Hiç yüzünü görmediğiniz insanları tanıdığınız oldu mu? Sevdiğiniz, ya da öylesine kendinize yakın ettiğiniz?
Benim oldu! Kitaplar; yazılar, şiirler aracılığıyla. Hâlâ da oluyor. Yaşadığım sürece olacak gibi.
Kuşkusuz bu dünyada, bu ülkede, bu kentte. Ben, bu “ben” oldukça. Okumak, düşünmek, not almak için taslak / tasarı “prelütleri” arasında debelendikçe. Çünkü dünya, insanlar ve edebî olan hemen her yazım beni ilgilendiriyor. İlgi, yazı ile besliyor kaynağını. Sonuçta, yazılan her metin günlük kimliğine bürünüyor sanki. Ya da bana öyle geliyor. Sonrası gecelerimde bir kavak rüzgârı…
Balkonu aşmış, üst kata doğru giden bir kavağın yapraklarında özgürlüğün tadını çıkaran rüzgâr. Kendimi, herhangi bir edebî kitapla “hasbıhâl”de bulduğum sorulara ve yanıtlara yaslandığım dakikaların nazlı tanığı. Yalnızlığımın rüzgârı…
Geçen Salı günü yazdığım ve kitap fuarında görmüş olduğum kimi dostların, gerek fotoğraflarını ve gerekse de kimi arkadaşların isimlerini yazdım. Ve bu hafta salt fotoğraflarını alıyorum.
Güzel ve keyifle ki benim için bir haftalık süren bir bayram…
Umarım bu güzel dostların hemen hepsiyle de önümüzdeki yıl yine birlikte olur, hasret gideririz!
HABER HÜRRİYETİ
29 NİSAN 2016