2017’de Başarılarıyla Göğsümüzü Kabartan Kürtler

Parveke / Paylaş / Share

2017 yılında sanat, spor, edebiyat, bilim, eğitim, siyaset ve ekonomi alanlarında elde ettikleri başarıları, büyük değere sahip emekleri ve sergiledikleri hayırlı âmelleriyle bizleri gururlandıran ve göğsümüzü kabartan Kürtler

 

“Kim zerre miktarınca bir hayır işlemişse onu görür; kim de zerre miktarınca bir şer işlemişse onu görür.”

Kur’ân-ı Kerîm

(Zilzal sûresi, 7. ve 8. âyetler)

     2017 yılında sanat, spor, edebiyat, bilim, eğitim, siyaset ve ekonomi alanlarında elde ettikleri başarıları, büyük değere sahip emekleri ve sergiledikleri hayırlı âmelleriyle bizleri gururlandıran ve göğsümüzü kabartan Kürtler…

     Bingöllü Kürt kızı Ahsen Zeynep Kaya, YGS’de Türkiye birincisi oldu

     (29 Mart 2017)

     Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS)’nda Türkiye birincisi olan Kürt kızı Ahsen Zeynep Kaya, ilk kez bu başarının elde edildiği Bingöl (Çêwlîk)’e büyük gurur yaşattı.

     YGS – 1, YGS – 2, YGS – 5 ve YGS – 6’da 500 tam puan yaparak 4 puan türünde Türkiye birincisi olmaya hak kazanan, özel bir okulda okuyan Ahsen Zeynep kızımız, büyük bir başarıya imza atarak halkımızın gurur kaynağı oldu. 

     Sonuçların açıklanmasıyla ÖSYM Başkanı Ömer Demir, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Bingöl Valisi Yavuz Selim Köşger ve Bingöl İl Millî Eğitim Müdürü Kadri Engin telefonla Ahsen Zeynep’i arayarak kızımızı bu başarısından dolayı tebrik ettiler. Bingöl İl Millî Eğitim Şube Müdürü Ömer Abdulaziz Döger, öğrenim gördüğü okulun kurucu müdürü Nizamettin Etdöger ve okul müdürü Abdulsabur Şığva da Kaya ailesini ziyaret ederek Ahsen Zeynep kızımızın mutluluğunu paylaştılar.

     Medyaya yaptığı açıklamada, sınav sonuçlarının açıklanmasını heyecan ve merakla beklediğini, arkadaşları ve öğretmenlerinin kendisinden birincilik beklediğini ancak kendisinin temkinli olduğunu söyleyen Ahsen Zeynep, “Okulda sonuçları uzunca bir süre bekledim. En az 300 kez ÖSYM sayfasını yeniledim. Akşama kadar bekledik. Kuzenimle etüt yaparken sınav sonuçlarının açıklandığını bağırarak söylediler, inanamadım. Birinci olduğumu görünce hem şaşırdım hem mutlu oldum hem de şoka girdim. Sonra öğretmenlerime koşup sonucu gösterdim” diyerek duygularını dile getirdi.

     Düzenli çalışmaya gayret ettiğini söyleyen Ahsen Zeynep kızımız, önemli olanın çok çalışmak değil disiplinli çalışmak olduğunu belirterek, “Önemli olan çok çalışmak değil, düzenli ve planlı çalışmaktır. Daha çok belirlediğim konuları bitirmeye çalıştım. Çözemediğim soruları hocalara sordum. Önemli olan bilmediklerinizi öğrenmeniz. O nedenle hocalara soru götürmek çok önemli. Okuldaki hocalarımın çok fazla emeği ve katkısı oldu” şeklinde konuştu.

     Ahsen Zeynep, ayrıca kitap okumaya da vakit ayrılması gerektiğini nasihat etti.

     Küçük yaşlardan bu yana tıp eğitimi almak istediğini belirten Kürt kızı Ahsen Zeynep, gönlünde yatanın Cerrahpaşa Tıp Fakültesi olduğunu söyleyerek, sınava girecek olan öğrencilere bir de tavsiyede bulundu: “Konuları tam olarak kavramaya çalışsınlar. ‘Çabuk çalışayım, konularım bitsin’ değil, ‘Konularım uzun sürsün ama tam olarak bitsin’ demek önemli.”

     Ahsen Zeynep’in babası Mehmet Emin Kaya, Bingöl’de esnaflık yapıyor. 3 çocuk babası olan Mehmet Emin Kaya, kızına dersleri konusunda hiçbir zaman baskı yapmadığını, kızının başarısını öğrendiğinde ilk olarak öğretmenlerini arayıp teşekkür ettiğini belirterek, “İlkokuldan liseye kadar emeği olan tüm öğretmenlerine çok teşekkür ediyorum. Bütün öğretmenleri beni aradı. Ahsen beni mutlu etti, Allah da onu mutlu etsin. Bu başarı Ahsen’in ve okulunundur, çünkü ben pek katkı sunamadım” dedi.

     Ahsen Zeynep’in eğitim gördüğü okulun kurucu müdürü Nizamettin Etdöger ise, Türkiye birincisi öğrencilerinin takdir ve övgünün en büyüğüne layık olduğunu belirtti. Başta anne ve babası olmak üzere bu başarıda emeği geçen herkesi kutlayan Etdöger, Bingöl’ün gururu olan ve mütevazi kişiliğiyle tanıdıkları Ahsen Zeynep’i gönülden tebrik ettiğini dile getirdi.

    Okul müdürü Abdulsabur Şığva, Bingöl’de daha önce böyle bir başarının yaşanmadığını hatırlatarak, Ahsen Zeynep’in çok güzel bir çalışma programı uygulayıp bu başarıyı elde ettiğine işaret etti. “Bu başarı Bingöl’de bir ilktir. Bu başarıyla Bingöllü çocukların geleceğe daha güvenle bakabileceklerine inanıyorum” diyen Şığva, “Umarım bundan sonraki süreçte Bingöl eğitimde hak ettiği yeri alacaktır. Bu başarı ailesinin, Ahsen Zeynep’in ve millî eğitim camiâsınındır” şeklinde konuştu.

     İl Millî Eğitim Şube Müdürü Ömer Abdulaziz Döger ise, Bingöl’de büyük bir mutluluk yaşadıklarını dile getirdi. “Daha önce Bingöl’de böyle bir başarı elde edilmemişti. İlk defa bir öğrencimiz 500 tam puan alarak Türkiye birincisi oldu. Bu son derece önemli ve sevindirici bir başarı” diyen Döger, bu başarının sürmesini dilediklerini kaydetti. 

     Dağkapı Meydanı’nın seyyar kitapçısı görme engelli Süleyman Acar, insanlığın uyuyan vicdanına seslendi

     (20 Mayıs 2017)

     Diyarbakır’da günün her saatinde hediyelik eşya satıcısından meyve satıcısına birçok seyyar satıcıyı görmenin mümkün olduğu Dağkapı Meydanı’da her gün “Hanımlar, beyler! Kitaplarım var, kitapçııı…” diye seslenen 28 yaşındaki görme engelli Süleyman Acar, hem kitap satarak aile bütçesine katkıda bulunuyor, hem de gençlere kitap okuma sevgisi aşılıyor.

     Süleyman doğuştan görme engelli, çok zorlanmasına rağmen bir süredir sipariş usulü kitap satıyor. Çok büyük bir gelir sağlamasa da kitapları sevdiğini, bu yolla kendi emeğiyle cep harçlığını çıkarmak istediğini anlatıyor. Arada bir “kitapçı, kitaplarım var” diye seslenmesine rağmen, gelip geçenler Süleyman’ın farkında değil. “Ben kimseyi görmüyorum ama asıl acı veren kimsenin beni görmemesi” diyor.

     Oldukça neşeli ve esprili bir genç. Geçirdiği bir rahatsızlıktan sonra her iki kulağında da işitme kaybı yaşamış. Sağ kulağındaki kulaklık vasıtasıyla duyabiliyor. “Görmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum ama sesleri kaybetmeye başlayınca hafızâm da artık eskisi gibi değil. İşitme kaybı olunca asıl o zaman kör oldum” diyor.

     Sipariş usulü satış yapıyor. Bir tezgâhı yok, anlaştığı bir kitabevinden alıyor kitapları. Sipariş usulü olunca da pek sık satış yapamadığını söylüyor: “Kitap almak isteyen ama zamanı olmayan tanıdıklar, almak istedikleri kitapların adını söylüyorlar. Ben de bir kitapevinden uygun fiyata alıp az bir kâr koyarak, sahibine elden teslim ediyorum. Kitapların çeşidi siparişlere göre değişiyor, siyasî kitaplar hariç her tür kitap siparişi alıyorum. Satamayacağım kitap almıyorum, elimde kalınca cebimden gidiyor. Bir de bana kitaplarını gönderen yazarlar oluyor, gördüğünüz gibi o kitapları da Dağkapı Meydanı’nda satıyorum.”

