Bilimsel Veriler, Arkeolojik Bulgular, Antik Tabletler ve Tüm Kutsal Kitaplar Işığında Objektif ve Gerçek Peygamberler Tarihi
Kürdistanlı Peygamberler – 76
■ İbrahim Sediyani
– geçen bölümden devam –
■ ÂDEM’İN HAVVA’DAN ÖNCEKİ İLK EŞİ: LİLİTH KİMDİR?
Kutsal kitap “Tevrat”ta, ilk insanların yaratılışının anlatıldığı “Tekvin” (Yaratılış) bölümünün birinci ve ikinci kısımlarında, “Tekvin, 1” ile “Tekvin, 2” arasında bariz ve önemli bir farklılık göze çarpmaktadır.
“Tekvin, 1”de, insanın “erkek ve dişi” olarak aynı anda yaratıldığı anlatılır:
מֶר אֱלֹהִ֔ים נַֽעֲשֶׂ֥ה אָדָ֛ם בְּצַלְמֵ֖נוּ כִּדְמוּתֵ֑נוּ וְיִרְדּוּ֩ בִדְגַ֨ת הַיָּ֜ם וּבְעֹ֣וף הַשָּׁמַ֗יִם וּבַבְּהֵמָה֙ וּבְכָל־הָאָ֔רֶץ וּבְכָל־הָרֶ֖מֶשׂ הָֽרֹמֵ֥שׂ עַל־הָאָֽרֶץ׃ וַיִּבְרָ֨א אֱלֹהִ֤ים׀ אֶת־הָֽאָדָם֙ בְּצַלְמֹ֔ו בְּצֶ֥לֶם אֱלֹהִ֖ים בָּרָ֣א אֹתֹ֑ו זָכָ֥ר וּנְקֵבָ֖ה בָּרָ֥א אֹתָֽם׃
“Tanrı, ‘Kendi sûretimizde, kendimize benzer insan yaratalım’ dedi, ‘Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.’ Tanrı insanı kendi sûretinde yarattı, onu Tanrı’nın sûretinde yarattı. Onları erkek ve dişi olarak yarattı.” (8699)
“Tekvin, 2”de ise, önce erkeğin yaratıldığı, kadının sonradan ondan yaratıldığı anlatılır.
וַיִּבְרָ֣א אֱלֹהִ֔ים אֶת־הַתַּנִּינִ֖ם הַגְּדֹלִ֑ים וְאֵ֣ת כָּל־נֶ֣פֶשׁ הַֽחַיָּ֣ה׀ הָֽרֹמֶ֡שֶׂת אֲשֶׁר֩ שָׁרְצ֨וּ הַמַּ֜יִם לְמִֽינֵהֶ֗ם וְאֵ֨ת כָּל־עֹ֤וף כָּנָף֙ לְמִינֵ֔הוּ וַיַּ֥רְא אֱלֹהִ֖ים כִּי־טֹֽוב׃ וַיְבָ֧רֶךְ אֹתָ֛ם אֱלֹהִ֖ים לֵאמֹ֑ר פְּר֣וּ וּרְב֗וּ וּמִלְא֤וּ אֶת־הַמַּ֙יִם֙ בַּיַּמִּ֔ים וְהָעֹ֖וף יִ֥רֶב בָּאָֽרֶץ׃
“Rab Tanrı, Âdem’e derin bir uyku verdi. Âdem uyurken, Rab Tanrı onun ‘kaburga kemiklerinden’ birini alıp yerini etle kapadı. Âdem’den aldığı ‘kaburga kemiğinden’ bir kadın yaratarak onu Âdem’e getirdi. Âdem, ‘İşte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik, etimden alınmış ettir’ dedi, ‘ona kadın denilecek, çünkü o adamdan alındı.’” (8700)
Semavî dînlere mensup dîn âlimleri, buna hatta bazı Yahudî dîn adamları da dahil, Tevrat’ta “Yaratılış, 1” ile “Yaratılış, 2” arasında bir çelişki olduğunu düşünmektedirler. Çünkü açıkça görülüyor ki: “Yaratılış, 1”de “Tanrı insanı kadın ve erkek olarak yarattı” diyerek aynı anda ikisinin de yaratıldığı söylenirken, “Yaratılış, 2”de önce Hz. Âdem (as)’in yaratıldığı, Hz. Havva (as)’nın sonradan Âdem’den yaratıldığı söylenir.
Bazı Yahudî dîn adamları bunu bir çelişki olarak görmüş ve iki farklı şekilde açıklamaya çalışmıştır: İlki, Âdem’in önce başka bir karısı olduğu, o karısı isyan edince, kendi bedeninden itaatkâr bir kadın modeli olması gereken Havva’nın yaratıldığıdır. Adını onurlandırmamak için ilk karısının Tora’ya (Tevrat’a) yazılmadığı söylenir. İkinci teori ise, ilk başta hem kadın hem erkek çift cinsiyetli tek canlının yaratıldığı, sonradan ikiye ayrıldığıdır. (8701)
Kutsal kitaptaki anlatımdan net biçimde anlaşılıyor ki, “Tekvin, 1”de ismi belirtilmeksizin bahsedilen kadın ile “Tekvin, 2”de ismi belirtilerek Havva olarak anılan kadın, aynı kişi değildirler, farklı iki kadındır.
Tevrat ve “Beş Megillot” kitaplarındaki belirli agadik midraşimin bir kısmına veya toplu bütününe atıfta bulunan ve bunların bir parçası olan “Midraş Rabbah” (מדרש רבה)’ta, “‘Tekvin, 1’, ‘onları erkek ve dişi yarattı’ diyerek ikisini uzlaştırdı. Tanrı’nın Âdem’i yaratmadan önce hem bedensel hem de rûhsal olarak ve hem erkek hem de kadın olarak başlangıçta bir hermafrodittir” denilmektedir. (8702)
Yahudî hahamlar, Havva ve ilk anlatımdaki kadının iki ayrı birey olduğunu öne sürdüler. İlki, Lilith olarak tanımlandı. Dolayısıyla, bu belirgin tutarsızlığı gidermek için bazı Ortaçağ hahamları, ilk başlarda iki ayrı kadının yaratıldığını söylerler: Lilith ve Havva.
Yahudî kaynaklarına göre, Âdem ile beraber ilk yaratılan kadın Havva değil Lilith’tir. Ancak Lilith, Âdem ile aynı zamanda yaratıldığını öne sürerek Âdem’e eşlik etmeyeceğini ileri sürmüş ve Tanrı daha sonra Âdem ile aynı özden Havva’yı yaratmıştır. (8703)
Lilith, Musevîlik ve Hristiyanlık apokrif inançlarında Âdem’in ilk eşidir. Tevrat’ta bu isim bir yerde geçer:
וּפָגְשׁ֤וּ צִיִּים֙ אֶת־אִיִּ֔ים וְשָׂעִ֖יר עַל־רֵעֵ֣הוּ יִקְרָ֑א אַךְ־שָׁם֙ הִרְגִּ֣יעָה לִּילִ֔ית וּמָצְאָ֥ה לָ֖הּ מָנֹֽוחַ׃
“Yabanıl hayvanlarla sırtlanlar orada buluşacak, tekeler karşılıklı böğürecek. Lilith oraya yerleşip rahata kavuşacak.” (8704)
“Tekvin, 1”in Allah’ın erkeği ve kadını birlikte yarattığını, “Tekvin, 2”nin ise ayrı ayrı yaratıldığını söylemesine şaşıran Yahudî hahamlar, Allah’ın Âdem’i yarattığında Âdem’i yarattığı gibi topraktan bir kadın da yarattığını ve O’na adını verdiğini söylediler: Lilith… Ama ikisi anlaşamadı. Çünkü Âdem, cinsel ilişki esnasında Lilith’in kendi altında yatmasını istedi. Lilith ise seks yaparken Âdem’in kendi altında yatması konusunda ısrar etti. Bu anlaşmazlık yüzünden Lilith Âdem’den kaçtı. Bu yüzden Allah, Âdem’in kaburga kemiğinden Havva’yı yarattı. (8705)
Demek ki karı – koca arasında, daha doğrusu ilk kadın ile ilk erkek arasında yaşanan ilk kavga, bu yüzden çıkmış. Hangi pozisyonda seks yapacakları hususunda anlaşamamışlar. Garip olan, onları yaratan Tanrı da buna bir çözüm bulamamış, “Hep aynı pozisyonda sevişmek zorunda değilsiniz. Farklı pozisyonlar deneyin” diyememiş. Tanrı soruna çözüm bulamayınca, gidip başka bir kadın yaratmış. (Tanrı başka bir erkek değil de başka bir kadın yaratmaya yöneldiğine göre, demek ki O da Âdem’le aynı fikirde.)
“Bin Sira Alfabesi”nin Avrupa’ya 6. yy’da Doğu’dan giren bir alternatif versiyonunda, Lilith’in aynı zamanda, aynı topraktan (Sümer Uygarlığı’ndaki Yeryüzü yani Toprak Tanrısı Ki), Âdem’in eşiti olarak Sümer Tanrısı Enlil’in karısı Sümer Tanrıçası Ninlil’e yahut Babil Tanrıçası Lilitu’ya benzer şekilde yaratıldığı öne sürülüyor. Âdem’in emrinde uyumayı veya hizmet etmeyi reddediyor. Âdem O’nu cinsel ilişki esnasında altta olmaya zorlayınca, Cennet’ten havaya uçtu ve burada iblislerle çiftleşti, her gün yüzlerce kişiye hamile kaldı (Arap cinlerinin bir türevi). Tanrı, Âdem’e dönmeyi reddederse yavrularını öldürmekle tehdit eden üç melek gönderdi. O reddeder ve bu sefer Âdem’in kaburgasından Havva yaratılır. (8706)
Hikâye, Ortaçağ boyunca “Aggadik Midraşim”, “Zohar” ve Yahudî mistisizmi geleneğinde büyük ölçüde gelişti. Hahamlar aynı âyeti, Âdem’in erkek ve dişi olmak üzere iki yüzlü ya da tek bir hermafrodit olarak yaratıldığı, erkek ve dişinin arka arkaya birleştiği şeklinde açıkladılar, ancak Tanrı bunun yürümeyi ve konuşmayı zorlaştırdığını gördü ve bu yüzden onları ayırdı. (8707) Örneğin Kastilyalı ünlü Yahudî Kabbalist İshaq ben Yaakov ha-Kohen (? – ?)’in 13. yy’daki yazılarında Lilith, Âdem’e boyun eğmeyi reddettikten sonra O’nu terketti ve ardından başmelek Samael ile çiftleştikten sonra Cennet Bahçesi’ne geri dönmedi. (8708)
Ortaçağ Hristiyan sanatı genellikle “Cennet Yılanı”nı bir kadın olarak tasvir etti (genellikle Lilith olarak tanımlanır), böylece hem yılanın baştan çıkarıcılığını hem de Havva ile olan ilişkisini vurgular. Ancak yılanın “Şeytan” olarak tanımlanması, Havva’nın “günâhının” cinsel ayartma olması veya Âdem’in ilk karısının Lilith olması gibi bazı anlatımlar, çeşitli Yahudî apokriflerinde bulunan edebî (çok “edebî” gerçekten!) eserlerden gelir, ancak “Tekvin” (Yaratılış) kitabında veya Tevrat’ta hiçbir yerde bulunmaz.
Kronolojik sırayla, Lilith ile ilgili Yahudî geleneğindeki başlıca kaynaklar şunları içerir:
* M. Ö. 40 – M. Ö. 10 yıllarına ait “Ölüdeniz Parşömenleri” (Yahuda)
* 200 yılına ait “Mişna”, isim belirtilmeksizin (Yahuda)
* 500 yılına ait “Talmud” (Babil)
* 700 – 1000 yıllarına ait “Bin Sira Alfabesi” (Babil)
* 900 yılına ait “Midraş Abkir” (Yahuda)
* 1260 yılına ait “Sol Doğuş Üzerine İnceleme” (Endülüs)
* 1280 yılına ait “Zohar” (Endülüs)
M. Ö. 408 – M. S. 318 yıllarına ait “Ölüdeniz Parşömenleri” (מגילות ים המלח)’nde, M. Ö. 40 – M. Ö. 10 yıllarına ait yazılarında Lilith’ten sözedilir ancak canavarlar listesinde geçer ve kötü bir biçimde anılır:
“Ve ben, eğitmen, yok edici meleklerin, piçlerin, iblislerin, Lilith’in, uluyanların ve çöl sakinlerinin tüm rûhlarını korkutmak için O’nun görkemli ihtişamını ilan ediyorum … ve onları anlayış rûhundan saptırmak ve kalplerini ve … kötülüğün mevcut egemenliği ve ışığın oğulları için önceden belirlenmiş aşağılanma zamanında, suçluluk duygusuyla kalplerini ve … ıssız hale getirmek için insanlara hiçbir uyarıda bulunmadan saldırın. Günâhın çarptığı çağları, ebedî yıkım için değil, ama ihlal nedeniyle aşağılanma çağı için.” (8709)
Tevrat’ın Masoretik metninde olduğu gibi ve bu nedenle “Yeşaya” parşömeni “34:14”teki çoğul “liliyyoth”un aksine, “Ölüdeniz Parşömenleri, 4Q510”daki “Lilith” tekildir. Bu litürjik metin, hem doğaüstü kötü niyetin varlığına karşı uyarıda bulunur hem de onlara aşinâ olduğunu varsayar. Bununla birlikte Lilith, Tevrat metninden farklı olarak, bu pasajda herhangi bir sosyo-politik gündem altında işlev görmez. Bunun yerine “Ölüdeniz Parşömenleri”nin “Şeytan Çıkarma” (8710) ve “Şeytanları Dağıtacak Şarkılar” (8711) metinleriyle aynı kapasitede hizmet eder. Bu nedenle metin, “şeytan bilimi âlemine derinden dahil olan bir topluluk için” bir şeytan çıkarma ilahîsidir. (8712)
Bununla birlikte, “Ölüdeniz Parşömenleri”nin “Baştan Çıkarıcı Kadın” metnindeki isimsiz kadının dişi iblisle ilişkili olduğu düşünülmüştür:
“Kapıları ölüm kapılarıdır ve evin girişinden,
Şeul’a doğru yola çıkar.
Oraya girenlerden hiçbiri geri dönmeyecek.
Ve O’na sahip olan herkes Çukur’a inecek.” (8713)
Ancak bu görüş her ne kadar “ilgi çekici” görünse de, “Zebur”un “Özdeyişler” bölümündeki garip kadına dayandığını söylemek daha gerçekçi gibi görünüyor:
כִּ֤י שָׁ֣חָה אֶל־מָ֣וֶת בֵּיתָ֑הּ וְאֶל־רְ֝פָאִ֗ים מַעְגְּלֹתֶֽיהָ׃ כָּל־בָּ֭אֶיהָ לֹ֣א יְשׁוּב֑וּן וְלֹֽא־יַ֝שִּׂ֗יגוּ אָרְחֹ֥ות חַיִּֽים׃
“O kadının evi insanı ölüme, yolları ölülere götürür. O’na gidenlerden hiçbiri geri dönmez, yaşam yollarına erişmez.” (8714)
Lilith, “Mişna”da ismi anılarak görülmez. “Mişna”nın üç ayrı risalesinde Lilith’e âtıf vardır.
Yahudîlik’in medenî kanunu hükmündeki dînî kitabı “Talmud” (תלמוד)’da da Havva’nın Âdem’in ikinci hânımı olduğu, Âdem’ilk ilk hânımının ve ilk yaratılan kadının Lilith olduğu belirtilir. (8715)
“Gemara”daki “Babil Talmudu”nda Lilith’e beş âtıf vardır:
“Rav Yuda, Samuel’in şu hükmü aktardığını aktardı: Eğer düşükle doğan bir bebek Lilith’e benziyorsa, annesi doğum nedeniyle kirlidir, çünkü kanatları olsa bile bir çocuktur.” (8716)
“Talmud”daki bu ifadelerde, hamile bir kadının düşüğü Lilith’e benzetilir ve bu sebeple kadın kirli addedilir. Bunun sebebi, düşen bebeğin şeklen kanatlı bir yılanı andırmasıdır. Bu anlayışa göre, düşük ile doğan bebek, aslında yarı insan vasfındaki kanatlı bir şeytan olan Lilith’tir. Burada Lilith, kadınları doğum yaparken tehdit eden ve bebeklerini emzirme sırasında kaçırmaya çalışan, kaçırdığı çocukların kemiklerini kemiren ve kanını emen (8717) kötü niyetli Sümer Tanrıçası veya Yarı-Tanrıçası Lamaştu ile, ayrıca Yunan mitolojisinde Libya Kraliçesi veya Prensesi olup Tanrı Zeus’un sevgililerinden biri olan, Zeus ile birlikteliğinden dolayı Hera’nın gazabına uğrayarak canavarlaşan, çocuklarını öldürdüğünden dolayı kederinden diğer kadınların çocuklarına düşman kesilen (8718) Lamia ile aynı niteliğe sahiptir. Hatta isimleri bile benzerdir, nerdeyse aynıdır (Lamaştu / Lamia / Lilith). Dikkat çeken bir diğer husus da, Lilith sebebiyle kadının lohusalık döneminde kirli kabul edilmesidir. (8719) Diğer yandan çoğu ilkel ve antik kültürde, kara büyüde ceninin işlevsel olarak kullanıldığını, bu sebepten düşük yapmanın “şeytanî bir durum” kabul edildiğini de belirtmek gerekiyor. Dönem insanına göre “an-kubu” olarak ifade edilen düşük, cin çarpması belirtisidir; tabiâta aykırı bir yaratımdır ve evrensel yasaya aykırı olduğu için uyumsuzluktur. Bu sebeple düşük esnasındaki zararlı potansiyellerin, yani şeytanî rûhsal gücün lohusa kadına aktarıldığına inanılır. (8720) Antik Çağ tedavi yöntemlerindeki böyle bir algı da muhtemelen antik dönemlerde Yahudîlik’e sirayet etmiştir.
İslam dîninde Lilith inancı yoksa da ve “Kur’ân-ı Kerîm”de Âdem’in Havva’dan önce başka bir eşinin olduğuna dair hiçbir ibare veya imâ bulunmasa da, Yahudîlik’teki Lilith inancından kaynaklı pekçok inanış ve kabuller, İsrailiyat aracılığıyla yani “Sünnet” ve “Hadis” yoluyla İslam’a girmiş, Müslümanlar’ın itikad dairesinde yerini almıştır. Örneğin âdet gören kadının kirli sayılması, lohusalığın böyle kabul edilmesi, kadın âdetli ise ona namaz ve orucun farz olmaması (kirli kabul edildiği için), aslında Lilith inancından kaynaklı inanış ve kabullerdir ve trajikomik bir biçimde Lilith inancına sahip olmayan Müslümanlar’ın inanış, kabul ve hatta ritüellerinde sapasağlam bir şekilde yer edinmiştir.
Aklıma “Yahudî dölü” lafı geldi de, biraz gülme tuttu. Gülmem geçene kadar: Âdet gören kadının kirli sayılmasının ve kadın âdetli ise ona namaz ve orucun farz olmamasının hangi hadisler yoluyla İslam’a girdiğini aşağıda dipnot olarak sunuyorum. (8721)
“Talmud”u okumaya devam edelim:
“Kadınlığın lanetlerini açıklamak, bir Barayza’da öğretildi: Kadınların saçları Lilith’in kızıl saçları gibi uzar, idrarını yaparken bir canavar gibi oturur ve kocasına destek görevi görür.” (8722)
Burada Lilith’in saçları uzun ve kızıl olarak tarif edilmiş. Kızıllık veya kızıl saçlılık, o dönem insanlarının zihin dünyasında kötü bir çağrışım yapıyor olsa gerek. Bunun da yine antik uygarlıklara dayanan psişik kökenleri var.
