Balıkesir (Balakhisar-ı Karesî) ilimizin Bandırma (Panderma) ilçesinde Manyas Gölü kıyısında Lidyalılar tarafından saldırılardan korunma amaçlı inşâ edilen 137 m’lik sur bulundu.
Balıkesir (Balakhisar-ı Karesî) ilimizin Bandırma (Panderma) ilçesinde Manyas Gölü kıyısında, Anadolu’da hüküm sürmüş birçok medeniyetten izler taşıyan Daskyleion antik kentinde, Lidyalılar tarafından saldırılardan korunma amaçlı inşâ edilen 137 m’lik sur bulundu.
Geçmişi 3000 yıl öncesine dayanan, Ergili mahallesindeki antik kentte 1954 yılında başlatılan kazı çalışmaları, son yıllarda Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaan İren’in başkanlığında devam ediyor. Bu yıl Ağustos ayında başlayan kazı çalışması, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Geleceğe Miras Projeleri Daire Başkanlığı, Balıkesir Valiliği, Büyükşehir, Bandırma ve Manyas Belediyeleri ile Ergili Mahallesi Muhtarlığı’nın destekleriyle yürütülüyor.
Daha önce ulaşılan Frig surunun hemen doğusunda 20 kişilik ekiple gerçekleştirilen çalışmada, kentin düşmanların saldırılarından korunması amacıyla Lidyalılar tarafından andezit ve kireç taşından yapıldığı belirlenen 2700 yıllık başka bir duvar tespit edildi. Kazı ekibinin titizlikle çalışmalara devam ettiği bölgede ortaya çıkarılan Lidya surunun en yakın örneğinin, Ankara (Engurî) ilinin Polatlı (Polad) ilçesindeki Gordion antik kentinde görüldüğü belirlendi. Görselliğiyle ziyaretçilerin ilgisini çeken surun, bölge turizmine katkı sağlaması hedefleniyor.
Kazı ekibinde yer alan uzman arkeolog Yeşim Kirman, Lidya suruna ait 8 sıra taş blokun açığa çıkarıldığını anlattı. Anıtsal surun özelliklerine ilişkin bilgi veren Kirman, “Açığa çıkardığımız anıtsal sur duvarı, kenti doğudan gelen düşman askerlerinden korumak için yüksek yapılmış. Yaptığımız çalışmalar sonucu bu duvarın yüksekliğinin en iyi korunmuş yerinde 5 m’ye ulaştığını ve surun alt kot seviyesinin en az 2 m daha aşağıda olduğunu söyleyebiliyoruz” dedi. Kirman, henüz kazılmayan bölümde en az 2 m daha devam ettiği düşünüldüğünde, 137 m uzunluktaki surun yüksekliğinin 7 m’den fazla olduğunu ifade etti. Bazı bölümleri destek amaçlı olarak basamak şeklinde inşâ edilen duvarın en az 3 evreli olduğunu belirten Kirman, “Kireç ve andezit taşından yapılmış olan duvarın üst kotlarında yer yer konglomera taşı (kum ve çakılların basınçla birleşmesi ve zamanla sertleşmesi sonucu oluşan kütleler) ile karşılaşıyoruz. Bu aslında bizim duvarın evresiyle alakalı düşünmemiz gereken bir soru işaretidir. Duvarın üstteki ilk sırasına baktığımızda ise birkaç taşın arasında Horasan harcı ile karşılaşıyoruz. Ortaçağ’da bu duvarın tekrar onarım görmüş olabileceğini, tamir edilerek sonraki dönemlerde de kullanıldığını söyleyebiliriz” diye konuştu. Kirman, antik kente güneyden bakıldığında art arda görülebilen Lidya suru ile Frig surunun bu konumunun ziyaretçiler tarafından Daskyleion’un tarihsel sürecinin anlaşılması için kolaylık sağlayacağını vurguladı. Ayrı medeniyetler tarafından inşâ edilen iki surun farklılıklarına değinen Kirman, şunları kaydetti: “Frig suru 2 yüzlü bir duvar şeklinde yapılmış, duvarın dış yüzünde kuru taş tekniği ile küçük boyutlu kesme taşlar kullanılmış. İç yüzünü ise moloz taşlar koyarak 3 m kalınlıkta sağlam bir duvar yapmaya çalışmışlar. Lidya suru ise büyük boyutlu blok taşlar ile daha büyük ve görkemli yapılmış. Şu anda kuzey kısımda duvarın 47. metresinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çalışmalarımız hızlı ve sistemli ilerliyor. Bundan sonra ise toprak zeminden aşağı doğru seviye inerek duvarın yüksekliğine ilişkin çalışmalarımıza devam edeceğiz. Ekibimiz çok uyumlu çalıştığı için bu durum hızımızı ve motivasyonumuzu artırıyor. Ortaya çıkardığımız bu sur, tarihsel süreçte önemli. Arkeolojik bulgular açısından oldukça zengin bir kentteyiz.”
ANADOLU AJANSI
8 ARALIK 2024