     Yedi çocuklu bir ailenin en küçüğü olan Süleyman 2003 yılında annesini kaybetmiş. O günden sonra çok büyük zorluklar yaşadığını anlatıyor: “Annem öldüğünde 14 yaşındaydım, çorabımı bile giyemiyordum, tek başıma hiçbir ihtiyacımı karşılayamıyordum. Üvey annem bir yıl boyunca kendi kendime yetmem için yardımcı oldu. Sonra öz bakımımı kendi kendime yapmaya başladım.”

     Toplumda engellilere yönelik algıdan çok şikâyetçi ve dilenci muamelesi görmekten çok rahatsız. “İnsanlar kör görünce para vermeden dayanamıyor, bizlere dilenci muamelesi gösterilmesine çok üzülüyorum. Kitap satmaya çıkınca beş liraysa çıkarıp 50 lira veren oluyor. Ben dilenmiyorum, kendi emeğimle para kazanmak istiyorum” diyor.

     Süleyman Bağlar semtindeki 5 Nisan Mahallesi’nde yaşıyor. Evden Ofis semtine kadar genelde yürüdüğünü söylüyor. Engelli kartı olduğu için ulaşımın ücretsiz olduğunu ama toplu taşıma araç şoförlerinin çoğu zaman durakta beklerken onu arabaya almadıklarını anlatıyor. “Beni alacağına, para alacağı yolcuyu alıyorlar. Bu yüzden duraklarda minibüsler genelde biz engellileri almıyorlar. Ben de mecburen evden merkeze kadar yürüyorum” diyor.

     Süleyman arada “Gençlere ayna tutan kitaplarım var, gönül gözüyle aşina eden kitaplarım var” diye seslenmeye devam ediyor. Gelip geçenler arasında kitaplarına göz ucuyla bakanlar oluyor.

     Şehrin birçok caddesinin ve ulaşım alt yapısının engelliler için uygun olmadığından şikâyetçi ve yaşadığı bir kazayı anlatıyor: “Kaldırımlara görme engelliler için döşenen kabartmalı sarı şeritler de esnaf tarafından işgal edilmiş durumda. Yürürken çok güçlük çekiyorum. Kimi caddelerde sarı şeritler ya duvarla ya da kaldırımın ortasındaki bir ağaçla bölünüyor. Bir keresinde kaldırımın ortasında duran bir ağaca kafamı çarptım, bayıldım.”

     Toplumun engelli vatandaşları sosyal yaşamda görmek istemediğini savunuyor.

     Açıköğretim Lisesi’ne devam ediyor. Ulaşım ve maddî sıkıntılar yüzünden eğitiminin zaman zaman aksadığını anlatıyor. Yaklaşık 50 kredisi kalmış, o dersleri de verince okulu bitirecek. Okuldan sonra emeğiyle hayatını kazanabileceği bir iş sahibi olmak istiyor. “İnsanların bana acımasını istemiyorum, emeğimle para kazanmak istiyorum. Burada bir emeğim var, buradan kazandığım beş lira ile içeceğim bir tas çorba başkasının verdiği etten ve kavurmadan daha önemli” diyor.

     TEOG sınavında Kürt çocukları büyük başarı sağladılar

     (6 Haziran 2017)

     Kürt çocukları, anadilde eğitim hakkından mahrum olmasına rağmen 2017 yılında yapılan Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) Sınavı’nda büyük bir başarıya imza attılar. Bölgedeki sokağa çıkma yasakları ile uzun zaman eğitim hakkından mahrum kalmalarına rağmen, çok sayıda Kürt merkezinden yüzlerce öğrenci sınavdaki 120 sorunun tamamına doğru cevap vererek birinci oldular.

     Bu başarının dikkat çekmesinin sebebi sadece çocukların çatışma ortamında sınava hazırlanması değil, aynı zamanda tarım ve hayvancılık işlerinde çalışarak da ailelerinin geçimine yardımcı olmalarıydı. Konuyla ilgili bir diğer önemli nokta ise başarı sağlayanların büyük bir çoğunluğunun kız çocuğu olmasıydı.

     Siirt’in Şirvan ilçesine bağlı Maden köyü Park Ortaokulu son sınıf öğrencisi Esma Açıkça, girdiği TEOG Sınavı’nda 120 sorunun tamamına doğru cevap vererek, Türkiye birincisi oldu. 

     Esma Açıkça, özel bir eğitim almadı. Temelinin sağlam olması için 7. sınıfta TEOG’a hazırlanmaya başladığını söyleyen Esma, sınavdaki başarısını ailesi öğretmenleri ve arkadaşlarının desteği ile yakaladığını belirtiyor ve şunları söylüyor: “Ailem kalabalık olmasına rağmen, bana destek oldular. İleride pişman olmamak için ve iyi bir yere gelmek için çalıştım. Kendim de bu başarıyı bekliyordum ama belki heyecandan 1 – 2 soruyu kaçırırım gibi bir kaygım vardı. Buna rağmen iyi bir sonuç alacağıma dair kendime inanıyordum”. Sınav sonuçları açıklanmadan önce “Acaba kaydırma yapmış mıyım?” diye kendi kendime sorduğunu da söyleyen Esma, birincilik haberi ile çok mutlu olduğunu dile getiriyor.

     Esma, köyde taşımalı eğitimle okuluna devam ediyor ve doktor olmak istiyor. En büyük hayâli, ailesini mutlu etmek, en sevdiği kitap ise “Açlık Oyunları”. Okul dışında arkadaşlarıyla oyunlar oynasa da derslerini ihmal etmediğini de söylüyor Esma.  

     Eğitimine devam ederken bir yandan da işçilik yapan başarılı öğrenci Esma Açıkça şunları söylüyor: “‘Eğer okumasam çocuk işçiliği yaparak hayatım geçecek’ diyordum. Bu şekilde daha fazla ders çalıştım.”

     Diğer bir başarılı Kürt kızı Gülnihal Ronahi ise İstanbul’da ikamet ediyor. Olumsuz şartlara rağmen yılmadan ve büyük başarı sağlayana kadar çalışan Gülnihal de tıpkı Esma gibi hayallerini paylaşıyor. O da sınava kendi imkânlarıyla, sadece okulda derslerini dinleyerek ve evde çalışarak hazırlanmış. “Dershaneye gitme şansım yoktu” diyen Gülnihal’in bir ablası ile engelli 2 kardeşi var ve kendine ait bir odası yok. O da tıpkı Esma gibi doktor olmak istiyor. Ve “Halkıma, ülkeme faydalı olmak istiyorum” diye de ekliyor. Gülnihal, Güney Kürdistan Bölgesi’nin devletleşmesini beklediğini dile getiriyor ve şunları söylüyor: “İnşallah yakın zamanda Kürdistan Bölgesi devletleşir, ben de eğitimimi Kürdistan’da sürdürürüm. Üniversiteyi Kürdistan’da okumak istiyorum.”

     Batman Millî Eğitim Müdürlüğü’nün verdiği bilgilere göre Batman’da 60 öğrenci sınavda sorulan soruların hepsine doğru cevap vererek Türkiye birincileri arasına girdi. Özellikle İMKB Belde Ortaokulu 8. sınıf öğrencileri, TEOG 2’de inanılmaz bir başarıya imza attı. 10’u okulun 8 – C sınıfında eğitim gören öğrenciler olmak üzere toplam 16 öğrenci, TEOG Sınavı’nda sorulan 120 sorunun tamamını doğru cevaplayarak Türkiye birincileri arasına girmeyi başardı. Işıl Canpolat, Arjin Canpolat, Mustafa Emir Özel, Mehmet Fatih Ocak, Miray İnci Başaran, Edanur Çetin, Muhammed Talha Gökmen, Cansu Çiçek, Beyzanur Kiper, Şahin Göymen, Gamze Akın, Edanur Özhan, Yusuf Yapıcıoğlu, Ahmet Şimşek, Abdullah Ardıl Acar ve Seyfullah Binay adlı öğrenciler TEOG’da birinci oldu. Okulun 15 öğrencisi ise 120 sorunun 119’unu doğru yanıtladı.

     İMKB Belde Ortaokulu’nun başarısında en dikkat çeken başarı ise 8 – C sınıfının oldu. Sınıfta eğitim gören 40 öğrenciden 10’u soruların tümüne doğru cevap verirken, 5 öğrenci 119, 6 öğrenci ise 118 soruyu doğru yanıtlayarak, büyük başarı elde etti.

     Okul Müdürü Necat Demiralp bu başarı ile ilgili şunları dile getirdi: “Bu başarının altında yatan asıl etmen, öğrencilerin ve öğretmenlerinin çok sistematik ve disiplinli işbirliği. Öğrenciler geçen yaz aylarında TEOG konularını bitirmiş, sene içerisinde eksikliklerini tamamlamışlardı.”

     Öğrenciler sonuçları kutlarken tercih dönemini beklemeye başladılar.

