(*): Bütün yönleriyle Montevideo’nun iki bölüm önce başladığımız tanıtımına bu bölümde devam edeceğiz.
– – –
Uruguay’daki askerî diktatörlük, 1984 yılında demokratik seçimler yapıldığında sona erdi. 1 Mart 1985’te göreve başlayan yeni Cumhurbaşkanı Julio María Sanguinetti Cairolo (1936 – halen hayatta) yönetiminde Tupamaros’a af çıkarıldı. Tupamarolar, on yıldan fazla bir süre sonra hapishaneden serbest bırakıldı ve Frente Amplio partisini temsil etmek için biraraya geldiler. Bir kısmı da başta Fransa ve İsveç olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerine hicret ettiler.
Askerî dikta rejiminin bittiği ve ülkenin yeniden demokratik parlamenter siyasî hayata döndüğü 1985 yılında Montevideo’nun nüfûsu, 1 milyon 251 bin 511 kişi netekim. Binaenaleyh bu sayı 1991 yılında 1 milyon 360 bin 258 kişiye yükseliyor.
1987 ve 1988 yıllarında Vatikan’da Katolikler’in ruhanî lideri Papa II. Ioannes Paulus ya da gerçek adıyla Karol Józef Wojtyła (1920 – 2005), Uruguay’ın başkenti Montevideo’yu iki kez ziyaret etti. Birinci ziyaret Nisan 1987’de idi ve bu ziyarette Papa önce Arjantin’in başkenti Buenos Aires’e sonra da Uruguay’ın başkenti Montevideo’ya gitti. Papa, Montevideo’da, Arjantin ile Şili arasında kıtanın en güneyindeki Beagle Boğazı üzerindeki ihtilafların çözümü için arabulucu oldu. 1988’deki Uruguay ziyaretinde ise Papa II. Ioannes Paulus, başkent Montevideo’nun yanısıra Salto, Florida ve Melo şehirlerine de gitti.
Kısa adı CONMEBOL olan Güney Amerika Futbol Federasyonu (İsp. Confederación Sudamericana de Fútbol) tarafından düzenlenen “Copa América” (Amerika Kupası), 1995 yılında Uruguay’da düzenlendi. 5 – 25 Temmuz 1995 günleri arasında düzenlenen turnuvaya 12 takım katılmıştı ve bunlar şunlardı: Arjantin, Uruguay, Paraguay, Şili, Brezilya, Peru, Bolivya, Kolombiya, Ekvador, Venezuela, Meksika ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD).
Takımlar 4’erli halde 3 ayrı gruba ayrıldılar. Gruplarında ilk iki sırayı alan takımlar ile en iyi iki üçüncüden oluşan 8 takım çeyrekfinale yükselecekti. Çeyrekfinalden itibaren de maçlar tek maçlı eleminasyon sistemine göre oynanacaktı.
Final maçı Uruguay – Brezilya arasında oynandı ve normal süresi 1 – 1 biten maçın sonunda penaltı atışları sonucu 5 – 3 galip gelen Uruguay şampiyon oldu.
1996 yılında Montevideo’nun nüfûsu, 1 milyon 303 bin 182 kişi. Sonra bu sayı 2004 yılında 1 milyon 325 bin 968 kişiye yükseliyor.
2002 yılında Uruguay’da yaşanan bankacılık krizi, Montevideo’nun çeşitli sektörlerini etkiledi.
2003 yılında, sadece başkent Montevideo’nun değil, tüm Uruguay’ın en yüksek binası olan ve İletişim Kulesi (İsp. Torre de las Comunicaciones) veya Joaquín Torres García Kulesi (İsp. Torre Joaquín Torres García) olarak da anılan Telekomünikasyon Kulesi Kompleksi (İsp. El Complejo Torre de las Telecomunicaciones)’nin yapımı tamamlandı. 157, 6 m yüksekliğinde olan ve tepesindeki antenle birlikte yüksekliği 170 m olan bu bina, sadece başkent Montevideo’nun değil, tüm Uruguay’ın en yüksek binasıdır.
1997 yılında yapımına başlanan ve 2002 yılında tamamlanıp 2003’te hizmete açılan bu bina, mavi renkte ve üst kısmı bir köpekbalığının sırtını anımsatan mimarisiyle oldukça ilginçtir. 35 katlı olan binanın içinde 6 tane asansör var.
Montevideo’nun La Aguada semtinde bulunan bu kompleks, toplam 19 bin 459 m² alana sahip. Kompleks, ana kule, müşteri hizmetleri binası, telekomünikasyon müzesi ve oditoryumdan oluşmaktadır. Buraya hafta boyunca rehberli ziyaretler gerçekleşiyor. Bina çok yüksek olduğu için, şehrin birçok noktasından görülebiliyor. (İletişim Kulesi hakkında geniş bilgi için bkz. Gümüş Nehir’in Kıyısındaki Başkentlerin Meydanlarında Haykırdım Sana Olan Sevgimi – 52)

1 Mart 2006 tarihli bir “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi”ne göre Montevideo’da çatılı herhangi bir halka açık yerde sigara içmek yasaktır ve bazı işyerlerinde gece saat 21:00 ile sabah saat 09:00 arasında alkol satışı yasaklanmıştır.
Nisan 2006’da Montevideo, merkezi Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin New York şehrinde bulunan danışmanlık şirketi Mercer İnsan Kaynakları Danışmanlık (İng. Mercer Human Resources Consulting) tarafından “Latin Amerika’da en iyi yaşam kalitesine sahip şehir” olarak derecelendirildi ve bu sıfatını 2019 yılına kadar sürdürdü. (Benle Yaşar 2019’da Montevideo’ya gidip orada bir gün geçirdikten sonra bu özelliğini kaybetti, doğal olarak.)
2007 yılında kısa adı MERCOSUR olan Güney Ortak Pazarı (Gua. Kzl. Ñemby Ñemuha; İsp. Mercado Común del Sur; Port. Mercado Comum do Sul), merkezini Uruguay’ın başkenti Montevideo’ya taşıdığı ve merkez halen Montevideo’dur.
MERCOSUR, Güney Amerika Ortak Pazarı’na verilen isimdir ve Avrupa’daki Avrupa Birliği (AB)’nin Güney Amerika versiyonu olarak bilinir. Belçika’nın başkenti Brüksel (Flm. Brussel; Frsz. Bruxelles)’in Avrupa’daki rolü neyse, Montevideo’nun da Latin Amerika’daki rolü odur.
Latin Amerikan entegrasyon çabalarının en başarılılarından biri olarak ortaya çıkmıştır. Şu an geldiği nokta itibarıyla MERCOSUR ortak pazarı 1 trilyon Dolar’ı aşan pazar derinliği ve 200 milyonluk nüfûsuyla entegrasyon girişimleri içinde kısa adları NAFTA ve TLCAN olan Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması (İng. North American Free Trade Agreement; İsp. Tratado de Libre Comercio de América del Norte) ve AB’den sonra tüm dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Ayrıca Güney Amerika’da en etkili ortak pazar girişimi durumunda.
Montevideo ayrıca kısa adı ALADI olan Latin Amerika Entegrasyon Topluluğu (İsp. Asociación Latinoamericana de Integración; Port. Associação Latino-Americana de Integração)’nun da merkezidir.
2008 yılında Montevideo’daki Bağımsızlık Meydanı (İsp. Plaza Independencia)’nın yakınındaki Yönetici Kulesi (İsp. Torre Ejecutiva) inşâ edildi.
2009 yılında Montevideo Uluslararası Carrasco Havaalanı (İsp. Aeropuerto Internacional de Carrasco de Montevideo)’nda genişletme çalışmaları yapıldı.
2010 yılında Montevideo, Amerika kıtasındaki en büyük 19. şehir ekonomisi ve büyük şehirler arasında 9. en yüksek gelir elde eden şehri seçildi. Aynı yıl Montevideo şehri, her biri seçim bölgesinde kayıtlı vatandaşlar tarafından seçilen bir belediye başkanının başkanlık ettiği ve A’dan G’ye harflerle anılan 8 siyasî belediyeye (municipios) bölünmüştür. Montevideo Belediyesi’ne göre bu idarî düzenleme, “Vatandaşların yönetime demokratik katılımını derinleştirmek amacıyla Montevideo yönetiminde siyasî ve idarî adem-i merkeziyetçiliği ilerletmeyi hedefliyor.” Her “municipio”nun başkanına “alkalde” veya kadınsa “alkaldea” denir. Buna ek olarak, 1993 yılından bu yana mahalle önerileri üzerinde danışma ve tartışma için bir organ olarak işlev gören, mahalle sakinlerini biraraya getiren 18 “mahalle meclisi” bulunmaktadır.
2011 yılında Montevideo’nun nüfûsu, 1 milyon 319 bin 108 civarında. Yarısı alkalde yarısı alkaldea.
27 Aralık 2013 tarihinde, Uruguay’ın başkenti Montevideo ile Fransa’nın başkenti Paris arasında şehir planlama, toplu taşıma, sosyal konut ve kültür alanlarını kapsayan bir işbirliği anlaşması imzaladı.
2014 ve 2015 yıllarında Montevideo iki kez üst üste “Latin Amerika’daki şehirler arasında sürekli olarak en yüksek yaşam kalitesine sahip şehir” seçildi. 2017 yılında ise şehir, 44 milyar Dolar’lık GSYİH ve 25.900 Dolar’lık kişi başı GSYİH ile 15 yıllık ekonomik büyümeyi sürdürmüştür.
Montevideo, Aralık 2015’ten bu yana edebiyat alanındaki UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı (İng. UNESCO Creative Cities Network)’nın bir parçası.
2019 yılında benle Yaşar oradayken sizler için üşenmeyip yaptığımız sayıma göre Montevideo’nun nüfûsu, 1 milyon 380 bin 432 kişi idi. Fakat bizden sonra kaç kişi öldü, kaç yeni doğum oldu, kaç anne yeni bebek doğurdu, kaç insan Hakk’ın rahmetine kavuştu, Natalie hiç arayıp sormadığı için bilmiyorum.
1916 yılından beri dîn ve devlet işlerinin birbirinden ayrıldığı Uruguay’da, başkent Montevideo nüfûsunun % 40’ı Katolik Hristiyan, % 36’sı ateist, % 18’i de deist (Tanrı’ya inanan ama dînlere inanmayan) olup, dîn hemen hemen hayattan silinip gitmiştir. Biz ordayken Yaşar onlara bazen dîni tebliğ etti fakat kimse imâna gelmedi.
Günümüz itibariyle Montevideo, son derece güzel ve aynı zamanda gelişmiş bir şehir. Ülkenin hem başkenti, hem de en büyük şehri. Amerika kıtasının en güneyindeki başkenttir. Aynı zamanda benim de, bu gezegen üzerinde güneyde gittiğim en uzak yer durumundadır. Daha da güneyi Antarktika zaten; ondan da ötesi “buz duvarı”nın diğer tarafı ve “bizden saklanan kıtalar”.
Montevideo, Latin Amerika’daki en güvenli on şehirden biridir ve bir araştırmaya göre aynı zamanda en yüksek yaşam kalitesine sahip Güney Amerika şehirlerinden biridir. Siz kimseye karışmazsanız, kimse de size karışmıyor. Kısa adı EIU olan Ekonomist İstihbarat Birimi (İng. Economist Intelligence Unit), Montevideo’yu, yaşam kalitesi açısından Buenos Aires ve Şili’nin başkenti Santiago de Chile’nin ardından Latin Amerika şehirleri arasında 3., dünyada ise 65. sırada gösteriyor.
Tüm ülkede olduğu gibi Montevideo’da da hem kamu hem de özel sağlık hizmetleri var ve şehirde çok sayıda hastane bulunuyor.
Bir turizm şehri olan Montevideo’ya dünyanın her yerinden turist gelmekte. Amerika kıtasının diğer ülkelerinden, Avrupa’dan, Afrika’dan, Asya’dan, hatta Muş – Varto’dan (örnek Yaşar) ve Elazığ – Karakoçan’dan (örnek ben) bile gelip şehri ziyaret ediyorlar. Şehirde çoğu sahile yakın 50’den fazla otel bulunuyor.
Şehirde yürüyüş ve gezinti alanları, eğlence mekânları ve çeşitli halka açık yerler var. Montevideo’nun hem şehir içinde hem de eteklerinde geniş yeşil parkları vardır. Bu parklardan bazılarını Kürtçe şarkılar söyleyerek gezdik ve sizlere de tanıttık. Limandan 22 km’lik bir uzantıya sahip olan Rambla de Montevideo boyunca sahillerin öne çıktığı doğuya doğru şehrin her bir plajını araçla, bisikletle veya yürüyerek gezmek mümkün.
Şehrin, “barrio” adı verilen 62 mahallesi vardır. Bunların bazılarını elimizde 33’lük tespihimizle gezip sizlere de tanıttık. Bugün “şehrin mahalleleri” durumundakilerin çoğu, başlangıçta coğrafî olarak bağımsız yerleşimlerdi. Daha sonra şehrin büyümesi nedeniyle şehir tarafından emildi ve şehre ait mahalleler durumuna geldiler.

Montevideo’nun tüm mahallelerinde haftada bir veya iki kez meyve ve sebze fuarlarının yanısıra diğer yenilebilir ve yerli ürünlerin pazarları düzenlenir. Fuarlar, küçük yerel üreticiler ve tüketiciler arasında doğrudan alışverişe imkân sağlayarak aile sepeti için uygun fiyatlar sunuyor. Bazı durumlarda mahalle fuarları, malların toptancılar tarafından satın alınması ve değiştirilmesi için bile kullanılmakta.
Montevideo’daki geleneksel Uruguay yiyecek ve içeceklerinin merkezi, Liman Pazarı (İsp. Mercado del Puerto)’dır. Her Pazar günü Cordón semtinde “Feria de Tristán Narvaja” adı verilen büyük bir bit pazarı kurulur. Montevideo’da düzenli olarak düzenlenen diğer pazarlar, Cumartesi günleri Pocitos bölgesindeki “Feria Villa Biarritz” veya Pazar günleri Rodó Parkı (İsp. Parque Rodó)’ndaki pazarlardır.
Montevideo’da geleneksel Uruguay mutfağından Japon mutfağına kadar çeşitli restoranlar var. Sığır eti Uruguay mutfağında çok önemlidir ve birçok yemeğin vazgeçilmez bir parçasıdır. “Torta frita”, Montevideo’da ve Uruguay’da en fazla tüketilen kektir ve tavada kızartılır. Genelde daireseldir, ortasında küçük bir kesik vardır ve buğday unu, maya, su ve şeker veya tuzdan yapılır. Bizdeki “bişi”ye benziyor, başka da “bişi”ye benzemiyor.

Bütün bir Gümüş Nehir (İsp. Río de la Plata) havzasında olduğu gibi Montevideo’da da en popüler müzik türleri tango, milonga ve vals criollo’dur. Rosita Melo ya da gerçek adıyla Clotilde Mela Rosa Luciano (1897 – 1981), Gerardo Hernán Matos Rodríguez (1897 – 1948) ve Horacio Antonio Pintín Castellanos Alves (1905 – 83) gibi önemli Montevideo müzisyenlerinin bestelediği “El Tango Supremo”, “La Cumparsita”, “La Milonga”, “La Puñalada” ve “Desde el Alma” gibi birçok önemli şarkı Montevideo’da ortaya çıktı. Tango, şehrin kültürel yaşamına derinlemesine yerleşmiştir ve şehirdeki birçok bar ve restoranın temasıdır. Uruguay tangosu, 1800’lerin sonlarına doğru Montevideo mahallelerinde ortaya çıkan eşsiz bir dans şeklidir. Şehir ayrıca Montevideo Caz Festivali’ne de evsahipliği yapmaktadır.
Bir sanat şehri olan Montevideo’da sinemadan tiyatroya ve tüm dünyada gösterilen reklam filmlerine kadar geniş bir dizi gösteriye sahip önemli sayıda film şirketi ve tiyatro var ve bu konuda birçok seçenek bulunuyor. Uruguay tiyatrosu, Uruguay sınırları içinde ve dışında hayranlıkla karşılanmaktadır. Başkent Montevideo’nun en önemli tiyatrosu olan Solís Tiyatrosu, Güney Amerika’daki en eski tiyatrodur. Birkaç sabit oyuncu ve binlerce profesyonel ve amatör oyuncu barındırıyor. Uruguay sinemasının da merkezi olan şehir, çok zengin bir mimarî mirasa ve etkileyici sayıda yazar, sanatçı ve müzisyene sahiptir. Şehirde 2 tiyatro merkezi, 7 sinema şirketi, 10 bağımsız sinema ve 4 sanat filmi sineması var.
Montevideo’da çeşitli sanat, edebiyat, tarih ve coğrafya dallarına ait muhtevaların barındırıldığı onlarca müze bulunuyor ve şehir adetâ bir “müzeler şehri”dir.
Şehrin zengin ve uzun bir edebiyat geleneği vardır. Uruguay edebiyatı Montevideo’daki yazarlarla sınırlı olmamakla birlikte, Montevideo bu yazı dalının editoryal ve yaratıcı faaliyetinin merkezi olmuştur. Uruguay’ın ulusal kahramanı olup “Uruguay bağımsızlığının babası” olarak kabul edilen José Gervasio Artigas Arnal (1764 – 1850)’ın isteği üzerine rahip Dámaso Antonio Larrañaga (1771 – 1848) tarafından 26 Mayıs 1816 tarihinde kurulan Uruguay Millî Kütüphanesi (İsp. Biblioteca Nacional de Uruguay), binlerce cilt kitaba ve önemli koleksiyonlara evsahipliği yapıyor. Kütüphane, 4 bin m²’lik bir alanı kaplar ve koleksiyonu 900 bin cilt kitaptır. Ayrıca Montevideo’da pekçok kültür merkezleri de var.
Montevideo, ülkedeki yüksek öğrenimin merkezidir. Şehirde okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar her seviyede eğitim imkânı vardır. 18 Temmuz 1849 tarihinde kurulan ve kısa adı UdelaR olan Cumhuriyet Üniversitesi (İsp. Universidad de la República,), 81 bin 774 öğrencisi ile ülkenin en büyük ve en önemli üniversitesidir. Diğer önemli üniversitelerin başında da Universidad ORT Uruguay, Universidad Católica del Uruguay Dámasco ve Universidad del Trabajo del Uruguay gelir.

Profesyonel sporlarda güçlü bir merkeziyet kazanan Montevideo, tüm Uruguay’da spor açısından en önemli şehirdir.
Kısa adı FIFA olan Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (Frsz. Fédération Internationale de Football Association)’nin 1930 yılından başlayarak her 4 senede bir düzenlediği “Dünya Kupası” (Dünya Şampiyonası), ilk olarak 13 – 30 Temmuz 1930 tarihleri arasında Uruguay’da düzenlendi ve tüm maçlar başkent Montevideo’da oynandı.
Şehirde 6 tane futbol stadı bulunuyor. Villa Dolores semtindeki Batlle Parkı içinde bulunan Yüzüncü Yıl Stadı (İsp. Estadio Centenario), ilk Dünya Kupası olan ve Uruguay’ın evsahipliği yaptığı 1930 Dünya Futbol Şampiyonası’ndaki final maçının oynandığı staddır. Final maçında evsahibi Uruguay, komşu Arjantin’i 4 – 2 yenerek ilk dünya şampiyonu olmuştur. (İlk Dünya Kupası’nın oynandığı Estadio Centenario ile ilgili geniş bilgi için bkz. Gümüş Nehir’in Kıyısındaki Başkentlerin Meydanlarında Haykırdım Sana Olan Sevgimi – 58; ilk Dünya Kupası olan 1930 Dünya Kupası hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Gümüş Nehir’in Kıyısındaki Başkentlerin Meydanlarında Haykırdım Sana Olan Sevgimi – 31 ve Gümüş Nehir’in Kıyısındaki Başkentlerin Meydanlarında Haykırdım Sana Olan Sevgimi – 59)
Uruguay, futbolda şimdiye kadar 1 kez “Dünya Kupası”na (1930), 7 kez de “Copa América” (Amerika Kupası)’ya (1917, 1923, 1924, 1942, 1956, 1967 ve 1995) evsahipliği yaptı, hepsinde de maçların oynandığı ana merkez Montevideo’ydu.
Uruguay, basketbolda şimdiye kadar 1 kez “Dünya Kupası”na (1967), 3 kez de “Amerika Kupası”na (1988, 1997 ve 2017) evsahipliği yaptı, hepsinde de maçların oynandığı ana merkez Montevideo’ydu.
Gerek futbolda olsun gerek basketbolda, Uruguay Süper Ligi’nde oynayan takımların çoğu ve en güçlüleri, başkent Montevideo takımlarıdırlar.
Bunun dışında golf, binicilik, rugby ve yelken gibi sporlar da şehirde oldukça popülerdir.
Montevideo, doğal olarak ülkenin medyasına da başkentlik yapmakta. Hem ulusal hem yerel düzeyde yayın yapan pekçok gazete, dergi, radyo, televizyon ve web sitesinin merkezi durumunda.
Şehirde yayınlanan önemli gazetelerden bazıları şunlardır: “Brecha”, “La Republica”, “El Observador”, “El País”, “Gaceta Comercial” ve “La Diaria”. Bunların haricinde 1886 yılında kurulan ve o tarihten beri yayın yapan “El Día”, Uruguay’daki en prestijli gazeteydi. Gazete, 107 yıl aralıksız çıktıktan sonra 1993 yılında yayın hayatına son verdi.
Uruguay’daki tüm televizyon istasyonlarının genel merkezleri Montevideo’dadır. En güçlü televizyon kanalları “Canal 5” olarak da adlandırılan “Televisión Nacional de Uruguay” (Uruguay Ulusal Televizyonu), “Teledoce”, “Saeta Canal 10” ve “Canal 4”tür.
Uruguay’daki toplam 100 radyo istasyonundan 40’ı Montevideo’dadır. Özellikle “Carve” ve “Oriental” isimli radyo kanalları, şehir sakinleri için sözlü iletişim ve muhabbet araçları rolü üstleniyorlar.
Sanat, edebiyat, spor ve siyaset alanında dünyaca ünlü Uruguaylı kişiliklerin önemli bir kısmı Montevideo’dan çıkmadır. Dünya kamuoyunun en yakından tanıdığı Uruguaylı kişi eski cumhurbaşkanı José Mujica, Türkiye kamuoyunun ve bizim Yaşar’ın en yakından tanıdığı Uruguaylı kişi Galatasaray’ın kalecisi Fernando Muslera, benim ise en yakından tanıdığım Uruguaylı kişi otobüste tanıştığım Natalie’dir.
Uruguay’ın başkenti Montevideo’nun dünyadaki 51 şehirle arasında “kardeş şehir” bağı bulunuyor.
Uruguay’ın başkenti ve Atlas Okyanusu ile Gümüş Nehir (Rio de la Plata) kıyısındaki Montevideo, Arjantin sınırına 241 km, Brezilya sınırına 327 km, benle Yaşar’ın Almanya ve İsviçre’de yaşadığımız monoton hayata galaksiler ötesi mesafede bulunuyor.
sediyani@gmail.com
SEDİYANİ SEYAHATNAMESİ
CİLT 11