Gümüş Nehir’in Kıyısındaki Başkentlerin Meydanlarında Haykırdım Sana Olan Sevgimi – 17

Parveke / Paylaş / Share

 

 

 

 

 

     Buenos Aires’te Arjantin geleneksel kültür ve mimarisinin hâlâ yaşatıldığı, dışarıdan gelen turistlerin de en gözde ziyaret mekânı olan La Boca semtinin Caminito mahallesinde güzel vakit geçirmiştik.

     Gezi arkadaşım sevgili Yaşar Gülen ile birlikte, buradan, tâ 7 km ötedeki otelimize geri yürüyoruz. Yani yürüyerek geldiğimiz ve saatler alan bu uzun yolu tekrardan yürüyerek dönüyoruz. Tabi aynı şekilde; sohbet ede ede, etrafı gözlemleye gözlemleye, yolda rastladığımız insanlarla kaynaşa kaynaşa…

     Aslında taksi de tutabiliriz hatta otobüsle de gidebiliriz, ama yapmıyoruz bunu.

     Çok mutlu olduğumuz bir gezi olduğu için ve Buenos Aires’i kana kana yaşamak istediğimiz için, her yere yürüyerek gitmek istiyoruz.

     Saatler süren yürüyüşten sonra otelimize varıyoruz. Centro (Merkez) semtinde, Viamonte ve Reconquista adlı caddelerin kesiştiği noktada yer alan Amérian Buenos Aires Park Hotel adlı otelimize vardığımızda vakit akşam olmuş, karanlık çökmüştü.

     Önce odalarımıza çıkıp yarım saat kadar dinleniyoruz. Sonra akşam yemeği için tekrar dışarı çıkıyoruz.

     Akşam yemeğini, dün akşam yediğimiz aynı restoranda yiyeceğiz.

     Otelimize yakın, Reconquista adlı caddenin bitip bir anayol olan Córdoba adlı cadde ile kesiştiği noktada yer alan “Las Nazarenas” adlı restorana gidiyoruz.

     Córdoba Caddesi’nin karşı tarafında, Buenos Aires’in “SkyLine”ı yani gökdelenleri bulunuyor. Gökdelenlerin arkasında ise dünyanın en geniş nehri olan Gümüş Nehir (İsp. Río de la Plata) akıyor.

     Restorana varıyoruz. Hava güzel, ortam da güzel.

     Dün akşam içeride oturmuştuk, bu akşam ise dışarıdaki masalarda oturuyoruz. Córdoba Caddesi üzerinde araçlar hızlı biçimde geçiyor, gökdelenler bize devâsâ heybetleriyle “las nazarenas” eyliyor.

     Dünyanın en meşhur ve en lezzetli sığır bifteği olan Arjantin bifteği (İsp. Filete Argentino) istiyoruz yine. Ama bu kez, farklı bir çeşidini.

     1981 yılında Barbería ailesi tarafından açılan, 38 yıldır hizmet veren ve Buenos Aires şehir merkezinde açılmış İLK ızgara restoranı olan “Las Nazarenas”ta yemeklerimizi afiyetle yiyoruz.

     Yemeklerimizi yedikten sonra kalkıyoruz ve otelimize geri dönüyoruz.

     Otel odasında, Yaşar’la birlikte, bir yandan internette, telefonlarımıza gelen mesajlara bakıyor (tüm gün bakamamıştık ve telefon eş – dosttan gelen mesajlarla dolmuştu), bir yandan haberlere, dünyada bugün yaşanan gelişmelere bakıyor, bir yandan da sohbet ediyoruz.

     – Sediyani abi, ne muhteşem bir gündü yaa… 🙂 🙂

     – Sorma abican, valla hayatım boyunca unutmayacağım bu geziyi. 🙂 🙂

     – Bütün gün yürüdük abi. Kahvaltıdan sonra başladık yürümeye, tâ akşam karanlığına kadar. 🙂

     – Evet, muhtemelen Bakırköy’den Pendik’e kadar yürümüşsüzdür. 🙂 🙂 🙂

     – Belki de daha fazla. 🙂 🙂 🙂

     – Ve bir de hiç yorulmadık haa… 🙂

     – Vakit güzel geçince… 🙂

     Bir ara kalkıp, sigara içmek için balkona çıkıyorum.

     Balkonda balkon demirliklerine kollarımı yaslamış sigaramı tüttürürken, bir yandan da aşağıyı, sokağı seyrediyorum. Arada bir insanlar geçiyor, İspanyolca konuşmalarına kulak kabartıyorum.

     Gözüm tam karşıya ilişiyor. Hoş olmayan, yürek burkan bir manzara:

     Kaldırımın üzerinde evsiz bir aile, sokakta yatıyorlar. Yere kilim veya karton (karanlıkta tam seçemiyorum) sermişler, üzerinde yatıyorlar. Üstlerini de battaniye ile örtmüşler.

     Bir aile. Anne – baba ve üç çocuk. Çocuklardan biri bebek denecek yaşta üstelik.

     İçim parçalanıyor. Yüreğim dağlanıyor bu manzara karşısında.

     Arjantin’in pekçok güzelliklerinin yanında, böyle nahoş yönleri de var ne yazık ki. Bu ülkede binlerce değil milyonlarca evsiz insan var. Sokakta yatan birçok aile var.

     45 milyon nüfûslu Arjantin’de tam 5 milyon evsiz var. Yani ülke nüfûsunun % 12’si evsiz. Bu insanlar sokakta yatıp kalkıyorlar. Diğer şehirlerde durum nasıldır bilmiyorum ama, başkent Buenos Aires’te her gün ve sıklıkla rastladığımız manzara bu.

     Ülkedeki 5 milyon evsizin % 30’u Buenos Aires’te “yaşıyor”. Buenos Aires Belediyesi Genel Denetim Birimi’nin verilerine göre, ülkenin başkentinde 7 binden fazla sokak şartlarında yaşayan kişi var ve bunların yaklaşık 1000’i çocuk.

     Düşünün; tek bir şehir ve sokakta yatan 1000 çocuk…

     Ülke nüfûsunun % 30’u fakir, % 10’u ise çok fakir ve çöpte yiyecek arıyorlar. Ülke ekonomisi pek iç açıcı değil. Enflasyon % 55 seviyesinde ve bu dünyanın en yüksek enflasyon oranı.

     Arjantin benim dünyada gezdiğim, gördüğüm 30. ülke ve ailelerin çoluk çocuklarıyla birlikte sokakta yattığı bu yürek burkan manzaraya sadece 2 ülkede şahid oldum: Bangladeş ve Arjantin.

     Hele hele Bangladeş’te durum, Arjantin’den çok çok daha vahim…

     2012 yılında Bangladeş Arakanı’nın (Bengal Rohingyası) başkenti Chittagong’da akşam şehri gezdiğimizde karşılaştığımız manzarayı hâlâ dahi unutabilmiş değilim ve öyle sanıyorum ki hiçbir zaman da unutamam: Kaldırımlarda, gazete parçaları ve kartonlar üzerinde yatan onlarca değil, yüzlerce aile… Kadınlar, çocuklar, yaşlılar…

     Yürüdüğünüz yollarda insanların, ailelerin üzerinde adım atıyorsunuz adetâ. Küçük çocuklara basmamak için dikkat ediyorsunuz.

     2019 yılında Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te şahid olduğum şey, Chittagong’un biraz daha hafifi ama yine de trajik…

     Balkonda sigaramı içip, tam karşımdaki o yürek burkan manzarayı seyrediyordum. Gözlerim sokakta yatan aileye takılmış, öyle buğulu gözlerle onlara bakıyordum.

     Bir ara, zaten parçalanmış olan yüreğimi daha da parçalayan bir olay oldu. Sokakta iki kişi geçiyordu. Birinin elinde sigara vardı. Bu iki kişi sohbet ede ede sokaktan geçerken, sigara içen kişi, biten sigarasını yere fırlattı. Adamlar yürümeye devam etti ve yerdeki sigara ise yanmaya devam ediyordu.

     Adamlar sokağı döner dönmez, kaldırımda yatan ailenin babası hemen yerinden fırladı, gitti yerdeki sigarayı aldı ve “son kalan fırtları” çekmeye başladı.

     Karısının ve çocuklarının gözleri önünde yapmıştı adam bunu…

     Şok olmuştum! Balkonda durmuş, bu dehşet olayı biraz yukarıdan ama tam karşıdan seyrediyordum.

     Dayanamadım, elimde olmadan gözlerim buğulanmaya başladı. Islandı kirpiklerim.

     Sonra ayağa kalktım ve elimi balkonun demirlerine dayayarak, kısık bir sesle aşağıya,

     – Señor!.. (Beyefendi…), diye seslendim.

     Beni duymadı. Daha bir yüksek sesle seslendim:

     – Señooooor!..

     Bu kez duydu ve yukarı baktı. Karanlıkta seçemez diye düşünerek, el salladım kendisine. Şaşkınlık içinde, elini kaldırdı.

     Ona elimle “dur” işareti yaparak,

     – Parada! Espérame aquí (Dur! Burda beni bekle), dedim.

     Adam “tamam” anlamında başını salladı. Şaşırmıştı, ne yapacağımı bilmiyordu.

     Odaya girip, daha hiç açılmamış bir paket sigara aldım. Elimde sigara paketi, balkona geri döndüm.

     Balkondan adama paketi fırlattım ve,

     – Tómalo hermano, esto es para ti… (Al kardeşim, bu senin için…), dedim.

     Adam attığım şeyi tutamamıştı. Karanlıktı çünkü. Attığım ve yere düşen şeyi yerden aldı ve kaldırdı. Zavallı adam, bunun daha hiç açılmamış bir paket “Marlboro” sigarası olduğunu görünce, neye uğradığını şaşırmıştı.

     Çok mutlu olmuştu. Sağ elini üç kez öpüp kalbine dokundurdu, içten teşekkür amacıyla. Tam üç kez.

     – Muchas gracias (Çok teşekkür ederim), diye bir söz çıktı, kardeşimin ağzından.

     Güldüm, “rica ederim” anlamında başımı salladım.

     Adam yerine, ailesinin yanına döner dönmez bunu karısına anlattı. Bir yandan elindeki sigara paketini, bir yandan da beni karısına göstererek heyecenlı heyecanlı birşeyler anlatıyordu. Kadın da gülümseyen mutlu bir yüz ifadesiyle bana baktı. Çocuklardan ikisi de uyandı ve anne babasının konuşmalarını dinlemeye başladı.

     Utandım. Onlara “iyi geceler” anlamında el salladım ve odaya hızlıca geri döndüm.

     Çok utanmıştım.

sediyani@gmail.com

     SEDİYANİ SEYAHATNAMESİ

     CİLT 11

FOTOĞRAFLAR:

Arjantin, dünyanın en büyük sığır üreticisidir ve aynı zamanda Brezilya ve Avustralya’dan sonra dünyanın üçüncü büyük sığır ihracatçısıdır. Arjantin, aynı zamanda, yılda kişi başına ortalama 68 kg ile, dünyanın en büyük sığır tüketicisidir de. (ARJANTİN)

Buenos Aires hatırâsı, 21 Nisan 2019


Parveke / Paylaş / Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir