Sediyani Seyahatnamesi, cilt 11, bölüm 57…
Gümüş Nehir’in Kıyısındaki Başkentlerin Meydanlarında Haykırdım Sana Olan Sevgimi – 57
İbrahim Sediyani
Una batata es mejor que un plátano verde.
(Tatlı bir patates yeşil muzdan iyidir.)
Uruguay atasözü
Uruguay’ın başkenti Montevideo’nun tam şehir merkezi olan Centro (Merkez) semtinde, Montevideo’nun hatta tüm Uruguay’ın kalbinin attığı Bağımsızlık Meydanı (İsp. Plaza Independencia)’nda dolaşmaya devam ediyoruz.
Gezi arkadaşım sevgili Yaşar Gülen ile birlikte dolu dolu bir gün geçiriyoruz.
Biraz sonra mavimsi bir renk veren cam duvarları olan gökdelen görünümlü El Edificio Ciudadela adlı binanın önüne geliyoruz.
Bir ofis ve konut kompleksi olan ve altında da mağazalar bulunan bu bina, sembolik anlamı olan bir yapı ve ayrıca çok iyi korunmuş durumda. Burası, aynı zamanda ülkenin cumhurbaşkanının (veya devlet başkanının) çalışma ofisi durumunda.
1958 yılında tasarlanan ve 1959 – 63 yılları arasında inşâ edilen bu 26 katlı bina, 90 m yüksekliğindedir. Binanın 23. katı, tam bir çatı katıdır. En alttaki 3 kat ise mağazadır. Bina aslında iki kat daha yüksek tasarlanmıştı ancak bunu yapmak o dönemki şartlarda mümkün olmamıştı.
Binanın yapımının tasarlanması, 1958 yılıdır. Bir yıl sonra, Alvaro Palenga S.A mimarlık şirketi tarafından yapımına başlandı. Uruguaylı mimar Raúl Ángel Sichero Bouret (1916 – 2014) ve Ernesto Calvo (? – ?) tarafından inşâ edilen binanın yapımı dört yıl sürdü ve 1963’te tamamlanarak hizmete açıldı.
Yaşar’la binanın önünde fotoğraf çektirirken, bir yandan da sohbet ediyoruz:
– Abican ne düşünüyorum, biliyor musun? 🙂
– Ne düşünüyorsun abi? 🙂
– 🙂
– Güldüğüne göre, kesin yine orijinal bir laf çıkacak ağzından. 🙂
– Keşke Uruguay’da halen José Mujica devlet başkanı olsaydı. Şimdi binanın içine girecektik, başkanlık ofisine… 🙂
– José Mujica bizi karşılayacaktı… 🙂
– Diyecektik, “Esselamun aleykum ey yoldaş Mujica”… 🙂 🙂 🙂
– O da diyecekti, “We aleyne elêy kimi selam”… 🙂 🙂 🙂
– “Wun xêr hatın, xêr hatın”… 🙂 🙂 🙂
– “Kekê İbrahim, kekê Yaşar, sizi hangi rüzgâr attı buraya?”… 🙂 🙂 🙂
– Abican yaa, çok güzel adamdı bu Mujica…
– Sen ne diyorsun İbrahim abi? O’nun gibisi gelmez valla. Adam devlet başkanı olmuş, ama tek katlı köy evinde yaşıyor, eski külüstür arabasıyla cumhurbaşkanlığı konutuna gidip geliyor.
– Halk nasıl yaşıyorsa O da öyle yaşıyor.
– Öyle. Tertemiz bir adam. Namuslu, halkçı.
– Bizim Müslüman ülkelerde niye böyle liderler hiç çıkmaz? 🙁
– Müslüman ülkelerde ancak hırsızlar çıkar a. q. 🙁
– 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂
– 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂 🙂
Montevideo’nun hatta tüm Uruguay’ın kalbinin attığı Bağımsızlık Meydanı’nda dolaşmaya devam ediyoruz.
Biraz sonra, şehrin ve meydanın en önemli sembollerinden biri olan Salvo Sarayı (İsp. Palacio Salvo)’nın önüne geliyoruz.
Avenida 18 de Julio (18 Temmuz Caddesi) manzarasına sahip bu ikonik yapı, 1928 yılında inşâ edildi ve 1935 yılına kadar Güney Amerika’nın en yüksek binasıydı. Bugün şehrin en yüksek binalarından biri olmaya devam ediyor.
12 Ekim 1928 tarihinde açılışı yapılan bina, tekstil girişimcileri José Ángel (? – ?) ve Lorenzo Salvo Ángel (? – ?) kardeşlerin dürtüsü üzerine, Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te yaşayan İtalyan mimar Mario Palanti (1885 – 1978)’nin bir projesi üzerine inşâ edilmiştir. 27 katlı ve 105 m yüksekliğindeki “art deco” mimarî tarzına sahip çarpıcı yapı, yapıldığı 1928 yılından 1935’e kadar, yani Buenos Aires’teki El Edificio Kavanagh adlı bina yapılana kadar, Latin Amerika’nın en yüksek kulesiydi. 1996 yılından beri “Ulusal Tarihi Anıt” statüsündedir.
Sarayın yapıldığı yerde, daha önce “Confiteria La Giralda” adlı meşhur bir kafe vardı. Bu kafe, bir zamanlar dünyaca ünlü Uruguaylı müzisyen ve kompozist Becho ya da tam gerçek adıyla Gerardo Hernán Matos Rodríguez (1897 – 1948)’in o meşhur “La Cumparsita” (Küçük Sokak) adlı eserini 1916 yılında bestelediği kafeydi. Bugün bir garajın bulunduğu bodrum katında ise Freda Joséphine Baker (1906 – 75), Jorge Alberto Negrete Moreno (1911 – 53) ve Lecuona Cuban Boys (? – 1975) gibi pekçok ünlü oyuncunun sahne aldığı bir tiyatro vardı.
Sarayın inşâ edileceği 1799 m²’lik mülk (bunun 53, 7 m’si Plaza Independencia’da, 33, 5 m’si Avenida 18 de Julio’da), işadamı Marcelino Allende (? – ?)’ye aitti. 29 Aralık 1919’da bu mülk, Allende kardeşler tarafından 650 bin Peso’ya satın alınmıştı.
Mart 1922’de içinde meşhur bir kafenin bulunduğu neredeyse yüz yıllık binanın yıkılmasına başladı ve aynı yılın Haziran ayında önemli mimarlar tarafından, yerine nasıl bir binanın inşâ edilmesi gerektiğine dair 17 önerinin sunulduğu uluslararası bir yarışma çağrısı yapıldı. 31 Ağustos’ta yarışma sona erdi. Sunulan öneriler arasında çok ilginç projeler olmasına rağmen, hiçbiri Salvo kardeşlerin başkanlık ettiği jüriyi tatmin etmedi ve yarışma geçersiz ilan edildi.
Ancak kısa bir süre sonra, nihaî projeyle görevlendirdikleri Mario Palanti’nin teklifine yöneldiler. O zamanlar Buenos Aires’teki Barolo binasına son rötuşları yapan İtalyan mimar, özellikle stil açısından birkaç fikir ortaya attı. Salvo kardeşlerin saray kararı vermelerinin nedenleri bilinmemekle birlikte, aynı zamanda İtalyan kökenli bir tekstil girişimcisi olan Buenos Aires binası müdürü Luis Barolo (? – ?) ve İtalyan mimar Mario Palanti ile aralarındaki dostluk etkili olmuş olabilir.
Montevidean granit toprağında 15 m derinlikte kazının sürdüğü yaklaşık iki yılın ardından, Alman inşaat şirketi Dyckerhoff & Widmann ve mühendisler Lorenzo A. Gori Salvo (? – ?; mülkün sahibi Salvo’nun yeğeni) ve Adolf Hartschuh (? – ?) başkanlığında inşaat çalışmalarına başlandı.
İnşaatına 1924 yılında başlanan bina 4 yılda tamamlanarak 1928’de bitirildi ve 12 Ekim 1928 tarihinde açılışı yapıldı. İlk 7 yılında, yani 1935’e kadar, Latin Amerika’nın en yüksek binasıydı.
1961 yılında Uruguay televizyonlarının “Kanal 4” yayınlarının başlamasıyla aynı zamana denk gelen antenin monte edildiği kubbeye metal bir kule yerleştirildi. 1980’lerin ortalarında bu kule kullanımdışı bırakıldı, nihayet Kasım 2012’de tamamen kaldırıldı. Antenin sürekli biçimde bozulması onu güvensiz hale getiriyordu ve ayrıca kubbenin yapısını etkileyerek su sızıntılarına neden oluyordu.
Palacio Salvo, 1995 yılında belediye tarafından “Bien de Interés” ilan edildi. Ertesi yıl da “Ulusal Tarihi Anıt” olarak sınıflandırıldı. Kasım 2012’de sarayın kulesinin tepesindeki antenler tümüyle kaldırıldı.
Montevideo’nun başlıca turistik cazibe merkezlerinden biri olan Palacio Salvo, bodrum kat, zemin kat, asma kat, 10 üst kat ve 14 kule katı olmak üzere toplam 370 konut birimine sahip olup, nihayetinde otel olarak hizmet verecek şekilde tasarlanmıştı, ancak sadece bir kat böyle işlev görüyor. Binanın geri kalanı ofisler, klinikler ve benzeri işleve sahip olarak hizmet veriyor. Plaza Independencia’yı Calle Andes’e bağlayan geçit de dahil olmak üzere zemin kat, ticarî binalara ayrılmıştır.
Şu anda Palacio Salvo’nun içinde Montevideo Tango Müzesi var ve halka açık.
Genişletilmiş metal ağ üzerine kırbaçlama ve sıvama tekniği ile yapılan süs öğelerinin çoğu, halka açık caddede art arda meydana gelen toprak kaymaları nedeniyle kaldırılmıştır. Bu aynı zamanda Montevideo şehrinin 360 derecelik bir görüntüsünün görüldüğü bakış açısına yeniden erişmeyi mümkün kıldı.
Yaşar’la sarayın önünde fotoğraf çektirirken, bir yandan da sohbet ediyoruz:
– İbrahim abi, sana da Karakoçan’da böyle bir saray yapalım, git içinde otur valla. Ne işin var Almanya’da? 🙂
– 🙂 🙂
– 🙂 🙂
– Varto’da senin sarayını yaptıktan sonra benimkinin inşaatına başlayacaklar. 🙂
– 🙂 🙂
– 🙂 🙂
Montevideo’nun hatta tüm Uruguay’ın kalbinin attığı Bağımsızlık Meydanı’nda dolaşmaya devam ediyoruz.
Biraz sonra, şehrin ve meydanın en önemli sembollerinden biri olan Kale Kapısı (İsp. Puerta de la Ciudadela)’nın önüne geliyoruz.
Montevideo’nun çok sayıda tarihî ve biçimlendirici binası, Plaza Independencia’nın çevresinde yer almakta. Meydanın batısında, eski şehir duvarı Montevideo Kalesi (İsp. Ciudadela de Montevideo)’nin son kalıntısı, izole edilmiş şehir kapısı Kale Kapısı bulunuyor. Puerta de la Ciudadela, Calle Sarandí (Sarandí Caddesi)’nin yaya bölgesine ve dolayısıyla eski şehre giden yolu açıyor.
Kale Kapısı, Montevideo şehrinin 1829 yılında yıkılan en eski bölümünü çevreleyen duvarın kalan birkaç bölümünden biridir. 18. yy’da duvarlarla çevrili Montevideo şehrinin toprak savunması için İspanyollar tarafından inşâ edilen büyük bir askerî kale olan Montevideo Kalesi’nin giriş kapısıydı.
1877 yılında demografik büyümeden dolayı kale ile birlikte surlar yıkıldı.
Kapı, 1879 yılında Güzel Sanatlar ve El Sanatları Okulu (İsp. La Escuela de Artes y Oficios) binasına taşınmıştır.
1959 yılında orijinal yerine yeniden inşâ edilmiştir.
Artan bozulma nedeniyle 2009 yılında restore edildi.
Şu anda Montevideo’daki en tanınmış anıtlardan biridir ve şehrin sembollerinden olup, önemli bir turistik nokta haline gelmiştir. Plaza Independencia tarafındaki bir sınırda yer alır ve Eski Şehir (İsp. Ciudad Vieja)’in girişini işaret eder.
Yaşar’la H harfi şekilli Kale Kapısı’nın önünde fotoğraf çektiriyoruz.
Uruguay’ın başkenti Montevideo’da tarih ve kültür dolu güzel bir gün geçiriyoruz.
sediyani@gmail.com
SEDİYANİ SEYAHATNAMESİ
CİLT 11
FOTOĞRAFLAR:
Biraz sonra mavimsi bir renk veren cam duvarları olan gökdelen görünümlü El Edificio Ciudadela adlı binanın önüne geliyoruz. (URUGUAY)
1958 yılında tasarlanan ve 1959 – 63 yılları arasında inşâ edilen bu 26 katlı bina, 90 m yüksekliğindedir. (URUGUAY)
Binanın 23. katı, tam bir çatı katıdır. En alttaki 3 kat ise mağazadır. (URUGUAY)
Bir ofis ve konut kompleksi olan ve altında da mağazalar bulunan bu bina, sembolik anlamı olan bir yapı ve ayrıca çok iyi korunmuş durumda. (URUGUAY)
Burası, aynı zamanda ülkenin cumhurbaşkanının (veya devlet başkanının) çalışma ofisi durumunda. (URUGUAY)
Bina aslında iki kat daha yüksek tasarlanmıştı ancak bunu yapmak o dönemki şartlarda mümkün olmamıştı. (URUGUAY)
Binanın yapımının tasarlanması, 1958 yılıdır. Bir yıl sonra, Alvaro Palenga S.A mimarlık şirketi tarafından yapımına başlandı. Uruguaylı mimar Raúl Ángel Sichero Bouret (1916 – 2014) ve Ernesto Calvo (? – ?) tarafından inşâ edilen binanın yapımı dört yıl sürdü ve 1963’te tamamlanarak hizmete açıldı. (URUGUAY)
Biraz sonra, şehrin ve meydanın en önemli sembollerinden biri olan Salvo Sarayı (İsp. Palacio Salvo)’nın önüne geliyoruz.
Avenida 18 de Julio (18 Temmuz Caddesi) manzarasına sahip bu ikonik yapı, 1928 yılında inşâ edildi ve 1935 yılına kadar Güney Amerika’nın en yüksek binasıydı. Bugün şehrin en yüksek binalarından biri olmaya devam ediyor. (URUGUAY)
12 Ekim 1928 tarihinde açılışı yapılan bina, tekstil girişimcileri José Ángel (? – ?) ve Lorenzo Salvo Ángel (? – ?) kardeşlerin dürtüsü üzerine, Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te yaşayan İtalyan mimar Mario Palanti (1885 – 1978)’nin bir projesi üzerine inşâ edilmiştir. 27 katlı ve 105 m yüksekliğindeki “art deco” mimarî tarzına sahip çarpıcı yapı, yapıldığı 1928 yılından 1935’e kadar, yani Buenos Aires’teki El Edificio Kavanagh adlı bina yapılana kadar, Latin Amerika’nın en yüksek kulesiydi. 1996 yılından beri “Ulusal Tarihi Anıt” statüsündedir. (URUGUAY)
Montevideo’nun başlıca turistik cazibe merkezlerinden biri olan Palacio Salvo, bodrum kat, zemin kat, asma kat, 10 üst kat ve 14 kule katı olmak üzere toplam 370 konut birimine sahip olup, nihayetinde otel olarak hizmet verecek şekilde tasarlanmıştı, ancak sadece bir kat böyle işlev görüyor. Binanın geri kalanı ofisler, klinikler ve benzeri işleve sahip olarak hizmet veriyor. Plaza Independencia’yı Calle Andes’e bağlayan geçit de dahil olmak üzere zemin kat, ticarî binalara ayrılmıştır. (URUGUAY)
Palacio Salvo, 1995 yılında belediye tarafından “Bien de Interés” ilan edildi. Ertesi yıl da “Ulusal Tarihi Anıt” olarak sınıflandırıldı. Kasım 2012’de sarayın kulesinin tepesindeki antenler tümüyle kaldırıldı. (URUGUAY)
Biraz sonra, şehrin ve meydanın en önemli sembollerinden biri olan Kale Kapısı (İsp. Puerta de la Ciudadela)’nın önüne geliyoruz. (URUGUAY)
Montevideo’nun çok sayıda tarihî ve biçimlendirici binası, Plaza Independencia’nın çevresinde yer almakta. Meydanın batısında, eski şehir duvarı Montevideo Kalesi (İsp. Ciudadela de Montevideo)’nin son kalıntısı, izole edilmiş şehir kapısı Kale Kapısı bulunuyor. Puerta de la Ciudadela, Calle Sarandí (Sarandí Caddesi)’nin yaya bölgesine ve dolayısıyla eski şehre giden yolu açıyor. (URUGUAY)
Kale Kapısı, Montevideo şehrinin 1829 yılında yıkılan en eski bölümünü çevreleyen duvarın kalan birkaç bölümünden biridir. 18. yy’da duvarlarla çevrili Montevideo şehrinin toprak savunması için İspanyollar tarafından inşâ edilen büyük bir askerî kale olan Montevideo Kalesi’nin giriş kapısıydı. (URUGUAY)
Puerta de la Ciudadela, 24 Nisan 2019