Tevrat’taki “Yabanıl hayvanlarla sırtlanlar orada buluşacak, tekeler karşılıklı böğürecek. Lilith oraya yerleşip rahata kavuşacak” âyetinin (8723) Edom’la ilgisi Lilith bağlantısı açısından önemli. “İdeumea” olarak da bilinen Edom, Tevrat’ta iki mânâda kullanılır. Bunlardan ilkinde “Edom” adı, “kızıl, kırmızı” anlamına gelen “admoni” (אדמוני) kelimesiyle ifade edilir (8724) ve Hz. Yakub (as)’un ağabeyi Esav’ın hem kan kırmızıya çalan ten rengine ve kızıl saçlarına, hem de katil doğasına gönderme taşır (8725). İkinci anlam ise Tevrat’ın pekçok yerinde geçen Edom halkıyla ilgilidir. Edom halkı ormanlık Seir Dağı’nda yaşayan Esav’ın torunlarını ifade eder. (8726) Bu bakımdan Esav’ın Edom bölgesi ve halkıyla eşdeğerde kullanıldığı söylenebilir. (8727)
Diğer yandan “kırmızı, kızıl” mânâsına yorulan “edom” kelimesinden ötürü Edom’un, Kenan topraklarını ifade ettiği de ileri sürülmüştür. Zirâ birçok akademisyen, tarihçi ve araştırmacı tarafından, bugünkü Lübnan, İsrail, Filistin ve Ürdün topraklarını kapsayan kadim Kenan coğrafyasının adının, antik dönemdeki bir Kürt uygarlığı olan Hurri Kürt Uygarlığı (takribî M. Ö. 3000 – M. Ö. 1000)’nın konuştuğu Hurri Kürtçesi’nde “kızıl” ve “ahlaksız” gibi anlamlara gelen “kinaxxu” kelimesinden türediği iddiâ edilmiştir. (8728)
Lilith’e selam, “Talmud”a devam:
“Gira için Lilith’in bir okunu alıp ucu yukarı bakacak şekilde üzerine koymalı ve üzerine su dökerek içmeli. Alternatif olarak, gece bir köpeğin içtiği suyu alabilir, ancak maruz kalmamasına dikkat etmelidir.” (8729)
Bu özel durumda, “Lilith’in oku”, büyük olasılıkla halk arasında “taşlaşmış şimşek” olarak bilinen ve ateş düşürücü ilaç olarak tedavi edilen bir göktaşı veya bir fulgurit hurdasıdır. (8730)
“Rabbah dedi ki: ‘Lilith oğlu Hormin’in Mahuza duvarının korkuluklarında nasıl koştuğunu gördüm ve aşağıda dört nala koşan bir binici ona yetişemedi. Bir keresinde onun için iki köprü üzerinde duran iki katırı eyerlediler. Rognag bir ileri bir geri atladı, elinde iki bardak şarap tuttu, dönüşümlü olarak birinden diğerine döktü ve yere bir damla düşmedi.’” (8731)
Burada Lilith’in oğlu olarak bahsedilen Hormin, büyük olasılıkla bazı Talmudik elyazmalarında tasdik edilen “Hormiz” kelimesinin bir yazım hatasının sonucudur. Kelimenin kendisi de Zerdüştîlik’in kutsal kitabı “Zend Avesta”nın Işık ve İyilik Tanrısı Hürmüz’ün çarpıtılmış hali gibi görünüyor. Eğer öyleyse, Hürmüz’ün burada bir gece iblisinin oğlu olması biraz ironik. (8732)
“R. Hanina dedi ki: ‘Bir evde yalnız olarak uyuyamazsınız, çünkü evde tek başına uyuyan Lilith tarafından yakalanırsınız.’” (8733)
Hanina’nın yukarıdaki ifadesi, gece emisyonlarının iblislerin doğumuna neden olduğu inancıyla ilgili olabilir.
“R. Yeremya b. Eleazar ayrıca şunları söyledi: ‘Âdem’in yasak altında olduğu tüm bu yıllar boyunca (Aden Bahçesi’nden kovulmasından 130 yıl sonra) hayâletler, erkek cinler ve dişi cinler (veya gece cinleri) doğurdu.’ Kutsal Yazılar’da şöyle denir: ‘Ve Âdem yüzotuz yıl yaşadı ve kendi sûretinde bir oğul doğurdu.’ Bundan o zamana kadar kendi sûretine göre doğmadığı sonucu çıkıyor. Bunu görünce yüzotuz yıl oruç tuttu, yüzotuz yıl karısıyla ilişkisini kesti ve yüzotuz yıl vücûdunda incirden giysiler giydi.” (8734)
700 – 1000 yılları arasına ait Yahudî dîn kitabı “Bin Sira Alfabesi” (אלפא ביתא דבן סירא)’nde yazıldığına göre de, Havva, Âdem’in ikinci karısıdır. Âdem’in ilk karısı Lilith’tir. (8735)
“Bin Sira Alfabesi”nde (9. – 10. yy’lar arasındaki döneme ait kayıtlarda) Lilith, “İlk Havva” olarak anılır. Âdem’e cinsel olarak boyun eğmeyi reddettikten sonra, üç melek tarafından takip edilen Kızıldeniz’e uçar ve Âdem’den ayrılmasının cezası olarak her gün yüzlerce çocuğunun (iblislerin) ölmesini kabul eder. Alfabe, Âdem’in Havva’dan ayrıldıktan sonra Pizna adlı bir Lilith’in ve iblislerin babası olduğunu anlatan “Midraş” edebiyatındaki bir efsaneye dayanmaktadır. (8736)
Psödepigrafik “Bin Sira Alfabesi” (9. – 10. yy’lar arasındaki döneme ait kayıtlar), Lilith’in hikâyesinin Âdem’in ilk karısı kimliğiyle en eski biçimi olarak kabul edilir. Bu özel geleneğin daha eski olup olmadığı bilinmemektedir. Akademisyenler, 8. – 10. yy’lar arasındaki alfabe ile çıkma eğilimindedir. Çalışma bazı akademisyenler tarafından hiciv olarak karakterize edildi, ancak bazı akademisyenler bunun ciddi kastedildiği sonucuna vardı. (8737)
Metinde, bir muska üç meleğin (Senoy, Sansenoy ve Semangelof) isimleriyle yazılır ve sünnetlerine kadar onları Lilith’ten korumak için yeni doğan erkeklerin boynuna yerleştirilir. (8738) Lilith’e karşı bu gelenekten türetildiği düşünülen muska, aslında çok daha yaşlı olarak tarihlendirilmiştir. (8739) Havva’nın bir selefi olarak kavram alfabeye özel değildir ve “Yaratılış Rabbah”ta bulunabileceği gibi yeni bir kavram da değildir. Bununla birlikte, Lilith’in selef olduğu fikri alfabeye özel olabilir.
700 – 1000 yılları arasına ait Yahudî dîn kitabı “Bin Sira Alfabesi”nde olay şöyle anlatılır:
“Allah, yalnız olan Âdem’i yarattıktan sonra, ‘İnsanın yalnız kalması iyi değildir’ dedi. Âdem’i yarattığı gibi topraktan Âdem’e kadın da yarattı ve O’na Lilith adını verdi.
Âdem ve Lilith hemen kavga etmeye başladılar.
Lilith,
– Aşağıda yatmayacağım, dedi.
Âdem de,
– Senin altında değil, sadece üstünde yatacağım. Çünkü sen sadece alt pozisyonda olmaya uygunsun, ben ise üstün olanım, dedi.
Lilith,
– İkimiz de topraktan yaratıldığımız için birbirimize eşitiz, diye yanıt verdi.
Ama birbirlerini dinlemezlerdi. Lilith bunu görünce ‘Tarifsiz Ad’ı telaffuz etti ve havaya uçtu.
Âdem, Yaratıcısı’nın huzurunda dûâ etti:
– Evrenin Hükümdarı! Bana verdiğin kadın kaçtı…
Yüce Allah, O’nu geri getirmek için hemen bu üç meleği, Senoy, Sansenoy ve Semangelof’u gönderdi.
Kutsal olan melekler, Âdem’e,
– Geri dönmeyi kabul ederse, yapılan iyi olur. Gelmezse, her gün yüz çocuğunun ölmesine göz yummalı, dedi.
Melekler Allah’ı terkettiler ve denizin ortasında yakaladıkları Lilith’i, Mısırlılar’ın boğulmaya mâhkum oldukları güçlü sularda (Kızıldeniz’de – İ. S.) takip ettiler. O’na Allah’ın sözünü söylediler ama O geri dönmek istemedi.
Melekler,
– Sizi denizde boğacağız, dediler.
– Beni bırakın, dedi Lilith, Ben sadece çocukları hasta etmek için yaratıldım. Eğer çocuk erkek ise doğumundan itibaren sekiz gün, kız ise yirmi gün onun üzerinde hakimiyet sahibiyim.
Melekler Lilith’in sözlerini duyunca geri dönmesi için ısrar ettiler. Ama Ezelî ve Ebedî Allah’ın adıyla onlara yemin etti:
– Seni veya adlarını veya şekillerini bir muskada gördüğümde, o bebek üzerinde hiçbir gücüm olmayacak.
