İsmail Kadare Vefat Etti

Parveke / Paylaş / Share

Uluslararası ödül sahibi ünlü Arnavut yazar İsmail Halit Kadare vefat etti. Kadare, 88 yaşındaydı.

 

     Uluslararası ödül sahibi ünlü Arnavut yazar İsmail Halit Kadare vefat etti. Kadare, 88 yaşındaydı.

     Eserleriyle Arnavutluk’ta geçmişteki komünist Enver Halil Hoxha diktatörlüğüne meydan okuyan İsmail Kadare, dün sabah kalp krizi nedeniyle başkent Tiran (Tirana)’daki evinden kaldırılıp Rahibe Teresa Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Arnavut edebiyatının dev ismi ve uzun süredir “Nobel Edebiyat Ödülü” için adı geçen İsmail Kadare’nin, bu sabah 88 yaşında hayatını kaybettiği açıklandı.

     Arnavutluk makamları, Kadare’nin ölüm nedenine veya yerine ilişkin henüz resmî bir açıklama yapmadı. Ülkenin üst düzey yetkilileri ise taziye mesajlarıyla Kadare’nin ölümünü doğruladı. Yayınevi editörü ölüm nedenini belirtmezken, hastanedeki bir hemşire, ünlü yazarın kalp krizi geçirdiğini bildirdi.

     Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bajram Begaj, yazarın ölümüne ilişkin yaptığı açıklamada, “Arnavutluk ve Arnavutlar edebiyat dehâlarını, Balkanlar efsanelerinin şairini, Avrupa ve dünya modern edebiyatın en ünlü temsilcilerinden birini kaybetti” dedi. Başbakan Edvin (Edi) Kristaq Rama ve Meclis Başkanı Lindita Nikolla da yayımladıkları taziye mesajlarında, İsmail Kadare’nin önemine değinerek, Arnavutluk ve Arnavutlar’ın kaybına dikkati çektiler.

     İSMAİL KADARE KİMDİR?

     İsmail Halit Kadare, 28 Ocak 1936 tarihinde Kral I. Zog olarak bilinen Ahmed Muhtar Zogolli’nin hükümdarlığı sırasında Arnavutluk Krallığı’nda doğdu. Ülkenin güneyinde, Yunanistan sınırına yakın Gjirokastër kentinde hayata gözlerini açtı. Babası postane çalışanı Halit Kadare, annesi ev hanımı Hatixhe Dobi’dir.

     Ailenin anne tarafından büyük-büyükbabası, Hoxhë Dobi olarak bilinen Bektaşîlik tarikatına mensup bir Bejtexhi idi. Müslüman bir ailede doğmuş olmasına rağmen İsmail Kadare’nin kendisi ateist oldu ve öyle yaşadı.

     İsmail Kadare’nin doğumundan üç yıl sonra faşist İtalya Başbakanı Benito Amilcare Andrea Mussolini’nin birlikleri Arnavutluk’u işgal etti ve Arnavutluk Kralı I. Zog’u devirdi. Bunu İtalya yönetimi izledi. İtalyan birlikleri geri çekildiğinde ve komünistlerin önderliğindeki Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti kurulduğunda, İsmail Kadare 9 yaşındaydı.

     Doğduğu şehir Gjirokastër’deki ilkokul ve ortaokula giden İsmail Kadare, henüz 12 yaşında bir çocukken ilk kısa öykülerini yazdı ve bunlar başkent Tiran’da çocuklara yönelik komünist bir yayın olan “Pionieri” (Öncü) dergisinde yayınlandı.

     Kadare, 1953 yılında henüz 17 yaşındayken Tiran’da düzenlenen bir şiir yarışmasını kazanıp Sovyetler Birliği (SSCB)’nin başkenti Moskova’ya giderek Maxim Gorki Edebiyat Enstitüsü’nde eğitim görme olanağı yakaladı. 1954’te 18 yaşındayken ilk şiir koleksiyonu olan “Frymëzime Djaloshare” (Çocuksu İlhamlar)’yi yayınladı. Nikíta Sergéeviç Hruşëv döneminde edebiyat okudu ve 1958’den 1960’a kadar yükseklisans yaptı. Eğitiminin amacı, “yeni Arnavutluk kültürünün inşâsına yardımcı olmak için komünist bir yazar ve ‘insan rûhlarının mühendisi’ olmak” idi. Moskova’da, proletaryanın kurtuluşu gibi devrimci komünist değerlerin idealize edilmiş tasviriyle karakterize edilen bir sanat tarzı olan “Sosyalist Gerçekçilik” bayrağı altında birleşen yazarlarla tanıştı. Ancak Kadare, “Sosyalist Gerçekçilik”in kurallarını reddetti ve dogmatizmin aksine kendisini içten içe yazmaya adadı.

     İsmail Kadare, Sovyetler Birliği’nde bulunduğu süre boyunca, 1957’de “Ëndërrimet” (Düşler) adlı bir şiir koleksiyonu yayınladı ve 1959’da Arnavutluk’taki sosyalist kariyerciliğin bir eleştirisi olan ilk romanı “Qyteti pa Reklama” (İşaretsiz Şehir)’yı yazdı.

     İsmail Kadare, Arnavutluk’un SSCB ile siyasî ve ekonomik bağlarını koparmasından önce, Ekim 1960’ta Arnavutluk devletinin emriyle ülkesine döndü. Sonraki 30 yıl boyunca Tiran’da, şu anda İsmail Kadare Evi Müzesi ve Arşivleri’nin bulunduğu bir apartman dairesinde yaşadı.

     Gazeteci olarak çalıştı, Arnavutça ve Fransızca eşzamanlı olarak yayınlanan edebiyat dergisi “Les Lettres Albanaises” (Arnavut Mektupları)’in genel yayın yönetmeni oldu ve ardından beş yıl boyunca edebiyat dergisi “Drita”ya katkıda bulundu.

     1961 yılında “Şekülli im” (Benim Yüzyılım) adlı şiir kitabını yayımladı. Çalışmaları özellikle Arnavut gençleri arasında popülerdi. O zamanlar bir kız öğrenci olan yazar Helena Gushi (sonradan Helena Kadare), genç yazara bir hayran mektubu yazdı ve bu mektup, 1963’te evlenmelerine yol açtı.

     İsmail Kadare, 1963 yılında 26 yaşındayken, II. Dünya Savaşı (1939 – 45)’ndan 20 yıl sonra, ölen İtalyan askerlerinin kalıntılarını bulmak ve onları geri getirmek için Arnavutluk’a gönderilen bir ordu generali ve rahip hakkındaki “Ölü Ordunun Generali” romanını yayınladı. Cenaze için İtalya’ya gitti. Roman, sosyalist idealleri hiçe saydığı ve koyu tonu nedeniyle Arnavut edebiyat eleştirmenleri tarafından eleştirildi. Dolayısıyla roman, komünist devrimi yücelten dönemin diğer Arnavut yazarlarının romanlarıyla tam bir tezat oluşturuyordu. Bu roman, daha sonra üç filme ilham kaynağı olacaktı: 1983 yapımı İtalyanca Il Generale dell’Armata Morta” (Ölü Ordunun Generali), 1989 yapımı Fransızca “La Vie et Rien d’Autre” (Hayat ve Hiçbir Şey Ama) ve 1989 yapımı Arnavutça “Kthimi i Ushtrisë së Vdekur” (Ölü Ordunun Dönüşü).

     1964 yılında “Përse Mendohen Këto Male” (Bu Dağlar Ne Düşünüyor?) adlı eserini yazdı. 1965’te edebiyat dergisi “Nëntori”de yayınlanan bir sonraki kısa romanı “Përbindëshi” (Canavar), “çökmüş” olarak etiketlendi ve yayınlandıktan sonra yasaklandı. Bu, Kadare’nin ikinci yasağıydı.

     1967 yılında kominist Arnavutluk kendi “Kültür Devrimi”ni başlattı. İsmail Kadare, köylüler ve işçilerle birlikte yaşamı öğrenmek için diğer Arnavut yazarlarla birlikte iki yıl boyunca kırsaldaki Berat’a sürgüne gönderildi. O dönemde iki Arnavut oyun yazarı da sekizer yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Arnavut yazar ve sanatçılar, Arnavutluk dışındaki dünyanın kendilerine destek vermeyen kayıtsızlığıyla karşılaştı.

     1970 yılında Kadare, “Kështjella” (Kale veya Kuşatma) adlı romanını yayınladı. 1971’de ise, anlatıcının, eski taş şehir memleketi II. Dünya Savaşı’na yakalanan ve sırasıyla Yunan, İtalyan ve Alman kuvvetleri tarafından işgal edilen genç bir Arnavut çocuğu olduğu “Taştaki Tarih” romanını yayınladı. Roman “sihirli gerçekçilik” olarak tanımlandı.

     İsmail Kadare, 1975’te Arnavutluk komünist bürokrasisini alaya alan “Kızıl Paşa” başlıklı siyasî şiiriyle yetkilileri kızdırdıktan sonra, suçlandı, vurulmaktan kılpayı kurtuldu ve en sonunda el işçiliği yapmak üzere ülkenin derinliklerindeki ücra bir köye gönderildi. Tiran’a döndükten sonra Kadare giderek daha fazla kısa roman yayınlamaya başladı.

