Başkan Barzanî Dünya Kamuoyuna Seslendi (TAM METİN)

Parveke / Paylaş / Share

Kürdistan Devlet Başkanı Mesud Barzanî, Bağımsızlık Referandumu öncesi son açıklamasında, dünya kamuoyuna seslendi. Barzanî’nin yaptığı tarihî konuşmanın TAM METNİ…

     Merhamet sahibi yüce Allah’ın adı ile.

     Buraya teşrif ederek sesimizi dünyaya duyurmamızı sağladığınız için hepinize teşekkürler…

     Kürdistan ile Bağdat’ın geçmişteki ilişkilerinden kısaca bahsetme gereği duyuyorum. Eğer biz 100 yıllık geçmişe dönüp baktığımızda, ilişkilerimizi iki aşamada sınıflandırabiliriz:

     Birinci aşama, Birinci Dünya Savaşı’ndan 2003’e kadar. İkinci aşama da 2003’ten bugüne kadar.

     Irak’ın yeni kurulmasının birinci aşamasında Bağdat ile ortak yaşam temelinde bir ülke kurmak istedik. Ancak bu ortaklıkta bize düşen pay; çoğunuz muhtemelen biliyorsunuzdur, şahîd de olmuş olabilirsiniz. Bizim payımız şuydu: 4 bin 500 Kürdistan köyünün viran edilmesi, 182 bin kişinin yok edilmesinin sebebi olan büyük Enfal Soykırımı ki büyük bölümü kadın ve çocuklardı.

     Tahribat ve tehcir. 18 – 30 yaşları arasındaki 12 bin Feylî’nin yok edilmesi. 8 bin Barzanî yok edildi. Kürdistan’da; Halepçe’den Zaxo’ya kadar kimyasal silahlarla saldırılar. Birkaç dakika içinde 5 binden fazla insanı şehîd ederken, bunların büyük çoğunluğu kadın ve çocuklardı. Çoğunuz nasıl büyük bir felâketin gerçekleştiğini görmüştür.

     2003’te bu aşama son buldu. Baas rejimi çöktükten sonra yeni bir süreç başladı. Biz tüm Irak için, bunun yeni bir fırsat olduğunu düşündük. Federalizm, demokrasi, ortak yaşam, birbirine saygı duyma temelinde yeni bir Irak’ın kurulması için elimizden gelen herşeyi yaptık.

     2005’ten sonra yeni bir anayasa ile sorunların giderilmesi için iyi bir anayasa yaptık. İlk kez Irak böyle bir anayasaya sahip oldu. Eğer Kürdistan halkı destek vermeseydi bu anayasa çıkmazdı. Çünkü kurallara göre 3 vilayet HAYIR derse anayasa çıkmazdı. Yani Kürtler olmasaydı – Kürdistan Bölgesi resmî sınırları dışında da – Diyala, Musul vilayetlerinde de yeterli oy çıkmazdı.

     Sonra ortaya çıktı ki, şimdiki yöneticilerinin büyük çoğunluğu görsel olarak değişmiş ancak Enfalci (Soykırımcı) zihniyet halen onların bedeninde mevcudiyetini koruyor.

     Ortaklık kalmadı. Anayasayı çiğnediler, 140. maddeyi uygulamadılar. 2007 yılına kadar uygulamaları lazımdı, ancak “O yasa öldü” diyerek uygulamadılar.

     Anayasaya göre Irak Savunma Gücü’nün bir parçası olan Pêşmerge’nin ne bütçesini, ne de payına düşen silahları gönderdiler, hiç göndermediler.

     Ortaklık kalmadı, ölçü kalmadı. Kürdistan halkının rızkının kesilmesi de buna eklenince işin içinden çıkılmaz oldu. Her seçim yaptıklarında Kürdistan halkına tehdit ve hakaret ettikleri ölçüde daha fazla oy alıyorlardı. Şimdi onlarla birlikte yaşamayı nasıl umut edebiliriz? Bunlarla nasıl yaşanabilir ki?

     En önemlisi içinde yaşamayı, vatandaşı olmayı kabul ettiğimiz devlet, medenî – sivil, demokratik ve federal bir devletti. Mezhepçi bir devlet değildi ki. Şimdi Irak’ta egemen olan budur.

     Bu sorunu çözmek için Bağdat ile, uluslararası toplum ile, her taraf ile çok çabaladık. Aslında Bağdat bizi kabul etmedi, bizi bu adımı atmaya zorladı.

     Bağdat hiçbir talebimize cevap vermediği için 7 Haziran’da tüm Kürt partileri ile beraber bu kararı (referandum) aldık. Geçen sene bu dönemde güçlü bir heyet olarak Bağdat’a gittik. “Gelin kardeşlerim, ortaklığımız – birlikteliğimiz – çöktü, gelin haydi bir çözüm geliştirelim” dedik. “Başarısız bir tecrübeye tekrar geri dönmek tehlikelidir, gelin iki iyi komşu olalım. Eğer bu şekilde devam ederse ne siz rahat edersiniz ne de biz, biz kardeşiz, beraber çalıştık. Birbirimizle ilişkilerin kötü son bulması fayda getirmez” dedik.

     Bağdat çok anlayışlıydı o zaman. 7 Haziran’da biz referandum kararını aldığımızda, çokça dostumuz şöyle eleştiriyordu, “Bizim için faciâ olacak” diyordu.

     Bizim için faciâ olmayacaktı çünkü biz herkese referanduma gideceğimizi söyledik. Ancak 7 Haziran toplantısında 25 Eylül’de yapılacağının kararını aldık. Biz o zaman bu kararı verdik. Neden daha eski bir tarih olmadı diyenler bilsin ki biz bunu çok daha önce söylemiştik. Onlara artık Bağdat ile yaşamaya umudumuz kalmadı demiştik.

     Halkın oyuna başvurmak en demokratik, en doğru yöntemdir, her gerçek ve hakikî sorunun çözülmesi için.

     Ancak bu taraflar gelip “Neden bu kararı aldınız?” diye sormadı. “Ne yapalım, nasıl çözebiliriz?” demediler. Hemen tehditlere başvurdular. Bir halkın oy kullanmasının ne günâhı var? Yani şimdi Kürdistan halkının oy kullanarak “Ben bağımsız olmak istiyorum” demeye bile mi hakkı yok? Ayrıca bizi soykırıma uğrattıklarında, yok ettiklerinde, kimyasal kıyımdan geçtirdiklerinde biz o zaman referandumdan bahsetmemiştik ki, o zaman neden bunları yaptılar? Daha iki yıl önce Kürdistan halkının en kadim halkı Ézidîler o felâketi yaşadı. Neden?..

     Mesele kültürdür. Öyle bir kültür ki son 100 yılda ispatlandı, sadece Kürdistan halkının yok edilmesi temelindedir. Tek bir hakkını kullanmasına bile izin vermek istemeyen bir kültürdür.

     Referandum sınırları belirleme, oldubittiye getirme değildir. Biz referandum sonrasında Bağdat ile yapıcı bir müzakere sürdüreceğiz, ne zaman gerekirse, Bağdat gerçekten hakikî çözüme yaklaştığını gösterirse 1 – 2 yıl bağımsızlık ilanını erteleyebiliriz. Önemli olan birbirimizi anlamamız, nasıl iki iyi komşu olabileceğimiz konusunda anlayış birliği içinde olmamızdır. Ve hiçbir zaman başarısız olmuş bir tecrübeye geri dönüş yapmayacağız.

     Şunu da vurgulamak istiyorum: Pêşmerge güçleri Irak ordusu ve Uluslararası Koalisyon Güçleri ile işbirliğine devam edecektir, teröre karşı. Biz bu işbirliğini korumaya hazırız, eğer onlar hazır ise.

     Örneğin eğer Pêşmerge ile Irak ordusu işbirliği içinde olmasaydı Musul Operasyonu’nda başarılı olunmazdı. Daha yeni Telafer Operasyonu örneğini gördük. Pêşmerge ile Irak ordusu arasındaki koordinasyon ile 500’den fazla IŞİD – DAEŞ teröristi Pêşmerge tarafından etkisiz hale getirildi. Bunlar Suriye’ye gitmeye çalışıyordu.

     Dün de Pêşmerge ile Irak ordusu Havice’nin kurtarılması için, Havice Operasyonu için nasıl işbirliği yapacakları konusunda anlaştı.

     Göçmenlere gelirsek: Kürdistan onların evidir, onlara gözümüz gibi baktık. Herkes bilsin ki kardeşlerimizdir, evimizin ortağıdırlar. Biz ile merkezî hükûmet arasında mutlaka sorunlar olmuştur. Ancak biz hiçbir zaman bu sorunların iki millet arasında düşmanlığa dönüşmesine müsaade etmedik, etmeyeceğiz. Biz ile Araplar her zaman kardeşiz. Diğer milletlerle de kardeşiz; Türkmen, Keldani, Asuri, Süryani, Ermeni… Biz bu kültürümüzü koruyacağız. Siyasî sorunların iki millet arasındaki soruna dönüşmesine asla müsaade etmeyeceğiz.

     Komşularımızla da iyi ilişkilerimizin olmasını istiyoruz. 25 yıllık tecrübe ile onlara dost olduğumuzu, tehdit unsuru olmadığımızı, bölgedeki güven ve huzur için çabaladığımızı gösterdik. Uluslararası yasalara bağlı kalacağımızı da vurguluyorum.

     Bizim gelecekteki sistemimize gelirsek: Tabiî bu anayasal bir konu. Yazılacak ve Kürdistan halkı oylayacak. Ancak biz bütün tarafların hedefi şudur: Sivil – medenî, demokratik, federal olacak, bütün bileşen ve dînlerin hakları olacak, güvence altında olacak. Ne mutlu ki bugün siyasî ve dînî bütün bileşenler bir anlaşma yaparak bugün onayladı. Bu tüm Kürdistan halkı için büyük bir kazanımdır.

     Bugün buradan tüm Kürdistan halkından yarın güven içinde sandık başına gitmelerini, her türlü sorundan uzak durmalarını, sorumluluk içinde olmalarını talep ediyorum. Barış içinde, sorunsuz bir süreç olmalıdır.

     Tüm parti ve siyasî taraflara, parlamentoya, Referandum Yüksek Komitesi’ne, Yüksek Seçim Komisyonu’na teşekkür ediyorum. Kürdistan halkına ve kahraman Pêşmerge’ye teşekkür ediyorum. Bu süreçte çok yorulan emniyet güçlerine teşekkür ediyorum, gelecekte de görevlerini böyle başarılı bir şekilde yerine getirmelerini diliyorum.

     Sadece bağımsızlık, şehîdlerin annelerine, eşlerine, çocuklarına küçük bir cevap verebilir.

     Son olarak tekrar teşekkür ediyorum.

     Şehîdlerin pak rûhuna, kahraman Pêşmerge’ye, tüm Kürdistan halkına selam olsun. (Basın emekçilerine yönelerek) Hepiniz hoş geldiniz, eğer sorularınız varsa buyrun.

Mesud Barzanî

     Kürtçe’den çeviren: Bedel Boselî

     ZERNEWS

     24 EYLÜL 2017

 


Parveke / Paylaş / Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir