Bilimsel Veriler, Arkeolojik Bulgular, Antik Tabletler ve Tüm Kutsal Kitaplar Işığında Objektif ve Gerçek Peygamberler Tarihi
Kürdistanlı Peygamberler – 50
■ İbrahim Sediyani
– geçen bölümden devam –
■ SU TEORİSİNE GÖRE İNSANIN KÖKENİ
İnsanlar dahil olmak üzere tüm canlı yaşamın suda başladığı teorisi, dünyanın en kadim teorilerinden biridir ve “evrim teorisi”nden çok daha eskidir. Hatta “evrim teorisi” de “su teorisi”ni kabul ederek görüşlerini temellendirmiştir.
Antik Yunan düşünür Miletli Anaksímandros o Milísios (M. Ö. 611 – M. Ö. 547), ilk hayvanların, dünyanın tarihindeki devirlerden birinde suda yaşadıklarını ve insan soyunun ilk yerleşimlerinin de suda olduğunu, hayatlarının bir bölümünü karada geçirdiklerini iddiâ etmekteydi. Ayrıca insanın sürekli bakıma ihtiyaç duymasına dayanarak, bugün bilinen biçimdeki ilk insanın başka türdeki bir hayvandan doğmuş olabileceği fikrini ortaya attı. (5044) Anaksímandros ayrıca, bugün bilinen ilk insanın farklı bir hayvan türünün (muhtemelen balık) çocuğu olması gerektiğini, çünkü insanın yaşamak için uzun süre emzirmeye ihtiyacı olduğunu savundu. (5045) Anaksímandros canlıların yaratılışında suyun önemine dikkat çeker. O’na göre, deniz özellikle canlıların kendisinden doğduğu bir rahim mesabesindedir. Bütün hayvanlar Güneş’in yaydığı ısı ve ışık ile denizdeki maddelerden meydana gelmişlerdir. İnsan dahi bir deniz hayvanı olan balıktan türemiştir. (5046)
Dünya üzerindeki canlı yaşamın suda başladığı inancı, İslam itikadı ile de uyumludur. İslam’ın kutsal kitabı Kur’ân-ı Kerîm’de, tüm canlıların sudan yaratıldığı açık biçimde belirtilir:
اَوَلَمْ يَرَ الَّذٖينَ كَفَرُٓوا اَنَّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ كَانَتَا رَتْقاً فَفَتَقْنَاهُمَاؕ وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَٓاءِ كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّؕ اَفَلَا يُؤْمِنُونَ
“İnkâr edenler, gökler ve yer bitişik iken onları ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görmezler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?” (5047)
وَاللّٰهُ خَلَقَ كُلَّ دَٓابَّةٍ مِنْ مَٓاءٍۚ فَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشٖي عَلٰى بَطْنِهٖۚ وَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشٖي عَلٰى رِجْلَيْنِۚ وَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشٖي عَلٰٓى اَرْبَعٍؕ يَخْلُقُ اللّٰهُ مَا يَشَٓاءُؕ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدٖيرٌ
“Allah hareket eden her canlıyı sudan yarattı. Bunlardan kimi karnı üzerinde sürünmekte, kimi iki ayak üzerinde kimi de dört ayak üzerinde yol almakta. Allah dilediğini yaratır. O her şeye kadirdir.” (5048)
وَهُوَ الَّذٖي خَلَقَ مِنَ الْمَٓاءِ بَشَراً فَجَعَلَهُ نَسَباً وَصِهْراًؕ وَكَانَ رَبُّكَ قَدٖيراً
“İnsan türünü sudan yaratıp onların arasında soy ve sıhriyet bağı kuran da O’dur. Rabbin üstün kudret sahibidir.” (5049)
İslam itikadına göre melekler nûrdan (5050), cinler de dumansız bir ateşten (5051) veya kavurucu bir tür zehirli ateşten (5052) yaratılmışken, insan topraktan (5053), kuru bir balçıktan (5054), çamurdan (5055), ateşte pişmiş gibi kuru bir çamurdan (5056), cıvık ve yapışkan bir çamurdan (5057), çamurdan süzülmüş bir özden (5058), bir kan pıhtısından (5059), bir meniden (5060) yaratılmıştır. Bunların her biri yaratılışın bir aşamasına işaret etmektedir. Bu aşamaların hepsinin birarada zikredildiği âyette ise, insanın önce topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir kan pıhtısından, sonra da bir çiğnem et parçasından yaratıldığı beyan edilmektedir. (5061) Bu aşamaların nasıl gerçekleştirildiğinin anlatıldığı âyette ise, insanın önce çamurdan süzülmüş bir özden yaratıldığı, sonra sarp ve metin bir rahimde bir nutfe (zigot) yapıldığı, sonra o nutfenin alak (kuru bir balçık) haline getirildiği, derken o alakın mudğa (bir çiğnem et) yapıldığı, o bir çiğnem etin de kemiklere dönüştürüldüğü ve o kemiklere de kaslar giydirildiği, en sonunda da onun başka bir yaratılışla inşâ edildiği, yani kendisine can verildiği belirtilmektedir. (5062)
Peki bu durumda “her canlının sudan yaratıldığını” söyleyen “Enbiyâ” sûresi 30. âyeti ve “Nûr” sûresi 45. âyeti ne yapacağız? Bu soruya yanıt veren dünyaca ünlü Fars filozof ve müfessir Fahreddîn Razî ya da tam adıyla Fahreddîn Muhammed bin Ömer bin Hûseyn bin Hesen bin Ali et- Temimî el- Bekrî er- Razî et- Taberistanî (1149 – 1210), âyet-i kerîmelerdeki ilgili cümlelerin umumî (genel) bir anlama sahip olmalarına rağmen, öncesinde bunu tahsis edecek açık karinelerin (belirtilerin) mevcut olduğunu ifade eder. Bunlardan en önemlisi, ilgili âyetin “İnkâr edenler görmediler mi…” hitabıyla başlamasıdır. İnkârcıların görüp bilebilecekleri şey ise ancak deney ve gözlemlerine dayalı alâmetler olduğu için, onlar, hissedebilecekleri cinsten deliller ile imâna dâvet edilmiştir. Âyetin başındaki hitap nedeniyle melekler ve cinler meselesi konu dışında kalmış, sadece bu gezegen üzerindeki canlılar kastedilmiş, adetâ “sizin gözlemleyip hissettiğiniz biyolojik her canlı sudan yaratılmıştır” denilmiştir. (5063) İnsanın topraktan yaratılışı ile ilgili olarak ise Kur’ân’ın diğer âyetleriyle paralellik kurularak, canlıların ve insanın yaratılışında toprak ve suyun bileşimine işaret edilmiştir. (5064)
“Keşşaf-u İstilahat’il- Fûnun we’l- Ulum” (Sanat ve İlim Terimlerinin Keşfi) adlı ünlü eserin müellifi olan Hintli müfessir Tehanewî ya da tam adıyla Muhammed Âlâ bin Ali bin Muhammed Hamid bin Muhammed Sabir el- Faruqî et-Tehanewî (? – 1745)’nin bu meşhur eserinde belirttiğine göre, İslam âlimleri ve müfessirler, “su” anlamındaki “ﺍﻟﻤﺎﺀ” (el- mâ) ifadesinin başındaki “ﺍﻞ” (el) takısının türü ile ilgili ihtilaf etmişlerdir. Bazıları onu “istiğrâk” (her biri) anlamına hamlederek sadece canlıların kastedildiğini söylerken, diğer bazıları “ahd” (cins) ifade ettiğini belirtmişlerdir. İngilizce’deki “the” gibi belirtme edatı olan “ﺍﻞ” (el) takısında esas olan “ahd” için olmasıdır. Ancak âyetin öncesinde bahsedilen bir su olmadığı için “istiğrâk” veya “cins” anlamına gelmesi de mümkündür. (5065) “İstiğrâk”, “ﺍﻞ” (el) harf-i tarifinin, bitiştiği kelimenin ifade ettiği anlamın fertlerini umumî hale koyması ve “her biri” anlamını katmasıdır. “Su”yun başındaki “ﺍﻞ” (el), “istiğrâk” anlamına hamledildiğinde ise mânâ “her bir canlıyı her bir sudan yarattık” olur. Bu durumda âyetin âyeti tefsiri bağlamında biyolojik canlıların, özelde de insanın farklı sulardan yaratıldığına dikkat çekilmiştir. (5066) “ﺍﻞ” (el) takısı “cins” anlamına hamledildiğinde ise “Allah yağmur yağdırmak ve o yağmurdan yeryüzündeki bitki vs. şeyler gibi herşeyi canlı kılmak için semâyı yerden yarıp ayırdı” anlamına gelir ve canlılar için su cinsinin önemi ifade edilmiş olur. (5067) “Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor?” âyeti (5068) ikinci şık anlam için âyetlerin birbirini tefsir etmesi bakımından ele alınmış (5069), ancak dilsel açıdan her iki anlamın da muhtemel olduğu belirtilmiştir (5070).
İlk insanın yaratılması, Hinduizm’in kutsal kitaplarından Matsya Purana (मत्स्य पुराण)’da anlatılır. “Matsya Purana”, anlam olarak “Purana Balığı” demektir. “Matsy” sözcüğü Sanskritçe’de “balık” anlamına gelir. (5071) İlginçtir ki Kürtçe’de de öyledir, “masi” şeklindedir. Kutsal kitabın “Matsya Purana” olan ismini Kürtçe’ye çevirdiğinizde “Masiya Purana” oluyor, yani ismi pek değişmiyor. Kutsal kitabın “Matsya Purana” (Purana Balığı) ismini taşımasının sebebi, burada bizdeki Nûh Tufanı’na benzer (veya belki de Nûh Tufanı’nın tâ kendisi) bir tufan hadisesinden bahsedilmesidir. Matsya, yarı insan yarı balık bir avatardır ve koruyucu Tanrı (Vişnu) tarafından ileride meydana gelecek olan büyük bir sel ve tufan nedeniyle uyarılır. Bunun üzerine ilk insan Manu, Matsya’nın yardımıyla ailesini ve 7 bilgeyi tufanda güvenli bir bölgeye taşıyacak bir gemi inşâ eder. (5072)
Bolivya’daki Tiwanaku inancındaki “yaratılış” hikâyesi, “Wirakoça Paçyaçaçiç” (Her Şeyin Yaratıcısı Wirakoça) adlı efsanede anlatılır. Efsanenin en ilginç ve bizler açısından en dikkat çekici yönü, içinde “Tufan” hadisesinin bulunmasıdır. Ayrıca bizdeki Anunnakiler gibi devlerden de bahsediliyor.
Tiwanaku inancında “dünyanın ve ilk insanların yaratılışı” şu şekildedir: Tanrı Wirakoça, Bolivya – Peru arasındaki Titikaka Gölü’nden doğdu ve bu dünyayı önce bir cehennem, sonra bir tufanla yok etti. Wirakoça göğe yükselirken, Tiwanaku’da “gündüz ve gece” oluşmaya başladı ve “güneşin yörüngesine girmesi” emredildi. Wirakoça Tiwanaku’ya gitti ve orada devleri, insanları, hayvanları ve diğer her şeyi yarattı. Yaratılış zamanının mistik manzarası boyunca dağılmış mağaraların, nehirlerin ve kaynakların sakinlerini ve devlerini çağırdıktan sonra, bazı devleri küfürlü davranışları için öfkeden taşa çevirdi. Dolayısıyla ilk günah, Yaradan’a yetersiz bağlılıktı. Wirakoça ile Tiwanaku’da kalan iki kurtulan, Yaratıcı adına yeni bir insan ırkını yaratmak için gönderildi. (5073)
İnkalar, Tiwanaku’nun yêkpare heykellerinin, ilk insanları yaratmak için Yaratıcı Tanrı Wirakoça’ya model olarak hizmet ettiğine inanıyordu. (5074)
Peru’daki Tawantinsuyu (İnka) inancına göre de aynı şekilde, Tanrı ilk insanı Peru – Bolivya arasındaki Titikaka Gölü’nde yaratmıştır ve dünyadaki hayat Peru’da, Titikaka Gölü kıyısında başlamıştır. İnkalar’ın köken hikâyelerinin çoğu, Titikaka Gölü’nde başlar. (5075)
İnsanların bu boyutta iyi çalışıp çalışmayacağını görmek için Yaratıcı Tanrı Wirakoça önce devleri yarattı (yani insanları dev boyutta yarattı). Olmadıklarını anlayınca, onları kendi boyutunda (şimdiki boyutumuzda) yaptı. Bu insanlar kibirli ve açgözlüydü. Bu nedenle taşa ya da başka biçimlere dönüştüler, bazıları da taş ya da deniz tarafından yutuldu. Yaratıcı daha sonra insanları yeniden yaratmaya yardım edecek olan üç adam dışında, toprağı ve üzerindeki tüm yaşamı yok etmek için büyük bir Tufan çağırdı. Yaratıcı daha sonra iki hizmetkârla birlikte her ulustan insanları yarattı. (5076)
Su, bütün canlılar için en temel doğal kaynaktır. Ancak, “tükenebilir” bir kaynaktır ve diğer pekçok kaynağın aksine, ne “üretilebilir” bir kaynaktır ve ne de yerini alabilecek başka bir alternatifi var. İnsanoğlunun uğruna savaşlar yaptığı petrol bir gün bitse bile, petrolün yerine yeni ve alternatif bir kaynak bulunabilir – ki yakın bir zamanda bulunacağına da inanılıyor –, ancak suyun alternatifi yoktur, üretilmesi de mümkün değildir. Canlılar petrol olmadan da yaşayabilirler ancak su olmadan yaşam olmaz. Su, tıpkı kan gibidir; ne üretilebilir, ne de yerine başka birşey ikame edilebilir. Yani su yoksa, hayat da yok! (5077)
Dünyadaki yaşam karbon ve suya dayanmaktadır. Karbon, karmaşık kimyasallar için kararlı çerçeveler sağlar ve özellikle karbondioksitten olmak üzere çevreden kolayca çıkarılabilir. (5078) Özellikleri karbona analog denebilecek kadar benzer olan başka bir kimyasal element yoktur. Periyodik tablodaki karbonun hemen altındaki element olan silisyum, çok fazla karmaşık kararlı molekül oluşturmaz ve bileşiklerinin çoğu suda çözünmez olduğundan ve silikondioksit, karbondioksitin aksine sert ve aşındırıcı bir katıdır. Bor ve fosfor elementleri daha karmaşık kimyalara sahiptir, ancak karbona göre diğer sınırlamalardan muzdariptir. Su mükemmel bir çözücüdür ve iki faydalı özelliği daha vardır: Buzun yüzmesi, kışın sudaki organizmaların suyun altında hayatta kalmasını sağlar ve moleküllerinin elektriksel olarak negatif ve pozitif uçları vardır, bu da diğer çözücülerden daha geniş bir bileşik yelpazesi oluşturmasını sağlar. Amonyak gibi diğer iyi çözücüler, yalnızca o kadar düşük sıcaklıklarda sıvıdır ki, kimyasal reaksiyonlar yaşamı sürdürmek için çok yavaş olabilir ve suyun diğer avantajlarından yoksun olabilir. (5079) Ancak alternatif biyokimyaya dayalı organizmalar başka gezegenlerde de mümkün olabilir. (5080)
Canlı olmayan kimyasallardan yaşamın nasıl ortaya çıkmış olabileceğine ilişkin araştırmalar, üç olası başlangıç noktasına odaklanır: “Kendini kopyalama” (bir organizmanın kendisine çok benzeyen yavrular üretme yeteneği), “metabolizma” (kendini besleme ve onarma yeteneği) ve “hücre zarları” (yiyeceklerin girmesine ve atık ürünlerin çıkmasına izin verme, ancak istenmeyen maddeleri hariç tutma özelliği). (5081) Teorik ve ampirik yaklaşımlar yeni yeni temas kurmaya başladığından, abiyogenez üzerine araştırmaların daha katetmesi gereken uzun bir yol var. (5082)
Yeryüzündeki yaşamın tarihi, yaşamın ilk ortaya çıkışından günümüze kadar canlı ve fosil organizmaların süreçlerinin izini sürer. Dünya yaklaşık 4, 5 milyar yıl önce oluştu ve kanıtlar yaşamın 3, 7 milyar yıl önce ortaya çıktığını gösteriyor. (5083) Her ne kadar 4, 1 ilâ 4, 28 milyar yıl kadar erken bir tarihte yaşam olduğuna dair bazı kanıtlar olsa da, fosillerin olası biyolojik olmayan oluşumu nedeniyle tartışmalıdır. (5084)
Yaşamın en eski kanıtı, dünyanın en büyük adası olan Grönland (Grønland; Kalaallit Nunaat) Adası’nın batısında 3, 7 milyar yıllık metasedimanter kayalarda keşfedilen biyojenik karbon imzalarından (5085) ve stromatolit fosillerinden (5086) gelmektedir. 2015 yılında, Avustralya’nın batısındaki 4, 1 milyar yıllık kayalarda olası “biyotik yaşam kalıntıları” bulundu. (5087) Mart 2017’de, Kanada’nın Quebec eyaletindeki Nuvvuagittuq Kuşağı’ndaki hidrotermal havalandırma çökeltilerinde keşfedilen ve muhtemelen daha erken yaşamış olabilecek fosilleşmiş mikroorganizmalar biçiminde, dünyadaki muhtemelen en eski yaşam biçimlerine dair varsayılan 4, 28 milyar yıllık kanıtlar rapor edildi. (5088)
Bilimsel biyoloji tarihi, dünya tarihi boyunca canlıların ilk kez belirli zamanlarda ortaya çıktıklarını ve birçoğunun tekrar ortadan kaybolduğunu, türlerin değişip yeni türlerin, yeni bitki ve hayvan türlerinin ortaya çıktığını anlatır. Biyoloji tarihi, fosil bulguları kullanılarak nesnel olarak izlenebilir. Bunun aksine evrim teorileri, evrim için olası açıklamalarla (kendisini destekleyecek açıklayıcı modellerle) ilgilenir. (5089) Ancak her ikisi de evrimsel biyolojinin araştırma alanlarına aittir. (5090)
Bilimsel anlamda Evren’in yaşı dediğimizde, “Büyük Patlama” (Big Bang)’dan bu yana geçen zamanı kastetmiş oluyoruz. (5091) Şu anki teoriler, Evren’in yaşının 13 milyar 772 milyon yıl olduğunu önermektedir. (5092) İçinde bulunduğumuz Samanyolu Galaksisi’nin yaşı 13 milyar 600 milyon yıl iken (5093), Güneş Sistemi’nin yaşı 4 milyar 568 milyon yıldır (5094). Üzerinde yaşadığımız mavi gezegenimiz Dünya ise 4 milyar 540 milyon yaşındadır. (5095)
Dünya üzerindeki ilk yaşam formları, yaklaşık 3 milyar 700 milyon yıl öncesinde bakteriler, arkealar ve biyojenik karbonsinyatürlerdir. (5096) Organellere sahip kompleks yapılı ökaryot organizmalara ait ilk kanıtlar günümüzden 1 milyar 850 milyon yıl öncesine ait. (5097) Daha sonra, yaklaşık 1 milyar 700 milyon yıl önce, özel işlevleri yerine getiren farklılaşmış hücrelere sahip çok hücreli canlılar görülmeye başlandı. (5098) Su yosunlarından oluşan köpüksü formlar ise 1 milyar 200 milyon yıl önce. (5099)
Kara üzerinde ilk omurgasız hayvanlar bundan 525 milyon yıl önce ortaya çıkarken (5100), kara üzerindeki ilk bitkiler de bundan yaklaşık 450 milyon yıl önce görülmeye başlandılar (5101). Karada ilk omurgalı hayvanlar ise bundan 252 milyon yıl önce. (5102)
Bundan 251 milyon 400 bin yıl önce meydana gelen “Permiyen – Triyas Yok Oluşu”, tüm kompleks yaşamı silme eşiğine getirdi. (5103) Bu felâketin etkilerinden toparlanırken arkeozorlar, karada yaşayan en egemen omurgalı tür oldular ve Triyas Dönemi ortalarında therapsidleri bastırarak onların yerini aldılar. Böylece dinozorlar ve diğer memeliler Jura ve Kreatase devirlerine egemen oldular. (5104)
Çiçekli bitkiler 130 ilâ 90 milyon yıl önce görünmeye başlayıp hızlı olarak çeşitlendiğinde böcekler de ortaya çıktılar. Sosyal yaşamlı böcekler, çiçekli bitkilerle yaklaşık aynı zaman diliminde göründüler. (5105)
Bundan yaklaşık 65 milyon yıl önce yaşanan “Kreatase – Tersiyer Yok Oluşu”, bütün dinozor türlerini yok etti. (5106)
Deniz memelileri bundan 15 milyon yıl önce denize açılırken (5107), yarasalar da 13 milyon yıl önce havaya uçmaya başladılar (5108).
İlk insanlar, ilkel haliyle veya “insanımsı” olarak bundan 200.000 yıl önce, Afrika’da ortaya çıktı. Homo sapiens (akıllı varlık) olan bizler yani “modern insan” ise bundan 50.000 yıl önce. (5109)
Bugüne kadar dünyada yaklaşık 1 trilyon tür yaşamıştır. (5110) Bunlardan sadece 1, 75 – 1, 8 milyonu adlandırılmış (5111) ve 1, 8 milyonu merkezî bir veri tabanında belgelenmiştir (5112). Bu şu anda yaşayan türler, dünyada yaşamış tüm türlerin % 1’inden bile daha azını temsil ediyor. (5113)
Modern insanların tüm dünyada eşzamanlı olarak mevcut gelişmiş homininlerden mi evrimleştiği yoksa Afrika’da 200.000 yıldan daha kısa bir süre önce tüm dünyaya göç eden ve önceki hominin türlerinin yerini alan tek bir küçük popülasyonun torunları mı olduğu konusunda uzun süredir devam eden bir tartışma var. (5114) Anatomik olarak modern insanın 100.000 yıldan daha kısa bir süre önce entelektüel, kültürel ve teknolojik bir “ileriye büyük sıçrayış” yaşayıp yaşamadığı ve eğer öyleyse bunun fosillerde görülmeyen nörolojik değişikliklerden kaynaklanıp kaynaklanmadığı konusunda da hakezâ tartışmalar var. (5115)
Bu tartışmalar hâlâ sürüyor ve sonsuza kadar da sürmeye devam edecek.
■ YARASA TEORİSİNE GÖRE İNSANIN KÖKENİ
İnsanın kökeni ile ilgili ilginç teorilerden biri de, insanların yarasalardan türediği teorisidir. Zirâ yarasalar kara üzerindeki ilk memeli hayvandır ve deniz memelileri bundan 15 milyon yıl önce denize açılırken (5116), yarasalar da 13 milyon yıl önce havaya uçmaya başladılar (5117). Ancak bu bugün itibariyle pek taraftarı kalmamış olan bir teoridir.
Orijinin en muhteşem versiyonlarından biri, insanların soyunun bazı yarasalar olduğu yönündedir. Bazı dînlerde onlara melekler denir. Tüm dünyaya yerleşmiş zamanlardan beri bu yaratıklar bulunur. Onların görünüşü “harpy”ye (bir kuş ve insan karışımı) benzerdi. Bu tür canlıların varlığı sayısız mağara resimleriyle desteklenmektedir. (5118)
Yarasalar, ön ayakları kanat olarak uyum sağlamış ve doğal olarak gerçekten uçabilen Chiroptera takımında sınıflandırılan memelilerdir. Yarasalar, üzerleri zar ve patagium ile kaplı çok uzun ve yayılmış parmaklarıyla kuşlardan daha kolay manevra yapabilerek uçabilirler. Kemiricilerden sonra memelilerin ikinci en büyük takımı olan yarasalar 1400’den fazla türü ile dünya üzerinde tüm sınıflandırılmış memelilerin yaklaşık % 20’sini oluştururlar. (5119)
Yarasalar memeli olmalarına rağmen uçabildikleri için çeşitli geleneklerde “eşik canlıları” olarak kabul edilirler. (5120) Avrupa dahil birçok kültürde yarasalar karanlık, ölüm, büyücülük ve kötü niyetle ilişkilendirilir. (5121)
Kızılderili Mvskokê (Muskogê; Krêk), Çerokê (Aniyvwiya; Tsalagi) ve Apaçi (Apaş) gibi “Amerika” yerlileri arasında yarasa bir düzenbaz olarak tanımlanır. (5122)
Tanzanya’da, “popobawa” olarak bilinen kanatlı, yarasa benzeri bir yaratığın, kurbanlarına saldıran ve sodomize eden, şekil değiştiren bir kötü rûh olduğuna inanılıyor. (5123)
Meksika’daki Aztek (Nahuatl) dîninde yarasalar ölüler diyarını, yıkımı ve çürümeyi simgeliyordu. (5124)
Bir Doğu Nijerya hikâyesi, yarasanın, ortağı olan çalı faresinin ölümüne neden olduktan sonra gece alışkanlıklarını geliştirdiğini ve şimdi tutuklanmamak için gündüzleri saklandığını anlatır. (5125)
Bazı kültürlerde de yarasaların daha olumlu tasvirleri vardır. Çin’de yarasalar mutluluk, neşe ve iyi şansla ilişkilendirilmiştir. Beş yarasa “5 nimet”i sembolize etmek için kullanılır; uzun ömür, zenginlik, sağlık, erdem sevgisi ve huzurlu ölüm. (5126)
Polinezya ülkesi Tonga’da yarasalar kutsaldır ve genellikle ayrılan bir rûhun fiziksel tezahürü olarak kabul edilir. (5127)
Mezoamerika’daki Zapotek (Be’ene’a) Uygarlığı’nda, Yarasa Tanrısı mısır ve doğurganlığa başkanlık ediyordu. (5128)
Yarasalar bugün hâlâ “evrim”in en büyük bilmecelerinden biridir ve evrim teorisinin pek açıklayamadığı bir canlı türüdür. Atılmış büyük adımlara rağmen bilim insanları bazı büyük sorularla karşı karşıya kalmış durumda. Meselâ, 50 milyon yıl öncesine tarihlenen yarasa fosilleri yarasa olarak tanımlanabiliyor, ancak bunlar nereden gelmişti? İlk yarasaların ne zaman, nerede, niçin ve nasıl havada yaşayabiliyor hale geldiği derin zamanda gizemini koruyor. (5129)
Bilimsel çalışmalar, karanlıkta kalmış pekçok konuyu aydınlatabiliyor ancak henüz aydınlatılmamış pekçok konu da aydınlatılmayı bekliyor.
4 – Mars Teorisi
– devam edecek –
DİPNOTLAR:
(5044): Leon C. Harris, Evolution: Genesis and Revelations: With Readings from Empedocles to Wilson, s. 31, State University of New York Press, Albany 1981 / Geoffrey S. Kirk – John E. Raven – Malcolm Schofield, The Presocratic Philosophers: A Critical History with a Selection of Texts, s. 140 – 142, Cambridge University Press, Cambridge 1983 / Robert E. Krebs, Groundbreaking Scientific Experiments, Inventions and Discoveries of the Middle Ages and the Renaissance – Groundbreaking Scientific Experiments, Inventions and Discoveries through the Ages, s. 81, Greenwood Press, Londra 2004
(5045): age / age / age
(5046): Colin A. Ronan, Bilim Tarihi, s. 73, TÜBİTAK Yayınları, Ankara 2003 / Macit Gökberk, Felsefe Tarihi, s. 22, Remzi Kitabevi, İstanbul 1999 / Fatih Özgökman, Teleolojik Delil ve Evrim Teorisi, s. 28 – 29, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Doktora Tezi, Ankara 2009
(5047): Kur’ân-ı Kerîm, Enbiyâ, 30
(5048): Kur’ân-ı Kerîm, Nûr, 45
(5049): Kur’ân-ı Kerîm, Furqan, 54
(5050): Müslim, Zühd, bölüm 60, hadis no 2996
(5051): Kur’ân-ı Kerim, Rahman, 15
(5052): Kur’ân-ı Kerim, Hicr, 27
(5053): Kur’ân-ı Kerim, Âl-i İmran, 59; Tâhâ, 55; Fatr, 11
(5054): Kur’ân-ı Kerim, Hicr, 26 ve 33
(5055): Kur’ân-ı Kerim, Sâd, 71 ve 76; İsra, 61; Âraf, 12; Secde, 7
(5056): Kur’ân-ı Kerim, Rahman, 14
(5057): Kur’ân-ı Kerim, Saffat, 11
(5058): Kur’ân-ı Kerim, Mü’mînun, 12
(5059): Kur’ân-ı Kerim, Alaq, 2
(5060): Kur’ân-ı Kerim, Fatr, 11
(5061): Kur’ân-ı Kerim, Hacc, 5
(5062): Kur’ân-ı Kerim, Mü’mînun, 12 – 14
(5063): Fahreddîn Razî, Tefsîr’ul- Kebir – Mefatih’ul- Ğayb, cilt 22, s. 141, Dar’ul- Kutub’il- İlmiyye Neşriyat, Beyrut 1971
(5064): age, cilt 14, s. 116 ve cilt 24, s. 15
(5065): Tehanewî, Keşşaf-u İstilahat’il- Fûnun we’l- Ulum, cilt 1, s. 180 ve 715, Sprenger Neşriyat, Kalküta 1862; Abdulbedî Neşriyat, Kahire 1963; Mektebet-u Lûbnan Neşriyat, Beyrut 1996
(5066): age, cilt 2, s. 1588
(5067): age
(5068): Kur’ân-ı Kerim, Rûm, 50
(5069): Fahreddîn Razî, Tefsîr’ul- Kebir – Mefatih’ul- Ğayb, cilt 22, s. 141 – 142, Dar’ul- Kutub’il- İlmiyye Neşriyat, Beyrut 1971
(5070): Tehanewî, Keşşaf-u İstilahat’il- Fûnun we’l- Ulum, cilt 2, s. 1588, Sprenger Neşriyat, Kalküta 1862; Abdulbedî Neşriyat, Kahire 1963; Mektebet-u Lûbnan Neşriyat, Beyrut 1996
(5071): Rosen Dalal, Hinduism: An Alphabetical Guide, s. 250, Penguin Books, Londra 2014 / Ellen Goldberg, The Lord who is Half Woman: Ardhanārīśvara in Indian and Feminist Perspective, s. 20, State University of New York Press, Albany 2002
(5072): Matsya Purana, 1:1 – 19 / Mahabharata
(5073): Alan Kolata, The Tiwanaku: Portrait of an Andean Civilization, s. 5 – 7, Blackwell Publishing, Cambridge 1993 / Terence N. D’Altroy, The Incas, s. 84 – 86, John Wiley & Sons Publishing, West Sussex 2015 / Jessica Joyce Christie, Memory Landscapes of the Inka Carved Outcrops, s. 112, Lexington Books, Londra 2016
(5074): Sonia Alconini – R. Alan Covey, The Oxford Handbook of the Incas, s. 550, Oxford University Press, Oxford & New York 2018
(5075): Pedro Sarmiento de Gamboa – Brian S. Bauer – Vania Smith – Jean Jacques Decoster, The History of the Incas, University of Texas Press, Austin 2007
(5076): Terence N. D’Altroy, The Incas, John Wiley & Sons Publishing, West Sussex 2015
(5077): İbrahim Sediyani, Su – 2. Yudum –, Haksöz Haber, 14 Mart 2009
(5078): Russell J. Garwood, Patterns In Palaeontology: The First 3 Billion Years of Evolution, Palaeontology Online, 9 Aralık 2012, https://www.palaeontologyonline.com/articles/2012/patterns-in-palaeontology-the-first-3-billion-years-of-evolution/?doing_wp_cron=1646919619.5992059707641601562500
(5079): Jeffrey O. Bennett, Beyond UFOs: The Search for Extraterrestrial Life and Its Astonishing Implications for Our Future, s. 82 – 85, Princeton University Press, Princeton 2008
(5080): Dirk Schulze-Makuch – Louis N. Irwin, The Prospect of Alien Life in Exotic Forms on Other Worlds, Naturwissenschaften, sayı 93, s. 155 – 172, Mart 2006
(5081): Juli Peretó, Controversies on the Origin of Life, International Microbiology, sayı 8, s. 23 – 31, Mart 2005
(5082): Eörs Szathmáry, In Search of the Simplest Cell, Nature, sayı 433, s. 469 – 470, Şubat 2005 / Pier Luigi Luisi – Francesca Ferri – Pasquale Stano, Approaches to Semi-Synthetic Minimal Cells: A Review, Naturwissenschaften, sayı 93, s. 1 – 13, Kasım 2005
(5083): Minik T. Rosing, 13C-Depleted Carbon Microparticles in >3700-Ma Sea-Floor Sedimentary Rocks from West Greenland, Science, s. 283, s. 674 – 676, Ocak 1999 / Yoko Ohtomo – Takeshi Kakegawa – Akizumi Ishida – Toshiro Nagase – Minik T. Rosing, Evidence for Biogenic Graphite in Early Archaean Isua Metasedimentary Rocks, Nature Geoscience, sayı 7, s. 25 – 28, Ocak 2014 / Ben K. D. Pearce – Andrew S. Tupper – Ralph E. Pudritz – Paul G. Higgs, Constraining the Time Interval for the Origin of Life on Earth, Astrobiology, sayı 18, s. 343 – 364, Mart 2018
(5084): Alexander A. Nemchin – Martin J. Whitehouse – Martina Menneken – Thorsten Geisler – Robert T. Pidgeon – Simon A. Wilde, A Light Carbon Reservoir Recorded in Zircon-Hosted Diamond from the Jack Hills, Nature, sayı 454, s. 92 – 95, Temmuz 2008 / Dominic Papineau – Bradley T. De Gregorio – George D. Cody – J. O’Neil – A. Steele – R. M. Stroud – M. L. Fogel, Young Poorly Crystalline Graphite in the >3.8-Gyr-Old Nuvvuagittuq Banded Iron Formation, Nature Geoscience, sayı 4, s. 376 – 379, Mayıs 2011 / Elizabeth A. Bell – Patrick Boehnke – T. Mark Harrison – Wendy L. Mao, Potentially Biogenic Carbon Preserved in a 4, 1 Billion-Year-Old Zircon, Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS), sayı 112, s. 14518 – 14521, Eylül 2015 / Ben K. D. Pearce – Andrew S. Tupper – Ralph E. Pudritz – Paul G. Higgs, Constraining the Time Interval for the Origin of Life on Earth, Astrobiology, sayı 18, s. 343 – 364, Mart 2018
(5085): Minik T. Rosing, 13C-Depleted Carbon Microparticles in >3700-Ma Sea-Floor Sedimentary Rocks from West Greenland, Science, s. 283, s. 674 – 676, Ocak 1999 / Yoko Ohtomo – Takeshi Kakegawa – Akizumi Ishida – Toshiro Nagase – Minik T. Rosing, Evidence for Biogenic Graphite in Early Archaean Isua Metasedimentary Rocks, Nature Geoscience, sayı 7, s. 25 – 28, Ocak 2014
(5086): Allen P. Nutman – Vickie C. Bennett – Clark R. L. Friend – Martin J. van Kranendonk – Allan R. Chivas, Rapid Emergence of Life Shown by Discovery of 3, 700-Million-Year-Old Microbial Structures, Nature, sayı 537, s. 535 – 538, Ağustos 2016
(5087): Elizabeth A. Bell – Patrick Boehnke – T. Mark Harrison – Wendy L. Mao, Potentially Biogenic Carbon Preserved in a 4, 1 Billion-Year-Old Zircon, Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS), sayı 112, s. 14518 – 14521, Eylül 2015
(5088): Matthew S. Dodd – Dominic Papineau – Tor Grenne – John F. Slack – Martin Rittner – Franco Pirajno – Jonathan O’Neil – Crispin T. S. Little, Evidence for Early Life in Earth’s Oldest Hydrothermal Vent Precipitates, Nature, sayı 543, s. 60 – 64, Mart 2017
(5089): Wolfgang Schad, Evolution als Verständnisprinzip in Kosmos, Mensch und Natur, s. 223 – 251, Verlag Freies Geistesleben, Stuttgart 2009
(5090): Neil A. Campbell – Jane B. Reece, Biologie, Spektrum-Verlag, Heidelberg & Berlin 2003
(5091): European Space Agency (ESA), From an Almost Perfect Universe to the Best of Both Worlds, 17 Temmuz 2018, https://sci.esa.int/web/planck/-/60499-from-an-almost-perfect-universe-to-the-best-of-both-worlds
(5092): N. Aghanim – Y. Akrami – M. Ashdown – J. Aumont – C. Baccigalupi – M. Ballardini – A. J. Banday – R. B. Barreiro – N. Bartolo – S. Basak – R. Battye – K. Benabed – J.-P. Bernard – M. Bersanelli – P. Bielewicz – J. J. Bock – J. R. Bond – J. Borrill – F. R. Bouchet – F. Boulanger – M. Bucher – C. Burigana – R. C. Butler – E. Calabrese – J.-F. Cardoso – J. Carron – A. Challinor – H. C. Chiang – J. Chluba – L. P. L. Colombo – C. Combet – D. Contreras – B. P. Crill – F. Cuttaia – P. de Bernardis – G. de Zotti – J. Delabrouille – J.-M. Delouis – E. Di Valentino – J. M. Diego – O. Doré – M. Douspis – A. Ducout – X. Dupac – S. Dusini – G. Efstathiou – F. Elsner – T. A. Enßlin – H. K. Eriksen – Y. Fantaye – M. Farhang – J. Fergusson – R. Fernandez-Cobos – F. Finelli – F. Forastieri – M. Frailis – A. A. Fraisse – E. Franceschi – A. Frolov – S. Galeotta – S. Galli – K. Ganga – R. T. Génova-Santos – M. Gerbino – T. Ghosh – J. González-Nuevo – K. M. Górski – S. Gratton – A. Gruppuso – J. E. Gudmundsson – J. Hamann – W. Handley – F. K. Hansen – D. Herranz – S. R. Hildebrandt – E. Hivon – Z. Huang – A. H. Jaffe – W. C. Jones – A. Karakci – E. Keihänen – R. Keskitalo – K. Kiiveri – J. Kim – T. S. Kisner – L. Knox – N. Krachmalnicoff – M. Kunz – H. Kurki-Suonio – G. Lagache – J.-M. Lamarre – A. Lasenby – M. Lattanzi – C. R. Lawrence – M. Le Jeune – P. Lemos – J. Lesgourgues – F. Levrier – A. Lewis – M. Liguori – P. B. Lilje – M. Lilley – V. Lindholm – M. López-Caniego – P. M. Lubin – Y.-Z. Ma – J. F. Macías-Pérez – G. Maggio – D. Maino – N. Mandolesi – A. Mangilli – A. Marcos-Caballero – M. Maris – P. G. Martin – M. Martinelli – E. Martínez-González – S. Matarrese – N. Mauri – J. D. McEwen – P. R. Meinhold – A. Melchiorri – A. Mennella – M. Migliaccio – M. Millea – S. Mitra – M.-A. Miville-Deschênes – D. Molinari – L. Montier – G. Morgante – A. Moss – P. Natoli – H. U. Nørgaard-Nielsen – L. Pagano – D. Paoletti – B. Partridge – G. Patanchon – H. V. Peiris – F. Perrotta – V. Pettorino – F. Piacentini – L. Polastri – G. Polenta – J.-L. Puget – J. P. Rachen – M. Reinecke – M. Remazeilles – A. Renzi – G. Rocha – C. Rosset – G. Roudier – J. A. Rubiño-Martín – B. Ruiz-Granados – L. Salvati – M. Sandri – M. Savelainen – D. Scott – E. P. S. Shellard – C. Sirignano – G. Sirri – L. D. Spencer – R. Sunyaev – A.-S. Suur-Uski – J. A. Tauber – D. Tavagnacco – M. Tenti – L. Toffolatti – M. Tomasi – T. Trombetti – L. Valenziano – J. Valiviita – B. Van Tent – L. Vibert – P. Vielva – F. Villa – N. Vittorio – B. D. Wandelt – I. K. Wehus – M. White – S. D. M. White – A. Zacchei – A. Zonca, Planck 2018 Results – VI. Cosmological Parameters, Astronomy & Astrophysics, sayı 641, 11 Eylül 2020, https://www.aanda.org/articles/aa/full_html/2020/09/aa33910-18/aa33910-18.html / G. Hinshaw – J. L. Weiland – R. S. Hill – N. Odegard – D. Larson – C. L. Bennett – J. Dunkley – B.Gold – M. R. Greason – N. Jarosik – E. Komatsu – M. R. Nolta – L. Page – D. N. Spergel – E. Wollack – M. Halpern – A. Kogut – M. Limon – S. S. Meyer – G. S. Tucker – E. L. Wright, Five-Year Wilkinson Microwave Anisotropy Probe (WMAP) Observations: Data Processing, Sky Maps, & Basic Results, Astrophysical Journal Supplement Series, NASA, 10 Nisan 2015, https://web.archive.org/web/20150410113424/http://lambda.gsfc.nasa.gov/product/map/dr3/pub_papers/fiveyear/basic_results/wmap5basic.pdf
(5093): How Old is the Milky Way?, VLT Observations of Beryllium in Two Old Stars Clock the Beginnings, European Southern Observatory, 17 Ağustos 2004, https://www.eso.org/public/news/eso0425/ / How Old is the Milky Way?, Universe Today, https://www.universetoday.com/21822/age-of-the-milky-way/ / Milky Way’s Age Narrowed Down, Space, https://www.space.com/263-milky-age-narrowed.html / When Was the Milky Way Formed?, Astronomy, 12 Mart 2019, https://astronomy.com/magazine/ask-astro/2019/03/age-of-the-milky-way /
(5094): Audrey Bouvier – Meenakshi Wadhwa, The Age of the Solar System Redefined by the Oldest Pb–Pb Age of a Meteoritic Inclusion, Nature Geoscience, sayı 3, s. 637–641, Eylül 2010, https://www.nature.com/articles/ngeo941 / How Old is the Solar System, Universe Today, https://www.universetoday.com/15575/how-old-is-the-solar-system/
(5095): Age of the Earth, U. S. Geological Survey, 1997, https://web.archive.org/web/20151107013457/http://pubs.usgs.gov/gip/geotime/age.html / Gérard Manhes – Claude J.Allègre – Bernard Dupré – Bruno Hamelin, Lead Isotope Study of Basic-Ultrabasic Layered Complexes: Speculations About the Age of the Earth and Primitive Mantle Characteristics, Earth and Planetary Science Letters, sayı 47, s. 370 – 382, Mayıs 1980, https://ui.adsabs.harvard.edu/abs/1980E%26PSL..47..370M/abstract / Gary Brent Dalrymple, The Age of the Earth in the Twentieth Century: A Problem (Mostly) Solved, Special Publications, Geological Society of London, sayı 90, s. 205 – 221, Ocak 2001, https://www.semanticscholar.org/paper/The-age-of-the-Earth-in-the-twentieth-century%3A-a-Dalrymple/27eccf09a93ef16cf90955c09a8f08bd7ddccc87 /
(5096): Yoko Ohtomo – Takeshi Kakegawa – Akizumi Ishida – Toshiro Nagase – Minik T. Rosing, Evidence for Biogenic Graphite in Early Archaean Isua Metasedimentary Rocks, Nature Geoscience, sayı 7, s. 25 – 28, Ocak 2014, https://www.nature.com/articles/ngeo2025 / Minik T. Rosing, 13C-Depleted Carbon Microparticles in >3700-Ma Sea-Floor Sedimentary Rocks from West Greenland, Science, sayı 283, s. 674 – 676, 29 Ocak 1999, https://science.sciencemag.org/content/283/5402/674 / E. G. Nisbet – C. M. R. Fowler, Archaean Metabolic Evolution of Microbial Mats, Proceedings of the Royal Society: Biology, sayı 266, s. 2375, 7 Aralık 1999, https://royalsocietypublishing.org/doi/10.1098/rspb.1999.0934
(5097): Andrew H. Knoll – E. J. Javaux – D. Hewitt – P. Cohen, Eukaryotic Organisms in Proterozoic Oceans, Philosophical Transactions of the Royal Society, sayı 361, s. 1023 – 1038, 5 Mayıs 2006, https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1578724/ / Timeline.php million years ago, https://timescale.toolforge.org/?Ma=/Timeline.php
(5098): John Tyler Bonner, The Origins of Multicellularity. Integrative Biology, sayı 1, s. 27 – 36, 1998, https://science.jburroughs.org/mbahe/APBio/APBioHandouts/25%20Bonner%20-Origin%20of%20Multicellularity.pdf / Timeline.php million years ago, https://timescale.toolforge.org/?Ma=/Timeline.php
(5099): Timeline.php million years ago, https://timescale.toolforge.org/?Ma=/Timeline.php
(5100): D. G. Shu – H. L. Luo – S. Morris Conway – X. L. Zhang – S. X. Hu – L. Chen – J. Han – M. Zhu – Y. Li – L. Z. Chen, Lower Cambrian Vertebrates from South China, Nature, sayı 402, s. 42 – 46, 4 Kasım 1999, https://www.nature.com/articles/46965 / Timeline.php million years ago, https://timescale.toolforge.org/?Ma=/Timeline.php
(5101): The Oldest Fossils Reveal Evolution of Non-Vascular Plants by the Middle to Late Ordovician Period (~450-440 m.y.a.) On the Basis of Fossil Spores, Liberal Arts and Sciences, http://www.clas.ufl.edu/UsersRedirect/?pciesiel/gly3150/plant.html / Timeline.php million years ago, https://timescale.toolforge.org/?Ma=/Timeline.php
(5102): Patrick L. Barry, The Great Dying, Science NASA, 28 Ocak 2002, https://science.nasa.gov/science-news/science-at-nasa/2002/28jan_extinction/
(5103): L. H. Tanner – S. G. Lucas – M. G. Chapman, Assessing the Record and Causes of Late Triassic Extinctions, Earth-Science Reviews, sayı 65, s. 103 – 139, 2004, https://web.archive.org/web/20071025225841/http://nmnaturalhistory.org/pdf_files/TJB.pdf / Timeline.php million years ago, https://timescale.toolforge.org/?Ma=/Timeline.php
(5104): Michael J. Benton, Vertebrate Paleontology, s. 452, Blackwell Publishers, Oxford 2004 / L. H. Tanner – S. G. Lucas – M. G. Chapman, Assessing the Record and Causes of Late Triassic Extinctions, Earth-Science Reviews, sayı 65, s. 103 – 139, 2004, https://web.archive.org/web/20071025225841/http://nmnaturalhistory.org/pdf_files/TJB.pdf
(5105): Timeline.php million years ago, https://timescale.toolforge.org/?Ma=/Timeline.php
(5106): D. E. Fastovsky – P. M. Sheehan, The Extinction of the Dinosaurs in North America, GSA Today, sayı 15, s. 4 – 10, 2005 / Timeline.php million years ago, https://timescale.toolforge.org/?Ma=/Timeline.php
(5107): J. G. M. Thewissen – S. I. Madar – S. T. Hussain, Ambulocetus Natans, an Eocene Cetacean (Mammalia) from Pakistan, Courier Forschungsinstitut Senckenberg, sayı 191, Senckenbergische Naturforschende Gesellschaft, Frankfurt am Main 1996
(5108): Nancy B. Simmons – Kevin L. Seymour – Jörg Habersetzer – Gregg F. Gunnell, Primitive Early Eocene bat from Wyoming and the Evolution of Flight and Echolocation, Nature, sayı 451, s. 818 – 821, 14 Şubat 2008, https://www.nature.com/articles/nature06549
(5109): Homo Sapiens and Early Human Migration, Khan Academy, https://www.khanacademy.org/humanities/world-history/world-history-beginnings/origin-humans-early-societies/a/where-did-humans-come-from#:~:text=Homo%20sapiens%2C%20the%20first%20modern,about%2070%2C000%2D100%2C000%20years%20ago. / How Did Humans Evolve?, History, https://www.history.com/news/humans-evolution-neanderthals-denisovans
(5110): Kenneth J. Locey – Jay T. Lennon, Scaling Laws Predict Global Microbial Diversity, Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS), sayı 113, s. 5970 – 5975, Mayıs 2016, https://www.pnas.org/doi/full/10.1073/pnas.1521291113 / Cheryl Dybas – Kevin Fryling, Researchers Find that Earth May be Home to 1 Trillion Species, National Science Foundation, 2 Mayıs 2016, https://www.nsf.gov/news/news_summ.jsp?cntn_id=138446
(5111): Arthur D. Chapman, Numbers of Living Species in Australia and the World, Australian Biological Resources Study, Canberra 2009
(5112): Catalogue of Life: 2019 Annual Checklis, Species 2000: Integrated Taxonomic Information System, http://www.catalogueoflife.org/annual-checklist/2019/info/ac
(5113): William E. Kunin – Kevin J. Gaston, The Biology of Rarity: Causes and Consequences of Rare – Common Differences, Michael L. McKinney, “How do Rare Species Avoid Extinction? A Paleontological View”, s. 110, Chapman & Hall Publishing, Londra & New York 1997 / Beverly Peterson Stearns – Stephen C. Stearns, Watching, from the Edge of Extinction, Yale University Press, New Haven 1999
(5114): Richard Leakey, The Origin of Humankind, Science Masters Series, s. 87 – 89, Basic Books, New York 1994
(5115): Paul Mellars, Why Did Modern Human Populations Disperse from Africa ca. 60.000 Years Ago?: A New Model, Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS), sayı 103, s. 9381 – 9386, Haziran 2006
(5116): J. G. M. Thewissen – S. I. Madar – S. T. Hussain, Ambulocetus Natans, an Eocene Cetacean (Mammalia) from Pakistan, Courier Forschungsinstitut Senckenberg, sayı 191, Senckenbergische Naturforschende Gesellschaft, Frankfurt am Main 1996
(5117): Nancy B. Simmons – Kevin L. Seymour – Jörg Habersetzer – Gregg F. Gunnell, Primitive Early Eocene bat from Wyoming and the Evolution of Flight and Echolocation, Nature, sayı 451, s. 818 – 821, 14 Şubat 2008, https://www.nature.com/articles/nature06549
(5118): İnsanın Kökeni Versiyonları: İnsan Kaynaklarının Temel Teorisi, Volga Poject, https://tr.volgaprojects.net/obrazovanie/89371-versii-proishozhdeniya-cheloveka-osnovnye-teorii-proishozhdeniya-cheloveka.html
(5119): Wilfried Westheide – Reinhard Rieger, Spezielle Zoologie, cilt 2, Wirbel und Schädeltiere, Erwin Kulzer, Chiroptera, Fledertiere (Flughunde und Fledermäuse), s. 595, Spektrum Akademischer Verlag, Heidelberg, Berlin 2010
(5120): Gary F. McCracken, Folklore and the Origin of Bats, BATS Magazine, sayı 11, 1993
(5121): Farrin Chwalkowski, Symbols in Arts, Religion and Culture: The Soul of Nature, s. 523, Cambridge Scholars Publishing, Newcastle upon Tyne District 2016
(5122): age
(5123): Ally Saleh, Sex-Mad “Ghost” Scares Zanzibaris, BBC News, 19 Temmuz 2001
(5124): Kay Almere Read – Jason J. Gonzalez, Mesoamerican Mythology: A Guide to the Gods, Heroes, Rituals and Beliefs of Mexico and Central America, s. 132 – 134, Oxford University Press, Oxford & New York 2000 / Aztec Symbols, Aztec History, http://www.aztec-history.net/aztec_symbols
(5125): Kathleen Arnott, African Myths and Legends, s. 150 – 152, Oxford University Press, Oxford 1962
(5126): Chinese Symbols, The British Museum, https://www.britishmuseum.org/pdf/Chinese_symbols_1109.pdf
(5127): Gilbert S. Grant, Kingdom of Tonga: Safe Haven for Flying Foxes, BATS Magazine, sayı 14, Yaz 1996
(5128): World History Encyclopedia, Mark Cartwright, “Zapotec Civilization”, 28 Ekim 2013, https://www.worldhistory.org/Zapotec_Civilization/
(5129): Ahmet Kürşat Koç, Yarasalar Neden Evrimin En Büyük Bilmecelerinden Biri?, Arkeofili, 30 Nisan 2020, https://arkeofili.com/yarasalar-neden-evrimin-en-buyuk-bilmecelerinden-biri/
SEDİYANİ HABER
12 MART 2022