     1978’de, bir Arnavut keşişin anlattığı, 1377 yılında Balkanlar’da geçen siyasî bir hikâye olan “Üç Kemerli Köprü” romanını yayınladı. 1980’de ise, 1930’larda Kuzey Arnavutluk’un dağlık bölgelerinde asırlık misafirperverlik geleneğini, kan dâvâlarını ve intikam cinayetlerini konu alan “Kırık Nisan” romanını yayınladı.

     1981’de Kadare, anti-totaliter bir fantastik roman olan “Düşler Sarayı”nı yayınladı. Bu kitap yayınlandıktan sonra okuyucular, kitabın totalitarizm eleştirisi ile mevcut Arnavutluk hükûmeti arasında karşılaştırmalar yapmaya başladı. Aynı yıl Kadare, Çin – Arnavutluk ayrılığını hicivli bir şekilde anlatan “Konser” adlı romanını bitirdi, ancak bu roman yetkililer tarafından eleştirildi ve 1988 yılına kadar yayınlanmadı.

    Komünist Arnavut lider Enver Hoxha, II. Dünya Savaşı’nın sonundan 1985 yılına kadar Stalinist zorla kolektifleştirme ve baskı rejimine başkanlık etti. Kadare’yi ortadan kaldırma sürecini başlattı, ancak Batı’nın tepkisi nedeniyle geri adım attı. Ancak her gece Kadare’nin dairesinin önünde yetkililer bulunuyordu.

     Ocak 1985’te Kadare’nin “Ayışığı Gece” adlı romanı yayımlandı ancak yetkililer tarafından yasaklandı. 9 Nisan 1985’te Enver Hoxha komaya girdi; ertesi gece 76 yaşında öldü. Hasta diktatörün ölüm akşamı Yazarlar Birliği, Arnavutluk Politbürosu ve Komünist Parti Merkez Komitesi üyeleri, “Ayışığı Gece” romanını kınamak için aceleyle bir toplantı düzenlediler.

     1990 yılında İsmail Kadare, komünist Arnavutluk’un ikinci ve son lideri olan Cumhurbaşkanı Ramiz Tafë Alia’dan insan hakları ihlallerine son vermesi, demokratik ve ekonomik reformları uygulaması ve Arnavutluk’’taki izolasyona son vermesi yönünde çağrıda bulunduğu bir toplantı talep etti. Kadare, Alia’nın yavaş tepkisinden dolayı hayâl kırıklığına uğradı.

     Ekim 1990’da, Arnavutluk hükûmetini eleştirdikten, izolasyon yanlısı Arnavutluk’un demokratikleşmesi çağrısında bulunduktan ve yetkililerin öfkesi ve “Sigurimi” gizli polisinin tehditleriyle karşı karşıya kaldıktan sonra İsmail Kadare, Fransa’dan siyasî sığınma aldı. Paris’e taşındı. Resmî Arnavut basın ajansı, “bu çirkin eyleme” ilişkin bir açıklama yayınlayarak tepki gösterdi ve Kadare’nin “kendisini Arnavutluk düşmanlarının hizmetine adadığını” söyledi. Bazı aydınlar, büyük bir kişisel riski göze alarak, yetkililerin “hain” ilan ettiği Kadare’yi kamuoyu önünde desteklediler.

     İsmail Kadare, siyasî sığınma hakkı alıp Fransa’ya yerleştikten sonra yazmaya devam etti. Paris’teki sürgünü verimli geçti ve hem Arnavutça hem de Fransızca yazarak daha başarılı olmasını sağladı.

     1992 tarihli romanı “Piramit”, M. Ö. 26. yy’da Mısır’da geçen ve Büyük Xeops Piramidi’nin inşâsının ardındaki entrikalara odaklanan siyasî bir alegoridir. Bu kitapta Kadare, herhangi bir diktatörün hiyerarşiye ve işe yaramaz anıtlara duyduğu sevgiyle alay ediyordu.

     1992 yılında İsmail Kadare, “Prix Mondial Cino Del Duca” edebiyat ödülüne layık görüldü.

     Kadare’nin 1996 tarihli romanı “Spiritus”, edebiyat kariyerinde anlatı ve kompozisyon açısından bir dönüm noktası oldu. İçinde iki hayâlet, Komünizm sonrası dünyaya geri dönüyor. Bu romanın etkisi Kadare’nin sonraki tüm romanlarında hissedilir.

     1996 yılında İsmail Kadare, “Institut de France” eğitim topluluğunu oluşturan beş akademiden biri olan Fransa Ahlak ve Siyasal Bilimler Akademisi’nin ömür boyu üyesi oldu.

     1998 yılında Avusturya’da uluslararası “Herder Ödülü”ne layık görüldü.

     2003 yılında Romanya’da uluslararası “Ovid Ödülü”nü ve Kosova Cumhurbaşkanı’ndan “Prizren Birliği Başkanlık Altın Madalyası”nı aldı.

     2005 yılında Büyük Britanya ve Kuzay İrlanda Birleşik Krallığı’nda “Man Booker Uluslararası Ödülü”nü aldı.

     2008 yılında İtalya’da “Flaiano Ödülü”nü aldı.

     2008 tarihli romanı “Taş Şehrin Düşüşü”, Kosova’da “Rexhai Surroi Ödülü”ne layık görüldü.

     Kadare, edebî çalışmalarından dolayı 2009 yılında İspanya’da “Asturias Prensi Edebiyat Ödülü”ne layık görüldü.

     2013 yılında “Bağımsız Yabancı Kurgu Ödülü” için kısa listeye alındı.

     İsmail Kadare, 2015 yılında İsrail’de iki yılda bir düzenlenen “Kudüs Ödülü”ne layık görüldü. Arnavutluk ile Yahudîler arasındaki ilişkiye değinen Kadare, şunları söyledi: “İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudîler’e yardım eden dünyadaki birkaç ülkeden birinden geliyorum. Oradaki Yahudî sayısının savaşın başında 200’den 2000’e arttığına inanıyorum. Krallık döneminde, Komünizm döneminde veya sonrasında Arnavut nüfûs her zaman Yahudîler’i savundu. Holokost sırasında Arnavutlar Yahudîler’i Naziler’e teslim etmeyi reddettiler ve birçok Arnavut, Arnavutluk’a kaçan Yahudî mültecileri korumak için büyük çaba harcadı. ğını belirtti. Arnavutluk ve İsrail, bazen düşman olan bir mahallede hayatta kalma mücadelesi deneyimini ortak olarak paylaşıyorlar.”

     2016 yılında İsmail Kadare, Fransa Cumhurbaşkanı François Gérard Georges Nicolas Hollande tarafından kendisine verilen ödülle, ödül alan ilk Arnavut “Commandeur de la Légion d’Honneur” oldu. Aynı yıl ayrıca Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bujar Faik Nishani tarafından, Arnavutluk’un en yüksek nişanı olan “Arnavutluk Ulusal Bayrağı Nişanı” ile ödüllendirildi.

     2018 yılında İtalya’da “Uluslararası Nonino Ödülü”nü kazandı.

     İsmail Kadare, 1990 yılında Fransa’ya iltica edene kadar Arnavutluk’un başkenti Tiran’da yaşamıştı. Tiran’daki dairesi 2019 yılında, yazarın eserlerinin ve yaşamının sergilendiği bir müzeye dönüştürüldü.

     Kariyeri boyunca edebî eserleri nedeniyle, 2019 yılında Güney Kore merkezli uluslararası bir ödül olan “Park Kyong-ni Ödülü”nü kazandı.

     2020 yılında yarı otobiyografik romanı “Oyuncak Bebek” yayınlandı. Bu roman, Kadare’nin kendi hayatında annesine ve ülkesine olan karmaşık bağlarına odaklanıyor.

     Balkanlar’da edebiyatın gelişimine yaptığı katkılardan dolayı 2020 yılında “PRO-ZA Balkan Uluslararası Edebiyat Festivali” tarafından verilen “2020 Prozart Ödülü”nü de kazandı.

     2023 yılında uluslararası yazarlığa ömür boyu yaptığı katkılardan dolayı “Amerika Edebiyat Ödülü”nü kazandı.

     2023 yılında kendisine Kosova vatandaşlığı verildi.

     Arnavut romancı, şair, denemeci, senarist ve oyun yazarı İsmail Kadare, önde gelen uluslararası bir edebiyatçı ve entelektüeldi. Kendisini uluslararası alanda üne kavuşturan ilk romanı “Ölü Ordunun Generali” yayımlanıncaya kadar şiire ağırlık vermişti. Kadare tam 15 kez “Nobel Edebiyat Ödülü”ne aday gösterildi.

     Arnavut yazar Helena Gushi ile evli ve iki kız çocuğu babasıdır. Kızlarından biri olan Besiana Kadare, Arnavutluk’un Birleşmiş Milletler Büyükelçisi ve Küba Büyükelçisi olup, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 75. oturumunda “başkan yardımcısı” olarak görev yaptı.

     İsmail Kadare’nin eserleri; 80’den fazla roman, oyun, senaryo, şiir, deneme ve öykü derlemesini kapsıyor. Usta yazarın eserleri 45 dile çevrildi ve bir dizi uluslararası ödül kazandı.

     Yıllar süren sağlık sorunlarının ardından İsmail Kadare, 1 Temmuz 2024’te Tiran’daki bir hastanede kalp durması nedeniyle hayatını kaybetti.

     AJANSLAR

     1 TEMMUZ 2024

 


Parveke / Paylaş / Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir