Bilimsel Veriler, Arkeolojik Bulgular, Antik Tabletler ve Tüm Kutsal Kitaplar Işığında Objektif ve Gerçek Peygamberler Tarihi
Kürdistanlı Peygamberler – 43
■ İbrahim Sediyani
– geçen bölümden devam –
Anadolu topraklarındaki Hitit Kürt Uygarlığı (M. Ö. 1650 – M. Ö. 1178)’nın en önemli kralı olan I. Suppiluli-u’ma (iktidar yılları M. Ö. 1355 – M. Ö. 1322) döneminde, tarihin akışını değiştiren pekçok önemli hadise yaşanmış, ayrıca Hititler de en parlak zamanlarını yaşamışlardır.
Askerî yeteneklerinin yanısıra I. Suppiluli-u’ma merkezî yetkiyi de güçlendirmiş ve ele geçirdiği ülkelerin başına kral soyundan yöneticiler atayarak kendisine bağlamayı bilmişti. Fethettiği bölgelerde yaşayan insanları köleleştirmiyor, onlara insanca ve adaletle yaklaşıyordu. Böylece o ülke halklarını Hitit İmparatorluğu’na bağlı halklar haline getirerek, içişlerinde özerk bırakıyordu. (4221)
Mısır ile arasındaki ilginç “aşk mektubu” olayının yaşanmasından sonra, Mısırlı esirlerin Anadolu’ya taşıdıkları korkunç bir hastalık olan veba salgını başgösterdi ve I. Suppiluli-u’ma da vebadan öldü. Yerine en büyük oğlu II. Arnuvanda (iktidar yılları M. Ö. 1322 – M. Ö. 1321) tahta çıktı. Ancak yeni kral II. Arnuvanda da sadece bir yıl sonra aynı hastalığa yakalandı ve O da vebadan öldü. (4222)
Arnuvanda’nın hüküm süresine ait yazılı doküman çok azdır. Hakkındaki bilgilerin çoğu kardeşi ve bir sonraki Hitit kralı olan II. Mur Şili (iktidar yılları M. Ö. 1321 – M. Ö. 1295) dönemine ait dokümanlardan bilinmektedir. Hititler’in başkenti Hattuşaş (bugünkü Çorum ilimizin Boğazköy ilçesi)’ta ana kraliçe ile birlikte ismini gösteren bir mühür ve bir yazılı fragman bulunmuştur. (4223)
Hitit kanunlarına göre kral öldüğünde yerine oğlu tahta çıkardı. Ancak II. Arnuvanda’nın hiç oğlu olmadığı için, kardeşi yani babaları I. Suppiluli-u’ma’nın diğer oğlu 20 yaşındaki II. Mur Şili tahta çıkmıştır. (4224)
Babasının ismi olan Suppiluli-u’ma, Hitit Kürtçesi’nde (ve şimdiki Kürtçe’de de aynı şekilde) “Bizim Saf Kaynağımız” (suppi: saf, temiz, beyaz; luli: çeşme, kaynak, suyun çıktığı yer; u’ma: bizim …imiz) anlamına geliyordu. (4225) Doğumdaki gerçek ismi Hurri Kürtçesi’nde Taşmi Şarruma olan ancak Kürtçe’de “Ölüm Yağdıran” (mur: ölüm; şili: yağmur) anlamına (4226) gelen Mur Şili ismini kullanan II. Mur Şili, Hitit İmparatorluğu’nu yöneten en güçlü adamlardan biri olan I. Suppiluli-u’ma ile Kraliçe Henti (? – ?)’nin üçüncü doğan oğluydu. II. Arnuvanda’nın küçük erkek kardeşiydi, ayrıca bir kız kardeşi ve bir erkek kardeşi daha vardı. (4227)
Tahta çıktığında henüz çok genç olan II. Mur Şili, bu yüzden Hititler’in düşmanları tarafından hor görüldü ve saltanatının başlarında çok sayıda isyanla karşı karşıya kaldı. Bunların en ciddileri Anadolu dağlarında Kaşkalar tarafından, ayrıca Anadolu’nun güneybatısındaki Arzawa Krallığı ve Hayasa – Azzi Konfederasyonu tarafından başlatılanlardı. Bunun tek nedeni, Arnuvanda’nın erken ölümü nedeniyle kral olan deneyimsiz bir hükümdar olarak algılanmasıydı. Tahta çıktıktan sonraki ilk zamanlarını II. Mur Şili, bizzat kendi el yazısıyla şöyle kaleme almıştır:
“Daha babamın tahtına oturmamışken komşu düşman ülkelerin hepsi bana düşman oldu. Babam Tanrı olduğunda (yani öldüğünde – İ. S.), kardeşim Arnuvanda tahta oturdu, ancak daha sonra hastalandı. (…) Ama kardeşim Arnuvanda Tanrı olduğunda (yani öldüğünde – İ. S.), henüz düşman olmayan tüm ülkeler de düşman olmaya başladı (…) ve (…) şöyle dedi: ‘(…) şimdi babasının tahtına oturan kişi hâlâ genç ve Hatti ülkesini ve Hatti ülkesinin sınırlarını koruyamayacak!” (4228)
“Hatti Kapsamlı Yıllıkları”nda bahsedildiğine göre, örneğin bu düşman devletlerden biri Hititler’in yeni kralına şu mesajı göndermişti:
“Sen bir çocuksun; hiçbir şey bilmiyorsun ve bana korku salıyorsun. Toprağınız şimdi harabeye döndü ve piyade ve savaş arabalarınız az. Sizin piyadenize karşı çok sayıda piyadem var; senin arabana karşı benim birçok arabam var. Babanızın birçok piyade ve savaş arabası vardı. Ama sen bir çocuksun, O’nunla nasıl eşleşebilirsin?” (4229)
Ülkenin kuzeyinde bulunan Kaşkalar ve güneybatıda bulunan Arzawa Krallığı, henüz çok genç olmasından ötürü II. Mur Şili ile dalga geçtiler. Mur Şili saldırıya geçmeden önce güç bulmak için Güneş Tanrıçası Arinna’ya dûâ etmeye gitti ve Tanrıça’ya düşmanlarını şikâyet etti.
“(…) Beni küçük gören ve her fırsatta senin topraklarını almak isteyen çevredeki düşman ülkeleri yok et!” (4230)
Mur Şili, saldırıya geçmeden önce düşmanlarının hakaretlerine ve kötü davranışlarına katlanmak zorunda kaldı, çünkü veba salgını ülkenin kaynaklarını bitirmişti. Babası I. Suppiluli-u’ma döneminden beri başkomutan görevinde olan ve Arzawalılar hakkında tecrübesi bulunan Hannutti (? – ?)’nin ölmesi de kralı oldukça çaresiz bırakmıştı. (4231)
Mur Şili dûâ edip moral bulduktan sonra düşmanlarını yendi ve Hatti ülkesine yeni topraklar kattı. Veba salgını hâlâ devam ediyordu. Ülke nüfûsu oldukça azalmıştı. Ayrıca Kaşka saldırıları bazı bölgelerde nüfûs boşalmalarına sebep olmuş, bu yerlerde tarım ve hayvancılık durmuştu. II. Mur Şili buna önlem olarak özellikle Batı Anadolu’dan getirdiği çalışacak yaşta olan erkek ve sayısı 66.000’e ulaşan savaş tutsaklarını alıp bu bölgelere yerleştirdi ve oraları tekrar yerleşime açtı. (4232)
Batı Anadolu yöresindeki küçük devletler, iyice başına buyruk hale gelmişlerdi. Arzawa Kralı Uhhaziti (? – ?), kendi ülkesine geçen Hitit uyruklarını geri vermek istemiyordu. II. Mur Şili ise sert bir mektup ile Arzawa’ya savaş açtı:
“(…) Bana çocuk muamelesi yaptın, beni küçük gördün. Haydi öyleyse, şimdi savaşacağız!…” (4233)
Arzawa’da bu mektuba nasıl karşılık verilmesi gerektiği hususunda fikir ayrılığı vardı. Kimi teslim olmak, kimi de savaşmak istiyordu. Sonunda II. Mur Şili Arzawa’ya saldırdı ve onları yendi. Teslim olan Arzawa beyleri bağışlandı. II. Mur Şili dönüşte birçok ganimet topladığını şöyle anlatır:
“Hattuşa beylerinin savaş birliklerinin ve araba askerlerinin getirdikleri sayılacak gibi değildi.” (4234)
Yenilen Arzawa kralı Ahhiyawa’ya sığınsa da, Ahhiyawa kralı kendisini Hititler’e teslim etti. II. Mur Şili, Karkamış (Gılgamış)’a kardeşini, kardeşi ölünce O’nun oğlunu; Halpa (Halep)’ya yeğenini kral yaparak, imparatorluğun Yakındoğu’daki egemenliğini sürdürdü. (4235)
Hitit metinlerinin yeni okumalarına ve yorumlarına, ayrıca Miken Uygarlığı’nın Anadolu anakarasıyla temaslarına ilişkin maddî kanıtlara dayanan daha yakın tarihli araştırmalar, Ahhiyawa Krallığı’nın Miken Yunanistanı’na veya en azından bir kısmına atıfta bulunduğunu göstermiştir. (4236)
İktidarının üçüncü yılında II. Mur Şili, Xuwaşşanaşşa’yı ve adı geçmemiş başka bir şehri fethetti. Bu arada Palxwişşa yeniden inşâ edildi ancak II. Mur Şili tarafından tekrar yakıldı. Kaşkalar’ın Kuzaştarina’ya yaptığı bir saldırı, bu yerlerin yeniden fethi ve Anzixişa’nın II. Mur Şili tarafından ele geçirilmesiyle sonuçlandı. Kaşkalar’ın bu şekilde geçici olarak yenilmesinden sonra II. Mur Şili, Arzawa’ya karşı savaşta yer aldı. Ordusuyla birlikte Lawaşa Dağı’na vardığında bir “mucize” meydana geldi. “Hatti Kapsamlı Yıllıkları”nda şöyle bahsedilir: “Kuvvetli Hava Tanrısı, efendim, ilahî gücünü gösterdi ve bir şimşek fırlattı. Tüm birliklerim şimşek gördü. Tüm Arzawa ülkesi şimşek gördü. Şimşek bizi geçti ve Arzawa ülkesini vurdu. Uxxaziti, Apaşa’yı vurdu. Uxxaziti’nin dizlerine çöktü ve hastalandı.” (4237)
İktidarının dördüncü yılında II. Mur Şili, Arinnanda Dağları’nda bir kuşatma sonrasında diğer orduları savaş arabalarını kullanamadığı için yendi. 15.500 esiri buradan Hattuşa’ya getirdiği söylenmektedir. II. Mur Şili, suyu kesilen Puranda şehrini kuşattı. Puranda’nın da fethedilmesinden ve II. Mur Şili’nin 65.000 esir almasından sonra (sayı kesin değildir), Puranda Kralı Tapalazunauli (? – ?) çocukları ve halkıyla birlikte kaçtı, fakat II. Mur Şili onları takip etti. Hititler çocuklarını yakalamayı başarırken Tapalazunauli, Axxiyawa’ya kaçtı. II. Mur Şili, Axxiyawa kralından iadesini talep etti ve başarılı oldu. Tapalazunauli, Hatti’ye getirildi. Ardından II. Mur Şili, Manapa-Tarxunta (M. Ö. 1330 – M. Ö. 1280) ile savaşmak için Şexa Nehri üzerindeki karaya yürüdü. (4238)
Mur Şili’nin saltanatının ilk yıllarında, muhtemelen salgın nedeniyle seyrek nüfûslu bölgelere yerleşen veya orduya katılan 100.000 kişiyi farklı yerlere yerleştirdiği tahmin ediliyor. Özellikle Hititler’in can damarı, salgın hâlâ dinmediği için insanlara ihtiyaç duyuyordu. (4239)
İktidarının beşinci yılında II. Mur Şili, Aşharpaya’yı işgal eden ve Pala’ya giden yolu kapatan Kaşkalar’a karşı tekrar harekete geçti. Bu topraklar fethedildi ve II. Mur Şili geçici olarak Samuxa’da kaldı. Mur Şili’nin Kişşiya’ya saldırmakla suçladığı Arawanna ülkesi de fethedildi. Yine birçok esir aldı. Ertesi yıl, iktidarının altıncı yılında ise II. Mur Şili, babasının zamanından beri baskınlar düzenleyen Zixarriya ve Tarikarimu’daki Kaşkalar’ı yendi. (4240)
İktidarının yedinci yılında II. Mur Şili, bilinen ilk ve son Kaşka Kralı Pixxuniya (? – ?) ile savaştı. Bu olay farklı Kaşka kabilelerini birleştirdi ve aşağı ülkeye ve İştitina şehrine saldırdılar. Mur Şili bir mektupla Pixxuniya’nın geri çekilmesini talep etti, ancak Pixxuniya bunu reddetti. Bu nedenle II. Mur Şili O’nu aşağı ülkeden sürdü ve Tipiya’daki kasabaları yaktı, bunun üzerine Pixxuniya teslim oldu. II. Mur Şili aşağı ülkeye gitti ve İştitina da dahil olmak üzere Kaşkalar tarafından tahrip edilen bazı şehirleri yeniden inşâ etti. II. Mur Şili daha sonra Azzi-Xayaşa Kralı Anniya (? – ?)’dan babasının emrinde kaçan bazı kişilerin iade edilmesini istedi ve Anniya’nın bunu reddetmesinden sonra Azzi-Xayaşa ülkesine saldırdı. Bir yıl sonra Kinza (Kadeş) bölgesinde, görünüşe göre Mısır tarafından desteklenen bir ayaklanma patlak verdi. (4241) Mısırlılar bu durumdan yararlanarak kriz bölgesine taşındı. II. Mur Şili, Karkamış (Gılgamış) yakınlarındaki bir savaşta Mısır saldırısını püskürtmeyi başardı, böylece Suriye’nin kuzeyi Hitit kontrolü altında kaldı. (4242)
İktidarının sekizinci yılında II. Mur Şili, sınır kasabası Ura’ya doğru hareket etti, ardından Kizzuwatna (bugünkü Adana)’ya gitti. Bir yıl sonra Niqmepa (M. Ö. 1329 – M. Ö. 1315), Ugarit tahtına oturdu. Siyasî olarak en çarpıcı belgesi, Hatti’nin Ugarit üzerindeki üstünlüğünü garanti etmeye devam eden II. Mur Şili ile barış anlaşmasının yenilenmesidir. (4243)
Aynı yıl Hitit Kralı II. Mur Şili’nın karısı Masturi (? – M. Ö. 1337) öldü. II. Mur Şili, üç defa evlendi. Her evliliğini de, önceki hânımı vefat ettikten sonra yaptı. İlk hânımı vefat ettikten sonra Gassulawiya (? – ?) ile, O’nun da vefatından sonra Danuxepa (? – ?) ile evlendi. (4244) Ancak Danuxepa’nın oğullarının isimleri kaydedilmemiştir. (4245)
Takriben 22 yıl krallık tahtında kalan II. Mur Şili’nin vefatından dolayı hükümranlığının bitmediği, tahtı bıraktıktan sonra 5 ilâ 7 yıl daha yaşadığı düşünülmektedir. (4246) Saltanatının son yıllarına ait yıllıklar henüz bulunamadı. Yerine oğlu, asıl adı Şarri-Teşşub olan (4247) II. Muvatalli (iktidar yılları M. Ö. 1295 – M. Ö. 1272) geçti. (4248)
Muvatalli (Şarri-Teşşub), Kral II. Mur Şili ve Kraliçe Gassulawiya’nın en büyük oğluydu ve birkaç kardeşi vardı. Gassulawiya’dan doğan iki erkek kardeşi (Halpa Sulupi ve Hattu Şili) ve bir kız kardeşi (Massanauzzi) olduğu bilinmektedir. (4249) Muvatalli’nin ilk hânımı ve asıl eşi Tanuxepa (? – ?)’dır. Ancak asıl eşinden oğlu olmamıştır. Bilinen iki oğlu da ikinci derece eşlerden doğmuştur. (4250)
Mısır Firavunu II. Ramses (M. Ö. 1303 – M. Ö. 1213)’in Kürt eşi olan Mısır Kraliçesi Maathorneferure (M. Ö. 1275 – M. Ö. 1245), Muvatalli’nin yeğenidir. Mısır’a gelin giden Kürt prenseslerden biri olan Maathorneferure, Muvatalli’den beş yıl sonra Hitit tahtına oturacak Hitit Kralı III. Hattu Şili (iktidar yılları M. Ö. 1267 – M. Ö. 1237) ve Hitit Kraliçesi Puduxepa (M. Ö. 1289 – M. Ö. 1200)’nın kızıdır. (4251)
Babası II. Mur Şili gibi II. Muvatalli de Hitit devletini başarılı bir şekilde idare etmiş, özellikle Mısır’a karşı güney sınırlarını genişletmiştir. Batı Anadolu’ya sefer yaptığı, Vilusa Kralı Alaksandu (? – ?) ile yaptığı vasal antlaşmasından bilinmektedir. (4252) Yine Batı Anadolu’daki bir diğer Hitit vasalı olan Seha Nehri ülkesi kralı Masturi (? – ?) ile kendi kızkardeşi Massanauzzi’yi evlendirmiştir. (4253) II. Muvatalli döneminde kuzeydeki Kaşka kavimlerinin Hititler’e karşı saldırıları devam etmiş ancak Muvatalli Kaşkalar’a karşı mücadeleyi genellikle Yukarı Ülke valiliğine atadığı kardeşi Hattu Şili’ye bırakarak kendisi daha çok Mısır’a karşı yürüttüğü savaşa odaklanmıştır. Bu sebeple Muvatalli Hitit devlet merkezini de Hattuşaş (bugünkü Çorum ilimizin Boğazköy ilçesi)’tan daha güneydeki Tarhuntaşşa şehrine taşımıştır. (4254)
Hitit Kürt İmparatorluğu’nun başkenti böylece II. Muvatalli döneminde değişmiştir. Hattuşaş yerie Tarhuntaşşa başkent yapılmıştır. (Muvatalli’nin ölümünden sonra devlet merkezi tekrar Hattuşa’ya taşınmıştır. Muvatalli’nin Tarhuntaşşa’da kaldığı dönem boyunca Hattuşa’nın yönetimini de gene kardeşi Hattu Şili’ye devredilmiştir.)
Muvatalli’nin başkenti niçin değiştirdiği bilinmediği gibi, yeni başkent Tarhuntaşşa’nın neresi olduğu da bilinmemektedir. Zaten Muvatalli’nin kendisiyle ilgili olabileceği de kesin olan ve kendisini de gösteren tek kaya kabartması, Kilikya (Adana) kıyılarındaki Sirkelihöyük’te bulunmakta.
Başkentin neden taşındığı ile ilgili günümüze ve elimize ulaşan tek bir belge dahi yoktur. Bu konuda tarihçiler ve araştırmacılar tarafından ileri sürülen iki teori var:
Birinci teoriye göre; II. Muvatalli’nin Hititler ile Kaşka arasındaki sınır çatışmaları ve daha sonra Piyamaradu’nun isyanı nedeniyle başkenti değiştirdiğidir. (4255) Bu anlaşmazlıklar kuzey sınırındaydı ve başkent Hattuşaş kuzey sınırına yakın bir yerde bulunuyordu. Kuzey sınırını stabilize ettikten sonra başkenti daha güneye, Tarhuntaşşa’ya taşıdı. Bu yeni konum, yalnızca sorunlu kuzey sınırından daha uzak olmakla kalmayıp, aynı zamanda Mısır’a karşı Suriye üzerinden yapılacak olan savaş için de stratejik olarak daha iyiydi. (4256)
İkinci teoriye göre; dînî nedenlerle bunu yapmıştır ve II. Muvatalli’nin amacı köklü ve derin bir dînî reform gerçekleştirmekti. Bunun ana kanıtı, Fırtına Tanrısı’nın kraliyet mühürlerindeki tasvirinin Kraliçe Danuxepa’nın kovulmasından sonra nasıl önemli ölçüde değiştiğidir. II. Muvatalli, kendisinden sonra hüküm süren tüm Hitit krallarının izlediği mühürler için yeni bir motif sunar. II. Muvatalli mühürlerinde geleneksel Gök Fırtına Tanrısı yerine Şimşek Fırtına Tanrısı tarafından kucaklanıyor. (4257)
Yeni başkent Tarhuntaşşa’nın neresi olduğu da bilinmemektedir; arkeologlar ve tarihçiler tarafından – henüz – tespit edilememiştir. İsmi Luvi dilinde “(Fırtına Tanrısı) Tarhunta’nın Şehri” mânâsına gelen Tarhuntaşşa’nın Güney Anadolu’da bir yerde bulunduğu hemen hemen kesindir. Konya, Adana, Göksu Vadisi, Kayseri civarı gibi çeşitli öneriler ileri sürülmüş olmakla birlikte, hiçbir delil bulunmamıştır. (4258)
Daha önce de anlattığımız üzere, Mısır’da Tek Tanrı inancını yaymaya başlayan Axenaton (Hz. Musa) – Nefertiti (Taduxepa; Hz. Asiye) iktidarını (4259) devirip ülkeyi yeniden çoktanrılı bir inanca götüren Firavun Tutanxamon (M. Ö. 1341 – M. Ö. 1323) ölünce, çocuksuz bir dul kalan (4260) Kraliçe Anxesenpaaton ya da sonradan değiştirdiği ismiyle Anxesenamon (Hz. Musa – Hz. Asiye çiftinin üçüncü kızı (4261)), Hitit Kürt Kralı I. Suppiluli-u’ma (iktidar yılları M. Ö. 1355 – M. Ö. 1322)’ya bir mektup yazarak; kocasının öldüğünü ve kendisinin çocuksuz bir dul olduğunu, bir Mısırlı ile evlenmek istemediğini, kendisiyle evlenmesi için oğullarından birini Mısır’a göndermesini rica etmiş, kendisiyle evlenecek olan oğlunun “Mısır kralı” olacağını söylemişti. (4262) Bunun üzerine iyi bir kumandan olmasının yanısıra başarılı bir devlet adamı olan I. Suppiluli-u’ma, hem Mısır ile doğrudan bir çatışmaya girmeye istekli olmadığından, hem de firavunluk soyunun Hititler’e geçeceği ve artık Hatti ile Mısır’ın sürekli dost kalacağı düşüncesiyle bu teklifi kabul etmiş ve oğulları arasından damat adayı olarak Zannanza’yı seçmiş, ancak ne yazık ki küçük bir askerî birlikle Mısır’a yollanan Zannanza daha Nil Vadisi’ne ulaşıp dul kraliçe Anxesenamon ile buluşamadan Sina Çölü’nde kraliçenin düşmanları tarafından öldürülmüştü. (4263) Bu ilginç hadise, Mısır ile Hitit arasında uzun yıllar boyunca sürecek bir husumete yol açmış, dönemin iki “süper gücü” olan (4264) bu iki devlet adetâ düşman olmuştu.
Bu süreç öyle bir hale evrildi ki, dönemin bu iki süper gücü arasında M. Ö. 1274 tarihinde Kadeş Savaşı’nın yaşanmasına sebep oldu.
Kadeş Savaşı’nın öncü adımları, Mısır Firavunu II. Ramses’in Kenan (bugünkü İsrail ve Lübnan) topraklarına ilk seferleriydi. Savaşın çıkış nedeni, genişleme politikası güden Mısır’ın, Hitit toprakları içerisinde yer alan Amurru ve Amka gibi büyük ticaret yolları üzerindeki şehirlerini ele geçirmektir. Hükümdarlığının dördüncü yılında, M. Ö. 1276, ya Amurru topraklarını yeniden ele geçirmek (4265) ya da bir araştırma çabası olarak vassallarının sadakatini teyit etmek ve olası savaş alanlarını keşfetmek için kuzeye, Suriye’ye doğru yürüdü. (4266) II. Ramses’in amacı Hitit ittifak sistemini kırmak ve Hititler’in etkisini geri püskürtmekti. Böylece ilk Asya seferine başladı ve Kuzey Lübnan’da bulunan ve yine Mısır’ın Ugarit üzerindeki etki alanını sınırlayan Amurru’yu geri aldı. II. Muvatalli yönetimindeki Hitit İmparatorluğu karşılık verdi ve iki yıl sonra Eski Mısır askerî tarihinin en ünlü savaşını gördü. (4267)
Mısır ile Hitit arasında yapılan Kadeş Savaşı, dünya tarihinin o zamana dek gördüğü en büyük savaştır. (4268) Mısır kronolojisine göre savaş, “II. Ramses’in hükümranlığının 5. yılında, 3. ay olan Şemu’nun 9. gününde” (yani M. Ö. 12 Mayıs 1274 tarihinde) gerçekleşmiştir. (4269) Kayıtlı tarihte taktik ve düzen detaylarının bilindiği en erken meydan muharebesidir ve o döneme dek toplanan en büyük iki ordunun karşı karşıya geldiği savaştır. (4270)
Savaş, bugünkü Suriye topraklarında, Lübnan – Suriye sınırlarındaki Humus Gölü’nün hemen yukarısında akan Asi Nehri üzerindeki antik Kadeş şehrinde gerçekleştiği için (4271) bu isimle anılmakta. Yüz yıl sonra, deniz halklarının M. Ö. 1178’deki istilâsı sonucu antik Kadeş (antik Hitit dilinde Kinza (4272); antik Mısır dilinde Kode (4273); antik Akkad dilinde Kidşa (4274); Kenan Batı Semitik dillerinde Quduş (4275); günümüzde Arapça olarak Tell’en- Nebî Mind (4276)) şehri tarihten ve coğrafyadan silinmiştir. (4277)
Bu büyük savaşın en ilginç özelliği, savaşan iki güçlü devletin krallarının akraba olmasıdır. Biraz önce de bahsettiğimiz üzere, Mısır Firavunu II. Ramses’in hânımı Mısır Kraliçesi Maathorneferure, Hitit Kralı II. Muvatalli’nin yeğenidir. (4278)
Toplamda 5000 ilâ 6000 arabayı içeren, şimdiye kadar yapılmış en büyük arabalı savaş olduğuna inanılıyor. (4279) Hitit kuvvetleri Anadolu’dan Suriye’ye hareket ederek yolda kendi himayesindeki devletlerin destek kuvvetleri ile birleşti ve 3500 savaş arabası ve 37.000 piyade ile yola devam etti. III. Hattu Şili Hitit piyadelerini ve kuzey savaş arabalarını, II. Muvatalli ise ordunun kalan kısmını komuta ediyordu. Her biri 5000 kişilik piyadeden oluşan “Amon”, “Ra”, “Ptah”, “Seth” adında dört bölük ve 2000 civarı savaş arabası ile M. Ö. Nisan 1274’te Mısır’ın başkenti Pi-Ramesses’ten yola çıkan II. Ramses ise Hitit topraklarına doğru ilerliyordu. (4280) Ayrıca II. Ramses’in limanı güvence altına almak için Amurru’da bıraktığı, muhtemelen Mısır bağlılığına sahip ve “Nearin” olarak adlandırılan Kenanlı paralı askerler ve hatta Mısırlılar’dan oluşan ve “Sumur” olarak adlandırılan bir birlik vardı. (4281) Mısır ordusunda “Şerden” olarak adlandırılan birliklerinin varlığı da önemliydi. Burada ilk kez Mısırlı paralı askerler olarak ortaya çıkıyorlar ve Geç Tunç Çağı tarihinde giderek daha önemli bir rol oynayacaklar; sonuçta Tunç Çağı’nın sonunda Doğu Akdeniz’i harap eden Deniz Halkları arasında ortaya çıkacaklardı. “Amon”, “Ra”, “Ptah”, “Seth” birliklerine yayılmış 2000 civarı savaş arabasına sahip olsa da, Kadeş’teki Mısır savaş arabası kuvvetinin büyüklüğü hakkında kesin bilgi vermek mümkün değildir. Her kolorduya 500 makine tahsis edildi. Buna “Nearin” askerlerini de eklememiz gerekebilir. (4282)
Hitit ordusu ise çoğu piyade olmak üzere yaklaşık 37.000 kişiden oluşuyordu. II. Muvatalli’nin ordusu Naharina, Arwad, Karkamış (Gılgamış), Kadeş, Ugarit ve Halpa (Halep) kralları da dahil olmak üzere Mısır’ın geleneksel düşmanlarını da içeriyordu. Kizzuwatna (Kilikya; Adana) ve Pitassa gibi Hitit İmparatorluğu’na bağlı Küçük Asya ülkeleri de birlik sağlamak zorundaydı. Mısır kaynaklarına göre, II. Muvatalli ordusunu daha da genişletmek için Anadolu ve Suriye’nin farklı bölgelerinden paralı askerler de topladı: Lukka, Maşa, Kizzuwatna, eski Arzawa ve Pitaşşa’dan. (4283) Kuzey Anadolu’dan Kaşkalar ve Dardanlılar (bugünkü Çanakkale) da Hitit tarafında savaşa katıldı. (4284) Ayrıca 2500 ilâ 3500 savaş arabası vardı. Mısır savaş arabalarına göre daha ağır ve hareketsizdiler. Hititler, sertleştirilmiş çelikten (demir) yapılmış ilk kesici silahları kullandılar. (4285)
Hitit Kralı Muvatalli, birliklerini Kadeş’in arkasına yerleştirmişti, ancak Mısır Firavunu II. Ramses, Mısırlılar’ın yakaladığı iki casus tarafından Hitit kuvvetlerinin Halep’ten hâlâ çok uzakta olduğunu düşünerek yanlış yönlendirildi ve kuvvetlerine kamp kurmalarını emretti. (4286) Sahte istihbarat, II. Ramses’in aceleyle Mısırlılar’ın hazırlıksız yakalandıkları Kadeş’e doğru yürümesine neden oldu. (4287) II. Ramses, savaş alanına gelişini, savaşla ilgili olarak yazdığı “Şiir” ve “Bülten” adlı iki ana yazıtta anlatır. (4288)
“Amon” bölüğünü komuta eden Firavun II. Ramses, Kenan kıyısından kuzeye doğru ilerledi fakat aceleci davranarak “Ptah” ve “Seth” bölükleri ile arasını açtı. II. Ramses yanında “Ra” ve kendi “Amon” birliği hareket ediyor, “Ptah” ve “Seth” bölükleri ise kilometrelerce geriden onları takip ediyorlardı. Mısır ordusu Mayıs ayında Kadeş’in 16 km yakınına kadar ilerlemişti ancak Hitit ordusundan hâlâ haber yoktu. II. Ramses, Şaptuna’da Asi Nehri’ni geçmek üzereyken Mısırlı askerler tarafından M. Ö. 20 Nisan 1274 günü yerli iki bedevî yakalandı. Yapılan sorguda bedevîler, Hitit ordusunun Halep’in 160 km kuzeyinde konuşlandığını ve II. Ramses’ten korkarak başkentleri Hattuşa’ya doğru kaçtıklarını söylediler. Gerçekte ise Hititler, Mısır ordusuna yakınlaşmaya devam ediyordu. Hitit ordusunun kendisinden kaçmakta olduğunu zanneden Firavun’un güveni yerine geldi ve ertesi gün Orontes Nehri’ni geçerek ordusunu bir kez daha böldü. II. Ramses, “Amon” birliği ile Kadeş’in kuzeybatısında kamp kurmuşken “Ra” bölüğü ise güneybatıda kalmıştı. “Ptah” ve “Seth” bölükleri ise hâlâ çok geriden onları takip ediyordu. Kadeş yakınlarında kamp kurdukları esnada iki Hitit casusu yakalandı. İşkenceyle konuşturulan casuslar, Hitit ordusunun donanımlı ve hazır bir biçimde eski Kadeş’in arkasında beklediğini söylediler. Gerçekte ise Hitit ordusu, Orontes Nehri’nin güneyine geçmiş ve “Ra” birliğine saldırmaya hazırlanıyordu. Bedevîlerin ardından casuslar tarafından da kandırılan Mısır Firavunu, durumun farkına vardığında iki subayını onları geriden takip eden “Ra” birliğini uyarmak için gönderdi fakat çok geçti. (4289)
Buradan, Mısır ve Hitit devletlerinin tam arasında kalan Kenan topraklarındaki yerli bedevîlerin, bu savaşta Hititler’in tarafını tuttuklarını anlıyoruz.
“Ra” birliğini dağıtan Hitit ordusu, dağılan Mısır ordusundan geri kalanları kovalıyor, kalan Mısır askerleri ise firavunun karargâhına doğru kaçıyorlardı. Sonunda “Amon” birliği ile karşı karşıya gelen Hitit ordusu ezici bir şekilde üstün gelmiş, fakat savaşın ilerleyen saatlerinde Hitit ordusundaki müttefik devlet askerleri savaşı kazandıklarını düşünerek düzenlerini bozmuş ve firavunun karargâhını yağmaya girişmişti. Buna karşın II. Ramses ordusunun düzenini korumayı başardı. Bu sırada Kadeş’e gelen “Ptah” ve “Seth” bölükleri de Hitit ordusunun sağ kanadına saldırdı. Mısır ordusu çok ağır piyade kaybı verirken Hitit ordusu da aynı şekilde savaş arabası kaybı verdi. II. Ramses ordularını Mısır’a geri çekti, arabaları kötü durumda olan Hitit ordusu ise onları takip edemedi. (4290) Savaşla ilgili Mısır anlatımında, Firavun II. Ramses kendisini terkedilmiş ve düşmanlarla çevrili olarak tanımlıyor ve “Benimle birlikte hiçbir subay, araba sürücüsü, ordunun askerî kalkan taşıyıcısı yoktu” diyor. (4291)
Bu arada II. Muvatalli, Asi Nehri kıyısına 1000 Hitit savaş arabası gönderdi ve yeniden Mısır birliklerine saldırdı. Mısırlılar tamamen şaşırdılar ve büyük kayıplarla Asi Nehri’nden kaçtılar. Hititler zor durumda kalan II. Ramses kampını kuşattı. Hititler için kesin zafer, Kenan sahil yolu boyunca yol alan müdahale gücü gelene kadar kesin görünüyordu. Bu birlik savaşın gidişatını tersine çeviremese de, II. Ramses’i umutsuz durumdan yara almadan kurtarmayı başardı. Bu kadar hızlı bir başarı beklemeyen II. Muvatalli, kaçakların peşine düşmedi ve ordusuyla birlikte Asi Nehri’nin doğu yakasında kaldı. II. Ramses’in artık karşı saldırıya geçmek için yeterli askeri yoktu. Hırpalanmış birliklerinin yanısıra savaşa dahil olmayan “Ptah” ve “Seth” birimlerini toplayarak geri çekilmeye başladı. Düşmanlarının tamamen bozguna uğratıldığına inanan Hititler, Mısır kampını yağmalamak için durmuş ve böylece II. Ramses’in karşı saldırısı için kolay hedefler haline gelmişlerdi. (4292) Bu eylemleri Mısır ordusunun yeniden toparlanmasına fırsat tanıdı ve takip eden süreçte daha ağır Hitit savaş arabaları daha hızlı Mısır savaş arabaları tarafından kolayca geçildi. (4293)
Hitit Kralı II. Muvatalli önemli bir geri dönüşe maruz kalmasına rağmen, hâlâ büyük bir yedek savaş arabası ve piyade kuvvetine ve ayrıca şehrin surlarına komuta ediyordu. Geri çekilme nehre ulaştığında, Mısırlılar’a saldırmak için bin savaş arabası daha emretti. Sertleştirici unsur, kralı çevreleyen yüksek soylulardı. Hitit kuvvetleri tekrar Mısır kampına yaklaşırken, Amurru’dan gelen “Nearin” birliği aniden geldi ve Hititler’i şaşırttı. Ardından “Ptah” tümeni de güneyden geldi ve Hitit ordusunu tehdit etti. Hitit kuvvetleri neredeyse kuşatıldı ve geride kalanlar Asi Nehri’ne doğru sabitlendi. (4294) Geri çekilme sırasında ele geçirilmeyen Hitit unsurlarının geri kalanı savaş arabalarını terkettiler ve nehri yüzerek geçmeye çalıştılar, bu yüzden bazıları nehirde boğuldu. Mısır yazılı kayıtları, askerlerin nehirden yüzerek kaçmalarını “Timsahlar kadar hızlı yüzüyorlardı” şeklinde aktarıyor. (4295) Fakat Mısır kaynakları her ne kadar böyle anlatıyorsa da, tarihçiler ve bilim insanları arasında savaşın sonucunun ne olduğu konusunda bir fikirbirliği yoktur ve Mısır açıklamaları sadece propagandadır. Tarihçiler bunların iç propaganda amaçlı abartı olduğunu düşünmektedirler. (4296) Hitit ordusu evet nihayetinde geri çekilmek zorunda kaldı, ancak Mısırlılar Kadeş’i ele geçirmekte başarısız oldular. (4297) Surlarla çevrili Kadeş şehrinin uzun bir kuşatmasını lojistik olarak destekleyemeyen II. Ramses, birliklerini topladı ve güneye, Şam’a ve nihayetinde Mısır’a geri çekildi. Mısır’a geri döndüğünde, II. Ramses düşmanlarını bozguna uğrattığını propaganda ederek zafer ilan etti, ancak Kadeş’i ele geçirmeye çalışmadı bile. (4298) Çıkmaza rağmen, II. Ramses savaşın olaylarını neredeyse propaganda terimleriyle bir zafer olarak sundu. Buna ek olarak, savaşla ilgili bu raporlar, üst düzey subayların çaresizliğini ortaya koyuyor ve bunun sonucunda ülkedeki ordu açıkça etkisini kaybetti. (4299)
Hattuşaş’taki Hitit kayıtları ise savaşın çok daha farklı bir sonuca vardığını anlatır. Hitit kayıtlarına göre, “Kibirli ve yayılmacı II. Ramses bu savaşla gerekli şekilde terbiye edilmiş ve yenilgiyle Kadeş’ten ayrılmak zorunda kalmıştır.” Mevcut Hitit kaynaklarında savaşla ilgili bir detay bulunamamıştır, ancak II. Muvatalli’nin kardeşi Hattu Şili dönemine ait bir yazıtta, “Kardeşim Mısır ordusunu yendikten sonra…” şeklinde geçen göndermeler, Hitit tarafının da bunu kendi zaferi olarak gördüğünü göstermekte. Tarihçiler arasındaki genel kanı aslında iki tarafın da bariz bir üstünlük sağlayamadığı, ancak savaş sonrasında Mısır ordusunun geri çekilmesi ve ihtilaflı bölge olan Amurru ve Amka’nın Hitit yönetiminde kalmış olması sebebiyle, sonuçların daha çok Hititler lehine olduğunu şeklindedir. (4300) Modern tarihçiler, savaşın pratik bir bakış açısıyla berabere bittiği, ancak Hititler’in yıllarca süren istikrarlı saldırılarına karşı geri çekilmeden önce yeni teknolojiler geliştiren ve yeniden silahlanan Mısırlılar için bir dönüm noktası olduğu sonucuna varıyorlar. Savaşın sonucunda Hititler Amurru ve Amka topraklarını ellerinde tutarak bölgede hakimiyetini pekiştirdi. II. Ramses ise genişleme politikasını bir kenara koydu ve ülkesinde geniş bir imar programı düzenleyerek dikkatini buraya verdi. (4301)
Her iki taraf da bu savaşta zafer kazandığını iddiâ etse de, bilim insanları genellikle savaşın her iki taraf için, özellikle de II. Ramses için kötü sona erdiğine inanırlar. Bunun nedeni, Mısır’ın hiçbir amacına ulaşamaması ve her iki tarafın da ağır kayıplar vermesi ve askerî kuvvetlerinin azalmasıdır. (4302) Hititler’in refahı büyük ölçüde ticaret yollarının ve metal kaynaklarının kontrolüne bağlıydı. Kuzey Suriye’nin Kilikya kapılarını Mezopotamya’ya bağlayan hayatî yollar açısından önemi nedeniyle, bu bölgenin savunması çok önemliydi ve kısa süre sonra Firavun II. Ramses yönetimindeki Mısır genişlemesiyle teste tabi tutuldu. Savaşın sonucu belirsiz olsa da, Mısırlı takviye kuvvetlerinin zamanında gelişinin Hititler’in toplam zaferini engellediği görülüyor. (4303)
Bu savaşta Hitit Kralı II. Muvatalli ve Mısır Firavunu II. Ramses sadece bir kez karşı karşıya geldiler. (4304)
Bu savaşı benzersiz kılan, nasıl bittiği değil, II. Ramses’in saltanatı sırasında verdiği tüm savaşlardan daha fazla bu savaşa özel bir önem vermiş olmasıdır. Bu, savaşın iki resmî versiyonunu ürettiği gerçeğiyle açıkça görülmektedir. Savaşın tasviri ve anlatımı, beş farklı Mısır tapınağında yazılı olarak bulunur. (4305) Bu savaşı kayda değer kılan ikinci şey, II. Muvatalli’nin Mısır ordusuna karşı kullandığı taktiklerdir. Mısır kayıtları savaşı, II. Ramses’in parlak bir askerî lider olarak cesaretini gösterdiği bir savaş ve Hitit ordusuna karşı destansı bir mücadele olarak tasvir ediyor. Mısır kayıtlarında Hitit Kralı II. Muvatalli sıklıkla “Hatti’nin aşağılık reisi” olarak tanımlanır. (4306) Yazıtlarda II. Ramses, II. Muvatalli’nin nerede olduğuna dair yanlış haberler aldığını itiraf ediyor, ancak II. Muvatalli’nin kuvvetlerinin gerçekte nerede olduğunu öğrendiğinde, “Majesteleri onları yerlerinde katletti; atlarının önüne serildiler ve majesteleri yalnızdı, yanında kimse yoktu” diyor. (4307) Daha uzun bir şiir yazıtında, II. Ramses, II. Muvatalli’yi tekrar “Hatti’nin aşağılık reisi” olarak adlandırır, ancak bu versiyonda, II. Muvatalli’yi de O’ndan korkar olarak tasvir ederek, “Hattii’nin aşağılık reisi ordunun ortasında duruyordu ve korkudan savaşmak için dışarı çıkmadı” ve “Zavallı Hatti’nin reisi askerleri ve savaş arabaları arasında durdu; dönerek küçüldü, korktu” demektedir. (4308)
Savaşın II. Ramses tarafından coşkulu tasvirine rağmen, bilim insanları ve tarihçiler, savaşın II. Ramses için bir felâket olduğu sonucuna varmışlardır. Bunun nedeni, Hitit Kralı II. Muvatalli’nin savaştan sonra Suriye’ye doğru genişlemeye devam etmesi ve Mısır genişlemesinin İsrail bölgesinde durdurulmasıdır. (4309) Hitit Kralı II. Muvatalli, Mısır’ın Upi (Apa) eyaletine kadar güneye doğru seferini sürdürdü ve buraları ele geçirip kardeşi Hattu Şili’nin kontrolüne verdi. Mısır’ın Asya’daki nüfûz alanı artık Kenan ile sınırlıydı. (4310)
Kadeş Savaşı, çoklu Kadeş yazıtlarının keşfi ve Mısır – Hitit barış anlaşmasının bir sonucu olarak, tüm antik tarihin en iyi belgelenmiş savaşıdır. (4311)
Kadeş Savaşı’ndan iki yıl sonra Hitit Kralı II. Muvatalli vefat etti ve yerine oğlu III. Mur Şili olarak da anılan Oxrê Teşup (iktidar yılları M. Ö. 1272 – M. Ö. 1267) tahta çıktı. (4312)
Oxrê Teşup (III. Mur Şili)’nin babası II. Muvatalli olmakla beraber annesi kraliçe değil, ismi bilinmeyen bir harem kadınıdır. II. Muvatalli’nin ana kraliçeden doğan bir oğlu olmadığı (veya hayatta kalmadığı) için taht hakkı III. Mur Şili’ye geçmiştir. Bilinen tek kardeşi sonradan Tarhuntaşşa vassal krallığına atanmış olan Kurunta (? – ?)’dır. (4313) III. Mur Şili, Mısır’a gelin giden Hitit Kürt kadınlarından biri olan Mısır Kraliçesi Maathorneferure (M. Ö. 1275 – M. Ö. 1245)’nin kuzenidir. (4314)
Hitit Kralı III. Mur Şili dönemine ait en detaylı bilgiler, halefi ve amcası III. Hattu Şili (iktidar yılları M. Ö. 1267 – M. Ö. 1237) dönemine ait dokümanlardan bilinmektedir, ancak III. Hattu Şili tahta III. Mur Şili’yi devirerek çıktığı için bu bilgiler genellikle taraflıdır. III. Mur Şili’nin tahta çıkmadan önceki ismi Oxrê Teşup’dur ve III. Hattu Şili dönemine ait dokümanlarda da ısrarla bu isim kullanılmıştır. Bu dokümanlara göre, II. Muvatalli’nin ölümünden sonra III. Hattu Şili, kardeşinin oğlu Oxrê Teşup’un, aslında birinci dereceden bir prens olmamasına rağmen tahta çıkışını desteklemiştir. Ancak diğer dokümanlardan anlaşıldığı üzere Oxrê Teşup daha babası hayatta iken zaten veliaht prens olarak ilan edilmiştir. (4315)
Mısırlılar’ın Kadeş’teki askerî zayıflığı, Suriye bölgesindeki Mısır vasal devletlerinin gözünden kaçmadı. Daha sonra Mısır’a haraç ödemeyi bıraktılar. (4316) Mısır Firavunu II. Ramses buna tahammül edemedi ve saltanatının 7. veya 8. yılında Suriye – İsrail bölgesinde tekrar seferlere çıktı. M. Ö. 1271 yılındaki Dapur Savaşı ile Tire, Sayda, Beyrut, Biblos, Eleutherus ve Orontes vadileri üzerinden Tunip’i işgal etti. II. Ramses tekrar Suriye’ye ilerlediğinde Hititler’in yeni kralı III. Mur Şili müdahale etmedi. II. Ramses için Kadeş Savaşı’ndan sonraki tüm seferler son derece başarılıydı. (4317)
Babası döneminde alınmış belli kararları III. Mur Şili’nin tersine çevirmesi, belki de amcası III. Hattu Şili ile sürtüşmesinden ileri gelmektedir. II. Muvatalli döneminde Tarhuntaşşa’ya taşınmış olan devlet merkezini tekrar Hattuşa’ya nakletmiş ve Hititler’in başkenti tekrar Hattuşaş olmuştur. (4318) Daha önce sürgüne gönderilen babasının eşi Tavananna Tanuxepa’yı affetmiş ve geri getirmiş, ayrıca gene babası döneminde görevinden alınmış olan vassal krallar Manapa-Tarhunta (? – ?) ve Benteşina (? – ?)’yı ülkelerine geri göndermiş, hatta Benteşina’yı tekrar Amurru krallığına atamıştır. Gene babası zamanında Hattu Şili ile dâvâlık olup sürgüne gönderilmiş olan Hitit soylusu Sipaziti (? – ?)’yi de sürgünden geri getirmiştir. Devlet yönetiminde çeşitli görevlerde de değişiklik yaptığı bilinmektedir. (4319)
Bu dönemde Asurlular, Hititler’in eski vassal krallığı olan Mittani Kürt Krallığı üzerindeki hakimiyetlerini iyice pekiştirmişlerdir. Asur Kralı I. Adad-Nirari (iktidar yılları M. Ö. 1307 – M. Ö. 1275)’ye gönderilen cevabî mektup, genellikle III. Mur Şili’ye atfedilir. I. Adad-Nirari’nin III. Mur Şili’ye “kardeşim” diye hitap etmesi, kendisini Hitit Kralı ile eşit seviyede gördüğünün belirtisidir ve buna sinirlenmiş olan Hitit Kralı, O’nu terslemektedir: “Demek büyük kral oldun, öyle mi? Peki niçin hâlâ kardeşlikten ve Amanus Dağı’na gelmekten bahsediyorsun? Niçin sana ‘kardeşim’ diye hitap edeyim? Araları iyi olmayanlar birbirlerini ‘kardeşim’ diye çağırırlar mı? Niçin sana ‘kardeşim’ diyeyim? Sen ve ben aynı anneden mi doğduk? Benim dedem ve babam, Asur kralını ‘kardeşim’ diye çağırmadığı gibi, sen de bana kardeşlikten ve büyük kral olmaktan bahsetmeyeceksin.” (4320)
Mur Şili’nin hükümranlığı sadece 5 yıl sürmüştür. Amcası III. Hattu Şili, yeğeninin yaptıklarına 7 sene tahammül ettiğini (tahta çıkmadan iki yıl öncesinden başlayarak iktidarda önemli bir mevkideydi) ama kendi valiliği altında bulunan bölgeleri de elinden almasıyla sabrının taştığını belirtir ve III. Mur Şili ile direkt savaşa girer:
“Yedi yıl boyun eğdim. Ama ilahî bir emir ve insanî teşviklerle Oxrê Teşup beni yok etmeye çalıştı. Hakpissa ve Nerik’i benden aldı. Artık O’na boyun eğmedim ama O’na karşı savaş arabalarıyla ya da sarayda başkaldırmakla suç işlemedim.
Medenî bir şekilde O’nunla şöyle iletişim kurdum: ‘Benimle düşmanlığa başladın. Şimdi sen büyük kralsın, ama ben tek kentte kralım. Bana bıraktığın tek şey bu. Gel! Samuha’nın İştar’ı ve Nerik’in Fırtına Tanrısı bizim yerimize karar verecek!’
Oxrê Teşup’a bu şekilde yazdığıma göre, eğer biri şimdi ‘O’nu daha önce kral yaptıktan sonra neden şimdi O’na savaş hakkında yazıyorsun?’ derse, cevabım şöyle olur: ‘Eğer benimle savaşmaya başlamasaydı, İştar ve Fırtına Tanrısı şimdi O’nu küçük bir krala tabi kılar mıydı?’
Benimle savaşmaya başladığı için, Tanrılar yargılarıyla O’nu bana boyun eğdirdiler.” (4321)
Bu mücadelede Hitit soylularının büyük bir kısmının da III. Hattu Şili’yi desteklediği anlaşılmaktadır. Hatta vassal krallardan Masturi (? – ?), Hitit Kralı III. Mur Şili için “Bir piçi mi destekleyeceğim?” diyerek (Mur Şili’nin bir kraliçenin değil, bir harem kadınının oğlu olmasına âtıfta bulunuyor – İ. S.), III. Hattu Şili’ye desteğini açıkça ortaya koymuştur. (4322) Sonraki isyanda III. Hattu Şili hatırı sayılır bir kuvvet topladı. Bu, O’nun yerel kaleleri Nerik ve Hakpissa’dan gelen doğal müttefiklerin yanısıra Hitit İmparatorluğu’na hizmetlerinden etkilenen birçok bağlantısız Hitit’i içeriyordu. (4323) Hatta III. Hattu Şili’nin kuvvetleri arasında Hititler’in yeminli düşmanı olan Kaşka halklarının unsurları bile vardı. (4324)
Hattu Şili, Mur Şili’yi çabucak yendi ve sürgüne göndererek tahta kendisi çıktı. III. Mur Şili Alaşiya (bugünkü ismiyle Kıbrıs) Adası’na sürgün edildi, ancak iki kez sürgün yerinden kaçtı ve ikinci kaçışından sonra düşman devlet olan Mısır’a gidip sığındı. (4325) III. Hattu Şili’nin Mısır Firavunu II. Ramses’ten III. Mur Şili’yi iade etmesini ısrarla istediği ama II. Ramses’in de III. Mur Şili’nin Mısır’’da olduğunu inkâr ettiği, Hattuşa’da bulunan mektuplardan anlaşılmaktadır. İki kral arasında M. Ö. 1259 tarihinde imzalanan Kadeş Barış Antlaşması’nda bir ülkeden diğerine kaçanların iadesi konusuna detaylı olarak değinilmiş olması belki de III. Mur Şili’nin iadesini sağlamak amacını gütmektedir. III. Mur Şili’nin akıbeti konusunda başka bir bilgi yoktur ve tarihten adetâ silinmiştir. (4326)
Hitit Kralı III. Hattu Şili dönemi önemli hadiselere ve gelişmelere sahne olmuştur, ama bu dönemin en önemli karakteri kralın kendisi değil, hânımı Hitit Kraliçesi Puduxepa’dır.
Hitit Kralı III. Hattu Şili’nin hânımı, Mısır Kralı II. Ramses’in kaynanası ve Mısır Kraliçesi Maathorneferure’nin annesi olan bu kadın, tarihe damga vurmuş en güçlü kadınlardan biridir.
Bir Kürt kadını olan Puduxepa, yalnızca Hitit tarihinin veya Kürt tarihinin değil, tüm dünya tarihinin en güçlü kadınlarından biridir.
– devam edecek –
DİPNOTLAR:
(4221): Dünyadaki tüm ansiklopedilerde “I. Suppiluli-u’ma” maddesi
(4222): Dünyadaki tüm ansiklopedilerde “II. Arnuvanda” maddesi
(4223): Horst Klengel, Geschichte des Hethitischen Reichs, s. 169, Brill Verlag, Köln & Leiden & Boston 1999
(4224): Trevor Robert Bryce, The Kingdom of the Hittites, Oxford University Press, Oxford & New York 2005 / Horst Klengel, age
(4225): Hitit (Hatti) Kralı Suppiluliuma ve Kürtçe Anlamı, Kurdlerintarihi.Blogspot, http://kurdlerintarihi.blogspot.com/2013/08/suppilulima-kurtce-anlam.html
(4226): ags
(4227): Horst Klengel, Geschichte des Hethitischen Reichs, s. 169, Brill Verlag, Köln & Leiden & Boston 1999 / Trevor Robert Bryce, The Kingdom of the Hittites, Oxford University Press, Oxford & New York 2005
(4228): Hatti Kapsamlı Yıllıkları, II. Murşili Yıllıkları, satırlar 22 – 24
(4229): Hatti Kapsamlı Yıllıkları, II. Murşili Yıllıkları, satırlar 18 – 21
(4230): Ekrem Akurgal, Anadolu Kültür Tarihi, s. 84, TÜBİTAK Yayınları, Ankara 2005 / Ahmet Ünal, Hititler Devrinde Anadolu, cilt 2, s. 26, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 2002
(4231): Ahmet Ünal, age, cilt 2, s. 26
(4232): age, cilt 1, s. 79
(4233): Ekrem Akurgal, age, s. 84 – 85
(4234): age, s. 85
(4235): age, s. 83
(4236): Joachim Latacz Windle, Troy and Homer: Towards a Solution of an Old Mystery, s. 121 – 122, Oxford University Press, Oxford 2004 / Trevor Robert Bryce, The Kingdom of the Hittites, Oxford University Press, Oxford & New York 2005 / Gary M. Beckman – Trevor Robert Bryce – Eric H. Cline, The Ahhiyawa Texts, Society of Biblical Literature (SBL) – Writings from the Ancient World, sayı 28, Atlanta 2011, https://www.sbl-site.org/assets/pdfs/pubs/061528P.front.pdf
(4237): Hatti Kapsamlı Yıllıkları, II. Murşili Yıllıkları, satır 17
(4238): Ekrem Akurgal, Anadolu Kültür Tarihi, s. 83 – 85, TÜBİTAK Yayınları, Ankara 2005
(4239): Jörg Klinger, Die Hethiter, Beck Verlag, Münih 2007
(4240): age
(4241): Jana Mynářová, Egypt and the Near East – The Crossroad. Proceedings of an International Conference on the Relations of Egypt and the Near East in the Bronze Age, Prag 1 – 3 Eylül 2010, Elena Devecchi – Jared L. Miller, “Hittite-Egyptian Synchronisms and their Consequences for Ancient Near Eastern Chronology”, s. 140, Prag 2011
(4242): Gernot Wilhelm, Muršilis Konflikt mit Ägypten und Haremhabs Thronbesteigung, Welt des Orients, sayı 39, s. 108 – 116, Temmuz 2009
(4243): Dietz-Otto Edzard, Reallexikon der Assyriologie und Vorderasiatischen Archäologie, cilt 9, s. 568 – 569, Gruyter Verlag, Berlin 2001
(4244): Metin Alparslan, Die Gattinnen Muršili II: Eine Betrachtung des Heutigen Forschungsstandes, Studi Micenei ed Egeo-Anatoloici, sayı 69, s. 31 – 37, Roma 2007
(4245): Trevor Robert Bryce, How Old Was Matanazi?, The Journal of Egyptian Archaeology, sayı 84, s. 212 – 215, Aralık 1998
(4246): Trevor Robert Bryce, The Kingdom of the Hittites, s. 234, Oxford University Press, Oxford & New York 2005
(4247): H. Nowicki, Der Hurritiche Name des Muwatalli, Hethitica, sayı 5, s. 111 – 118, Louvain 1983
(4248): Dünyadaki tüm ansiklopedilerde “Muvatalli” maddesi
(4249): age
(4250): H. Johannes Houwink ten Cate, Urhi-Tessup Revisited, Bibliotheca Orientalis, sayı 51, s. 233 – 259, Leiden 1994 / Oliver R. Gurney, Ulmi-Tešup Treaty, Anatolian Studies, sayı 43, s. 13 – 28, Londra 2002 / Trevor Robert Bryce, The Kingdom of the Hittites, s. 270 – 271, Oxford University Press, Oxford & New York 2005 / Michele Cammarosano, Tanuhepa: A Hittite Queen in Troubled Times, Mesopotamia, sayı 45, s. 47 – 64, Floransa 2010
(4251): Dünyadaki tüm ansiklopedilerde “Maathorneferure” maddesi
(4252): Gary Beckman, Hittite Diplomatic Texts, s. 82 – 88, Scholars Press, Atlanta 2005
(4253): age, s. 98 – 102
(4254): Trevor Robert Bryce, The Kingdom of the Hittites, s. 230, Oxford University Press, Oxford & New York 2005
(4255): Jörg Klinger, Die Hethiter, s. 102 ve devamı, Beck Verlag, Münih 2007 / Trevor Robert Bryce, age, s. 224 – 227
(4256): Jörg Klinger, age / Trevor Robert Bryce, age, s. 230 – 233
(4257): Itamar Singer, The Failed Reforms of Akhenaten and Muwatalli, BMSAES, sayı 6, s. 37 – 58, Ekim 2006
(4258): The Hittites, Late Empire, bölüm 2, Muwattalli II, Hittites Info, 14 Ekim 2013, https://web.archive.org/web/20131014163832/http://www.hittites.info/history.aspx?text=history%2fMiddle+Late+Empire.htm / Louise Lerner, Archaeologists Discover Lost City that May Have Conquered the Kingdom of Midas, PHYS, 21 Şubat 2020, https://phys.org/news/2020-02-archaeologists-lost-city-conquered-kingdom.html / James Osborne – Michele Massa, A New Iron Age Kingdom in Anatolia, The Oriental Institute, University of Chicago, 13 Kasım 2019, https://www.youtube.com/watch?v=2p6ROIGt6_Q
(4259): İbrahim Sediyani, Kadın Peygamberler, cilt 1, “Hz. Asiye (as)” bölümü, s. 221 – 335, Nefel Yayınları, Diyarbakır 2021
(4260): Dünyadaki tüm ansiklopedilerde “Tutanxamon” ve “Anxesenamon” maddeleri
(4261): Morris L. Bierbrier, Historical Dictionary of Ancient Egypt, s. 20, 160 ve 212, Scarecrow Press, Plymouth & Lanham 2008 / Josef Wegner, The Sunshade Chapel of Meritaten from the House-of-Waenre of Akhenaten, s. 7, Pennsylvania University Museum of Archaeology and Anthropology Publishing, Philadelphia 2017 / Jenni Davis, Lost Bodies – A Chronicle of Deaths, Disappearances and Discoveries, s. 11, Chartwell Books, New York 2017 / Joyce Tyldesley, Nefertiti: Egypt’s Sun Quenn, Penguin Books, Londra 1998 / Aidan Dodson – Dyan Hilton, The Complete Royal Families of Ancient Egypt, Thames & Hudson Publishing, Londra 2004 / İbrahim Sediyani, age, s. 315
(4262): C. W. Ceram, Enge Schlucht und Schwarzer Berg: Entdeckung des Hethiter-Reiches, Rowohlt Verlag, Hansestadt Hamburg 1955 / Hans Gustav Güterbock, The Deeds of Suppiluliuma as Told by His Son, Mursili II, Journal of Cuneiform Studies, sayı 10, s. 75 – 98, Haziran 1956 / Ekrem Akurgal, Anadolu Uygarlıkları, Net Yayınları, İstanbul 1990 / Amelie Kuhrt, The Ancient Middle East c. 3000 – 330 BC, cilt 1, Routledge Publishing, Londra 1997 / Sedat Alp, 2000, Hitit Çağında Anadolu: Çiviyazılı ve Hiyeroglif Yazılı Kaynaklar, TÜBİTAK Yayınları, Ankara 2000 / Trevor Robert Bryce, Hitit Dünyasında Yaşam ve Toplum, Dost Yayınları, Ankara 2002 / Ahmet Ünal, Hititler Devrinde Anadolu, cilt 1, s. 39, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 2002 / Binnur Çelebi, Mısır Kraliçesinin Hitit Kralına Evlenme Teklifi, İdol Dergisi, sayı 28, s. 39 – 43, Ankara 2006
(4263): age / agm / age / age / age / age / age / agm
(4264): Ekrem Akurgal, Hatti ve Hitit Uygarlıkları, s. 61, Phoenix Yayınları, Ankara 2015
(4265): Nicolas Grimal, A History of Ancient Egypt, s. 253 ve devamı, Wiley-Blackwell Publishing, Londra 1994
(4266): Trevor Robert Bryce, The Kingdom of the Hittites, s. 233, Oxford University Press, Oxford & New York 2005
(4267): Thomas Schneider, Lexikon der Pharaonen, s. 230, Artemis & Winkler Verlag, Münih 1997
(4268): Morris Leonard Bierbrier, Historical Dictionary of Ancient Egypt, Scarecrow Press, Lanham 2008
(4269): James Henry Breasted, Ancient Records of Egypt, cilt 3, s. 317, University of Chicago Press, Chicago 1906
(4270): Morris Leonard Bierbrier, Historical Dictionary of Ancient Egypt, Scarecrow Press, Lanham 2008
(4271): Dünyadaki tüm ansiklopedilerde “Kadeş Savaşı” maddesi
(4272): Giuseppe F. del Monte – Johann Tischler, Die Orts- und Gewässernamen der Hethitischen Texte: Répertoire Géographique des Textes Cunéiformes, cilt 6, “Kinza (Qadeš)” maddesi, s. 209, Reichert Verlag, Wiesbaden 1978
(4273): James Henry Breasted, Ancient Records of Egypt, cilt 3, s. 145, University of Chicago Press, Chicago 1906
(4274): Alan B. Lloyd, Herodotus, cilt 2, s. 182, Brill Publishing, Köln & Leiden & New York 1993
(4275): Timothy R. Ashley, The Books of Numbers, Eerdmans Publishing, Grand Rapids 1993 / Paul D. LeBlanc, Deciphering the Proto-Sinaitic Script, s. 139, Subclass Press, Ottawa 2017
(4276): Kenneth Anderson Kitchen, Ramesside Inscriptions, cilt 2, s. 16 – 17, Wiley-Blackwell Publishing, Oxford & Cambridge 1996
(4277): Dünyadaki tüm ansiklopedilerde “Kadeş” maddesi
(4278): Dünyadaki tüm ansiklopedilerde “Maathorneferure” maddesi
(4279): David Eggenberger, An Encyclopedia of Battles, s. 214, Dover Publications, New York 1985 / Aaron Ralby – Jill Hamilton, Atlas of Military History, s. 52 – 55, Parragon Books, Bath 2013
(4280): Alan Gardiner, Egypt of the Pharaohs, s. 260, Oxford University Press, Oxford 1964 / Mark Healy, Qadesh 1300 BC: Clash of the Warrior Kings, s. 27, Osprey Publishing, Oxford 2005
(4281): Hans Goedicke, Considerations on the Battle of Kadesh, The Journal of Egyptian Archaeology, sayı 52, s. 71 – 80, Aralık 1966 / A. R. Schulman, The Narn at Kadesh Once Again, Journal of the Society for the Study of Egyptian Antiquities, sayı 11, s. 7 – 19, 1981
(4282): Mark Healy, Armies of the Pharaohs, s. 39, Osprey Publishing, Oxford 2000
(4283): Kadeş Yazıtı, P40 – 53, M. Ö. 1274
(4284): Trevor Robert Bryce, The Kingdom of the Hittites, s. 234 – 235, Oxford University Press, Oxford & New York 2005
(4285): H. Quiring, Die Erste Stahlerzeugung, Blätter für Technikgeschichte, sayı 26, s. 118 – 123, Technisches Museum für Industrie und Gewerbe in Wien Forschungsinstitut für Technikgeschichte, Viyana 1964
(4286): Aaron Ralby – Jill Hamilton, Atlas of Military History, s. 54 – 55, Parragon Books, Bath 2013
(4287): Madison Moulton, The Battle of Kadesh and the World’s First Peace Treaty, History Guild, 24 Ocak 2021, https://historyguild.org/the-battle-of-kadesh-and-the-worlds-first-peace-treaty/
(4288): James Bennett Pritchard, Ancient Near Eastern Texts, “The Asiatic Campaigning of Rameses II” bölümü, s. 255 – 256, Princeton University Press, Princeton 1969
(4289): Peter A. Clayton, Die Pharaonen, s. 150, Bechtermünz Verlag, Augsburg 1994 / Miriam Lichtheim, Ancient Egyptian Literature: The New Kingdom, cilt 2, s. 43, University of California Press, Berkeley 2006 / Joyce Tyldesley, Ramesses II: Egypt’s Greatest Pharaoh, s. 70 – 71, Penguin Books, Londra 2000 / John A. Wilson, The Texts of the Battle of Kadesh, The American Journal of Semitic Languages and Literatures, sayı 34, s. 278, Temmuz 1927 / Aaron Ralby – Jill Hamilton, age / Madison Moulton, agm
(4290): Mark Healy, Qadesh 1300 B. C.: Clash of the Warrior Kings, s. 61, Osprey Publishing, Oxford 1993
(4291): Miriam Lichtheim, age, cilt 2, s. 65
(4292): Mark Healy, age, s. 62
(4293): Aaron Ralby – Jill Hamilton, Atlas of Military History, s. 54 – 55, Parragon Books, Bath 2013
(4294): Robert Collins, Battle of Kadesh, History.net, Ağustos 1995, https://www.historynet.com/battle-of-kadesh.htm
(4295): Ancient Discoveries: Egyptian Warfare, History Channel, 16 Nisan 2008, https://web.archive.org/web/20080416015854/http://www.history.com/shows.do?action=detail&episodeId=211104
(4296): Michael G. Hasel, Domination and Resistance: Egyptian Military Activity in the Southern Levant (1300 – 1185 B. C.), s. 155, Brill Academic Publishers, Leiden & Boston 1998
(4297): Robert Collins, Battle of Kadesh, History.net, Ağustos 1995, https://www.historynet.com/battle-of-kadesh.htm
(4298): Nicolas Grimal, A History of Ancient Egypt, s. 256, Wiley-Blackwell Publishing, Londra 1994
(4299): Hermann A. Schlögl, Das Alte Ägypten: Geschichte und Kultur von der Frühzeit bis zu Kleopatra, s. 282, Beck Verlag, Münih 2006
(4300): Horst Klengel, Geschichte des Hethitischen Reichs, s. 217, Brill Verlag, Köln & Leiden & Boston 1999 / Birgit Brandau – Hartmut Schickert, Hititler, s. 234 – 235, Arkadaş Yayınları, Ankara 2003 / Trevor Robert Bryce, The Kingdom of the Hittites, s. 239 – 240, Oxford University Press, Oxford & New York 2005
(4301): Ancient Discoveries: Egyptian Warfare, History Channel, 16 Nisan 2008, https://web.archive.org/web/20080416015854/http://www.history.com/shows.do?action=detail&episodeId=211104
(4302): Trevor Robert Bryce, age, s. 230 – 233
(4303): Oliver Robert Gurney, The Hittites, s. 110, Penguin Books, Londra & New York 1966
(4304): Thomas Schneider, Lexikon der Pharaonen, s. 230, Artemis & Winkler Verlag, Münih 1997
(4305): Miriam Lichtheim, Ancient Egyptian Literature: The New Kingdom, cilt 2, s. 43, University of California Press, Berkeley 2006
(4306): age, s. 44
(4307): age, s. 44 – 45
(4308): age, s. 48 – 50
(4309): Marc van de Mieroop, A History of the Ancient Near East (ca 3000 – 323 BC), s. 169, Wiley-Blackwell Publishing, West Sussex 2016
(4310): Joyce Tyldesley, Ramesses: Egypt’s Greatest Pharaoh, s. 73, Penguin Books, Londra & New York 2000
(4311): Boyo G. Ockinga, On the Interpretation of the Kadesh Record, Chronique d’Égypte, sayı 62, s. 38, Brüksel 1987
(4312): Dünyadaki tüm ansiklopedilerde “Hitit Krallığı” maddesi
(4313): Dünyadaki tüm ansiklopedilerde “III. Mur Şili” maddesi
(4314): Dünyadaki tüm ansiklopedilerde “Maathorneferure” maddesi
(4315): Trevor Robert Bryce, The Kingdom of the Hittites, s. 252, Oxford University Press, Oxford & New York 2005
(4316): Hermann Alexander Schlögl, Das Alte Ägypten: Geschichte und Kultur von der Frühzeit bis zu Kleopatra, s. 282, Beck Verlag, Münih 2006
(4317): age, s. 284
(4318): Hitit Yazıtları, KBo 21.15 i 11 – 12
(4319): Birgit Brandau – Hartmut Schickert, Hititler, s. 248 – 249, Arkadaş Yayınları, Ankara 2003 / Trevor Robert Bryce, The Kingdom of the Hittites, s. 253 – 256, Oxford University Press, Oxford & New York 2005
(4320): Hitit Yazıtları, KBo 23.102 i 4 – 18
(4321): Hattuşa Belgeleri, Apol. §10C, III 63 – 79
(4322): Birgit Brandau – Hartmut Schickert, Hititler, s. 249, Arkadaş Yayınları, Ankara 2003
(4323): Trevor Robert Bryce, The Kingdom of the Hittites, s. 287, Oxford University Press, Oxford & New York 2005
(4324): age, s. 288
(4325): Thomas Schneider, Lexikon der Pharaonen, s. 230, Artemis & Winkler Verlag, Münih 1997 / age, s. 264 – 265
(4326): age / age
SEDİYANİ HABER
27 ARALIK 2021