Pakistan Devlet Eski Başkanı Perwez Müşerref vefat etti. Müşerref, 79 yaşındaydı.
Pakistan Devlet Eski Başkanı Perwez Müşerref vefat etti. Müşerref, 79 yaşındaydı.
Pakistan’ın son darbeci lideri olan Orgeneral Perwez Müşerref’in, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’nde tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybettiği bildirildi. Pakistan ordusunun yaptığı açıklamaya göre, Müşerref uzun bir hastalığın ardından yaşamını yitirdi.
Tedavi için gittiği BAE’nin Dubey şehrinde 2016’dan bu yana yaşayan Müşerref, kalp ve karaciğer yetmezliğine yol açan amiloidoz hastalığı ile mücadele ediyordu. Ulusal basındaki haberlere göre, Dubey’deki Amerikan Hastanesi’nde tedavi gören Müşerref öldü.
PERWEZ MÜŞERREF KİMDİR?
11 Ağustos 1943 tarihinde o zamanlar İngiliz Rajı olan Hindistan’ın Delhi şehrinde Urduca konuşan bir ailede doğdu. Seyyîd Müşerrefuddîn – Begüm Zerîn Müşerref çiftinin tamamı erkek olan üç çocuğundan ikincisiydi.
1947’de Hindistan bağımsızlığını kazandığında ve Pakistan da ondan ayrılarak ayrı bir devlet olduğunda, Perwez 4 yaşında bir çocuktu. Ailesi, bağımsızlıktan birkaç gün önce, Ağustos 1947’de Pakistan’a gitti. Babası Pakistan Kamu Hizmetleri’ne katıldı ve Pakistan hükûmeti için çalışmaya başladı; daha sonra babası Türkiye’de bir göreve başlayarak Dışişleri Bakanlığı’na katıldı. Müşerref’in ailesi, 1949’’da babası Pakistan’dan Türkiye’ye giden diplomatik bir temsilciliğin parçası olunca Ankara’ya taşındı. Türkçe konuşmayı öğrendi.
1956 yılına kadar yaşadığı Türkiye’deki okul eğitiminden sonra 1957’de Pakistan’a döndü. Burada Karaçi’deki Azîz Patrick Okulu’na gitti ve Lahor’daki Forman Hristiyan Kolej Üniversitesi’ne kabul edildi.
1961’de henüz18 yaşındayken, Kakul’daki Pakistan Askerî Akademisi’ne girdi ve 1964’te Pakistan Ordusu’nun topçu alayına katıldı. Topçu alayında ikinci teğmen olarak görevlendirildi ve Hindistan – Pakistan sınırına gönderildi.
1965 Hindistan – Pakistan Savaşı sırasında Perwez Müşerref teğmen olarak görev yaptı. İlk savaş deneyimi, II. Keşmir Savaşı’nda Xemkaran sektörü için yapılan yoğun çatışmalar sırasında bir topçu alayı ile oldu. Çatışma sırasında Lahor ve Sialkot savaş bölgelerine de katıldı. Savaş sırasında Müşerref, mermi ateşi altında görevine bağlı kalmasıyla ün kazandı. Cesaretinden dolayı “İmtiyazê Sened” madalyası aldı.
1965 Savaşı’nın bitiminden kısa bir süre sonra seçkin Özel Hizmet Grubu (SSG)’na katıldı. 1966’dan 1972’ye kadar SSG’de görev yaptı. Bu dönemde yüzbaşılığa ve binbaşılığa terfi etti.
Perwez Müşerref, 28 Aralık 1968 tarihinde Karaçili Şehba Hanım ile evlendi. Evlilikten kızı Ayla ve oğlu Bilal dünyaya geldi.
1971 Hindistan – Pakistan Savaşı sırasında ise bir SSG komando taburunun bölük komutanıydı. Savaşta ordu – donanma ortak askerî operasyonlarına katılmak üzere Doğu Pakistan (şimdiki Bangladeş)’a gitmesi planlandı, ancak Hint Ordusu Güney Pakistan’a doğru ilerleyince konuşlandırma iptal edildi.
Perwez Müşerref 1974’te yarbaylığa, 1978’de albaylığa terfi etti. 1980’lerde kurmay subay olarak, Ulusal Savunma Üniversitesi (NDU)’nde “Siyaset Bilimi” okudu ve ardından kısa bir süre Komuta ve Kurmay Koleji’nde savaş bilimleri yardımcı doçenti ve ardından yine NDU’da siyaset bilimi yardımcı doçenti olarak görev yaptı.
1979 – 89 yılları arasında Sovyetler Birliği (SSCB)’nin Afganistan’ı işgalinde Pakistan’ın vekalet savaşında önemli bir rol oynamadı. 1987’de SSG’nin Siachen Buzulu yakınlarındaki yeni bir tugayının komutanı oldu.
1990 – 91 yılları arasında İngiltere’deki Kraliyet Savunma Araştırmaları Koleji (RCDS)’nde eğitim gördü. RCDS’den yükseklisans derecesiyle mezun oldu ve kısa süre sonra Pakistan’a geri döndü.
1991 – 93’te iki yıldızlı bir terfi elde ederek tuğgenerallikten tümgenerallik rütbesine yükseldi ve Pencab eyaletindeki Okara Askerî Bölgesi’nde konuşlanmış 40. Tümen’in komutasını elinde tuttu. 1993 – 95’te Tümgeneral Müşerref, Pakistan Ordusu Askerî Operasyonlar Genel Müdürlüğü (DGMO)’nün Genel Müdürü olarak Genelkurmay Başkanı ile yakın bir şekilde çalıştı.
1993’ten 1995’e kadar Perwez Müşerref, Pakistan Başbakanı Benazir Bhutto’nun heyetinin bir parçası olarak Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’ni defalarca ziyaret etti.
Huysuz Afgan hükûmetinin çöküşünden sonra Perwez Müşerref, Kuzey İttifakı hükûmetine karşı Afgan İç Savaşı’nda yeni kurulan Taliban’ı destekleme politikası geliştirdi. Pakistan’ın Taliban’a desteğini teşvik ederek Afgan İç Savaşı’nda aktif bir rol oynadı.
Son askerî saha operasyonları görevi, 1995 yılında Benazir Bhutto’nun Müşerref’in üç yıldızlı korgeneral rütbesine terfisini onaylamasıyla Keşmir eyaletinin Mangla bölgesindeydi. 1995 – 98 yılları arasında Korgeneral Müşerref, Mangla’da konuşlanmış CC-1’in kolordu komutanıydı.
Perwez Müşerref, 1998’de Başbakan Mian Muhammed Nawaz Şerif tarafından dört yıldızlı generalliğe terfi ettirildiğinde ulusal üne kavuştu ve Müşerref silahlı kuvvetlerin başına geçti.
1999’da Müşerref, Hindistan ile Pakistan’ı savaşa sürükleyen Kargil Sızması’na liderlik etti. Şerif ve Müşerref arasında aylarca süren çekişmeli ilişkilerin ardından Şerif, başarısız bir şekilde Müşerref’i ordunun lideri olarak görevden almaya çalıştı. Misilleme olarak, ordu 12 Ekim 1999’da bir darbe düzenledi. General Perwez Müşerref, 1999 yılındaki askerî darbenin ardından 20 Haziran 2001’de Pakistan’ın 10. Cumhurbaşkanı oldu. Askerî darbeden sonra hem Cumhurbaşkanlığı hem de Genelkurmay Başkanlığı görevini birlikte yürüttü.
Müşerref’in ilk yurtdışı ziyareti 26 Ekim 1999’da Suudî Kralı Fahd bin Abdulazîz el- Suûd ile görüştüğü Suudî Arabistan’a oldu. Üst düzey Suudî kraliyet mensuplarıyla görüştükten sonra ertesi gün Medine-i Münevvere’ye gitti ve Mekke-i Mükerreme’de Umre yaptı. 28 Ekim’de eve dönmeden önce Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’ne gitti.
Mart 2000’de Müşerref, siyasî mitingleri yasakladı. Askerî darbeyle devirdiği Nawaz Şerif ev hapsinde tutuluyordu. Nawaz Şerif, Aralık 2000’de Suudî Arabistan’a sürgüne gönderildi. 2001’de verdiği bir televizyon röportajında Müşerref, Pakistan Silahlı Kuvvetleri’ndeki birkaç yüksek rütbeli subayın devlet işlerindeki olumsuz rolünden açıkça bahsetti.
Müşerref yönetimindeki Pakistan, 26 Ocak 2001’deki Gujarat Depremi’nde Hindistan’a bir uçak dolusu yardım malzemesi gönderdi.
Perwez Müşerref, Batı ile çalışmaya istekli olduğu için Batılı hükûmetler tarafından ılımlı bir lider olarak görülüyordu. Ekonomik reforma açıktı ve Pakistan’ı modernize etmeye istekliydi. Büyük ölçüde laik olarak görülüyordu (bu kaçınılmaz olarak Pakistan İslam Cumhuriyeti’nin temel ilkeleriyle gerginliğe yol açsa da). İktidara geldikten sonra İslamcı unsurlar ordu ve güvenlik güçlerinden uzaklaştırıldı.
2001’de ABD’deki 11 Eylül Saldırıları’ndan sonra Müşerref, terörle savaşta ABD Başkanı George Walker Bush ile yakın işbirliği yaptı ve o zamandan beri Pakistan, ABD’nin kendi ülkesinde terörle mücadelede en yakın müttefiklerinden biri olarak görülüyor. Müşerref, George W. Bush’la yakın ilişkisinden dolayı bazen ülkesinde “Buşerref” denilerek alay edildi. Gergin iç siyasî durum ve ılımlı İslamcılar’la iktidardaki koalisyonu nedeniyle, Afganistan sınır bölgesindeki milislere (Taliban, El Kaide) ve İslamî dînî kullara karşı kararlı adımlar atmakta uzun süre tereddüt etti.
İlk cumhurbaşkanlığı döneminde Perwez Müşerref’in kültürel politikaları Pakistan medyasını serbestleştirdi ve özel sektöre televizyon merkezleri ve medya evleri açmaları için birçok televizyon lisansı verdi. Televizyon dizileri, film endüstrisi, tiyatro, müzik ve edebiyat faaliyetleri bizzat Perwez Müşerref tarafından teşvik edildi. O’nun politikaları doğrultusunda rock müzik grupları ülkede taraftar kazandı ve her hafta çok sayıda konser düzenlendi. Kültür politikaları, sinema, tiyatro, rock ve halk müziği ve televizyon programları ülkenin millî rûhuna son derece bağlı ve onu yüceltiyordu. Siyasî cephede Müşerref, dîn adamlarının ve cemaatlerin şiddetli muhalefetiyle karşılaştı. Müşerref, yabancı öğrencilerin Pakistan’da İslam eğitimi almalarına yönelik yasaklar getirdi. Bu, doğrudan bir yasak olarak başlayan ancak daha sonra vize alma kısıtlamalarına indirgenen bir çabaydı.
Müşerref, Pakistan Yüksek Mahkemesi’nin sivil siyaset için seçim kararını kabul ettikten sonra ülkede ülke çapında siyasî seçimler yapılması çağrısında bulundu. Müşerref, Yüksek Mahkeme’nin kararlarını kabul eden ve ülkeye demokratik yönetimi geri getirme vizyonunun bir parçası olarak 2002’’de özgür ve adil seçimler düzenleyen ilk askerî cumhurbaşkanıydı. Ancak cumhurbaşkanlığının ilk aşamalarında, kendisine 5 yıllık bir görev süresi sınırı veren bir eyalet referandumunda ve Ekim 2002’deki genel seçimde tartışmalı zaferler yaşandı. Müşerref, Yasal Çerçeve Düzeni kapsamında büyük ölçüde değiştirilmiş olmasına rağmen, 2002 yılında anayasayı eski durumuna getirdi.
14 Aralık 2003’te Perwez Müşerref, yüksek güvenlikli konvoyu Rawalpindi’de bir köprüden geçerken bir bombanın infilak ettiği bir suikast girişiminden sağ kurtuldu. Bu, 7 yıllık görev süresinde bu tür üçüncü girişimdi.
2004 yılında Müşerref, “Keşmir Anlaşmazlığı”nı çözmek için Hindistan ile bir dizi görüşmelere başladı. Aynı yıl, kontrol hattı boyunca bir ateşkes üzerinde anlaşmaya varıldı. Pekçok birlik hâlâ sınırda devriye geziyor.
18 Eylül 2005’te Perwez Müşerref, ABD’nin New York şehrinde Amerikan Yahudî Kongresi’nin Dünya Yahudîliği Konseyi’nin sponsorluğunda Yahudî liderlerinden oluşan geniş bir dinleyici kitlesinin önünde bir konuşma yaptı. Ortadoğulu liderler tarafından geniş çapta eleştirildi, ancak Yahudî liderler arasında bazı övgülerle karşılandı.
2006 yılında Suudî Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulazîz el- Suûd, kral olarak ilk kez Pakistan’ı ziyaret etti. Müşerref, Kral Abdullah’ı “Nişanê Pakistan” ile onurlandırdı. Müşerref de 2007’de Suudî Arabistan’da “Kral Abdulazîz Madalyası” aldı.
Perwez Müşerref’in kendi otobiyografisini kaleme aldığı “In the Line of Fire: A Memoir” (Ateş Hattında: Bir Anı) adlı kitabı, 2006’da yayınladı. Kitabı Urduca ve Hintçe dillerine de çevrilmiştir.
Perwez Müşerref, 2007 yılında Genelkurmay Başkanı görevinde emekliye ayrıldı. Eylül 2001’den 2007’de ordudan istifasına kadar, Müşerref’in cumhurbaşkanlığı, O’nun ülkedeki ve uluslararası toplumdaki otoriter meşrûiyetine zarar veren nükleer silahlarla ilgili skandallardan etkilendi.
Müşerref, aydınlanmış ılımlılık programı kapsamında sosyal liberalizmi savundu ve sendikaları yasaklarken, ekonomik liberalleşmeyi destekledi. Müşerref’in başkanlığı, toplam gayr-ı safî yurtiçi hasılanın yaklaşık % 50 artmasıyla aynı zamana denk geldi; aynı dönemde yurt içi tasarruflar azaldı ve ekonomik eşitsizlik hızla arttı. Müşerref hükûmeti ayrıca insan hakları ihlalleriyle suçlandı ve başkanlığı sırasında bir dizi suikast girişiminden kurtuldu.
3 Kasım 2007’de Müşerref, Pakistan’da olağanüstü hal ilan etti ve parlamento seçimlerini askıya aldı. Pakistan Yüksek Mahkemesi Başkanı İftixar Muhammed Xauzrî görevden alındı. Bağımsız ve uluslararası televizyon kanalları yayından kaldırıldı. Müşerref’e karşı halk protestoları düzenlendi.
Müşerref, 29 Kasım 2007’de cumhurbaşkanı olarak yemin ettikten sonra, olağanüstü halin 16 Aralık’ta sona ereceğini ve 8 Ocak 2008’de genel seçimlerin yapılacağını duyurdu.
Sürgündeki eski başbakanlardan Nawaz Şerif Eylül 2007’de, Benazir Bhutto da 8 yıllık sürgünden sonra 18 Ekim 2007’de Pakistan’a döndüler. Benazir Bhutto, Pakistan’a döndükten 2 ay sonra hain bir suikast sonucu katledildi. Perwez Müşerref, Bhutto’nun 27 Aralık 2007’de öldürülmesinin ardından 3 günlük yas ilan etti.
Seçim tarihi, muhalefet lideri Benazir Bhutto’nun 27 Aralık’ta öldürülmesinin ardından 18 Şubat 2008’e ertelendi. Bu seçimde Müşerref’i destekleyen Müslüman Birliği Fraksiyonu (PML-Q) önemli bir oy kaybına uğradı; öldürülen Benazir Bhutto’nun Pakistan Halk Partisi (PPP) ve Nawaz Şerif’in Pakistan Müslüman Birliği (PML-N)’nden sonra ulusal meclisteki üçüncü parti durumuna düştü. 18 Şubat 2008’de Benazir Bhutto’nun Pakistan Halk Partisi (PPP)’nin en yüksek oyu aldığı ve en çok sandalyeyi kazandığı genel seçimler yapıldı.
7 Ağustos 2008’de seçimin iki galibi olan PPP ve PML-Q, Cumhurbaşkanı Müşerref’i istifaya zorlamaya ve görevden almaya karar verdi. Müşerref istifa etmeyi reddetti. Ancak Müşerref hakkında bir suç duyurusu taslağı hazırlanmış ve meclise sunulacaktı. Dosya kabarıktı. Müşerref’in, suikasta kurban giden Eski Başbakan Benazir Bhutto’yu öldürüleceğine dair istihbarat almasına rağmen yeterince korumadığı ve 2008’de ordunun düzenlediği bir operasyonda öldürülen aşiret lideri Nevab Ekber Bugtî’nin ölümünden sorumlu olduğu ileri sürülmekteydi. Müşerref, Pekin Yaz Olimpiyatları için ayrılışını bir gün erteledi. 11 Ağustos’ta hükûmet ulusal meclisi topladı.
Müşerref daha sonra 18 Ağustos 2008’de bir televizyon konuşmasında istifasını duyurdu. Basında çıkan haberlere göre, daha önce ülkeyi terketmesine izin verileceği konusunda kendisine güvence verilmişti.
Müşerref istifasının ardından Hacc ziyareti için Mekke’ye gitti. Daha sonra Ortadoğu, Avrupa ve ABD’de bir dizi konferans turuna çıktı. 23 Kasım 2008’de İngiltere’nin başkenti Londra’ya gidip yerleşti.
2010 yılında, Müşerref’in politikaları tarafından gerçekleştirilen tüm anayasa değişiklikleri, ülkeyi ilk konumuna geri getiren ve başbakanın yetkilerini geri getiren “18. Değişiklik” ile geri alındı. İktidarı esnasında ülkedeki demokratik süreci askıya almış ve iki kez olağanüstü hal ilan etm,i olan Müşerref, vatana ihanetten mahkum oldu. İktidarı sırasında hem liberal reformları hem de otoriter önlemleri uygularken aynı zamanda ittifaklar kurdu ve Belucistan’daki durumu etkiledi. Müşerref döneminin mirası, Pakistan’da geleceğin liderleri için uyarıcı bir hikâye işlevi görüyor.
Perwez Müşerref, Haziran 2010’da kendi siyasî partisi Bütün Pakistan Müslüman Birliği’ni kurdu.
Suudî Arabistan, devletler arasındaki mevcut anlaşmalara atıfta bulunarak ve doğrudan Nawaz Şerif’e baskı yaparak, anayasanın 6. maddesi uyarınca Müşerref’e karşı vatana ihanet suçlamalarının getirilmesini engellemek için nüfûzunu kullandı. Ama anlaşıldığı üzere, bu Şerif’in kararı değil, devletin kararıydı. Pakistan’ın devlet soruşturma kurumu FIA, Benazir Bhutto cinayeti dâvâsının şüphelisi olarak eski cumhurbaşkanı Perwez Müşerref’i belirlemişti.
11 Şubat 2011’de Terörle Mücadele Mahkemesi, Perwez Müşerref için tutuklama emri çıkardı ve O’nu Benazir Bhutto’yu öldürmek için komplo kurmakla suçladı. Bhutto’nun ölümüne dair iddiâlarla ilgili olarak, Müşerref’in Pakistan’da bulunan yaklaşık 824.000 Dolar değerindeki mal varlığı donduruldu. Mart 2011’de Sind Yüksek Mahkemesi, Müşerref’e karşı vatana ihanet suçlamalarını onayladı. Pakistan Talibanı, Müşerref’in intihar bombacılarına hedef olacağını duyurdu.
Müşerref, o yılki genel seçimlere katılmak için, dört yılık sürgünden sonra 24 Mart 2013’te Pakistan’a döndü, ancak ülkenin yüksek mahkemelerinin Nawab Ekber Bugti ve Benazir Bhutto suikastlarına karıştıkları iddiâsıyla kendisi ve döneminin başbakanı Şewket Azîz hakkında tutuklama emri çıkarması üzerine, seçimlere katılmaktan diskalifiye edildi. 16 Nisan 2013’te, Pakistan’a döndükten üç hafta sonra, Chitral’deki bir seçim mahkemesi, Müşerref’in siyasî emellerini etkili bir şekilde bastırarak seçimlere katılmaktan diskalifiye edildiğini ilan etti (birkaç seçim bölgesi daha önce Müşerref’in adaylıklarını reddetmişti). İki gün sonra, 18 Nisan’da İslamâbâd Yüksek Mahkemesi, 2007 yılında yargıçların tutuklanmasıyla ilgili suçlamalarla Müşerref’in tutuklanmasına karar verdi. Müşerref ülkeye döndüğünden beri teknik olarak kefaletle serbest bırakılmıştı ve mahkeme şimdi kefaletinin sona erdiğini açıkladı. Müşerref, güvenlik personelinin yardımıyla mahkemeden kaçarak çiftlik evine gitti. Ertesi gün, Müşerref ev hapsine alındı ancak daha sonra başkent İslamâbâd’daki polis merkezine sevkedildi. Bu tutuklama suçlamalarına ek olarak Senato, Müşerref’in 2007 olaylarıyla ilgili olarak vatana ihanetle suçlanmasını talep eden bir karar da kabul etti.
2013 seçimlerini yine Nawaz Şerif kazandı.
25 Haziran 2013’te Müşerref, iki ayrı dâvâda baş şüpheli olarak seçildi. İlk dâvâ anayasayı bozmak ve askıya almaktı, ikincisi ise Federal Soruşturma Dairesi’nin Benazir Bhutto’ya suikast düzenlemeye yönelik komployu soruşturmasıydı. Mahkeme, Belucistan eyaletinden bir siyasetçi olan Ekber Bugtî’yi öldürmekten Müşerref hakkında tutuklama emri çıkardı. Eski Başbakan Şewket Azîz ve Belucistan Eski Valisi Uweys Ahmed Ğanî de suçlandı. Müşerref, 2007’de Bhutto’ya suikast düzenlemekle ilgili olarak 20 Ağustos 2013’teki mahkemede de suçlandı. Müşerref, Benazir Bhutto’ya yönelik suikast girişiminde bir Rawalpindi mahkemesinde cinayet, cinayete komplo kurmak ve cinayete yardım ve yataklık etmekle suçlandı. Tüm suçlamaları uydurma olarak reddetti. 2 Eylül 2013 tarihinde, 2007’deki Lal Mescidi Operasyonu’ndaki rolü nedeniyle aleyhine bir ilk bilgi raporu kaydedildi.
Pakistan medyasının haberlerine göre, 3 Nisan 2014’te Müşerref, bir kadının yaralanmasıyla sonuçlanan dördüncü suikast girişiminden de kurtuldu.
19 Haziran 2015’te İslamâbâd’da bir yargıç, Müşerref için dîn adamı Abdul Raşîd Ğazî ve annesi Sahibe Xatun’u öldürmek suçundan tutuklama emri çıkardı. Cinayetlerin, Müşerref’in emriyle 2007’de İslamâbâd’da bir camiye düzenlenen baskın sırasında meydana geldiğine inanılıyor. Savunma daha önce, Müşerref’in sağlık durumunun kötü olduğuna işaret ederek tutuklama emrini boşa çıkarmaya çalışmıştı. Ancak yargıç, Müşerref’in defalarca televizyona çıkabilmesi durumunda mahkemeye çıkacak kadar sağlıklı olacağına karar verdi. Müşerref, kızının Karaçi’deki evinde yaşıyordu. Kötü sağlık durumuna işaret ederek, daha önce aleyhinde derdest olan dâvâda mahkemeye çıkmaktan kaçınabilmişti.
18 Mart 2016’da Müşerref’in adı “çıkış kontrol listesi”nden çıkarıldı ve tedavi gördüğü gerekçesiyle yurtdışına çıkmasına izin verildi. Böylece BAE’nin Dubey şehrine gitti ve sürgünde Dubey’de yaşadı. Müşerref, Pakistan’a dönme sözü vermişti, ancak bunu yapmadı.
Müşerref aleyhindeki dâvâ, kendisinin Dubey’e taşınarak Bhutto suikastı dâvâsında “kaçak” ilan edildiği aynı yıl olan 31 Ağustos 2017’de Şerif’in görevden alınmasından sonra da devam etti. Mahkeme ayrıca Pakistan’daki mülküne ve banka hesabına el konulmasına karar verdi.
Müşerref’in Londra ve Dubey’deki hastanelerde tedavi gördüğü nadir ve ciddi bir hastalık olan amiloidozdan muzdarip olduğu ilk olarak Ekim 2018’de açıklandı.
17 Aralık 2019 tarihinde Perwez Müşerref “vatana ihanet” suçlamasıyla gıyabında ölüm cezasına çarptırıldı, ancak idam cezası daha sonra Lahor Yüksek Mahkemesi tarafından iptal edildi. Böylece Müşerref, ölüm cezasına çarptırılan ilk Pakistan Ordusu Generali olmuştu. Müşerref karara itiraz etti ve 13 Ocak 2020’de Lahor Yüksek Mahkemesi, yargılamayı yapan özel mahkemenin anayasaya aykırı olduğuna karar vererek Müşerref’e verilen idam cezasını iptal etti.
Perwez Müşerref, uzun süreli bir amiloidoz vakasından muzdarip olduktan sonra 2022 yılında BAE’nin Dubey şehrindeki Amerikan Hastanesi’ne kaldırıldı. Bir yıldır bu hastanede tedavi gören Müşerref, 5 Şubat 2023’te hayata gözlerini yumdu.
AJANSLAR
5 ŞUBAT 2023