ŞEYH SAİD VE İNGİLİZLER
İngilizler’in, Ortadoğu ve Anadolu politikalarında Kürtler özel bir yere sahiptir. İngilizler, petrol ve Süveyş Kanalı üzerlerindeki haklarını korumak ve artırmak için, Osmanlı ve T.C. aleyhine olacak her olayda provakatör rolünü üstlenmişlerdir. İstiklal Savaşı süresince Ortadoğu’yu karıştırmak için her türlü provokasyonu yapmışlardır.
Mustafa Kemal, 1919’da Sivas Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “İngilizler’in amacının, parayla ülkemizde propaganda yapmak ve Kürtler’e Kürdistan kurma sözü vererek, bize karşı suikast düzenlemek olduğu anlaşılmış ve gerekli önlemler alınmıştır” demişti.
Zaferden sonra 14 Ocak 1923’te Eskişehir’de yaptığı konuşmada, Musul – Kerkük sorununa değinirken, bu soruna bağlı olarak Kürt devleti konusunu da ele almış ve şunları söylemişti: “Musul – Kerkük kadar önemli olan ikinci konu, Kürtlük sorunudur. İngilizler orada bir Kürt devleti kurmak istiyorlar. Bunu yaparlarsa, bu düşünce bizim sınırlarımız içindeki Kürtler’e de yayılır. Bunu engellemek için sınırı güneyden geçirmek gerekir.”
İngiltere, savaş sonrası devam eden Musul ve Hatay sorunlarının çözümünde Türkiye’yi sıkıştırmak için Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizdeki aşiretleri kışkırtmışlardır.
Şeyh Said’in başlattığı ayaklanmada, İngilizler – zengin petrol yatakları nedeniyle Musul ve Kerkük’ten çıkmak istemediklerinden – Kürtler’i, yeni Türk devleti üzerinde baskı oluşturacak bir araç olarak kullanmak arzusunda idiler. Hatta bir yıl önce (1924) çıkan Nasturî İsyanı’nda, isyanı bastırmak üzere sevkedilen süvari birliklerimiz üzerine 3 İngiliz uçağı ateş açmış ve can kaybına yol açmıştı. 6 Mart 1921’de başlayan Koçgirî Ayaklanması, Yunanlar’ın Bursa’dan saldırıya geçmelerinden iki hafta önce ortaya çıktı. 7 Ağustos 1924’te başlayan Nasturî Ayaklanması, İngiltere’nin Musul sorununun ele alınması için, Milletler Cemiyeti’ne başvurmasından bir gün önce başladı.
Şeyh Said Ayaklanması, İngiliz işgal güçlerinin Kuzey Irak’ta sıkıyönetim ilan ettiği, subay izinlerini kaldırdığı, birliklerini Musul’a taşıdıkları günlerde ortaya çıktı. O günlerde, Sömürgeler Bakanı Musul’a dek giderek denetlemelerde bulunuyor ve güçlü bir İngiliz donanması Basra’ya hareket ediyordu.
1923’te kurulan Azadî örgütünün, 1924’te yapılan ilk kongresinde “1925 Mayısı’na dek ayaklanma düzenlenmesine, gerekli dış yardımın İngiltere, Fransa ya da Rusya’dan alınmasına” karar alınmıştı ve Şeyh Said, bu kongrede örgüte üye olmuştu.
Gizlilik süresini doldurduğu için açığa çıkan İngiliz belgelerinde dikkat çeken hususlar bulunmaktadır. Bunlardan sadece üçüne değineceğim: İngiltere’nin İstanbul Büyükelçilik görevlisi Kidston, 28 Kasım 1919’da Londra’ya gönderdiği raporda, “Kürtler’e ne kadar güvenmesek de, onları kullanmamız çıkarlarımız gereğidir” ifadesini kullanmıştır. Elçilik Müsteşarı Hohler, “Kürt sorununa verdiğimiz önem Kuzey Mezopotamya bakımındandır. Kürtler’in ya da Ermeniler’in durumu beni hiç ilgilendirmiyor” demiştir. Başbakan Lloyd George ise, 19 Mayıs 1920’de San Remo’da yapılan konferansta, “Kürtler’in arkalarında büyük bir devlet olmadıkça varlıklarını sürdüremezler… Türk yönetimine alışmış olan Kürtler’in tümüne yeni bir koruyucu kabul ettirilmesi güç olacaktır.. İngiliz çıkarlarını, dağlık kesimlerinde Kürtler’in yaşadığı Musul ve içinde bulunduğu Güney Kürdistan ilgilendirmektedir. Musul bölgesinin, öteki bölümlerinden ayrılarak yeni bağımsız bir Kürdistan Devleti’ne bağlanabileceği düşünülmektedir.. Ancak bu konuyu anlaşma yoluyla çözmek çok güç olacaktır” demiştir.
İngiliz Hükûmeti, “anlaşma yoluyla çözmenin güç olduğu” bu sorunu aşmak için, doğal olarak silahlı çatışma yolunu seçti ve bu iş için, para ve siyasî koruma önererek kimi Kürt aşiretlerini kullandı. Musul ve Kerkük bölgesini, Misak-ı Millî sınırları içinde gören yeni Türk Devleti’ni güç durumda bırakmak için, Doğu ve Güneydoğu’da karışıklıklar çıkarmaya yöneldi.
Ayaklanmaya verilen İngiliz desteği için, Fransız tarihçi Benoit Méchin şu yorumu yapmıştı: “Şeyh Said Ayaklanması yeni devletin tekil (üniter) yapısına ve yasaların ülkenin tümünde uygulanabilirliğine bir meydan okumaydı.. Kemalist rejimin güçlenmesini önleyeceği düşüncesiyle, İngiltere, olayları kışkırtmak için Kürt başkaldırısını körüklüyordu. Bu cerahatlı yarayı, ayaklanmacılara yiyecek ve silah yardımı yaparak, Türkiye’nin ensesinde tutuyordu.”
ŞEYH SAİD VE FRANSIZLAR
Ayaklanmanın başladığı günlerde, Bağdat’taki Fransız Komiserliği’nden Paris’e gönderilen raporda, “Şeyh Said, 1918 yılından beri amacı İngiliz mandası altında bir Kürt devleti kurmak olan, İstanbul Kürt Komitesi’ne bağlı olarak çalışmaktadır. Şeyh Said, 1918’de Kürdistan Bağımsızlığı Türkiye Komitesi lideri Abdullah Bey tarafından, İngilizler’in Kürt politikasındaki temel unsurlardan olan Binbaşı Noel’le ilişkiye geçirildi” denmiştir. Keza, ayaklanmanın sürdüğü günlerde, Bağdat’taki Fransız Yüksek Komiserliği’nden, Paris’e gönderilen bir başka raporda, “Kürt ayaklanması, birdenbire kendiliğinden ortaya çıkmadı. Kürdistan dağları yabancıların kışkırtması ve desteğiyle ayaklandı. Bölgede çıkan olaylar, İngilizler’in uğradıkları yenilgiden sonra hiç affetmedikleri Mustafa Kemal’e ve Ankara’daki Meclis’e karşı yürüttükleri siyasetin bir parçasıdır. Kürt ayaklanması bundan daha iyi koşullarda patlak veremezdi. Ayaklanma, Türkler’in Musul üzerindeki iddiâlarını araştıran komisyonda, Türkler’in kendi topraklarındaki Kürtler arasında bile huzuru sağlamayacağını gösterecekti” ifadeleri bulunmaktadır.
KAYNAKÇA:
(8): İbrahim Sediyani, Bütün Yönleriyle Şeyh Said Kıyamı, cilt 1, s. 254, Şura Yayınları, İstanbul 2014
(9): İbrahim Sediyani, age, cilt 1, s. 255
(10): İbrahim Sediyani, age, cilt 1, s. 288 – 289
(11): İbrahim Sediyani, age, cilt 1, s. 314
(12): İbrahim Sediyani, age, cilt 1, s. 331
(13): İbrahim Sediyani, age, cilt 1, s. 357
(14): İbrahim Sediyani, age, cilt 1, s. 291
(15): İbrahim Sediyani, age, cilt 1, s. 333
(16): Uğur Mumcu, Kürt – İslam Ayaklanması, s. 24 ve 28, Tekin Yayınları, İstanbul 1995
SAMSUN ETİKETHABER
27 HAZİRAN 2018