Ayrıca her gün yüz çocuğunun ölmesini kabul etti. Buna göre her gün yüz iblis ölüyor ve aynı nedenle küçük çocukların muskalarına meleklerin isimlerini yazıyoruz. Lilith onların isimlerini görünce yeminini hatırlar ve çocuk iyileşir.” (8740)
“Bin Sira Alfabesi”nin arkaplanı ve amacı belirsizdir. Tevrat’ın ve Talmud’un kahramanları hakkında bir hikâyeler koleksiyonudur, bir halk hikâyeleri koleksiyonu. Bu hikâyeler koleksiyonu, Hristiyan, Karaim veya diğer ayrılıkçı hareketlerin reddi olabilir; zirâ içeriği, çağdaş Yahudîler’e o kadar saldırgan görünüyor ki, bunun Yahudî karşıtı bir hiciv olabileceği bile öne sürülmüştür. (8741) Ancak her halükârda metin, Ortaçağ Almanyası’nın Yahudî mistikleri tarafından kabul edildi. (8742)
“Bin Sira Alfabesi”, hikâyenin hayatta kalan en eski kaynağıdır ve Lilith’in Âdem’in ilk karısı olduğu fikri, 17. yy’da Alman İbranibilimci, Aramibilimci ve reformcu teolog Johannes Buxtorf der Ältere (1564 – 1629) tarafından hazırlanan “Lexicon Chaldaicum, Talmudicum et Rabbinicum” (Kaldeik, Talmudik ve Rabbinik Sözlük) ile daha yaygın olarak bilinir hale geldi. (8743)
Lilith hakkındaki bu efsanelerde iki temel özellik görülür: Erkeklerin yoldan çıkmasına neden olan şehvetin vücûd bulmuş hali olarak Lilith ve çaresiz yenidoğanları çocukları boğup öldüren bir cadı olarak Lilith. Lilith efsanesinin bu iki yönü ayrı ayrı gelişmiş gibi görünüyordu; ama her iki rolü de birden kapsadığı bir hikâye neredeyse yok. Ancak Lilith’in oynadığı cadı benzeri rolün yönü, O’nun cadılığın yıkıcı arketipini genişletiyor. Bu tür hikâyeler genellikle Yahudî folklorunda bulunur. (8744)
“Midraş Rabbah” koleksiyonu, Lilith’e iki referans içerir. İlk ikisi “Yaratılış Rabbah” bölümünde mevcuttur:
“Haham Hiyya’ya göre Tanrı, Lilith’in toprağa dönmesi gerektikten sonra Âdem için ikinci bir Havva yaratmaya devam etti.” (8745)
Bununla birlikte, tam olarak sözkonusu pasajlar İbranice “Lilith” kelimesini kullanmaz ve bunun yerine “Xavva ha-Rişonah” (İlk Havva)’dan sözeder, yani “Adam ha-Rişonah” (İlk Âdem) ifadesine benzer şekilde. Ortaçağ İbranî edebiyatı ve folklorunda, özellikle de çeşitli türden koruyucu muskalara yansıyan “Xavva ha-Rişonah” nitelemesi Lilith ile özdeşleştirilmiş olsa da, bu denklemi Geç Antik Çağ’a aktarırken dikkatli olunmalıdır.
Lilith hakkında bu sefer açık olan ikinci söz, “Sayılar Rabbah” bölümünde mevcuttur. “Midraş”, Tanrı’nın casusların kötü raporuna öfkesini ifade etmesinden sonra Hz. Musa (as)’nın ricasının öyküsünü geliştirir. Musa, Tanrı’nın İsrail halkını yok edeceği tehdidine karşılık verir. Musa, Tanrı’nın kendi çocuklarını öldüren Lilith gibi olmaması için Tanrı’ya yalvarır:
“Ey Tanrı! Yapma, İsrail halkını yok etme ki, dünya milletleri seni zalim bir varlık olarak görmesinler ve ‘Tufan nesli geldi ve onları helak etti. Ayrılık nesli geldi ve onları, Sodomlular’ı ve onları helak etti’ demesinler. Mısırlılar geldi ve onları yok etti ve oğlum, ilk oğlum dediği bunları da. Şimdi yok ediyor! Başka birşey bulamayınca kendi çocuklarına sırt çeviren Lilith gibi, Rabb bu halkı ülkeye getiremediği için, onları katlediyor.” (8746)
Âdem ve Lilith’i tam olarak tasvir eden ilk Ortaçağ kaynağı olan ve yaklaşık 10. yy’a ait “Midraş Abkir”, Âdem’in ya kendi günâhını ya da kardeşi Habil’i öldüren Kabil’in dünyaya ölüm getirmesinin nedeni olan kardeş katlini anlayana kadar mükemmel olduğunu söyler. Daha sonra kutsal Havva’dan ayrılır, yalnız uyur ve 130 yıl oruç tutar. Bu sırada Lilith’in alternatif adı ya da kızı olan Pizna, O’nun güzelliğini arzular ve O’nu iradesi dışında baştan çıkarır. İlki Agrimas olarak adlandırılan çok sayıda cin ve iblis doğurur. Ancak, binlercesini kutsal bir kılıçla öldüren ve Agrimas’ı kendisine geri kalanların isimlerini vermeye zorlayan ve ardından onları denize ve dağlara atan Methuselah tarafından mağlup edilirler. (8747)
Feminist Yahudî teolojisinde Lilith, “Midraş”ta Tanrı’dan değil Âdem’in yönetiminden kaçan ve Havva’nın aksine şeytana dirençli bir kadın olarak tasvir edilir. Öğrenilmiş, güçlü kadını olumlu bir şekilde sembolize ediyor. Başka bir versiyonda, Âdem’in ilk karısı Lilith, kutsal adını O’na ifşâ etti. İsim O’na sınırsız güç verdi. Lilith, Tanrı’dan kanat istedi ve uçup gitti. (8748)
Endülüslü iki erkek kardeş olan Yahudî bilginler Jaakov ha-Kohen (? – ?) ve İshaq ha-Kohen (? – ?) tarafından yazılan mistik yazılar olan ve 1260 yılına ait “Sol Doğuş Üzerine İnceleme”, Samael ve Lilith’in androjen bir varlık şeklinde olduğunu, çift yüzlü, zuhurdan doğmuş olduklarını belirtir. Görkem Tahtı ve manevî âlemde, aynı şekilde bir hermafrodit olarak doğmuş olan Âdem ve Havva’ya karşılık gelir. İki ikiz androjen çift birbirine benziyordu ve her ikisi de “Yukarıdaki’nin imajı gibiydi”; yani, androjen bir Tanrı’nın görünür bir biçiminde yeniden üretilirler:
“Lilith ile ilgili sorunuza cevaben size konunun özünü açıklayacağım: Bu noktayla ilgili olarak, iblislerin manipülasyonu ve kişinin kehanet seviyelerine yükseldiği bir merdiven olan Küçük Sarayların Gizli Bilgisi’ni kullanan Kadim Bilgeler’den alınmış bir gelenek vardır. Bu gelenekte, Samael ve Lilith’in, Yukarıda Olan’ı yansıtan, bir olarak doğmuş olan Âdem ve Havva’nın formuna benzer şekilde, bir olarak doğdukları açıkça belirtilir. Bu, Sarayların Gizli Bilgisi’nde Bilgeler tarafından alınan Lilith’in anlatımıdır.” (8749)
Yahudî mistisizmi “Kabbala”nın en önemli eserleri arasında yer alan ve 13. yy’da Endülüs’te ortaya çıkan “Zohar” (זוהר)’da, Lilith’ten, “Âdem’in ilk birlikte yaşadığı ateşli bir kadın” denilerek bahsedilir. (8750) Ancak o dönemin ünlü Endülüs Yahudî bilginleri olan, Yahudî bilginler arasında “İkinci Musa” olarak anılan Endülüslü dünyaca ünlü Yahudî filozof, hahambaşı, yasa koyucu, Talmud bilgini ve doktor Moşe ben Meymun ya da tam adıyla Rabbi ebû İmran Moşe ben Ubeydullah Meymun el- Qurtabî (1135 – 1204) ve Menaxim ben Solomon ha-Meiri (1249 – 1315) dahil olmak üzere birçok geleneksel haham otoritesi, Lilith’in varlığını reddetmiştir. (8751)
“Zohar”da Lilith’e yapılan âtıflar şunları içerir:
“Geceleri gezer, dünyayı dolaşıp erkeklerle spor yapar ve tohum atmalarına sebep olur. Bir erkeğin evde tek başına yattığı her yerde, kadın onu ziyaret eder ve onu yakalar ve ona bağlanır ve ondan arzusunu alır ve ondan alır. Ayrıca kadın onu hasta ediyor ve o bunu bilmiyor ve tüm bunlar Ay küçülürken oluyor.” (8752)
Bu pasajlar, “Talmud”da Lilith’ten bahsedilmesiyle (8753) ve ayrıca gece emisyonlarının iblislerin doğuşuyla bağlantılı olduğuyla (8754) ilgili olabilir.
Daha eski kaynaklar, Lilith’in Kızıldeniz’deki ikametinden sonra Âdem’e geri döndüğünü ve kendini O’na zorlayarak O’ndan çocuklar doğurduğunu açıkça belirtiyor. Bunu yapmadan önce kendisini Âdem’in Havva’dan olma ilk oğlu Kabil’e bağlar ve O’na çok sayıda rûh ve iblis taşır. Ancak “Zohar”da Lilith’in kısa süreli cinsel deneyimleri sırasında bile Âdem’den çocuk sahibi olmayı başardığı söylenir. Lilith, O’nun için uygun bir yardımcı olmadığı için Âdem’i Cennet’te bırakır. (8755)
“Zohar” ayrıca bir yerine iki dişi rûhun, Lilith ve Naamah’ın Âdem’i arzuladığını ve O’nu baştan çıkardığını ekler. Bu birlikteliklerin konusu, “insanlığın belâları” olarak adlandırılan iblisler ve rûhlardı. Olağan ek açıklama, Lilith’in Âdem’in kendi günâhı sayesinde ve iradesi dışında O’nu alt etmesiydi. (8756)
“Zohar”da Yahudî bilginler Lilith’i “Yılan Samael’in Fahişe Karısı” olarak niteler (8757) ve şeytanların lideri Samael’i de Hz. Yakub’un düşmanı Edom’un atası Esav’la eşitlerler. Çünkü O, Esav ve soyunun koruyucu meleği ve kötünün bedenleşmiş hali olan “Yılan Şeytan”dır. (8758)
İlk hali 300 – 400 yıllarına ve modern hali 1400 – 1500 yıllarına ait deuterokanonik bir dînî eser olan “Tobit Kitabı” (ספר טוביה)’nda da aynı şekilde Havva’nın Âdem’e yardımcı olarak yaratılıp verildiği yazılmıştır. (8759)
Kabalistik mistisizm, Lilith ve Tanrı arasında daha kesin bir ilişki kurmaya çalıştı. Başlıca özellikleri “Talmud” döneminin sonunda iyi bir şekilde gelişmiş olduğundan, Lilith’ten bahseden Aramice büyü metinleri ile 13. yy’daki erken Endülüs Kabalistik yazıları arasında 6 yüzyıl geçtikten sonra yeniden ortaya çıkar ve yaşam öyküsü bilinir hale gelir. Daha fazla mitolojik detay, yaratılışı birçok alternatif versiyonda anlatılıyor. (8760)
“Kabala”da Lilith, Şekinah’ın muadili olarak efsanevîdir. Kadın ve yılanın bir melezi olarak kabul edilir ve Şeba Kraliçesi ile özdeşleştirilir. Samael’in zıttı olan yaşlı Lilith ile Aşmoday’ın karısı olan genç Lilith arasında bir ayrım yapılmalıdır. Lilith ayrıca Leviathan ile ilişkilendirilir. (8761)
Bununla birlikte, Masoretik metinlerin aksine, büyük “Ölüdeniz Parşömenleri”ndeki ve ayrıca “Targum Pseudo – Jonathan”daki “lilith”lerin her birinin çoğul olması dikkat çekicidir. (8762)
“Targum”da Lilith, “gecenin dehşeti” ile özdeşleştirilir. “Targum Pseudo – Jonathan” şöyle der:
“Rab tüm işlerinizde sizi kutsasın ve sizi gecenin iblislerinden ve sizi korkutan iblislerden, öğle iblislerinden ve sabah iblislerinden ve yok edicilerden korusun.” (8763)
Yahudîler’in ve Hristiyanlar’ın eski inanışına göre Lilith, Âdem ile aynı zamanda ve aynı anda yaratıldığından, Âdem’in kendisine eşit olduğu görüşündedir. Âdem’le birlikte olmayı şiddetle reddeder. Âdem ısrar ettiğinde ise büyü ile kaçar ve O’nu terkeder. Melekler geri getirmek için Lilith’i bulur ama kendisi Kızıldeniz ile birlikte olduğundan 100’den fazla cin çocuğu olduğunu, bu nedenle artık Âdem’e sadık olamayacağını bildirir. Melekler, geri dönmesi için her gün bir cin çocuğu öldürmeye başlar. Lilith de bunun karşılığında Âdem’in soyundan her çocuktan, erkeklerde sünnet oldukları 8. güne, kızlarda 20. güne kadar kendi adının yazılı muskayı taşımayan çocukları öldüreceğine yemin eder. Lilith’ten sonra Tanrı, ismi bilinmeyen bir başka eş daha yaratır ve Âdem de bu yaratılışı seyreder. Gördüklerinden çok etkilenir, ama yeni eşi kabul etmez. Üçüncü olarak, Tanrı daha sonra Âdem’i uyutur ve kaburga kemiğinden Havva’yı yaratır. Havva sonuçta erkeğinin bir parçasından yaratıldığından O’na tabi olur. (8764)
İslam dîninde Lilith inancı yoktur. Kur’ân-ı Kerîm’de Âdem’in Havva’dan önce başka bir eşinin olduğuna dair hiçbir ibare veya imâ bulunmaz. Ancak yine de, kimi İslamî edebiyat eserlerinde Lilith benzeri figür ve betimlemelere rastlarız. Örneğin sihir ve tılsım konusundaki eserleriyle tanınan Cezayir doğumlu Arap âlim Ahmed el- Bunî ya da tam adıyla Şerefeddîn Şihabeddîn Muhyeddîn ebû Abbas Ahmed ibn-i Ali ibn-i Yusuf el- Qureyşî el- Sufî el- Bunî (? – 1225), “Şems’ul- Maarif’el- Kubra” (Büyük Bilginin Güneşi) adlı eserinde, “Umm’ul- Subyan” (ام الصبيان) yani “Çocukların Annesi” olarak adlandırılan bir iblisten bahseder. Bu terim, eserin bir yerinde kullanılır. (8765)
1953 yılı civarında kaydedilen folklorik gelenekler, Âdem tarafından reddedilen ve O’nun yerine İblis ile çiftleşen Qarine adlı bir cin hakkında bilgi verir. Bir sürü iblis doğurdu ve onların annesi olarak tanındı. Âdem’den intikam almak için insan çocukların peşine düşer. Bu nedenle hamile bir annenin anne karnındaki bebeğini öldürür, erkeklerde iktidarsızlık yapar veya küçük çocuklara hastalıklar bulaştırır. Gizli uygulamalara göre, büyülü yazılarda kullanılan İblis’in başka bir adı gibi görünen iblis kral Murre el- Abyad’a tabi olacaktı. Qarine ve Lilith hakkındaki hikâyeler erken İslamî dönemde birleşmiştir. (8766)
Dünyanın en kadim dînlerinden biri olan, kendisini Hz. Âdem’le başlayan bir dîn olarak kabul eden ve dünyanın ilk dîni olduğunu savunan Sabiîlik (Mandaeizm) inancında da Lilith’e rastlamak mümkündür. Kürdistan – Harran çıkışlı bir dîn olan Sabiîlik’in kutsal kitabı “Ginza Rba”da ve ayrıca “Quleste” gibi kutsal metinlerinde, “Karanlık Dünya”nın sakinleri olan “Lilitler”den bahsedilir. (8767)
Lilith figürünün Çivi Yazısı kanıtı nispeten seyrek olsa da, Geç Antik (5. – 7. yy’lar) metin külliyatından Aramice büyülerdeki kanıtlar önemli ölçüde artmaktadır. Malzeme genellikle Kürdistan, Irak ve İran’da bulunan, çoğunlukla kurşundan yapılmış sırsız çömlek sihirli kaseler ve metal muskalardan oluşur. (8768) Bir başka önemli kaynak da, Pîr Nukraya arşivlerinden, Britanya Müzesi (British Museum)’da muhafazâ edilen kurşun parşömenlerdeki Sabiî “İblisler Listesi” ve her türden Lilith figürüyle ilgili çeşitli bireysel iblis hikâyeleridir. (8769)
Lilith kavramı, Sabiîlik’e ait “İblisler Listesi”nde bulunabilir. Burada bir çöl sakini olarak nitelendirilir: İkamet yeri ve klanının yeri İran çöl alanıyla ilişkili Komiş civarıdır ve orada ortaya çıkmıştır. (8770)
Sabiî “İblisler Listesi”nden bir gelenek hattı, Lilithler’i bir dağın üzerine tünemiş bir ağacın dalları olarak tanımlar. Bu şerit, muhtemelen Lilith’in huluppu ağacının gövdesinde yaşadığı ve ağaç kesildikten sonra bozkıra atıldığı “Gılgamış Destanı”ndaki açıklamaya atıfta bulunur. (8771)
“Gılgamış Destanı”nda bu anlatım şu şekilde geçer:
“Bu zamanlarda bir ağaç, tek bir ağaç, bir huluppu ağacı,
Fırat’ın kıyılarında kök saldı.
Ağaç Fırat’ın sularıyla beslendi.
Güney rüzgârları eserek köklerini çekiştirdi,
Ve savurdu yine dallarını,
Tâ ki Fırat’ın suları onu uzaklara götürene dek…
‘Bu ağacı Uruk’a götüreceğim,
Bu ağacı kutsal bahçeme dikeceğim.’
Kendi elleriyle ilgilendi İnanna ağaç ile,
Ayaklarıyla toprağı ağacın etrafına bastırdı.
Kendi kendine konuştu:
‘Ne kadar sürecek, üzerinde oturabileceğim,
Parlayan bir tahta sahip olmam?
Ne kadar sürecek, üzerinde yatabileceğim,
Parıldayan bir yatağa sahip olmam?’…
O zaman evcilleşmeyen bir yılan,
Yuvasını huluppu ağacının köklerine kurdu.
Ağacın dallarında Anzu-Kuş kuluçkaya yattı.
Ve gövdesinde karanlık bakire Lilith evini inşâ etti…
Gılgamış eğitilemeyen yılanı öldürdü,
Anzu-Kuş yavrularıyla dağlara uçtu,
Ve Lilith evini yıkarak vahşi, ıssız yerlere kaçtı.
O zaman Gılgamış huluppu ağacının köklerini gevşetti,
Ve O’na eşlik eden şehrin oğulları dallarını kestiler.” (8772)
Dünya yazılı tarihinde Lilith’e dair yapılmış ilk âtıf, “Gılgamış Destanı”ndaki yukarıdaki ifadelerdir. Sümer (Kenger) geleneğine göre, iblis Lilith, “huluppu” olarak adlandırılan dünya ağacının (Eridu’nun kutsal ağacı) gövdesinde yaşıyordu. Ancak bu, İnanna’nın emriyle bölündükten sonra Lilith bilinmeyen bir bölgeye kaçtı. Sonuç olarak, hem Eski Doğu’da hem de daha sonraki kaynaklarda sıklıkla dişi kanatlı bir melez olarak tasvir edildi. Mitolojik ve büyüsel yazıların yanısıra kendisinden sözedilen edebî metinler de mevcut.
“Lilith” isminin etimolojisini yaptığımızda ise, karşımıza dünyanın belki de en tanıdık ve en çok kullanılan, benim de en sevdiğim isimlerden biri olan kadın ismi çıkmaktadır: “Leyla”.
“Lilith” (לילית), İbranice’de “gece” anlamına gelen “layil” (לילה) sözcüğünden türemiştir. “Leyla” (ليلى) ise Arapça’da “gece” anlamına gelen “leyl” (ليل) sözcüğünden türemiştir. (8773) Lilith ve Leyla, aynı isimdir aslında.
Antik Mezopotamya dîninde, Sümer, Asur ve Babil’in çivi yazılı metinlerinde bulunan Lilith, bir rûh veya iblis olarak tanımlanır. (8774) Asur ve Babil’in Akkad dilinde “lili” ve “līlītu” terimleri “rûhlar” anlamına gelir. (8775) İbranice “lilith” (לילית) isminin, daha önceki Proto-Semitik Akkadca’daki “līlītu”dan türetildiği düşünülmektedir. “Līlīt” ve “Līlītu”nun hastalık taşıyan rüzgâr rûhlarından bahsettiği Mezopotamya’dan çivi yazısı yazıtlarının bulunmasına rağmen, kelimenin tam anlamıyla “dişi gece varlığı” anlamına geldiği tespit edilmiştir. (8776)
Bazı çağdaş kavramlarda Lilith, bu inançların muadilleri olduğuna inandıkları çoktanrılı antik uygarlıklardaki İnanna, İştar, Aşera, Anath, Anahita ve İsis ile paylaşıldığı düşünülen bir atama olan Tanrıça’nın Tek Tanrılı semavî dîn (Yahudîlik) tarafından “insanlaştılmış hali” olarak görülür. (8777) Çünkü gerçekte Lilith, aslen bir Sümer ve Babil Doğum, Çocuk, Kadın ve Cinsellik Ana Tanrıçası’ydı. (8778)
Günümüzde birçok teistik Satanist, Lilith’i bir Tanrıça olarak görüyor. Satanistler tarafından bir Bağımsızlık Tanrıçası olarak kabul edilir ve genellikle kadınlar O’na tapar, ancak O’na tapan sadece kadınlar değildir. Lilith, Şeytan’la ilişkisi nedeniyle teistik Satanistler arasında popülerdir. Bazı Satanistler, O’nun Şeytan’ın karısı olduğuna inanırlar ve bu nedenle O’nu bir “Anne” figürü olarak görürler. Diğerleri O’nu bir Seks Tanrıçası olarak övüyor. Şeytanî bir Lilith’e farklı bir yaklaşım, O’nun bir zamanlar Doğurganlık ve Tarım Tanrıçası olduğunu savunur. (8779)
Lilith’e çağlar boyu kadınlara atfedilebilecek ne kadar düşmanca ve olumsuz sıfat varsa hepsi atfedilmiştir. “Baştan çıkarıcı” mı dersiniz, “fahişe” mi dersiniz, “cadı” mı, “vampir” mi istersiniz, “cinlerin başı” mı yoksa “gece canavarı” mı, hepsi ama hepsi yapıştırılmıştır… Çünkü başından beri gücünün ve cinselliğinin bilincinde olan, yeri gelince de kullanmaktan çekinmeyen, kendi başına buyruk, zaptedilemez, denetlenemez olduğundan, Lilith, özellikle Tek Tanrılı dîn adamlarının sürekli baskı altına almaya çalıştıkları bir kadın örneği, erkeğin kadına ve cinselliğine duyduğu korkunun bir simgesidir.
Ne var ki bu devran böyle sürmemiş, Lilith’in “kötü kaderi” de gitgide tersine dönmüştür. 17. ve 18. yy’larda başlayan aydınlanma ve dünyayı yeniden okuma dalgası, dînleri ve dînî anlatımları da yeniden okumaya yöneltmiştir.
Bu devinimin bir yansıması olarak, 19. yy’a gelindiğinde Lilith ressamlar ve edebiyatçılar için sevilen bir motif olmaya başlamış, artık kötücül kimliğinden yavaş yavaş kurtulmuştur. İngiliz şair, çizer, çevirmen ve ressam Gabriel Charles Dante Rossetti (1828 – 82)’nin 1866 – 72 yılları arasında çizdiği “Lady Lilith” (Lilith Hânım) tablosunda gösterişli dekoltesiyle uzun kızıl saçlı, biraz dolgun, etli dudaklarla resmedilmiştir. (8780)
Edebiyat dünyasına da girince, artık O’na korku ve nefretle bakılmıyor, hatta sempatik bile bulunuyordu. Aydın fikirli yazarlar, ressamlar ve sanatçılar, “kötü kalpli şeytan kadın” tiplemesini tarihe gömdüler. Aydın ve uygar insanlar tarafından Lilith’in hoşa giden ve benimsenen yönü, O’nun erkekleri baştan çıkarıcı özelliği değildi elbette ki. Cennet’i bile terkedecek kadar eşitlikçi ve adaletçi duruşudur, şayet adaletle hükmetmiyorsa Tanrı’nın buyruğuna bile itaat etmeyen hakkaniyetli kişiliğidir.
İşte bu sebeple örnek olmuş, Ortaçağ’da ve daha yakın bir zamana kadar Avrupa’da dîn adına ezilen ve baskı altına alınan kadınlar tarafından bu yüzden bir direniş sembolü haline gelmiştir.
Çünkü artık yeni bir dünya kurulmaktadır. Binlerce yıllık hurafeleri ve tabuları hayatın dışına iten insankızı/oğlu, “Bilim ve Sanat” ışığında yepyeni ve aydınlık bir dünya kurmaktadır.
Dînlerin insanlığa şeytanları “melek”, melekleri de “şeytan” gösteren anlatımları sorgulanıp yenibaştan bir okumaya tabi tutulmuş, bu önyargısız ve bilinç sahibi okuma sayesinde her şeyin aslında ters çevrilip insanlığa gösterildiği farkedilmiştir.
İnsanlara, kötülüğü “hayır”, iyiliği de “şer” olarak gösteren ve tamamı ilk cümlelerinden son cümlelerine kadar ataerkil / erkekegemen ve cinsiyetçi bir kafayla yazılmış kutsal metinler ciddi bir sorgulamaya tabi tutulmuş, hakkaniyet sahibi, erdemli, vicdanlı ve aydın fikirli ilahiyatçılar, tarihçiler, yazarlar ve sanatçılar tarafından bu metinler yenibaştan okumaya alınmış, bunun sonucunda kadın ile erkeğin eşit olduğu, en azından olması gerektiğine inanan yeni bir dünya, yeni bir ahlâk anlayışı inşâ edilmiştir.
Kadınların hamarat elleriyle inşâ edilmiştir, bu yeni dünya. Annelerimizin, kızkardeşlerimizin, kızlarımızın hünerli elleriyle inşâ edilmiştir.
Kadın Peygamberler’in varisleri olan devrimci ve direnişçi kadınların yüzyıllar boyunca verdikleri kadın hakları mücadelesi ve ortaya koydukları feminal bilinç, dînleri ıslaha, dünyayı aydınlanmaya, hayatı ve ahlâkı da eşitlikçi bir düzleme taşımıştır.
Sara’nın, Puduxepa’nın, Taduxepa’nın torunları başarmıştır bunu.
Deborah’ın, Hannah’ın, Abigail’in, Hulda’nın, Umati’nin, Esther’in kızları inşâ etmiştir bu yeni dünyayı.
Meryem’in, Hatice’nin, Fatımâ’nın, Zeyneb’in kızkardeşleri gerçekleştirmiştir bu büyük devrimi.
Lilith, sonraki yüzyıllar boyunca, özellikle de modern çağlarda Feminizm’in sembolü haline gelmiştir. Avrupa’da 19. ve 20. yy’larda kurulan pekçok kadın dernekleri, kadın kitapçıları ve kadın café’leri “Lilith” adıyla açıldılar. Zirâ Lilith efsanesi, kadınların bağımsızlığını ve erkeklerin onları daha yüksek bir otorite ile bastırma girişimini sembolize ediyor. (8781)
Böylece, ilk insanlarla başlayan, insanlık tarihinin ilk ideolojisi olan ve yaratılan ilk kadının başlattığı Feminizm, insanlığın son nesline de öncülük etmiş, dünyaya şimdiki son şeklini vermiştir.
Binyıllar boyunca, ataerkil / erkekegemen bakış açısıyla anlatılan dînî hikâyelerde “kötü”, “cadı” hatta “şeytan” olarak tanıtılan ve ismi bile “karanlığı” ifade eden “gece” anlamına gelen Lilith / Leyla, aynı dînî anlatımların feminal okumalarında “sabahın”, “aydınlığın” sembolü olmuş, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin ilham kaynağı olmuştur.
Çünkü O, baskı altına alınamaz, köleleştirilemez. O öyle bir kadın ki, asla ve asla erkek tarafından tahakkümü altına alınamaz. Erkek bu emelini “Tanrı adına” yapmaya çalışsa da başaramaz, “Tanrı’yı arkasına alarak” kadını zaptetmeye çalışsa da gene başaramaz.
Lilith, bir erkeğin ancak “eşi” olabilir. Erkekle ancak “eşitlik” temelinde bir birlikteliğe razı olur. Erkeğin ağa, kadının da hizmetçi olduğu bir izdivaca asla yanaşmayacaktır.
Erkek bu eşitliği kabul etmediği müddetçe, O’na kavuşması ve ulaşması asla mümkün olmayacaktır.
Kimbilir; hüzünlü ve acıklı halk şarkılarımızdaki, kavuşmanın çok zor olduğu ve asla kavuşulmayan sevgilinin isminin hep “Leyla” olması belki de bu yüzden.
– devam edecek –
DİPNOTLAR:
(8699): Tevrat, Tekvin, 1:26 – 27
(8700): Tevrat, Tekvin, 2:21 – 23
(8701): İbrahim Sediyani, Kadın Peygamberler, cilt 1, s. 38, Nefel Yayınları, Diyarbakır 2021
(8702): Midraş Rabbah, Yaratılış, 8:1
(8703): İbrahim Sediyani, Kadın Peygamberler, cilt 1, s. 38, Nefel Yayınları, Diyarbakır 2021
(8704): Tevrat, Yeşaya, 34:14
(8705): Howard Schwartz, Tree of Souls: The Mythology of Judaism, s. 218, Oxford University Press, Oxford 2006
(8706): James Axler, Outlanders – Dark Goddess, s. 127 – 128, Worldwide Library Publishing, Ontario 2007 / Spencer J. – Pamela T. Atkinson, Proof from the Light and Darkness, s. 153 – 155, AuthorHouse Publishing, Bloomington 2009
(8707): Howard Schwartz, Tree of Souls: The Mythology of Judaism, s. 138, Oxford University Press, Oxford 2006
(8708): Kristen E. Kvam – Linda S. Schearing – Valarie H. Ziegler, Eve and Adam: Jewish, Christian and Muslim Readings on Genesis and Gender, s. 220 – 221, Indiana University Press, Bloomington & Indianapolis 1999
(8709): Ölüdeniz Parşömenleri, 4Q 510 – 4Q 511, “Adaçayı Şarkıları”, paragraf 1, http://www.thechristianidentityforum.net/downloads/Complete-Scrolls.pdf
(8710): Ölüdeniz Parşömenleri, Şeytan Çıkarma, 4Q560
(8711): Ölüdeniz Parşömenleri, Şeytanları Dağıtacak Şarkılar, 11Q11
(8712): Joseph M. Baumgarten, On the Nature of the Seductress in 4Q184, Revue de Qumran, sayı 15, s. 133 – 143, Eylül 1991, https://www.jstor.org/stable/24608925
(8713): Ölüdeniz Parşömenleri, Baştan Çıkarıcı Kadın, 4Q184
(8714): Zebur, Süleyman’ın Özdeyişleri, 2:18 – 19
(8715): Talmud, Niddah 24 b; Gittin 69 b; Şabbat 151 b; Erubin 100 b; Baba Batra 73 a – 73 b
(8716): Babil Talmudu, Niddah 24 b
(8717): Atraxaşşa Destanı, levha 3, bölüm 7, satırlar 3 – 5
(8718): Diodorus Siculus, 20:40 – 41: 3 – 6 ve 22:41
(8719): Jeffrey M. Hoffeld, Adam’s Two Wifes, The Metropolitan Museum of Art Bulletin, sayı 26, s. 430 – 440, Haziran 1968
(8720): Mircea Eliade, Babil Simyası ve Kozmolojisi, s. 84 – 85, Kabalcı Yayınları, İstanbul 2002
(8721): “Âdetin devam ettiği sürece namazı bırak, sonra boy abdesti al ve namaz kıl.” (Buharî, Hayz, 19 ve 24; Wuduû, 63 / Müslim, Hayz, 62 / Ebû Dawud, Taharet, 109) / “Biz Resûlullah (sas) devrinde âdet görüyorduk. Namazı kaza etmekle emrolunmadığımız halde, tutamadığımız orucu kaza etmekle emrolunuyorduk.” (Buharî, Hayz, 20 / Tirmizî, Sawm, 67 / Ebû Dawud, Taharet, 104 / Nesaî, Hayz, 17; Siyam, 64) / “Hayız gördüğün zaman, temizleninceye kadar Beytullah’ı tavaf dışında hacıların yaptığı diğer hac ibadetlerini yap.” (Buharî, Hayz, 1 ve 7; Hacc, 71, Edahî, 3 ve 10 / Müslim, Hacc, 119 – 120 / Ebû Dawud, Menâsîq, 23) / “İddetli kadın ve cünüp olan, Kur’ân’dan hiçbir şey okuyamaz.” (Tirmizî, Taharet, 98 / İbn-i Mace, Taharet, 105) / “Hiçbir hayızlı veya cünüp mescide giremez.” (Müslim, Hayz, 11 – 13 / İbn-i Mace, Taharet, 120 / Nesâî, Tahare, 172; Hayz, 18)
(8722): Babil Talmudu, Erubin 100 b
(8723): Tevrat, Yeşaya, 34:14
(8724): Tevrat, Tekvin, 25:24 – 26
(8725): Yitshak Haleva, Tora ve Aftara-Bereşit, cilt 1, s. 182, Gözlem Gazetecilik, İstanbul 2010
(8726): Dictionary of Deities and Demons of the Bible, M. Dijkstra, “Esau” maddesi, s. 306, Brill Publishing, Cambridge 1999
(8727): Biblical Cycloopædia, s. 237, The Religious Tract Society Eadie, Londra 1870 / M. Dijkstra, age
(8728): Ecyclopedia Judaica, cilt 4, Oded Bustanay-Shimon Gibson, “Land of Canaan” maddesi, s. 391, Isaac Avishur, “Edom” maddesi, s. 151, Thomson & Gale Publishing, Kudüs 2007
(8729): Babil Talmudu, Gittin 69 b
(8730): Wojciech Kosior, A Tale of Two Sisters: The Image of Eve in Early Rabbinic Literature and Its Influence on the Portrayal of Lilith in the Alphabet of Ben Sira, Nashim: A Journal of Jewish Women’s Studies & Gender Issues, sayı 32, s. 112 – 130, Haziran 2018, https://www.jstor.org/stable/10.2979/nashim.32.1.10
(8731): Babil Talmudu, Baba Batra 73 a – 73 b
(8732): Der Babylonische Talmud, cilt 8, s. 203, Jüdischer Verlag im Suhrkamp Verlag, Frankfurt a. Main 1996 / Dictionary of Deities and Demons in the Bible, Manfred Hutter, “Lilith” maddesi, s. 521, Brill Publishing, Leiden 1999 / Wojciech Kosior, agm
(8733): Babil Talmudu, Şabbat 151 b
(8734): Babil Talmudu, Erubin 18 b
(8735): The Alphabet of Ben Sira, https://www.bensira.org/
(8736): Bibelwissenschaft, Henrike Frey-Anthes, “Lilit” maddesi, Deutsche Bibelgesellschaft, Nisan 2007, https://www.bibelwissenschaft.de/fileadmin/buh_bibelmodul/media/wibi/pdf/Lilit__2018-09-20_06_20.pdf
(8737): Jewish Encyclopedia, Crawford Howell Toy – Louis Ginzberg, “Alphabet of Ben Sira” maddesi, https://www.jewishencyclopedia.com/articles/2888-ben-sira-alphabet-of
(8738): Bin Sira Alfabesi, soru #5, söz 23 a – b
(8739): Tr. Norman Bronznick – David Stern – Mark Jay Mirsky, The Story of Lilith, The Alphabet of ben Sira Question #5 (23a-b), Jewish Christian Lit, http://jewishchristianlit.com//Topics/Lilith/alphabet.html
(8740): Bin Sira Alfabesi, https://www.bensira.org/navigator.php?Manuscript=A&PageNum=1
(8741): Eliezer Segal, Looking for Lilith, People Ucalgary, https://people.ucalgary.ca/~elsegal/Shokel/950206_Lilith.html
(8742): Wojciech Kosior, A Tale of Two Sisters: The Image of Eve in Early Rabbinic Literature and Its Influence on the Portrayal of Lilith in the Alphabet of Ben Sira, Nashim: A Journal of Jewish Women’s Studies & Gender Issues, sayı 32, s. 112 – 130, Haziran 2018, https://www.jstor.org/stable/10.2979/nashim.32.1.10
(8743): Johannes Buxtorf, Lexicon Chaldaicum, Talmudicum et Rabbinicum, Ludovici Regis, Basel 1639
(8744): Howard Schwartz, Lilith’s Cave: Jewish Tales of the Supernatural, s. 8, Harper & Row Publishing, San Francisco 1988
(8745): Midraş Rabbah, Yaratılış, 22:7 ve 18:4
(8746): Midraş Rabbah, Sayılar, 16:25
(8747): Midraş Abkir, secolul 10
(8748): Martin Bocian, Lexikon der Biblischen Personen – Mit ihrem Fortleben in Judentum, Christentum, Islam, Dichtung, Musik und Kunst, bölüm 460, Kröner Verlag, Stuttgart 2004
(8749): Sol Doğuş Üzerine İnceleme, madde 19, Endülüs 1260
(8750): Zohar, Levililler, 19 a
(8751): Marc B. Shapiro, Studies in Maimonides and his Interpreters, s. 134, University of Scranton Press, Chicago 2008
(8752): Raphael Patai, The Hebrew Goddess, bölüm 10, “Lilith”, s. 233, Wayne State University Press, Detroit 1990
(8753): Talmud, Şabbat 151 b
(8754): Talmud, Eruvin 18 b
(8755): Raphael Patai, The Hebrew Goddess, bölüm 10, “Lilith”, s. 232, Wayne State University Press, Detroit 1990
(8756): age
(8757): Zohar, kitap 5, Vayetse, 4:23 – 24
(8758): Zohar, kitap 1, Tora ve Aftara, 253; kitap 4, Toldot, 4:25
(8759): Book of Tobit, 8. paragraf, 6. cümle, https://www.christiancommunityjohannesburg.org.za/uploads/4/8/8/3/48833913/___tobit_1.pdf
(8760): Raphael Patai, The Hebrew Goddess, bölüm 10, “Lilith”, s. 229 – 230, Wayne State University Press, Detroit 1990
(8761): Bibelwissenschaft, Henrike Frey-Anthes, “Lilit” maddesi, Deutsche Bibelgesellschaft, Nisan 2007, https://www.bibelwissenschaft.de/fileadmin/buh_bibelmodul/media/wibi/pdf/Lilit__2018-09-20_06_20.pdf
(8762): Christa Müller-Kessler, Lilit(s) in der Aramäisch-Magischen Literatur der Spätantike, Altorientalische Forschungen, sayı 28, s. 343 – 344, 2001, https://www.academia.edu/30352669/Lilith_s_in_der_aram%C3%A4isch_magischen_Literatur_der_Sp%C3%A4tantike_Altorientalische_Forschungen_28_2001_pp_338_352
(8763): Bibelwissenschaft, Henrike Frey-Anthes, “Lilit” maddesi, Deutsche Bibelgesellschaft, Nisan 2007, https://www.bibelwissenschaft.de/fileadmin/buh_bibelmodul/media/wibi/pdf/Lilit__2018-09-20_06_20.pdf
(8764): Raphael Patai – Robert Gravers, İbranî Mitleri: Tekvin – Yaratılış Kitabı”, s. 103 – 104, Say Yayınları, İstanbul 2009
(8765): Ahmed el- Bunî, Şems’ul- Maarif’el- Kubra, Bombay 1287, Kahire 1291, Bombay 1298
(8766): Robert Lebling, Legends of the Fire Spirits: Jinn and Genies from Arabia to Zanzibar, s. 37, I. B. Tauris Publishing, Londra & New York 2010
(8767): Carlos Gelbert, Ginza Rba, Living Water Books, Sydney 2011
(8768): Jens Kamran – Rolf Schäfer – Markus Witte, Zauber und Magie im Antiken Palästina und in Seiner Umwelt, Christa Müller-Kessler, “Zauberschalen und Ihre Umwelt: Ein Überblick über das Schreibmedium Zauberschale”, s. 59 – 94, tablo 1 – 8, Harrassowitz Verlag, Wiesbaden 2017
(8769): Tzvi Abusch – Karel van der Toorn, Mesopotamian Magic: Textual, Historical and Interpretative Perspectives, Christa Müller-Kessler, “Interrelations Between Mandaic Lead Rolls and Incantation Bowls”, s. 197 – 209, Styx Publishing, Groningen 1999 / Christa Müller-Kessler, The Story of Bguzan-Lilit: Daughter of Zanay-Lilit, Journal of the American Oriental Society, sayı 116, s. 185, Nisan – Haziran 1996, https://www.jstor.org/stable/605694?origin=crossref
(8770): Tzvi Abusch – Karel van der Toorn, age, Christa Müller-Kessler, agb / Christa Müller-Kessler, Lilit(s) in der Aramäisch-Magischen Literatur der Spätantike, Altorientalische Forschungen, sayı 28, s. 343 – 344, 2001, https://www.academia.edu/30352669/Lilith_s_in_der_aram%C3%A4isch_magischen_Literatur_der_Sp%C3%A4tantike_Altorientalische_Forschungen_28_2001_pp_338_352
(8771): Axel Karenberg – Christian Leitz, Heilkunde und Hochkultur, cilt 2, “Magie und Medizin” und “Der alte Mensch” in den Antiken Zivilisationen des Mittelmeerraumes, Christa Müller-Kessler, “Jüdische und Gnostische Beschwörungen Medizinischen Inhalts aus der Spätantike des Ostens”, s. 198, LIT Verlag, Münster 2002 / Christa Müller-Kessler, agm
(8772): Gılgamış Destanı, tablet 12
(8773): İbrahim Sediyani, Kadın Peygamberler, cilt 1, s. 39, Nefel Yayınları, Diyarbakır 2021 / Dictionary Deities and Demons in the Bible, M. Hutter, “Lilith” maddesi, s. 520, Brill Publishing, Cambridge 1999 / Ecyclopedia of Religion, cilt 8, Rebeca M. Lesses, “Lilith” maddesi, s. 5458, Thomson & Gale Publishing, Londra 2005
(8774): Walter Farber, Reallexikon der Assyriologie und Vorderasiatischen Archäologie (RLA), cilt 7, s. 23 – 24, De Gruyter Verlag, Berlin 1990 / Roberta Sternman Sabbath, Sacred Tropes: Tanakh, New Testament and Qur’an as Literature and Culture, Beth E. McDonald, “In Possession of the Night: Lilith as Goddess, Demon, Vampire”, s. 175 – 178, Brill Publishing, Leiden & Boston 2009 / M. Hutter, age, s. 520 – 521
(8775): Erich Ebeling – Bruno Meissner – Dietz Otto Edzard, Reallexikon der Assyriologie, cilt 9, s. 47 ve 50, De Gruyter Verlag, Berlin 1932
(8776): Charles Fossey, La Magie Assyrienne, Édition Leroux, Paris 1902
(8777): Deborah J. Grenn, Lilitj’s Fire: Examining Original Sources of Power Re-defining Sacred Texts as Transformative Theological Practice, Feminist Theology, Lilith Institute, Los Angeles & Londra & Yeni Delhi & Singapur 2007
(8778): Siegmund Hurwitz, Lilith – The First Eve, Daimon, https://www.daimon.ch/385630522X_2E.htm
(8779): Charles Alexander Moffat, The Sumerian Legend of Lilith, Poetry by Charles Moffat, http://poetry.charlesmoffat.com/
(8780): Wikipedia (İngilizce), “Lady Lilith” maddesi, https://en.wikipedia.org/wiki/Lady_Lilith
(8781): İbrahim Sediyani, Kadın Peygamberler, cilt 1, s. 40, Nefel Yayınları, Diyarbakır 2021
SEDİYANİ HABER
28 OCAK 2023
Üstadım bu konuda bir kaç şey söylemek istiyorum fakat bunları söylemeden önce bir kaç şey söylemek istiyorum.
Bu söylecegim şey bir çeşit ilimdir. Rüya ilmini çok iyi bilenler dışında hiç kimse bu ilme bir anlam veremez. Çünkü çok zor bir ilimdir ve bu ilmi anlamanın yolu da rüya ilminden geçer. Bazıları bu ilmi bilenlere magi demiştir. Senin de bu konuda araştırmaların var. Bazıları magi denilen kimselerin sihirbaz olduklarını bazıları da yıldızbilimci olduklarını söyler fakat benim kanaatlerime göre ikisi de değildir. İkisi de değildir bu yıldızlarla alakalı birtakım şeyleri bilmedikleri anlamına gelmiyor. Bu ilim müslümanların ledün ilmi dedikleri şeydir.
Kısaca bir örnek vermek gerekirse örneğin Kur’an bize İsa’nın durumu Adem’in durumuna benzer diyor. Eğer İsa ve adem ile alakalı Kur’an ayetlerine bakarsan İsa ve adem arasında yaklaşık 20 çeşit benzerliklerin olduğunu göreceksin. Tabiki ayetleri ve ifadeleri teker teker karşılaştırırsan. İşte bu da ledün ilmi denilen ilme giren bir şeydir.
Sadete gelelim. Bu ilme göre lilit şeytan değil insandır ve kadındır. Ve kızıl saçlı değil siyah saçlıdır.
Bu ilme göre konunun devamı:
Lilit havvadan önce yaratılmıştır ve o da topraktan yaratılmıştır. Ve lilit Adem’in aşık olduğu ve onun acısını çok çektiği bir kadındır.
Lilit ile adem arasında çok terslikler yaşanmıştır. Lilit ilk başlarda ademe biraz ilgi duymuştur fakat sonradan onu terketmiştir. Bu ilme göre lilit ademden önce başka birisiyle evlenmiştir. Ancak bu ilme göre evlendiği kişi insan mı yoksa cin mi belli değildir.
Bu ilme göre lilit başkasıyla evlendikten sonra mutlu bir hayat yaşamıştır ancak sonrasında çok acılar çekmiştir ve pişman olmuştur. Ve daha sonrasında adem ile evlenmiştir.
Ve bu ilme göre Havva da ilk başta adem ile evlenmemiştir o da başka biriyle evlenmiştir. Ve sonrasında Havva ademi görüp ademe aşık olmuştur ve o da aşk acısını çekmiştir.
Sonrasında ise adem lilit ile evlenmiştir ondan sonra ise adem Havva ile evlenmiştir.
Lilit ademe asiydi fakat Havva ademe asi değildi. Bunlar adem ile evlendikten ilk önce lilit sonrasında Havva ademden ilim öğrenmiştir.
Bu ilme göre Havva ile Adem’in yediği yasak meyve elmadır ve yedikten sonra altını kirletmişlerdir. Ve bu sebepten sonra cennetten kovulmuşlar ve bir açıdan elma benzeri bir gezegene yerleşmişlerdir. Not:elma tuvalet yapmakta zorlanan kimselerin hacetini gidermesini kolaylaştırıyor.
Bu çok uzun ve çok derin bir konudur. Uzatmak istemiyorum. Sadece şu kadarını söyleyeyim. Adem lilite aşık olurken Adem’in ruhundan bir parça kopmuştur ve lilitin bedenine girmiştir ve bu yüzden adem lilitin acısını çekmiştir. Sonrasında ise Adem’in ruhundan kopup lilitin bedenine yerleşen ruh Adem’in bedenine geri gelmiş ve yerleşmiştir ve bu nedenle bu sefer lilit ademe aşık olup aşk acısını çekmiştir.
Sayın Sediyani emeğinize sağlık. Ezberimizi yine bozdunuz. Gerçekten de güzel bir araştırma yapmışsınız. Demek ki yaşam Adem ile değil, ondan önce başlamış. Kim bilir kaç milyon yıldır insanlar dünyaya gelip gidiyorlar. Çok interessant… Saygı, sağlık ve başarılar diliyorum.
Vallahi Lilith çok akıllı bir kadınmış, bu dünyada keyfince yaşayıp gitmiş. Birçok erkeği de sevindirmiş. Kim ne derse desin, Lilith’in yeri Cennet’tir. Çok hayırsever bir hanımmmış.