Gümüş Nehir’in Kıyısındaki Başkentlerin Meydanlarında Haykırdım Sana Olan Sevgimi – 18

Parveke / Paylaş / Share

 

 

 

 

 

“Aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar kitaplar avcıyı övecektir.”

Kızılderili reisi Geronimo

     Dünyada bazı yalanlar var ki, bütün dünya onun yalan olduğunu bilse bile, yine de yalan olduğunu bile bile doğruymuş gibi tekrarlar. Yalan olduğunu herkes bilse dahi, okullarda öyle öğretilir, akademik çalışmalarda öyle anlatılır. Ve bu durum gayet normalmiş gibi karşılanır, itiraz eden de olmaz.

     Hakaret gibi bir isim olan, hadi üslûbumuzu biraz yumuşatalım, dünyanın en büyük aydınlarından biri olarak kabul edilen Avram Noam Chomsky (1928 – halen hayatta)’nin demesiyle “yanlış ve hatalı bir isim” (1) olan “Amerika” ismini verdikleri Kızılderili Kıtası’nı “ilk kez 1492 yılında Cristoforo Colombo ve beraberindeki gemicilerin keşfettiği” yalanı, işte tam da böyle bir yalan.

     Bunun böyle olmadığını bütün dünya bilmektedir aslında. Fakat garip olan, bunu bildikleri halde doğruymuş gibi tekrarlamalarıdır. Neden böyle davranıyorlar, yalan olduğunu bildikleri halde neden doğruymuş gibi tekrarlıyorlar, bunu anlamak, anlamdırabilmek de oldukça güç.

     Oysa gerçeği bilmekten, gerçekleri dile getirmekten daha güzeli ne olabilir?

     Cenovalı denizci ve korsan Cristoforo Colombo (1451 – 1506)’dan yüzyıllar hatta binyıllar önce Kızılderili Kıtası’nı (“Amerika”yı) keşfeden Asyalı ve Afrikalı toplulukların kayıtları ve kanıtları ortadadır. 1492 tarihinden binyıllar önce Sibiryalılar’ın (2), Çinliler’in (3) ve Fenikeliler’in (4), 1492 tarihinden yüzyıllar önce de Hindistanlılar’ın (5), Polinezyalılar’ın (6), Müslümanlar’ın (7) ve İskandinavyalı Vikingler’in (8) kıt’âyı keşfi bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek olmasına rağmen, dünya ne yazık ki bu yalanı tekrar etmeyi sürdürmekte ısrarcı davranmakta.

     Colombo ve avanesi, bırakın “Amerika”yı ilk keşfeden insanlar olmayı, “Amerika”yı ilk keşfeden Avrupalılar dahi değildirler! Çünkü 1492’den yüzyıllar önce İrlandalılar ve Vikingler “Amerika” kıt’âsına ayak basmış, kıt’âyı ilk keşfeden Avrupalı topluluklar olmuşlardır. (9)

     Herşey bir yana, Asya, Afrika ve Avrupa’dan insanlar “Yeni Dünya”yı keşfettiklerinde, orada zaten insanlar yaşıyordu, hatta Avrupa nüfûsundan kat be kat daha fazla insan yaşıyordu. Ama dünyamız, galiba “Amerika yerlilerini” (Kızılderililer, Eskimolar, Aztekler, Mayalar…) “insan” olarak kabul etmiyor olacak ki, “Amerika’yı ilk kim keşfetti?” tartışması uzun yıllardır yapılmaktadır. Oysa biz oraya gittiğimizde orada hangi yerliler yaşıyorduysa, kıt’âyı ilk keşfedenler onlardır, onların atalarıdır. Keşfetmemiş olsalar, orda olurlar mıydı? Bu insanlar Cennet’ten kovulup o topraklara gönderilmediklerine göre veya oradaki kaktüslerden ve buffalolardan evrimleşmediklerine göre, demek ki tarihin bir evresinde “buradaki bir yerlerden” oraya gitmişler. Dolayısıyla o toprakları binyıllar hatta belki de onbinyıllar önce keşfetmişlerdir.

     Biz yine de (modern bilimin yaptığı gibi) “sadece kendimizi insan kabul ederek” bakalım, “Amerika”yı ilk kimler keşfetmiş…

     * * *

     ■ SİBİRYALILAR

     Birçok tarihçi, bilim insanı, etnolog ve antropolog, bugün “Amerika” olarak adlandırılan kıt’ânın 1492’den yüzyıllar hatta binyıllar önce Asyalı topluluklar tarafından keşfedildiğini, bunların Sibirya’dan Bering Boğazı üzerinden Alaska’ya, oradan da bugünkü Kanada ve İç Amerika’ya doğru gittiklerini, bunun bugün itibariyle tamamen kanıtlanmış bir gerçek olduğunu ifade etmektedirler. (10)

     En fazla ciddiyet atfedilen güncel bilimsel teoriye göre, Kızılderililer Sibiryalılar’ın torunlarıdırlar. Bundan 11 bin yıl kadar önce (M. Ö. 9000’li yıllarda) insanlar Sibirya üzerinden donmuş Bering Boğazı’nı geçerek Kuzey Amerika’ya vardılar ve bu kıt’âya yerleştiler. Bazı arkeolojik kanıtlar ise bu olayın 20 bin ile 30 bin yıl önce yaşanmış olabileceğini gösteriyor. (11)

     Bering Boğazı’nın hem doğu yakasındaki Alaska’da (Amerika), hem de batı yakasındaki Sibirya’da (Asya) yaşayan halkların benzer kültürlere, benzer insanî davranışlara hatta benzer fiziksel özelliklere sahip olması da bunu çıplak bir biçimde göstermektedir. (12)

     Yeni genetik çalışmaya göre, “Amerika” ne kadar büyük olursa olsun, kıtaya ilk yerleşen yerliler, Sibirya’dan gelen 250 kişilik küçük bir gruptan oluşuyordu. Araştırmanın eşyazarlarından olan Brezilya’daki Rio Grande do Sul Federal Üniversitesi Genetik Bölümü’nden Prof. Nelson Fagundes’in dediğine göre, “kurucu nüfûs” olarak bilinen bu ilk grup yaklaşık 15 bin yıl önce Sibirya’dan Kuzey ve Güney Amerika’ya göç etti. Kansas Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nde araştırmacı olan Prof. Michael Crawford, genetik verilerin, “Amerika”ya antik göçün nasıl gerçekleştiğini gözler önüne serdiğini söylüyor. Crawford, “Amerika” yerlilerinin yeni bir yere yerleşmesini, popülasyon ve doğurganlık artışının takip ettiğini, ardından ise nüfûsun bir kısmının kopup komşu bir bölgeye yerleştiğini belirtiyor. Crawford, ayrıca, “Bu şekilde 15 bin yıl içinde Arjantin’e kadar yerleştiler” diye ekliyor. (13)

     “Amerika”nın en eski kıta çapındaki kültürlerden biri olan Clovis kültürü ile genetik olarak ilişkili insanlar, 11.000 yıl önce Güney Amerika’ya ulaşmıştı. “Amerika”nın ilk yerlileri yaklaşık 25.000 yıl önce Sibirya ve Doğu Asya’daki atalarından genetik olarak ayrılıyordu. Bu insanlar Bering Boğazı Kara Köprüsü’nü geçerek nihayetinde farklı Kuzey ve Güney Amerika nüfûslarına ayrılmıştı. Yaklaşık 13.000 yıl önce, farklı ve sivri taş aletlerin kullanımıyla tanınan Clovis kültürünün insanları Kuzey Amerika’ya yayıldı. Bu arada insanlar, arkeolojik bulgulara göre en az 14.500 yıl önce Şili’nin Monte Verde kenti kadar güneyde yaşıyorlardı. Ancak Clovis kültürü üyelerinin daha güneydeki diğer popülasyonlarla nasıl ilişkili oldukları hakkında pek az şey biliniyordu. Araştırma ayrıca Kaliforniya’daki Manş Adaları ve Güney Peru’daki Andlar’da yaşayan antik insanlar arasında en az 4.200 yıl önce şaşırtıcı bir bağlantı olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmacılar, coğrafî olarak bu iki uzak grubun ortak atalara sahip olduklarını söylüyor. (14)

     Araştırmacılar, Manş Adaları’nda yaşayan insanların, güneye Peru’ya seyahat etmesinin olası olmadığını da ekliyor. Daha ziyade, bu grupların ataları binlerce yıl önce birlikte yola çıkmış olabilir ve bazıları Manş Adaları’nda, bazıları ise Güney Kızılderili Kıtası’nda yerleşmiş olabilir. Fakat bu genler Peru’da çok geç bir tarihe kadar, yaklaşık 4.200 yıl önce nüfûsun patlamış olabileceği zamana kadar yaygınlaşmamıştı. Araştırmanın eşyazarlarından Nathan Nakatsuka, “Bu atalar, binlerce yıl önce Güney Amerika’ya gelmiş olabilir fakat biz bu daha önceki bireyleri gösterebilecek kanıtlardan yoksun olabiliriz. Yaklaşık 5000 yıl önce Orta Andlar bölgesindeki nüfûsun büyük ölçüde genişlediğine dair arkeolojik kanıtlar var. Bu olaylar sırasında belirli alt grupların yayılımları, bu ataları sonradan tespit etmemizin nedeni olabilir” diyor. (15)

     Buz Devri’nde Paleo-Kızılderililer geldikten ve “Amerika”nın yerleşimine başladıktan sonra, Asya’dan gelen ikinci bir insan dalgası M. Ö. 8000 civarında Alaska’ya yerleşti. “Amerika”nın diğer bölgelerinde bulunmayan birçok dilsel ve genetik benzerliği paylaşan bu “Na-Dene” halkları, kıt’ânın kuzeyini doldurdu. Bir kısmının kıt’ânın güneyine inmesi ise M. Ö. 4000’lerde gerçekleşti. Eskimo kabileleri bugün dahi hem Kuzey Amerika’da hem de Kuzey Asya’da yaşıyorlar ve tarihöncesi zamanlarda bile Asya’da Eskimolar’ın yaşadıklarına dair çok sayıda kanıt bulunuyor. (16)

     Alaska ve Kanada’nın yerli Eskimo kavimleri olan İnuit ve Aleut topluluklarının M. Ö. 3000 – M. Ö. 2000 yılları arasında Sibirya’dan Bering Boğazı üzerinden Kuzey Amerika’ya geldikleri düşünülüyor. (17)

     Alaska’da 1000 yıllık bir evde bulunan bronz eserler, antik dönemdeki Asya – Amerika ticaret ilişkilerine işaret ediyor. O dönemde Alaska’da bronz işçiliği gelişmemişti ve bronzun oraya yakın Asya, muhtemelen Rusya, Çin veya Kore’den gelmiş olduğu yüksek ihtimaldi. Ayrıca evin içinde kimyasal obsidiyenin Rusya’daki Anádırı Nehri vadisinden geldiğini gösteren kanıtlar bulunmuştur. (18)

     AFRİKALILAR

     Ancak “Amerika” kıt’âsına yapılan bu “ilk göçler”in tamamen farklı hatta ters taraftan yapıldığını ileri süren araştırmacılar da bulunuyor. Brezilya’nın Piauí kenti yakınlarında bulunan Pedra Furada arkeolojik alanında yıllarca çalışma ve araştırmalar yapan Brezilyalı arkeolog Niède Guidon (1933 – halen hayatta), kıt’âya yapılan bu “ilk göçler”in Asya’dan değil 100.000 yıl önce Afrika’dan okyanus üzerinde sandallarla yapıldığını ileri sürerek, “Amerika” kıt’âsına ilk ayak basan insanların Afrikalılar olduğunu söylemiştir. (19) Bu konuda Niède Guidon’u destekleyen Texas A & M Üniversitesi’nden antropolog ve geograf Michael R. Waters (1955 – halen hayatta) de, modern toplumlarda genetik kanıtların olmadığını belirtmiştir. (20)

     Görüldüğü üzere Guidon ve Waters, “Amerika” kıt’âsına yapılan “ilk göçler”in hem istikametini (doğuya değil batıya), hem şeklini ve aracını (yürüyerek değil okyanus üzerinde sandallarla) farklı vermekte, hem de bu olayın tarihini çok ama çok daha gerilere (20 bin, 30 bin değil 100 bin yıl öncesine) çekmektedir.

     Mezoamerika’da bir Afrika varlığına yönelik iddiâlar, Afrika kültürüne çok benzeyen Olmek kültürünün özelliklerinden, Afrika bitkilerinin Amerika’da da yetişiyor olmasından (21), Avrupa ve Arap tarihi hesaplarının yorumlanmasından ve Meksika nüfûsunun bazı genetik çalışmalarından (22) kaynaklanmaktadır.

     Meksika’daki Olmek kültürü, kabaca M. Ö. 1200 – M. Ö. 400 tarihleri arasında yaşamış bir antik kültür. Olmekliler’in Afrikalılar’la ilgili olduğu fikri, 1862 yılında Meksika Körfezi kıyısındaki Hueyapan (şimdiki adı Tres Zapotes)’daki ilk devâsâ insan kafasını keşfeden José Melgar (? – ?) tarafından ortaya atıldı. (23) Son zamanlarda da Guyanalı araştırmacı Ivan Gladstone Van Sertima (1935 – 2009), bu heykellerin yerleşimcileri veya Afrikalı kâşifleri tasvir ettiğini ileri sürdü. (24)

     Bu dönemde Afrika’da büyük üniversite ve akademiler kurulmuştu ve bunlar kıt’â çapında üne sahipti. Afrika’nın dört bir yanından bu üniversitelere öğrenciler gelirdi. Bu üniversitelerde dünyanın yuvarlak olduğu öğretiliyordu. O sıralar Avrupa, dünyayı öküzün boynuzları arasında sanıyordu. (25)

     ■ MISIRLILAR

     Bazı Mısır mumyalarında bulunan koka ve nikotin izleri, Eski Mısırlılar’ın da Yeni Dünya ile temas etmiş olabileceği yönünde spekülasyonlara yol açmıştır. İlk keşif, bir Alman toksikolog olan Svetlana Balabanova (? – halen hayatta) tarafından, Henut Taui (M. Ö. 1000’li yıllar) adındaki bir Mısırlı rahibin mumyası incelendikten sonra yapıldı. Kirlenmeyi ortadan kaldırmak için yapılan saç şaftının takip testleri aynı sonuçları verdi. (26)

     Bir televizyon programına çıkan Svetlena Balabanova, ekrân başında yaptığı açıklamada, daha önceki iddiâları “uçuk” bulunduğu için biraz temkinli bir dil kullandı. Birçok Sudanlı mumyayı incelediklerini ve bunların da Henut Taui’nin mumyasında bulunanları yansıttığını söyledi. Balabanova, tütünün Çin ve Avrupa’da da bilindiği için, ilgili bölgelerden gelen insan kalıntıları üzerinde yapılan analizlerin de hesaba katılabileceğini öne sürdü. Balabanova, genel bölgeye özgü bu tür bitkilerin bağımsız olarak gelişebildiğini, ancak nesli tükendiğinden beri var olduğunu öne sürdü. (27) Aynı programa katılan Münih’teki Mısır Müzesi’ndeki küratör Alfred Grimm buna itiraz etti. Balabanova’nın bulgularından şüphelenen Manchester Müzesi’nde Mısırbilimci Rosalie David, Manchester Mumya Koleksiyonu’ndan alınan örnekler üzerinde benzer testler yapmış ve doku örneklerinden ve bir saç nümûnesinden ikisinin nikotin için pozitif test ettiğini bildirmiştir. Eski Dünya’daki tütün ve kokain kaynakları dışındaki nikotin kaynakları İngiliz biyolog Duncan Edlin tarafından ortaya kondu, daha sonra. (28)

     Ana akım akademisyenler şüpheci olmaya devam ettiler ve bunu, özellikle Eski Dünya kaynakları olabileceğini gözönünde bulundurarak (tütün ve nikotinin Mısır’a Çin’den veya Avrupa’dan getirildiğini düşünerek), Afrika – Amerika arasında antik çağlarda bir temasın olabileceği ihtimalini reddettiler. (29) Svetlena Balabanova’nın kokain buluntularını çoğaltmaya yönelik çalışmalarında başarısız olduğunu, hatta daha da ileri gidip Balabanova’yı “sahtekâlık” ile suçlayarak “Balabanova ve arkadaşlarının sonuçları yanlış yorumladıklarını ya da kendileri tarafından test edilen mumya örneklerinin ‘esrarengiz bir şekilde’ kokaine maruz kaldıklarını” dahi söylemekten çekinmediler. (30)

     Ancak Mısır firavunu II. Ramses (M. Ö. 1303 – M. Ö. 1213)’in mumyasının 1970’lerde yeniden incelenmesi, karnında tütün yaprağı parçalarının varlığını ortaya çıkardı. Bu tütün de Çin veya Avrupa’ya özgü değil, basbayağı Amerika’ya ait tütün idi. Bu olay bilim dünyasında ve medyada popüler bir konu haline geldi ve Eski Mısır ile Yeni Dünya arasındaki iletişimin kanıtı olarak görüldü. Fransız medikal doktor ve yazar Maurice Bucaille (1920 – 98), mumyanın 1886 yılında açılmasından sonra karnının açık bırakıldığını ve “materyalin orada bulunup bulunmadığının karın boşluğu içindeki varlığına herhangi bir önem atfetmenin mümkün olmadığına” dikkat çekti. (31) Svetlena Balabanova haklı çıkmıştı; Afrika ile Amerika arasında antik çağlarda ilişkiler vardı. Mısırbilimci Rosalie David, 2000 yılında “Antiquity” dergisinde kaleme aldığı bir makalede, mumyalarda hem tütün hem de kokain raporlarının “kazı sonrası tarihlerinin görmezden gelindiğine” işaret etti. (32)

     ■ ÇİNLİLER

     Bazı eski Çin metinlerine göre, ismi Çince’de “Sarı İmparator” (Çin. 黃帝 [Huáng Di]) anlamına gelen eski efsanevî Çin imparatoru ve kültürel kahraman Huáng Di (M. Ö. 2698 – M. Ö. 2598)’nin em­riyle keşif gezisine çıkan bir Çin filosu, Bering Boğazı’ndan geçerek, M. Ö. 2640 yılında “Amerika”ya ulaşmıştı. (33)

     Takvimden futbolun atasına kadar birçok icad ve yenilikle alakalı olan Sarı İmparator (Huáng Di), günümüzde Çin uygarlığının başlatıcısı olarak görülmekte (34) ve tüm Çinliler’in atası kabul edilmektedir (35).

     1882 yazında ABD’nin batı toprakları olan Britanya Kolumbiyası’ndaki De Foe Deresi’nde yüzeyin 25 m altında 30 adet Çin madenî parası bulundu. Yapılan bilimsel incelemede, bunların M. Ö. 2637 yılına ait ve “Sarı İmparator” olarak anılan Çin İmparatoru Huáng Di tarafından basılan paralar olduğu tespit edilmiştir. (36)

     ■ JAPONLAR

     Doğu Asya’dan yalnızca Çinliler değil, Japonlar da “Amerika” kıt’âsına gitmiş, oradaki yerli halklarla kültürel ilişkiler içinde bulunmuşlardır. 2013 yılında yapılan genetik bir çalışma, Ekvador ile Doğu Asya arasındaki iletişim olasılığını ortaya koymaktadır. (37) Çalışma, temasın trans-okyanusal veya Kuzey Amerika’da genetik iz bırakmayan geç evre bir kıyı göçü olabileceğini düşündürmektedir. Bu bilimsel çalışma neticesinde, Ekvador’daki Valdivia kültürü ile Japonya’daki Jōmon kültürü arasında bir temas olduğu belirlenmiştir. (38) Ancak her ne kadar laboratuar testleri bu sonucu doğurduysa da, kronolojik problemlerden dolayı pekçok tarihçi ve arkeolog bu olasılığı mantıksız bulup reddetmiştir. (39)

     ■ FENİKELİLER

     Avrupalılar’dan yüzlerce değil binlerce yıl önce “Amerika”ya ulaşmayı başaran Asyalılar, yalnızca Doğu Asyalılar’dan ibaret değildi. Batı Asyalılar (Ortadoğulular, evet, Ortadoğulular) da – ve doğuya değil batıya doğru giderek – “Amerika”ya ulaşmayı başarmıştı. Bunlar, bugünkü Lübnan ve Suriye topraklarında M. Ö. 1500 – M. Ö. 539 yılları arasında muazzam bir medeniyet kurmuş olan Fenikeliler’di. (40)

     Fenike tüccar devletini (M. Ö. 1500 – M. Ö. 589) kurmuş olan Fenikeliler, bugünkü Lübnan ve Suriye’nin Akdeniz kıyı kesiminde yaşamış denizci bir kavim idi. Kıyıda Biblos, Sidon (Sayda), Tîr (Sur) gibi birtakım “kent devletleri” halinde örgütlenmişler ve bu kentler, takriben M. Ö. 2000 – M. Ö. 1200 yılları arasında Mısır’ın egemenliği altında kaldıktan sonra bağımsızlığına kavuşmuşlardır. (41) Sami ırka mensup olan Fenikeliler, Akdeniz kıyılarında yaşadıklarından, gemicilikte ve deniz ticaretinde son derece önemli gelişme göstermişlerdir. Deniz ticaretinde çok ileri giden Fenikeliler, Akdeniz’in hemen her yerinde, hatta Atlas Okyanusu kıyılarında koloniler kurdular, Britanya Adası’na (İngiltere ve İskoçya) kadar uzanarak buralarda aradıkları kalay madenini buldular. (42) Kimi tarihçiler, altın aramak için Batı Afrika kıyılarına kadar gittiklerini bile söylerler. (43)

     Fenikeliler, Mısır egemenliğinden kurtulduktan (M. Ö. 1200) sonra, M. Ö. 700 yılına kadar tarihlerinin en parlak dönemini yaşadılar. Ki M. Ö. 900’de, Tunus topraklarında Fenike kent devletlerinin en güçlüsü olan Kartaca kurulmuştu. (44)

     Afrika’daki önemli medeniyetlerden biri de Kartaca medeniyetidir. Mısır’ın kendine has gücü, ülkeye yabancı sızmalarını engelliyordu, ama Mısır dışında kalan Afrika toprakları – özellikle kıyılar – denizci komşu devletlere açıktı. Bu durumdan faydalanmayı ilk akıl edenler, bugünkü Lübnan topraklarında meskun bulunan ve alfabeyi bulmuş olan Fenikeliler oldu. Tyr’in Kartaca’yı kurması (814), sonra da Kartaca’nın Büyük Sirt Körfezi’nden Hercules Sütunları’na ve daha da öteye kadar genişlemesi, bundan ileri geldi. Tamamen ticarî bir hüviyet taşımasına rağmen, Kartaca medeniyetinin, Berberîler üzerinde kuvvetli bir tesiri oldu. Gerçekten de, bir yandan yerli kervanlar, yani Fizanlı Gramantlar aracılığı ile Kartaca ticareti bütün Mağrîb’i ve Sahra’yı aşarak, tâ Nijerya’ya kadar uzanıyor, bir yandan da Fenike gemileri, M. Ö. 6. yy’daki Hannon seyahati ile Senegal kıyılarına kadar uzanıyordu. (45)

     Bir deniz kavmi olarak Fenikeliler öncelikle ticaretle uğraşmışlar, gittikleri yerlere zeytin, zeytinyağı, incir, ceviz, badem, nar, erik, hurma, kayısı, kavun, balkabağı, şarap gibi gıda ürünleri, bakır, demir, gümüş, altın gibi madenler, sedir ağacından kereste, fildişi ve camdan sanatsal nesneler, yün, keten, pamuk ve ipek gibi kumaşlar götürmüşlerdir. (46) Mısırlılar’dan öğrendikleri cam işleme sanatını ilerleterek, Sayda, Sur ve Sarepta gibi şehirlerde saydam camlar üretmişlerdir. (47)

     Fenikeliler asıl şöhretlerini ise farklı farklı renklendirdikleri kumaşlar sayesinde edinmişlerdir. M. Ö. 1570’te bir tür kabuklu deniz canlısı olan murex sayesinde mor renkli kumaşlar elde etmeyi başarmışlardır. (48)

     Fenike uygarlığının çöküş dönemi, M. Ö. 700 tarihinde, Asurlular’ın istilâsına uğramasıyla başlar. Zaman zaman yabancı ulusların istilâ ve talanlarına uğrayarak, zaman zaman da kendi aralarında savaşarak, Milat’tan Önce ilk yüzyıla kadar varlıklarını koruyabildiler. Bu tarihten sonra Roma’nın Suriye eyaleti sınırları içinde kaldılar ve bundan böyle “Suriyeli” olarak anıldılar. (49)

     Fenikeliler’in uygarlığa en önemli katkıları, alfabeyi bulmalarıdır. (50)

     Akdeniz’in en önemli uygarlıklarından hatta belki de en önemlisi olan Fenikeliler’in, Afrika’nın batı çevresini okyanus üzerinden dolaştıkları, hatta pusulayı şaşırıp okyanus içlerine doğru seyrettikleri ve tesadüfen “Amerika”ya ulaştıkları belirtilmektedir. (51)

     Hem eski Yunan filozof, fizikçi, gökbilimci, zoolog ve biyolog Aristotélis (M. Ö. 384 – M. Ö. 322), hem de Sicilya doğumlu Yunan tarihçi Diódoros (M. Ö. 90 – M. Ö. 30), Fenikeliler’in “Herkül’ün direklerinin ötesine geçen yolculuklarında” daha büyük bir kara parçasıyla karşılaştıklarını söylüyorlar. (52) Diódoros, kaleme aldığı “História Universal” (Dünya Tarihi) adlı kitabında, Fenikeliler’in gemilerle Atlantik’i geçtiklerini ve Brezilya’nın kuzeydoğu kıyılarına ulaştıklarını kaydetmektedir. (53)

     Brezilya’nın güzel şehri Rio de Janeiro’nun batısındaki Barra da Tijuca semtinde bulunan 842 m yüksekliğindeki Pedra da Gávea adlı dağın zirvesinde Fenike Alfabesi’yle kazınmış bir yazıt bulunmuştur. (54) Bu yazıt, 1870 yılında Brezilyalı ünlü arkeolog, dilbilimci ve nümismat Bernardo de Azevedo da Silva Ramos (1858 – 1931) tarafından bulunmuştur. (55) Fransız filozof, tarihçi, arkeolog ve dilbilimci Joseph Ernest Renan (1823 – 92), bu yazıtın 3000 yıllık olduğunu açıkladı. Sözkonusu buluş, iki yıl sonra, 13 Eylül 1872 tarihinde merkezi Rio de Janeiro şehrinde bulunan Brezilya Tarih ve Coğrafya Enstitüsü (Port. Instituto Histórico e Geográfico do Brasil) tarafından düzenlenen “Pauso Alto às Margens do Paraíba” (Paraíba Kıyısında Pauso Alto) adlı konferansta, Joaquim Alves da Costa (? – ?) tarafından kamuoyuna duyurulmuştur. (56)

     Yazıtta neler yazıldığı, bu Fenike yazıtı yıllar sonra, 1960 yılında ABD’li antik dilbilimci Cyrus Herzl Gordon (1908 – 2001) tarafından tercüme edildiğinde anlaşılmıştır. Çok ama çok ilginç ve bir o kadar da gizemlidir. Brezilya’da bulunan Fenike yazıtında şu yürek burkan ifadeler söyleniyor:

     “Bizler, Ticaret Kralı’nın ülkesinden, Sidonyalı Kenanlılar’ız. Ticaret için çıktığımız yolda, bu uzak kıyıya, dağlarla çevrili araziye geldik. Bizler güçlü kralımız Hiram’ın 19. yaşında ilahî Tanrı ve Tanrıçalar’ın gencecik kurbanlarıyız. Biz Kızıldeniz’de, Ezion – Geber limanından 10 gemi ile deniz seferine başladık. 12 erkek ve 3 kadınız. Biz Afrika’nın coğrafyası etrafında iki yıldır birlikte denize açılırız, ama biz suda seyrederken, şiddetli bir fırtına sonucunda birbirimizden ayrıldık, yoldaşlarımızı kaybettik, sonunda buraya sürüklendik ve bu topraklarda demir attık. Burası vatanımıza çok uzak, artık dönemeyiz de. Şimdi burada yeni bir yaşam kurmak zorundayız. Tanrılar ve Tanrıçalar bize şefaatçi olsun.” (57)

     Yine International Fortean Organization (INFO) tarafından aynı dağda bir Fenike mezarı olduğu iddiâsı da buna eklenmiştir. (58) Bu kanıtlardan yola çıkılarak, Fenikeliler’in M. Ö. 10. yy’da “Amerika”ya ayak bastıkları görüşü savunulmuş ve konu arkeolojik ilgi odağı olmuştur.  (59)

     Fenikeliler’in “Amerika”yı keşfi konusu, aslında 19. yy’daki bu buluşlardan çok önce, 18. hatta 17. yy’dan beri popüler olan bir konu. Dighton Kayası’ndaki petrogliflerin kökenleri hakkında yaygın biçimde spekülasyonlar yapıldı. Fenikeliler’in gemilerle “Amerika” kıtasına gittikleri tezini ilk seslendirenler, 1644 yılında Hollandalı tarihçi Robertus Comtaeus Nortmannus (? – ?) ve 1652 yılında Alman tarihçi, coğrafyacı ve teolog Georgius Hornius (1620 – 70)’tur. (60)

     Buna mukabil, 18. yy’da yaşamış olan ABD’li Yahudî akademisyen, teolog, yazar ve aynı zamanda Yale Koleji’nin 7. başkanı olup Brown Üniversitesi’nin de kurucularından olan Ezra Stiles (1727 – 95), Brezilya’da ve Latin Amerika’nın başka çeşitli yerlerinde ortaya çıkartılan Fenike yazıtlarının aslında Fenike Alfabesi ile değil İbranî Alfabesi ile yazılmış yazıtlar olduğunu ileri sürerek, bunu, Yahudîler’in binlerce yıl önce Amerika’ya ayak bastıklarına kanıt olarak sunmuştur. (61) Bu konuda Ezra Stiles yalnız değil, aynı fikirde olan pekçok çevre bulunuyor. İsrailoğulları’nın binlerce yıl önce “Amerika”yı keşfettiklerine ve kendilerine yurt edindiklerine dair inanç, 1830 yılında ABD’de ortaya çıkan bir dînî akım olan Mormonluk (İng. Mormonism) tarikatının itikadî bir parçası olmuştu. İnanca göre, Hz. Yusuf (as) Peygamber’in soyundan gelen Lec, Yahuda ülkesinden (bugünkü İsrail) kaçtıktan sonra okyanusu aşarak “Amerika” kıtasına gitmiş ve orada yeni bir uygarlık kurmuştu. ABD’li arkeolog Ross Taylor Christensen (1918 – 90), Mormonluk’un kurucusu Joseph Smith Jr. (1805 – 44) tarafından kaleme alınan ve 1830 yılında basılan “Book of Mormon” (Mormon Kitabı) adlı kitapta bahsedilen Mulekitler’in “etnik kökenleri bakımından büyük ölçüde Fenike” olduğunu ileri sürmüştür. (62)

     Fenikeliler ile Keltler arasında kültürel ve ticarî münasebetler bulunduğunu ve bu iki topluluğun birlikte hareket ederek henüz antik dönemde “Amerika” kıt’âsına ayak bastığını ciddi biçimde dile getiren araştırmacılar bulunuyor. (63)

     Bu arkeolojik keşiflerin gerçekleştiği zaman diliminde yaşayan ABD’li ünlü antropoloji yazarı, editör ve siyasetçi John Denison Baldwin (1809 – 83), 1871 yılında yayınlanan “Ancient America” (Antik Amerika) adlı kitabında şöyle demektedir: “Bilinen Fenike ırkının kuruluşu ve Amerika’nın bu kadar eski bilginin yatağı olması, bu bulguların çeşitli yerlerde ortaya çıkması ve bunların Fenike diliyle ifade edilmiş olması, Fenikeliler denilen kavmin bu kıt’âya geldiğini, yıkılmış şehirlerin bulunduğu bölgede koloniler kurduklarını ve burada uygar yaşamla içiçe yaşadıklarını net biçimde ortaya koymaktadır. Fenikeliler ‘Büyük Dış Okyanus’ üzerinde seferler yaptılar ve bu seferler esnasında Atlantik’ten geçmeyi başardılar. Fenikeliler’inkilere benzer sembolik aygıtların Amerika topraklarında bulunmasının, artı, yerli Meksikalılar’ın ve Orta Amerikalılar’ın eski bir geleneğinde ilk medeniyetlerinin ‘Gemilerle doğudan gelen sakallı beyaz adamlar’ tarafından inşâ edildiğini söylemeleri, başka türlü izah edilemez.” (64)

     Ortaçağ’ın sonlarında ortaya çıkmış ve 78 karttan oluşan bir oyun kartı destesi olan Tarot’un modern kullanımını başlatan Fransız Protestan teolog Antoine Court de Gébelin (1725 – 84), Fransa’da “Le Monde Primitif” gazetesinde kaleme aldığı bir makalesinde, Fenikeliler’in Afrika’da kurduğu Kartaca ülkesinden bir grup denizci tarafından Amerika’nın bugünkü Massachusetts sahiline yapılan eski bir ziyareti anlatmaktadır. (65) 1990’lı yılların sonunda ABD’li paleontolog ve jeoloji profesörü Mark Allan McMenamin (1958 – halen hayatta) de kaleme aldığı bir makalede, Fenikeli denizcilerin M. Ö. 350 tarihinde “Amerika”yı keşfettiklerini söylemiştir. (66) Hatta McMenamin o dönemde bir yüzünde Akdeniz ve çevresinin (Asya, Afrika, Avrupa), bir yüzünde de Amerika haritasının çizili olduğu ve M. Ö. 350 yıllarına tarihlenen Fenike madalyalarının resimlerini de yayınlamıştır. (67)

     ■ MEZOPOTAMYALILAR

     Ortadoğu’dan sadece Fenikeliler’in değil, onlara komşu olan biraz daha kuzeydoğudaki Mezopotamyalılar’ın da binlerce yıl önce hatta çok daha erken tarihlerde “Amerika”ya gittiklerine dair kuşkular bulunuyor. Bu kuşkuların ana kaynağı, Mezopotamya’da M. Ö. 4000 – M. Ö. 2000 yılları arasında hüküm süren medeniyetlerin “Tanrı” tasvirinde görülen gizemli çantanın Orta Amerika uygarlıklarında da yer alması.

     Özellikle son yıllarda arkeologlar, Kürdistan’ın kadim Şanlıurfa (Kürt. Riha) şehrinin 22 km kuzeydoğusunda bulunan Göbeklitepe (Kürt. Xrabe Reşk) tarihî kentindeki sit alanında bulunan “Tanrı” tasvirleri ile Güney Amerika’da bulunan “Tanrı” tasvirlerinin benzerliğine odaklanmış durumdalar. Zirâ Xrabe Reşk (Göbeklitepe)’te Mezopotamya medeniyeti olan, M.Ö. 4000 – M. Ö. 2000 yılları arasında hüküm sürmüş Sümerler’in mitolojisindeki Annunaki tanrılarının tasvir edildiği heykellerde görülen küçük el çantasının Orta Amerika’daki tanrı heykellerinde de görülmesi kafaları karıştırıyor. (68)

     Heykeller arasındaki benzerlik, “medeniyetlerin beşiği” olarak tanımlanan Mezopotamya ile Orta Amerika arasında nasıl bir bağ olduğu sorusunu gündeme getiriyor. Bundan binlerce yıl önce yaşamış medeniyetler arasındaki sayısız benzerliğe ise şimdilik net cevaplar vermek oldukça zor. Maya, Aztek, Toltek ve Olmek kültürlerinin ortaya çıktığı Orta Amerika ve Mısır’da görülen piramitler arasındaki benzerlik de cevaplanamamış sorulardan yalnızca biri. Üstelik heykeller arasındaki benzerlikler bununla sınırlı değil. Sümerler, Eski Mısırlılar ve Orta Amerika’daki eski kültürlerde tanrıların insan formunda yapılması bu benzerlikler arasında. Mısır’da haç şekline büyük benzerlik gösteren “anx” sembolünün, Mezopotamya ve Amerika’daki tanrı heykellerinin taşıdığı çantaların üzerinde olması akıllara şu soruyu getiriyor: Bazı farklılıklar olsa da Amerika, Mısır ve Mezopotamya’da binlerce yıl önce aynı tanrılara mı inanılıyordu? (69)

     Meksika’nın Tobasco eyaletinde bulunan La Venta arkeolojik sitesinde, Mezoamerika’nın eski kültürlerinde görülen Quetzalcoatl adlı tanrı aynı el çantasını taşıyor. Ancak bu site Meksika’da çanta tasvirinin görüldüğü tek bölge değil. Orta Amerika’da 496 – 1122 yılları arasında hüküm sürdüğü düşünülen Toltec İmparatorluğu’nun başkenti olduğu sırada zirveye ulaşan ve önemli bir dînî merkez olan Tula kentinde görülen ve Toltec savaşçılarının tasvir edildiği Atlantean heykellerinde bu el çantasını görmek mümkün. El çantasının içinde ne olduğu da en büyük merak konularından biri. Annunaki heykellerindeki kol saatine benzer betimlemeler de merak uyandıran diğer unsurlar arasında yer alıyor. (70)

     Dünyadaki en eski megalitik tapınaklarından birinin bulunduğu Göbeklitepe (Kürt. Xrabe Reşk)’deki tapınaklarda kullanılan sütûnların, 12 bin yıl önce avcı toplayıcı insanlar tarafından oyularak yapıldığı düşünülüyor. O zamanın koşullarında bu boyutta sütûnların nasıl dikildiği halen bilinmiyor. Ancak birçok arkeolog, tanrı heykellerinin taşıdığı çantaların Mezopotamya ile Orta Amerika kültürleri arasında büyük bir bağ olduğunu kanıtladığını düşünüyor. (71)

     Bu konuda daha da ileri giden bilim adamları var. Binlerce yıl önceki Mezopotamya – Latin Amerika münasebetleri ile ilgili olarak daha büyük ve sansasyonel iddiâlar ortaya atan araştırmacılar bulunuyor. Uzun yıllar Brezilya’da yaşayan ve sözünü ettiğimiz Fenike yazıtlarının ve Mezopotamya menşeli buluntuların keşfedildiği Kuzeydoğu Brezilya’da araştırmalar yapan Avusturyalı tarihçi ve dilbilimci Ludwig Schwennhagen (1900 – 28), Brezilya’nın en büyük iki yerli kavminden biri olan Tupi halkının konuştuğu Tupice’nin, köken olarak Sümer dillerinin bir dalı olduğunu ileri sürüyor. (72)

     ■ YENİDEN ÇİNLİLER

     Kimi araştırmacılar, Meksika’daki Olmek kültür ve uygarlığının, Çin’deki Sarı Nehir deltasında hüküm süren Şang Hanedanlığı (M. Ö. 1600 – M. Ö. 1027)’nın sonunda, Çinli göçmenlerin yardımıyla var olduğunu iddiâ etmişlerdir. (73) 1975 yılında, merkezi ABD’nin başkenti Washington’da bulunan Smithsonian Enstitüsü’nden arkeolog Betty Jane Meggers (1921 – 2012), Meksika’daki Olmek Uygarlığı’nın Çin’deki Şang Hanedanlığı’na bağlı olarak etkileşim göstermesinin M. Ö. 1200’lü yıllara tekabül ettiğini ileri sürmüştür. (74)

     Çin yazıtları, M. Ö. 459 yılında da yine bazı Çinliler’in Alas­ka’ya yerleştiğini anlatır. Araştırmacıların söylediğine göre, bu Çinliler, Alaska topraklarında Fusang adlı bir bölgeye yerleşmişlerdir. (75)

     ■ HİNDİSTANLILAR

     “Amerika”ya giden Asyalılar yalnızca Sibiryalılar, Çinliler, Mezopotamyalılar ve Fenikeliler değildi. Bu yıllarda Hindistanlılar da “Yeni Dünya”ya ayak basmışlardı. M. Ö. 400’lü yıllarda bazı Hindu dîn adamlarının Meksika’ya ulaştığı ve Aztekler ile birlikte yaşadığı kayıtlarda yer almaktadır. (76)

     ■ BİR DAHA ÇİNLİLER

     18. yy’da yaşamış olan ünlü Fransız doğubilimci, sinolog ve türkolog Joseph de Guignes (1721 – 1800), kaleme aldığı akademik bir makalede, M. S. 5. – 6. yy’larda yaşayan Çinli Budist dîn adamı Huì Şên (? – ?)’in M. S. 499 yılında beraberindeki Çinliler ile beraber gemilerle doğuya doğru seyahat ederek Çin’den bugünkü Amerika topraklarına gittiğini, bugünkü ABD’nin Kaliforniya (İng. California) eyaleti topraklarında insanlara Budizm dînini tebliğ ettiğini yazmıştır. (77) Eski Çin yazıtlarını tarayan ve okuyan ABD’li arkeolog, filolog, gazeteci ve seyyah Charles Godfrey Leland (1824 – 1903), burada okuduğu bilgilere dayanarak, aynı olayı aktarmış, Çinliler’in Budist dîn adamı Huì Şên önderliğinde 499 yılında ABD’nin bugün Britanya Kolumbiyası (İng. British Columbia) olarak adlandırılan ve Kaliforniya eyaletinin de dahil olduğu topraklara geldiklerini, buradaki “Amerika” yerlilerine Budizm’i öğrettiklerini aktarmıştır. (78) Aynı bilgileri günümüz tarihçileri ve araştırmacıları da aktarmakta, bunun doğruluğunu kaydetmektedirler. Bu bilgi, pekçok kaynakta da mevcuttur. (79)

     ■ İRLANDALILAR

     Avrupalılar’ın “Amerika” kıt’âsına ayak basması Asyalılar’dan binlerce yıl sonradır. M. S. 6. yy’da İrlandalı keşiş Azîz Naomh Bréanainn (484 – 577)’in okyanusu aşarak “Amerika”ya gittiği rivayet edilmektedir. (80) Hindistan doğumlu Britanyalı tarihçi ve yazar Timothy Severin (1940 – halen hayatta)’in ilk kez 1977 yılında ortaya attığı ve sonraki yıllarda da sıklıkla tekrarladığı bu iddiâsı şayet doğruysa, “Amerika” kıt’âsına ayak basan ilk Avrupalılar’ın İrlandalılar olduğu söylenebilir. Ancak bu iddiâ “dînî bir alegori” olarak kabul edilmiş, efsanelerin gerçeklere dayanıp dayanmadığı konusunda önemli tartışmalar yapılmakla birlikte tasdik etme noktasında kesin bir yargıya varılamamıştır.

     Azîz Naomh Bréanainn’in kendi “Seyahatname”sinde, İzlanda (İzl. Ísland) ve Grönland (İnu. Esk. Kalaallit Nunaat; Dan. Grønland) gibi yerlere uğrayan seyyahların 7 yıl süren yolculukları sırasında “Amerika”ya gittikleri de ifade edilir. 1960’lı yıllarda Vermot ve Virginia’da bulunan ve Keltler’e ait olup Ogham Alfabesi’yle yazılı taşların bu seyahatten kaldığı iddiâ edilmişti. (81)

     – – – – –

     (*) “Amerika’yı İlk Keşfeden Gerçek Kâşifler Dosyası”na seyahatnamenin bir sonraki bölümünde devam edeceğiz.

sediyani@gmail.com

     DİPNOTLAR:

(1): Noam Chomsky, Die “Entdeckung” von Machu Picchu, Survival International, https://www.survivalinternational.de/artikel/3179-machu-picchu-die-entdeckung

(2): Wolfgang Stein, Kolumbus oder Wer Entdeckte Amerika?, Cornelia Giesing, “Das Vorkolumbische Amerika aus Circumpazifischer Sicht, s. 38 – 65, Hirmer Verlag, Münih 1992 / John M. Murrin – Paul E. Johnson – James M. McPherson – Alice Fahs – Gary Gerstle – Emily S. Rosenberg – Norman L. Rosenberg, Liberty, Equality, Power – A History of the American People, “From Beringia to the Americas”, s. 4, Thomson & Wadsworth Publishing, Boston 2008

(3): Zeynep Dramalı, Tarihi Tersten Okumak, “Kristof Kolomb Amerika’nın Son Kâşifiydi”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2015

(4): Rodney P. Carliste – J. Geoffrey Golson, Native America from Prehistory to First Contact, s. 16, ABC – CLIO Publishers, Oxford & Denver & Santa Barbara 2007 / Michael Bradley, Grail Knights of North America, s. 78 – 81, Hounslow Press, Oxford & Toronto 1998 / Terry J. O’Brien, Fair Gods and Feathered Serpents, s. 185 – 186, Horizon Publishers, Bountiful 1997 / Giacomo Beltrami, Pilgrimage in Europe and America, cilt 2, s. 122, Applewoods Books, Carlisle 1824 / Luc – Normand Tellier, Urban World History: An Economic and Geographical Perspective, s. 301, Presses de L’Université du Québec, Québec 2009 / Bernardo de Azevedo da Silva Ramos, Tradiçoes da America Pré-Histórica, cilt 14, bölüm 1, “Especialmente do Brasil”, Imprensa Nacional, Rio de Janeiro 1930 / Bernardo de Azevedo da Silva Ramos, Inscripcões e Tradiçoes da America Prehistorica, “Especialmente do Brasil”, Imprensa Nacional, Rio de Janeiro 1932 / Cyrus Herzl Gordon, The Canaanite Text from Brazil, Orientalia, sayı 37, s. 425 – 436, 1968 / Charles Fort, Is There a Phoenician Tomb in Brazil’s Pedra de Gavea?, The INFO Journal, sayı 10 – 11, s. 12, 1984 / Jerald Fritzinger, Pre-Columbian Trans-Oceanic Contact, s. 35 – 36, Paperback & Lulu Publishing, Morrisville 2016

(5): Zeynep Dramalı, Tarihi Tersten Okumak, “Kristof Kolomb Amerika’nın Son Kâşifiydi”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2015

(6): Lenore Franzen, Statues of Easter Island, s. 6, Creative Education Publishers, Mankato 2006 / Steven Roger Fischer, Island at the End of the World, s. 14, 18, 31, 38, 131 ve 249, Reaktion Books, Londra 2005 / Rupert Ivan Murrill, Cranial and Postcranial Skeletal Remains from Easter Island, s. 82 – 83, University of Minnesota Press, Minneapolis 1968 / Patrick Vinton Kirch, The Evolution of the Polynesian Chiefdoms, s. 77 – 79, Cambridge University Press, Cambridge 1989 / Lenore Franzen, Statues of Easter Island, s. 6, Creative Education Publishers, Mankato 2006

(7): Aidil Adha Sulaiman, Dari Andalusia ke Amerika, s. 158, Perpustakaan Negara Malaysia – Data-Pengkatalogan-Dalam-Penerbitan, Kuala Lumpur 2015 / Syed Akheel Ahmad, Islam and Scientific Enterprise, s. 106 – 110, I. K. International Publishing, Yeni Delhi & Bangalore 2008 / Jeremy Harwood, To the Ends of the Earth, s. 44, Struik Publishers, Kap 2006 / Jonathan Lions, The House of Wisdom – How the Arabs Transformed Western Civilization, s. 78 – 99, Bloomsbury Press, Berlin & Londra & New York 2009 / Anne Buttimer – Luke Wallin, Nature and Identity in Cross-Cultural Perspective, s. 97, Kluwer Academic Publishers, Dordrecht & Londra & Boston 1999 / Mohamed El- Shibiny, The Threat of Globalization to Arab Islamic Culture, s. 69, Dorrance Publishing, Pittsburgh 2005 / Fuat Sezgin, Geschichte des Arabischen Schrifttums, cilt 10 – 12, “Mathematische Geographie und Kartographie im Islam und ihr Fortleben im Abendland”, Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften an der Johann Wolfgang Goethe-Universität, Frankfurt 2000 / Ebû Hesen Ali bin Huseyn bin Ali el- Mesudî, Muruc’ez- Zehab, cilt 1, s. 268 / Ebû Abdullah Muhammed bin Muhammed bin Abdullah bin İdris Şerif el- İdrisî, Nuzhet’el- Muştaq fi İxtiraq’el- Afaq, s. 110 / Tabish Khair – Martin Leer – Justin D. Edwards – Hanna Ziadeh, Other Routes – 1500 Years of African and Asian Travel Writing, s. 12, Signal Books, Oxford 2006 / Gerd Numitor, Khashkhash Ibn Saeed Ibn Aswad, kitabın tümü, Flu Press, 2011 / Frederick William Dame, The Muslim Discovery of America, s. 62, BoD – Books on Demand, 2013 / Carl Lehrburger, Secret of Ancient America, s. 12 ve 102, Bod, Mind and Spirit Publishing, 2015 / Howard Barraclough Barry Fell, Saga America, “A Startling New Theory on the Old World Settlement of America Before Columbus”, Times Books, New York 1980 / Lionel Fanthorpe – Patricia Fanthorpe, Mysteries and Secrets of the Templars, s. 167, Dundurn Press, Toronto 2005

(8): İbrahim Sediyani, Adını Arayan Coğrafya, s. 52, Özedönüş Yayınları, İstanbul 2009 / İbrahim Sediyani, Vikingler Selam Durdu Ben Âşık Olunca İskandinavya’ya – 38, Sediyani Seyahatnamesi, cilt 10, bölüm 38, İskandinavya gezisi, 23 Şubat 2018 / Thora Martina Herrmann – Thibault Martin, Indigenous Peoples’ Governance of Land and Protected Territories in the Arctic, s. 136, Springer Publishing, Heidelberg & Dordrecht & Londra & New York 2016 / Earle Rice Jr., The Life and Times of Erik the Red, s. 34 – 39, Mitchell Lane Publishers, Hallandale 2009 / Bodil Kaalund, The Art of Greenland, s. 9, University of California Press, Berkeley & Londra & Los Angeles 1979 / Clements R. Markham, The Lands of Silence, s. 42 – 47, Cambridge University Press, Cambridge 2015 / Peter Sawyer, The Oxford Illustrated History of the Vikings, s. 118, Oxford University Press, Oxford & New York 1997 / Simon Adams, History of the World, s. 144, DK Publishing, Münih & Londra & Delhi & New York & Melbourne 2004 / Karl G. Heinze, Baltic Sagas, s. 29, Virtualbookworm Publishing, 2003 / Peoples of the Americas, cilt 6: Grönland ve Jamaika, s. 292, Marshall Cavendish Publishing, Londra & New York & Toronto & Sydney 1999 / Thomas Haine, What Did the Viking Discoverers of America Know of the North Atlantic Environment?, s. 60 – 65, Weather Publishing, Baltimore 2008 / Iver A. Langmoen, The Norse Discovery of America, Neurosurgery, sayı 57, bölüm 6, s. 1076 – 1087, Aralık 2005 / Ole Helmhausen – Helmut Linde, Kanada Osten, s. 228, Baedeker Verlag, Ostfildern 2013 / William B. Hamilton, The Macmillan Book of Canadian Place Names, s. 118 ve 226, Macmillan of Canada Publishing, Toronto 1978 / Magnus Magnusson – Hermann Pálsson, The Vinland Sagas, cilt 7, s. 64 – 67 ve cilt 12, s. 102, Penguin Books, Londra 1965 / Keneva Kunz, The Sagas of the Icelanders, “The Vinland Sagas”, s. 666, Viking Penguin, New York 2001 / Steve Sullivan – Stephen Krensky, Who Really Discovered America?, s. 36, Hastingshouse & Daytrips Publishing, Winter Park 1991

(9): age / age / age / age / age / age / age / age / age / age / age / age / age / age / age / age

(10): Wolfgang Stein, Kolumbus oder Wer Entdeckte Amerika?, Cornelia Giesing, “Das Vorkolumbische Amerika aus Circumpazifischer Sicht, s. 38 – 65, Hirmer Verlag, Münih 1992, PDF’ine buradan ulaşabilirsiniz: https://epub.ub.uni-muenchen.de/5743/1/5743.pdf

(11): John M. Murrin – Paul E. Johnson – James M. McPherson – Alice Fahs – Gary Gerstle – Emily S. Rosenberg – Norman L. Rosenberg, Liberty, Equality, Power – A History of the American People, “From Beringia to the Americas”, s. 4, Thomson & Wadsworth Publishing, Boston 2008

(12): Jordan Paper, A Material Case for a Late Bering Strait Crossing Coincident with Pre-Columbian Trans-Pacific Crossings, Sino-Platonic Papers, sayı 39, Ağustos 1993

(13): Pınar Günler, İlk Amerika Yerlilerini 250 Sibiryalı Oluşturuyor, Arkeofili, 5 Haziran 2018, http://arkeofili.com/ilk-amerikan-yerlilerini-250-sibiryali-olusturuyor/ / Kızılderili Kıtası’nın İlk Yerlileri 250 Sibiryalı idi, Sediyani Haber, 5 Haziran 2018, http://www.sediyani.com/?p=22781

(14): Dilara Uçar, İlk Amerikalılar Kimdi? 11.000 Yıllık DNA İpuçları Veriyor, Arkeofili, 14 Kasım 2018, http://arkeofili.com/ilk-amerikalilar-kimdi-11-000-yillik-dna-ipuclari-veriyor/ / Kızılderili Kıtası’nın İlk Yerlileri Kimdi? | 11.000 Yıllık DNA İpuçları Veriyor, Sediyani Haber, 14 Kasım 2018, http://www.sediyani.com/?p=25695

(15): agy / agy

(16): Edward J. Vajda, The Siberian Origins of Native Americans, Pandora, http://pandora.cii.wwu.edu/vajda/ea210/SiberianOriginsNA.htm

(17): Paul S. Boyer – Clifford E. Clark Jr. – Joseph F. Kett – Neal Salisbury – Harvard Sitkoff – Nancy Woloch, The Enduring Vision – A History of the American People, cilt 1, bölüm 1, “Native Peoples of America, to 1500”, “Chronology 13000 BC – AD 1500”, s. 3, Houghton Mifflin Company, Boston & New York 2009

(18): Owen Jarus, Evidence of Pre-Columbus Trade Found in Alaska House, Live Science, 16 Nisan 2015, https://www.livescience.com/50506-artifacts-reveal-pre-columbus-trade.html

(19): Simon Romero, Discoveries Challenge Beliefs on Humans’ Arrival in the Americas, The New York Times, 27 Mart 2014

(20): agm

(21): John L. Sorenson – Carl L. Johannessen, Scientific Evidence for Pre-Columbian Transoceanic Voyages, Sino-Platonic Papers, Department of East Asian Languages and Civilizations, sayı 133, University of Pennsylvania, Pennsylvania 2004

(22): C. Winters, Inference of Ancient Black Mexican Tribes and DNA., Webmed Central Genetics, sayı 6, bölüm 3,  2015

(23): José Melgar, Boletín de la Sociedad Mexicana de Geografía y Estadística, cilt 2, bölüm 1, s. 104 – 109 ve 292 – 297, Mexico 1869

(24): Gabriel Haslip-Viera – Bernard Ortiz de Montellano – Warren Barbour, CA Forum on Anthropology in Public: Robbing Native Cultures: Van Sertima’s Afrocentricity and the Olmecs, Current Anthropology, sayı 38, bölüm 3, s. 419 – 441, Haziran1997, https://www.unl.edu/rhames/courses/current/vansertima.pdf

(25): İbrahim Sediyani, Siyah Devrim, s. 29 – 30, Parafiks Yayınları, Edirne 2015

(26): S. A. Wells, American Drugs in Egyptian Mummies,  http://www.faculty.ucr.edu/~legneref/ethnic/mummy.htm

(27): Curse of the Cocaine Mummies, A TVF Production, Channel Four, Discovery Channel, 1997

(28): Duncan Edlin, A Look at the Evidence for Cocaine in Mummies, Hall of Ma’at, http://www.hallofmaat.com/modules.php?name=Articles&file=article&sid=45

(29): P. C. Buckland – E. Panagiotakopulu, Rameses II and the Tobacco Beetle, Antiquity, sayı 75, s. 549 – 556, 2001

(30): Ann Rosalie David, Egyptian Mummies and Modern Science, D. C. Counsell, “Intoxicants in Ancient Egypt? Opium, Nymphea, Coca and Tobacco” bölümü, Cambridge University Press, Cambridge 2008

(31): Maurice Bucaille, Mummies of the Pharaohs: Modern Medical Investigations, s. 186 – 188, St. Martin’s Press, New York 1990

(32): P. C. Buckland – E. Panagiotakopulu, Rameses II and the Tobacco Beetle, Antiquity, sayı 75, s. 549 – 556, 2001

(33): Zeynep Dramalı, Tarihi Tersten Okumak, “Kristof Kolomb Amerika’nın Son Kâşifiydi”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2015

(34): Kwang – Chi Chang, Art, Myth and Ritual: The Path to Political Authority in Ancient China, s. 2, Harvard University Press, Londra & Cambridge & Massachusetts 1983

(35): Hengwei Wang, Zong Hu Lişi Jiangtang, s. 11 – 13, Zonh Hua Şuju, Pekin 2005

(36): James Dean, Anthropolgy, The American Naturalist, sayı 18, s. 98 – 99, Ocak 1884

(37): Lutz Roewer – Michael Nothnagel – Leonor Gusmão – Veronica Gomes – Miguel González – Daniel Corach – Andrea Sala, Continent-Wide Decoupling of Y-Chromosomal Genetic Variation from Language and Geography in Native South Americans, PLoS Genetics, 11 Nisan 2013

(38): Emilio Estrada – Betty J. Meggers – Clifford Evans, Possible Transpacific Contact on the Coast of Ecuador, Science, sayı 135, bölüm 3501, s. 371 – 372, 2 Şubat 1962

(39): Stuart J. Fiedel, Prehistory of the Americas, s. 188 – 189, Cambridge University Press, Cambridge 1992

(40): Luc – Normand Tellier, Urban World History: An Economic and Geographical Perspective, s. 301, Presses de L’Université du Québec, Québec 2009

(41): The Encyclopedia of World History, “Phoenicia” maddesi, Houghton Mifflin Company, Massachusetts 2001 / The Routledge Encyclopedia of Ancient Mediterranean Religions, “Phoenicia” maddesi, s. 721, Routledge Publishing, New York 2016

(42): The London Encyclopaedia or Universal Dictionary of Science, Art, Literature and Practical Mechanics, cilt 4, s. 560 – 562, Londra 1829

(43): Stéphane Gsell, Histoire Ancienne de L’Afrique du Nord, cilt 4, s. 140, Librairie Hachette, Paris 1913 / G. Kenneth Jenkins – Richard Warrington Baldwin Lewis, Carthaginian Gold and Electrum Coins, s. 25 – 26, Royal Numismatic Society, Londra 1963 / Sabatino Moscati, Die Phöniker, s. 341 – 347, Kindler Verlag, Zürih 1966 / Gamal Mokhtar, Histoire Générale de L’Afrique, cilt 2, Pierre Salama, “Le Sahara Pendant L’Antiquité Classique”, s. 553 – 574, Éditions UNESCO, Paris 1980 / Werner Huß, Geschichte der Karthager, s. 173, Beck Verlag, Münih 1985 / Dierk Lange, Ancient Kingdoms of West Africa, s. 277, Verlag J. H. Röll, Dettelbach 2004 / Edward Lipiński, Orientalia Lovaniensia Analecta – Itineraria Phoenicia, s. 204 – 205, Uitgeverij Peeters, Leuven & Paris & Dudley 2004

(44): Sabatino Moscati, Die Phöniker, s. 48 ve 654, Kindler Verlag, Zürih 1966 / Glenn Markoe, Phoenicians, s. 55, University of California Press, Berkeley 2000 / Maria Eugenia Aubet,  The Phoenicians and the West: Politics, Colonies and Trade, s. 215, Cambridge University Press, Cambridge 2001 / Edward Lipiński, Orientalia Lovaniensia Analecta – Itineraria Phoenicia, s. 427, Uitgeverij Peeters, Leuven & Paris & Dudley 2004 / John Iliffe, Africans: The History of a Continent, s. 31, Cambridge University Press, Cambridge 2007

(45): İbrahim Sediyani, Siyah Devrim, s. 29, Parafiks Yayınları, Edirne 2015

(46): Jonathan S. Swift, Understanding Business in the Global Economy, s. 35, Palgrave Macmillan Publishing, Londra & New York 2017 / Gottlieb Guntern, The Spirit of Creativity, s. 434, University Press of America, Lanham 2010 / David O’Connor, The Basics of Economics, s. 23 – 24, Greenwood Press, Londra 2004

(47): Stephen K. Stein, The Sea in World History, cilt 1, s. 95, ABC – CLIO Publishers, Santa Barbara 2017 / Maria Eugenia Aubet,  The Phoenicians and the West: Politics, Colonies and Trade, s. 16, Cambridge University Press, Cambridge 2001

(48): Christoph Kurt, Seemännische Fachausdrücke bei Homer: Unter Berücksichtigung Hesiods und der Lyriker bis Bakchylides, s. 60, Vandenhoeck & Ruprecht Verlag, Göttingen 1979 / Barry Cunliffe, Europe Between the Oceans, s. 241, Yale University Press, New Haven 2008

(49): W. F. Albright, The Amarna Letters From Palestine, Syria, The Philistines and Phoenicia, cilt 1, bölüm 20 – 23, Cambridge University Press, Cambridge 1966

(50): Dünyadaki bütün ansiklopedilerde “Fenikeliler” ve “Fenike alfabesi” maddeleri

(51): Luc – Normand Tellier, Urban World History: An Economic and Geographical Perspective, s. 301, Presses de L’Université du Québec, Québec 2009

(52): Rodney P. Carliste – J. Geoffrey Golson, Native America from Prehistory to First Contact, s. 16, ABC – CLIO Publishers, Oxford & Denver & Santa Barbara 2007 / Michael Bradley, Grail Knights of North America, s. 78 – 81, Hounslow Press, Oxford & Toronto 1998 / Terry J. O’Brien, Fair Gods and Feathered Serpents, s. 185 – 186, Horizon Publishers, Bountiful 1997 / Giacomo Beltrami, Pilgrimage in Europe and America, cilt 2, s. 122, Applewoods Books, Carlisle 1824

(53): Diódoros, História Universal, cilt 5, bölüm 19 – 20, s. 145 – 211, http://penelope.uchicago.edu/Thayer/E/Roman/Texts/Diodorus_Siculus/5B*.html

(54): Cyrus Herzl Gordon, Paraiba Inscription, Life, 10 Haziran 1968

(55): Bernardo de Azevedo da Silva Ramos, Tradiçoes da America Pré-Histórica, cilt 14, bölüm 1, “Especialmente do Brasil”, Imprensa Nacional, Rio de Janeiro 1930 / ayrıca bkz. Bernardo de Azevedo da Silva Ramos, Inscripcões e Tradiçoes da America Prehistorica, “Especialmente do Brasil”, Imprensa Nacional, Rio de Janeiro 1932 (Birinci kaynak ölümünden bir yıl önce kendi yayınladığı eseri, ikinci kaynak da ölümünden bir yıl sonra O’nun anısına yayınlanan eseridir)

(56): Gabriela Martin, Pré-História do Nordeste do Brasil, s. 26, Editora Universitária Federal de Pernambuco, Recife 1997 / Marcus Vinicius de Freitas, Charles Frederick Hartt, Um Naturalista no Império de Pedro II, s. 204, Editora Universidade Federal de Minas Gerais, Belo Horizonte 2002 / Frank Joseph, The Lost Colonies of Ancient America, Body, Mind & Spirit Publishing, 2013 / Marcio José Silva, Bizarrices no Brasil I: A Política, Appris Editora, Curitiba 2018

(57): Cyrus Herzl Gordon, The Canaanite Text from Brazil, Orientalia, sayı 37, s. 425 – 436, 1968 / Niels Peter Lemche, The Israilites in History and Tradition, s. 181, Westminister John Knox Press, Londra 1998 / William H. Stiebing, Ancient Astronauts, Cosmic Collisions and Other Popular Theories about Man’s Past, s. 143, Prometheus Books, New York 1984

(58): Charles Fort, Is There a Phoenician Tomb in Brazil’s Pedra de Gavea?, The INFO Journal, sayı 10 – 11, s. 12, 1984 / ayrıca bkz. Jerald Fritzinger, Pre-Columbian Trans-Oceanic Contact, s. 35 – 36, Paperback & Lulu Publishing, Morrisville 2016

(59): Bernardo de Azevedo da Silva Ramos, age / Cyrus Herzl Gordon, age / Charles Fort, age / Jerald Fritzinger, age

(60): Robertus Comtaeus Nortmannus, De Origine Gentium Americanarum Dissertatio, Amstelodami, Typis Nicolai Ravesteinii, Amsterdam 1644 / Robert Watt, Bibliotheca Britanicca, cilt 1, s. 251, Edinburgh 1824 / Georg Horn, De Originibus Americanis Libri Quatuor, s. 1 – 12, Hagae Comitis, Lahey 1652 / Candido Costa, O Descobrimento da America e do Brazil, s. 43, Papelaria Americana, Pará 1896 / Johannis Hoornbeek, De Conversione Indorum & Gentilium, cilt 2, s. 62, Amsterdam 1824 / Herbert F. Wright, Origin of American Aborigines: A Famous Controversy, The Catholic Historical Review, sayı 3, s. 257 – 275, Ekim 1917

(61): Frank Edward Manuel – Fritzie Prigohzy Manuel, James Bowdoin and the Patriot Philosophers, s. 197 – 198, American Philosophical Society, Philadelphia 2003

(62): Ross Taylor Christensen, The Phoenicians and the Ancient Civilizations of America, Ancient America, http://www.ancientamerica.org/library/media/HTML/1ofnf5kk/15.%20THE%20PHOENICIANS%20AND%20THE%20ANCIENT%20CIVILIZATIONS%20OF%20AMERICA.htm?n=0

(63): Hans Giffhorn, Wurde Amerika in der Antike Entdeckt?: Karthager, Kelten und das Rätsel der Chachapoya, kitabın tümü, C. H. Beck Taschenbuch, Münih 2013

(64): John Denison Baldwin, Ancient America, “The Phoenician Theory” bölümü, 1871

(65): Albert B. Southwick, Mystery of Dighton Rock, Telegram Gazette, 10 Ocak 2013

(66): Marc McMenamin Unveils New Theory with Profound Evolutionary Implications, College Street Journal, 17 Ekim 1997 / Mc Menamin Offers New Evidence for Controversial Theory, College Street Journal, 9 Ocak 1999

(67): Marc Allan McMenamin, Carthaginian Cartagraphy: A Stylized Exergue Map, Meanma Press, Massachusetts 1996 / Marc Allan McMenamin, The Phoenician World Map, Mercator’s World, sayı 2, s. 46 – 51, 1997 / ayrıca bkz. James Maurice Scott, Geography in Early Judaism and Christianity, s. 182 – 183, Cambridge University Press, Cambridge 2005 / ayrıca bkz. Kevin McCaffrey, Who Discovered the Americas?, New Views, https://www.mtholyoke.edu/offices/comm/vista/9606/4.html

(68): Amerika Kıtasında Kürdistan Tanrıları, Ancient Code, Sediyani Haber, 5 Nisan 2017, http://www.sediyani.com/?p=15817

(69): agh

(70): agh

(71): agh

(72): Ludwig Schwennhagen, Antiga História do Brasil, De 1100 a. C. a 1500 d. C., Imprensa Official, 1928 / Colonel A. Braghine, The Shadow of Atlantis, 2016

(73): William Hardy McNeill, The Rise of the West: A History of the Human Community, University of Chicago Press, Chicago 1963

(74): Betty Jane Meggers, The Transpacific Origin of Mesoamerican Civilization: A Preliminary Review of the Evidence and Its Theoretical Implications, American Anthropologist, Mart 1975

(75): Kenneth L. Feder, Frauds, Myths and Mysteries, s. 103 – 104, Mayfield Publishing, Houston 1999

(76): Zeynep Dramalı, Tarihi Tersten Okumak, “Kristof Kolomb Amerika’nın Son Kâşifiydi”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2015

(77): Joseph de Guignes, Le Fou-Sang des Chinois est-il L’Amérique?, Mémoires de L’Académie des Inscriptions et Belles Lettres, sayı 28, Paris 1761

(78): Konrad Haebler, Die Columbus-Literatur der Jubiläumszeit, Historische Zeitschrift, sayı 74, s. 231 – 244, Berlin 1895

(79): William Marder, Indians in the Americas, s. 51, The Book Tree Publishing, San Diego 2005 / Kenneth L. Feder, Encyclopedia of Dubious Archaeology – From Atlantis to the Walam Olum, s. 116 – 117 ve 209, Greenwood Publishing, Oxford & Denver & Santa Barbara 2010

(80): Dictionary of Canadian Biography, cilt 1, “Saint Brendan (Bréanainn)” maddesi, University of Toronto & Université Laval, Toronto 2003 / Timothy Severin, The Voyage of the “Brendan”, National Geographic Magazine, yıl 6, sayı 152, s. 768 – 797, Aralık 1977 / Timothy Severin, The Brendan Voyage: A Leather Boat Tracks the Discovery of America by the Irish Sailor Saints, McGraw – Hill Book Company, 1978 / Timothy Severin, Atlantic Navigators: The Brendan Voyage, 2005 Gresham College sunumu, National Geographic Voices, 16 Mayıs 2013 / Andrew Howley, Did St. Brendan Reach North America 500 Years Before the Vikings?, National Geographic Voices, 16 Mayıs 2013 / Robert Reily, Irish Saints, s. 37, Wing Books, New Jersey 1964 / Paul H. Chapman, The Man Who Led Columbus to America, Atlanta, Georgia, Judson Press, 1973 / ayrıca bkz. Irish Monks and the Voyage of St. Brendan, Newfoundland and Labrador Heritage Web Site Project, 1997, http://www.heritage.nf.ca/articles/exploration/st-brendan-voyage.php

(81): age / agm / age / ags / agm / age / age / agy

     SEDİYANİ SEYAHATNAMESİ

     CİLT 11

 


Parveke / Paylaş / Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir