Balkan Yarımadası’nda, Sırbistan’ın işgali altında bulunan Kosova Özerk Bölgesi’nin 17 Şubat 2008 Pazar günü bağımsızlığını ilan etmesiyle dünya haritasında yeni bir ülke doğmuş oldu. Başkenti Podgorica olan Crna Gora (Karadağ, Montenegro)’nın 3 Haziran 2006’da yine bu ülkeden ayrılıp bağımsız olması üzerinden henüz iki yıl bile geçmemişken, başkenti Priştina (Priština) olan Kosova (veya Kosovë) da aynı yolu izledi. Resmî adıyla Kosova Cumhuriyeti (Republika e Kosovës), dünyanın 193. ve Avrupa’nın da 45. bağımsız ülkesi durumunda şimdi. (Keşke Priştina değil de İpek başkent olsaydı ve keşke, sevgili Selahaddin Eş Çakırgil’in “Sen misin, Yoksa Hayâlin mi, Cefalı Kosova?” adlı makalesinde sözünü ettiği, Mehmed Akif Ersoy’un babası İpek’li Tahir Efendi de bu günleri görebilseydi!)
10 bin 877 km²’lik bir coğrafyayı kapsayan ve nüfûsu 2 milyon 126 bin 708 olan Kosova’ya Sırplar “Kosova ve Metohiya” derler ve bu bölgeyi tanımlarken bu ismi kısaltarak “Kosmet” olarak adlandırırlar. “Metohiya” denen yer, Kosova’nın batı toprakları ve isim olarak kaynağını Yunanca’da “toplum” anlamına gelen “metohi” (μετοχή) sözcüğünden alır. 1974’e kadar kullanılan bu isim o tarihten sonra Yugoslavya devleti tarafından kullanılmamaya ve tamamen atılmaya başlandı. Ancak Sırplar ısrarla kullanmaya devam ettiler. Merkezi Prizren kenti olan Metohiya bölgesine Kosovalı Arnavutlar “Rrafshi i Dukagjinit” derler. Toplam nüfûsa oranları yalnızca % 7 olan Kosovalı Hristiyanlar’ın genelde yaşadıkları bölge olan bu topraklar, kilise ve manastırlarla doludur.
Kosova Demokratik Ligi (LDK) lideri İbrahim Rugova, Ekim 2000 tarihinde yeni bir Kosova bayrağı çizilmesini gündeme getirdiğinde, “Kosova” yerine ülkeye yeni bir isim bulunması teklifinde de bulunmuş, hatta bu ismi bile kendisi bulmuştu: “Dardania”. Rugova, ülkenin bu yeni isminin çizilecek yeni bayrağının üzerinde de yazılmasını öneriyordu. “Dardania” adı Kosovalı Arnavutlar için Kosova ülkesinin sınırlarını genişletmesini ve Arnavutluk (Shqipëria) ile birleşip büyümesini sembolize ediyordu. (İsmini Antik Çağ’da Kosova’da yaşayan Dardan halkından alan bu isim, başkent Priştina yakınlarında bir antik kentin de adı ve hatta, Türkiye’deki Çanakkale Boğazı’nın da eskiden adı “Dardanella” idi ve adını Kosovalılar’ın ataları olduğu iddiâ edilen bu kavimden alması muhtemeldir)
Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesi, dünya gündeminin ilk sırasına oturmuştu hiç kuşkusuz. Ancak bu coğrafyanın bağımsız olmasından çok, bağımsız olma şekli daha fazla tartışılmış, hatta, bir bölgenin bağımsızlık ilan etmesi olayında ancak “ayrıntı” olarak kabul edilecek “bağımsızlık kutlamaları” ve “halkın sevinç gösterileri”, hadisenin kendisi olan “bağımsızlık”tan daha fazla konuşulmuş, tartışılmış ve yazılıp çizilmişti. Sevinç gösterilerinde bulunan Kosovalılar’ın Kosova bayrağı ile birlikte ABD bayrağını, buna karşı çıkan Sırplar’ın ise Sırp bayrağı ile birlikte İspanya bayrağını dalgalandırması, Kosova’nın bağımsızlığı ve bu sürecin Balkan, Avrupa ve dünyadaki dengeleri nasıl etkileyeceği konusundan daha çok tartışılmıştı, dünya kamuoyunda.
Biz bu makalemizde, son bir aydır yoğun bir şekilde gündem konusu yapılan ve üzerinde binlerce kez yazılmış olan bu tartışmalara bir yenisini eklemeyeceğiz. Dünya haritasında yeni vücûd bulan son iki bağımsız devletin de Avrupa kıt’âsından ve hatta aynı bölgenin aynı ülkesinden doğmasından yola çıkarak, sözkonusu kıt’â üzerinde sömürgeleştirilmiş, bağımsızlık mücadelesi veren ve bazılarının her an bağımsızlık ilanında bulunmasının ihtimal dahilinde olduğu coğrafyaları gezeceğiz. Ancak bunu yaparken, çalışmamızın bir makalenin oylumunu aşmaması için Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinin bulunduğu batı yarısı ile yetineceğiz.
Yani siz sevgili okuyucularımız ile birlikte bir “Avrupa gezisi” yapacağız. Ancak bu seyahatte, harita üzerinde yerleri olan bağımsız ülkeleri değil, harita üzerinde bulunmayan “bağımlı ülkeleri” kendimize rota seçerek yol alacağız.
Çalışmamıza ilham kaynağı olan Kosova’daki gelişmelerin güncelliğinden ötürü yazıya “Gelişmiş Avrupa’da 18 Tane Kosova Var” adını verdim. Ancak sizler, şayet istiyorsanız, bu yazıya “Alternatif Avrupa Atlası” adını da koyabilirsiniz. Ya da, hayata, olaylara ve dünyaya bakış açınıza ve düşünce pencerenize göre size en uygun olan başka bir isim de seçebilirsiniz.
Avrupa gezisine, halihazırda yaşadığım Almanya’dan başlayacağım, bulunduğum yerden. Bu seyahate katılmak isteyen okuyucular, kendilerini uzun ama faydalı bir yolculuğa hazırlamalıdırlar. Bunun için “boş yer var mı?” diye sormanıza gerek yok. Benimle birlikte yolculuğa çıkacak kişileri ben yanımdaki koltukta oturtmam, onları, başımın üzerinde taşırım çünkü.
FRİZYA:
Merkezî Avrupa ve İskandinavya bölgelerinde bulunan Frizya, üç ülke arasında, Hollanda, Almanya ve Danimarka arasında bölüşülmüş bir coğrafyadır. Almanca ve Flamanca (Felemengce)’da “Friesland”, Danca’da “Frisland”, Batı Lauwers Frizcesi’nde “Fryslân”, Kuzey Frizce’de “Fraschlönj” veya “Friislon”, Doğu Frizce’de “Fräislound” veya “Freesland” ve Groningen Frizcesi’nde “Fraislaand” olarak isimlendirilir.
Üç devlet arasında parçalanmış olan bu ülkenin Hollanda’ya ait topraklarına “Batı Frizya”, Almanya’ya ait topraklarına “Doğu Frizya” ve yine Almanya ile birlikte Danimarka’ya ait topraklarına ise “Kuzey Frizya” denir. Kuzey Denizi şeridi boyunca uzanan ve dümdüz olan, bir tane bile dağ veya yükseklik bulunmayan Frizya, sürekli yağmur alan yemyeşil bir coğrafyadır. Ana karanın karşısında deniz üzerinde boylu boyunca uzanan Friz Adaları, her yıl milyonlarca turistin akın ettiği oldukça şirin takımadalardır. Bu adalar batıdan doğuya (kavisli dizildiği için, aynı zamanda güneyden kuzeye) uzanır. Hollanda’ya ait olan adalara “Batı Friz Adaları”, Almanya’ya ait olan adalara “Doğu Friz Adaları” ve Almanya ile Danimarka’ya ait olan adalara da “Kuzey Friz Adaları” denir. Bu adalar sırasıyla şunlardır:
Batı Friz Adaları (Hollanda): Noorderhaaks, Texel (gidip gezdiğim bir adadır), Vlieland, Richel, Terschelling, Griend, Ameland, Rif, Engelsmanplaat, Schiermonnikoog, Simonszand, Rottumerplaat, Rottumeroog ve Zuiderduintjes.
Doğu Friz Adaları (Almanya): Borkum, Kachelotplate, Lütje Hörn, Memmert, Juist, Norderney, Baltrum, Langeoog, Spiekeroog, Wangerooge, Minsener Oog ve Mellum.
Kuzey Friz Adaları (Almanya ve Danimarka): Süderoogsand, Norderoogsand, Japsand, Südfall, Süderoog, Norderoog, Nordstrandischmoor, Hooge, Hamburger Hallig, Habel, Gröde, Langeneß, Oland, Nordstrand, Pellworm, Amrum, Föhr, Uthörn, Sylt (Almanya), Jordsand, Rømø, Koresand, Mandø, Fanø ve Langli (Danimarka).
Friz halkı, Merkezî Avrupa bölgesinin en son Hristiyanlaştırılmış halkıdır. Frizler’in Hristiyanlaştırılması Frankonya İmparatorluğu döneminde, 688 tarihinde başlar ve 800 yılında tamamlanır. Almanlar’ın, Hollandalılar’ın ve Danimarkalılar’ın zorla Hristiyanlaştırmak için defalarca saldırdığı ve baskı altına aldığı Frizler, Hristiyanlaşmamak için yüzyıllarca savaşırlar. Ancak sayıca ve silahça güçsüz olan Friz halkı bu savaşların neticesinde yenilgiye uğrar. Hristiyanlık’tan önce Frizler’in herhangi bir dînî inançları yoktu, dînsizdiler.
Hristiyanlık’ın Frizya topraklarına ilk girişi olan 688 tarihi, Frizler için bir dönüm noktasıdır. Frizler’in Hristiyanlaştırılması süreci, gerçek adı “Wippertus” olan Wessexli misyoner Aziz Wigbert’in bu coğrafyaya ayak basmasıyla başlar. Bu ünlü misyonerin kendine seçtiği ve bu şekilde tanındığı ismi olan “Wigbert”, kelime olarak “parlak savaşçı” anlamına gelir (“savaşçı” mânâsındaki “wig”sözcüğünün kökeni de “Viking” ismine dayanır).
Topraklarına hükmeden devletler tarafından tamamen asimile edilmiş olan Frizler’in konuştuğu Frizce de bugün yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Friz edebiyat, kültür ve sanatını inceleyen bir bilim dalı (Frisistik) her ne kadar bugün var ise de, Friz dil ve kültürünün yok oluşunu durdurabilecek gibi görünmüyor.
Frizler, Almanya ve Hollanda’da resmî olarak “ulusal azınlık” kabul edilir ve bu statüdedirler. Devletler insanların etnik kökenlerini sormadığı ve Frizler de yaşadıkları ülkenin toplumuna entegre oldukları için Friz halkının toplam nüfûsu hakkında elimizde herhangi bir rakam yok. Bilinen tek şey, Hollanda’da 400 bin, Almanya’nın Schleswig – Holstein eyaletinde 10 bin ve Aşağı Saksonya (Niedersachsen) eyaletinde ise 2 bin kişinin “anadil” olarak Frizce konuştuğudur. Ancak bu, gerçek Friz nüfûsunun sadece küçük bir bölümüdür. Zira Frizler’in büyük bir çoğunluğunun kendi anadillerini konuşamadıkları da yakından biliniyor.
Frizler, Sorplar, Romalar ve Sintiler, Almanya’nın 4 azınlık grubunu oluştururlar, ancak devlet tarafından tanınmazlar. Almanya’nın Schleswig – Holstein eyaletinde yaşayan Danimarka kökenli azınlığın kurduğu ve kısa adı SSW olan Güney Schleswig Seçmen Birliği (Alm. Südschleswigsche Wählerverband, Dan. Sydslesvigsk Vælgerforening, Friz. Söödschlaswiksche Wäälerferbånd) Frizler’in hakları için de mücadele verir ancak yasadışı bir siyasî partidir. Partinin kuruluş tarihi, tâ 30 Haziran 1948’dir.
Hollanda’da ise toplum arasında kökleşmiş olan Frizya Ulusal Parti (FNP), onyıllardır Friz halkı için millî mücadele verir. Bununla birlikte 2006 yılında Frizler (DeFriezen) adıyla yeni bir parti daha kuruldu.
KORSİKA:
Merkezî Avrupa bölgesinde bulunan büyükçe bir ada olan Korsika, Fransa’nın işgali altındadır. Kuzeyde Ligurya Denizi, doğuda Tirene Denizi ve batıda Sardunya Denizi ile çevrili olan Korsika, güneyde Bonifacio Boğazı ile İtalya’ya ait Sardunya Adası’ndan ayrılır. Fransızca’da “Corse” ve Korsika dilinde “Corsica” olarak anılan ada Sicilya, Sardunya ve Kıbrıs’tan sonra Akdeniz’in 4. büyük adasıdır. Yüzölçümü 8 bin 680 km² olan adanın nüfûsu 260 bin 196’dır. “Korsika” adı, Fönce bir kelime olan “korsai” sözcüğünden gelmedir ve “ormanlarla kaplı” anlamına gelir. Yunanlar adaya “Kalliste” diyorlardı ki bu kelime, “güzel” mânâsına geliyordu.
Korsika’nın başkenti ve yerli dildeki adı “Aiacciu” olan Ajaccio, ünlü imparator Napolyon (Napoléon Bonapartes)’un doğduğu şehirdir. Napolyon, Fransız değil, etnik olarak Korsika kökenliydi ve Adel boyuna mensuptu. İşgalci Fransız kuvvetlerinin baskılarından emin olmak isteyen ve bu yüzden Fransa’ya göç eden bir ailenin orada okula gönderdiği bir çocuktur, Napolyon.
Yüzyıllar boyunca işgal etmek, egemenlikleri altına almak ve halkını sindirmek amacıyla Korsika’ya akın eden Fransızlar, ne ilginçtir ki, 20. yy’da Cezayir Savaşı (1954 – 62) neticesinde Cezayir bağımsızlığına kavuştuktan sonra bu kez oradan kaçıp “sığınmak” amacıyla Korsika’ya göç ettiler. Savaştan önce “Fransa anayurt toprakları” statüsünde olan Cezayir’den kaçan insanlar, can güvenliklerini sağlayabilmek için kalabalık gruplar halinde adaya akın ediyorlardı. O dönemler Korsika’da bu insanlara “pieds noirs” deniyordu. “Siyah ayaklılar” anlamına gelen “pieds noirs”, 1962’deki bağımsızlıktan sonra Cezayir’den kaçıp Korsika’ya sığınan Fransızlar ve Fransız vatandaşı olan Arap Yahudîler için kullanılan bir ifadeydi. Bunlar adada o kadar çoğaldılar ki, zaman geldi, Korsikalılar kendi topraklarında azınlık durumuna düştüler. Adada okullar açan ve değişik politik ve kültürel çalışmalar yürüten bu “siyah ayaklılar”, Korsika dili ve kültürünü yozlaştıracak ve tehdit edecek boyuta ulaştılar.
Adada, uzun yıllardan beridir bağımsızlık için yürütülen bir mücadele var. Fransa, Korsika bağımsızlık ve özgürlük direnişini “terör” olarak niteliyor. 24 Nisan 1976’da kurulan ve kısa adı FLNC olan Korsika Ulusal Özgürlük Cephesi (Kors. Frontu di Liberazione Naziunale Corsu, Fr. Front de Libération Nationale de la Corse), Fransa’ya karşı sürdürdüğü savaşımı siyasî propaganda, silahlı ve bombalı saldırılarla gerçekleştiriyor. FLNC, “siyah ayaklıların” adayı tamamen terk etmesini ve bu yolla Korsika dil ve kültürünün eriyip yok olmasının durmasını istiyor. Fransa Cumhurbaşkanı Lionel Jospin döneminde 2000 yılında Korsika’ya “geniş kapsamlı otonomi” verilmesiyle birlikte adada şiddet olayları büyük ölçüde azaldı. Otonomi, Korsika dili ve kültürünün korunmasını öngördüğü gibi, adadaki başta Fransızca olmak üzere azınlık dillerinin de korunmasını teminat altına alıyordu.
SARDUNYA:
Merkezî Avrupa bölgesinde bulunan büyükçe bir ada olan Sardunya, İtalya’nın işgali altındadır. Güneyde Akdeniz, doğuda Tirene Denizi ve batıda Sardunya Denizi ile çevrili olan Sardunya, kuzeyde Bonifacio Boğazı ile Fransa’ya ait Korsika Adası’ndan ayrılır. Korsika’ya uzaklığı sadece 11 km’dir. İtalyanca’da “Sardegna”, Sardunya dilinde “Sardigna”, “Sardinna” veya “Sardinnia” ve Katalonca’da “Sardenya” olarak anılan ada, aynı ülkeye ait olan Sicilya’dan sonra Akdeniz’in 2. büyük adasıdır. Yüzölçümü 24 bin 89 km² olan adanın nüfûsu 1 milyon 651 bin 382’dir. Adanın şekli ayak izine benzediği için Mısırlılar “Şardana”, Ewboîler “İxnussa” ve Yunanlar da “Sandalyon” olarak isimlendirmişlerdir.
Sardunya Adası’nın ezici çoğunluğu, roman dili olan Sardunca’yı konuşur, fakat resmî kurumlarda geçerli olan dil, İtalyanca’dır. Adanın başkenti Cagliari’dir.
Adaya 1946 yılında “otonomi” verildi. 1982 tarihine dek Sardunya topraklarında silahlı mücadele grupları vardı ve bunlar daha çok “adam kaçırma” eylemlerine imza atıyorlardı.
BASK:
İberya bölgesinde bulunan Bask, İspanya ile Fransa arasında ikiye bölünmüş bir ülkedir. İspanyollar “Vasco”, Fransızlar “Basque”, Basklılar ise kendi ülkelerine “Euskadi” derler. Atlas Okyanusu’na bağlı Biskaya Körfezi kıyısında bulunan bu ülke, sırtını İspanya – Fransa sınırını da çizen Pirene Dağları’na yaslamış dertli bir coğrafyadır.
Ülkenin “Güney Bask” olarak da anılan “hispanik” parçası, İspanya’nın dört vilayetini kapsar: Gipuzkoa (İsp. Guipúzcoa), Biskaya (Bask. Bizkaia, İsp. Vizcaya), Álava (Bask. Araba) ve Navarra (Bask. Nafarroa).
Ülkenin “Kuzey Bask” olarak da anılan “frenk” parçası ise Fransa’nın üç vilayetini kapsar: Lapurdi (Fr. Labourd), Zuberoa (Fr. Soule) ve Behenafarroa (Bask. Nafarroa Behera, Fr. Basse – Navarre).
Bölgenin en eski ve Avrupa kıt’âsının ilk sakinlerinden olan Basklılar’ın Bask’a geliş tarihleri kesin olarak bilinmemekle birlikte Kafkasya’dan geldikleri ve Çerkes asıllı oldukları tahmin edilmektedir. Bugün iki ayrı devlet tarafından biribirinden kopartılmış bulunan Bask halkının bu iki grubunu ayırt edebilmek için İspanya tarafındaki Basklılar’a “Hagoalde”, Fransa tarafındaki Basklılar’a ise “Ipparalde” adıyla hitab edilir.
2 milyon 700 bin nüfûslu Bask halkının bugün 800 bin kadarı anadil olarak Baskça konuşur. İspanya Baskı’nda 2 milyon 123 bin, Fransa Baskı’nda ise 246 bin Basklı yaşar.,
Tarih boyunca haksız saldırılara maruz kalan ve var olma mücadelesini de her zaman için vermiş olan Bask halkının Hristiyanlaştırılması, 4. – 5. yy’larda başlar.
Bask’ın bağımsızlığı bilinci, 20. yy’ın hemen başlarında filizlenmeye başlar. 1917’de Bask Üniversitesi (Eusko Ikaskuntza) ve 1918’de Bask Dili Akademisi (Euskaltzaindia) kuruldu. 14 Nisan 1931’de Bask’ın Eibar kentinde “İkinci İspanya Cumhuriyeti” kurulması çağrıları yapıldı. 17 Temmuz 1936’da iç savaş patlak verdi. 1 Ekim 1936’da İspanya Parlamentosu, Bask bölgesine “otonomi” statüsü vermeyi kabul etti. José Antonio Aguirre, Bask otonom bölgesinin ilk başkanı oldu.
II. Dünya Savaşı (1939 – 45) sırasında Nazi işgali altında bulunan Bask topraklarında 1959’da kısa adı ETA olan Bask millîyetçisi Bask Ülkesi ve Özgürlüğü (Bask. Euzkadi Ta Askatasuna) örgütü kuruldu. ETA’nın hedefi “tam bağımsızlık” olup seçtiği yol, silahlı mücadeledir.
20 Kasım 1975’te İspanya diktatörü General Francisco Franco’nun ölümünden sonra İspanya devleti “kirli savaş” yöntemini başlattı ve bu tarihten sonra ülke “derin devlet” olgusuyla tanıştı. 1978 sonunda Bask’ta “Herri Batasuna” adında legal bir parti kuruldu. 1980 yılında Bask bölgesinde Baskça’nın “ikinci resmî dil” olması kabul edildi.
KATALONYA:
İberya bölgesinde bulunan Katalonya, İspanya egemenliği altında bulunan bir ülkedir. İspanyolca’da “Cataluña”, Katalonca’da “Catalunya” ve Aranezce’de “Catalonha” olarak telaffuz edilir. Doğuda ve güneyde Akdeniz kıyısı bulunan bu coğrafya, kuzeyde İspanya – Fransa sınırını çizen Pirene Dağları ile çevrilidir.
Katalonya, Bask ve Galisya ile birlikte İspanya’daki 3 adet “tarihsel otonom bölgeleri”nden biridir. 32 bin 91 km²’lik bir coğrafyayı kapsayan ve nüfûsu 7 milyon 197 bin 174 olan Katalonya’nın başkenti Barselona (Barcelona)’dır. İspanyolca ve Katalonca, eyaletin iki resmî dilidir. Arantal bölgesinde üçüncü bir dil olarak Aranezce konuşulur.
İlk bilinen yerleşimcileri İberyalılar olan Katlonya’nın kıyı kesimleri sonraki yıllarda Kartaca ordusunun hakimiyetine girmişti. 3. yy’da Roma İmparatorluğu’nun eline geçen bölge, o tarihten sonra Hristiyanlaştırıldı.
1931’de bölgeye “otonomi” statüsü verilmesi kabul edilmiş ve bu statü 1932 yılında imzalanmıştı. Ancak 1934 – 36 yılları arasındaki iç savaştan sonra bu otonomi 1939’da iptal edildi.
Tıpkı Bask’ın otonomi hakkı kazanmasında olduğu gibi General Franco’nun ölümünden sonra 1977’de Katalonya’ya otonomi statüsü tekrar verildi ve Josep Tarradellas, Katalonya otonom bölgesinin ilk başkanı oldu. 1979’da Katalonya daha güçlü bir otonomi hakkına kavuştu. 2006 yılında ise daha güçlü ve daha geniş bir otonomi hakkına daha.
Katalonya, İspanya’da etnik millîyetçi duyguların en güçlü olduğu bölgedir. Silahlı mücadele ve “terörist saldırılar” olmadığından dolayı Bask bölgesi kadar dış dünyada sesi duyulmuyor olabilir, ancak Bask’tan çok daha ileri boyutta ayrılıkçıdır. Katalonlar ne İspanya bayrağını kabul ederler, ne de İspanya pasaportunu. Katalonya’yı İspanya olarak bile görmezler. Katalonlar kendilerini “ayrı bir ulus” olarak kabul ederler. Bu duygularını da Katalonya Parlamentosu’nun 2006’da yaptığı bir oylamada % 88, 9’luk büyük bir çoğunlukla aldıkları bir kararla resmîleştirdiler. Parlamento kararıyla kendilerini “ayrı bir ulus” olarak niteleyen Katalonlar, “farklı bir ulus” olarak gördükleri İspanyollar’la ilişkilerini de “başka uluslarla olan münasebetler” düzleminde yürüteceklerini ilan ettiler. 1978’den sonra Katalonlar, İspanya tarafından Katalonca isimleri değiştirilmiş ve İspanyolca isimler verilmiş olan bütün şehir, ilçe ve köylerin bu asimile adlarını attılar ve bu yerleşim birimlerinin eski Katalonca gerçek isimlerini tekrar kullanmaya başladılar.
Katalonya’daki okullarda İspanyolca, “ikinci dil” olarak okutulur. Eğitim sisteminde Kanada ve Finlandiya modelleri örnek alınır. Televizyon ve radyo kanalları ile gazete ve dergiler Katalonca yayın yapmaktadırlar. Katalonya’daki marketlerde gıda ürünlerinin üzerinde bulunan “İçindekiler” yazısında Katalonca yoksa, o ürünün bölgede satılma şansı yoktur. Son 30 yılda yaşanan bu değişim neticesinde Katalonya’da bugün genç nesil, Katalonca’yı İspanyolca’dan daha iyi bilmektedir.
ENDÜLÜS:
İberya bölgesinde bulunan Endülüs (Andalucía), İspanya egemenliği altında bulunan bir ülkedir. Güneyde Atlas Okyanusu, Cebel-i Tariq (Cebelitarık) Boğazı ve Akdeniz bulunan bu coğrafya, batıda Portekiz ile komşudur.
87 bin 68 km²’lik bir alanı kapsayan ve nüfûsu 8 milyon 39 bin 399 olan Endülüs’ün başkenti Sevilla (İşbiliye)’dır.
711 – 1492 yılları arasında İslam’ın egemenliğinde bulunan Endülüs toprakları, Avrupa’daki Endülüs İslam Devleti’nin hüküm sürdüğü ve Müslümanlar’ın Avrupa’ya adalet ve medeniyeti taşıdığı coğrafyadır. Müslümanlar’ın bu topraklara verdiği bir isim olan “El- Endûlûs”, ismini buranın çok köklü bir kavmi olan Vandallar’dan alır. Müslümanlar’ın İber Yarımadası’ndaki varlığı nihaî olarak Moriskolar’ın 1609’da İspanya’dan sınırdışı edilmesiyle son bulmuştur.
8. yy’ın başında Emevî Devleti’nin Kuzey Afrika’daki valisi olan Musa bin Nusayr, Emevî Halifesi Welid bin Abdulmelik’in desteğiyle Berberî bir kumandan olan Tariq bin Ziyad’ı Cebel-i Tariq (Cebelitarık) Boğazı’nı geçerek İber Yarımadası’na gönderdi. 750 yılına kadar Endülüs, Emevîler’in gönderdiği valiler tarafından yönetildi.
756 – 1031 yılları arasındaki dönem, Endülüs’ün en parlak dönemi oldu. Endülüs’ün başkenti Qurtuba (Cordoba), Bağdad ve Qahire’den sonra İslam dünyasının üçüncü önemli bilim merkezi haline geldi.
Avrupa İslam Devleti olan Endülüs’te sırasıyla Valiler Dönemi (714 – 756), Emevîler Dönemi (756 – 1031), Tawaif’ul- Mûlk (Beylikler) Dönemi (1031 – 1090), Murabıtlar Dönemi (1090 – 1147), Muvahhîdler Dönemi (1146 – 1248), Ğrnata (Grenada) Sultanlığı (1232 – 1492) ve Mûdeccenler ve Moriskolar (1492 – 1610) devirleri yaşandı.
1492’de Beni Ahmer Devleti’nin yıkılışı ile İspanya’daki 781 yıllık İslam egemenliği sona erdi. Bu tarihten sonra coğrafî keşifler başladı.
Endülüs’ü yıkıp işgal ettikten sonra bu coğrafyadaki Müslümanlar’ı ve Yahudîler’i katliâma uğratan, sağ kalanları ise sürgün eden İspanyol krallıkları, Endülüs İslam Medeniyeti’nin bütün izlerini sildiler. Müslümanlar’ın kurduğu kentlerin Arapça olan gerçek isimlerini atan İspanyollar, bu yerleşim birimlerine İspanyolca isimler verdiler. İberya coğrafyasındaki yerleşim birimlerinin İslam egemenliğindeki isimleri ve onlara verilen şimdiki İspanyolca isimler şu şekildedir:
Âbile (Avila), Abinyûn (Avignon), Afs (Aspe) Tepesi, Anbûrîş (Ampurias), Anût (Monetagudo), Ergûn (Aragon), Arak (Alarcos), Arbûne (Narbona), Arce (Alanje), Âştrû (Astro), Aşturga (Astorga), Aştûriş (Asturias), Bâcce (Beja), Balât’üs- Sûf (Balazote), Balât’üş- Şühedâ (Tours), Bâlegîr (Balaguer), Bâlme (Palma), Bânyûs (Baños), Bâse (Basella), Batalyevs (Badajoz), Beccâne (Pechina), Bedûl (Badules), Belây (Poley, Aguilar), Beled’ül- Welîd (Valladolid), Belensiye (Valencia), Belîsâne (Belicena), Belmâte (Palmella), Beltâş (Pleitas), Belyâne (Villena), Belliş Mâlega (Vélez Málaga), Bellûr (Valor), Benbelûne (Pamplona), Benişküle (Peniscola), Berbeştru (Barbastro), Berdûle (Berdolia), Berşelûne (Barcelona), Beşkens (Bask), Besta (Baza), Beyâne, Beyyûne (Baena), Beyrân (Bairen), Beyyâse (Baeza), Bîbeş (Beas), Bîğû (Priego), Bilâd’ül- Cevf (Estermadore), Bilbâv (Bilbao), Bîre (Vera), Bîş (Beas), Bıtrîr (Petrel), Bitrûş (Pedroche), Bizilyâne (Ventas de Bezmiliana), Bübeştru (Bobastro), El- Bünt (Alpuente), Burce (Borja), Burguş (Burgos), Büriyyâne (Burriana), Bürşâne (Purchena), El- Bürtât (Pireneler), Bürzîl (Bordeaux), El- Büşşere (Alpujarras), Câga (Cangas), Cebel-i Süleyman (Cuesta de Zulema), Cebel-i Tariq (Gilbraltar), Cebel’ül- Berânis (Sierra de Almaden), Cebel’üs- Savma’a (Alminar), Cebel-i Şüleyr (Siyera Nevada), Cebel’üş- Şeref (Ajarafe), Cennet’ül- Arîf (Generalife), Ceyyân (Jaen), Cezâir’uş- Şarqiyye (Islas Baleares, Balear Adaları), Cezîret’ül- Menûrka (Manorca), Cezîret’ül- Meyûrka (Majorca, Mallorca), Cezîret’ül- Hadrâ (Algeciras), Cibâl-i Vâdî’r- Remle (Guadarrama), Cibâl’uş- Şârât (Sierras Morina), Cibâl’üs- Selc (Sierra Nevada), Cillîkiye (Galisya), Şentecelâ (Chinchilla), Cülümâniye (Jurumena), Cüründe (Gerona), Dâniye (Denia), Decme (Diezma), Delâye (Dalias), Deravka (Daroca), Duvîru Nehri (Rio Duero), Elbasît (Albacete), Elbe (Alava), Elbeyyâzîn (Albaicin), Elgarb (Algarve), Elhandak (Alhondiga), Elma’den (Almaden), Elmeriye (Almeria), Emâye (Amaya), Endâre (Ondora), Endereş (Andarax), Endûcer (Andujar), Entakîre (Antequera), Erkebîka (Ercavica), Erküş (Arcos dela Frontera), Ernît (Arnedo), Erşedûne (Archidona), Eşîl (Achila), Estaba (Estepa), Eştebîn (San Esteban), Esterga (Astorga), Fahs’ul- Bellût (Los Pedroches), Fahs’ur- Renîsûl (Arinsol), Fâtıma (Fatima), Fecc û Târiq (Buitrogo), Fehmîn (Alfamin), Fentidûnya (Fuentidueña), Finyâne (Finana), France (İfrance), Fürnecûlüş (Hornachuelos), Ğrnata (Granada), Guleyre (Cullera), Gutunde (Cutande), Hadderu (El- Darro) Nehri, El- Hâme (Alhama), Hemdân (Alhendin), Hısn Bülkûne (Porcuna), Hısn-ü Belec (Vilches), Hısn-ü Liyyît (Aledo), Hısn-ü Muklîn (Moclin), Hısn-ü Sent Ukrûc (Santa Cruz de La Sierra), Hısn’ül- Bitrûc (Alcala de Pedroche), Hısn’ül-Haneş (Alanje), Hısn’ül- Hanş (Alanje), Hısn’ül- Ikâb (Las Navas de Tolosa), Hısn’ül- Keres (Alcaraz), Hısn’ül- Ma’den (Almada), Hısn’ül- Müdevver (Almodavar del Rio), İbeltânsiye (Palencia), İkâb (Las Navas de Tolosa), İklîm el- Münestîr (Almonaster la Real), İklîm Kartuşâne (Cartuja), İklîm Tuşâne (Tocina), İklîm’üş- Şeref (Ajarafe), İlbîre (Elvira), Eleş (Elche), Îriye (Iria), İrş (Erco), İşbîliye (Sevilla), İstabbe (Estepa), İsticce (Ecija), Kabra (Cabra), Kabtûr (Isla Mayor), Kabzâk (Alcaudeta), Kâdis (Cadiz), Qal’a’tül- Eyyûb (Calatayub), Qal’a’tül- Rebah (Calatrava la Vieja), Qal’a’tül- Rebâh (Calatrava), Qal’a’tül- Yahsûb (Calat la Real), Kalahürre (Calahorra), Kalşâne (Calsena), Kanbâniye (Campina), Kanbîl (Canbil), Kantara Ağirbâle (Puente del Cabriel), Kantebriye (Cantabria), Kaptîl (Capitale, Isla Menor), Karabâka (Caravaca), Karbelyân (Crevillente), Kargaşûne (Carcassonne), Karmûne (Carmona), Kartâcene’tül- Halfâ (Cartagena), Kartaşâne (Cartujana), Kaniya Reş (Caceres), Kasr (Alcazar), Kasr-u Ebî Dânis (Alcacer de Sal), Kastâle (Castilla), Kayşâta (Quesada), Kelûniye (Cluny), Kerekûy (Caracuel), Keres (Alcaraz), Ketunde (Cutanda), Kırbelyân (Crevillente), Kofadunca (Covadonga), Kulumbriye (Coimbra), Koma Reş (Comares), Kûnga (Cuenca), Kûriye (Coria), Küriyûn (Corion), Kurtuba (Córdoba), Kurûniye (Corogia), Kürünne (Coruna), Kûyansa (Belensiye de Don Juan), Lâride (Lerida), Leble (Niebla), Levşe (Loja), Leyyit (Aledo), Likant (Alicante), Lisâne (Lucena), Liyûn (León), Lagaş (Lugo), Lûrka (Lorca), Mâide’tül- Melik (Mesa del Rey), Maklûne (Maguelonne), Mâlega (Málaga), Mansûre (Cuevas de Almanzora), Mâride (Mérida), Mârtüş (Martos), Matrîl (Motril), Mayor (Elvira), Mecrîd (Madrid), Medînet Sâlim (Medinaceli), Medînet’ul- Şent Yaqub (Santiago de Compostela), Medîne’tul- Şezûne (Sidonia), Wâdî’l- Hicâre (Guadalajara), Mekkâde (Maqueda), Menteşûn (Monzon), Mentîl (Montiel), Mentîşe (Mentesa), Merbelle (Marbella), Mersâ Süheyl (Fuen Girola), Mersâne (Maracena), Mevrûr (Moron), Mârtüle (Mertola), Müdevver (Almodavar del Rio), Mûle (Mula), Mündûcer (Mondujar), Münekkeb (Almunecar), Münestîr (Almonaster la Real), Müntanceş (Montanchez), Müntûr (Montoro), Mürbitâru (Murviedro), Mürsâne (Maracena), Mürsiye (Murcia), Mûyes (Muez), Neberre (Navarra), Nerbûne (Narbonne), Ubît (Oviedo), Uburtu (San Martin de Porto), Ravta (Rueda), Rayyü (Raiyo), Remle (La Rambla), Rikle (Ricla), Rîmiyye (Reiymo), Rîş (Erija), Rümeyle (Romilla), Runde (Ronda), Kasr-u Ebu Dânis (Alcacer de Sal), Şakunde (Secunda), Şakûre (Segura de la Sierra), Sâns (Saintes), Sântedîr (Santander), Sarakusta (Saragossa), Şâtıbe (Jativa), Şatûber (Sadoa), Sebte (Ceuta), Sebtimâniye (Septimania), Şecs (Sax), Şekûbiye (Ségovia), Şelbatarra (Salvatierra), Şelemenka (Salamanca), Şeltîş (Saltes), Şelûbâniye (Salobreña), Şelûka (Sanlucar la Mayor), Semmûre (Zamora), Şennîl Nehri (Xenil), Şent İştebîn (San Esteban de Gormez), Şent Menkeş (Simancas), Şent Meriyye’tül- Ğarb, Şentemeriye, Ükşûnbe, El- Ğârû (Ocsonoba, Faro, Santa Maria de Algarve), Semle’tul- Benî Rezîn (Albaracin), Şent Yaqub (Santiago de Compostela), Şentefîle (Santafila), Şentere (Santare), Şenterîn (Santarein), Şentkurûs (Santa Cruz), Şeref (Ajarafe), Şerîş’ul- Ferentîre (Jerez de la Frontera), Şevzer (Jodar), Şeyce (Espejo), Şezûne (Sedona), Şibrâne (Chiprana), Şilb (Silves), Şintere (Cintra), Şirbe (Serpa), Südeyne (Guddalte), Şügar (Jucar), Şüleyr (Solarius), Suner (Suniario), Şürrîn (Sorrion), Sürriye (Soria), Süvhar (Zujar), Tabîre (Tavira), Tâcu Nehri (Rio Tajo), Tâkürünne (Takurunna), Talebîre (Talavera de la Reina), Tâleka (Italica), Talemenke (Talamanca), Taleyâta (Tallante), Taraskûne (Tarascon), Tarasûne (Tarazona), Cezîret’ul- Tarîf (Tarifa), Tarrakûne (Tarragona), Tarvîl (Teruel), Taryâne (Triane), Tercâlü (Trujillo), Tüdmîr (Tudmir), Tuleytula (Toledo), Tulûşe (Toulouse), Tureş (Torres), Turtûşe (Tortosa), Tuşâne (Tocina), Tütayle (Tudela), Übbede (Ubeda), Uburtu (Porto), Ûka (Oca), Uklîş (Ucles), Ukşunuba (Ocsonoba), Ende (Onda), Undere (Ondara), Ürcûne (Oreja), Ûrît (Oreto), Ûriyûle (Orihuela), Ürş (Urci), Ürye (Orense), Üşbûne (Lizbon, Lisboa), Üşûne (Osuna), Utrîre (Utrera), Utrûnkeş (Trancoso), Wâdî Âne (Guadiana), Wâdî Âş (Guadix), Wâdî Besta (Baeza), Wâdî İbn’ül- Welîd (Valladolid), Düveyru (Ebro Valley), Wâdî Lekkü (Guadalete), Wâdî Şügar (Guadijucar), Wâdî Tâcu (Valle Tajo), Wâdî’l- Ebyad (Guadalaviar), Wâdî’l- Hicâre (Guadalajara), Wâdî’l- Kanâl (Guadalcanal), Wâdî’l- Qasr (Guadalcazar), Wâdî’l- Kebîr Nehri (Guadalquivir), Wâdî’l- Kutn (Guadalcoton), Wâdî’r- Râme (Guadarrama), Wâdî’r- Remle (Guadalaviar), Wakkaş (Huecas), Wâlmû (Huelamo), Wânce (Hueneja), Webze (Huete), Uwenbe (Huelva), Uşka (Huesca), Yâbise (Ibiza), Yebûre (Evora), Yinişte (Iniesta), Zellâka (Sagrojas).
CEBELİTARIK:
İberya bölgesinde, kuzey – güney ekseninde Avrupa ile Afrika’yı, batı – doğu ekseninde ise Atlas Okyanusu ile Akdeniz’i biribirinden ayıran Cebel-i Tariq (Cebelitarık, Gibraltar) Boğazı üzerinde bulunan küçük bir kent olan Cebelitarık, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı’nın işgali ve sömürgesi altındadır. 6, 5 km² alan üzerinde bulunan bu yerleşim biriminde 28 bin 750 kişi yaşar. İstisnasız hepsi Britanya pasaportu taşır. Nüfûsunun % 93’ü Katolik, % 7’si Müslüman ve yine % 7’si Yahudî’dir.
Adını ünlü İslam komutanı Tariq bin Ziyad’dan alan ve adı Arapça’da “Tariq Dağı” anlamına gelen Cebelitarık, 711 – 1492 yılları arasında İslam egemenliğindeydi. 1830 yılından beri İngiliz kolonisi olan Cebelitarık, maymunların özgürce dolaşabildiği bir kent olmasıyla ünlüdür. İngiltere ile İspanya arasında yapılan anlaşmaya göre, maymunlar ne zamanki o toprakları terk ederse, İngiltere o zaman burayı İspanya’ya geri verecektir.
GALİSYA:
İberya bölgesinde bulunan Galisya, İspanya’nın egemenliği altındadır. Kuzeyi ve batısı Atlas Okyanusu kıyısı olan Galisya, güneyde Portekiz ile komşudur. İspanyollar “Galicia”, Galisyalılar ise “Galicia” veya “Galiza” derler. Bölge, ismini Eski Çağ’da bu topraklarda yaşayan Kelt kökenli Gallak kavminden alır.
İspanya’nın üç otonom bölgesinden biri olan Galisya, dört vilayeti kapsamaktadır: Bunlar A Coruña (La Coruña), Lugo, Ourense ve Pontevedra’dır. 29 bin 574 km²’lik alana sahip bu ülkenin nüfûsu 2 milyon 771 bin 341’dir. Topraklarında Galisçe, İspanyolca ve Portekizce konuşulur.
Galisya otonom bölgesinde Galisçe’nin resmî dil olarak kabul edilmesinin tarihi, 1981’dir. Ancak Avrupa Birliği (AB), Kasım 2005’te aldığı bir kararla, Galisçe’yi “AB’nin dillerinden biri” olarak kabul etmeyeceğini açıkladı.
Bir zamanlar Endülüs İslam Devleti’ne bağlı olan Galisya, 10. ve 11. yy’larda bağımsız bir krallık idi. Bu krallık 1833’te yıkıldı ve bölge İspanya’ya bağlandı. İspanya’nın bölgede soykırım uygulaması üzerine Galisyalılar doğdukları toprakları terk edip başka diyarlara göç ettiler. 1836 – 1890 yılları arasında bu topraklardan 2, 5 milyon insan göç etti. En yoğun olarak gittikleri yer, başta Arjantin ve Brezilya olmak üzere Latin Amerika ülkeleriydi.
AZOR ADALARI:
İberya bölgesinde, Atlas Okyanusu üzerinde bulunan takımadalar, Portekiz’in egemenliği altındadır. Portekizliler “Açores” der. Avrupa kıt’âsına 1500 km, Amerika kıt’âsına ise 3600 km uzaklıkta bulunan Azor Adaları, 9 büyük ve birçok küçük adadan oluşur. 2 bin 334 km² alanı kapsayan ve 241 bin 763 kişinin yaşadığı takımadaların başkenti, Ponta Delgada’dır.
Portekiz’in adaları işgali, 1431 yılında Santa Maria Adası’na ayak basmasıyla başlar. Amerika kıt’âsından dönüşte Christoph Colomb, bu takımadalara uğrar (1493). 1580’de Portekiz bağımsızlığını yitirip İspanya’ya bağlanır. İspanya’nın egemenliğini kabul etmeyen Azorlular, ayaklanırlar. Bu ayaklanma üç yıl sürer.
BATI LÜKSEMBURG:
Benelüks bölgesinde, Belçika’nın bir vilayeti durumundadır. Bağımsız olan Lüksemburg’un bağımsız olmayan “öteki yarısıdır”. Başkenti Arlon kentidir. Doğuda Lüksemburg’a, güneyde Fransa’ya sınırı vardır. Lëtzebuerg dilindeki adı “Lëtzebuerg”, Fransızca adı “Luxemborug”, Walonca adı “Lussimbork”tur.
4 bin 443 km²’lik alana sahip bölgenin nüfûsu 256 bin 4’tür.
KUZEY İRLANDA:
Adalar Avrupası bölgesinde, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı’nın dört ülkesinden biridir. Bağımsız olan İrlanda Cumhuriyeti’nin bağımsız olmayan kuzey parçasıdır. İngilizce adı “Northern Ireland”, İrce adı ise “Tuaisceart Éireann” olan Kuzey İrlanda, İrlanda Adası’nın Ulster vilayetini kapsar.
13 bin 843 km² alana sahip ve 1 milyon 710 bin 300 kişinin yaşadığı ülkenin başkenti Belfast (Béal Feirste)’tır.
İsmi “yeşil ada” anlamına gelen İrlanda Adası, 1916 yılındaki Anglo – İrlanda Savaşı’ndan sonra ikiye bölündü ve kuzeyi İngiltere tarafından işgal edildi. O tarihten sonra Katolik İrlandalılar bu işgale karşı direniş mücadelesi vermeye başlarken, İngilizler ile aynı mezhebin mensubu olan Protestan İrlandalılar İngiltere’ye bağımlı kalmaktan yana tavır koydular. Kuzey İrlanda’nın % 45, 57’si Protestan, % 40, 26’sı ise Katolik’tir.
İngiltere’nin “terör örgütü” olarak lanse ettiği ve kısa adı IRA olan İrlanda Cumhuriyet Ordusu (İng, Irish Republican Army, İrl. Óglaigh na hÉireann), İngiliz işgaline karşı silahlı kurtuluş savaşı vermektedir.
GALLER:
Adalar Avrupası bölgesinde, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı’nın dört ülkesinden biridir. İngilizce adı “Wales”, Galce adı ise “Cymru” ve Latince adı da “Cambria” olan Galler’in başkenti, Galce gerçek adı “Caerdydd” olan Cardiff’tir. Avrupa’nın en büyük adası olan Büyük Britanya üzerinde bulunan Galler ülkesinin doğusunda İngiltere, kuzeyinde ve batısında İrlanda Denizi, güneyinde ise Kelt Denizi bulunur. 20 bin 761 km² alan üzerindeki coğrafya parçasında 2 milyon 903 bin 85 kişi yaşar.
Ülkenin adı olan “Wales”, Cermen kökenli “welsch” kelimesinden doğmuştur ve “yabancı” demektir. Gal halkına bu isim, Hind – Avrupa dil ailesine ait bir millet olmadıkları, başka bir ifadeyle, İngilizler’in ve Almanlar’ın akraba kavimlerinden olmadıklarından dolayı verilmiştir. (Almanlar, ilginçtir, İsviçre’nin Fransızca konuşulan bölgelerine “Welschland” veya “Welschschweiz” derler. Aynı şekilde İtalya’nın kuzeyinde Almanca konuşulan Güney Tirol bölgesinde yaşayanlar da İtalyanca dilini “Walsch” olarak isimlendirirler.)
Galler bölgesi, İngiltere ve İskoçya tarafından Hristiyanlaştırıldı. Christisation (Hristiyanlaştırma) ameliyesi bölgede 6. yy’da başladı ve 19. yy’da tamamlandı.
Galler’de 20. yy’da filizlenmeye başlayan millîyetçi ve ayrılıkçı hareketin öncülüğünü Plaid Cymru (Galler Partisi) adlı siyasî parti yapmaktadır. Plaid Cymru, 1966’da parlamentoda yaptığı oturumda Galler için daha fazla otonomi ve Galce dilinin hayat bulması teklifini karara bağladı. Bu coğrafyada Galce konuşmak, bağımsız ve özgür kimliğin kazanılmasının en önemli belirtisi olarak görülür. 1993’ten itibaren bölgedeki tüm kamu kurum ve kuruluşlarında, okul, hastahane, mahkeme ve üniversitelerinde İngilizce ile birlikte Galce de kullanılır.
İSKOÇYA:
Adalar Avrupası bölgesinde, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı’nın dört ülkesinden biridir. İngilizce ve İskoçça adı “Scotland”, Galce adı “Alba” ve Latince – Keltçe adı da “Caledonia” olan İskoçya, Avrupa’nın en büyük adası olan Büyük Britanya’nın kuzey yarısı ile Orkney Adaları, Shetland Adaları ve Hebrid Adaları’ndan oluşur. Güneyinde İngiltere ve İrlanda Denizi, batısında ve kuzeyinde Atlas okyanusu, doğusunda ise Kuzey Denizi bulunan ve başkenti Edinburgh olan İskoçya’nın nüfûsu 5 milyon 94 bin 800’dir ve genişliği 78 bin 772 km²’dir.
M. Ö. 10 bin yılarından beri yerleşimin olduğu İskoçya’nın ilk sakinleri mezolitik avcılar ve balıkçılardır. M. Ö. 4500 yıllarından itibaren neolitik çiftçiler bölgeye yerleştiler. M. S. 503 yılından başlayarak İskoçlar, Keltler ve İrlandalılar bu coğrafyaya ayak bastılar.
1707 tarihine kadar bağımsız bir krallık olan İskoçya, bu tarihte Birleşik Krallık’a bağlandı. Sözkonusu tarihten tam 390 sene sonra, 1997’de, İskoçya halkı kendi aralarında referanduma gitti ve kendi parlamentosunu kurup İngiltere’den ayrılmaya karar verdi.
FAROE ADALARI:
Adalar Avrupası bölgesinde, Norveç Denizi ile Atlas Okyanusu arasında bulunan Faroe Adaları, Danimarka’nın işgali ve sömürgesi altındadır. Faro dilindeki adı “Føroyar”, Dan dilindeki adı ise “Færøerne” olan adaların bu ismi, “koyun adaları” anlamına gelir. Adalar, kendine özgü cins koyunlarıyla meşhurdur. Toplam 18 adadan oluşan Faroe’de sadece bir ada, Lítla Dímun hariç hepsinde yerleşim vardır. Adalarda konuşulan Faroece, Eski İrlanda kökenli bir dildir ve İzlandaca ile Norveççe’yle akrabadır. Faroeliler kendilerini Danimarkalı olarak değil, Vikingler döneminden kalma ayrı bir kavim olarak kabul ederler.
Faroe Adaları, Amerika kıt’âsında bulunan ve dünyanın en büyük adası olan Grönland (Kalaallit Nunaaat) ile birlikte Danimarka Krallığı’nın iki ayrı “otonom bölgesi”ni oluşturur. 1948’de otonomi koşulları daha bir genişletilen Faroe Adaları’nın parlamentosu olan Løgting, dünyanın en eski parlamentolarından biridir. Bölgesel parlamento haricinde her seçim döneminde iki milletvekilini, Danimarka parlamentosu olan Folketing’e gönderir.
Avrupa kıt’âsında bulunduğu ve Danimarka’ya ait olduğu halde Faroe Adaları, Avrupa Birliği’ne dahil değildir ve Gümrük Birliği’nden de muaftır. Faroe Adaları ile İzlanda arasında 1 Kasım 2006 tarihinden itibaren “ekonomik birlik” kurulmuştur.
1395, 74 km²’lik alanı kapsayan ve nüfûsu 48 bin 345 olan Faroe Adaları’nın başkenti Tórshavn’dır. 18 adadan oluşan takımadaların en kuzeyi ile en güneyi arasında 118 km, en doğusu ile en batısı arasında ise 75 km mesafe vardır, sadece. En yüksek noktası olan 882 m’lik Slættaratindur Dağı’ndan bakıldığında bütün adaları komple görmek mümkündür. Ülkenin hiçbir noktası deniz kıyısından 5 km’den daha uzakta değildir. 48 bin nüfûslu ülkede toplam 17 bin 251 ev vardır. Kendi ülkelerinde bulunan Faroeliler’in sayısının üçte biri (15 bin) kadar Faroeli ise Danimarka’da yaşar.
Ülkenin yegane üniversitesi olan Faroe Üniversitesi’nde Faroece öğrenim imkânı vardır. Piyasaya çıkan ilk Faroece sözlüğün tarihi ise, 1998.
Bağımsız bir ülke olmamasına rağmen Faroe Adaları, tıpkı Kuzey İrlanda, Galler ve İskoçya gibi, uluslararası spor müsabakalarında kendi millî takımıyla boy gösterir.
ÅLAND ADALARI:
İskandinavya bölgesinde, Baltık Denizi üzerinde bulunan Åland Adaları, Finlandiya’nın egemenliği altındadır. İsveççe adı “Åland”, Fince adı ise “Ahvenanmaa” olan takımadalar “otonomi” statüsündedirler. İsveç ile Finlandiya arasında paylaşılamayan bu bölge bugün Finlandiya’ya ait olduğu halde resmî dili İsveççe’dir. 1921 yılından beri Fin hakimiyeti altında bulunan Åland Adaları’nın başkenti, Mariehamm’dır. 1554, 1 km²’lik alanı kaplayan takımadalarda 26 bin 530 kişi yaşıyor.
Toplam 6 bin 757 adadan oluşan Åland, Finlandiya kıyısına 15 km, İsveç kıyısına ise 40 km uzaklıktadır. Ülke nüfûsunun % 90’ı, en büyük ada olan Fasta Åland üzerinde yaşamlarını sürdürmektedirler. 6 bin 757 adanın yalnızca 60 tanesinde insan bulunmaktadır.
LAPONYA:
İskandinavya bölgesinin en kuzeyinde bulunan Laponya, Norveç, İsveç, Finlandiya ve Rusya arasında dört parçaya bölünmüş bir ülkedir. Norveççe ve İsveççe adı “Lappland”, Fince adı “Lappi” ve Rusça adı “Laplandiya” olan Laponya’da yaşayan Laponlar, Samî ırkındandırlar ve tüm Avrupa kıt’âsının ilk yerlileri olarak kabul edilirler. Asıl anayurtları Avrupa’nın tam ortası olan Laponlar, doğudan ve güneyden gelen kavimlerce sürekli göç ettirilerek Avrupa’nın en kuzeyine, kıt’ânın bittiği yere kadar sürüklenmiş ilginç bir halktır. Laponlar, tarihin hiçbir döneminde kendilerine ait bir devlet kuramamışlardır.
Laponlar’ın günümüzdeki sayıları 60 bin kadardır ve % 70’i Samî dili olan Laponca’yı konuşur. Topraklarında 700 bin dolayında ren geyiği yaşayan Laponlar’ın temel uğraşı ren geyiği yetiştiriciliğidir
(1900’lü yıllarda İsveç tarafından soykırıma uğratılan ve zorla kısırlaştırılan Lapon halkının tarihsel dramını ne kadar detaylı yazarsam yazayım, “Hangi Avrupa?” adlı kitabın yazarı ve TRT ekrânlarındaki “Sınırlar Arasında” programının yapımcısı sevgili Banu Avar kadar etkileyici anlatamayacağımı bildiğimden fazla uzatmak istemiyorum ama, Banu Hanım, keşke etnik baskı ve asimilasyon uygulamalarına “dışarıda” duyarlı olduğu kadar “içeride” de olabilse. Baskı ve asimilasyon uygulamalarına “dışarıda” şiddetle karşı çıkarken “içeride” bunun varlığını dahi inkâr etmek, neyle izah edilir, anlayabilmiş değilim benim dünya güzeli ablacığım.)
KARELYA:
İskandinavya bölgesinde bulunan Karelya, Finlandiya ile Rusya arasında ikiye bölünmüş bir ülkedir. Rusça adı “Karelya”, Fince adı “Karjala” ve İsveççe adı “Karelen” olan Karelya’nın kuzeyinde Barents Denizi bulunur. Yaklaşık olarak 200 bin km²’lik alanı kapsayan coğrafya, bugün altı ayrı bölüme ayrılmış durumdadır. Beyaz Karelya, olonez Karelya ve Ladoga Karelya (Ladoga, Avrupa’nın en büyük gölüdür) Rusya’ya aittir.
II. Dünya Savaşı (1939 – 45) esnasında herhangi bir silahlı çatışmanın yaşanmadığı Karelya, savaşta Finlandiya’nın yenilmesinden sonra, büyük bir bölümü Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’ne bağlandı. 1991’de Sovyetler birliği’nin yıkılışından sonra bu coğrafya,“Karelya Özerk Cumhuriyeti” adıyla Rusya Federasyonu’nun bir parçası oldu. Başkenti, Petrosawodsk’tur.
SVALBARD:
Avrupa kıt’âsının en kuzey toprakları olan Svalbard Adaları, Norveç’in egemenliği altındadır. 74º – 81º kuzey paralelleri ile 10º – 35º doğu meridyenleri arasında bulunan adaların kuzeyinde Kuzey Kutbu, doğusunda Barents Denizi, batısında Grönland Denizi ve güneyinde Norveç Denizi bulunur.
61 bin 22 km²’lik alanı kapsayan Svalbard’ın 2 bin 922 kişilik az bir nüfûsu vardır ve ve başkenti 1800 nüfûslu Longyearbyen’dir. Adalar, Antarktik bilimi için “dünyanın en büyük laboratuarı” olarak kabul edilir. Longyearbyen’deki UNIS Üniversitesi’nde buzul araştırmalar yapılır. Bu üniversitede 40 ila 100 arası araştırmacı görev yapıyor.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME:
Bu makalemizde, dünyanın en gelişmiş ve modern parçası olarak kabul edilen Avrupa’nın güney, batı ve kuzey bölgelerindeki “bağımlı ülkeleri”, başkalarının egemenliği ve sömürgesi altında bulunan coğrafyalarını tanıdınız. Bu çalışmayı elbette ki bütün Avrupa kıt’âsına yayma imkânımız da vardı. Ancak o zaman toplam coğrafya sayısı 41 olacağından, bunun bir makalenin hacmini aşacağını düşünerek, yalnızca “gelişmiş Avrupa” ile yetindik ve sizlere modern dünyanın, demokratik ve refah ülkeleri olarak bildiğimiz yerlerdeki 18 coğrafyanın zûlüm, soykırım ve asimilasyonla yönetilen topraklarını gezdirdik.
Bu makalemizden çıkartılacak iki sonuç vardır:
Birincisi; dünyanın iki bloklu siyasal mekanizmasının bozulmasıyla birlikte güçlü bir ivme kazanan, son nüveleri ise Karadağ ve Kosova olan bu ayrılma, kopma ve daha küçük parçalara bölünme süreci Avrupa’da duraksamayacak, kıt’ânın diğer yerlerinde devam edecektir. Üstelik bu salt Balkanlar ve Doğu Avrupa gibi “geri kalmış Avrupa”dan ibaret kalmayacak, “gelişmiş Avrupa”da da – hem de daha şiddetli bir biçimde – şekillenecektir.
İkincisi; dünyanın kendi dışında kalan bölgelerinde, bilhassa Ortadoğu, Asya ve Afrika’da etnik ve bölgesel farklılıkları sürekli kaşıyan, etnik kimliklere baskı uyguladığı gerekçesiyle başka devletlere diplomatik baskı uygulayan, küresel egemenliğini pekiştirmek için etnik ve bölgesel çatışmalara oynayan ve bu oyundaki ustalığına hiçbirimizin laf atamayacağı Avrupa devletleri, kendi egemenlikleri altındaki topraklarda hiçbir etnik ve bölgesel kimliğe hayat hakkı tanımamakta, farklı kavimden olan ve ayrı diller konuşan toplulukları asimile etmekte, kültürünü ve sosyal dokusunu tahrib etmekte, halkları asimilasyona ve hatta soykırıma uğratmaktadır.
Bu yazı, “üniter yapı” söylemine sığınıp hakimiyet kurdukları ülkelerde farklı etnik kimliklere ve dillere uyguladıkları yasaklamaları ve asimilasyonu ilelebed sürdüreceklerini sananlara ithâf olunur. Etnik kimliklerini ve dillerini yeniden kazanabilmek için Avrupa devletlerinin kucağına oturan ve kendi ülkesini onlara şikâyet edenlere de ithâf olunur.
sediyani@gmail.com
HAKSÖZ
11 MART 2008