     Dersim’de okul dışındaki vakitlerinde çobanlık yapan Habib Bitkin de TEOG Sınavı’nda 119 soruyu doğru cevaplayarak Türkiye ikincileri arasında yer aldı.

     Batmanlı Kürt kızı Mizgin Ay, Dünya Atletizm Şampiyonu oldu

     (13 Temmuz 2017)

     Kenya’nın başkenti Nairobi’de düzenlenen Dünya Yıldızlar Atletizm Şampiyonası’nda, Batmanlı Kürt kızı millî sporcu Mizgin Ay, kadınlar 100 m’de birinci olarak altın madalya kazandı. Kadınlar 100 m final yarışında 11.62’lik derecesiyle yarışı ilk sırada bitiren Kürt atlet Mizgin Ay, altın madalyanın sahibi oldu.

     Kısa adı IAAF olan Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (International Association of Athletics Federations) tarafından Afrika ülkesi Kenya’nın başkenti Nairobi’de düzenlenen şampiyonada kadınlar 100 metrede final koşan 17 yaşındaki Kürt kızı Mizgin Ay, 11.62’lik derecesiyle birinci sırayı alma başarı göstererek, altın madalya kazanmanın haklı gururunu yaşadı.

     Şampiyonanın 100 m elemelerinde ilk seride koşan ve 11.92’lik derecesi ile yarıfinale kalan Mizgin Ay, yarıfinalde 11.58 olan Türkiye rekorunu geliştirerek 11.57 saniye ile finale yükseldi. Finalde ise 11.62’lik bir performans sergileyen Kürt kızı Mizgin, yarışını ilk sırada tamamladı ve “Dünya Şampiyonu” oldu.

     Türkiye millî sporcusu olan Kürt kızı Mizgin Ay, şampiyon olup altın madalya kazandığı için mutlu olduğunu söyledi. Mizgin Ay, yarışmanın ardından yaptığı açıklamada, “Çok şaşkınım, çok mutluyum. İnanamıyorum” sözleriyle duygularını dile getirdi.

     İyi bir yarış çıkardığını vurgulayan 17 yaşındaki millî sporcu, “Antrenörümün Kenya’ya gelememesinden dolayı endişe ediyordum ama buradaki hocalarıma çok teşekkür ediyorum. Altın madalya aldığım için gururluyum” şeklinde konuştu.

     Yarışın ardından konuşan Türkiye Atletizm Millî Takımı Antrenörü Mustafa Yavaş, Dünya Yıldızlar Atletizm Şampiyonası tarihinde Türkiye’ye kadınlar 100 m’deki ilk altın madalyasını kazandırdıkları için mutlu olduklarını belirtti.

     Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Mizgin’i telefonla arayarak tebrik etti. Erdoğan, millî sporcuya gelecekte de başarılarının devamı dileğinde bulundu.

     2000 doğumlu Mizgin Ay, aslen Batman (Élîh) ilimizdendir. Batman’dan 14 yıl önce mevsimlik işçi olarak Ankara’nın Beypazarı (Laganya) ilçesine gelerek yerleşen 7 çocuklu ailenin iki kızından biri olan Kürt kızı Mizgin, şu anda Beypazarı Anadolu Lisesi’nde okuyor ve 11. sınıf öğrencisi.

     Henüz 17 yaşında olan gururumuz Mizgin Ay, Türkiye Salon Atletizm Şampiyonası’nda “Türkiye şampiyonlukları” kazandı. Başarılı kızımız Mizgin, okul dışında da hafta sonları ailesine yardım etmek için tarlaya çalışmaya gidiyor.

     Beypazarı’nda “Rüzgârın Kızı” lakabı ile tanınan Mizgin Ay, İstanbul’da yapılan Salon Atletizm Şampiyonası Yıldızlar Kategorisi’nde 60 ve 200 m’lerde “Türkiye şampiyonu” olup 2 altın madalya kazanmıştı. Mizgin Ay, 28 Ocak – 8 Şubat 2017 tarihleri arasında İstanbul Olimpiyat Kampı’nda yapılan yarışmalarda ise 4 defa birincilik kazandı. 2014 yılında katıldığı yarışların tümünü kazanıp 6 altın madalya alan kızımız Mizgin Ay, hedefinin olimpiyatlar olduğunu söylüyor.

     Kürt kızı Mizgin Ay, 2020 Olimpiyatları’na katılacak sporcuları belirleyip hazırlamak üzere kurulan Olimpiyat Hazırlama Merkezi (TOHM)’ne Ankara’dan katılan 23 sporcunun en küçüğü olarak çalışmalara başlamıştı. Mizgin’in bu başarısı, Atletizm Federasyonu’nun da dikkatini çekti. Mizgin, okulu nedeniyle millî takım kamplarına katılamadı. Mizgin Ay’ın antrenörü Muhsin Soysal, sporcusunun İstanbul’da yapılan Salon Türkiye Şampiyonası’na dizindeki sakatlık nedeniyle antrenmansız katılmasına rağmen başarılı olduğunu belirtirken, “Şimdi çalışmalarımıza belirlenen bir program dahilinde devam ediyoruz” dedi.

     Spordaki başarısının dikkat çekmesi sonucu 2014 yılında Beypazarı Kaymakamlığı tarafından Mizgin Ay’ın ailesine maddî destek sağlandı. Ailesi, elde ettiği başarıları dikkate alıp, kaymakamlığın desteği ve tavsiyelerine uyarak kızlarını son dönemlerde tarlaya çalışmaya göndermedi. Sadece spora odaklanan kızımız Mizgin’in başarı çıtası ise giderek yükseldi. 

     Enfal Soykırımı kurbanı Kürt futbolcu Brwa Hikmet Nuri’nin kaptanlığını yaptığı İsveç takımı Östersunds FK, ilk kez mücadele ettiği UEFA Avrupa Ligi’nde tarih yazdı

     (13 Temmuz – 7 Aralık 2017)

     Enfal Soykırımı kurbanı Kürt futbolcu Brwa Hikmet Nuri’nin kaptanlığını yaptığı İsveç takımı Östersunds FK (Östersunds Fotbollsklubb), ilk kez mücadele ettiği UEFA Avrupa Ligi’nde tarih yazdı.

     İsveç’in Östersund şehrinin takımı olup tarihinde ilk kez Avrupa Kupaları’na katılan ve henüz 1996 yılında kurulmuş genç bir kulüp olan Östersunds FK, İsveç’in en yüksek futbol ligi olan ve “Allsvenskan” olarak adlandırılan süper lige tarihinde ilk kez henüz 2015 – 16 sezonunda yükselmesine rağmen ligin en güçlü takımlarından biri haline gelmiş durumda.

     Kırmızı – siyahlı takımın kaptanlığını ise Kürt futbolcu Brwa Hikmet Nuri yapıyor. Kadrosunda ikisi İngiliz, biri Ganalı, biri Nijeryalı, biri Komorlu, biri de Irak – Kürdistanlı 6 yabancı futbolcu barındıran Östersunds FK’nin takım kaptanı, İsveç – Irak çifte vatandaşı olan Kürt futbolcu Brwa Hikmet Nuri.

     İran Kürdistanı’nın Urmiye şehri doğumlu ama Irak vatandaşı olup Irak Kürdistanı’nda büyüyen Brwa Hikmet Nuri, İsveç’te Kürtler’in kurduğu bir futbol kulübü olan Dalkurd FF’nin futbolcusu iken, 2014 – 15 sezonunda Dalkurd FF’den Östersunds FK’ye transfer olmuş, oynadığı başarılı futbolla takım kaptanlığına kadar yükselmişti.

     30 yaşındaki Kürt futbolcu Brwa Hikmet Nuri, 23 Ocak 1987 tarihinde Doğu Kürdistan’ın (İran Kürdistanı; Rojhılat) Urmiye şehrinde doğdu. Ancak İran değil Irak vatandaşı bir Kürt ailenin çocuğudur.

     Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak Baas rejiminin 1988 – 89 tarihleri arasında Kürtler’e karşı uyguladığı ve 182 bin Kürd’ün katledildiği, tarihin en büyük soykırımlarından biri olan Enfal Soykırımı’ndan kaçan aile, binbir güçlükle İsveç’e hicret edip yerleştiğinde, Brwa Hikmet henüz küçük bir çocuktu.

     Aile İsveç’e yerleşip yeni bir hayat kurarken, çocukları Brwa Hikmet’in futbol aşkı dizginlenemez bir boyuttaydı. Okula giden çocuklarının futbol sevgisini engellemek istemeyen ailesi, çocuğu alıp Solna şehrinin takımı olan Vasalunds IF kulübüne yazdırdı. 13 yaşına kadar bu takımın minikler kategorisinde oynayan Brwa Hikmet Nuri, 13 yaşındayken aynı şehrin AIK Solna takımına transfer oldu. 17 yaşında ise, 2004 – 05 sezonunda burada A takımına yükseldi.

     AIK Solna formasıyla başarılı maçlar çıkartan Kürt futbolcu Brwa Hikmet Nuri, bir kez JMS Kupası’nı kazandı. AIK Solna ile Västra Frölunda IF takımları arasında oynanan final maçını AIK Solna 1 – 0 kazanarak şampiyon olmuş, final maçındaki tek golü Kürt futbolcu Brwa Hikmet Nuri atmıştı.

     Bu süreç zarfında İsveç millî takımına da çağrılan Kürt futbolcu Brwa Hikmet Nuri, 2003 yılında İsveç 17 Yaşaltı Millî Takımı’nda, 2004 – 06 yıllarında da İsveç 19 Yaşaltı Millî Takımı’nda oynadı.

     Yıldızı her geçen gün parlayan ve İsveç kulüpleri tarafından paylaşılamayan Brwa Hikmet Nuri, 2008 – 09 sezonunda Gröndals IK takımına, 2009 – 10 sezonunda da Kürtler’in kurduğu bir İsveç takımı olan Dalkurd FF’ye transfer oldu.

     İsveç – Irak çifte vatandaşı olan Brwa Hikmet Nuri, 19 yaşına geldiğinde İsveç Millî Takımı ile Irak Millî Takımı arasında bir tercih yapmak zorundaydı. O, Irak Millî Takımı’nı tercih etti.

     Irak Millî Takımı futbolcusu olan Brwa Hikmet Nuri, şu ana dek 2 kez Irak millî formasını giydi. Irak formasıyla sahaya çıktığı ilk maç, Irak – Kuveyt arasında oynanan ve 0 – 0 biten maçtır.

     1, 77 m boyundaki ve 70 kg ağırlığındaki futbolcu, 2014 – 15 sezonunda Dalkurd FF’den Östersunds FK’ye transfer oldu. Brwa Hikmet Nuri, oynadığı başarılı futbolla takım kaptanlığına kadar yükseldi. Halen takımın kaptanlığını yapıyor.

     Tarihinde ilk kez Avrupa Kupaları’na katılma hakkı kazanan İsveç takımı Östersunds FK, UEFA Avrupa Ligi’nde 2. Eleme Turu’ndan itibaren katıldı ve daha ilk eşleşmede Türkiye’nin köklü kulübü olup tarihinde UEFA Kupası’nı bir kez kazanmış da olan Galatasaray SK ile eşleşti.

     Östersunds FK ile Galatasaray arasındaki ilk maç 13 Temmuz günü İsveç’in Östersund şehrinde oynandı ve Östersund maçı 2 – 0 kazandı, rövanş maçı ise 20 Temmuz günü İstanbul’da oynandı ve 1 – 1 berabere bitti. Böylece turu geçen taraf Östersund oldu. Her iki maçta da sahaya takımın kaptanı olarak çıkan Brwa Nuri, İstanbul’da 1 – 1 biten maçta Östersund’un golünü penaltıdan atan futbolcuydu.

     Östersunds FK, 3. Eleme Turu’nda ise Lüksemburg takımı Fola Esch ile eşleşti. Rakibiyle oynadığı her iki maçı da kazanan (1 – 0 ve 2 – 1) Östersunds FK, böylece Avrupa Ligi’nde Play – Off oynamaya hak kazandı.

     Play – Off’ta ise Östersunds FK’nin rakibi Yunanistan takımı PAOK Selanik idi. İlk maç Yunanistan’ın Selanik şehrinde oynandı ve PAOK maçı 3 – 1 kazandı. Östersund’un tek golünü Kürt kaptan Brwa Nuri attı. Ancak İsveç’te oynanan rövanş maçını 2 – 0 kazanmayı başaran Östersunds FK, böylece turu geçen taraf oldu ve UEFA Avrupa Ligi’ne katılmaya hak kazanarak tarihî bir başarıya imza attı.

     Östersunds FK, tarihinde ilk kez katıldığı UEFA Avrupa Ligi’nde İspanya’nın Athletic Bilbao, Almanya’nın Hertha Berlin SC ve Ukrayna’nın FK Zorya Luhanskı takımlarıyla aynı gruba düştü.

     Böylesine zorlu bir grupta hiç kimsenin şans tanımadığı Östersunds FK, inanılmaz bir başarıya imza atarak grubu 11 puanla lider olan Athletic Bilbalo’nun ardından aynı puanla ve averajla ikinci sırada tamamladı. Böylece gruptan Athletic Bilbao ve Östersunds FK çıktılar.

     Grupta oynadığı 6 maçta 3 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyet ile 11 puan toplama başarısı gösteren Östersunds FK, rakip kalelere 8 gol atarken, kendi kalesinde 4 gol gördü. Östersund’un gollerinden biri yine Nuri’nin penaltısından gelmişti.

     Kürt futbolcu Brwa Nuri’nin kaptanlığını yaptığı Östersunds FK, UEFA Avrupa Ligi Son 32 Turu’nda İngiltere’nin güçlü takımı Arsenal FC ile eşleşti. Maçlar 15 ve 22 Şubat 2018 tarihlerinde oynanacak.

     Kürt gençleri dünya sporunda tarih yazdılar

     (27 Temmuz 2017)

     Diyarbakırlı Meryem, Sena ve Muhammed, Batmanlı Mizgin, ulusal ve uluslararası alanlarda katıldıkları çok sayıdaki spor faaliyetlerinde Türkiye’ye şampiyonluk kazandırıyorlar. 

     Sporun birçok alanında başarılı olan Kürt gençleri, tarih yazmaya devam ettiler. Başta Diyarbakır, Batman ve Bitlis olmak üzere diğer Kürt kentlerindeki gençler altın madalyadan bronza kadar her çeşit kupayı alma başarısını elde ettiler.

     Bölgede spor faaliyetlerine katılan genç Kürt kadın ve erkekleri zor şartlara rağmen bugüne kadar birçok dalda yüzlerce madalya ve kupa kazandı. Kadın futbol takımlarının bölge ve Türkiye liglerinde elde ettikleri başarılar her geçen gün artarken, diğer taraftan gençler judodan atletizme, yüzmeden yürüyüşe, halterden tekvandoya, karateden masa tenisine kadar birçok spor dalında başarılı sonuçlar elde ettiler.

     İki hafta önce Kenya’nın başkenti Nairobi’de düzenlenen Dünya Yıldızlar Atletizm Şampiyonası’nda, Türkiye millî sporcusu Batmanlı Kürt kızı Mizgin Ay’ın kızlar 100 m’de birinci olarak altın madalya kazanması “Dünya Şampiyonu” olmasının ardından, başka Kürt gençleri de büyük başarılara ve şampiyonluklara imza attılar.

     Geçen yıl kırdığı rekorlarla gündeme oturan ve Avrupa Yıldızlar Atletizm Şampiyonu olan ve aynı zamanda Avrupa Kupası’nda bir ilki başaran Diyarbakırlı Meryem Bekmez, tarihî bir başarıya daha imza attı. Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) tarafından başkent Nairobi’deki Moi Uluslararası Spor Merkezi’nde yapılan şampiyonada kadınlar 5000 m yürüyüş finalinde yarışan Diyarbakırlı Meryem Bekmez, 22.32.79’luk zamanlamasıyla ikinci oldu. Meryem Bekmez’in elde ettiği gümüş madalyanın ardından Türkiye’nin şampiyonadaki madalya sayısı 2’ye yükseldi.

     Diyarbakırlı millî atlet Bekmez, başarılı Kürt gençlerinden sadece biri. Tarihî bir başarıya imza atan Bekmez, 23 Mayıs’ta Çek Cumhuriyeti’nde yapılan 12. Avrupa Yürüyüş Kupası’nda ikinci olmuştu. Medyaya konuşan Diyarbakırlı millî atlet Meryem Bekmez, Diyarbakır adına yarıştığı için çok mutlu olduğunu söyledi. Genç kızlara bir çağrıda bulunan Pekmez, şunları söyledi: “Başta Diyarbakırlı hemşerilerim, spor yapmaktan uzak durmasınlar. Spor, okumanıza engel değildir. Hem eğitiminizi sürdürüp hem spora devam edebilirsiniz.”

     Ayrıca Bitlisli Şevval Ayaz da Türkiye rekoru kırarak adını 100 metre engelli branşında finale yazdırmayı başardı. 100 m engellide geçen Ayaz, Dünya Liselerarası Şampiyonası’nda altın madalya almaya hak kazandı.

     Cizre halkından tüm insanlığa duyarlılık dersi: Down sendromlu Cano’ya dillere destan “gelinsiz” düğün

     (27 Temmuz 2017)

     Şırnak (Şehr-i Nûh) ilimizin Cizre (Cezire Botan) ilçesinde ilginç bir düğün. Down sendromlu Cano’nun dillere destan düğünü. Cizre halkının amacı, Cano’yu mutlu etmekti.

     Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaşayan down sendromlu bir genç. Adı, Erdal Caba. Ama ilçede herkes O’nu “Cano” diye çağırıyor. Cano, 22 yaşında. Down sendromlu.

     O diğer akranları gibi okul okumadı, eğitim almadı. Gündüzleri evinde annesinin ve babasının gündelik yaşantısı ile, akşamları da kahvede mahalleli gençler ile yaşamını sürdüren Cano, Cizre’nin tanınan, bilinen en delikanlı erkeği. Yaz akşamları kendinden büyük kardeşlerinin sohbetlerini dinler, onlarla koyu muhabbetler eder, kâh espirili kâh duygusal ama etkili cümleleri ile adetâ ders niteliğinde nasihatler eden bir kardeşimiz.

     Mahalleli gençler, Cizre’de herkes Cano’yu gördüğü yerde ceketlerini ilikler, O’na hürmet eder ve masalarına davet ederler. Eğitim almayan bu genç, insanlar ile iletişim ve etkileşim içinde olması nedeniyle sıradan bir dowm sendromlu gençten bir kromozom geridedir. Toplumsal sorunlara duyarlılığı, gençler arasında önemli mevzuları konuşup tartışması O’nu farklı bir kişilik yapmıştır.

     Cizreliler Cano’yu sevindirmek, eğlendirmek için Cizre’de gelenekleşmiş mahalle aralarında yapılan düğünlere götürür, “govend (halay) başı” yapar ve eğlendirirler. Cano’da kalıplaşmış bu düğün maratonu kendisinde farklı duygular uyandırmıştır. Her düğün dönüşünde, “Ben de evleneceğim, ben de düğün yapacağım. Benim de çevrem var, herkesi düğüne çağırırım” diye iç geçirmektedir. Önceleri down sendromlu bir gencin sıradan istekleri gibi algılanan bu yakarış, gün gelir Cano’da büyük etkiler bırakır.

     Cano ilk iş olarak kendine göre bir kız aramaya koyulur. Hayâlini gerçekleştirmenin tek yolu budur sonuçta. Her bulduğu kız için Cizre’de “kamuoyu yaratan” Cano, istediğini elde edemez ve her defasında hayâl kırıklığına uğrar. Ama Cano evlenmek ve düğün yapmak istemektedir; bu düğün talebini her defasında kahve ortamında dile getirir.

     Cano her gün bu çığlıkla, bu feveranla ortamları şenlendirir. Kimi zaman eğlendirir, kimi zaman da duygusal anlar yaşatır etrafındaki insanlara. Cano’nun taleplerini anlık alkış ve sesli çalgılarla dindirmeye çalışsalar da insanlar, bunda başarılı olamazlar. Kendisi artık gerçek bir damatlık giymek, oynamak, govend başı olmak gibi taleplerinde ısrarcı olmaya başlamıştır, Cano.

     Bu çığlığı ilk başlarda kulak arkası eden yakın çevresi ve mahalleli, olayın geldiği boyuttan artık geri dönülemeyeceğinin farkına varmıştır. İsteğinin yapılıp yapılamayacağı konusu artık gündemdedir.

     Ve gün gelir Cano’nun bu isteği için mahalleli, yakın çevresi, Cizreli gençler altyapı oluşturmak için çalışmalara başlarlar. Cano için ilk destek mahallenin gençlerinden gelir. Gençler kendi aralarında para toplamaya başlarlar. Bu paralar ile Cano’ya damatlık elbise, ayakkabı alınacak, geri kalan para da dowm sendromlu çocuklara bağışlanmak için ayrılacaktır. Bunu duyan Cizre halkı da kendi aralarında para toplayan gençlerin bu duyarlılığına sesiz kalmayacak ve bir miktar parayı da onlar verecektir.

     Neyse ki program yapılır ve toplanan paralar olduğu gibi yukarıda belirtildiği şekliyle harcanır. Devamında, Cizre’deki pastaneci 8 katlı pastası ve çerezleriyle, kahveci limonata ve çayıyla, müzisyenler ekibiyle ve sanatçılarıyla, çiçekçi gelin arabasını süslemek ile, çiğköfteci yemekleri ve marketçi de su ve meşrubatlarıyla destek olup organizasyonda yer alırlar. Velhasıl-ı kelam düğün için harcanacak ne varsa bu esnaflar tarafından Cano için karşılanır.

     Tabiî ki bunun sosyal medyadaki duyurusunun yapılması, toplumun tüm kesimlerine ulaşması için de gençler üzerlerine düşen görevi layıkıyla yerine getirirler. Durumu izah eden, düğün tarihini ve yerini belirten paylaşımlar yaparlar. Sayıları onbinleri bulan sayfalara kopyalayıp gönderirler.

     Doğrusu Cano için yapılacak temsilî düğün için fazla bir beklenti içinde değildi hiç kimse. İnsanlar düğün için hazırlanmış alana mahalleli, yakın çevresi ve bu haberi duyan birkaç yüz insanın geleceğini düşünüyorlarken, gece düğün saati yaklaştığında binlerce insanın icabet edeceği, Cizre hatta Şırnak dışından, komşu illerden insanların hatta resmî görevlilerin ve devlet yetkililerinin dahi düğüne geleceğini hiç akıllarından bile geçiremezlerdi.

     Cano için gündüzden gelin arabası süslendi. Konvoy şeklinde kendisi ilk araçta olmak kaydıyla Cizre caddelerinde şehir turu vatandaşların, esnafın bakışları ve kadınların zılgıtları eşliğinde gerçekleştirildi.

     Özellikle sosyal medyada düğün haberini duymuş olan kadınların düğüne fazlasıyla icabet etmesi, toplumda büyük bir şaşkınlık ve mutluluk yarattı. Düğün konvoyu alana yaklaştığında kalabalıkların ayak sesleri, alkışları, kadınların zılgıtları, kameraların canlı yayınları görüldüğünde müthiş bir duygu seli ve sevinç yaşanmıştı. Gelin arabasını karşılamak için Cizreliler’in beklediği sokağın ağzı hınca hınç insan doluydu. Bu şaşkınlığı Cano’nun da yüzünde okumak pek zor değildi. Down sendromlu Cano, o anlarda, hiç kuşku yok ki dünyanın en mutlu insanıydı.

     Cano arabanın üst camından çıkardığı vücûduyla etrafı bir “başbakan edasıyla” selamlıyor, kalabalıklara – Kürtçe bir şarkının sözleri olan – “Ki Zava Ki Paşa?” sloganı atıyordu, kendisini coşkuyla alkışlayan kalabalığa durmadan bu sözlerle hitap ediyordu. Kalabalık da buna “Cano Zava” (Cano Damat) diye karşılık veriyorlardı. Cizre’de tarihe geçecek muhteşem enstantaneler yaşanıyordu.

     Cano omuzlara bindirilmiş halde insan kalabalığı arasında düğün alanına getirildiğinde iğne atsan yere düşmeyecek şekilde bir kalabalık akmaya başladı. Meğerse dışarıda organizatörlerin bile görmediği bir insan seli içeriye doğru gelmekteydi.

     Çok sayıda insanın katıldığı düğünde alanlara “Asıl engelliler onları görmeyenlerdir” ve “Yeryüzündeki melek damat oluyor” ifadelerinin yazılı olduğu pankartlar asılmıştı.

     Ulusal haber muhabirleri, yerel gazeteciler, kurum basın sözcüleri de ellerindeki ses kayıtları, fotoğraf ve kameralarıyla tarihî ana şahîdlik etmek ve bu geceyi tarihe yazmak için kayıt yapıyorlardı. Düğün alanına Cano ile birlikte akın eden gençler, yüzlerce insan hep bir tempoda govend başı Cano ile birlikte halay çekmeye başlamışlardı.

     Toplumun tüm kesimleri, Cizrespor kulüp yöneticileri, Cizre Sanayiî Odası yöneticileri, kanaat önderleri, yerel yöneticiler, STK’ların ve meslekî örgütlerin temsilcileri, esnaflar ve işçiler, her kesimden ve sosyal sınıftan insanların şevk ile ve isteyerek icabet ettiği bir şölen havasıyla düğün başladı. O kadar çok kalabalık vardı ki govend dönmekte zorlanıyor, insanlar adetâ birbirini ezmemek için büyük çaba sarfediyordu.

     Tabiî ki olayın sosyal medyada yankı uyandırması medyayı ayağa kaldırmış, kaymakamın ve valinin bile gözünden kaçmamıştı. Spontane gelişen bu düğünde birden polis siren seslerinin duyulması ile heyecan daha bir yükseldi. Parlayan kamera ışıkları ile alana giren kalabalığın ne olduğunu çözemeyen vatandaşların şaşkın bakışları arasında beliren Şırnak Vali Yardımcısı Ali Arıkan ve Cizre Kaymakamı ve Belediye Başkanı Ahmet Adanur, gecenin en güzel sürprizlerinden birine imza atmışlardı. Gittikçe kalabalıklaşan düğün şölenine onların gelmesiyle daha büyük bir insan seli oluştu. Arıkan ve Adanur, Cano’ya takılarını taktıktan ve düğün hediyelerini sunduktan sonra bir tur govend (halay) çekip daha sonra alandan ayrıldılar.

     Hep bir ağızdan “Ki Zava Ki Paşa” diye bağıran binlerce insanın çığlıkları, Cizre semâlarında yankılanıyordu. Havanın sıcak olması bile buna engel olmadı. Telefonlar saniye saniye Cano’nun oynayışını sosyal medyadan canlı yayınlamakta, Cano ile fotoğraf çekmek isteyen vatandaşların ilgisi Cano’yu başka dünyalara götürmekte idi. Cano tüm bu olanları gülerek, ellerinde kefi ile govend başında dilediğince oynayarak geçirdi.

     Bir ara duygusal anlar da yaşandı. Cano’nun babası Mehmet Caba, oğluyla zılgıtlar eşliğinde govend çekmeye başladı. Çocuğunun bu en mutlu gününde O’nunla oynamak, belki de o babanın en büyük hayâliydi.

     Cano’nun annesi Saliha Caba ise sevinçten gözyaşlarını tutamıyor, düğünde mutluluktan ağlıyordu.

     Düğün saatlerce sürdü. Çalgı sesleri, oynayan gençler, düğüne icabet eden binler ve dam başlarında kara çarşafları ile semâları inleten anaların zılgıtları adetâ bir millî festivale dönüşmüştü.

     Düğün arasında Cano için kına yakıldı, kınalar parmaklarına sürüldü. Daha sonra kendisi için yapılan düğün pastasını kendisi kesmek suretiyle düğün pastası tüm misafirlere dağıtıldı.

     Tüm bunlar yaşanırken Cano güzel bir rûh hali yaşıyordu; mutluydu, çok mutluydu hem de.

     Kürt aydınları erdemli bir duruş sergileyerek “Bağımsızlık Referandumu”na tam destek bildirisi yayınladılar

     (21 Eylül 2017)

     Türkiye ve yurtdışında yaşayan Kürt aydınları, ortak bir bildiri yayınlayarak, 25 Eylül 2017 günü Azad Kürdistan’da yapılacak olan Bağımsızlık Referandumu’na tam destek verdiler.

     Kurmanc Kürtçesi, Zaza Kürtçesi, Soran Kürtçesi, Türkçe ve İngilizce olmak üzere 5 dilde kaleme alınan “Aydınlar Bildirisi”nde, dünyadaki her onurlu millet gibi aziz Kürt milletinin de hür ve müstakil bir millet olarak yaşamaya hakları olduğu belirtilerek, “ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı”na vurgu yapıldı.

     Aydınlar bildirisinde şu çağrı yapıldı:

     “Kürdistan Bölgesi’nde halk 25 Eylül’de kendi geleceğini belirlemek için sandık başına gidecek. Biz, aşağıda ismi bulunan ve ‘Ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı’na inanan, buna saygı duyan ve bunu meşru bir hak olarak gören gazeteci ve yazarlar olarak Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlığının bölgede istikrar, demokrasi ve barışa katkı sunacağına inanarak bu adımı destekliyoruz. Herkesi, uluslararası hukukun da tanıdığı bu hakka destek vermeye davet ediyoruz.”

     Bildiriye imza atan 150 isim şöyle:

     Adem Özgür, Adnan Ateş, Adnan Fırat, Ahmed Kanî, Ahmet Aziz Nesin, Ahmet Kan, Akın Birdal, Ali Buran, Ali Fikri Işık, Amir Bayar, Aram Ekin Duran, Aytekin Yılmaz, Ayten Avdan, Barham Mustafa Salih, Barij Celalî, Barzan Şerefhanoğlu, Bayram Bozyel, Bedel Encü, Belgin Mete Işık, Berkocan Azad, Bilal Adlığ, Bircan Değirmenci, Bülent Gündüz, Cafer Solgun, Celal Yıldız, Cemil Turan Bazidi, Cesim İlhan, Cihan Ölmez, Cihat Duman, Ciwanmerd Kulek, Deniz Cenk Demir, Deniz Çiftçi, Denîz Dersîm, Derviş Ali, Derya Bozarslan, Dîlan Almaz, Dilyar Amûdî, Diyar Azez, Ekrem Önen, Elif Akgül, Engin Sustam, Enise Malbat, Esat Kınış, Evindar Tekin, Eyup Alacabey, Ferat Memetoğlu, Ferzan Şêr, Fırat Aygun, Fırat Cewerî, Fikret Yaşar, Gülizar, Hakan Tahmaz, Halil Coşkun, Hamiyet Çelebi, Hasan Cewak, Hatice Özhan, Haydar Işık, Hayri Tunç, Helîm Yûsiv, Hilal Yağız, Hesenê Metê, Hüdai Morsümbül, İbrahim Gezici, İbrahim Güçlü, İbrahim Halil Baran, İbrahim Sediyani, İhsan Kaçar, İhsan Kurt, İlhami Gezici, İskender Caferi, İsmail Beşikçi, İsmet Kaga, Jan Dost, Janya Acar, Jiyan Öztürk, Jiyan Yetiş Paycu, Kadriye Devir Uçar, Kerem Tekoğlu, Kutbettin Aliş, Latif Yıldız, Lezgin Akdeniz, Maaz İbrahimoğlu, Mahmut Bozarslan, Mahmut Oral, Mamoste Nûjen, Mehdi Çılgın, Mehdi Mutlu, Mehmed, Salih Bedirxan, Mehmet Göçer, Mehmet Güldiken, Mehmet Gültekin, Mehmet Sanrı, Mehmet Taş, Menazir Aslan, Merwan Yalçındağ, Mewlûd Oguz, Mohamed Billo, Muhammed Salar, Murad Ciwan, Murat Bayram, Murat Ekinci, Murat Özdemir, Mustafa Yeşil, Mutlu Can, Mümtaz Nimet Aydın, Müslüm Yücel, Necat Zivingi, Necip Çapraz, Nesimi Aday, Newaf Mîro, Nujin Önen, Nuri Çelik, Okan yoldaş, Omer Dilsoz, Ömer Faruk Baran,Ömer Mavlav, Özgür Aydın, Özkan Öztürk, Özlem Temenna, Öztekin Çaçan, Pakrat Estukyan, Rabia Çetin, Rawin Strek, Recep Dildar, Remzi Çakın, Rojbin Özkan, Rojda Oğuz, Roni Demirbağ, Rostem Silêman, Rumet Serhat, Sabiha Ünlü, Sabri Barok, Salih Kevirbirî, Salih Turan, Sasan Tefîq, Seîd Veroj, Sennur Baybuğa, Seraceddin Kırıcı, Serkan İnce, Serkan Kurt, Sertaç Kayar, Servet Bakırtaş, Seyda Alpşen, Sileman Demir, Sinan Aygül, Sîpan Haco, Siyajîn Aramî, Süleyman Aliş, Şefik Beyaz, Şefik Peşeng, Şenol Bali, Şevket Herki, Şilan Yaşar, Şuayip Adlig, Tekin Barak, Vahit Aba, Vehbi Güngör, Vesile Kardaş, Veysel Ok, Zeynel Abidin Han, Zeynep Kuray.

     Kürdistan halkı tarihinde ilk kez “Bağımsızlık Referandumu” düzenledi ve % 93 oranında EVET çıktı

     (25 Eylül 2017)

     Kürdistan’da 25 Eylül 2017 günü “Bağımsızlık Referandumu” gerçekleşti. Aziz Kürt milleti bağımsız Kürdistan Devleti’ne EVET dedi.

     Kürdistan ve idaresi dışındaki bölgelerde yapılan bağımsızlık referandumunda, yaklaşık 3 milyon seçmene “Kürdistan Bölgesi ve idaresi dışındaki bölgelerin bağımsız olmasını istiyor musunuz?” sorusu yöneltildi.

     Resmî verilere göre katılımın % 72 olduğu referandumda % 93 gibi büyük bir çoğunluk “EVET” oyu kullandı.

     Kürdistan Bölgesi Yüksek Seçim ve Referandum Komisyonu Sözcüsü Şervan Zirar tarafından yapılan açıklamada, Kürdistan Bölgesi ve idaresi dışındaki Kürdistanî bölgelerde referandumda 3 milyon 985 bin 120 seçmenin oy kullanma hakkına sahip olduğunu belirtti. Tartışmalı bölgelerde evlerinden olan ve şimdi kamplarda bulunan 497 bin 190 seçmenin de oy kullanma hakkına sahip olduğunu belirten Zirar, yurtdışında yaşayan ve elektronik ortamda kayıt olan 98 bin 945 seçmenin oy kullandığını kaydetti. Şervan Zirar, toplam 4 milyon 581 bin 255 seçmenden 3 milyon 305 bin 925’inin oy kullandığını kaydetti.

     Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Seçim Çalışmaları Sorumlusu Xesro Goran, “Uluslararası toplumun Kürdistan halkına ve haklarına karşı yaptığı birtakım plana karşın, halkımız büyük bir coşkuyla sandığa giderek karşılık verdi” dedi.

     Resmî olmayan verilere göre Kerkük’te yaklaşık yarım milyon seçmen bulunuyor. Bunlardan bazıları Kürdistan Bölgesi’nde göçmen, bazıları ise asayiş, pêşmerge ve polis olarak görev yapıyor. Rûdaw’a konuşan Kerkük Operasyon Odası’ndan isminin açıklanmasını istemeyen bir kaynak, “Kerkük’te EVET oranının yüzde 90 çıkacağını düşünüyoruz” dedi.

     Bazı Türkmen ve Arap kesimlerin referandumu boykot çağrısı nedeniyle katılımın az olacağı iddiâ ediliyordu ancak Kerküklüler referanduma büyük ilgi gösterdi. Kerkük’te referanduma katılım oranı % 78 olarak gerçekleşti.

     Xesro Goran, “Halkın katılımı oldukça iyiydi. Özellikle Kerkük’teki katılım bizi şaşırttı. Sonuç tahminlerimizin çok üzerinde çıktı” diye konuştu.

     Bölge ve uluslararası toplulukların “referandumu ertelemesi, zamanın uygun olmaması ya da iptali” konusunda Kürtler’e yönelik yaptığı tüm baskılara rağmen, referandumun yapılmasına öncülük eden Başkan Mesud Barzani, “Referandum için doğru zaman şimdi değil ise ne zamandır?” karşılığını vererek, geri adım atmadı.

     Bölge ve dünya kamuoyu referandumu yakından takip ederek gelişmelere büyük önem verdi. Özellikle çok sayıda gözlemci referandumu yakından takip etmek için Kürdistan Bölgesi’ne geldi. Gözlemciler referandum sonrası yaptıkları açıklamada, sürecin başarılı ve profesyonel bir şekilde geçtiğini kaydetti. Yüksek Seçim ve Referandum Komisyonu Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Rewa Muhammed, “Referandum sürecinde 400 yabancı ve 2 bin yerli gözlemci hazır bulundu. Bununla birlikte 159 medya organı ve 500 yerli basın – yayın kuruluşu süreci yakından takip etti” ifadelerini kullandı. 

     Referandumda dünya medyasının gözü Kürt siyasîlerin üzerindeydi. 71 yaşındaki Başkan Mesud Barzanî halka verdiği sözü yerine getirerek, başkent Erbil’deki referanduma destek final mitinginde, “Allah’a ve halkıma karşı kendimi mahcup edecek bir kişi değilim” demişti. Başkan Barzanî, Erbil’in Pirmam ilçesinde her zamanki gibi Kürt kıyafetiyle basının karşısına çıkarak oyunu kullanıp kameralara sadece selam vermekle yetindi.

     Başbakan Nêçirvan Barzanî, ailesiyle beraber oy kullandıktan sonra düzenlediği basın toplantısında, şunları söyledi: “Referandumdan sonra Bağdat ile müzakerelere başlamayı düşünüyoruz. Umarız Bağdat bu sürece hazır olur. Bağdat stratejik bir öneme sahip ve böyle olmaya da devam edecektir. Bağdat ile sorun yaşamak istemiyoruz.”

     Kürdistan İslamî Birlik (Yekgırtu) lideri Selahaddîn Behaeddîn, referanduma başından beri destek veren biri olarak, referandum tarihinin belirlendiği toplantılarda yer aldı. Selahaddin Behaeddin, “Kürt halkı olarak barışçıl, modern ve demokratik bir şekilde bağımsızlık referandumu sürecini başarıyla yürütmemiz gerekiyor” diye konuştu.

     Başbakan Yardımcısı Kubad Talabanî ise oy işleminin ardından özellikle Irak Parlamentosu’nda Kürtler’e karşı alınan kararlarla ilgili, “Sorumsuzca alınan kararlardır. Bağdat’a verilecek en güçlü cevap referandumdur” ifadelerini kullandı.

     Kerkük Valisi Necmeddîn Kerim de, “Bir vatandaş olarak bağımsız Kürdistan’ın kuruluşu sürecine oy verdim” dedi.

     Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Politbüro Sorumlusu Mella Bahtiyar,  memleketi Xanekin’de oyunu kullanarak, referandumdan sonra Bağdat ile yapılacak müzakerelerin ciddi yürütüleceğini söyledi. Mele Bahtiyar, “Kurulacak Kürdistan’ın komşu ülkelere tehdit olmayacağı konusunda emin olmalarını istiyoruz” dedi.

     Değişim Hareketi (Goran), referanduma saatler kala tavrını değiştirerek üye ve sempatizanlarını verecekleri oy konusunda “özgür” bıraktı. Goran lideri Ömer Seyyîd Ali, Süleymaniye’de EVET oyu kullandığını belirterek, “Referandumun şahsî bir konu olarak algılanmaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

     Kürdistan İslamî Topluluk (Komel) lideri Ali Bapir de referanduma 13 saat kala partisinin desteğini açıklayarak EVET oyu kullanacaklarını duyurdu. Referanduma karşı çıkan Tahran ve Ankara’ya bu tür çıkışlarının olumlu olmadığı ve sakin olunması gerektiği mesajını veren Ali Bapir, şöyle konuştu: “Yıllardır haklarından mahrum olan bir halkız. Bugün Kürt tarihi için önemli bir gündür. Kürtler kendi ülkesi ve ulusu adına meşrû ve doğal hakkını talep ediyor. Talepleri başı dik ve bağımsız yaşamak içindir.”

     Demokrasi ve Adalet İçin Koalisyon hareketi lideri Berhem Salih, referandum sürecinde açık bir duruş göstermemekle beraber, dün Süleymaniye’de oy kullandığında bağımsızlığa EVET dediğini belirtti.

     Van’ın “Gizemli Sanatçıları” gece mesaileriyle göz kamaştırdılar

     (7 Ekim 2017)

     Van’da gece resim yaptıkları için “Gizemli Sanatçılar” olarak adlandırılan resim öğretmenleri, gece saatlerinde şehirdeki trafo, duvar ve bazı yapılara çizdikleri resimlerle adetâ göz kamaştırdılar.

     Van şehrimizdeki Güzel Sanatlar Lisesi resim öğretmenlerinden oluşan bir ekip, resimleri ile hem şehrin kötü görüntü oluşturan trafo ve duvarlarına farklı bir güzellik kattı, hem de tarihî zenginliklerinin yanısıra inci kefali, flamingo ile Van kedisi gibi Van iline ait değerleri resimlerine aktardı.

     Resim öğretmenlerinden Zeydin Eriş, ekip olarak Van’daki trafo ve diğer yapılara resim çizdiklerini söyledi. Eriş, “Van’ın her noktasında çalışmalarımız var. İlk çalışmamız Şemsiyeli Sokak’ta uçan araba oldu. Vapur, Hüsrevpaşa Camii, Van Evleri, Van ile ilgili çeşitli değerleri çiziyoruz. Son çalışmamızda ise Van’ın güzel insanlarını resimledik” dedi.

     Geceleri çalıştıklarını söyleyen Eriş, şu ana kadar Van’ın belli noktalarına 150’den fazla trafoya resim yaptıklarını dile getirdi. Eriş, halktan güzel tepkiler aldıklarını söyleyerek şunları kaydetti: “Çalışmalarımızı sabaha kadar sürdürüyoruz. İnsanlar uyanıp dışarı çıkınca sürprizle karşılaşıyor. Bu da bizim hoşumuza gidiyor ve mutlu oluyoruz. Çalışırken insanların yanımıza gelip ‘Beni de çizer misin?’ demesi bizi motive ediyor. İnsanlar bize ‘Gizemli Sanatçılar’ diye bir isim taktı. Çünkü gece çalıştığımız için çoğu insan kim olduğumuzu bilmiyor.”

     Dalkurd FF, İsveç Süper Ligi’ne yükseldi

     (28 Ekim 2017)

     İsveç’te yaşayan Kürtler’in kurduğu ve bu sezon İsveç 2. Ligi “Superettan”da mücadele eden Dalkurd Fotbollförening (Dalkurd FF) futbol takımı, büyük başarı göstererek İsveç Süper Ligi “Allsvenskan”a yükseldi.

     İsveç’in Dalarna iline bağlı Borlänge ilçesinde Mardinli Kürtler tarafından 26 Eylül 2004 tarihinde kurulan, İsveç, Avrupa’nın çeşitli ülkeleri ve Kürdistan’ın farklı şehirlerinden insanların destek sunduğu Dalkurd FF, Mardin (Mêrdîn) ilimizin Nusaybin (Nûseybîn) ilçesine bağlı Girmeli (Gırê Mira) köyünün eski muhtarı Ramazan Kızıl ve arkadaşları tarafından kurulmuştu. Takımın futbolcularının çoğunu Gırê Mira köyünden gençler oluşturuyor. 4 parça Kürdistan’dan gençlerin top koşturduğu Dalkurd FF’nin antrenörlüğünü Andreas Brännström yapıyor.

     10 yıl içerisinde 6. Lig’den Süper Lig’e çıkarak inanılması güç bir tarih yazan Dalkurd FF, bu sezon “Superettan” olarak adlandırılan İsveç 2. Ligi’nde mücadele ediyordu. 28 Ekim günü evinde oynadığı karşılaşmada Göteborg temsilcisi Göteborgs AIS takımını 1 – 0 mağlup eden Dalkurd FF, ligin bitimine bir hafta kala “Allsvenskan” olarak adlandırılan İsveç Süper Ligi’ne çıkmayı garantiledi.

     “Superettan”da maçların bitimine bir hafta kala başkent Stockholm temsilcisi IF Brommapojkarna 58 puanla liderliğini sürdürürken, Dalkurd FF 57 puanla ikinci, Trelleborg temsilcisi Trelleborgs FF de 51 puanla üçüncü sırada bulunuyor. Ligde ilk iki sırayı alacak takımlar Süper Lig’e direk yükseliyorlar, üçüncü olan takım da baraj maçı oynuyor. Ligin bitimine bir hafta kala üçüncü sıradaki takipçisine 6 puan fark atan Dalkurd FF böylece Süper Lig’e çıkmayı garantiledi.

     Dalkurd FF, bu sezon İsveç Süper Ligi “Allsvenskan”da mücadele edecek. İsveç Süper Ligi’nde yeni sezon 1 Nisan 2018 tarihinde başlayacak.

     Engelli Kürt halterci Siyamend Rahman, 3. kez Dünya Şampiyonu oldu

     (8 Aralık 2017)

     Meksika’da düzenlenen Dünya Bedensel Engelliler Halter Şampiyonası’na İran millî takımı adına katılan bedensel engelli Kürt halterci Siyamend Rahman, üçüncü kez dünya şampiyonu oldu.

     Başkent Meksiko (Ciudad de México)’da düzenlenen organizasyonda kendi dalında 265 kg, 275 kg ve 285 kg ağırlık kaldırarak bir kez daha dünya şampiyonu olan 29 yaşındaki Siyamend Rahman, tarihî bir başarıya imza attı.

     “2017 Yılının En İyi Sporcusu” seçilen 1988 Şino (Uşneviye) doğumlu Kürt halterci Siyamend Rahman, 2016 yılında Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen Dünya Paralimpik Halter Şampiyonası’nda 310 kg ağırlığı kaldırarak kendine ait rekoru ikinci kez kırmıştı. Rahman’ın 2012, 2016 ve 2017 yıllarında olmak üzere 3 dünya şampiyonluğu ve 2 dünya rekoru bulunuyor.

     Mardin halkından tüm insanlığa “hayvanlara saygı” dersi: Kadrolu eşekler düzenlenen güzel bir törenle emekli edildi

     (15 Aralık 2017)

     İşte Mardin, işte kültür, işte hayvana saygı…

     Mardin’de sokakların dar ve merdivenli olması nedeniyle çöplerin toplanmasında kullanılan 43 kadrolu eşekten 3’ü emekliliğe ayrıldı. 8 yıllık çalışma süreleri dolduğu için emekliliğe ayrılan eşekler için şehirde emeklilik töreni düzenlendi.

     “Çarê”, “Dara” ve “Reşo” isimli eşekler semerlerine bağlanan kırmızı kurdeleler kesilerek emekli edildiler. Emekliliğe ayrılan eşeklere bir tepsi içinde meyve ve sebze ikram edildi. Teker Mahallesi’nde eşeklerin kaldığı ve “tavla” tabir edilen alanın önünde düzenlenen törende klasik müzik dinletisi yapıldı. Eşekler, yaşamlarına belediye bünyesindeki barınakta devam edecek.

     Mardin’de, dar sokaklar nedeniyle buralarda oturanlar yüklerini eşek veya hamalların sırtında taşımak zorunda kalıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “UNESCO Dünya Kültür Mirası”na aday gösterilen 7 bin yıllık tarihî Mardin kentinin temizlik hizmeti de Mardin Artuklu Belediyesi’nin kadrolu eşekleri tarafından yapılıyor.

     Kentin araç girmeyen sokaklarını sabahın erken saatlerinde tırmanarak mahalle sakinlerinin çöplerini toplayan kadrolu eşeklerin mesai saatleri 06:00 – 11:00 arası.

     Konuldukları barınakta, Bach, Mozart, Beethoven müzikleri dinletilen eşeklerin bu yolla rahatlamaları sağlanıyor.

     Artuklu Belediyesi Çöp Toplama ve Temizlik Hizmetleri Müdürü Kadri Toparlı, eşeklere gözü gibi baktıklarını belirtti. Törende konuşan Toparlı, 5 – 6 yaşlarında alınan eşeklerin, sit alanında temizlik işlerinde kullanıldığını söyledi. İlçedeki çoğu sokağın merdivenli olduğuna işaret eden Kadri Toparlı, çöplerin toplanması için bu nedenle eşeklerin görev yaptığını belirtti. Toparlı, eşeklerin sağlık durumuna göre 8 – 9 yıl hizmet verdiğini ifade ederek, “Şu anda 40 eşeğimiz var. Uzman elemanlarımız var ve bu uzmanlarca emekli olacak hayvanlar tespit ediliyor. Emekli olan eşeklerimize ise belediye bünyesindeki barınakta barınma imkânı sağlıyoruz” dedi.

     “Bozo” ismini verdiği eşekle birlikte sabah saat 06:00’dan itibaren Mardin’in sokaklarını temizleyen temizlik görevlisi Mehmet Bayram ise, uysallaştırmak için de eşeklere klasik müzik dinlettiklerini anlattı.

     Kürt işkadını Narin Nadirova’ya Kazakistan’ın en büyük devlet ödülü verildi

     (27 Aralık 2017)

     Orta Asya ülkesi Kazakistan Cumhuriyeti’nin en büyük devlet ödülü olan “Qazaqstan Xalıqtarı Odağı Sıylığı” (Kazakistan Halk Birliği Ödülü), bu yıl Kürt kadını Narin Nadirova’ya verildi.

     Kazakistan’da ilk defa bir Kürt kadını, bu ödülü almaya hak kazandı. Daha önce Kürt sosyolog Prof. Dr. Âzîz Ziya Bedirxan’a da verilmiş olan ödülü, Kazakistan Kürtleri arasında ilk defa bir kadın aldı. Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Äbişulı Nazarbaev’in onayıyla 10 yıldır verilen ödüle şimdiye kadar 28 kişi layık görüldü.

     İşkadını ve bankacı Narin Nadirova’ya verilen “Kazakistan Halk Birliği Ödülü”, Kazakistan Cumhuriyeti’nin en büyük devlet ödülü. Narin Hânım “sosyal çalışmalar”, “bankacılık alanında proje gelişimi” ve “ülke çocuklarını finans konusunda bilinçlendirme” dolayısıyla bu ödüle layık bulundu.

     Narin Nadirova’nın hem babası hem kayınbabası oldukça meşhur. Narin Hânım, Ermenistan Kürtleri Başkanı Kinyaze Hamîd’in kızı, dünyaca ünlü Prof. Nadir Nadirova’nın gelinidir. Nadirova soyismi de, Ruslar ile Kazaklar’ın “Gaz ve Petrol Mareşali” olarak adlandırdıkları akademisyen dedesi Nadir Kerimulı Nadirov’dan geliyor.

     Ermenistan’da doğan Narin Nadirova, Kürt yönetici Bahri Nadir Kerem ile evlendi ve bu evliliğinden Arif, Viyan ve Nadir adlarında üç çocuk annesi oldu. Evlendikten bir süre sonra Ermenistan’ı terkedip Kazakistan’a yerleştiler ve ülkenin eski başkenti Almatı’da ikamet etmeye başladılar.

     Narin Nadirova, üniversiteden “Finans ve Bankacılık” mezunu.

     Çekistan’ın en önemli bankalarından olan “Home Credit Bank”ın Kazakistan biriminde “yönetim kurulu başkan yardımcısı” (CEO yardımcısı) görevinde bulunuyor. Bu bankanın sadece Kazakistan’da yaklaşık 5 bin çalışanı bulunuyor.

     Finans ve ekonomik kriz konularında Kazakistan medyasının yanısıra Rusya, Avrupa ve dünya medyasının fikir danıştığı bir isim olan Kürt kadını Narin Nadirova, dünyanın en saygın işkadınlarından ve iktisatçılarından biri olarak tanınıyor. Dünyaca ünlü “Forbes” ekonomi dergisi, Nadirova’nın Kazakistan’daki kriz hakkındaki görüşlerini yayımlamıştı.

     Narin Nadirova, bankacılık ve finans geliştirmeleri amacıyla birçok kez Azad Kürdistan’ı da ziyaret etmiş, başkent Hewlêr (Erbil)’de üst düzey toplantılara ve görüşmelere katılmıştı.

     İbrahim Sediyani

     SEDİYANİ HABER

     31 ARALIK 2017

 


Parveke / Paylaş / Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir