“Benelüks” ülkelerinden Belçika’nın zengin kuzeyindeki “Flaman” topluluğunun yaşadığı Flandre Bölgesi Parlamentosu, bu bölgeyi iki resmî dili olan Federal Belçika Krallığı Devleti’nden giderek daha fazla uzaklaştıracak olan beş karar tasarısını 11 Mart’ta kabul etti.
Kararlar, bölgenin Federal Devlet’ten bağımsızlığını hızlandırmayı amaçlıyor. Vergi alanında otonomi ve başkent Brüksel’in yönetiminde değişiklik de öngören kararlar, Fransız toplumunun yaşadığı güneydeki Vallon bölgesi ile merkezî hükûmeti ayaklandırdı.
Bağımsızlık yolunda “daha ileri gidilmediği için” Flaman millîyetçisi Flaman Bloğu Partisi üyeleri sözkonusubeş kararın oylanması esnasında salonu terkederken, Sosyalist Parti’nin kimi üyeleri de karar tasarısına oy vermediler.
Flaman Parlamentosu’nun Flamanlar’ın Vallon Bölgesi’ni daha uzun süre beslemek niyetinde olmadığını açıkça gösteren beş kararda özet olarak, malî konularda otonomi, Flandre ve Vallon olmak üzere iki federal devlet, bunun yanında özel statülü Brüksel bölgesi ve Almanca konuşanlar bölgesi isteniyor.
Belçika seçimleriyle Avrupa Parlamentosu seçimlerine 3 ay kala Flaman Parlamentosu’nun aldığı ve Belçika’nın bölünmesi yolunu açan bu tarihî kararlar, Fransızlar’ın yaşadığı Vallon ve Brüksel bölgeleri tarafından ağır bi muhalefet bombardımanına tutuldu.
Böylece, Belçika’daki Flaman kavminde öteden beri var olan ayrılıkçı eğilim nihayet aksiyoner bir konum kazandı. Yalnızca Belçika ve Benelux’un değil, tüm Batı Avrupa’nın gündemine oturan ve tedirgin bir bekleyişe yol açan soru şimdilik şu: “Belçika bölünüyor mu?” Bunun gerçekleşeceğini varsayıp daha ilerisini biz sorarsak: “Bu bölünmeden sonra, Fransızca konuşan Güney Belçika Fransa’yla, Flamanca (Hollanda dili) konuşan Kuzey Belçika Hollanda’yla mı birleşecek?”
Tarih boyunca Fransızlar, Almanlar ve Hollandalılar arasındaki savaşların “harp meydanı” olan ve ancak 1831’de bağımsızlığına kavuşan Belçika, en büyük problemi olan “dil sorunu”nu ancak 1963’te çözüme kavuşturabilmişti.
Fransızca ve Flamanca olmak üzere iki adet “resmî dili” olan Belçika, Avrupa kıt’âsında “birden fazla resmî dili olan” ülkelerden biridir. Bu yüzden Belçika’nın adı resmî platformlarda hem Flamanca şekliyle “België”, hem de Fransızca biçimiyle “Belgique” olarak kullanılır.
10 ile ayrılan Belçika’daki bu illerin kuzeydeki dördünde, Hollanda dili olan Flamanca konuşulur (Batı Flandre, Doğu Flandre, Anvers ve Limburg). Güneydeki üçünde Fransızca konuşulur (Hainaut, Namur ve Lüksemburg). Ülkenin tam ortasında bulunan başkent Brüksel ile Brabant ilinde ise her iki dil birden konuşulur. Bir de Luik ili var ki, burada Fransızca konuşulmasına karşın Almanya’ya komşu olan doğu kesimlerinde Almanca konuşulur.
Hollanda’nın güneyindeki bir ilin adının Limburg olması gösteriyor ki, Kuzey Belçika sadece etnik unsur ve lisan yönünden değil, aynı zamanda coğrafî olarak da Hollanda ülkesinin bir devamı gibidir.
Belçika’nın güneydoğusundaki Lüksemburg ili aslında Batı Lüksemburg topraklarıdır. Yani şu anki haliyle küçücük duran Lüksemburg ülkesinin, kendisinden daha büyük olan batı toprakları, Belçika’nın bir ili durumundadır.
Halkın yüzde 56’sının Flamanca, yüzde 32’sinin Fransızca, yüzde 6’sının Almanca konuştuğu, bunun yanısıra 700 bini aşkın yabancı nüfûsa sahip Belçika’da 1921’de çıkarılan bir yasayla etnik sınırın ve dil bölgelerinin her on yılda bir yeniden gözden geçirilmesi kararlaştırıldıysa da, bu sınır Flamanlar’ın baskısıyla 1963’te değişmez bir hale getirilmişti.
Eğer Belçika’da Flamanlar hedefine ulaşır ve Belçika bölünürse, bundan ilk etkilenecek ülke İsviçre olacaktır. Zira İsviçre’nin de Alman, Fransız ve İtalyan olmak üzere üç ayrı etnik parçaya bölünmesi gündeme gelebilir.
SELAM GAZETESİ
28 MART 1999