22 NİSAN
ARJANTİN
Dünden kalan tüm yorgunluğumuza rağmen, bugün de her zamanki gibi sabah erkenden kalkıyoruz.
Gezi arkadaşım, can dostum güzel insan sevgili Yaşar Gülen ile beraber, bu yeni günümüzde, ilk işimiz, her sabah ilk olarak yaptığımız gibi, otelde güzel bir kahvaltı yapmak. Kahvaltı yapmadan güne başlamak, abdest almadan namaza başlamak gibi bir şey.
Amérian Buenos Aires Park Hotel adlı otelimizin 1. katında bulunan kahvaltı salonuna iniyoruz, kahvaltı için. Oteldeki kahvaltılar, açık büfe.
Arjantin’de kahvaltı sofralarının vazgeçilmezi olan ve bizlerin de burada tadına hayran kaldığımız “medialuna” adlı krozon ve diğer lezzetlerle yapıyoruz kahvaltımızı.
Kahvaltıdan sonra, bugün de tüm gün Buenos Aires’i gezmek için otelden dışarı çıkıyoruz.
Tıpkı dün yaptığımız gibi, bugün de yürüyerek gezeceğiz şehri. Taksi de neymiş, otobüs de neymiş? Biz buraya “Arjantin’i gezmeye” gelmedik, “Arjantin’i yaşamaya” geldik.
Fakat önce yapmamız gereken bir iş var: “Buquebus” adlı seyahat şirketinin bürosuna gitmek.
Komşu ülke Uruguay’a yapacağımız gezi için bilet ve tur rezervasyonlarımızı yaptırmamız gerekiyor. Niyetimiz, yarın veya öbürgün, sabah erkenden Arjantin’in başkenti Buenos Aires’ten gemiyle Uruguay’ın başkenti Montevideo’ya gitmek, sabahtan akşama kadar Montevideo’da gezmek, sonra da aynı gece Buenos Aires’e yani Arjantin’e geri dönmek.
Bir günlük muhteşem bir gezi olacak o.
Biletlerimizi alıp tur rezervasyonlarımızı yaptırmak için önce “Buquebus” seyahat şirketine uğrayacak, o işimizi hallettikten sonra şehri gezeceğiz.
“Buquebus” seyahat şirketinin merkez bürosu – ki limandadır ve gemiler de ordan kalkıyor – otelimize çok yakın. Yürüyerek 10 – 15 dakikalık mesafede. Otelimizin önünden, Viamonte adlı caddeden aşağıya doğru indik mi, birkaç dakika sonra orda oluyoruz.
Amérian Buenos Aires Park Hotel adlı otelimizin önündeki Viamonte adlı caddeden aşağıya doğru yürümeye başlıyoruz, Yaşar kardeşimle birlikte.
5 dakika içinde yolumuzu kesen Avenida Leandro Nicéforo Alem (Leandro Nicéforo Alem Caddesi) adlı geniş anayola varıyoruz. Bu anayolda, trafik lambalarında karşıdan karşıya geçiyoruz. Avenida Viamonte (Viamonte Caddesi), yolun öbür tarafında devam ediyor. Biz de devam ediyoruz.
Sadece 3 dakika içinde yolumuzu kesen ikinci geniş anayola, Avenida Eduardo Madero (Eduardo Madero Caddesi)’ya varıyoruz. Burda da trafik lambalarında karşıdan karşıya geçiyoruz.
Yolun karşı tarafında, Mariquita Sánchez de Thomspon adlı dar bir sokak uzanıyor. Büyük bir bölümü inşaat halinde olan bu dar sokaktan geçiyoruz. Sokağın bir kısmında, üstümüzün kapalı olduğu ve tahtalardan yapılmış kapalı bölmelerden geçiyoruz.
Sokağın bittiği yerde, Avenida Alicia Moreau de Justo (Alicia Moreau de Justo Caddesi) adlı geniş anayol uzanıyor. Oldukça işlek olan bu yol, limandan önceki son yol. Caddeye varınca, trafik lambalarında karşıdan karşıya geçiyoruz ve yolun öbür tarafına, liman kıyısına varınca sola dönüp yürümeye devam ediyoruz.
Liman kesimi oldukça hareketli. İnsanlar cıvıl cıvıl, arabalar vızır vızır. Medet yâ Hızır…
Burası Buenos Aires’in “Puerto Madero” (Madero Limanı) olarak adlandırılan liman semti. 2, 1 km² büyüklüğündeki bu liman semtinde toplam 8000 kişi yaşıyor.
Arjantin’in telefon ve internet merkez binası olan “Telecom Argentina S. A.” binasının önündeyiz. Bu yüksek binanın sağ tarafında Avenida Cecilia Grierson (Cecilia Grierson Caddesi) adlı bir yol var ve yolun karşı tarafında “Buquebus” seyahat şirketi ve limanı bulunuyor.
“Telecom Argentina S. A.”, 8 Kasım 1990 tarihinde kurulmuş bir şirket. Günümüzde bünyesinde 16 bin 224 kişinin çalıştığı şirketin yıllık cirosu, 40 milyar 496 milyon Arjantin Pesosu.
Binanın önünde fotoğraf çektiriyoruz…
Avenida Cecilia Grierson adlı caddeden karşıya geçiyoruz. İşte, bizi gemiyle Uruguay’a götürecek ve sonra orda gezdirip geri getirecek olan “Buquebus” adlı seyahat şirketinin merkezindeyiz.
“Buquebus” adlı bu seyahat şirketi, Arjantin’in başkenti Buenos Aires ile Uruguay’ın başkenti Montevideo arasında gemi ve otobüs seferlerini gerçekleştiren şirkettir ve benle gezi arkadaşım Yaşar Gülen, bu şirket vasıtasıyla bu muhteşem geziyi gerçekleştireceğiz. Bir tur ayarlayacağız ve Uruguay’a gidip bütün gün başkent Montevideo’yu gezeceğiz. Ancak biletleri henüz almadık, şimdi alacağız. Şirketin ana merkezi zaten otelimizin hemen dibinde, buranın en büyük, tüm dünyanın ise en geniş nehri olan Gümüş Nehir (İsp. Río de la Plata) kıyısındadır.
İçeri giriyoruz.
İki katlı merkezin üst katında yolcu bekleme odaları, café ve restoranlar, alt katında da bürolar var. O bürolardan birine giriyoruz.
Bize “Bienvenido” (= Hoşgeldiniz) diyorlar ve nasıl yardımcı olabileceklerini soruyorlar. Ben Karakoçan İspanyolcası’yla, Yaşar da Varto İngilizcesi’yle, Uruguay’a gidip gezmek istediğimizi anlatmaya çalışıyoruz.
Ne zaman gitmek istediğimizi soruyorlar. Yaşar’la birbirimize bakıyoruz:
– Abi hangi gün gidelim?
– Bugün Pazartesi mi?
– Evet.
– Çarşamba gidelim. Gezimizin tam ortasında olsun.
– Tamam, uygundur.
Onlara 24 Nisan Çarşamba günü gitmek istediğimizi söylüyoruz. “Tamam” deyip bilgisayardaki datalara bakıyorlar ve işlem yapmaya başlıyorlar.
Tarife ve fiyat şöyle:
● Sabah saat 07:30’da Arjantin’in başkenti Buenos Aires’ten gemi kalkacak.
● Río de la Plata (Gümüş Nehir) üzerinde 2 saat 15 dakika süren gemi yolculuğundan sonra sabah saat 09:45’te Uruguay’ın başkenti Montevideo’ya varacağız.
● Montevideo limanında, aynı “Buquebus” şirketine ait bir otobüs bizi alacak ve o otobüs, grubumuza tüm gün Montevideo şehrini gezdirecek.
● Otobüsle gerçekleştireceğimiz Montevideo şehir gezisi esnasında, Montevideo’nun tüm tarihî ve turistik mekânlarını, önemli yerlerini göreceğiz. Her önemli yerde otobüs duracak, biz inip o önemli mekânda birkaç dakika zaman geçireceğiz.
● Öğle vakti güzide bir restoranda öğle yemeği yiyeceğiz.
● Akşam saat 19:30’da Uruguay’ın başkenti Montevideo’dan gemi kalkacak, geri dönüş için.
● Río de la Plata (Gümüş Nehir) üzerinde 2 saat 15 dakika süren gemi yolculuğundan sonra gece saat 21:45’te Arjantin’in başkenti Buenos Aires’e geri varacağız.
● Bu muhteşem gezinin ücreti, kişi başı 130 Euro (€). Bu fiyatın içine, Arjantin – Uruguay ve Uruguay – Arjantin gemi yolculuğu, Montevideo şehir gezisini yaptıran otobüs turu ve Montevideo’da öğle vakti bir restoranda yiyeceğimiz öğle yemeği dahil.
Biletlerimizi alıp rezervasyonumuzu yapıyoruz. Ücretlerini ödüyoruz. İki gün sonra Uruguay’a gideceğiz…
İşimiz bittikten sonra dışarı çıkıyoruz. Ve başlıyoruz tıpkı dün olduğu gibi Buenos Aires şehrini gezmeye…
Dün Buenos Aires’i gezerken, otelimizden batıya doğru yürüyerek şehri gezmiştik. Bugün ise Buenos Aires’i gezerken, kuzeye doğru yürüyerek şehri gezeceğiz. Doğuya doğru yürüyerek şehri gezmemiz zaten mümkün değil, çünkü otelimizden doğuya doğru yürüdüğümüzde 15 dakika içinde şehir bitiyor. Şu anda Gümüş Nehir (İsp. Río de la Plata) kıyısındayız ve burada şehir hatta ülke bitiyor. “Dünyanın en geniş nehri” olan ve nehirden çok denizi andıran bu suyun karşı tarafı Uruguay.
Şu anda bulunduğumuz yer, Buenos Aires’in 48 semtinden biri olan “Puerto Madero”. İsminin anlamı “Madero Limanı”, bu semtin. Şehrin liman semti. 2, 1 km² büyüklüğündeki bu liman semtinde toplam 8000 kişi yaşıyor.
Şehrin doğu kesimine yakın konumu, bölgesinin genişliği ve nehir manzarası, bu bölgeyi Buenos Aires’teki en değerli yerlerden biri haline getiriyor.
Semt, adını, 19. yy’da Buenos Aires’te yaşayan bir tüccar olan, şehrin limanının inşâsı için üç proje sunan ve sonuncusu dönemin Arjantin Devlet Başkanı Alejo Julio Argentina Roca Paz (1843 – 1914) tarafından kabul edilen Eduardo Madero (1833 – 94)’dan alıyor.
Kuruluşundan bu yana Buenos Aires’te, gemilerin mallarını yüklemek ve boşaltmak için yeterli bir liman yoktu. Bunun sebebi; Río de la Plata (Gümüş Nehir)’nın sığ sularıdır. Nehir oldukça geniş olmasına rağmen fazla derin değildir, sığ bir akarsudur.
Nehrin bu özelliği, aslında ilk başlarda şehir için bir avantajdı. Çünkü şehri düşman saldırılarından koruyordu. Nehir suları çok sığ olduğu için, düşman gemileri buradan gelerek şehre saldıramıyordu. Örneğin 1806 – 07 yıllarındaki İngiliz istilâsı sırasında ve 1811 – 12 yıllarında Montevideo Krallığı’nın Buenos Aires’i bombalama girişimleri sırasında, nehir sığ sularıyla Buenos Aires’i koruyan bir kalkan görevi görmüştür.
Ancak bu avantaj, sonraki yarım yüzyıl içinde büyüyen ve genişleyen ticarî faaliyetlerin bu yeni aşamasında büyük bir dezavantaja dönüşmüştür. Kıyıya çok yaklaşamayan tekneler, doğal liman olarak işlev gören nehrin “kuyularına” (yeterli derinlikte olan kısımlarına) demir atmak zorunda kaldılar. Büyük arabalar ve tehlikeli mavna yolcuları, ürünlerini almak için oraya gitmek zorunda kalıyordu. Borneo’ya birkaç gün demir atmış olan gemiler de sık sık değişen rüzgârlara ve kuvvetli fırtınalara maruz kalıyorlardı.
1882 yılında Arjantin Devlet Başkanı Julio Argentina Roca, kendi yardımcısı olan Arjantin Devlet Başkan Yardımcısı Francisco Barnabé Madero (1816 – 96)’nun yeğeni olan Arjantinli işadamı Eduardo Madero’yu bu sorunu çözmek için yeni bir liman inşâ etmekle görevlendirdi.
Madero, Başkan Roca’ya üç proje sundu ve sonuncusu 1884’te kabul edildi. Hükûmet ile sözleşme imzalandı. Madero’nun projesi, ilginçtir, nerdeyse yüz yıldır buradan şehre saldırıp işgal etmeye çalışan bir ülkenin insanları olan İngiliz mühendisler John Hawkshaw (1811 – 91), Harrison Hayter (1825 – 98), Thomas Andrew Walker (1828 – 89) ve James Murray Dubson (1846 – 1924) tarafından gerçekleştirilecekti. Hatta proje için gereken malî kaynak da, İngiltere’nin başkenti Londra (İng. London)’da bulunan “Barings Bank” adlı bankanın vereceği krediyle sağlanacaktı.
İnşaat 1 Nisan 1887 günü başladı. Güney rıhtımı 28 Ocak 1889’da açıldı. Ardından 31 Ocak 1889’da 1 numaralı rıhtım, 28 Eylül 1890’da 2 numaralı rıhtım, 31 Mart 1892’de 3 numaralı rıhtım, 7 Mart 1897’de 4 numaralı rıhtım açıldı ve kuzey kanalının ilk aşaması 15 Temmuz 1897’de tamamlandı. Son olarak, kuzey kanalının son aşaması 31 Mart 1898’de etkinleştirildi ve liman çalışması böylece tamamlandı. Oraya karayoluyla ulaşmak için, limanı şehir merkezine bağlayan son teknoloji ürünü 4 tane döner köprü de kuruldu. Bu döner köprüler, gemilerin bir iskeleden diğerlerine sorunsuz geçişlerini sağladı.
Puerto Madero yani Madero Limanı’nın 1887’de başlayan inşâ çalışması 11 yıl sürdü ve limanın yapımı 1898 yılında tamamlandı ancak, projenin sahibi olan ve limana da ismi verilen Eduardo Madero, inşaat henüz sürerken ve limanın yapımı bitmemişken, 31 Mayıs 1894 günü hayata gözlerini yumdu.
Liman o dönemde bir “mühendislik harikası”ydı. Ancak dünyada daha “harika” olan birşey vardı: O da sürekli gelişen uygarlık ve bunun neticesinde kendi zamanında üstün kabul edilen hemen her yapının bir süre sonra “modası geçmiş” durumuna düşmesi. Limanın tamamlanmasından çok değil, sadece 10 yıl sonra, daha büyük gemilerin inşâ edilmesi nedeniyle bu liman yetersiz gelmeye başladı.
Hükûmet yeni bir limanın yapımının zorunluluğu ile yüzleşmek zorunda kaldı. Liman aynı yerde yapılacaktı. Eskisi yıkılıp yeni ve daha modern bir liman inşâ edilecekti.
Hükûmet, bu iş için Arjantinli inşaat mühendisi Luis Augusto Huergo (1837 – 1913)’yu görevlendirdi. Ki Huergo, liman projesinin ilk uygulamaya konduğu 1882’de sunduğu proje hükûmet tarafından reddedilen mühendislerden biriydi.
1911 yılında başlanan yeniden inşaat çalışmaları ancak 1926’da tamamlanabildi. Limana “Puerto Nuevo” (Yeni Liman) diye ikinci bir isim verildi.
1990’lı yıllardan başlayarak, İspanya’nın Katalonya özerk bölgesinin başkenti Barcelona’nın şehir konseyinin tavsiyesiyle, mıntıkanın silüeti tümüyle değişti ve modern bir görünüm kazandı. Yerli ve yabancı yatırımcıların girişimiyle bölgede onlarca işyeri, mağaza ve ticarî işletme açıldı. Gökdelenler inşâ edildi ve burası başkent Buenos Aires’in “SkyLine”ı halini aldı. Özel üniversiteler, restoranlar, lüks oteller açıldı.
Puerto Madero şu anda Buenos Aires şehrindeki en büyük kentsel dönüşüm projesini temsil ediyor. Sadece on yıl içinde etkileyici bir canlanma geçirmiş olan bu mıntıka, dünyadaki en başarılı kıyı şeridi yenileme projelerinden biridir.
2000 yılından bu yana, tamamlandığında Buenos Aires’teki en yüksek bina olan El Faro binası da dahil olmak üzere 50 kat ve üzeri yüksekliğinde bir dizi konut gökdelen inşâ edildi. Bunlar arasında Alvear Kulesi, Renoir Kuleleri, El Faro Kuleleri, Puerto Madero Şato Kulesi ve Mulieris Kuleleri bulunmaktadır. Yakın zamanda hizmete giren diğer pekçok yüksek bina arasında Le Parc Kulesi ile Hilton ve River View Kuleleri sayılabilir. 235 m yüksekliğindeki Alvear Kulesi, şu anda şehrin en yüksek binasıdır ve ayrıca Puerto Madero’da yer almaktadır. Ofisler ve oteller için ek yüksek binalar halen inşâ ediliyor veya planlama aşamasında.
Bu durum, Puerto Madero’yu Buenos Aires’in en pahalı semti durumuna getirmiştir. Semt ayrıca “kriminal açıdan” şehrin en güvenli bölgesidir. Çünkü çok sayıda özel gözetimin yanısıra pekçok polis kontrol noktası var.
2007 yılında semt ile şehrin diğer kesimlerini bağlayan tramvay hizmetleri başladı. 2008’de bir büyük müze, 2011’de bir büyük sanat merkezi açıldı.
Puerto Madero semtindeki tüm sokaklar bir kadın ismi taşımaktadır. Liman adasını şehrin anakarasına bağlayan köprünün adı da Kadın Köprüsü (İsp. Puente de la Mujer)’dür.
Niye mi? E çımki “Jın Jiyan Azadî”…
Gezi arkadaşım sevgili Yaşar Gülen’le birlikte Buenos Aires’i yürüyerek gezmeye devam ediyoruz…
Avenida Cecilia Grierson (Cecilia Grierson Caddesi) adlı yol üzerinde yürüyerek başladığımız gezintimizi Avenida Córdoba (Córdoba Caddesi) üzerinde sürdürüyoruz. Bu yolun bittiği noktada sağa dönüp, Avenida Leandro Nicéforo Alem (Leandro Nicéforo Alem Caddesi) adlı geniş anayola çıkıyoruz.
Buenos Aires’in “SkyLine”ı durumunda olan ve şehrin en yüksek gökdelenlerinin bulunduğu bölgeden geçiyoruz.
Avenida Leandro Nicéforo Alem (Leandro Nicéforo Alem Caddesi) adlı geniş ve işlek yolda yaptığımız uzun yürüyüş, bizi şehrin güzide parklarından birinin önüne getiriyor: Kurtarıcı General San Martín Parkı (İsp. Plaza Libertador General San Martín).
Sevgili Yaşar’la birlikte başlıyoruz bu güzel parkı gezmeye ve tadını çıkarmaya…
Arjantin’e kadar geldik yine de “kurtarıcılardan kurtulamadık” ama olsun, biz moralimizi hiç bozmuyor ve bu güzel ülkenin tadını çıkarmaya çalışıyoruz.
Biz ki daha odur kendimizi kurtaramadık, “kurtarıcılar”la uğraşmaya gücümüz mü var?
sediyani@gmail.com
SEDİYANİ SEYAHATNAMESİ
CİLT 11
FOTOĞRAFLAR:
Burası Buenos Aires’in “Puerto Madero” (Madero Limanı) olarak adlandırılan liman semti. 2, 1 km² büyüklüğündeki bu liman semtinde toplam 8000 kişi yaşıyor. (ARJANTİN)
1990’lı yıllardan başlayarak, İspanya’nın Katalonya özerk bölgesinin başkenti Barcelona’nın şehir konseyinin tavsiyesiyle, mıntıkanın silüeti tümüyle değişti ve modern bir görünüm kazandı. Yerli ve yabancı yatırımcıların girişimiyle bölgede onlarca işyeri, mağaza ve ticarî işletme açıldı. Gökdelenler inşâ edildi ve burası başkent Buenos Aires’in “SkyLine”ı halini aldı. Özel üniversiteler, restoranlar, lüks oteller açıldı. (ARJANTİN)
Puerto Madero şu anda Buenos Aires şehrindeki en büyük kentsel dönüşüm projesini temsil ediyor. Sadece on yıl içinde etkileyici bir canlanma geçirmiş olan bu mıntıka, dünyadaki en başarılı kıyı şeridi yenileme projelerinden biridir. (ARJANTİN)
Arjantin’in telefon ve internet merkez binası olan “Telecom Argentina S. A.” binasının önündeyiz. Bu yüksek binanın sağ tarafında Avenida Cecilia Grierson (Cecilia Grierson Caddesi) adlı bir yol var ve yolun karşı tarafında “Buquebus” seyahat şirketi ve limanı bulunuyor. (ARJANTİN)
“Telecom Argentina S. A.”, 8 Kasım 1990 tarihinde kurulmuş bir şirket. Günümüzde bünyesinde 16 bin 224 kişinin çalıştığı şirketin yıllık cirosu, 40 milyar 496 milyon Arjantin Pesosu. (ARJANTİN)
Avenida Cecilia Grierson adlı caddeden karşıya geçiyoruz. İşte, bizi gemiyle Uruguay’a götürecek ve sonra orda gezdirip geri getirecek olan “Buquebus” adlı seyahat şirketinin merkezindeyiz.
“Buquebus” adlı bu seyahat şirketi, Arjantin’in başkenti Buenos Aires ile Uruguay’ın başkenti Montevideo arasında gemi ve otobüs seferlerini gerçekleştiren şirkettir ve benle gezi arkadaşım Yaşar Gülen, bu şirket vasıtasıyla bu muhteşem geziyi gerçekleştireceğiz. Bir tur ayarlayacağız ve Uruguay’a gidip bütün gün başkent Montevideo’yu gezeceğiz. Ancak biletleri henüz almadık, şimdi alacağız. Şirketin ana merkezi zaten otelimizin hemen dibinde, buranın en büyük, tüm dünyanın ise en geniş nehri olan Gümüş Nehir (İsp. Río de la Plata) kıyısındadır.
İçeri giriyoruz. (ARJANTİN)
Arjantin’de tanıştığımız bir kardeşimiz…
Puerto Madero / Buenos Aires