldırı ve terör eylemi kınanmalı, iki demokratik ülke olarak İsrail ve Filistin’in barış içinde birarada, güvenli ve tanınmış sınırlar dahilinde yaşaması vizyonuna dayalı kapsamlı bir barış sağlanmalı” idi. (138)

     Ambargoyu delmek ve Gazze’ye insanî yardım ulaştırmak amaçlı, farklı ülkelerden 6 tane uluslararası insanî yardım kuruluşu, Mayıs – Haziran 2010 günlerinde gemilerden oluşan bir “insanî yardım filoso” oluşturdu. Gemilerin taşıdığı yükler, gıda ve tekstil ürünleri gibi temel ihtiyaçlar, ilaç gibi tıbbî ürünler ve inşaat malzemelerinden oluşuyordu. Filoyu oluşturan 8 gemi; “MV Mavi Marmara”, “Defne Y”, “Gazze”, “Eleftheri Mesogios”, “Sfendoni”, “Challenger I”, “Challenger II” ve “Rachel Corrie” adlı gemilerdi. Bunların en büyüğü olan ve 27 Mayıs 2010 günü Antalya’dan yola çıkan Mavi Marmara gemisinde 32 farklı ülkeden 572 yolcu vardı. Bunların 378’i Türkiye vatandaşı, 194’ü ise dünyanın 31 farklı ülkesinin pasaportlarına sahip gönüllülerdi. Bu yolculardan biri de gazeteci İbrahim Sediyani idi. (39)

     Akdeniz yolculuğunun dördüncü gününde, 31 Mayıs 2010 gecesi gemiler İsrail deniz ordusunun saldırısına uğradı. İsrail, insanî yardım gemilerine 4 savaş gemisi, 30 civarında zodyak, gemilerin etrafında daireler çizen denizaltılar ve gemilerin üzerinde uçan helikopterlerle saldırdı. İsrail saldırısı tam olarak saat 04:30’da, Akdeniz’in ortasındaki 72. milde gerçekleşti. Saldırıda Mavi Marmara gemisindeki 9 yolcu hayatını kaybetti, 23’ü ağır 31’i hafif olmak üzere 54 kişi de yaralandı. Gemiyi teslim alan İsrailliler, onu yolcularıyla birlikte Aşdod limanına çekti. Burada yapılan tıbbî kontrollerden sonra, aralarında Sediyani’nin de bulunduğu yolcular İsrail’in güneyindeki Negev Çölü üzerinde yer alan Be’er-Şeva kentindeki Ela Hapishanesi’ne kondu. (39)

     Dünyayı ayağa kaldıran olay, büyük bir uluslararası krize neden oldu. 2 Haziran günü yolcular hapishaneden çıkarıldı ve askerî araçlarla Tel Aviv’e götürülüp, ordan da uçakla İstanbul’a gönderildi. (39)

     Mavi Marmara hadisesinin uluslararası kamuoyunda bıraktığı iz ve Türkiye – İsrail arasında oluşturduğu hukukî ve diplomatik kriz, aradan yıllar geçmesine rağmen halen dahi tam olarak aşılabilmiş değildir.

     ► Somali’deki Açlık Felâketi ve Kenya’daki Dadaab Mülteci Kampları

     Doğu Afrika topraklarında Haziran 2011’de başlayan ve Haziran 2012’ye kadar süren ve “son 60 yılın en kötüsü” olarak nitelenen şiddetli kuraklık, Somali, Cibuti, Etiyopya, Sudan, Kenya ve Uganda gibi ülkelerde korkunç bir açlık felâketine ve insanî drama yol açtı. (139) (140) (141) (142) (143) (144) Birleşmiş Milletler (BM) tarafından “Son 60 yılın en kötü kıtlık ve kuraklık durumu” olarak nitelenen (145) (146) bu durum, bu ülkelerde toplam 9, 5 milyon insanın geçimini tehdit eden (141) ciddi bir gıda krizine neden oldu. Uluslararası kuruluşların aktardığına göre, Etiyopya’da 4 milyon 800 bin insan, Somali’de 3 milyon 700 bin insan, Kenya’da 2 milyon 900 bin insan ve Cibuti’de 164 bin insan açlık ile karşı karşıya geldi. (147)

     Özellikle Somali’de durum içler acısı bir hal aldı. Büyük bir kuraklığa maruz kalan Somali’de ülke toplam nüfûsunun nerdeyse yarısına tekabüll eden 3 milyon 700 bin insan açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Ülkede bir yılda gıda fiyatları % 270 oranında arttı. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Somali’de kuraklık nedeniyle milyonlarca çocuğun ölüme terkedildiğini, yiyecek bulma umuduyla yüzbinlerce kişinin komşu Kenya topraklarına ulaşmaya çalıştığını, yollarda aileleri ölen veya terkedilmiş 300’den fazla çocuk bulunduğunu açıkladı. UNICEF, Somali’de 1 milyon 250 binden fazla çocuğun açlıktan dolayı hayatî tehlikede olduğunu bildirdi. Afrika boynuzunda yer alan Somali’de başgösteren kuraklıklar, 12 milyon insanı hayatî tehlikeyle karşı karşıya bıraktı. (46)

     Somali’deki açlık ve kuraklık felâketinden kaçan Somalililer, kitleler halinde komşu Kenya topraklarına hicret etmeye çalıştı. Kenya’ya giden Somalili mülteciler, Kenya’nın Garissa ilinin Dadaab ilçesi yakınında, Somali sınırına 100 km mesafede kurulmuş olan ve “dünyanın en büyük mülteci kampı” durumundaki Dadaab Mülteci Kampları’na yerleştirildi. (51)

     650 bin Somalili mültecinin kaldığı Kenya’daki Dadaab Mülteci Kampları, toplam 7 kamptan oluşuyor ve her kampta ortalama 100 bin insan yaşıyor. Bu kamplar; 1990 yılında kurulan “İfo 1”, “Degahli” ve “Hagedara”, 2009 yılında kurulan “Bolaxêyr” ve “Bolabextî”, 2011 yılında (o yıl, yeni gelen mülteciler için) kurulan “İfo 2” ve “İfo 3” isimli kamplardır. (51)

     Somali topraklarında başgösteren ve binlerce çocuğun açlıktan öldüğü büyük kuraklık ve açlık felâketinde, bu tür durumlara karşı duyarlı olan, özellikle çocuk ölümleri konusunda hassas olan İbrahim Sediyani, ardı ardına kaleme aldığı yazıları ve bildirileriyle Türkiye ve Avrupa kamuoyunu ayağa kaldırmaya çalıştı ve Somali’ye yardım için seferberlik çağrısında bulundu. Sediyani’nin çağrısına uyan Türkiye’deki onlarca STK ve belediyeler, bulundukları illerde Somali’ye yardım kampanyaları düzenlediler. (46) (47) (48) (49)

     Bununla da yetinmeyen İbrahim Sediyani, üç ay sonra bizzat Afrika’ya giderek Somalili mültecileri ziyaret etti ve onlara insanî yardım ulaştırdı. Kenya’nın kuzeydoğusundaki Garissa il topraklarında bulunan ve Somali’deki açlık ve kuraklıktan kaçıp gelen Somalili mültecilerin kaldığı, dünyanın en büyük mülteci kampı olan Dadaab Mülteci Kampları’na giden Sediyani, kampta bir hafta kalarak insanî yardım dağıttı. (50) (51)

     İbrahim Sediyani’nin ahlâkından ve fikirlerinden etkilenen kafilenin Hristiyan şoförü, Müslüman oldu. Kenya’nın başkenti Nairobi’de yaşayan 46 yaşındaki ve 4 çocuk babası Charles Kamau, Müslüman olunca ismini İbrahim Sediyani Kamau olarak değiştirdi. (52)

     ► Arakan Sorunu ve Rohingya Katliâmları

     İbrahim Sediyani’nin bir özelliği de, 2012 sonunda Myanmar (Burma) egemenliği altındaki Arakan topraklarında Müslüman Rohingya halkına karşı gerçekleştirilen ve 1640 Rohingya Müslüman’ın hunharca katledildiği son katliâmın canlı şahidi olması ve bu korkunç katliamı Türkiye’ye ve dünyaya ilk duyuran gazeteci olmasıdır. (1) (27) (57) (58) (59) (60) (61) (62)

     Asya kıtasının güney sahillerinin tam ortasında yer alan ve oldukça stratejik bir konuma sahip Arakan (Rohingya), iklimi, bitki örtüsü ve doğal güzellikleri ile âdeta yeşil ile mavinin buluştuğu bir “yeryüzü cenneti” ve bugünkü siyasî ve idarî haritada Myanmar (Burma), Bangladeş ve Hindistan arasında üçe bölünmüş bir coğrafya. Kadim Arakan topraklarının bugün doğu ve güney kesimi Myanmar (Burma), kuzeybatı kesimi Bangladeş, kuzey kesimi de Hindistan egemenliği altındadır. Arakan’ın batısı ise boydan boya Hind Okyanusu kıyıları. Hind Okyanusu’nun uzantısı olan Bengal Körfezi kıyısındadır. (60)

     Arakan coğrafyasına yerli orijinal dilde “Rohingya”, Arakan halkına da “Rohingya halkı” denir. Buradaki Budist halk ise “Raxine” olarak adlandırılır. “Rohingya” ve “Raxine”, sadece etnik değil, aynı zamanda dînî bir ayrışmayı ifade eder. “Rohingya” denildiğinde Müslümanlar, “Raxine” denildiğinde Budistler kastedilir. Rohingyalar, “devletsiz bir kavim”dir. Rohingyalar’ın bugünkü toplam nüfûsu 2, 5 milyon olarak ifade edilmektedir. Bu nüfûsun 1 milyonu Myanmar (Burma)’da, 700 bini Bangladeş’te, 500 bini Suudî Arabistan’da, 200 bini Pakistan’da, 111 bini Tayland’da, 30 bini Hindistan’da, 24 bini de Malezya’da yaşamaktadır. (60)

     Dünyanın en mazlum ve en temel insanî haklardan mahrum etnik topluluğundan biri olan Rohingyalar’ın Myanmar (Burma) egemenliği altında yaşayan 1 milyonluk nüfûsu “vatandaşlık” hakkına bile sahip değilken, Myanmar (Burma) dışında yaşayan diğer 1, 5 milyonluk nüfûsun büyük çoğunluğu da “mülteci” statüsündedir ve bunların dahi büyük çoğunluğu “kayıtsız mülteci” olduklarından bulundukları ülkelerde “kaçak” olarak kalmaktadırlar. Hind – Avrupa dil ailesine ait ve Kürtçe’ye oldukça benzeyen Rohingya Dili’ni konuşan ve Sünnî Müslüman olan Rohingyalar, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından da resmî olarak “dünyanın en çok zûlüm gören halkı” ilan edilmiştir. Zirâ Rohingyalar’ın günümüzde karşı karşıya olduğu mezalimin dünyada eşi ve benzeri yoktur. Rohingyalar, tıpkı bundan 500 yıl önce Yeni Dünya’da Kızılderililer’in karşı karşıya olduğu soykırıma benzer bir soykırımla karşı karşıyadırlar. (60)

     Ekim 2012’de Bangladeş ve Arakan (Rohingya) gezisine çıkan gazeteci ve seyyah İbrahim Sediyani, yüzyıllardır Myanmar devleti tarafından mazlum Rohingya halkına karşı soykırım amaçlı uygulanan sistematik katliâmların sonuncusuna canlı olarak tanık oldu. Sediyani o topraklara gittikten bir gün sonra katliâmlar başladı. Böylece Sediyani, yeni geldiği bu topraklarda, geldikten sadece bir gün sonra kendisini korkunç bir katliâmın arasında buldu. (59) (60) (61) (62)

     Katliâmın bilançosu çok da ağır oldu: Acımasızca katledilen insan sayısı 1640. Bunlardan 370 kişi boğazları kesilerek öldürülürken, 800 kişi evleri ateşe verilerek diri diri yakıldı, 400 kişi kurşunlanarak, 70 kişi de taşlanarak ve sopalarla dövülerek katledildi. Kurbanların büyük çoğunluğunu kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Yaralı sayısı ise 1000 civarında ve yarısından fazlasının durumu ağır. Toplam 33 köy ateşe verildi. Yakılan toplam arazi, 60 kilometrekarelik bir coğrafyaya tekabül ediyor. Yakılan ev sayısı 2920. Cayır cayır yakılan evlerde diri diri yanarak tümüyle yok olan onlarca değil yüzlerce aile var. Tümüyle yok olan aile sayısını tespit edebilmek imkânsız ancak katledilen 1640 mazlumun büyük çoğunluğunun evlerinde yakılarak öldürüldükleri ve onların da büyük çoğunluğunun kadın ve çocuk oldukları gerçeği, bu konuda bir fikir verebilir. Kurban Bayramı için “kurbanlık” olarak seçilen Müslüman Rohingya halkının okyanus yoluyla kaçmamaları için yakılan tekne sayısı 95. Katliamlar eyaletin başkent Sittwe (eski adıyla Akyab) çevresindeki köylerde gerçekleştirildi. Binlerce Rohingya Müslüman canını kurtarmak için ülkeden kaçmaya çalıştı. 15 bin kişi sandallara binerek ölüm yolculuğuna çıktı. Katliamdan kaçan binlerce Arakanlı, Bangladeş hükümetinin de kabul etmemesi nedeniyle Hind Okyanusu üzerinde bulunan ve Bangladeş’e ait olan Narikel Cincira adlı adaya ulaşmaya çalıştı. (60)

     Katliâmı Türkiye’ye ve dünyaya ilk duyuran gazeteci olan İbrahim Sediyani, mazlum Rohingya halkının dış dünyadaki sesi ve çığlığı oldu. Dünyanın en saygın haber ajansları ve medya kanalları, Arakan’da yaşananları saat saat ve gün gün Sediyani’nin aktardığı bilgilerden öğrendiler ve Sediyani’yi kaynak göstererek aktardılar. (1) (27) (57) (58) (59) (60) (61) (62)

     Arakan’da yaşadıkları ve tanık oldukları, İbrahim Sediyani üzerinde derin bir etki bıraktı ve o tarihten bu yana da mazlum Rohingya halkının acısını hep içinde hissetti. Türkiye’de ve Almanya’da Arakan hakkında konferanslar verdi, yazılar kaleme aldı, canlı yayınlara çıktı. (60) (61) (148) (149) (150) (151)

     Denilebilir ki, Sediyani’nin kendi halkı Kürtler’den sonra, dünyada en fazla duyarlı olduğu halk Rohingyalar’dır.

     ► Guldexwîn

     İbrahim Sediyani’nin bir özelliği de, “Kürt edebiyatının ilk çizgi çocuk kahramanı” olan cici kız “Guldexwîn”in yazarı olmasıdır. Küçük bir köylü kızının yaramazlıklarını anlatan, “Kürtler’in Heidi’si” denilen ve Kürtçe kaleme alınan “Guldexwîn”, çocuklara doğa sevgisi ve çevre bilinci kazandırma amacıyla hazırlanan bir çalışmadır. (3) (4) (5) (6) (7) (8) (27) (53) (54) (55) (56)

     İbrahim Sediyani’nin yazdığı ve Zişan Özeke’nin çizdiği “Guldexwîn”, 21 Mart 2012 tarihinde doğdu. Siirt şehrinde yayın yapan Siirt’ten Öte adlı web sitesinde bir yıl boyunca bölüm bölüm yayınlandıktan sonra 29 Mayıs 2013 tarihinde kitap olarak basıldı. (3) (4) (7) (55)

     “Guldexwîn”, dünyada sadece Kürdistan topraklarında açan bir çiçeğin ismidir. Anavatanı, Hakkari Şemdinli. Zağros Dağları. (3) (4) (7) (33) (56) (152)

     Duruş ve şekil olarak, bilinen güllere hiç benzemiyor. Çünkü dünyadaki tüm güller gülerler, fakat bu gül ağlıyor. Dünyadaki tüm güllerin yüzünde sevinç vardır, fakat bu gülün yüzünde hüzün. Bu gülün özelliği; yukarıya değil aşağıya bakması, sürekli boynubükük durması. Bundan daha ilginci ise; eğik olan başının içinden su damlacıkları oluşması, gözlerinden yaşlar akması, gözyaşı dökmesi, ağlaması. İşte bu ibretâmiz özelliğinden dolayı, yüzyıllar boyunca bilim adamlarından çok edebiyâtçıların, botanikçilerden çok şâirlerin ilgisini çekmiş olan bir bitki. (3) (4) (7) (33) (56) (152)

     Sadece Zağros Değları’nın eteklerinde ve yaylalarında kendiliğinden yetişen bu çiçek, daha çok, rakımı 1400 m – 2500 m arası yüksek yerlerde açıyor. Her sapında genellikle 6 çiçek birden açıyor; 3 ile 8 arası çiçek aynı anda başını öne eğip toprağa bakarak ve birlikte ağlayarak, gözyaşı dökerek büyüyor. Şekil olarak ne tam “gül”e ne de tam “lale”ye benziyor; ya da belki de ikisine birden benziyor. Bunun içindir ki kimi “gül”, kimi de “lale” olarak görmüştür bu çiçeği. (4) (7) (33) (56)

     “Guldexwîn”, çiçeğin Kürtçe orijinal ismi ve “Kan ağlayan gül” demek. Çiçeğin Botanik’teki Latince bilimsel adı, “Fritillaria Kurdica”. Yani, “Kürt Çiçeği”. İngilizce adı ise “Tulip Crying” bu çiçeğin. Yani, “Ağlayan Lale”. İranlılar’ın dilindeki ismi ise, “Kerbelâ”. Türkçe’de ise çiçeğin “Ters Lale” ve “Şemdinli Lalesi” gibi isimleri var. (4) (7) (33) (56)

     İbrahim Sediyani’nin yazdığı ve Zişan Özeke’nin çizdiği “Guldexwîn” öyküsü, işte bu çiçeğin, küçük bir kız çocuğunun şahsında canlanmasıdır. (3) (4) (7) (33) (56) (152)

     “Guldexwîn” öyküsü, Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı Bağlar (Nehrî) köyünde geçiyor. Guldexwîn çizgi öyküsünün geçtiği köy, Şeyh Ubeydullâh Nehrî (1826 – 83) ve oğlu Seyyîd Abdulkadir (1851 – 1925)’in köyüdür. Köylüler Şeyh Ubeydullâh Nehrî ve Seyyîd Abdulkadir’in akrabalarıdırlar. (152)

     Guldexwîn, şirin mi şirin ama bir o kadar da yaramaz bir kız çocuğu. 4 yaşında. Çok sevimli, tıpkı Heidi gibi. İki dakika yerinde durmuyor. Bütün gün köyde yaramazlık yapıyor; danalarla, kuzularla ve sıpalarla oyun oynuyor. Nereye koşsa arkadaşları de peşinde. Asıl ismi Elif olan ve yeşil elbisesi üzerindeki sarı saçlarıyla tıpkı “Guldexwîn” çiçeğine benzetildiği için köylüler tarafından “Guldexwîn” adıyla çağrılan bu henüz 4 yaşındaki afacan ve sevimli kızın Mîrcan isminde bir kedisi, Berxênaz isminde bir kuzusu, Yêkdane isminde br sıpası ve Zerpêrî isminde bir sarı kuşu vardır. Arkadaşlarını çok seviyor. Hep onlarla birlikte oynuyor. Guldexwîn’in köydeki erkek arkadaşının adı Siyabend, kız arkadaşının adı da Rozerîn’dir. (33) (152)

     Guldexwîn bir yetim kız. Anne ve babası yok. Seyda Ehmed ve Dilşa Xanim adlı yaşlı bir karı kocanın yanında kalıyor; onları dedesi ve ninesi sanıyor. Anne babasının kim olduklarını, ölüp ölmediklerini kimse bilmiyor. Bunu sadece yanında kaldığı yaşlı çift biliyor ama kimseye söylemiyorlar. Yanında kaldığı yaşlı adam bir gün Şemdinli’den Van’a gidiyor ve orada bir ay kadar uzun bir süre kalıyor. Döndüğünde ise yanında bu küçük kız, Elif var. Elif yeni geldiği bu ortamda, hiç tanımadığı insanların arasında ilk başta çok korkuyor ve utanıyor. Sürekli boynunu büküyor ve ağlıyor. İşte bu küçük kızın yeşil elbisesi üzerindeki sarı saçları ve hep boynunu büküp ağlaması hali, köylüler tarafından tıpkı guldexwîn çiçeğine benzetiliyor. Bu yüzden köylüler ona “Guldexwîn” lakabını takıyorlar ve artık herkes öyle çağırıyor. Zamanla köylüler onun gerçek ismini bile unutuyorlar. Fakat daha sonra yeni evine, köye ve insanlarına alışan Guldexwîn, artık bütün gün yaramazlık yapan, oradan oraya koşan, etrafına sevinç ve mutluluk dağıtan neşeli bir çocuk oluyor. Yani lakabıyla tam ters bir mizaca sahip oluyor. (33) (152)

     Guldexwîn’i büyüten yaşlı adam ise, çok ama çok farklı bir insan. O her ne kadar köyde sade bir hayat yaşıyorsa da, ilim sahibi bir âlimdir. Adeta bir deryâdır. Bilge bir adam; konuştuğu her sözde, ağzından çıkan her cümlede bir hikmet, bir öğreti vardır. Zamanında Hakkari ve Van’da medreseleri olan, medreselerde yüzlerce talebenin yanında ilim tahsil ettiği bir âlim, bir feylezoftur. Fakat O’nun faaliyetlerinden rahatsız olan devlet, medreselerini kapattırmış, bu âlimi zindanlara atmış, adam yıllarca zindanlarda yattıktan sonra devletin zûlümlerine daha fazla dayanamayarak köyüne dönüp sade bir hayat yaşamaya başlamıştır. Bu yaşlı bilge, Guldexwîn’i o kadar seviyor ve ona o derece bağlıdır ki, adamın o yaşlılığındaki tek yaşama sevinci bu küçük kız olmuştur. Medreseleri zorla kapattırılmış, fıkıh, kelam, tefsir, akaid, tarih ve felsefe alanında kaleme aldığı onlarca eseri, yazdığı kitapları toplatılıp yakılmış, öz çocukları gibi sevdiği ve üzerine titrediği yüzlerce talebesi kendisinden kopartılmış bu yaşlı bilge, bir nevi inziva hayatına çekildiği kendi köyünde, sadece bu sevimli cici kız Guldexwîn ile teselli bulmaktadır. Bir nevi şöyle denilebilir: Bu yaşlı adam, hayatta tutunduğu tüm dallar kopartıldığı ve artık hayata resmen küstüğü bir zamanda, esrarengiz ve nasıl olduğunu hiç kimsenin bilmediği bir şekilde hayatına giren bu küçük sevimli kız sayesinde, bu küçük kızın yaramazlıkları ve yuvasına kattığı neşe sayesinde yeniden yaşama bağlanmıştır. (33) (152)

     Köylülerin adama büyük bir saygısı vardır. Onun her sözü köylüler için hüküm sayılır. Hatta köylüler arasında herhangi bir kavga veya anlaşmazlık çıksa, sorunun çözümü için bu adama giderler. Adamın ağzından çıkan her söz, kullandığı her cümle, ilim ve hikmet dolu sözlerdir. Normal konuşması bu şekildedir. Öyle ki, bazen köylülerle konuşurken, köylüler çoğu kez onun ne demek istediğini dahi anlayamazlar. Hareketleri ve davranışları bile gizemlidir. Onun davranışlarına bazen köylüler bir anlam veremezler ve kendi aralarında “Niye böyle yaptı?” diye düşünüp tartışırlar. Adamın hanımı ise tipik bir yaşlı Kürt kadınıdır. Beyaz örtülü, çitli; çitinin etrafı boncuklu. Tipik bir köylü Kürt kadını. (33) (152)

     Öykü her ne kadar çocuklara yönelik ve baştan sona neşeli bir öykü ise de, öykünün en sonunda yürek burkan büyük bir aile dramı var. (33) (152)

     İsviçreli dünyaca ünlü “Heidi” gibi, “Kürtçe edebiyatın ilk çizgi çocuk kahramanı” olan “Guldexwîn” de aynı amaçla üretilen bir çizgi karakterdir: Çocuklara ekolojik duyarlılık ve çevre bilinci kazandırmak, çocuklara doğa sevgisini, akarsu sevgisini, bitki ve hayvan sevgisini aşılamak, köy hayatını ve doğal yaşamı sevdirmek. (33) (152)

     Tamamen “Ekolojik bir perspektifle” kaleme alınan “Kürt çocuklarının yeni sevgilisi” Guldexwîn’de doğa sevgisi, hayvan sevgisi ve çevre bilinci o derece yoğun bir şekilde işlenir ki, çocuklar bu öykü sayesinde dünyanın sadece insanlardan ibaret olmadığını, hayvanların, bitkilerin ve ağaçların da tıpkı insanlar gibi bir yaşamlarının olduğunu, dolayısıyla her canlı gibi onların da özgürce yaşama hakkının olduğunu, onların hak ve hukuklarına riâyet edilmesi gerektiğini, doğayı ve çevreyi korumamız gerektiğini öğrenirler. (3) (4) (7) (33) (56) (152)

     Çocuklarda çevre bilincinin geliştirilmesi ve ekolojik duyarlılığın arttırılması, öyküde özellikle Guldexwîn’in yanında kaldığı ve büyük bir âlim olan dedesi Seyda Ehmed’in küçük torununa “çocukların anlayabileceği bir dille” yaptığı bilgece nasihatlerde titiz ve dokunaklı bir şekilde işlenir. (152)

     Aynı zamanda bir çevre aktivisti olan ve ekoloji alanındaki çalışmalarıyla bilinen yazar İbrahim Sediyani, özellikle Kürt toplumunda büyük sempati kazanmış bulunan “Guldexwîn” öyküsünün çizgi filmini çekebilmek için uğraş vermektedir. (3) (7)

     ► Aşkabat Feminist Cumhuriyeti

     İbrahim Sediyani, 2014 sonu ile 2015 başında Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta bir enerji şirketinde “idari işler şefi” olarak çalıştı. (65)

     Türkmenistan’da “feminist bir devlet” kurdu. Şirketin Ankara’daki merkezinde geçirdiği iki haftalık meditasyon döneminde, “şef” olarak gideceği Türkmenistan’da, başkent Aşkabat’ı çevreleyen Kopet Dağları’nın eteklerinde başlayan uçsuz bucaksız Karakum Çölü üzerinde bir “şehir devleti”ni andıran ve yüzlerce kişinin barındığı büyük bir kampın şefi olacağı, oradaki düzeni ve sistemi istediği gibi şekillendirebileceği söylenen İbrahim Sediyani, şirketin kendisine “Bir devlet düşünün ve siz de bu devletin liderisiniz. Kafanızdaki yönetim modelini hayata geçirme şansı yakalamışsınız” demesi üzerine, hayâlindeki ve fikriyatındaki yönetim modelini hayata geçirme sevinciyle Türkmenistan’a gitti. Komünist hegemonyadan yeni kurtulmuş ancak diktatörlük rejimiyle yönetilen Türkmenistan’da demokratik kültürün yerleşmemiş olduğunu gözlemleyen Sediyani, kadınların ezildiğini gördü ve bu duruma çok üzüldü. Her ne kadar “ataerkil toplum”, kendisinin daha önce yaşadığı Türkiye ve Almanya gibi ülkelerin de bir gerçeği ise de, oralarda bunu değiştirme gücü olmayan Sediyani, şimdi Türkmenistan’da böyle bir güce sahipti. Sediyani, şef olarak geldiği “şehir devleti”nin yönetim biçimini tümden değiştirdi. (65)

     “Anaerkil bir yönetim” kuran Sediyani, en önemli yetkilerin kadınların elinde olduğu, kadınların tamamen söz sahibi olduğu yeni bir rejim kurdu. O zamana kadar “yarı insan” muamelesine tabi tutulan, herkesten daha çok çalıştırılıp herkesten az ücret alan, hizmetçi gibi kullanılan kadınlar, birdenbire şehrin yöneticileri konumuna yükseldiler. O zamana kadar “paşa” muamelesine tabi tutulan, ağa gibi yaşayan erkekler de birdenbire hizmetçiler durumuna düştüler. Kadınlar ile erkeklerin rolleri takas etmiş, statüleri yüzseksen derece değişmişti. Toplumda hiçbir sosyal statüleri olmayan Türkmen kadınları hayatlarında ve belki de tarihleri boyunca ilk kez “kadın egemen” bir siyasal modele kavuşmuş, hatta kendilerini ezen “erkek egemen” kültürü ayakları altına almışlardı. (65)

     Aşkabat Feminist Cumhuriyeti, yalnızca iki ay yaşayabildi (30 Aralık 2014 – 1 Mart 2015). Sediyani çalışmaya devam etmesi halinde Almanya’daki oturumunun yanacağı durumu yüzünden iki buçuk ay çalıştıktan sonra görevinden istifa etti. Türkmenistan’ı terkedip tekrar Almanya’ya döndü. (65)

     Sediyani Türkmenistan’ı terkedip tekrar Almanya’ya dönünce, “şehir devleti” yeniden eski ataerkil durumuna döndü. (65)

     ► Batman Piramitleri ve Emso Arkeolojik Keşfi

     2018 yılında Batman (Élih) ili yakınlarındaki Güvercin (Emso) köyünde sadece Türkiye’yi değil tüm Dünya’yı ayağa kaldıran arkeolojik keşfi gerçekleştiren üç kâşiften biri olan İbrahim Sediyani, aynı zamanda bu tarihî keşfi ilk kez kamuoyuna duyuran gazetecidir. (21) (22) (23) (24) (71) (72) (73) (74)

     16 Ekim 2018 tarihinde Güvercin (Emso) köyünde yaşayan ve keşfin gerçekleştiği arazinin sahibi Numan Baktaş, kızkardeşi Muazzez Baktaş ve İbrahim Sediyani tarafından piramit olma olasılığı yüksek tepeler, altındaki yeraltı şehri, üç tane höyük, iki tanesi tamamen ortaya çıkartılmış yüzlerce kaya mezarı ve sanduka mezarlar, bir adet yeraltı tapınağı ve Antik Çağ’a ait onlarca ev ve tarım aleti keşfedildi. Keşif, ilk olarak 27 Ekim 2018 günü Sediyani Haber sitesinde yayınlanan “Batman’da Piramitler mi Var?” başlıklı haber ile kamuoyuna duyuruldu. Haber yayına girer girmez Türkiye ve Dünya gündemine oturdu. Türkiye’den onlarca devlet yetkilisi, bakanlar, Batman’a komşu illerin üniversiteleri, akademisyenler, arkeologlar, başta Avrupa ve ABD olmak üzere dünyanın farklı yerlerinden ünlü arkeologlar ve bilim insanları olaya yakın ilgi göstererek Sediyani ve Baktaş kardeşler ile iletişime geçtiler. (21) (22) (23) (24) (71) (72) (73) (74)

     İlk yapılan incelemelerden sonra bugüne kadar kesinleşmiş olan arkeolojik keşifler; üç tane höyük, iki tanesi tamamen ortaya çıkartılmış yüzlerce kaya mezarı ve sanduka mezarlar, bir adet yeraltı tapınağı ve Antik Çağ’a ait onlarca ev ve tarım aleti. (21) (22) (23)

     Ancak keşfin en önemli ve merak uyandırıcı, tarihin yenibaştan yazılmasını zorunlu kılacak olan iki boyutu olan “bu tepeler doğal mı yoksa yapay mı, yani bunlar gerçekten piramit mi” ve “buranın altında tıpkı Kapadokya’dakiler gibi bir yeraltı şehri mi var” soruları henüz cevaplanabilmiş değil.

     ► Arjantin’deki Kayıp Yakını Annelerin Yarım Asırlık Mücadelesi: Madres de Plaza de Mayo

     Arjantin’de 24 Mart 1976 tarihinde askerî darbe oldu. 1976 – 83 arası 7 yıl süren askerî rejim dönemi, Arjantin tarihinin en karanlık ve en kirli sayfasıdır. Askerî darbe sonucunda kurulan askerî rejim, başta Sol düşünceli insanlar olmak üzere muhaliflere karşı “Millî Yeniden Örgütlenme Dönemi” adını verdiği, muhaliflerin ve tarafsız çevrelerin “Kirli Savaş” olarak adlandırdığı bir devlet terörü uygulamaya başladı. ABD destekli bu kirli savaş, 24 Mart 1976 – 30 Ekim 1983 arası 7 yıl kadar sürdü. (153)

     Bu dönemde devlete bağlı askerler, polisler ve birtakım sağcı gruplar, Sol düşünceyle ilişkili olduğunu düşündükleri kişileri kaçırıp öldürmekteydi. Bu kanlı dönemdeki ölü sayısının 7.000 ilâ 30.000 kişi arasında olduğu tahmin edilmektedir. Bununla birlikte baskı altına alınan veya işkence gören sendikacılar, öğrenciler, gazeteciler, Marksistler ve Peronistler’le birlikte bu sayının 150.000 – 250.000 arasında olduğu belirtilmektedir. (153)

     Öldürülen ya da kaçırılan kişilerin aileleri çocuklarını bulmak için onyıllarca süren mücadeleler vermişlerdir. 30 Nisan 1977 tarihinde başkent Buenos Aires’teki Plaza de Mayo (Mayıs Meydanı)’da toplanan kayıp anneleri, başlarına beyaz başörtüler bağlayarak büyük bir gösteri düzenlediler ve kayıp olan yakınlarının bulunmasını istediler. Bunlara “Madres con Pañuelo Blanca” (Beyaz Başörtülü Anneler) ya da “Madres de Plaza de Mayo” (Mayıs Meydanı Anneleri) dendi. Bu gösteriyle birlikte “Madres de Plaza de Mayo” hareketi doğdu. O günden sonra her hafta bu eylemi gerçekleştiren anneler, her Perşembe günü Arjantin yerel saatiyle 15:00 – 16:30 arasında Plaza de Mayo isimli meydanda toplanıp gösteri yapıyorlar. (153)

    İnsan hakları örgütlerinin raporlarına göre 1976 – 83 diktatörlüğü sırasında çoğunluğu rejim karşıtı 30 bin Arjantinli kayboldu. Diktatörlük döneminde hamile kadınları öldürmek, kendilerini “Batılı ve Hristiyan” olarak tanımlayan ordu mensupları tarafından yasaklanmıştı. Bunun yerine hamile aktivistleri doğurana kadar ellerinde tutup doğumdan sonra öldürüyorlar; doğan bebekler de yetiştirilmek üzere çocuksuz ordu mensuplarına veriliyordu. Bu yolla rejim düşmanlarını tamamen imhâ edeceklerine inanıyorlardı. Bu şekilde yaklaşık 500 bebek, öz ailelerinden koparılıp ordu mensuplarınca yetiştirildi. (153)

     1976 darbesi sırasında işlenen suçlar Arjantin’da derin izler bıraktı. Üzerinden 45 yıl geçmesine rağmen ülke hâlâ yaralarını sarmaya çalışıyor. Son 10 yılda 600’den fazla ordu yetkilisi insanlık suçu işledikleri için tutuklanırken, 1000’den fazlası hakkında dâvâ açıldı. Fakat Arjantin’de adaletin sağlanması için süre giderek daralıyor. Diktatörlük zamanında katliâmlara katılanların 227’si ölürken birçoğu 90’lı yaşlarına ulaştı bile. (153)

     Bu kan donduran olaylar, 1976 – 83 yılları arasındaki faşist askerî cunta döneminde yaşandı. Cunta, “Kirli Savaş” dönemi olarak bilinen o yıllarda siyasî muhaliflere karşı kanlı operasyonlar yürütüyordu. Resmî rakamlar, dönem içinde neredeyse 20 bin kişinin “kaybolduğunu” belirtirken, gerçek rakamın ise en az 30 bin olduğu tahmin ediliyor. Hükûmet dışı bir kuruluş olan Arjantin Adlî Antropoloji Ekibi şimdiye kadar 600’den az kişinin bulunup kimliklerinin belirlendiğini açıklıyor. Kayıplar, onyıllar boyunca Arjantin toplumunda, özellikle de kayıp aileleri üzerinde derin bir yara bıraktı. Tutuklananlar, benzer akıbetlerle karşılaştılar. Birçoğu evlerinden gece yarısında alınmış, gizli gözaltı merkezlerinde işkenceden geçirilmiş ve daha sonra cesetleri uçaklardan atılmıştı. Yıllar süren soruşturmaların ardından, bazı cesetlerin dinamitlerle tahrip edildiği, diğerlerinin bilinmeyen toplu mezarlara gömüldüğü, ancak çoğunluğunun uçaklardan Atlas Okyanusu’na atıldığı biliniyor. (153)

     Darbenin ardından, Arjantin karakollarındaki tüm polisler ordu tarafından mülakata tabi tutuldu. Birçoğu bu dönemde insan hakları ihlallerine karıştıkları için mahkûm oldular. Birçok kişi konuşmaktan çekiniyordu, ancak üst düzey askerî yetkililerin yargılanıp tutuklanmaları, konuşmak isteyenlere gerekli cesareti vermişti. (153)

     Hapisteyken dünyaya getirdikleri çocukları askerî dikta tarafından ellerinden alınan çocukların izlerini süren Mayıs Meydanı Anneleri (Beyaz Başörtülü Anneler)’nin de adalet arayışı sürüyor. (153)

     Türkiyeli Kürt gazeteci ve seyyah İbrahim Sediyani, Nisan 2019 tarihinde Arjantin’e giderek bu annelere destek verdi. Arjantin’de 1976 yılında gerçekleşen askerî darbede izlerini kaybettikleri yakınlarının bulunması için 42 senedir her hafta eylem Arjantinli annelerin başkent Buenos Aires’teki Plaza de Mayo (Mayıs Meydanı)’da 25 Nisan 2019 günü gerçekleştirilen 2141. eylemine katılan İbrahim Sediyani, Arjantin’deki kayıp anneleri ile Türkiye’deki kayıp anneleri arasında “gönül köprüsü” kurdu. (75) (76)

     Sediyani Haber ekibi olarak gösteriye katılan İbrahim Sediyani ve gezi arkadaşı Yaşar Gülen, hem eylemin organizatörleri ve anneler ile söyleşiler yaptılar, hem de büyük bir duyarlılık örneği sergileyip bizzat gösterici olarak eyleme katılarak Arjantinli anneler ile birlikte yürüyüp slogan attılar. (75) (76)

     Arjantin’deki dünyaca meşhur kitlesel eyleme bizzat katılan gazeteci, yazar ve seyyah İbrahim Sediyani, tarihî bir çabaya imza atarak, Arjantin’de “Madres con Pañuelo Blanca” (Beyaz Başörtülü Anneler) ya da “Madres de Plaza de Mayo” (Mayıs Meydanı Anneleri) olarak anılan kayıp yakınları yaşlı annelere Türkiye’de aynı amaçla her hafta eylem yapan “Cumartesi Anneleri”ni anlattı. Arjantin’deki eylemin organizatörlerine, Arjantin’deki siyasî partilerin temsilcilerine, devrimci hareketlerin liderlerine, Arjantin eski bakanlarına ve milletvekillerine, Arjantin medyasına ve Arjantinli annelere Türkiye’deki “Cumartesi Anneleri”ni ve mücadelelerini anlatan Sediyani, Arjantinli kayıp annelerine Türkiye’deki kayıp annelerinin selamlarını iletti, Arjantin’deki kayıp annelerinden de Türkiyeli kayıp annelerine selam getirdi. Sediyani’ye açıklamalarda bulunan Arjantinli kayıp anneleri, “Türkiye’deki Cumartesi Anneleri’ni en kalbî ve sıcak duygularımızla selamlıyoruz. Biz Arjantin’de mücadeleyi bırakmadık, bırakmayacağız. Türkiye’dekiler de mücadeleyi bırakmasınlar. Faşizm yenilecek, anneler kazanacak” dediler. (75) (76)

     Böylece “Erdemli Bir Toplum – Aydınlık Bir Ülke” mottosuyla yayın yapan ve her konuda her zaman için zalimlere karşı mazlumların, ezenlere karşı ezilenlerin, varsıllara karşı yoksulların, müstekbirlere karşı mustazafların, haksızlara karşı haklıların, egemenlere karşı savunmasız halkların, faşizme karşı onurlu direnişlerin yanında yer alan yayın organı Sediyani Haber, yıllardır sesleri kısılmaya, duyulmamaya çalışılan ve horlanan, hakir görülen hatta kimi zaman egemen güçlerin kolluk kuvvetleri ve onların borazanlığını yapan kukla medya tarafından şiddet ve saldırıya maruz bırakılan Türkiye’deki Cumartesi Anneleri’ne dünyadaki en büyük desteği sağlayan yayın organı olmanın haklı gururunu yaşadı. (75) (76)

     ► Frizya Sevgisi ve Friz Çalışmaları

     Merkezî Avrupa ve İskandinavya bölgelerinde bulunan Frizya (Friesland), üç ülke arasında, Hollanda, Almanya ve Danimarka arasında bölüşülmüş bir coğrafyadır. Üç devlet arasında parçalanmış olan bu ülkenin Hollanda’ya ait topraklarına “Batı Frizya”, Almanya’ya ait topraklarına “Doğu Frizya” ve yine Almanya ile birlikte Danimarka’ya ait topraklarına ise “Kuzey Frizya” denir. (154)

     Frizler, Almanya ve Hollanda’da resmî olarak “ulusal azınlık” kabul edilir ve bu statüdedirler. Ancak azınlığa ait olma, kişilerin kendi beyanıyla gerçekleştiğinden, Frizler’in kesin sayısı bilinmemektedir. Devletler insanların etnik kökenlerini sormadığı ve Frizler de yaşadıkları ülkenin toplumuna entegre oldukları için Friz halkının toplam nüfûsu hakkında elimizde herhangi bir rakam yok. Bilinen tek şey, Hollanda’da 400 bin, Almanya’nın Schleswig – Holstein eyaletinde 10 bin ve Aşağı Saksonya (Alm. Niedersachsen) eyaletinde ise 2 bin kişinin “anadil” olarak Frizce konuştuğudur. (154) (155) Ancak bu, gerçek Friz nüfûsunun sadece küçük bir bölümüdür. Zira yüzyıllarca süren inkâr ve asimilasyon politikalarının sonucu olarak Frizler’in büyük bir çoğunluğunun kendi anadillerini konuşamadıkları da yakından biliniyor. Bütüncül bir bakış açısıyla ele alındığında, Batı Frizya’da (Hollanda) 400 bin, Doğu Frizya’da (Almanya) 40 bin ve Kuzey Frizya’da (Almanya ve Danimarka) 165 bin kişinin kendini Friz olarak tanımladığı veya Friz kökenli olduğuna inandığı söylenebilir. Yüzyıllarca süren soykırım ve asimilasyon politikalarından bugün geriye kalanlardır, bu insanlar. (154)

     Frizler, Avrupa Birliği (AB) tarafından da “millî azınlık” olarak kabul edilmiştir. 5 Kasım 1992 tarihinde imzalanan ve Avrupa Konseyi’nde kabul edilen “Avrupa Bölgesel Diller ve Azınlık Dillerini Koruma Antlaşması”nın 1., 2. ve 3. bölümlerinde Frizce’ye bu statü verilmiştir. (156)

     1995 yılından beri Almanya’da yaşayan ve 2001 yılında sürücü ehliyetini aldıktan hemen iki hafta sonra ailesini de yanına alıp arabayla ilk kez Frizya’ya gezmeye giden İbrahim Sediyani, o günden beri bu coğrafyaya âşık ve Friz halkına ve millî kimliğine büyük ilgi duyuyor.  Sediyani’nin 21 Mart 2020 tarihinde “Frizya ve Günümüzde Frizler” adlı kitabı yayınlandı. (78)

     Avrupa’nın kuzeyinde, Kuzey Denizi kıyısı boyunca uzanan ve Hollanda, Almanya ve Danimarka arasında üçe bölünmüş bir coğrafya olan Frizya (Friesland)’yı ve bu üç devlet altında etnik azınlık olarak yaşayan Friz halkını anlatan “Frizya ve Günümüzde Frizler” adlı kitabı, Frizler ve Frizya hakkında Türkçe olarak kaleme alınmış ve Türkiye’de yayınlanmış ilk kitap olma özelliğine sahiptir. (78) (79) (80) (81) (82) (83) (84) (85)

     İbrahim Sediyani’nin kitabı başta Hollanda ve Frizya medyası olmak üzere uluslararası medyada büyük yankı uyandırmıştır. Kitapla ilgili 5 ayrı ülkede (Türkiye, Hollanda, Frizya, Kürdistan, Almanya) ve 6 farklı dilde (Türkçe, Flamanca, Frizce, İngilizce, Danca, Almanca) haber ve yazılar kaleme alınmıştır. Uluslararası medya, Sediyani’nin kitabını “Frizya ve Frizler hakkında Türkiye’deki ilk kitap yayınlandı” başlığıyla kamuoyuna duyurmuşlardır. (78) (79) (80) (81) (82) (83) (84) (85)

     Hollandalı ünlü Friz yazar ve film yapımcısı Willem Schoorstra, Frizya halkının millî bilincinin arzulanan seviyede olmamasından ve Frizler’in anadillerine sahip çıkmamasından yakındığı bir makalesinde, Frizyalılar’ın bu millî bilinci iki yabancı aydın sayesinde kazandığını söyledi: Amerikalı profesör Matt Coler ve Türkiyeli Kürt yazar İbrahim Sediyani. Frizce yayın yapan “Omrop Fryslân” (Frizya Bülteni) adlı yayın kuruluşunda hem sesli hem yazılı olarak yayınlanan “Sûnder Eigen Taal is in Folk Ferlern” (Kendi Dili Olmadan Bir Ulus Kaybolur) adlı konuşmasında / makalesinde Schoorstra, Frizce’ye sahip çıkmadıkları ve Friz anadilini korumak ve yaşatmak için çaba göstermedikleri için Friz siyasî partilerini ve resmî kurumlarını eleştiriyor, fırçalıyor. Anadilin önemini anlatmak için de Sediyani’nin söylediği sözleri örnek gösteriyor. Yazar ve film yapımcısı Willem Schoorstra, şöyle ilginç bir cümle kullanıyor: “Biz Frizler’e anadilimizi yaşatmamız gerektiğini öğreten, ne yazık ki Frizyalılar değildir, yabancılardır.” Bunu dedikten sonra, Frizyalılar’a Frizce’nin önemini anlatan iki yabancı düşünürü örnek veriyor: Biri Amerikalı bir profesör, Matt Coler; biri de Türkiyeli bir Kürt yazar, İbrahim Sediyani. (83)

     ► Kadın Peygamberler

     İbrahim Sediyani aynı zamanda İslam dünyasında binlerce yıllık tabuları yıkan “Kadın Peygamberler” adlı eserin müellifidir. 3 ciltlik ve 1019 sayfalık devâsâ bir yapıt olan “Kadın Peygamberler” çalışması, 7 Ocak 2021 tarihinde yayınlandı. (25) (157)

     Dînler tarihi araştırmacısı ve Müslüman bir ilim adamı olan İbrahim Sediyani, birbuçuk yıllık titiz bir çalışmanın ürünü olan “Kadın Peygamberler” adlı bu 3 ciltlik eserinde, klasik resmî İslam anlayışının empoze ettiği ve bugün birbuçuk milyarlık Müslüman dünyasında ne yazık ki bu şekilde yer etmiş “Kadından peygamber olmaz”, “Kadın peygamberler yoktur”, “Peygamberlerin hepsi erkektir” anlayışını yerle bir etmekte, ilmî ve dînî delilleriyle çürütmekte ve hem kutsal kitaplar (Tevrat, İncil, Kur’ân) hem de semavî dinlerin (Musevîlik, Hristiyanlık, İslam) dînî metinleri ışığında kadın peygamberlerin varlığını hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak biçimde kesin olarak ispat etmektedir. (25) (157)

     Sediyani’ye göre, “İslam dünyasının bugünkü geri kalmışlıktan kurtulması ve yeniden canlanması için en başta gerekli olan şey, aydınlanmadır. Aydınlanma için de en başta öğrenmesi gereken şey, kadına saygıdır. İnsan denen canlı türünün bu dünyada sahip olabileceği en yüksek makam olan ‘peygamberlik’ makamına kadınları da layık görmek, İslam dünyasında kadınlara yönelik menfi tavırların, kadını ‘düşük insan’ veya ‘yarım akıllı’ gören bağnaz zihniyetin, kadınlara yönelik negatif ayrımcılığın, kadına yönelik şiddet ve baskının önünü kesecektir.” (158)

     Sediyani’nin bu kitabında, Allah tarafından toplumları doğru yola iletmek, insanlara hakkı, adaleti, erdemi ve tevhîdi öğretmek için gönderilmiş kadın peygamberler, onların hayatları, biyografileri ve verdikleri mücadeleler oldukça geniş ve ayrıntılı bir biçimde anlatılmıştır. (25) (157)

     Bu eser dört açıdan kendine özgüdür ve dînler / peygamberler konusundaki diğer tüm çalışmalardan farklılık arzetmektedir:

     1 – Peygamberler konusu, peygamberlerin yaşamları ve mücadeleleri, hem tüm dînler (Musevîlik, Hristiyanlık, İslam, Zerdüştîlik, Ézidîlik, Maniheizm, Hinduizm, Budizm, Şintoizm) ve tüm kutsal kitaplar ve metinler (Avesta, Tevrat, Talmud, Midraşlar, İncil, Kur’ân, Hadisler, İkan, Tibet Ölüler Kitabı), hem tüm antik eserler (Sümer Yazıtları, Mısır Hiyeroglif Yazıtları, Amarna Mektupları, Ölüdeniz Parşömenleri ve Sümer, Babil, Med, Mitanni, Hitit ve Eski Mısır yazıtları), hem de bilimsel eserler (Arkeoloji, nesnel Tarih), bütün bu kaynakların hepsi ışığında araştırılıp kaleme alınmıştır. Böyle bir çalışma daha önce hiç olmamıştır ve bu yönüyle bu çalışma müstesna bir özelliğe sahiptir.

     2 – Kitap, “Kadın Peygamberler” konusunda, 3300 yıllık Musevîlik tarihindeki ve 2000 yıllık Hristiyanlık tarihindeki EN GENİŞ ÇALIŞMA olup, aynı zamanda 1500 yıllık İslam tarihindeki İLK ÇALIŞMA’dır. Kadın peygamberler konusunda 1500 yıllık İslam tarihi boyunca pekçok İslam âlimi ve Müslüman bilgin kelam etmiş, konuyla ilgili bir şeyler yazmışlardır. Ancak bu kıymetli ilim adamları, konuyla ilgili bağımsız ve derli toplu bir eser ortaya koymamışlar, sadece genel dînî konularda kaleme aldıkları ve peygamberlerden bahsettikleri eserlerinde bu konuyla ilgili de bir bölüm açmış, kadın peygamberlerden bahsetmişlerdir. Ancak bağımsız, derli toplu bir disiplin içinde ortaya konmuş bir eser, İslam dünyasında yoktur, hiç olmamıştır. Bu açıdan Sediyani’nin bu eseri, İslam dünyasında bir İLK’tir.

     3 – Peygamberler konusu, peygamberlerin yaşamları ve mücadeleleri, ister Musevî ve Hristiyan âlimleri ve tarihçileri tarafından yazılanlar olsun, ister Müslüman âlimleri ve tarihçileri tarafından, mutlaka dînî bir amaç güdülerek, hitap ettikleri topluma dînlerini öğretmek ve toplumun da bu peygamberleri örnek alması, dîni doğru bir biçimde yaşamaları amacıyla yazılmış / anlatılmıştır. Sediyani’nin bu çalışmasında ise dînî herhangi bir amaç güdülmemiştir, tamamen nesnel ve bilimsel bir yapıt ortaya koyma arzusu ve hedefi güdülerek gerçekleştirilmiş bir çalışmadır.

     4 – Peygamberler konusu, peygamberlerin yaşamları ve mücadeleleri, her üç semavî dîne mensup toplumlar arasında da binlerce yıldır hep “erkek gözüyle” ve “erkek bakış açısıyla” yazılmış, anlatılmıştır. Sediyani’nin bu çalışmasında ise, peygamberler konusu, peygamberlerin yaşamları ve mücadeleleri, “kadın gözüyle” ve “kadın bakış açısıyla” anlatılmıştır. Her ne kadar bu kitabın yazarı bir erkek ise de, yine de bu çalışma, “Dîn ve Peygamberler” konusunun feminal bakış açısıyla kaleme alınıp işlendiği bir çalışma olmuştur. (25) (157)

     Eserin müellifi İbrahim Sediyani’ye göre, “Kadınlar ve kadın haklarına destek veren erkekler, dînler tarihini ataerkil ve erkekegemen zihniyetten arındırmalı, bize geçmişten miras kalan bu birikim ve tarihi anaerkil ve feminal bakış açısıyla yeniden yazmalıdırlar. Okuduğunuz bu çalışmanın ve hiçbir yorgunluk belirtisi göstermeden tüm zamanımızı harcayarak ortaya koyduğumuz bu çabamızın gayesi de budur. Kadınların aşağılandığı ve öteleştirildiği bir mirastan insanlık ve uygarlık adına hayırlı bir gelecek inşâ edilemez. İnsanlık umdelerinin yücelmesi, yeryüzünde erdemli ve hakkaniyetli bir yaşamın yeşermesi ve uygarlık seviyesinin yükselmesi, ancak kadına verilen değer, kadının yüceltilmesi ve hakkettiği konuma yükseltilmesi ile mümkündür.” (159)

     Kitap, ele aldığı konunun hakkını ziyadesiyle vermekte, binlerce kaynak taranarak ve yoğun bir emek harcanarak tamamlanan bu kitapta verilen her bilgi, aktarılan her olgu, kaynakları ve delilleriyle birlikte sunulmaktadır. (25) (157)

     ► “Asrın Felâketi” Olarak Nitelenen Büyük Kürdistan Depremleri

     6 Şubat 2023 tarihinde Kürdistan’da “Asrın Felâketi” olarak nitelen korkunç ve yıkıcı büyük depremler yaşandı. Kahramanmaraş (Gırgûmm) ilimizin Pazarcık (Bazarcîxa Nûh) ilçesinde sabah saat 4:17’de 7, 7 şiddetinde, Elbistan (Eblistan) ilçesinde öğle saat 13:24’te 7, 6 şiddetinde deprem olurken, Gaziantep (Dîluk) ilimizde de büyüklükleri 6, 4 ile 6, 5 olan iki deprem meydana geldi. (160) (161) (162) Türkiye Kürdistanı’nın 10 ilinde ve Suriye Kürdistanı’nda ağır hasara neden olan korkunç depremlerde bilanço ağır: Resmî rakamlara göre; Türkiye tarafında 50.500 kişi, Suriye tarafında 8476 kişi olmak üzere, toplam 58.976 kişi hayatını kaybetti. (163)

     Deprem; Kahramanmaraş (Gırgûmm), Adıyaman (Semsur), Malatya (Meledî), Diyarbakır (Diyarbekir), Şanlıurfa (Riha), Gaziantep (Dîluk), Kilis (Kêlis), Osmaniye (Cebel-i Bereket), Adana (Kilikya) ve Hatay (Enteqya)’da büyük yıkıma yol açtı. Deprem bölgesinde toplam 301.000 bina yıkıldı veya hasar gördü. Suriye tarafında ise İdlib, Halep, Hama, Lazkiye ve Tartus illeri depremde yıkıma uğradı. (163)

     Depremlerin ardından, 13.072 artçı depremin meydana geldiği bildirildi. (162) (163) (164) Depremde Türkiye Kürdistanı’nın 10 ilinde 50.500 kişi hayatını kaybederken, 129.794 yaralı var. Suriye Kürdistanı tarafında ise ölü sayısı 8476 iken, 14.803 yaralı bulunuyor.  Depremde Adıyaman il merkezi ve Hatay il merkezi Antakya nerdeyse tümüyle harabeye döndü. Hususen bu bölgelerde büyük bir felâket durumu yaşandı. (163)

     Dünya Sağlık Örgütü, deprem sonrasında “en yüksek seviye acil durum” ilan etti. Depremden en fazla etkilenen 10 ilde 3 ay süreyle “Olağanüstü Hal” (OHAL) ilan edildi. Ayrıca Türkiye’de 7 günlük ulusal yas ilan edildi. Deprem nedeniyle başta Yunanistan Helenistik Cumhuriyeti ve Kürdistan Federe Devleti olmak üzere komşu ülkelerden ve dünyadaki diğer ülkelerden güçlü bir insanî yardım ve kurtarma amaçlı teknik yardımlar yapıldı. (163)

     Mısır’a ve Karadeniz kıyılarına kadar hissedilen bu deprem, Doğu Akdeniz (Levant) bölgesinde şimdiye kadar kaydedilen en güçlü depremlerden biridir. Aynı büyüklükteki 1939 Erzincan Depremi’nden bu yana Türkiye’deki en büyük depremdir ve 1668 Kuzey Anadolu Depremi’nden sonra ülke tarihinde kaydedilen en güçlü ikinci depremdir. (165) 526 Antakya Depremi’nden bu yana günümüz Türkiye’sindeki en ölümcül deprem ve modern tarihinin en ölümcül doğal âfetidir. (166) (167) Aynı zamanda 1822 Halep Depremi’nden bu yana günümüz Suriye’sindeki en ölümcül depremdir. (168) Bununla birlikte, 2010 Haiti Depremi’nden bu yana dünyanın en ölümcül depremi (169) ve 21. yüzyılın en ölümcül beşinci depremidir (170).

     Depremde yaklaşık 350.000 km2’lik (Almanya büyüklüğünde) bir alanda yaygın hasar meydana geldi. (171) Tahminen 14 milyon kişi, yani Türkiye nüfûsunun % 16’sı etkilendi. (172) Birleşmiş Milletler (BM)’den kalkınma uzmanları, yaklaşık 1, 5 milyon insanın evsiz kaldığını tahmin ediyor. (173)

     Depremler olduktan sonra 94 ülkeden 141.000’den fazla kişi kurtarma çalışmalarına katıldı. (174) Deprem nedeniyle başta komşu ülkeler Kürdistan Federe Devleti, İran, Ermenistan, Azerbaycan, Yunanistan ve İsrail olmak üzere dünya devletleri ve Asya, Avrupa, Afrika ve Amerika kıtalarındaki farklı ülkelerin sivil toplum kuruluşları, dünya milletleri deprem bölgesindeki halka ilk günden itibaren hem maddî – manevî, hem de teknik yardım ulaştırmaya çalıştılar ve ulaştırdılar. Dünya ülkelerinin ve milletlerinin gösterdikleri insanî dayanışma, acıyı hafifletmiştir. Dünyanın bu kardeşçe yaklaşımı, yeryüzünde erdem ve iyilik duygusunun henüz ölmediğini göstermiştir. Bu güzel duygular, enkazların altından yeniden yeşermiştir. (175)

     Çocukluktan itibaren birlikte büyümüş ve aynı sıralarda okumuş üç yakın arkadaş ve akraba, Elazığ – Karakoçan’da yaşayan işadamı ve sivil toplum temsilcisi Alican Karadoğan, Belçika – Anvers’te yaşayan sağlıkçı ve tıbbî laborant Basri İpek ve Almanya – Frankfurt’ta yaşayan gazeteci ve yazar İbrahim Sediyani, tam da deprem felâketinin büyük oranda gündemden düşeceğini ve depremzedelerin kendi kaderleriyle başbaşa bırakılacağını öngördükleri Nisan ayı ortasında, başka bir deyimle Ramazan Bayramı öncesinde, deprem bölgesinde, özel olarak depremden en fazla zarar gören Adıyaman ilimize gıda yardımı yaptılar. Bu yardımların hedef kitlesi de, yardımların çok az ulaştığı Adıyaman’ın en ücra bölgelerindeki depremzedeler oldu. (99) (100) (101)

     Deprem olduğunda, bütün ülkenin ve dünyanın deprem bölgesine yoğunlaştığını ancak iki ay sonra depremzedelerin unutulacağını, Türkiye’nin seçim gündemine, dünyanın ise kendi gündemine döneceğini, böylelikle depremzedelerin kendi kaderleriyle başbaşa bırakılacağını öngören Karadoğan, İpek ve Sediyani, depremzedelerin asıl o zaman yardıma ihtiyaç duyacağını düşündüler. Gelişmeler tam da onların öngördükleri gibi oldu. Bu düşünceden hareketle, depremin sıcak günlerinde başlayarak, iki ay sonrası için yardım biriktiren bu üç arkadaş, tam da Ramazan Bayramı öncesi Adıyaman’a gittiler ve onbinlerce Euro tutarındaki gıda yardımını depremzedelere dağıttılar. (99) (100) (101)

     Sivil toplum temsilcisi Alican Karadoğan, tıbbî laborant Basri İpek ve gazeteci – yazar İbrahim Sediyani, Adıyaman’da yüzlerce aileye gıda yardımı yaptılar. Gıda ürünlerini Elazığ ve Malatya’daki süpermarketlerde alıp kamyonlara dolduran ve Adıyaman deprem bölgesine götüren üç arkadaş, Ramazan Bayramı öncesi 500’e yakın ailenin bir haftalık tüm bayram ihtiyaçlarını ve mutfak ihtiyaçlarını karşıladılar. (99) (100) (101)

     Alican Karadoğan, Basri İpek ve yazar İbrahim Sediyani, Adıyaman’da yayın yapan Gerger Postası gelen yayın yönetmeni Ahmet Selim Memiş ve yayın ekibinin kılavuzluğunda, 500’e yakın ailenin tüm bayram boyunca gıda ihtiyacını karşılayacak yardımları bugün ulaştırdılar. Elazığ ve Malatya’daki marketlerden alınıp kamyonlara yüklenen gıda ürünleri, sabah saatlerinde kamyonlarla Adıyaman’a getirildi ve burada depremzedelere dağıtıldı. (99) (100) (101)

     Yardımı yapan üç arkadaş, yardım malzemelerini Adıyaman’da bizzat kendi elleriyle dağıttılar. Dağıtım bütün gün boyunca sürdü. (99) (100) (101)

     ► İmza attığı İLK’ler ve EN’ler

     Türkiye’de asimilasyon politikaları sonucu isimleri zorla değiştirilen yerleşim birimlerinin eski gerçek isimlerini İLK kez araştırıp biraraya toplayan kişidir. İbrahim Sediyani, henüz Diyarbakır’da öğrenci olduğu 90’lı yılların başında, Doğu, Güneydoğu, Karadeniz ve İç Anadolu olarak adlandırılan bölgeleri iki yıl boyunca ilçe ilçe gezerek ve oranın yerli halklarıyla konuşarak köylerin ve ilçelerin eski Kürtçe, Lazca, Gürcüce, Ermenîce, Rumca ve Arapça gerçek isimlerini toplamıştır. Bu emeğin ürünü olan “Adını Arayan Coğrafya” adlı kitabı, Cumhuriyet tarihinde bu alanda yapılmış İLK çalışma özelliği taşımaktadır. (1) (9) (10) (11) (27) (29) (30) (31) (32) (33) (34) (42) (43) (44) (45) (130) (131) (132)

     ■ Yıllardır ülke ülke gezerek kaleme aldığı “Seyahatname”, hem muhteva hem üslup olarak gezi edebiyatı açısından bir İLK’tir. Sediyani bugüne dek 35 ülke gezmiştir ve “Seyahatname”nin şimdiye kadar 12 cildi tamamlanmıştır. (1) (12) (13) (14) (15) (16) (19) (20) (27) (31) (37)  (97) (100) (101) (103) (104) (105) (106) (107) (108) (109) (110) (111) (112) (113) (114) (115)

     ■ 70 yıllık Anadolu’dan Avrupa’ya göç tarihinde, Almanya’daki bütün camileri ziyaret etmiş ve kapısının önünde ayakkabısını çıkarmış TEK gurbetçidir. “Camilerimiz” adlı bu ilginç çalışması, Türkiye Gazetesi’nin Avrupa baskısında bölüm bölüm yayınlandı. (1) (27)

     ■ Kürtçe edebiyatın İLK çizgi çocuk kahramanı olan cici kız “Guldexwin”in yaratıcısıdır. Küçük bir köylü kızının yaramazlıklarını anlatan, “Kürtler’in Heidi’si” denilen ve Kürtçe kaleme alınan “Guldexwîn”, çocuklara doğa sevgisi ve çevre bilinci kazandırma amacıyla hazırlanan bir çalışmadır. İbrahim Sediyani’nin yazdığı ve Zişan Özeke’nin çizdiği “Guldexwîn”, Kürtçe çocuk edebiyatı tarihindeki İLK Kürt çizgi karakteridir. Sediyani, özellikle Kürt toplumunda büyük sempati kazanmış bulunan “Guldexwîn” öyküsünün çizgi filmini çekebilmek için uğraş vermektedir. (1) (3) (4) (5) (6) (7) (8) (27) (53) (54) (55) (56) (152)

     ■ 2012 sonunda Myanmar (Burma) egemenliği altındaki Arakan topraklarında Müslüman Rohingya halkına karşı gerçekleştirilen ve 1640 Rohingya Müslüman’ın hunharca katledildiği son katliâmın canlı şahidi ve bu korkunç katliamı Türkiye’ye ve dünyaya İLK duyuran gazetecidir. Bütün dünya devletleri ve medyası bu katliâmı İLK olarak Sediyani’nin Arakan’dan bunu yazıp duyurmasıyla öğrenmiştir. (1) (27) (57) (58) (59) (60) (61) (62) (148) (149) (150) (151)

     ■ Yeni kurulan Cumhuriyet rejimine karşı 1925 yılında gerçekleşen Şeyh Said Kıyamı ile ilgili bugüne kadarki EN geniş kapsamlı eseri ortaya koyan araştırmacıdır. 2014 yılında yayınlanan “Bütün Yönleriyle Şeyh Said Kıyamı” adlı 2 ciltlik kitabı 748 sayfa hacmindedir ve kıyam hadisesini dînî, siyasî, etnik, sosyal, ekonomik ve kültürel tüm boyutlarıyla ele alıyor. (64)

     Avrupa’nın kuzeyinde, Kuzey Denizi kıyısı boyunca uzanan ve Hollanda, Almanya ve Danimarka arasında üçe bölünmüş bir coğrafya olan Frizya (Friesland)’yı ve bu üç devlet altında etnik azınlık olarak yaşayan Friz halkını anlatan “Frizya ve Günümüzde Frizler” adlı kitabı, Frizler ve Frizya hakkında Türkçe olarak kaleme alınmış ve Türkiye’de yayınlanmış İLK kitap olma özelliğine sahiptir. 2020 yılında yayınlanan kitap, başta Hollanda ve Frizya medyası olmak üzere uluslararası medyada büyük yankı uyandırmıştır. Kitapla ilgili 5 ayrı ülkede (Türkiye, Hollanda, Frizya, Kürdistan, Almanya) ve 6 farklı dilde (Türkçe, Flamanca, Frizce, İngilizce, Danca, Almanca) haber ve yazılar kaleme alınmıştır. Uluslararası medya, Sediyani’nin kitabını “Frizya ve Frizler hakkında Türkiye’deki ilk kitap yayınlandı” başlığıyla kamuoyuna duyurmuşlardır. (78) (79) (80) (81) (82) (83) (84) (85)

     ■ İslam dünyasında binlerce yıllık tabuları yıkan “Kadın Peygamberler” adlı eserin müellifidir. İbrahim Sediyani’nin 3 ciltlik ve 1019 sayfalık “Kadın Peygamberler” adlı sıradışı eseri, bu konuda 3300 yıllık Musevîlik tarihindeki ve 2000 yıllık Hristiyanlık tarihindeki EN GENİŞ çalışma olup, aynı zamanda 1500 yıllık İslam tarihindeki İLK çalışma özelliği taşımaktadır. Sediyani bu eserinde, klasik resmî İslam anlayışının empoze ettiği ve bugün birbuçuk milyarlık Müslüman dünyasında ne yazık ki bu şekilde yer etmiş “Kadından peygamber olmaz”, “Kadın peygamberler yoktur”, “Peygamberlerin hepsi erkektir” anlayışını yerle bir etmekte, ilmî ve dînî delilleriyle çürütmekte ve hem kutsal kitaplar hem de semavî dinlerin dînî metinleri ışığında kadın peygamberlerin varlığını hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak biçimde kesin olarak ispat etmektedir. Sediyani’nin bu çalışmasında peygamberler konusu, peygamberlerin yaşamları ve mücadeleleri, hem tüm dînler, tüm kutsal kitaplar ve metinler, hem tüm antik eserler, hem de bilimsel eserler, bütün bu kaynakların hepsi ışığında araştırılıp kaleme alınmıştır. Böyle bir çalışma daha önce hiç olmamıştır. (25) (157)

     ► Kaynakça

  1. Vikipedi, İbrahim Sediyani, https://tr.wikipedia.org/wiki/İbrahim_Sediyani
  2. İbrahim Sediyani Belgeseli, TRT Kurdî, Daxwend, Özlem Taş, 30 Mart 2015, https://www.youtube.com/watch?v=IpY-PovFib0&t=120s
  3. Artık Kürt çocuklarının da Heidi’si var, Tunca Öğreten, Taraf Gazetesi, 9 Nisan 2014, http://arsiv.taraf.com.tr/haber-artik-kurt-cocuklarinin-da-heidisi-var-152294/
  4. Kürtçe Edebiyatın İlk Çizgi Çocuk Kahramanı “Guldexwîn”, Diwan Yayınları’ndan Çıktı, Siirt News, 30 Mayıs 2013, http://www.siirtnews.com/haber-4008-.html
  5. Kürtler’in ilklerini merak ediyor musunuz?, Nûçe Haber, 30 Aralık 2012, http://www.nucehaber.com/haber/kultur/kurtlerin-ilklerini-merak-ediyor-musunuz/3482.html
  6. Dili Kesik Halkın Yarattığı İlkler, Başkale News, 25 Ocak 2013, http://www.baskalenews.com/haber/dili-kesik-halkin-yarattigi-ilkler-1204.html
  7. İbrahim Sediyani’yle Guldexwîn’i konuştuk, Eda Şekerci, IMC TV, 10 Nisan 2014, http://www.dailymotion.com/video/x1nceu1_ibrahim-sediyani-yle-guldexwin-i-konustuk_news
  8. Kürt Edebiyatı’nda Bazı İlkler, Ridwan Xelîl, Zman û Wêjeya Kurdî, https://zimanuwejeyakurdi.wordpress.com/2013/10/11/kurt-edebiyatinda-bazi-ilkler/
  9. Adıyla yaşamayan topraklar, Hatice Saka, Yeni Şafak Gazetesi, 16 Kasım 2009, http://www.yenisafak.com.tr/kultur-sanat/adiyla-yasamayan-topraklar-223436
  10. Bir Özgürlük Mücadelesi: Adını Arayan Coğrafya, Yavuz Yılmaz, Fıtrat, 2 Ocak 2010, http://www.fitrat.com/dusunce_analiz_detay.php?id=6583
  11. İbrahim Sediyani TV Net’e konuk oldu, Yasin Erçağlayan, TV Net, 3 Kasım 2009, http://www.youtube.com/watch?v=sbMa1EGBZtE
  12. Wie fremde Augen auf Konstanz blicken, Kirsten Schlüter, Südkurier Zeitung, 9 Nisan 2010, http://www.suedkurier.de/region/kreis-konstanz/konstanz/Wie-fremde-Augen-auf-Konstanz-blicken;art372448,4241790
  13. “Kürtler’in Evliya Çelebi’si” Seyyah İbrahim Sediyani, Haber Diyarbakır’a Konuştu, Cesim İlhan, Haber Diyarbakır, 21 Nisan 2013, http://www.haberdiyarbakir.com/kurtlerin-evliya-celebisi-seyyah-ibrahim-sediyani-haberdiyarbakira-konustu-58192h/
  14. Sediyani’nin Balkan Seyahatnamesi Uygurca’ya Çevriliyor, Ufkumuz, 13 Nisan 2012, http://www.ufkumuz.com/sediyaninin-balkan-seyahatnamesi-uygurcaya-cevriliyor-16615h.htm
  15. Reiziger Ibrahim Sediyani laat Turkije kennismaken met Haarlem, Haarlem Updates, 16 Ekim 2016, http://www.haarlemupdates.nl/2016/10/16/reiziger-ibrahim-sediyani-laat-turkije-kennismaken-haarlem/
  16. Sediyani Seyahatnamesi Hollanda Medyasında, Sediyani Haber, 16 Ekim 2016, http://www.sediyani.com/?p=13889
  17. Sediyani’nin Şiir Kitabı “Gülistan” Çıktı, Haksöz Haber, 9 Mart 2012, http://www.haksozhaber.net/sediyaninin-siir-kitabi-gulistan-cikti-28258h.htm
  18. Altı dilde yazılmış şiiri var Gülistan’ında, Hikmet Kızıl, Dünya Bizim, http://www.dunyabizim.com/ibrahimsediyani/10739/alti-dilde-yazilmis-siiri-var-gulistaninda.html
  19. Batıyı Doğuya Anlatan Yazar: İbrahim Sediyani, Haksöz Haber, 8 Şubat 2011, http://www.haksozhaber.net/batiyi-doguya-anlatan-yazar-ibrahim-sediyani-19442h.htm
  20. Die Verteidigung Sachsens und warum Karl May die Indianer liebte, Gerhard Zwerenz, Poetenladen, 9 Ocak 2011, http://www.poetenladen.de/zwerenz-gerhard-sachsen99-53-ddr-54-orden.htm
  21. Batman’da Piramitler mi Var?, Sediyani Haber, 27 Ekim 2018, http://www.sediyani.com/?p=25089
  22. Die Pyramiden von Batman in der Türkei – Eine Sensation wie Göbeklitepe?, Fischinger Online, 6 Kasım 2018, https://www.youtube.com/watch?v=8ZKwywzuGIw
  23. Halep Ordaysa Piramitler de Batman’dadır, Muazzez Hêja Baktaş, Nerina Azad, 9 Kasım 2018, https://www.nerinaazad.org/tr/columnists/muazzez-baktas/halep-ordaysa-piramitler-de-batmandadir
  24. Piramit Benzeri Tepeler Vatandaşları Heyecanlandırdı, İhlas Haber Ajansı, 14 Kasım 2018, https://www.iha.com.tr/batman-haberleri/piramit-benzeri-tepeler-vatandaslari-heyecanlandirdi-2156076/
  25. İbrahim Sediyani’den Binlerce Yıllık Tabuları Yıkacak 3 Ciltlik Eser: “Kadın Peygamberler”, Sediyani Haber, 12 Ocak 2021, http://www.sediyani.com/?p=37673
  26. Okçu Yusuf Kimdir?, İbrahim Sediyani, Karakoçan İnfo, 7 Kasım 2006, http://www.sediyani.com/?p=2569
  27. İbrahim Sediyani’nin “Siyah Devrim” Kitabı Çıktı, Ufkumuz, 8 Mayıs 2015, http://www.ufkumuz.com/ibrahim-sediyaninin-siyah-devrim-kitabi-cikti-42364h.htm
  28. Kürdüm Doğruyum Çalışkanım, Ufuk Coşkun, Kaldırım Yayınları, İstanbul 2014
  29. Asimilasyon ilk başta Karadeniz’de başlatıldı, Xopuri Lazi, Kolkhoba, 18 Temmuz 2011, http://www.ufkumuz.com/asimilasyon-ilk-once-karadenizde-ba-3467yy.htm
  30. Hükûmetin bu adımını desteklemek, her yurttaşın görevidir, Ufkumuz, 29 Eylül 2012, http://www.ufkumuz.com/hukumetin-bu-adimini-desteklemek-her-yurttasin-gorevidir-20191h.htm
  31. Türkiye’deki bütün trafik levhaları yalan söylüyor, Perwer Yaş, ANF News, 2 Ekim 2013, http://www.firatnews.com/gallery/turkiye-deki-butun-trafik-levhalari-yalan-soyluyor
  32. Türkiye’deki şehir ve köy isimlerinin yarısı uydurmadır, Mustafa Kılıç, Taraflı Gazete, 25 Şubat 2014, http://www.ufkumuz.com/turkiyedeki-sehir-ve-koy-isimlerinin-yarisi-uydurmadir-7802yy.htm
  33. Bir Yaşam Biçimi Olarak Yazmak, Şeniz Ayaz, Kitap Haber, 1 Ekim 2012, http://www.kitaphaber.com.tr/bir-yasam-bicimi-olarak-yazmak-k1092.html
  34. Kürtler’i kim temsil edebilir?, Yıldız Ramazanoğlu, Zaman Gazetesi, 22 Kasım 2009, http://www.zaman.com.tr/yorum_yorum-yildiz-ramazanoglu-kurtleri-kim-temsil-edebilir_918764.html
  35. VfR News, Nilkheim – Aschaffenburg, Juni 1999
  36. “Muzaffer” Bir Komutan Gibi “Âbâd” Fethetmenin Yolu, “İslam” İle “Âbâd” Olmaktan Geçer, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 1, Pakistan ve Keşmir gezisi, 24 Şubat 2006, http://www.sediyani.com/?p=102
  37. İbrahim Sediyani’nin çalışmaları okullarda, Yeryüzü Haber, 28 Mart 2011, http://www.yeryuzuhaber.com/ibrahim-sediyaninin-calismalari-okullarda-haberi-10548.html
  38. Sabah Gazetesi’ni Niçin Mahkemeye Verdim, İbrahim Sediyani, Sediyani Haber, 1 Ekim 2016, http://www.sediyani.com/?p=13760
  39. Mavi Marmara’da İhaneti Gördük, Ceyda Karan, Cumhuriyet Gazetesi, 3 Temmuz 2016, http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/561681/Mavi_Marmara_eylemcisi_ibrahim_Sediyani_AKP_ve_iHH_ye_isyan_etti.html
  40. Dik Duruş mu Takla mı?, Mehmet Altan, Özgür Düşünce Gazetesi, 29 Haziran 2016, http://www.ozgurdusunce1.com/mehmet-altan/dik-durus-mu-takla-mi-24675/
  41. Suriyeliler’e Müjde de Türkler’e de Müjde mi?, Ertuğrul Özkök, Hürriyet Gazetesi, 5 Temmuz 2016, http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/ertugrul-ozkok_10/suriyelilere-mujde-de-turklere-de-mujde-mi_40130815
  42. Yer İsimleri İçin İmza Kampanyası Başlatıldı, Ufkumuz, 21 Ocak 2011, http://www.ufkumuz.com/yer-isimleri-icin-imza-kampanyasi-baslatildi-8921h.htm
  43. Bütün İsimlerimizi Geri İstiyoruz, Murat Köylü, Yeşil Gazete, 21 Mart 2011, https://yesilgazete.org/blog/2011/03/21/butun-isimlerimizi-geri-istiyoruz/
  44. Yürekten gelen inşalar, Cihan Aktaş, Taraf Gazetesi, 21 Şubat 2011, http://arsiv.taraf.com.tr/yazilar/cihan-aktas/yurekten-gelen-insalar/15099/
  45. İnsanlar ve isimler, Hidayet Şefkatli Tuksal, Taraf Gazetesi, 11 Ekim 2012, http://arsiv.taraf.com.tr/yazilar/hidayet-sefkatli-tuksal/insanlar-ve-isimler/23486/
  46. Lanet Olsun Böyle Dünyaya ve Böyle İnsanlığa, İbrahim Sediyani, Haksöz Haber, 29 Temmuz 2011, http://www.haksozhaber.net/lanet-olsun-boyle-dunyaya-ve-boyle-insanliga-22062yy.htm
  47. Kürdistan Halkına Somali Çağrısı, İbrahim Sediyani, Kurdistan Post, 2 Ağustos 2011, http://eu.kurdistan-post.eu/yasam/3689-krdistan-halkna-somali-ars-brahim-sediyani.html
  48. Tokat Halkına Somali Çağrısı, Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği (TOKAD) Basın Bildirisi, Ayşe Yılmaz, 4 Ağustos 2011, http://www.tokad.org/2011/08/04/tokat-halkina-somali-cagrisi/
  49. Sediyani’nin Somali çağrısı yankı buldu: Siirt’te 11 sendika tüm iftar programlarını iptal etti, Siirt’ten Öte, 7 Haziran 2011, http://www.sediyani.com/?p=4957
  50. Ufkumuz Dadaab Mülteci Kampı’nda, Ufkumuz, 6 Kasım 2011, http://www.ufkumuz.com/ufkumuz-dadaab-multeci-kampinda-foto-13159h.htm
  51. Dadaab Mülteci Kampı Raporu, İbrahim Sediyani, Ufkumuz, 15 Kasım 2011, http://www.ufkumuz.com/dadaab-multeci-kampi-raporu-3946yy.htm
  52. Müslüman Oldu, “İbrahim Sediyani” İsmini Aldı, Ufkumuz, 13 Kasım 2011, http://www.ufkumuz.com/musluman-oldu-ibrahim-sediyani-ismini-aldi-13270h.htm
  53. “Guldexwîn” Çizgi Film Kahramanım, Erkan Özkalay, Cizre Postası, 15 Nisan 2014, http://www.cizrepostasi.com/guldexwin-cizgi-film-kahramanim-206yy.htm
  54. Kürt Çocuklarının Guldexwîn’i (Heidi’si), Ronya Emel Aydın, Hakkari İdeal Haber, 10 Nisan 2014, http://www.hakkariidealhaber.com/kurt-cocuklarinin-guldexwin-i-heidi-si-1012h.htm
  55. Mızginî Mızginî Guldexwîn Derket, Siirt’ten Öte, 1 Ağustos 2013, http://www.siirttenote.com/2013/08/01/mizgini-mizgini-guldexwin-derket/
  56. Kürtler’in Heidi’si Şemzînanlı Guldexwîn, Özgür Gündem Gazetesi, 25 Mart 2012, http://www.ozgur-gundem.com/index.php?haberID=35933&haberBaslik=K%C3%BCrtlerin%20Heidi%E2%80%99si%20%C5%9Eemz%C3%AEnanl%C4%B1%20Guldexw%C3%AEn&action=haber_detay&module=nuce
  57. Arakan’da şiddet değil, soykırım var, Anadolu Ajansı, 29 Kasım 2012, http://www.bik.gov.tr/arakan-da-siddet-degil-soykirim-var-haberi-17503/
  58. Arakan’da 850 kişiyi vahşice katlettiler, İhlas Son Dakika, 25 Ekim 2012, http://www.ihlassondakika.com/haber/Arakanda-850-kisiyi-vahsice-katlettiler_508540.html
  59. İslam Dünyasına ACİL Çağrı, İbrahim Sediyani, Ufkumuz, 27 Ekim 2012, http://www.ufkumuz.com/islam-dunyasina-acil-cagri-5444yy.htm
  60. Dünyanın En Mazlum Milleti: Rohingyalar, İbrahim Sediyani, Bilge Adamlar Dergisi, Yıl: 12 – Sayı: 35, Nisan 2014, http://www.ufkumuz.com/dunyanin-en-mazlum-milleti-rohingyalar-8650yy.htm
  61. İbrahim Sediyani Arakan’da Yaşanan Zulüm ve Katliamları Anlattı, Kudüs TV, 12 Aralık 2012, http://www.videoislami.com/view/17247/brahim-sediyani-arakanda-yaanan-zulm-ve-katliamlar-anlatt/
  62. Arakan vahşetinin eşi benzeri yok, Esra İpek Uçar, Bugün Gazetesi, 27 Kasım 2013, http://www.bugun.com.tr/arakan-vahsetinin-esi-benzeri-yok-yazisi-875926
  63. Taziye Teşekkürü, İbrahim Sediyani, Ufkumuz, 30 Eylül 2014, http://www.ufkumuz.com/taziye-tesekkuru-9765yy.htm
  64. Sediyani’den 2 ciltlik eser: “Bütün Yönleriyle Şeyh Said Kıyamı”, Ufkumuz, 31 Ekim 2014, http://www.ufkumuz.com/sediyaniden-2-ciltlik-eser-butun-yonleriyle-seyh-said-kiyami-37929h.htm
  65. Aşkabat Feminist Cumhuriyeti, İbrahim Sediyani, Sediyani Haber, 12 Mart 2017, http://www.sediyani.com/?p=15247
  66. Sediyani’den yeni kitap: “Sözlerim Var Sevgiye Dair”, Ufkumuz, 26 Şubat 2015, http://www.ufkumuz.com/sediyaniden-yeni-kitap-sozlerim-var-sevgiye-dair-40755h.htm
  67. www.sediyani.com
  68. Adalet Zemini, İbrahim Sediyani, Sediyani Haber, 16 Kasım 2016, http://www.sediyani.com/?p=14382
  69. Uluslararası Senegal ve Batı Afrika Kültür, Sanat ve Dayanışma Derneği (USEBAD) Kuruldu, Sediyani Haber, 31 Ekim 2016, http://www.sediyani.com/?p=14189
  70. Hak ve Adalet Platformu, Hakkımızda: Biz Kimiz?, Hak ve Adalet Platformu, 18 Mart 2018, http://www.hakveadalet.org/hakkimizda
  71. Piramit Benzeri Tepeler Vatandaşları Heyecanlandırdı, Milliyet Gazetesi, 14 Kasım 2018, http://www.milliyet.com.tr/piramit-benzeri-tepeler-vatandaslari-batman-yerelhaber-3154693/
  72. Batman Piramitleri Vatandaşları Heyecanlandırdı, Takvim Gazetesi, 14 Kasım 2018, https://www.takvim.com.tr/yasam/2018/11/14/batman-piramitleri-vatandaslari-heyecanlandirdi?paging=3
  73. Batman Piramitleri Vatandaşları Heyecanlandırdı, Habertürk Gazetesi, 14 Kasım 2018, https://www.haberturk.com/batman-piramitleri-vatandaslari-heyecanlandirdi-2220664
  74. Batman’da Bulunan Piramit Benzeri Yapılar Heyecanlandırdı, Batman Olay Gazetesi, 14 Kasım 2018, http://www.batmanolaygazetesi.com/haber-batman-da-bulunan-piramit-benzeri-yapilar-heyecanlandirdi-7744.html
  75. Arjantin’deki Kayıp Annelerinden Türkiye’deki Cumartesi Annelerine Selam Var, Sediyani Haber, 25 Nisan 2019, http://www.sediyani.com/?p=28683
  76. Madres de Plaza de Mayo – 25 de Abril de 2019 (Sediyani Haber en Buenos Aires / Argentina), https://www.youtube.com/watch?v=Oxs9XNoYlj8&t=234s
  77. İbrahim Sediyani’nin Yeni Kitabı Çıktı: “Aydın Duruşu ve Erdemli Olmak”, Sediyani Haber, 17 Aralık 2019, http://www.sediyani.com/?p=31247
  78. Sediyani’nin Yeni Çıkan Kitabı Türkiye’de Bir İlk: “Frizya ve Günümüzde Frizler”, Sediyani Haber, 21 Mart 2020, http://www.sediyani.com/?p=32468
  79. Eerste Boek over Friesland en de Friezen in Turkije Verschenen, Groot Fryslân, 7 Nisan 2020, https://www.grootfryslan.nl/grootfryslan/eerste-boek-over-friesland-en-de-friezen-in-turkije-verschenen
  80. Earste Boek oer Fryslân en de Friezen yn Turkije Ferskynd, It Nijs, 8 Nisan 2020, https://www.itnijs.frl/2020/04/earste-boek-oer-fryslan-en-de-friezen-yn-turkije-ferskynd/
  81. Koerdische Schrijver Verliefd op Friesland, Kirsten van Santen, Leeuwarder Courant, 28 Nisan 2020, https://www.lc.nl/cultuur/Koerdische-schrijver-verklaart-Friesland-de-liefde-25601196.html
  82. Kurdish Journalist Writes Book About Friesian People, Wladimir van Wilgenburg, Kurdistan 24, 4 Mayıs 2020, https://www.kurdistan24.net/en/news/8a6f15d7-1e8b-4d46-a191-33c745f5e0fa
  83. Sûnder Eigen Taal is in Folk Ferlern, Willem Schoorstra, Omrop Fryslân, 12 Mayıs 2020, https://www.omropfryslan.nl/nijs/958353-kollum-sunder-eigen-taal-folk-ferlern
  84. Kurdisk Forfatter Skriver Bog om Friserne, Jens Nygaard, Flensborg Avis, 12 Mayıs 2020, https://www.fla.de/wp/dailys/kurdisk-forfatter-skriver-bog-friserne/
  85. Deze Koerdische Journalist Schreef Een Boek Over Friesland – In Het Turks, Ewout Klei, De Kenttekening, 20 Mayıs 2020, https://dekanttekening.nl/interview/deze-koerdische-journalist-schreef-een-boek-over-friesland-in-het-turks/
  86. Bir Yanım Su, Bir Yanım Ateş; Aç Bana Kucağını Bangladeş – 9, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 8, bölüm 9, Bangladeş ve Rohingya gezisi, 6 Eylül 2013, http://www.sediyani.com/?p=10231
  87. Kürt Dil Hareketi, İbrahim Sediyani, Sediyani Haber, 9 Haziran 2020, http://www.sediyani.com/?p=33998
  88. Fevzi Bulgan ile Kürt Dil Hareketi Üzerine, Saydo TV, 2 Ağustos 2020, https://www.youtube.com/watch?v=F6dI34opPWs&t=210s
  89. Barij Celalî ile Kürt Dil Hareketi Üzerine, Kürt Dil Hareketi Kuruluyor: Diliniz Olmadan, Bütün Kimlik ve Sıfatlarınız Eksiktir, Ferhat Yaşar, Gazete Duvar, 15 Ağustos 2020, https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2020/08/15/kurt-dil-hareketi-kuruluyor-diliniz-olmadan-butun-kimlik-ve-sifatlariniz-eksiktir
  90. Ziman, Mirov û Hebun – Dil, İnsan ve Varoluş, Aydın Dere, Nerina Azad, 11 Ekim 2020, https://www.nerinaazad.co/tr/news/opinions/articles/ziman-mirov-u-hebun-dil-insan-ve-varolus
  91. Kürt Dil Hareketi (HezKurd) Doğuyor, İbrahim Sediyani, Sediyani Haber, 13 Ekim 2020, http://www.sediyani.com/?p=36301
  92. Herekata Zimanê Kurdî Desteya Rêveberiya Xwe Ragihand, Rûdaw, 15 Ekim 2020, https://www.rudaw.net/kurmanci/kurdistan/151020207
  93. HezKurd Yönetim Kurulunda Yer Alacak İsimleri Açıkladı, Peyama Kurd, 15 Ekim 2020, http://peyamakurd.info/K%C3%BCrdistan/hezkurd-yoenetim-kurulunda-yer-alacak-isimleri-acikladi
  94. Kürtçe Dil Hareketi Kuruluşunu İlan Etti, Independent Türkçe, 15 Ekim 2020, https://www.indyturk.com/node/258461/haber/k%C3%BCrt%C3%A7e-dil-hareketi-kurulu%C5%9Funu-ilan-etti
  95. Kürtçe Dil Hareketi Kuruluşunu İlan Etti, KRD News, 15 Ekim 2020, http://www.krdnews.net/kurtce-dil-hareketi-kurulusunu-ilan-etti
  96. Kadın Peygamberler, İbrahim Sediyani, Nefel Yayınları, Diyarbakır 2021, https://www.nefelkitap.com/kadin-peygamberler
  97. Akdeniz’in En Batısındaki İbiza Adası’nda, Akdeniz’in En Doğusundaki Fenike Uygarlığı’nın İzlerinin Peşinde – 1, Sediyani Haber, 10 Ekim 2022, https://www.sediyani.com/?p=43056 / Akdeniz’in En Batısındaki İbiza Adası’nda, Akdeniz’in En Doğusundaki Fenike Uygarlığı’nın İzlerinin Peşinde – 2, Sediyani Haber, 11 Ekim 2022, https://www.sediyani.com/?p=43065
  98. Sediyani’nin Almanya’da Almanca Kitabı Yayınlandı: “Die Verlorenen Länder Europas” (Avrupa’nın Kayıp Ülkeleri), Sediyani Haber, 22 Aralık 2022, https://www.sediyani.com/?p=43614
  99. İşadamı Alican Karadoğan, Tıbbî Laborant Basri İpek ve Gazeteci-Yazar İbrahim Sediyani, Depremin Vurduğu Adıyaman’da 500 Aileye Gıda Yardımı Yaptı, Ahmet Selim Memiş, Sediyani Haber, 17 Nisan 2023, https://www.sediyani.com/?p=44345
  100. 3 Xêrxwazên Kurd Alîkarî Gihandin 500 Malbatên Mexdûrên Erdhejê, Hêvidar Zana, Rûdaw, 18 Nisan 2023, https://www.rudaw.net/kurmanci/kurdistan/1804202311
  101. Deprem Yardım Çalışması, Gerger Postası, 19 Nisan 2023, https://www.youtube.com/watch?v=IJZ1nyGQZ6E
  102. Sediyanis Neues Buch auf Deutsch ist Erschienen: “Wikinger: Horden aus dem Norden”, Sediyani Haber, 11 Aralık 2023, https://www.sediyani.com/?p=46265
  103. Dünyada En Çok Merak Edilen Ülke: Mısır, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 1, Mısır gezisi, 13 Temmuz 2006, http://www.sediyani.com/?p=187
  104. Bir Günde 4 Ülke ve Alpler’in Eteklerinde 4 Gün – 1, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 2, Almanya, Avusturya, Liechtenstein ve İsviçre gezisi, 23 Nisan 2008, http://www.sediyani.com/?p=1569
  105. Alpler’in En Başından En Sonuna ve En Tepesinden En Aşağısına – 1, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 2, Almanya, Avusturya ve İtalya gezisi, 24 Temmuz 2008, http://www.sediyani.com/?p=1915
  106. Doğu ile Batı Arasında Sınırlar Kalkınca – 1, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 2, Almanya ve Çekya gezisi, 5 Kasım 2008, http://www.sediyani.com/?p=2203
  107. Su: Akarsa Nehir, Düşerse Şelâle, Durursa Göl Olur – 1, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 3, Almanya, Avusturya, İsviçre ve Fransa gezisi, 24 Aralık 2009, http://www.sediyani.com/?p=2342
  108. Suya Yazılan Tarih, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 4, İsrail gezisi, 7 Haziran 2010, http://www.sediyani.com/?p=40
  109. Balkanlar’ın En Kilitli Kapısından İçeri – 1, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 5, Arnavutluk ve Makedonya gezisi, 21 Aralık 2010, http://www.sediyani.com/?p=4426
  110. Yaseminler Gülümsüyordu Ellerimiz Kavuştuğunda – 1, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 6, İran gezisi, 12 Ekim 2011, http://www.sediyani.com/?p=5513
  111. Masai Ülkesinde Mülteci Kamplarına Serdim Seccademi – 1, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 7, Kenya gezisi, 21 Kasım 2011, http://www.sediyani.com/?p=5562
  112. Bir Yanım Su, Bir Yanım Ateş; Aç Bana Kucağını Bangladeş – 1, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 8, Bangladeş ve Rohingya gezisi, 12 Aralık 2012, http://www.sediyani.com/?p=9348
  113. Erdem ve Bilgelik Arıyorsan Nehirlerin Akıntısını Takip Et – 1, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 9, Hollanda, Frizya ve Belçika gezisi, 18 Haziran 2016, http://www.sediyani.com/?p=12585
  114. Vikingler Selam Durdu Ben Âşık Olunca İskandinavya’ya – 1, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 10, Danimarka, İsveç ve Norveç gezisi, 6 Haziran 2017, http://www.sediyani.com/?p=16632
  115. Gümüş Nehir’in Kıyısındaki Başkentlerin Meydanlarında Haykırdım Sana Olan Sevgimi – 1, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 11, Arjantin ve Uruguay gezisi, 31 Mayıs 2019, http://www.sediyani.com/?p=29208
  116. Baltık Kıyılarında Her Gün Bir Ülke – 1, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 12, Letonya, Estonya ve Litvanya gezisi, 12 Kasım 2019, http://www.sediyani.com/?p=30964
  117. Bir Elimden Fenike Tanrıçaları Tuttu Bir Elimden Endülüs Âlimleri, Ben İbiza Adası’nda Tatil Yaparken Katalonya’nın Bağımsızlık Güneşinin Altında – 1, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 13, İspanya ve Katalonya gezisi, 4 Kasım 2022, https://www.sediyani.com/?p=43209
  118. Tanrı Gökten “Sınırları Kaldırın” Buyurdu, Deprem Yeraltından Yeni Sınırlar Oluşturdu; Bense Tam Sınır Çizgisinin Üzerinde Sınırlara İsyan Eden Kitaplar Yazıyordum, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 14, Almanya ve Hollanda gezisi, 2 Temmuz 2023, https://www.sediyani.com/?p=44936
  119. Güneş’in Batmadığı İmparatorluğa Mezopotamya Güneşi’ni Taşıyorum Viking Bilgelerin Desteğiyle, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 15, Büyük Britanya, İngiltere ve Galler gezisi, 24 Ağustos 2023, https://www.sediyani.com/?p=45333
  120. Tarih Dört Evreden Oluşuyordu: Mor, Beyaz, Yeşil ve Kırmızı, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 16, İspanya ve Katalonya gezisi, 7 Mart 2025, https://www.sediyani.com/?p=48657
  121. İbrahim Sediyani ile Şiir ve “Gülistan” Üzerine, Hikmet Kızıl, Kahta Diyalog, 9 Ağustos 2012, http://www.ufkumuz.com/ibrahim-sediyani-ile-siir-ve-gulistan-uzerine-19216h.htm
  122. Seni Sevmek, Şiir: İbrahim Sediyani, Okuyan: Yusuf Can, http://www.youtube.com/watch?v=t5V5G0jUFy8
  123. Ağladıkça Yeşile Çalar Gözlerin, Şiir: İbrahim Sediyani, Okuyan: Yusuf Can, http://www.izlevideo.net/yusuf-can-agladikca-yesile-calar-gozlerin-ruh-daslar-762478.html
  124. Mavi Düşler, Şiir: İbrahim Sediyani, Beste: Grup Kardeşlik Çağrısı, http://www.youtube.com/watch?v=4ZeaeH1Lhrs
  125. Sediyani’nin Şiirleri Tahran Şiir Gecesi’nde, Tasfiye Dergisi, 3 Ekim 2011, http://www.tasfiyedergisi.com/direnen-edebiyat/?p=2283
  126. Üsküdar Şiir Gecesi’nde “Ağladıkça Yeşile Çalar Gözlerin” Esintisi, Ufkumuz, 13 Nisan 2014, http://www.ufkumuz.com/uskudar-siir-gecesinde-agladikca-yesile-calar-gozlerin-esintisi-30712h.htm
  127. Şairler Barışa Kanat Oldu, Sediyani Haber, 22 Nisan 2016, http://www.sediyani.com/?p=12038
  128. Bütün Yönleriyle Şeyh Said Kıyamı, İbrahim Sediyani, c. 2, s. 697, Şura Yayınları, İstanbul 2014
  129. Adını Arayan Coğrafya, İbrahim Sediyani, s. 177 – 179, Özedönüş Yayınları, İstanbul 2009
  130. “Bütün İsimlerimizi Geri İstiyoruz” Kampanyasına Yoğun İlgi, Ufkumuz, 26 Ocak 2011, http://www.ufkumuz.com/butun-isimlerimizi-geri-istiyoruz-kampanyasina-yogun-ilgi-8964h.htm
  131. Bize İsimlerimizi Geri Verin, İbrahim Sediyani, Ufkumuz, 3 Ocak 2011, http://www.ufkumuz.com/bize-isimlerimiz-3031yy.htm
  132. Başbakan Erdoğan’a Açık Mektup, İbrahim Sediyani, Ufkumuz, 19 Eylül 2013, http://www.ufkumuz.com/basbakan-erdogana-acik-mektup-7037yy.htm
  133. United States Geological Survey (USGS), Earthquake Hazards Program, M 7.6 – Pakistan, 10 Ekim 2005, https://earthquake.usgs.gov/earthquakes/eventpage/usp000e12e/executive#general_summary
  134. Advancing Earth and Space Science, Sajjad Karamat Wahla – Sadar Saeed Akhtar – Masud Roshan – Tony Farquhar – Mark Bulmer, Landslide Hazards After the 2005 Kashmir Earthquake, 26 Haziran 2007, https://agupubs.onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1029/2007EO050001
  135. Earthquake Engineering Research Institute (EERI), The Kashmir Earthquake of October 8, 2005: Impacts in Pakistan, Şubat 2006, https://www.eeri.org/lfe/pdf/kashmir_eeri_2nd_report.pdf
  136. Global Significant Earthquake Database, National Centers for Environmental Information (NOAA), Pakistan: Muzaffarabad, Uri, Anantnag, Baramula, https://www.ngdc.noaa.gov/hazel/view/hazards/earthquake/event-more-info/6778
  137. International Federation of Red Cross (IFRC), Majda Shabbir, Remembering the 2005 Pakistan Earthquake, 16 Ekim 2015, https://www.ifrc.org/en/news-and-media/news-stories/asia-pacific/pakistan/remembering-the-2005-pakistan-earthquake-69487/
  138. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK)’nin 1860 Sayılı Kararı, 6063. oturumunda kabul edilmiştir, 8 Ocak 2009
  139. UN Office for the Coordination of Humanitarian Affairs, Eastern Africa Drought Humanitarian Report No. 3, OCHA Services Situation Report, Relief Web, 10 Haziran 2011, https://reliefweb.int/report/burundi/eastern-africa-drought-humanitarian-report-no-3
  140. Eastern Africa: Drought – Humanitarian Snapshot, OCHA Services Situation Report, Famine Early Warning Systems Network (FEWS – NET), 24 Haziran 2011, https://web.archive.org/web/20110921052910/http://www.fews.net/docs/Publications/Horn_of_Africa_Drought_2011_06.pdf
  141. UN: Somali Famine is Over, But Action Still Needed, The Journal Ireland, 6 Şubat 2012, https://www.thejournal.ie/un-somalian-famine-is-over-but-action-still-needed-347449-Feb2012/
  142. Somalia Food Crisis One of Biggest in Decades: U. S. State Department Official, Eline Gordts, Huffington Post, 15 Temmuz 2011, https://www.huffpost.com/entry/somalia-food-crisis_n_899811?guccounter=1&guce_referrer=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnLw&guce_referrer_sig=AQAAAKvkKolijXvviF7Nrk5d0aCRQJMAtO-SHJ7PcPe3ex0EATYYdrybfCllvg2cI-Ns7z4TXQGcqsxMfmtkZH961RQyFeo9HpLrn0yfz0l4kyEZ31arruDgVmXNge4PlXDaRiurzc2Etme3eWVirZHSdh5GDDXqHbHHyYIPS42ISQdu
  143. Horn of Africa Drought: “A Vision of Hell”, Ben Brown, BBC, 8 Temmuz 2011, https://www.bbc.com/news/uk-14078074
  144. Horn of Africa Drought: Somalia Aid Supplies Boosted, BBC, 12 Temmuz 2011, https://www.bbc.com/news/world-africa-14118507
  145. Horn of Africa Tested by Severe Drought, Mike Wooldridge, BBC, 4 Temmuz 2011, https://www.bbc.com/news/world-africa-14023160
  146. In Ostafrika Bahnt Sich Eine Katastrophe An, Christian Putsch, Welt Online, 12 Temmuz 2011, https://www.welt.de/politik/ausland/article13483558/In-Ostafrika-bahnt-sich-eine-Katastrophe-an.html
  147. UN Office for the Coordination of Humanitarian Affairs, Eastern Africa Drought Humanitarian Report No. 5, OCHA Services Situation Report, Relief Web, 21 Temmuz 2011, https://reliefweb.int/sites/reliefweb.int/files/resources/Full_report_166.pdf
  148. Arakan’da Şiddet Değil, Soykırım Var!, İbrahim Sediyani, Sakarya Konferansı, Sakarya Dayanışma Derneği, 20 Kasım 2012, http://www.sediyani.com/?p=6981
  149. Arakan’da Şiddet Değil, Soykırım Var!, İbrahim Sediyani, Kocaeli Konferansı, İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Kocaeli Şubesi, 22 Kasım 2012, http://www.sediyani.com/?p=16068
  150. 6 Soruda Arakan Tarihi, Etnik ve Dînî Kıyımın Dünü, Bugünü, İbrahim Sediyani ile Ropörtaj, Miray Tamer, T 24, 30 Ağustos 2017, https://t24.com.tr/haber/6-soruda-arakan-tarihi-etnik-ve-dini-kiyimin-dunu-bugunu,429735
  151. Sediyani Rusya’nın Sesi’ne Konuk Oldu, Arakan’ın Bilinmeyenlerini Anlattı, Yavuz Oğhan, Rusya’nın Sesi (RS FM), 6 Eylül 2017, https://www.youtube.com/watch?v=tD1YTqm5qKo&t=3221s
  152. Çizgi Filmlerde Siyasî ve İdeolojik Propaganda, İbrahim Sediyani, Ufkumuz, 9 Haziran 2013, http://www.ufkumuz.com/cizgi-filmlerde-siyasi-ve-ideolojik-propaganda-6477yy.htm
  153. Gümüş Nehir’in Kıyısındaki Başkentlerin Meydanlarında Haykırdım Sana Olan Sevgimi – 74, İbrahim Sediyani, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 11, bölüm 74, Arjantin ve Uruguay gezisi, 14 Aralık 2020, http://www.sediyani.com/?p=37289
  154. Frizya ve Günümüzde Frizler, İbrahim Sediyani, s. 15 ve 105 – 106, Bir Kitap Yayınları, Malatya 2020
  155. Nationale Minderheiten – Minderheiten- und Regionalsprachen in Deutschland, s. 22, Bundesministerium des Innern, Federal Almanya Cumhuriyeti İçiçleri Bakanlığı resmî yayını, https://www.aussiedlerbeauftragter.de/SharedDocs/Downloads/AUSB/DE/Minderheiten_Minderheitensprachen.pdf?__blob=publicationFile
  156. European Charter for Regional or Minority Languages, Collected Texts – Regional or Minority Languages No: 7, s. 86, Council of Europe Publishing, Strazburg 2010
  157. Kadına Saygı Olmadan Aydınlanma Olmaz, İbrahim Sediyani ile Ropörtaj, İslam Özkan, Gazete Duvar, 6 Şubat 2021, https://www.gazeteduvar.com.tr/ibrahim-sediyani-kadina-saygi-olmadan-aydinlanma-olmaz-makale-1512447
  158. Kadın Peygamberler, İbrahim Sediyani, cilt 3, s. 1018, Nefel Yayınları, Diyarbakır 2021
  159. Kadın Peygamberler, İbrahim Sediyani, cilt 3, s. 1012 – 1013, Nefel Yayınları, Diyarbakır 2021
  160. National Earthquake Information Center, “M 7.8 – Kahramanmaras Earthquake Sequence”, United States Geological Survey (USGS), 6 Şubat 2023, https://earthquake.usgs.gov/earthquakes/eventpage/us6000jllz/executive
  161. Global CMT Catalog Search, Global Centroid Moment Tensor, 6 Şubat 2023, https://www.globalcmt.org/cgi-bin/globalcmt-cgi-bin/CMT5/form?itype=ymd&yr=2023&mo=2&day=6&oyr=2023&omo=2&oday=7&jyr=1976&jday=1&ojyr=1976&ojday=1&otype=nd&nday=1&lmw=7&umw=10&lms=0&ums=10&lmb=0&umb=10&llat=-90&ulat=90&llon=-180&ulon=180&lhd=0&uhd=1000&lts=-9999&uts=9999&lpe1=0&upe1=90&lpe2=0&upe2=90&list=0
  162. United States Geological Survey (USGS) Earthquake Catalog, 7 Şubat 2023, https://earthquake.usgs.gov/earthquakes/map/?extent=33.98892,30.00366&extent=40.15369,43.36304&range=search&timeZone=utc&search=%7B%22name%22:%22Search%20Results%22,%22params%22:%7B%22starttime%22:%222023-02-06%2000:00:00%22,%22endtime%22:%222025-02-06%2023:59:59%22,%22maxlatitude%22:38.737,%22minlatitude%22:35.496,%22maxlongitude%22:39.452,%22minlongitude%22:33.904,%22minmagnitude%22:4,%22maxmagnitude%22:7.4,%22orderby%22:%22time%22%7D%7D
  163. Maraş’ta 9 Saat Arayla 7, 6 ve 7, 7 Şiddetlerinde Çifte Deprem | 58.976 Kişi Hayatını Kaybetti, Sediyani Haber, 6 Şubat 2023, https://www.sediyani.com/?p=43957
  164. National Earthquake Information Center, M 6.7 – 14 km E of Nurda??, Turkey, 6 Şubat 2023, https://earthquake.usgs.gov/earthquakes/eventpage/us6000jlm1/executive
  165. Marco Bohnhoff – Patricia Martínez-Garzón – Fatih Bulut – Eva Stierle – Yehuda Ben-Zion, Maximum Earthquake Magnitudes Along Different Sections of the North Anatolian Fault Zone, Tectonophysics, sayı 674, s. 147 – 165, Nisan 2016, https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0040195116001256?via%3Dihub
  166. Zeynep Bilginsoy – Sarah El Deeb – Bernat Armangue – Andrew Wilks, Turkey Earthquake: Rising Toll Makes Quake Deadliest in Turkey’s Modern History, New Zealand Herald, 14 Şubat 2023, https://www.nzherald.co.nz/world/turkey-earthquake-rising-toll-makes-quake-deadliest-in-turkeys-modern-history/KQHKJKUATJCZDIJUTQTAILHKJ4/
  167. Kristina Jovanovski, The City That Didn’t Collapse: How Erzin Became a Haven From Turkey’s Earthquake, NBC News, 15 Şubat 2023, https://www.nbcnews.com/news/world/erzin-turkey-earthquake-building-collapse-construction-codes-rcna70733
  168. Pallab Ghosh, Turkey Earthquake: Where Did It Hit and Why Was It So Deadly?, BBC News, 10 Şubat 2023, https://www.bbc.com/news/science-environment-64540696
  169. Lauren Said-Moorhouse – Christian Edwards – Krystina Shveda – Henrik Pettersson, The Earthquake in Turkey is One of the Deadliest this Century: Here’s Why, CNN, 9 Şubat 2023, https://edition.cnn.com/2023/02/07/middleeast/earthquake-turkey-syria-why-deadly-intl/index.html
  170. Romain Imbach, The Earthquake in Turkey and Syria is the Fifth Deadliest of the 21st Century, Le Monde, 12 Şubat 2023, https://www.lemonde.fr/en/les-decodeurs/article/2023/02/16/the-earthquake-in-turkey-and-syria-is-the-fifth-deadliest-of-the-21st-century_6016044_8.html
  171. Andrew England – Alan Smith – Graham Parrish – Steven Bernard, Turkey and Syria’s Devastating Earthquakes in Graphics, Financial Times, 9 Şubat 2023, https://www.ft.com/content/337edef6-05c9-498c-a3f0-13776082f218
  172. Joe Parkinson – Drew Hinshaw – Thomas Grove, After Turkey’s Earthquake Comes the Reckoning: “Why Are We Unprepared?”, The Wall Street Journal, 12 Şubat 2023, https://www.wsj.com/articles/turkey-earthquake-erdogan-unprepared-edbe4d5d
  173. 1, 5 Million Now Homeless in Türkiye After Quake Disaster, Warn UN Development Experts, Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Bürosu resmî sitesi, 21 Şubat 2023, https://www.ungeneva.org/en/news-media/news/2023/02/78128/15-million-now-homeless-turkiye-after-quake-disaster-warn-un
  174. Rory Jones – David S. Cloud, Stephen Kalin, Turkey, Syria Mourn Losses as Earthquake Death Toll Climbs Above 24.000, The Wall Street Journal, 11 Şubat 2023, https://www.wsj.com/amp/articles/turkey-syria-mourn-losses-as-earthquake-death-toll-climbs-above-21-000-af1b2c21?mod=Searchresults_pos8&page=3
  175. İbrahim Sediyani, Le Tremblement de Terre Nous a Démolis, Mais la Main de l’Amitié et de la Solidarité du Monde Nous a Relevés, Media Corsica, 15 Mart 2023, https://www.media.corsica/tremblement-terre-kurdes

═ ● ═

≈ KİTAPLARI ≈

* * *

≈ SEYAHATNAMELERİ ≈

* * *

≈ YARATTIĞI ÇİZGİ KARAKTERLER ≈

* * *

≈ BİLİMSEL KEŞİFLERİ ≈

* * *

≈ KURDUĞU YAYIN ORGANLARI ≈

* * *

≈ KURDUĞU SİVİL TOPLUM HAREKETLERİ ≈

* * *

≈ KURDUĞU DEVLETLER ≈

 


Parveke / Paylaş / Share