Gümüş Nehir’in Kıyısındaki Başkentlerin Meydanlarında Haykırdım Sana Olan Sevgimi – 22

Parveke / Paylaş / Share

 

 

 

 

 

A los locos hay que darles siempre la razón.

(Çılgın insanlar her zaman hemfikir olmalı.)

Arjantin atasözü

     Birbirinden güzel parkların bulunduğu Buenos Aires’te, şehrin güzide parklarından biri olan Kurtarıcı General San Martín Parkı (İsp. Plaza Libertador General San Martín)’ndayız. Burası halka açık güzel bir yeşil alan.

     Gezi arkadaşım sevgili Yaşar Gülen ile birlikte, Retiro mahallesinde bulunan bu parkın içine girip doğa yürüyüşü yapıyoruz.

     Burası 1862 yılına kadar boğa güreşlerinin yapıldığı bir alandı. O tarihte tabiât parkına dönüştürüldü. 1942’de ise “Millî ve Tarihî Sit Alanı” ilan edildi.

     Bu mıntıkanın hikâyesi, Buenos Aires’in ilk temellerinin atıldığı 1537 yılına kadar uzanıyor. Sebastián Gómez (? – ?) adlı bir asker, savaşlarda işledikleri suçları itiraf eden bir yazı yazmıştı. Pişmandı, duyduğu vicdanî rahatsızlık yüzünden geceleri başını yastığa rahatça koyup uyuyamıyordu. Tevbe ediyordu, yazısında. “Çok mâsum insan öldürdük, Kızılderili kadın ve çocukları öldürdük” diyordu. Kendisini affetmesi için Tanrı’ya dûâ ediyordu.

     Bu yazısından sonra ordudan ayrılan bu asker, Sebastián Gómez, yaşadığı kötü hayata tevbe ederek, kendisini toplumdan da tamamen soyutlayarak, inzivâya çekildi. Ömrünün sonuna kadar da insanlardan uzak, tek başına yeşillik bir alanda yaşadı. Oraya kendisiyle birlikte götürdüğü büyükçe bir haç dikmişti ve ömrünün geri kalanını o haçın önünde dûâ edip Tanrı’dan af dilemekle geçirdi. Seçtiği yer tam burasıydı, bugünkü Kurtarıcı General San Martín Parkı’nın olduğu yerdi.

     O zamanlar bu yeşil alana bu yüzden “Cruz Grande” yani “Büyük Haç” adı verilmişti. Söylendiğine göre, 1580 yılında Basklı komutan ve işgalci (onlar “fatih” anlamında “conquistador” diyorlar) Juan de Garay (1528 – 83) buraya geldiğinde haç hâlâ yerinde duruyordu.

     1692 yılında Río de la Plata (Gümüş Nehir) Valisi Agustín de Robles Lorenzana (1649 – 1716), El Retiro platosunda 300 m²’lik bir alan satın aldı. Amacı, burada 42 odalı bir dinlenme evi (villa) inşâ etmekti. Odaların 3’ü tavanda, 39’u da ana binada olacaktı. Villanın 51 kapısı, 12 merdiveni ve 7 penceresi olacaktı. Yapımı 5 Ekim 1703’te tamamlandı. Villayı satın alan tüccar Miguel de Riglos (? – ?)’un bu beşinci konağı olduğu için, bu kır evine “Quinta de Riglos” (Riglos’un Beşi) adı verildi.

     Bir dizi sömürgeci İspanyol valisinin resmî konutları bu arazi üzerine inşâ edildi ve 19 Ocak 1718’de arazi sömürgeci İngiliz Güney Deniz Şirketi (İng. The South Sea Company)’ne satıldı. Güney Deniz Şirketi köle ticaretini eski valinin evinden yürüttü. Daha sonra yakınlarda bir kale yapıldı ve boğa güreşi alanı kuruldu.

     Araziyi devralanlar, depo olarak kullanmak için bazı yeni binalar inşâ ettiler, ancak 1739’da mülke Río de la Plata Valisi Tuğgeneral Miguel de Salcedo (1689 – 1765) tarafından el konuldu.

     1761 yılında bu binalar Río de la Plata Valisi Teğmen General Pedro Antonio de Cevallos Cortés y Calderón (1715 – 78) tarafından askerî karargâh olarak belirlendi ve 1764 yılında bir çeşme inşâ edildi.

     1787 yılında Savaş ve Kraliyet Hazinesi (İsp. Guerra y de la Real Hacienda) Başkomutanı Francisco de Paula Sanz y Espinosa de los Monteros Martínez y Soler (1745 – 1810), El Retiro bölgesinde Angola’dan köle olarak getirtilen yerlilerin “sergilenmesi” (bir nevî “hayvanat bahçesi” gibi “insanat bahçesi”; bunun örnekleri Avrupa tarihinde de var) konusunda “uzmanlaşmış” bir köle şirketi olan ‘Compañía de la India” (Hindistan Şirketi)’nın kurulmasına izin verdi. Ancak meclis üyeleri, bu pazarın kurulmasını önlemek için hijyen nedenlerini öne sürerek protesto ettiler. Vahşet olduğu için değil, insanlıkdışı olduğundan değil! Hijyenik olmadığı için. Muhtemeldir ki Afrika’dan getirdikleri köleleri insan olarak görmüyorlardı ve onlardan hastalıklar kapabileceklerini düşünüyorlardı.

     1807 yılındaki ikinci İngiliz işgal seferi sırasında, bu meydan, çatışmaların yoğun yaşandığı bir alandı. İngilizler yenilgiye uğratıldığı için, savaştan sonra meydana “Campo de la Gloria” (Zafer Alanı) ismi verildi.

     25 Mayıs 1810 tarihindeki “Mayıs Devrimi” (İsp. Revolución de Mayo), Buenos Aires’e özerk bir hükûmet getirmişti. Bu da yeni hükûmetin alanda yeni kışlalar kurulmasına izin vermesini beraberinde getirdi. (Mayıs Devrimi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Gümüş Nehir’in Kıyısındaki Başkentlerin Meydanlarında Haykırdım Sana Olan Sevgimi – 12)

     1813 tarihli bir karar, Río de la Plata Birleşik Eyaletleri’ndeki köle ticaretini kaldırdı ve köle pazarları kapatıldı.

     Arjantin’in bağımsızlığı, 9 Temmuz 1816 tarihinde San Miguel de Tucumán’da toplanan meclis tarafından ilan edilmiştir. Ancak bağımsızlık ilan edildiğinde, ülkenin ismi “Arjantin” (Lat. Argentina) değil, “Gümüş Nehir Birleşik Eyaletleri” (İsp. Provincias Unidas del Río de la Plata) idi. Ülke, bu isimle bağımsızlığını ilan etmiştir.

     General José Francisco de San Martín y Matorras (1778 – 1850) öncülüğünde İspanyol güçlerine karşı kazanılan zaferin ardından, 9 eyalet resmî olarak Gümüş Nehir Birleşik Eyaletleri’nin bağımsızlığını ilan etmiştir. “Libertador” (Kurtarıcı) ünvânıyla da anılan José de San Martin, bağımsızlık hareketinin lideri ve kahramanı haline gelir. Daha sonra Şili, Peru, Bolivya ve Uruguay da bağımsızlığını kazanmıştır. Bu devletlerin de bağımsızlık kazanmasıyla birlikte Arjantin önemli topraklar kaybetmiştir. (Arjantin bağımsızlık hareketinin geniş tarihi için bkz. Gümüş Nehir’in Kıyısındaki Başkentlerin Meydanlarında Haykırdım Sana Olan Sevgimi – 13)

     1819 yılında Buenos Aires Eyalet Valisi General Eustaquio Antonio Díaz Vélez (1782 – 1856), sirk durumunu “harap” olarak nitelendirerek boğa güreşlerinin ortadan kaldırılmasını emretti. İlin karşılayabileceğinden daha maliyetli olan düzenlemeler için yapının durumunu ve bütçesini incelemek üzere bir mühendis ekibi çağrıldı. 4 Ocak 1822’de bir sonraki Buenos Aires Eyalet Valisi Martín Rodríguez (1771 – 1845), eyalet genelinde boğa güreşlerini yasaklayan bir kararname çıkardı. Bundan sonra boğa güreşleri ancak elit bir kesim tarafından ve polis şeflerinin özel izni ile gerçekleştirebiliniyordu.

     Kararlı askerî zaferlerinin ardından, 1824 yılında “ulusal kahraman” General San Martín, siyasî nedenlerle sürgüne gönderilir. Ömrünün bundan sonrasını geçireceği Avrupa’ya, Fransa’ya. Fransa’nın kuzeyinde, Manş Denizi kıyısındaki Boulogne-sur-Mer kentinde, 17 Ağustos 1850 günü hayata gözlerini yummuştur. (NOT: Bu tarihi “Seyahatname”nin ilerleyen bölümlerinde geniş bir biçimde anlatacağız.)

     General San Martín’in Arjantin tarihi açısından kıymeti, öldükten sonra anlaşıldı. San Martín’in adını yaşatmak ve kendisini hayırla yâd etmek için birtakım projeler üretildi. Bunlardan biri de, işte bugün O’nun adını taşıyan ve şu anda siz sevgili okurlarımızla birlikte gezdiğimiz meydanın yeniden ve O’nun adıyla düzenlenmesiydi.

     1856’da oluştuulan yeni belediye meclisi, projeyi hayata geçirmek için kolları sıvadı. Mıntıkaya daha iyi bir görünüm vermek için 1860 yılında bir çizim yarışması düzenlendi ve İtalyan mühendis Nicolás y José Canale (1807 – 74) bu yarışmada birincilik ödülünü aldı.

     Daha sonra çevre düzenlemesi yapıldı ve 13 Temmuz 1862’de atlı Saint Martín heykeli açıldı. Heykel, Fransız heykeltraş Louis-Joseph Daumas (1801 – 87)’ın eseriydi. 1874’te de Fransız peyzaj mimarı Eugene Courtois (? – ?), yeşil alanı tümüyle yeniden şekillendirerek parka şu anki mevcut görünümünü verdi.

     25 Şubat 1778 doğumlu olan General José Francisco de San Martín y Matorras’ın doğumunun 100. yıldönümü olan 25 Şubat 1878 tarihinde, parka O’nun adı verildi. Böylece park, şimdiki ismi olan “Plaza Libertador General San Martín” (Kurtarıcı General San Martín Parkı) adını aldı.

     Arjantinli mimar José Canale ve İngiliz mimar Edward Taylor’un yeniden yapılanma çalışmalarının ardından, dönemin Buenos Aires Belediye Başkanı Torcuato Antonio de Alvear y Sáenz de la Quintanilla (1822 – 90)’ın emriyle kale, boğa güreşi alanı ve diğer binalar 1883’te yıkıldı. Çok sayıda ombú, ıhlamur ve floret ipek ağacı dikildi. 1889 yılında da Fransız urbanist Jules Charles Thays (1849 – 1934), meydana şimdiki şeklini verdi.

     Meydan ve çevresi, 1900’lü yılların başında Arjantin’in en zengin toprak sahiplerinin bazıları için en başta tercih edilen gözde arazi olmuştu. Etrafına muhteşem binalar inşâ edildi. 1904 yılında Ortiz Basualdo Sarayı, 1909’da Anchorena Sarayı veya sonradan değişen adıyla San Martín Sarayı (bugün Arjantin Dışişleri Bakanlığı’nın tören mekânıdır), 1909’da Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi, 1909’da Plaza Hotel, 1914’te Barış Sarayı (bugün Askerî Memurlar Birliği’nin konutudur), 1923’te Haedo Sarayı (bugün Millî Parklar İdaresi’nin konutudur)

     9 Haziran 1942 günü meydan, “tarihî alan” ilan edildi. (Resmî künyesi ve sicil numarası: Lugar Histórico Nacional Decreto No. 122.096)

     1990 yılında, 2 Nisan – 20 Haziran 1982 tarihindeki Falkland Savaşı (İsp. Guerra de las Malvinas; İng. Falklands War)’nda hayatını kaybeden 649 Arjantinli askerin anısına 25 siyah mermerden oluşan “Falkland Adaları’nda Ölenler Anıtı” (İsp. Monumento a los Caídos en Malvinas) yapıldı. (NOT: Anıtı bir sonraki bölümde tanıtacağız siz sevgili gönüldaşlarımıza.)

     2009 ilkbaharında, Amerika kıtasında ilk olan “Barış Kültürü – Birleşik Buddy Ayılar” adlı bir sergi düzenlendi. Sergi, her biri 2 m yüksekliğinde ve farklı bir sanatçı tarafından tasarlanan 140’tan fazla ayı heykelinden oluşuyordu. Niye mi 140 ayı? Bunlar Birleşmiş Milletler (BM)’in 140 üyesini temsil ediyordu.

     Mayıs 2011’de Arjantinli plastik sanatçısı Marta Inés Minujín (1943 – halen hayatta), parkta 25 m yüksekliğinde ve spiral şekilli geçici bir sanat eseri olan “Babil Kulesi”ni kurdu. Sebebi; Buenos Aires’in kısa adı UNESCO olan Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (İng. United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization) tarafından “2011 Dünya Kitap Başkenti” seçilmesi vesilesiyle 52 ülkeden büyükelçilikler ve sivil dernekler tarafından bağışlanan farklı dillerde 30.000 kitaptan oluşan bir kulenin yapımının uygun görülmesi. Halk, farklı dillerde kitaplarla ve müzik dinletisi ile donatılmış enstalasyonun 7 katını gezerek hoşça vakit geçirdi.

     Libertador (Kurtarıcı) Yaşar Gülen’le birlikte parkı geziyoruz.

     – Abi bir gün bizim de isimlerimizi parklara verecekler mi?, diye soruyor.

     – Hı hı, biz nalları diktikten sonra. Benim heykelimi Karakoçan’a, seninkini de Varto’ya dikecekler.

     – 🙂 🙂

     – 🙂 🙂

     – Altına da şunu yazacaklar: “Onlar dünyayı kurtarmak için yaratılmıştı.” 🙂

     – İbrahim abi, seninkinin altına şunu yazacaklar: “O dünyayı kurtardı, ama kendisini kurtaramadı.” 🙂

     – 🙂 🙂

     – “O, haritadan isimleri silinen mazlum coğrafyaların, yitik ülkelerin ve kimliksiz ulusların kurtarıcısıydı. Kürdistan’ı kurtardı, Keşmir’i kurtardı, Gazze’yi kurtardı, Arakan’ı kurtardı, Katalonya’yı kurtardı, Frizya’yı kurtardı, ama bir tek kendisini kurtaramadı.” 🙂

     – 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂

     – 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂

     Parkı gezmeye devam ediyoruz…

     Biraz sonra etrafında dairesel karayolunun olduğu, etrafında arabaların geçtiği kırmızımsı renkte bir saat kulesi görüyoruz. Oldukça hoş bir yapısı var.

     İsmi, Anıt Kulesi (İsp. La Torre Monumental) bu saat kulesinin.

     İlginç ve “rövanşsal” bir hikâyesi var: Kule aslında 1810 yılındaki Mayıs Devrimi’nin 100. yıldönümü anısına, 1910 yılında şehirdeki İngilizler tarafından yapılmış ve ismi de “Torre de los Ingleses” (İngiliz Kulesi) idi. Fakat 1982 yılında işgalci İngilizler’e karşı yapılan Falkland (Malvinas) Savaşı’nda hayatını kaybeden Arjantinli askerleri anmak için kulenin adı 1982 yılında “La Torre Monumental” (Anıt Kulesi) olarak değiştirildi.

     Hayat böyle gariptir işte…

     25 Mayıs 1810 tarihindeki “Mayıs Devrimi” (İsp. Revolución de Mayo)’nin 100. yıldönümünün Arjantin’in farklı yerlerinde değişik etkinliklerle kutlandığı ve yâd edildiği 1910 yılında, başkent Buenos Aires’te yaşayan İngiliz sakinler (İngilizler için “sakin” nitelemesini kullanmak ne derece doğru olur, o da ayrı konu; çünkü hiçbir zaman ve dünyanın hiçbir yerinde “sakin” durmamışlardır), bu devrimin anısına bir yapı inşâ etmek istediler. Arjantin Ulusal Kongresi (İsp. El Congreso Nacional de Argentina), İngiliz “sakinlerin” yapmak istediği yapıyla ilgili teklifi 18 Eylül 1909 günkü 6368 sayılı yasayla kabul etti. “100. yıl” anıtı başta sütûn şeklinde yapılmak istenmişti, fakat sonra kule olarak inşâ edildi.

     Proje kapsamında bir yarışma düzenlendi, günümüzde şehrin en önemli AVM (alışveriş merkezi)’si olup şimdiki ismi Galerías Pacifico (Pasifik Galerisi) olan Salón del Bon Marché (Bon Marché Salonu)’de aday eserler sergilendi. Yarışma sonunda,  İngiliz Mimarlar Kraliyet Enstitüsü (İng. Royal Institute of British Architects)’nün kurucusunun torunu olan Ambrose Macdonald Poynter (1867 – 1923)’in eseri birinci geldi ve uygulanmasına karar verildi. (Galerías Pacifico adlı alışveriş merkezini gezmek için bkz. Gümüş Nehir’in Kıyısındaki Başkentlerin Meydanlarında Haykırdım Sana Olan Sevgimi – 6)

     Kulenin inşaatından Hopkins & Gardom şirketi sorumlu olacaktı. İnşaat malzemelerinin nerdeyse tamamı (çimento, Portland taşları, Leicester tuğlaları), İngiltere’den getirtildi. İnşaattan sorumlu teknik personel de İngiltere’den geldi.

     Ancak İngiltere Kralı VII. Albert Edward (1841 – 1910)’ın 6 Mayıs 1910’daki ani ölümü, Birleşik Krallık’ı Arjantin’deki 100. yıl kutlamalarına bir delegesyonla katılma hazırlığını iptal etmeye zorladı ve böylece Buenos Aires’te yapılması düşünülen kulenin temel taşı da 26 Kasım’a kadar atılamadı.

     Takip eden diğer gecikmeler de, 1912’de meydanda kurulan gaz şirketinin geç tatil yapması ve 1914’te patlak veren I. Dünya Savaşı (1914 – 18)’ndan kaynaklandı.

     Nihayet 6 yıllık bir gecikmeyle de olsa, 1916 yılında anıt tamamlandı ve açıldı. Kulenin 24 Mayıs 1916 tarihinde yapılan açılış törenine Arjantin Cumhurbaşkanı Victorino de la Plaza y Palacios (1840 – 1919) ve tâ İngiltere’den gelen bakanlar katıldı.

     Kulenin üstünde şunlar yazılıydı: “Al gran pueblo Argentino, los residentes Británicos, salud. 25 de Mayo 1810 – 1910” (Britanyalı sakinlerden büyük Arjantin halkına, sağlıcakla: 25 Mayıs 1810 – 1910)

     Ancak adına “hayat” dediğimiz bu “kısır döngü”, garipliklerle ve çelişkilerle doludur.

     1982 yılında Arjantin ile İngiltere arasında yaşanan Falkland (Malvinas) Savaşı’nda, İngiliz işgalini ve katliâmlarını protesto etmek isteyen bir grup Arjantinli, şehirdeki “İngiliz sembolü” olan bu kuleyi ateşe vermeye kalktı. Çıkarttıkları yangında kulenin üssündeki aydınlatma sütunları, korkulukları, merdivenleri ve süs granit çeşmesi ateşe verildi. İki yıl sonra, 1984’te de kule yerel halk tarafından dinamitle havaya uçurulmak istendi.

     Sonra kulenin adı değiştirildi. “Torre de los Ingleses” (İngiliz Kulesi) olan ismi atılarak, kule Anıt Kulesi (İsp. La Torre Monumental) olan şimdiki adına kavuştu.

     Buenos Aires Belediye Başkanı Fernando de la Rúa Bruno (1937 – 2019)’nun 1999 – 2001 yılları arasındaki görev süresi boyunca, kule bir dizi tamirattan geçirildi. Kulenin 6. katına bir cam asansör açıldı. (NOT: Buenos Aires Belediye Eski Başkanı Fernando de la Rúa, biz Arjantin’de bu geziyi yaptığımızda henüz hayattaydı ve 82 yaşındaydı. Biz geziyi bitirip Avrupa’ya geri döndükten 2, 5 ay sonra, 9 Temmuz 2019 günü hayata veda etti.)

     2006 yılında kule teknik bakım için bir süre halka kapatıldı.

     Anıt Kulesi (İsp. La Torre Monumental) adlı saat kulesi, Palladian tarzında inşâ edilmiştir. Palladian stiline uygun olarak, dört erişim merdiveni olan bir platformda yer almaktadır.

     Kule, Büyük Britanya Birleşik Krallığı’nın sembolleri ile dekore edilmiştir ve İskoç devedikeni, İngiliz gülü, Gal ejderhası ve İr yoncaları vardır. Birleşik Krallığı oluşturan 4 federal ülkenin (İskoçya, İngiltere, Galler, Kuzey İrlanda) her birinin en meşhur özelliği.

     8 katlı olan kule, 60 m yüksekliğindedir. 45 m seviyesinde saatler vardır ve ziller Westminster Manastırı’ndakilerin taklidi olarak tasarlanmıştır. Her biri 4 m çapında ve 3 ton ağırlığında olan bu saatler, Arjantinli saat ustaları Rodolfo Kopp (? – ?) ve Nicanor Insúa (? – ?) tarafından yapılmıştır.

     Kule bakır levhalar ve çelik kirişlerle kaplı sekizgen çatılı bir kubbe ile örtülmüştür. Üstünde bir rüzgâr gülü döner.

sediyani@gmail.com

     SEDİYANİ SEYAHATNAMESİ

     CİLT 11

FOTOĞRAFLAR:

Birbirinden güzel parkların bulunduğu Buenos Aires’te, şehrin güzide parklarından biri olan Kurtarıcı General San Martín Parkı (İsp. Plaza Libertador General San Martín)’ndayız. Burası halka açık güzel bir yeşil alan.

Gezi arkadaşım sevgili Yaşar Gülen ile birlikte, Retiro mahallesinde bulunan bu parkın içine girip doğa yürüyüşü yapıyoruz. (ARJANTİN)

Burası 1862 yılına kadar boğa güreşlerinin yapıldığı bir alandı. O tarihte tabiât parkına dönüştürüldü. 1942’de ise “Millî ve Tarihî Sit Alanı” ilan edildi. (ARJANTİN)

Kararlı askerî zaferlerinin ardından, 1824 yılında “ulusal kahraman” General San Martín, siyasî nedenlerle sürgüne gönderilir. Ömrünün bundan sonrasını geçireceği Avrupa’ya, Fransa’ya. Fransa’nın kuzeyinde, Manş Denizi kıyısındaki Boulogne-sur-Mer kentinde, 17 Ağustos 1850 günü hayata gözlerini yummuştur.

General San Martín’in Arjantin tarihi açısından kıymeti, öldükten sonra anlaşıldı. San Martín’in adını yaşatmak ve kendisini hayırla yâd etmek için birtakım projeler üretildi. Bunlardan biri de, işte bugün O’nun adını taşıyan ve şu anda siz sevgili okurlarımızla birlikte gezdiğimiz meydanın yeniden ve O’nun adıyla düzenlenmesiydi. (ARJANTİN)

Daha sonra çevre düzenlemesi yapıldı ve 13 Temmuz 1862’de atlı Saint Martín heykeli açıldı. Heykel, Fransız heykeltraş Louis-Joseph Daumas (1801 – 87)’ın eseriydi. 1874’te de Fransız peyzaj mimarı Eugene Courtois (? – ?), yeşil alanı tümüyle yeniden şekillendirerek parka şu anki mevcut görünümünü verdi. (ARJANTİN)

İsmi, Anıt Kulesi (İsp. La Torre Monumental) bu saat kulesinin.

İlginç ve “rövanşsal” bir hikâyesi var: Kule aslında 1810 yılındaki Mayıs Devrimi’nin 100. yıldönümü anısına, 1910 yılında şehirdeki İngilizler tarafından yapılmış ve ismi de “Torre de los Ingleses” (İngiliz Kulesi) idi. Fakat 1982 yılında işgalci İngilizler’e karşı yapılan Falkland (Malvinas) Savaşı’nda hayatını kaybeden Arjantinli askerleri anmak için kulenin adı 1982 yılında “La Torre Monumental” (Anıt Kulesi) olarak değiştirildi.

Hayat böyle gariptir işte… (ARJANTİN)

Anıt Kulesi (İsp. La Torre Monumental) adlı saat kulesi, Palladian tarzında inşâ edilmiştir. Palladian stiline uygun olarak, dört erişim merdiveni olan bir platformda yer almaktadır.

Kule, Büyük Britanya Birleşik Krallığı’nın sembolleri ile dekore edilmiştir ve İskoç devedikeni, İngiliz gülü, Gal ejderhası ve İr yoncaları vardır. Birleşik Krallığı oluşturan 4 federal ülkenin (İskoçya, İngiltere, Galler, Kuzey İrlanda) her birinin en meşhur özelliği. (ARJANTİN)

8 katlı olan kule, 60 m yüksekliğindedir. 45 m seviyesinde saatler vardır ve ziller Westminster Manastırı’ndakilerin taklidi olarak tasarlanmıştır. Her biri 4 m çapında ve 3 ton ağırlığında olan bu saatler, Arjantinli saat ustaları Rodolfo Kopp (? – ?) ve Nicanor Insúa (? – ?) tarafından yapılmıştır.

Kule bakır levhalar ve çelik kirişlerle kaplı sekizgen çatılı bir kubbe ile örtülmüştür. Üstünde bir rüzgâr gülü döner. (ARJANTİN)

Al gran pueblo Argentino, los viajeros Kurdos, salud. 22 de Abril 2019

Kürt seyyâhlardan büyük Arjantin halkına, sağlıcakla. 22 Nisan 2019


Parveke / Paylaş / Share

One Reply to “Gümüş Nehir’in Kıyısındaki Başkentlerin Meydanlarında Haykırdım Sana Olan Sevgimi – 22”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir