Baltık Kıyılarında Her Gün Bir Ülke – 35

Parveke / Paylaş / Share

 

 

 

 

 

     Baltık topraklarında, Letonya’nın başkenti Riga (Let. Rīga)’da son saatlerimiz.

     Şehir merkezinde, şehrin birkaç noktasında zincirleri bulunan LIDO isimli restoranda öğle yemeği yedikten sonra, o aynı masada “videokonferans”ımızı da yapıyoruz.

     Yıllardır ülke ülke gezerek “Seyahatname” kaleme alan bir insan olarak, ilk kez bir önceki Arjantin ve Uruguay gezisinde yapmaya başladığım ve bundan sonra her gezide yapacağım şeydi bu: Gezinin son gününde güzel bir restoranda veya kafede oturup, kamerayı açıp, okurlarıma ve takipçilerime seslenerek gezi hakkında bilgi vermek, duygularımı paylaşmak.

     Bunu da gerçekleştirdikten sonra biraz daha oturuyor, cep telefonlarımızın şarjlarını dolduruyor, onlar dolarken bu arada kahvelerimizi içip sohbet ediyoruz.

     İkindi ve akşam arası saat 17:00 gibi kalkıyoruz oradan. Tekrar arabamıza biniyoruz.

     Şehirde birkaç tur daha atıyoruz arabayla, vakit geçirmek için.

     Uçağımız buranın saatiyle gece saat 21:45’te. Arabayı teslim edeceğimiz için, biraz erken gitmemiz lazım havaalanına.

     Riga Uluslararası Havaalanı (Let. Rīgas Starptautiskā Lidosta), şehir merkezine 13 km mesafede, Mārupe belediyesinde yer alıyor.

     Saat 18:30 sularında havalanına varıyoruz.

     Havaalanına gelince, terminalin zemin katında, çıkış kapısının hemen yan önünde “Alamo” adlı oto kiralama şirketinin şubesine gidiyoruz, ilk olarak. Ülkeye gelirken kendilerinden kiraladığımız “LK – 644” plakalı ve gümüş renkteki 2018 model Toyota Avensis marka arabayı onlara geri veriyoruz.

     Artık arabadan da kurtulduk, iyice rahatız bundan sonra…

     Yolculuğu gerçekleştireceğimiz İrlanda şirketine ait RyanAir uçağında yemek servisi yapılmadığı için, her ne kadar erken sayılsa da, geceyarısına kadar açlık sorunu yaşamayalım diye, havaalanının restoranında akşam yemeğimizi yiyoruz. Ve LIDO, burda da var, havaalanında da. Akşam yemeğini de LIDO’da balık yiyerek hallediyoruz.

     Bir de şans bu ya, bugün “kampanya” varmış. Ne alırsan yarı fiyatına imiş! Ma bunu gören Sediyani abê durur mu? Tezgâhta ne kadar balık varsa hepsini bitirdim tabiî. (Balıkların bir dîni olsaydı Şeytan diye beni tasvir ederlerdi…)

     Yemekten sonra oturup kahve içiyor, sohbet ediyoruz.

     Saat 20:45 gibi kapılar açılıyor, uçağa binmek için. Biz de yerimizden kalkıyoruz ve uçağımızın olduğu perona doğru yürümeye başlıyoruz.

     Saat 21:30’da uçağa biniyoruz ve kalkışı bekliyoruz. Gezi bitti, eve dönüyoruz…

     İrlandalı RyanAir şirketine ait uçağımız, Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya (Alm. Nordrhein – Westfalen) eyaletinin Kolonya (Alm. Köln) şehrindeki Köln – Boln Uluslararası Konrad Adenauer Havaalanı (Alm. Köln – Bonn Internationaler Konrad Adenauer Flughafen)’na gitmek için, gece vakti Letonya yerel saatiyle 21:45’te Letonya’nın başkenti Riga (Let. Rīga)’daki Riga Uluslararası Havaalanı (Let. Rīgas Starptautiskā Lidosta)’ndan havalanıyor.

     Şimdi göklerdeyiz. Uçak yolculuğumuz 2 saat 10 dakika sürecek.

     Uçakta her birimiz ayrı koltuklarda, uçağın farklı yerlerinde oturduğumuz için, birbirimizle sohbet etme şansımız da yok.

     Yanımda Alman bir kadın öğretmen oturuyor. Bu genç hânımla tanışıyor, yolculuk boyunca sohbet ediyoruz. Bana okul hayatından, öğrencilerinden bahsediyor. Ben de O’na yazı çalışmalarımdan, kitaplarımdan. Hayran kalıyor; beni araştırmak ve takip etmek için ismimi küçük bir deftere yazıp kaydediyor. Sürekli yazılarımla, kitaplarımla ilgili sorular soruyor; ben de anlatıyorum kendisine.

     En çok “Guldexwîn” ilgisini çekiyor, çizgi filminin bir an önce çekilmesi gerektiğini söylüyor. Almanca şiirlerimi eve varır varmaz internetten bulup okuyacağını, çok merak ettiğini söylüyor.

     – Sizin gibi bir insanla seyahat etmek muhteşem bir olay, çok sevinçliyim ve bunu öğrencilerime de anlatacağım, diyor.

     Bu nazik sözleri beni müthiş mutlu ediyor. Teşekkür ediyorum kendisine. Eh, ne de olsa uzun zamandır siyasî yazılar yazmayı bıraktığım ve kendimi tamamen bilim, arkeoloji, antik uygarlıklar, felsefe konularına verdiğim için, Türkiye’deki siz sevgili İslamcı kardeşlerimden, Sosyalist arkadaşlarımdan, Komünist yoldaşlarımdan, Faşist ülküdaşlarımdan, Deist sorgudaşlarımdan, Muhafazakâr kaygıdaşlarımdan, Kemalist yurttaşlarımdan, Feminist fikirdaşlarımdan ve Kürdistanî ırktaşlarımdan böyle iltifatları alamıyorum artık…

     Yolculuk rahat geçiyordu. Uçak korkusu haricinde sıkıntı yoktu. Arada bir yanımdaki Alman “mamosta” hanımefendiyle sohbet ederek, arada bir gözümü kapatıp düşüncelere dalarak, yolculuğun tamamlanmasını bekliyordum.

     Evet… Seyyahın bir gezisi daha böylece sona eriyordu.

     22 – 26 Ekim 2019 tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz 4 günlük Baltık gezimizin toplam bilançosu şöyle: 1 kıta bölgesi (Baltık), 3 ülke (Letonya, Estonya, Litvanya), 1 başkent (Riga), 1 deniz (Baltık Denizi), 11 göl (Ķīšezers, Juglas Ezers, Lielais Baltezers, Mazais Baltezers, Pulksteņezers, Dzirnezers, Dūņezers, Ummisezers, Lilastes Ezers, Jaunais Ezers, Širvėnos Ežeras) ve 34 nehir (Daugava, Lielupe, Jugla, Gauja, Pēterupe, Kīšupe, Aģe, Mežupe, Liepupe, Vitrupe, Svētupe, Salaca, Krišupe, Blusupīte, Treimani, Loode, Lemmejõgi, Kabli, Priivitsa, Kadaka, Häädemeeste, Arumetsa, Rannametsa, Pärnu, Kekava, Zvirgzde, Vīksniņa, Vārniņa, Misa, Dzērvīte, Iecava, Mēmele, Apaščia, Agluona).

     Uçağın semâdaki süzülüşü devam ediyordu. Bulutların üzerinde, gecenin kapkaranlık boşluğunda uçmaya devam ediyorduk.

     Başımı koltuğa yaslayıp tefekkür ederken, bir yandan da hayâl alemine dalmıştım. Düşünüyordum: Benim bu gidişatım ne olacak? Hayatımın bundan sonrasını böyle yapayalnız, “evini sırtında taşıyan” garip bir seyyâh olarak mı yaşayacaktım? Acaba bir sonraki seyahatim hangi ülkeye olacaktı? Bir sonraki gezide nasibimde hangi ülke vardı?..

     Ama bunları düşünürken, “acaba gelecek yıl hangi ülkeleri gezip göreceğim” diye aklımdan geçirirken, gelecek yıl bütün dünyayı etkisi altına alacak küresel bir pandemi olan koronavirüs (covid- 19) salgınının yaşanacağını, 2020 yılında değil yaşadığım ülkeden çıkıp başka ülkeleri gezmek, ikamet ettiğim ilin dahi dışına çıkmayacağımı nerden tahmin edebilirdim ki?

     Nerden bilebilirdim ki, bu geziden sadece 4 ay sonra küresel bir virüs salgınının başlayacağını ve yerinde durmayan benim gibi bir seyyahın bile evine kapanacağını?

     Nerden bilebilirdim ki, bunun belki de son gezim olduğunu?

sediyani@gmail.com

≈ BİTTİ ≈

     SEDİYANİ SEYAHATNAMESİ

     CİLT 12

 


Parveke / Paylaş / Share

One Reply to “Baltık Kıyılarında Her Gün Bir Ülke – 35”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir