(*) Oniki bölüm önce başladığımız “Endülüs Dosyası”na kaldığımız yerden devam ediyoruz.
– – – – –
■ BİR PORTRE | ENDÜLÜS İSLAM MEDENİYETİ’NİN EN BÜYÜK SANATÇISI: KÜRT MÜZİSYEN ZİRYAB
Bir insan, tek başına dünyayı değiştirebilir mi?
Normal bir insan aklıyla düşünürsek; böyle birşey çok zor ve imkânsız görünüyor. Fakat tarihin derinliklerine indiğimizde, üzerinde yaşadığımız gezegendeki insan denen canlı türünün tarihsel yolculuğu bizi şaşırtmaya devam ediyor.
Zirâ, antik uygarlıkları ve dînler tarihini araştırıp kaleme aldığım başka bir kitabımda söylediğim gibi: “Öyle bir gezegende yaşıyoruz ki; burada gerçekler, hayâllerden daha fantastiktir.”
Muazzam bir uygarlık olan Endülüs İslam Medeniyeti (711 – 1492), Doğu (Müslüman ve Yahudî) ve Batı (Hristiyan ve Yahudî) kültürlerine yalnızca bilim, edebiyat, mimarî, coğrafyacılık, şehircilik alanlarında değil, sanat alanında da olağanüstü etkileri olmuş ve bu kalıcı etkileri halen süren muhteşem bir tarihsel mirastır.
Bu muazzam uygarlığın en muazzam sanatçısı, “Endülüs’ün Sanat Güneşi” olarak adlandırılan Kürt müzisyen Ziryab (Zêrav) ya da gerçek adıyla Ebû Hesen Ali bin Nafî (Bavê Hesen Ali kurê Nafî) (789 – 857)’dir.
Endülüs İslam Medeniyeti’nin en büyük sanatçısı. Hatta, etkileri bakımından, belki de dünya tarihinin en büyük sanatçısı.
Kürt musikîşinas Ziryab, hakikaten “mucize” bir insandı. Tarihte O’nun gibisi az bulunur hatta belki de yoktur. Çünkü Ziryab, bir insanın tek başına bir ülkeyi, hatta bir kıtayı değiştirebileceğine, hatta bir insanın tek başına dünyayı değiştirebileceğine somut bir örnektir. Ziryab, bir insanın tek başına dünyanın sosyolojik ve kültürel çehresini nasıl değiştirebileceğini gösteren emsalsiz bir örnektir.
O öyle bir kültürel devrim gerçekleştirdi ki, insanlık tarihinde bu büyük devrimin bir emsali yoktur.
Konuyu anlatmaya başlamadan önce, üç önemli hususun bilinmesinde fayda var:
1 – Ziryab ile ilgili bu yazımızı okuduğunuzda, anlatacaklarımıza inanmakta gerçekten zorluk çekeceksiniz. Okuduklarınıza inanmayacaksınız. Bunda pek haksız da sayılmazsınız, çünkü inanmak gerçekten zor. Böyle bir insanın yaşamış olabileceğine ve bütün bunları gerçekleştirmiş olabileceğine, aklen ve mantıken inanmamız, inanabilmemiz hakikaten çok güç.
2 – Fakat buna rağmen, bütün bunlar gerçektir, dünyanın da kabul ettiği tarihsel gerçeklerdir. Yani her ne kadar “inanılmaz” olsa da, bütün dünyanın, tarihçilerin ve bilim insanlarının doğru kabul ettiği tarihsel gerçeklerdir. Hiçbiri uydurma değildir, hatta abartı bile değildir. Hepsi gerçektir.
3 – Ziryab bir Kürt müzisyendir ve yaptıkları bir gerçek olduğu gibi, Kürt oluşu da tartışmaya açık bir konu değildir. O’nun Kürt olduğunu bütün dünya kabul etmektedir, tarihçiler ve bilim insanları O’nun Kürt olduğu konusunda tam bir fikirbirliği içindedirler. Yani yaptıkları tartışmaya açık bir konu olmadığı gibi, Kürt oluşu da kesin bir gerçektir.
Siz sevgili okurlarımızın, bu yazımızı okurken, bu üç hususu dikkate alarak okumanızı rica ediyorum. Bu, daha önceki bazı çalışmalarımız gibi, “bunları kimse bilmiyordu, ama biz ortaya çıkardık” türünden bir çalışma değildir. Burada dünyanın bilmediği ama bizim ortaya çıkardığımız hiçbir şey yok. Bu yazımızda, bütün tarihçilerin ve bilim insanlarının bildiği ve tüm dünyanın kabul ettiği bilgileri aktaracağız.
Ziryab neler mi yaptı?
İnanması gerçekten güç, ama bunların hepsi gerçektir, tarihsel gerçeklerdir:
* Kürt musikîşinas Ziryab, Avrupa kıtasında ilk müzik okulunu açan kişidir. Ziryab’ın açtığı ve yönettiği müzik okulunda sadece Müslüman ve Yahudî öğrenciler değil, aynı zamanda birçok Avrupa ülkelerinden gelip eğitim alan Hristiyan öğrenciler de bulunmaktaydı. Bu kişiler Fransa ve İtalya’dan, hatta tâ İsviçre ve Almanya’dan Endülüs (İspanya)’e gelip Ziryab’ın Córdoba’daki okulunda müzik ve sanat eğitimi görmüş ve kendi ülkelerine geri dönmüşler, Kürt müzisyen Ziryab’ın musikîsiyle Avrupa’da yüzyıllar sonraki “Reform” ve “Rönesans” hareketlerinin ilk nüvelerini atan uyanış hareketine katkıda bulunmuşlardır.
* Çokdînli ve çokkültürlü Endülüs’te kısa sürede tüm İberya’da öncelikle müzisyen kimliğiyle ünlenen Ziryab, Kurtuba (Córdoba) şehrine gelmeden önce yaşadığı yerlerde geleneksel Kürt müziği olan dengbêjliği ve özellikle Kürdistan ile Mezopotamya ezgilerini Arap, Berberî ve Afrika motifleriyle harmanlayıp birikimini zenginleştirerek Endülüs İspanyol – Katalon kültür mirasına katkıda bulunmuştur.
* Ziryab’dan önce ud, dört telli bir enstrümandı ve bunlar dört tabiâta karşılık gelmekteydi. Ziryab uda beşinci teli ekleyen kişidir ve O’ndan sonra ve halen dahi ud her yerde beş telli bir enstrümandır.
* Kürt musikîşinas Ziryab, ayrıca Kürdistan’da müzik söylerken ağırlıklı olarak kullanılan ve Kürtler’in “tembur” dediği saz aletini de İspanya’ya taşımıştır. Avrupa saz ile tanışmıştır.
* Ziryab, tar ve setarı da Córdoba’ya getirmiş ve bu çalgı daha sonra İspanyol gitarına dönüşmüştür.
* Bugün İspanya dendiğinde ilk akla gelen şeylerden biri olan flamenco (flamenko) müziğinin mucidi de Kürt müzisyen Ziryab’dır.
* Günümüzdeki gitarın ve flamenco (flamenko) müziğinin mucidi olan Ziryab’ın etkisi Avrupa ile sınırlı değil, tâ Güney Amerika’ya kadar uzanıyor. Kezâ Latin Amerika dünyasının meşhur müzik türlerinden olan Arjantin’deki “tango”, Uruguay’daki “milonga” ve Brezilya’daki “samba”, Ziryab sayesinde şöhrete erişip yaygınlaşmıştır.
* Kuzey Afrikalılar, şu an kendi müziklerinin atası olarak Kürt müzisyen Ziryab’ı görmektedirler.
* Ziryab’ın kızı Hamdûne, bu asil Kürt kadını, Avrupa’da ve dünyada kızlar için ilk müzik okulunu açan insandır.
* Avrupa’da eskiden insanlar yerde yemek yiyorlardı. Yemeği masada yeme kültürünü de Kürt dahi Ziryab başlatmıştır ki, bugün küresel bir kültürdür ve tüm dünyada yemekler masada yenir. Çatal ve bıçağın kullanımını da dünyaya yine muhteşem Kürt zekâsı Ziryab öğretmiştir.
* Ziryab’dan önce, yemekler çıplak sofrada sade bir şekilde servis ediliyordu. Sofra kurulurken, piknik yapar gibi tüm yiyecekler sofraya diziliyordu. Ziryab, piknik yapar gibi tüm yemeklerin sofraya dizilmesi yerine belli bir sırayla gelmesi ve çorba ile başlayıp tatlı ile sona ermesi yemek faslını başlatan kişidir ki, halen tüm dünyadaki küresel yemek kültürü budur. Aşamalı yemek yeme yöntemini (önce çorba, sonra ana yemek, en sonda da tatlı) 9. yy’da İspanya’da icad eden ve popülerleştiren kişi Kürt dehâ Ziryab’dır ve buradan diğer Avrupa ülkelerine, sonradan tüm yeryüzüne yayılmıştır.
* Ziryab, insanlara o zamana kadar altın veya gümüş tabaklarla sunulan yemekleri, billurdan tabaklarla sunmayı öğretmiştir. Çünkü züccaciyeler hem daha kolay yıkanıp temizlenmekte, hem güzel ve hem de diğerlerinden daha ucuz temin edilmekteydi.
* Endülüs toplumunu kültür, âdet ve alışkanlıklar bakımından bir üst aşamaya taşıyan kişinin adıdır, Ziryab. O sofra âdâbını iyi biliyordu; ziyafet masalarına örtü serdirtmiş, yemek sırasında çok amaçlı birkaç mendil / peçete bulundurularak, ağız ve ellerin silinmesi, lekeden korunmak için boyundan göğse doğru sarkıtılması gibi amaçlar için kullanılmasını sağlamıştır.
* Avrupa’da eskiden insanlar içeceklerini metal tastan içiyorlardı. İçecekleri zarif cam bardaklarda içmeyi öğreten ve bu kültürü başlatan da mucize Kürt Ziryab’dır. Gümüş tabaklar ve cam bardağı (kadeh) kullanmak O’nun eseridir.
* Şarap içme kültürünü ve yemekleri şarapla beraber yeme geleneğini de Ziryab başlatmıştır.
* Mucize bir insan olan Kürt dehâsı Ziryab, dünyanın en lezzetli mutfağı olan Kürt mutfağından tarifler getirerek ve bunları tanıdığı diğer kültürlere ait Arap, Berberî ve İspanyol – Katalon mutfaklarıyla çeşitleyerek, adetâ kendisiyle özdeşleşen yeni bir mutfak kültürü yaratmıştır. Bu tariflerden biri, bugün halen O’nun adıyla İspanya ve çevre ülkelerde sofralarda yerini almaktadır: “Ziriabí” (Ziryabî).
* Bugün Avrupa ve Afrika’da, özellikle de İspanya ve Fas’ta, ölümsüz Kürt aklı Ziryab’ın ismini taşıyan yemekler, tatlılar, börekler ve kekler vardır ve bu lezzetler halen dahi bu kadim coğrafyalarda sofraları süslemektedir.
* Eskiden diş macunları, tıpkı ilaçların tadı gibi kötü ve rahatsız edici bir tada sahipti. Ziryab onun yerine bugün tüm dünyada kullanılan şeker gibi tatlı ve hoş kokulu diş macununu üreten insandır. Bu yüzden, muhteşem Kürt bilge Ziryab, bugün tüm dünyada, diş fırçasının ve diş macununun mucidi olarak kabul edilir.
* Ziryab, kötü kokulardan kurtulmak için mürdesengden oluşan bir deodorant icad eden kişidir. O zamana kadar Endülüs’te bunu kullanan hiç kimse yoktu ve krallar ter kokusundan kurtulmak için gül suyu veya reyhan kullanmaktaydılar.
* Kürt mucid ve bilge Ziryab, Endülüs halkının yataklarında keten ve tüylü çarşaf, nevresim yerine yumuşak ve ince nevresim kullanmalarını da önermiştir. Bunun yanısıra, çamaşırların beyazlatılması ve bulaşıklardaki yağ lekelerinin giderilmesi için tuz kullanmayı öğretmiştir. İnsanlar bu yöntemi denediklerinde O’na teşekkür etmişlerdir.
* Ziryab moda, saç stilleri ve hijyen konusunda ekoller yaratan, zamanının önemli bir trend belirleyicisiydi. Öğrencileri bu trendleri Avrupa ve Kuzey Afrika’ya taşıdılar. Yüzyıllar boyunca ve halen dahi birçok kozmetik firması Ziryab’ın ismini kullanmakta, onlarca otel, restoran vb. mekânlara “Ziryab” ismi verilmekte, birçok müzisyen Ziryab’a albüm ve şarkılar ithaf etmektedir.
* Ziryab’dan önce, mevsime göre giyim tarzı yoktu; insanlar hava sıcak olduğunda ince, soğuk olduğunda kalın giyinirdi. Tüm giyim tarzı bundan ibaretti. Ziryab dünyaya aynı zamanda neyi, nasıl giyeceklerini de öğretmiştir. Halklara mevsime göre giyinmeyi göstermekle yetinmedi, canlı ve renkli kıyafetlerle yeni bir moda dahi oluşturdu. Ziryab, hava ve mevsime göre kıyafet değiştirerek bir moda başlattı. Buna göre; yaz boyunca beyaz ve açık renkli hafif kıyafetler, ilkbaharda renkli ipekli giysiler, sonbahar ve kış aylarında ise kalın ve yünlü elbiseler giyilmeye başlandı.
* Ziryab sadece mevsimlere ve aylara göre değil, bir günün vakitleri olan sabah, öğleden sonra ve akşam için farklı kıyafetler bile önerdi.
* Kıyafet konusunda Kürdistan ve Mezopotamya’da yaygın olan pamuklu dokuma kumaş üzerine siyah veya lacivert dikey çizgili kıyafetleri İspanya’ya ve Avrupa’ya tanıtmış ve bu giyim tarzı çok beğeni görmüştür. Özellikle Fas ve diğer Kuzey Afrika ülkelerinde bu giyim tarzı halen mevcuttur. Kürtler’in geleneksel giyim tarzına ait olan ve özellikle evin içinde giyindiğimiz, Türkiye’deki bir televizyon dizisinde sürekli bu kıyafetle oturan “Ğafur” karakterinden dolayı “Ğafur pijaması” dediğimiz çizgili pijamayı Kürt zekâsı Ziryab gidip İspanya’da tanıtmış ve popüler hale getirmiştir. Sonra bu tür kıyafet şekli çeşitli cemiyetlerin, kültür ve kurumlarının, sonra da spor kulüplerinin kıyafeti olmuştur. Günümüzde dünyadaki tüm ülkelerin spor liglerinde futbol takımlarının iki renk çizgili formalar taşımasının sebebi işte budur. Yani bugünkü futbol takımlarının iki renk çizgili formaları bile, köken itibariyle Kürtler’in geleneksel çizgili pijamasına dayanıyor.
* Ziryab İspanya ve Avrupalılar’ın saç modellerini de belirledi. O’nun gelmesinden önce Avrupalı kadın ve erkekler saçlarını uzatmakta ve ortadan ikiye ayırarak, kulaklarını ve yanaklarını kapatacak şekilde taramaktaydılar. O, kâkülü alnı örtecek kadar kısaltılarak ve yana bırakılan zülüfleri kulağa doğru sarkıtarak oluşturduğu kısa saç modeliyle yeni bir moda başlattı. Ayrıca erkekler arasında traş olmayı popüler hale getirdi ve yeni saç kesimi trendleri belirledi. Ziryab, kendisinin ve eşinin de saçlarını bu modellerde kesmiştir. Bugün “Amerikan traşı” olarak bildiğimiz ve böyle isimlendirdiğimiz traş biçimi aslında Kürt aklı Ziryab’ın icadı olan “Kürt traşı”dır.
* Ziryab’ın iki kızı Uleyye ve Hamdûne, Avrupa’da ve dünyada kadınlar için ilk güzellik salonlarını açan kişilerdir. Dünyadaki ilk güzellik salonlarını bu asil Kürt kadınları açmıştır. Bu iki Kürt kızkardeş, bu ilk güzellik salonlarını, bugünkü İspanya’nın Sevilla şehrinde açtılar. Bu muhteşem Kürt kadınları, o zamanlar için cüretkâr olan saç modelleri yarattılar. Burada güzellik ve cilt bakım metotları geliştirmiş ve öğretmişlerdir.
* Kürt aklı Ziryab’ın etkisiyle İspanya ve Avrupa’da mobilya biçimlerinde bile değişiklikler oldu. Mutfak işleri ve masa düzenlemesi bir sanat mertebesine yükseldi.
* Kürt aklı Ziryab, dünyanın en ciddi ve zekâ gerektiren satranç oyununu Avrupa’ya taşıyan ve tanıtan kişidir, aynı zamanda. O zamanlar adı “şahmat” idi ve Avrupa ülkelerinde halen bu isimle nitelenir.
* Kürt zekâsı Ziryab, Kürtler’in Zerdüştî ulusal bayramları olan Newroz (Nevruz) ve Mihrican bayramlarını da kendisiyle beraber İspanya’ya götürmüştür. Ziryab’ın o topraklara gitmesinden sonra ve orada kültürel devrim yapmasıyla birlikte, Newroz Bayramı, Endülüs İslam Medeniyeti tarafından her 21 Mart’ta “resmî bayram” olarak kutlanmıştır.
* İlk uçan insan tasarımı da O’na aittir. Ziryab’ın yetiştirdiği Berberî gökbilimci Abbas bin Firnas, daha sonra insanlık tarihinde uçmayı başaran ilk insan olmuştur.
Evet… İnanması güç geliyor ama bunların hepsi gerçektir ve bu yazımızda bunların tamamını sizlere delilleri, kaynaklarıyla anlatacağız.
Ziryab’ın önemini ve yaptıklarını anlatmadan önce, O’nun biyografisini sunmamız gerekiyor…
Gerçek adı Bavê Hesen Ali kurê Nafî (Ebû Hesen Ali bin Nafî) olan Ziryab (Zêrav), 789 yılında Güney Kürdistan’da, Musul ilinin bir köyünde doğdu. (780)
Musul yakınlarında yaşayan Kürt bir ailenin tek çocuğudur. (781)
Ziryab Kürt’tür ve bu, dünyanın genelinin de kabul ettiği, tarihçilerin ve akademisyenlerin hemfikir oldukları bir gerçektir. Yani Ziryab’ın Kürtlük’ü, tartışmaya açık bir konu değildir. Her ne kadar bazı yerlerde O’nun Fars olduğu, Arap olduğu, hatta Afrika kökenli olduğu gibi iddiâlar varsa da, bunların tamamı siyasî amaçlı ortaya atılmış iddiâlardır ve Ziryab’ın Kürtlük’ünü gizleme, perdeleme amaçlı yapılan çabalardır. Tarihteki benzer diğer bütün büyük Kürt şahsiyetlere yaptıkları gibi, daha çok “Ziryab’ı kendilerine mal etmek isteyen” çevrelerin beyhude girişimleridir. Dikkate alınacak iddiâlar değildirler. Zirâ Ziryab’ın Kürt olduğu, hem İslamî kaynaklarda hem de Batılı kaynaklarda net olarak belirtilmiş ve tüm dünyanın da kabul ettiği bir gerçektir.
Sosyoloji (toplumbilim) ilminin kurucusu olarak kabul edilen Berberî sosyolog İbn-i Haldun ya da tam adıyla Weliyeddîn ebû Zeyd Abdurrahman bin Muhammed ibn-i Haldun el- Hadremî (1332 – 1406), Ziryab’ın 789 yılında Musul’da Kürt bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini söylüyor. (782)
Alman dînler tarihi uzmanı, dînbilimci, felsefe doktoru ve Germanistik profesörü Sigrid Hunke (1913 – 99) ise şöyle diyor:
“Ziryab adında genç bir Kürt çocuğu, İbrahim Musulî’nin oğlu Üstâd İshak’ın okulunda öğrenciydi.
Bu tür genç sanatçıların, ünlü olsalar bile, itibarlarına tehdit oluşturmayacaklarına inanıyordu. Şöhretinin daha da popüler olacağına ve okulunu destekleyeceğine inanıyordu.” (783)
İranlı sosyolog, tarihçi ve İran tarihi uzmanı Ali Mezaherî (1914 – 91) tarafından Fransızca kaleme alınan ve 1951 yılında Fransa’nın başkenti Paris’te yayınlanan “La vie Quotidienne des Musulmans au Moyen Âge: Xe au XIIIe Siècle” (Ortaçağ’da Müslümanlar’ın Günlük Yaşamı: X. – XIII. Yüzyıl) adlı değerli eser (784), Türkiye’nin ilk kadın ilahiyatçısı olan ve laik fikirleri nedeniyle İslamcı örgütler (veya derin devlet) tarafından kalleşçe bir suikast sonucu öldürülen Trabzonlu kıymetli tarihçi ve ilahiyat akademisyeni Bahriye Üçok (1919 – 90) tarafından 1972 yılında Türkçe’ye çevrilerek “Ortaçağ’da Müslümanlar’ın Yaşayışları” adıyla İstanbul’da yayınlandı. Bu nadide eserde, Ziryab’la ilgili bölüm şöyle:
“IX. yüzyılda inceliği ve zarafetiyle ün salmış olan Kürt müzisyen Ziryab, Kurtuba’ya Bağdat modasını soktu. O, Kurtubalılar’a sadece boyanma, tüyleri yolma ince sanatı ile saçları kısa ve top kesme hünerini öğretmedi; ayrıca Haziran başından Eylül sonuna kadar beyaz giyinme modasını da öğretmiş oldu.
İlkbaharın canlı renkli hafif ipekliler mevsimi olduğunu; kışın ise muflonlu hilat ve kürklü paltolar giyilmesi gerektiğini de anlattı. O’nun tartışma götürmez hakemliği altında, saray ve şehir âdetlerini değiştirdi.
Bu moda, yüzyıllar sonra bile birçok modaevlerinde görülünce, Ziryab’ın ismi hâlâ dile getirilebiliyordu.” (785)
Fransız tarihçi, yazar ve oryantalist Thomas Bois (1900 – 75) ise şunları söylüyor:
“Abbasîler döneminde uda beşinci teli ekleyen ünlü müzisyen Ziryab, aslen Kürt’tü.” (786)
Arap tarihçi Muhammed Mehimen İbrahim (? – ?) de şöyle diyor:
“Ziryab’ın kökeni hakkında ne kadar kaynak, tarihî belge, yabancı araştırmacılar, akademisyenler ve oryantalistler varsa araştırdım ve Ziryab’ın kökeninin Kürt olduğu sonucuna vardım.” (787)
Alman İranbilimci, Arapbilimci ve oryantalist Paul Schwarz (1867 – 1938) da şunları ifade ediyor:
“Ziryab, olağanüstü müzik yeteneğiyle tanınan İshak el- Musulî’nin en parlak öğrencilerinden biri olan genç bir Kürt’tü.” (788)
Müslüman olmuş İspanyol bir ailenin soyundan gelen ve Ziryab’ın vefat ettiği şehirde, Kurtuba (Córdoba)’da ikiyüz yıl sonra doğmuş olan İspanyol tarihçi İbn-i Hayyan ya da tam adıyla Ebû Merwan Hayyan ibn-i Xalef ibn-i Hûseyn ibn-i Hayyan ibn-i Muhammed ibn-i Hayyan el- Kurtubî el- Endelusî (987 – 1075), Ziryab’ın ailesinin, Abbasî Halifesi Ebû Abdullah Muhammed bin Abdullah el- Mansur bin Muhammed bin Ali el- Mehdî-Billah (745 – 85)’ın mevâlîsi (mevlâsı) olan bir aile olduğunu söylemektedir. (789)
Cezayirli tarihçi ve biyograf Şihabeddîn ebû Abbas Ahmed bin Muhammed bin Ahmed bin Yahya el- Maqqarî el- Tilmisanî (1577 – 1632) de, İbn-i Hayyan’a dayanarak, Ziryab’ın ailesinin, Abbasî Halifesi Mehdî-Billah’ın mevâlîsi olduğunu belirtmiştir. (790)
Bunlar haricinde başka kaynaklar da aynı bilgiyi nakletmişlerdir. (791) “Encyclopaedia of Islam” (İslam Ansiklopedisi)’da yazdığına göre de, Ziryab’ın ailesi, Abbasî Halifesi Mehdî-Billah’ın mevâlîsi olan bir aileydi. (792)
Ziryab’ın ailesinin mevâlî (mevlâ) olması, azatlı köle oldukları anlamına gelmektedir. Buna rağmen onlar, eski efendilerinin yanında bulunup, onlara hizmet edebilirler; fakat artık hür kişilerdirler. (793)
Kürt olan Ziryab’ın ailesi veya aşireti ile ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Muhtemelen sonradan “Müslümanlaştırılmış” Zerdüştî bir aileden geliyordu. Bununla beraber, Ziryab’ın İslamî kaynaklardaki soy ağacında, sadece “Ebû Hesen Ali bin Nafî” (Hasan’ın babası ve Nafî’nin oğlu Ali) ifadesi yer almaktadır. Yani sadece “bin Nafî” (Nafî’nin oğlu) şeklinde babasının ismi zikredilmektedir. İslamî kaynaklarda Ziryab’ın ailesini ifade eden künyesinde dedesinin adının verilmemiş olması ve İslamiyet’in erken dönemlerinde Müslüman olduğuna dair herhangi bir ifade olmaması, Ziryab’ın dedesinin Müslüman olmadığı ve O’nun ailesinin sonradan Müslüman olduğu ihtimalini düşündürmektedir. (794)
789 yılında Güney Kürdistan topraklarında, Musul yakınlarındaki bir köyde Kürt bir ailenin tek çocuğu olarak dünyaya gelen Ali (Ziryab)’nin çocukluğu köyünde geçer. Henüz çocuk yaştayken, güzel sesiyle dikkatleri üzerine çeker. Düğünlerde ve çeşitli eğlencelerde güzel sesiyle şarkılar söyleyen küçük Ali, önce kendi köyünde, sonra da Musul ve çevresinde tanınmaya başlanır. O artık “mahallî bir sanatçı” gibidir. Dinleyenleri mest eden güzel sesi nedeniyle, yaşadığı bölgede kendisine Kürtçe’de “Altın Su” anlamına gelen “Zêrav” (ﺰﻳﺮﺍﭪ) lakabı takılır. Ali artık bölge halkı tarafından Zêrav adıyla çağrılmaktadır. (795)
Ali (Ziryab) henüz çocuk yaşlarındayken, ailesi Musul’dan Bağdat’a yerleşti. Bugünkü Irak’ın başkenti Bağdat, o dönemde de Abbasî İmparatorluğu (750 – 1517)’nun başkentiydi. Bağdat aynı zamanda, Müslüman dünyasında önemli bir müzik merkeziydi. (796)

O dönemde Abbasî Halifesi, kısaca Harun er- Reşîd olarak bilinen Ebû Cafer Harun er- Reşîd ibn-i Muhammed el- Mehdî-Billah ibn-i Abdullah el- Mansur (766 – 809) idi.
Ziryab’dan önceki dönemde Bağdat ve çevresinde musikî ile ilgili gelişmelerden kısaca bahsetmek gerekirse:
İslam-öncesi dönemde mûsikînin ağırlıklı olarak dünyevî bir önem arzettiğini söyleyebiliriz. İslam felsefesini metodoloji ve terminoloji açısından temellendiren ünlü Kazak filozof, mantıkçı, matematikçi ve müzisyen Farabî ya da tam adıyla Ebû Nasr Muhammed bin Muhammed bin Tarhan bin Uzluğ el- Farabî (872 – 951), iki bölümden meydana gelen “Kitab’ul- Musika’l- Kebir” (Büyük Müzik Kitabı) adlı eserinde, bu dönemde Bağdatlılar’ın “tanbur el- Bağdadî” veya “el- mizanî” denilen bir enstrümanı kullandıklarını belirterek, bunun ses taksimatını ve musikî dizisini verdiğini söylemekte. İslam’ın ilk dönemlerinde Araplar’da güzel sanatlarda, özellikle musikîde bir yenilik olmamış, Dört Halife döneminde “fetihlerle” birlikte yeni kültürlerle kurulan ilişkiler, şarkı formlarında yenilikler ortaya çıkarmış, “el- ğina’l- mutqan” adıyla yeni bir tarz ortaya çıkmıştır. Emevîler döneminde musikînin sanat değeri artmış, musikî siyasî bir figür olarak kullanılmış ve saraylarda müzisyenlere de yer verilmiştir. Ancak musikî gerçek “Rönesans”ını Abbasîler döneminde yaşamıştır. (797)
Bu dönemde musikî ile profesyonel olarak ilgilenenlerin çoğu, “mevâlî” (mevlâ) statüsünde olan Kürtler’di. İslam musikî ilminin ortaya çıkmasında Yunan ve Samî kültürü yardımcı bir unsur olmuşken, enstrümanlar konusunda da İran ve Kürdistan tesiri görülmüştür. Özellikle Kürtler, bu dönemde müzik sanatının lokomotif gücüydü ve musikî Kürt isimlerden sorulurdu. Sosyoloji (toplumbilim) ilminin kurucusu olarak kabul edilen Berberî sosyolog İbn-i Haldun’un dediği gibi, “Araplar genelde iktidar hırsı ile uğraştıkları için, müzik ve sanat gibi uğraşları küçümsüyorlardı. Bu nedenle, Abbasî döneminde bu alandaki gelişmelerin daha çok mevâlîye (Arap olmayan Müslümanlar’a) bırakıldığı gözönüne alınırsa, bu konu daha anlaşılır olacaktır.” (798)
(O dönemdeki Araplar, günümüz Türkiye’sindeki Türk ve Kürt toplumuna ne kadar da benziyormuş…)
Henüz çocuk yaşlarındayken ailesi Musul’dan Bağdat’a yerleşen Ziryab, burada müzik okuluna kaydedildi ve Abbasîler’in bu dönemindeki en ünlü müzik ustaları olup, kendileri de Musullu Kürt baba – oğul olan musikîşinas ve muğannî İbrahim bin Mehan bin Behmen bin en- Nûsk el- Mewsilî (Musulî) (742 – 804) ve oğlu İshak bin İbrahim bin Mehan bin Behmen bin en- Nûsk el- Mewsilî (Musulî) (767 – 850)’nin talebesi oldu. Bütün kaynaklar, Ziryab’ın yetenekli müzisyen İbrahim el- Musulî ve oğlu İshak el- Musulî’nin öğrencisi olduğunu ve onlara eşlik ederek şehri dolaştığını söylemektedir. (799)
Bu dönemin “ğinâ” ekolüne damgasını vuran ve birçok talebe yetiştiren İshak el- Musulî’nin eğitim metoduna dair elimizde bir bilgi olmamakla birlikte, O’nun öğrencisi Ziryab’ın eğitim metodunu, Cezayirli tarihçi ve biyograf Ahmed el- Maqqarî üç safha olarak aktarır:
a) iqa’a, vezin, güfte öğretimi
b) basit halde makamların öğretimi
c) zâidenin öğretimi (800)
Bu dönemde profesyonel olarak musikî devlet ve halk tarafından destek görmüştür. Musikî ilmine dair tarihî ve nazarî eserler yazılmış, özellikle ritimlerde yeni musikî terimleri ve değişiklikler meydana gelmiştir. İslam musikîsinin tarihi boyunca meşhur olan musikîşinaslar bu dönemde yetişmiş ve musikî ve nazarîyatına dair birçok eser de yine bu dönemde kaleme alınmıştır. (801)
Devlet adamlarının zenginliği ve lüks hayata dalması, sosyal hayatı da etkilemiştir. Bu dönemde kölelerin de sayısında artış gözlemlenmekte. Öyle ki hemen herkes köle ve cariye sahibi. Abbasîler, cariyelerinin eğitilmesine çok önem vermişlerdir. Özellikle sesi güzel olan cariyelerini musikî ve şarkı söyleme sanatı konusunda eğitmişler, bu da musikînin çok geniş bir alanda yaygınlaşmasını sağlamıştır. Nitekim o dönemde musikî hemen hemen her yerde, yollarda, özel ve genel mekânlarda, halifelerin, emirlerin, valilerin ve zenginlerin saraylarında ve fakirlerin evlerinde kendisine yer bulmuştur. Her semtte şarkı söylenilen mekânlar açılmış, “buyut’ul- qiyân” adı verilen bu mekânlarda cariyeler şarkılar söylemişlerdir. Bu eğlence merkezlerine âlimler, edebiyatçılar, kadılar, önde gelenler ve hatta sufîler gitmekten çekinmemişlerdir. (802)
Ziryab’ın musikî birikiminin oluştuğu zaman dilimi, Abbasîler’in iktidarlarını perçinledikleri bir dönem olan Ebû Muhammed Musa el- Hâdî-İlelhaqq bin Muhammed el- Mehdî (764 – 86) ve kardeşi Harun er- Reşîd dönemleridir. Abbasî halifelerinin ilim, sanat ve kültürün yanısıra musikîye de oldukça fazla önem verdiği bilinmektedir. Özellikle kendi sesi de güzel olan Halife El- Mehdî’nin kendisi musikî sanatına ayrı bir ilgi duymuş ve sarayında musikî toplantıları tertip etmiştir. (803)
Halife Harun er- Reşîd döneminde ise sarayda çok sayıda müzisyen görülmektedir. Bu dönemde birçok ünlü müzisyen şöhret bulmuşlardır. Bu kadar çok sanatçının olduğu bir yerde de rekabet tabiî olarak kaçınılmaz olacaktır. (804)
İşte müzik sanatının İslam dünyasında en popüler ve prestijli zamanlarını yaşadığı böyle bir dönemde, Musul’un bir köyünden muhteşem bir sesi olan Ali isimli ve Zêrav (Altın Su) lakaplı bir Kürt çocuğu, ailesiyle gelip Bağdat’a yerleşir. Müziğin o en popüler zamanının en prestijli müzisyenleri olup kendileri de Musullu Kürtler olan İbrahim el- Musulî ve oğlu İshak el- Musulî’nin öğrencisi olur.

Müslüman olmuş İspanyol bir ailenin soyundan gelen ve Ziryab’ın vefat ettiği şehirde, Kurtuba (Córdoba)’da, Ziryab’ın vefatından sadece üç yıl sonra doğmuş olan İspanyol musikîşinas, edebiyatçı ve şair İbn-i Abdurabbih ya da tam adıyla Şihabeddîn Ahmed ibn-i Muhammed ibn-i Abdurabbih ibn-i Habib el- Kurtubî el- Endelûsî (860 – 940), Ziryab’a musikîyi öğretenin İbrahim el- Musulî olduğunu zikrederken (805), Cezayirli tarihçi ve biyograf Ahmed el- Maqqarî, O’nun hocası olarak hem İbrahim el- Musulî’nin hem de oğlu İshak el- Musulî’nin adını vermektedir (806). İshak el- Musulî ile Ziryab’ın ölüm tarihlerinin birbirlerine çok yakın olması, bu ikisinin aynı hocadan yani İshak’ın babası İbrahim el- Musulî’den birlikte ders almış olduğu anlamına gelebilir. Ayrıca İbrahim el- Musulî’nin 804 yılında vefat ettiği düşünülecek olursa, müteakiben Ziryab’ın O’nun oğlu İshak’tan da ders almış olması tabiîdir.
Bize göre de Ziryab, hem İbrahim el- Musulî’den hem de oğlu İshak el- Musulî’den dersler almıştır. Çocuk yaşta Bağdat’a gittiğinde İbrahim el- Musulî’nin talebesi olmuş, hocası vefat ettiğinde oğlu İshak el- Musulî, Ziryab’ın yeni hocası olmuştur.
Kaynaklarda Ziryab’ın İbrahim el- Musulî ve oğlu İshak el- Musulî’den başka hocalarının da olup olmaması hususunda bir bilgi yoktur. Ancak Ziryab’ın, baba – oğul El- Musulî’lerin yanında eğitimini görürken, onların yanında, etraflarında ya da sarayda diğer müzik ustalarıyla da bir şekilde bir ortamda karşılaşmış olması gerekir.
Özellikle halife ve emirlerin saraylarından uzak olmaması, müzikle ilgili gelişmelere aşinâ olması, Ziryab’a birçok avantaj sağlamıştır. Bu renkli yaşamın içinde kazandığı bu özelliklere, İbrahim el- Musulî ve daha sonra oğlu İshak el- Musulî’nin öğrencisi olmakla elde ettiklerini eklersek, Ziryab’ın kendi sanatının ustası olması kaçınılmaz olmuştur. (807)
Cezayirli tarihçi ve biyograf Ahmed el- Maqqarî, Ziryab’ın akıllı, sanatına hakkıyla vakıf biri olduğunu yazmaktadır. Ahmed el- Maqqarî, Ziryab’ın fasih bir lisana, güzel bir sese, tatlı bir huya sahip kimse ve aynı zamanda irticalen şiir söyleyebilen bir şair olduğundan bahsetmektedir. O’nun İshak el- Musulî’nin öğrencisi olduğunu ve İshak’ın şarkılarını iyi bildiğini nakletmektedir. El- Maqqarî ayrıca, Ziryab’ın güzel sesi ve yakışıklı yüzüyle birlikte sağlam bir akla ve kavrayışa sahip olduğunu ve hatta hocası İshak’tan daha kabiliyetli ve üstün olduğunu kaydetmektedir. (808)
Ali bin Nafî’nin, henüz çocukluğunda memleketi Musul’dayken, sesinin güzel oluşundan ve yetenekli bir sanatçı olacağı belli olduğundan, kendisine Kürtçe’de “Altın Su” anlamına gelen “Zêrav” lakabının verildiğini (809), yukarıda belirtmiştik. Bağdat’a yerleştikten sonra, bu “Zêrav” (ﺰﻳﺮﺍﭪ) lakabı “Ziryab” (زرياب) şekline dönüşmüştür. Çünkü “Zêrav” kelimesi Arapça’da telaffuz edilememektedir. Arapça’da “ê” ve “v” harfleri yoktur. O yüzden “Ziryab” denmiştir ve kendisi de hayatı boyunca isim olarak bu nitelemeyi kullanmıştır.
Cezayirli tarihçi ve biyograf Ahmed el- Maqqarî, “Ziryab” lakabının kendisine Irak’ta verildiğini söylerken (810), Mısırlı İslam tarihçisi, gazeteci ve yazar Hûseyn Munis (1912 – 96), bu lakabın kendisine sürgün olarak geldiği Tunus’un Qayrewan şehrinde verildiğini iddiâ etmektedir (811).
Peki neden “Ziryab”? Bu kelime ne anlama gelmektedir ve O’na niçin “Ziryab” (زرياب) denmiştir?
Bu konuda öncelikle, bütün dünyanın doğru bildiği bir yanlışı düzeltmemiz gerekiyor:
Hemen hemen tüm kaynaklarda geçtiği üzere, “Ziryab” kelimesi Arapça’da sesi güzel olan siyah bir kuşun ismiymiş, “kara tavuk” veya “kara ardıç kuşu” olarak tercüme edilir. Ziryab, koyu tenli ve güzel sözlü olması sebebiyle bu lakabı almıştır. (812)
Oysa bu iddiânın doğruluğu şüphelidir. “Ziryab” lakabının kara tavuk veya kara ardıç kuşuyla bir ilgisi yoktur ve esasında Ziryab siyah tenli falan da değildir.
Babası Kürt annesi Arap olan Lübnan – Beyrut doğumlu Suriyeli biyografi âlimi, gazeteci, yazar ve şair Muhammed Hayreddîn bin Mahmud bin Muhammed bin Ali bin Faris ez- Ziriklî (1893 – 1976), bu ismin Ziryab henüz Endülüs’e geçmeden önce, daha memleketindeyken kendisine fasih dilinden dolayı, öten bir kuşa benzetilmesinden ötürü verildiğini belirtmektedir. (813)
Bu kuş bülbüldür ve “ziryab” kelimesi “bülbül” kuşunun Eski Kürtçe ve Farsça’daki karşılığından başka birşey değildir.
Araştırmacılar, O’nun güzel sesinin bülbülü anımsatmasından dolayı kendisine “Ziryab” denildiğini kaydetmişlerdir. Bu da “Ziryab” lakabının siyah tenle ilgisinin olmadığını ve “Falanca altın seslidir” (Kürtçe’de “Zêrav”) anlamında olduğunu, bu lakabın güzel sesli olanlar için kullanıldığını göstermektedir. Bu adlandırma günümüze kadar gelmiştir. (814)
Görüldüğü üzere, tamamen bir kelime karışıklığından dolayı “Ziryab” lakabının kara tavuk veya kara ardıç kuşuyla bağlantılı olduğu düşünülmüş, bundan hareketle de, elde buna dair hiçbir bilgi ve kanıt olmadan Ziryab’ın siyahî olduğu, dolayısıyla Afrika kökenli olduğu hezeyanları ortaya atılmıştır.
Ziryab’ın altın sesli olduğu için bu lakabı aldığını destekleyen ve siyah tenli olduğundan bu lakabı almadığını gösteren diğer bir kanıtsa, aynı dönemde yine Ziryab adlı, siyah tenli olmayan bir kadın şarkıcının varlığıdır. Mısırlı müzikbilimci ve devlet bakanı Mahmud Ahmed el- Xıfnî (1896 – 1973), bu kadının Abbasîler’in ilk dönem ünlü şarkıcılarından Ziryab el- Wasiqiye (? – ?) olduğunu ve O’nun da siyah tenli olduğuna dair hiçbir rivayet bulunmadığını ifade etmektedir. (815)
Görüldüğü üzere, Ziryab’dan önce aynı isimde başka bir musikîşinas daha var, üstelik kadındır ve O’nun da lakabı Ziryab’dır. Ama kadın siyah tenli değildir. Dolayısıyla Ziryab lakabının siyahî tenle ve Afrikalılık’la hiçbir ilgisi yoktur.
Ali bin Nafî’ye memleketi Musul’da verilen “Zêrav” lakabı Kürtçe’dir ve “Altın Su” demektir. Bağdat’a geldikten sonra kendisine verilen “Ziryab” lakabı da aynı şekilde Kürtçe / Farsça olup “Bülbül” demektir.
Küçük bir ayrıntı gibi görünen fakat aslında çok önemli olan bu hususu açıklığa kavuşturduktan sonra, Bağdat’tan itibaren Ali bin Nafî (Zêrav; Ziryab)’nin hayatını anlatmaya devam edebiliriz…
Ziryab Bağdat’ta sadece müzik eğitimi görmedi. Burada fen, edebiyat, coğrafya ve astronomi alanlarında da eğitim gördü ve parlak bir öğrenci oldu.
Ziryab, eğitimini hocasının sanat icrasını görerek ve uygulayarak aldı. Bu okul, öğrencilerin kültürel seviyelerini yükseltmeye yönelik yoğun eğitim veriyordu. Burada öğrenciler, müzik ve şarkı söyleme eğitiminin yanında, Kur’ân-ı Kerîm, edebiyat ve tarih dersleri gibi farklı alanlarda yoğun dersler alıyorlardı. Güne Kur’ân-ı Kerîm okumakla başlanır, sonra ud çalma eğitimi verilir, akabinde şairlerden şiirler okunur ve son olarak şarkı söylemekle gün sonlanırdı. Ziryab uzay bilimlerinde, yıldızların hareketleri, uzaydaki akışları ve etkileri konusunda da çok bilgili bir kişi oldu. O yedi iklimi ve bu iklimlerin özelliklerini, nehirleri, ülkeleri ve bu ülkelerde yaşayan insanları sınıflandırmayı da bilmesi yönüyle hem bir coğrafyacı hem de bir antropolog oldu. (816)
Ziryab’ın henüz 12 yaşındayken güzel şarkı söylediği ve ud çaldığı söylenir. 19 yaşına geldiğinde bu orijinal enstrümana beşinci teli ve perdeleri ekleyerek geliştirdi. Kısa saplı, klavyesiz ve badem biçimli gövdeli bu 5 telli lavta, Doğu’da klasik müzik enstrümanlarının kralı olarak kabul edilirdi. Altın sesi (= zêrav) ve özgün melodileri karşısında büyülenen Abbasî Halifesi, O’na muhteşem hediyeler yağdırdı. (817)
Ziryab’ın niçin Bağdat’tan ayrıldığı ve hatta Abbasî topraklarını tümden terkettiği ile ilgili, kaynaklarda anlatılan çok ilginç bir hadise vardır. Sonradan dünya tarihini değiştirecek, hatta dünyanın şeklini değiştirecek gelişmelere sebep olacak olan bu olay şöyledir:
Yıl, 813.
Bir gün, Abbasî Halifesi Harun er- Reşîd ve saray eşrafı, sarayda bir sanat etkinliği düzenliyorlar. Bu etkinliğin içinde elbette müzik şöleni de olacak. Halife, baş müzisyeni İshak el- Musulî’den bir istekte bulunuyor: “Talebelerini de al ve getir, bize bir müzik ziyafeti çektirsinler.”
Bunlar geliyorlar. Tabiî İshak el- Musulî, en gözde talebesi Ziryab’ı da beraberinde getiriyor.
Sanat etkinliği güzel geçiyor. Herkes mutlu. Etkinlik sırasında, Halife Harun er- Reşîd, baş müzisyeni İshak el- Musulî’ye soruyor, “Senin en iyi taleben hangisidir?” diye. İshak el- Musulî, Ziryab’ı gösteriyor, “Bu çocuk çok yetenekli” diyor, “O’nu çok beğeniyorum ve O’nun bir gün büyük bir şanı olacağını hissediyorum.” Halife Harun er- Reşîd, bunun zaten kendisinin arzuladığı birşey olduğunu belirtiyor ve kendisinin de böyle birini aradığını söyleyerek, Ziryab’ı huzuruna çıkarmasını istiyor.
Ziryab Halife için şarkı söylemek için çağrılıyor. Ziryab, hocası İshak el- Musulî tarafından Halife Harun er- Reşîd’in huzuruna çıkarıldığında, kendisini Halife’ye veciz bir şekilde tanıtıyor.
Daha sonra, Halife Harun er- Reşîd Ziryab’la konuştuğunda, Ziryab zarifçe, gerçek bir tavır cazibesiyle cevap veriyor. Halife Harun er- Reşîd, Ziryab’a şarkı söyleme konusundaki durumunu sorunca, Ziryab, “Halkın bildiğini biliyorum, fakat çoğu bildiğimi halk bilmiyor. Bana izin verirseniz, size bu zamana kadar hiç kimsenin duymadığı şarkılar söylerim” şeklinde cevap veriyor. Harun er- Reşîd Ziryab’a yeteneğini soruyor ve Ziryab şöyle cevap veriyor: “Diğer şarkıcıların bildiklerini söyleyebiliyorum, ancak repertuarımın çoğu Majesteleri gibi bir Halife’nin önünde söylenmeye uygun şarkılardan oluşuyor. Diğer şarkıcılar bunlardan bihaber. Majesteleri izin verirse, insan kulaklarının daha önce hiç duymadığı şarkılardan bir seçkiyi sizin için söyleyeceğim.”
Cevaptan memnun olan Halife kaşlarını kaldırıyor ve Ziryab’a vermek üzere hocası İshak el- Musulî’nin udunun getirilmesini emrediyor. Kendisine uzatılan udu almayan Ziryab, “Sayın Halifemiz! Benim hocamdan öğrendiğim sanatı, müziği, hocam zaten size uzun zamandır sunuyor, çeşitli zaman dilimlerinde. Dolayısıyla, orijinalini ve aslını O’ndan dinlediğiniz şeyin taklidini, öğrenilmiş halini benden bir daha dinlemeniz ne fayda getirebilir ki size? Neden benden bunu istiyorsunuz ki?” diyor. Halife Harun er- Reşîd de diyor ki, “E ne olacak ki? En azından, talebelerini ne kadar yetiştirmiş, bir de senden dinleyelim.” Ziryab da buna karşılık, “Madem benden dinlemek istiyorsunuz, o zaman müsaade edin, ben hocamdan öğrendiğim müziği değil de, kendim ürettiğim, kendim yarattığım müziği size sunayım” diyor.
Tabiî sarayda bir şaşkınlık yaşanıyor, insanlar adetâ şok geçiriyor. Halife Harun er- Reşîd, “Allah Allah, öyle mi? Senin kendi ürettiğin müzik de mi var?” sözleriyle şaşkınlığını ifade ediyor. Tabiî Ziryab’ın hocası İshak el- Musulî de büyük şaşkınlık içinde. Çünkü talebesi Ziryab O’na böyle birşeyden hiç bahsetmemişti; sınıfta, derslerde bunları hocasına hiç anlatmamıştı.
Kendisine uzatılan udu almayan Ziryab, kendi tasarlayıp yaptığı bir udu olduğunu ve ancak o ud ile sanatını icra edebileceğini ifade ediyor. “Ama” diyor Ziryab, “Kendi sanatımı, kendi müziğimi ben hocamın uduyla sunamam, onu ancak kendi udumla sunabilirim.” Ziryab enstrümanı saygılı bir tavırla reddediyor ve “Kendi udumu getirdim” diyor, “Odunu yontup üzerinde çalışarak kendim yaptım ve başka hiçbir alet beni tatmin etmiyor. Onu saray kapısına bıraktım ve izninizle onu getirtmek istiyorum.” Halife ikinci bir şaşkınlıkla, “Senin kendi udun da mı var?” diye soruyor. Ziryab “Evet” diyor ve Halife’den izin alarak kapıda bulunan udunu getiriyor.
Halife Harun er- Reşîd sanatı çok seven bir insan ama kendisi sanatçı değil sonuçta. Karşıdan baktığı zaman, aynı türden iki müzik aleti arasındaki farkı anlayamaz. Harun er- Reşîd, getirilen udun diğer uda benzediğini görünce, başta kendisine verilen hocasının udunu niçin kabul etmediğini, ikisinin arasında bir fark göremediğini söylüyor. Bunun üzerine Ziryab, Harun er- Reşîd’e, eğer hocasının şarkılarını söylemesini istiyorsa, O’nun uduyla çalıp söyleyebileceğini, ancak kendi şarkılarını dinlemek istiyorsa, o zaman da kendi udunu kullanması gerektiğini ifade ediyor. “İkisi arasında bir fark göremiyorum” diyen Halife’ye Ziryab’ın söyledikleri oldukça iddiâlıdır: “Efendim, ilk bakışta böyle düşünmekte haklısınız, ancak hocamın udu daha ağırdır, benimkisi biraz daha hafif ve tellerinin yeri farklıdır. Ben onu kendim geliştirdim, kimseden öğrenmedim. Kendim düşünerek geliştirdiğim bir tarzda yaptığım bir alet. Benim udum, görünüm ve büyüklük olarak O’nun udu kadar olmasına rağmen, onun tam üçte bir ağırlığındadır. Benim udumdaki teller sıcak suyla eğrilmeyen ipektendir. Bu da uda yumuşak ve pürüzsüz bir ses kazandırmaktadır. Bu udun bam teli ve üçüncü tellerini aslan yavrusunun bağırsaklarından yaptım. Onun terennümü ve sesinin duruluğu, açıklığı ve tizliği başka hayvanların bağırsaklarının çıkardığı bu özelliklerden kat kat fazladır. Yine mızrap darbelerine karşı diğerlerine oranla daha dayanıklıdır.”
Halife Harun er- Reşîd, Ziryab’ın anlatım biçimine hayran kalarak, şarkı söylemesini emrediyor. Ziryab kendi bestelediği bir şarkıya başlıyor. Ziryab’ın altın suyu gibi bülbül sesi karşısında tüm saray eşrafı mest oluyor, kendinden geçiyor. Sonuçta dengbêjlik geleneğinden gelme bir Kürt. Ziryab’ın şarkı söylemesiyle mest olan Halife Harun er- Reşîd, hocası İshak el- Musulî’ye dönerek, “Eğer bana karşı dürüstlüğünü bilmeseydim, bu çocuğun olağanüstü yeteneğini bu zamana kadar benden sakladığın için seni cezalandırırdım. O’nu al ve kendisiyle ilgilenecek boş zamanımız kalıncaya dek O’na iyi bak. Eğitime devam edin, buna destek olmak isterim” diyor. Ziryab’ın ileride ne büyük bir değer olacağını anlayan Halife Harun er- Reşîd, daha sonra etrafındakilere şöyle buyuruyor: “Bu çocuğu koruma altına alın. O’na her tür desteği verin. Gelecekte O’nunla ilgili çok güzel planlarım var. Her istediğini, her ihtiyacını karşılayın. O’na gözünüz gibi bakın.”
Fakat Ziryab’a gösterilen bu ilgi, hocası İshak el- Musulî’yi biraz kıskandırıyor hatta tedirgin ediyor. Ziryab’ın gördüğü ilgiden sonra, kendisinin tahtının sallanacağından ve prestijini kaybedeceğinden endişe ediyor.
Ziryab en iyi yeteneklerini kendi öğretmeninden gizlemişti. İshak el- Musulî nihayet öğrencisiyle yalnız kaldığında, aldatılmaktan dolayı öfkeleniyor. Açıkça Ziryab’ın yeteneğini kıskandığını ve öğrencinin yakında Halife’nin lehine efendinin yerini alacağından korktuğunu söylüyor. İshak el- Musulî, talebesi Ziryab’a şunları söylüyor: “Senin bu yaptığını benim kendi oğlum dahi yapsaydı, öldürürdüm. Kendini güzel kanıtladın, ama benim üstümü çizdin. Sana öğrettiklerimi sergilemedin. Ve sen, kendin de birşeyler ürettiğini, kendi çabanla da sanat ürettiğini benden gizledin. Halife’ye anlattığın şeylerden hocan olarak benim bile haberim yoktu. Eğer hâlâ sana biraz düşkün olmasaydım, sonuçları ne olursa olsun, seni öldürmekten çekinmezdim. Ama insan olarak seni seviyorum, çok güzel bir çocuksun, memleketliyiz, hemşehriyiz, sana kıyamıyorum da. Çünkü seni seviyorum. Sana iki seçenek sunuyorum: Ya Bağdat’ı terkedersin, hatta Abbasî topraklarını tümden terkedersin ve bir daha senden hiçbir haber almayacağım, ismini dahi duymayacağım. Ya da ben seni öldürürüm, seni öldürmek zorunda kalırım. Bundan sonra senin hocan değil düşmanın olurum. Bunu bil! Eğer terkedersen, birinci dediğimi kabul edersen, seni sevdiğim için, senin ve ailenin uzun yıllar hiç çalışmadan bütün ihtiyacınızı karşılayacak parayı ben sana veririm. Çünkü ben sana karşı kişisel bir kin beslediğim için senin terketmeni istemiyorum, ama senin bu yaptığın şey benim konumumu sarsacak, ben bundan korkuyorum sadece, yoksa sana karşı birşeyim yok. Gittiğin yerlerde maddî olarak zor durumda kalmanızı istemem.”
Ziryab çok üzülüyor bu duruma, çünkü sebep olmak istediği şey bu değildi. Ziryab tereddüt etmeden parayı alıyor ve önce Bağdat’ı sonra da tüm Abbasi topraklarını terkediyor.
Halife Harun er- Reşîd, daha sonra Ziryab’dan haber alamayınca merakta kalıyor ve hocası İshak el- Musulî’ye soruyor. İshak el- Musulî, durumu kurtarmak için yalan söylemek zorunda. İshak el- Musulî, çırağının yokluğunu, Ziryab’ın zihinsel olarak dengesiz olduğunu ve Halife’den hediye almadığı için öfkeyle Bağdat’tan ayrıldığını iddiâ ederek açıklıyor. Halife birkaç kez daha sorunca, İshak el- Musulî, “Ziryab’ı cin çarptı” diyor, “Cinlerin kendisiyle konuştuğuna ve müziğine ilham verdiğine inanıyor. Derste bize şöyle anlatıyor: ‘Bestelediğim şarkıları cinler ve melekler bana vahiyle getiriyor.’ Böyle şeyler söylüyor. Söylediği şeyler küfürdür. O kadar kibirlidir ki, yeteneğinin dünyada eşi benzeri olmadığına inanıyor. Şu anda nerede olduğunu bilmiyorum. Majesteleri, gittiği için minnettar olun.”
Böylece Ziryab Abbasî topraklarını terkediyor ve Bağdat’ta unutulup gidiyor. (818)
Yıl, 813. Ziryab henüz 24 yaşında.
Bağdat’ı terkeden Ziryab, önce Suriye’ye gider, ordan da Mısır’a geçer. (819) Burada da fazla kalmayarak, bugünkü Tunus topraklarında bulunan Qayrewan şehrine gider ve oraya yerleşir. (820)
Cezayirli tarihçi ve biyograf Ahmed el- Maqqarî, Mağrîb (Kuzey Afrika) topraklarına geçtikten sonra Ziryab’ın Doğu’da tamamen unutulduğunu bildirmektedir. (821)

Tunus topraklarında o sıralar Ağlebî Hanedanlığı (800 – 909) hüküm sürmekteydi. Devletin başında ise emir olarak, Ziryab’la aynı yaşta olan I. Ziyadetullah ibn-i İbrahim ibn’il- Ağleb (789 – 838) bulunuyordu. Ziryab, Bağdat’ta olduğu gibi burada da ünlendi. Ağlebî yönetimi tarafından büyük itibar gören Ziryab, Tunus’tayken bizzat Emir I. Ziyadetullah’ın sarayında yaşadı. (822)
Ziryab’ın Tunus’taki günleri güzel hatta şaşaalı geçiyordu. Taa ki, 821 yılına kadar.
Ziryab, İslam-öncesi Arap – Habeşî şövalyesi ve şairi olup, hem şiirleri hem de maceracı hayatıyla ünlü olan, hatta yazdığı baş şiiri efsanevî olarak Kâbe duvarlarına asıldığı söylenen yedi uzun şiir grubu “Muallaqat-i Sebâ”nın bir parçasını oluşturan Antere bin Şeddad bin Amr el- Absî (525 – 608)’nin beyitlerinden bir şarkı bestelemişti. Bu şarkı Ağlebî Emiri I. Ziyadetullah’ı çok kızdırdı. İslam-öncesi Arap toplumuna ait bu şiirin sözlerini bilmiyoruz, fakat Ağlebî Emiri’ni bu kadar kızdırdığına göre ve sözlerin şairi Antere’nin devletlere kafa tutan maceracı kişiliğini de bildiğimize göre, muhtemelen devlet yöneticilerini sert ve alaycı bir şekilde eleştiren bir şiirdi. Bu şiiri Ziryab bestelemiş ve şarkı yapmıştı ve bu Ziryab’ın Tunus’taki yaşamının sonu oldu. Öfkeden deliye dönen Ağlebî Emiri I. Ziyadetullah, Ziryab’ın dövülmesi, kırbaçlanması ve ülkeden kovulması, eğer buna rağmen İfriqîye (bugünkü Tunus)’de görülürse de kellesinin vurulmasını emretti. (823)
Ziryab’ın Bağdat’ı terketmesi ile Qayrewan’dan ayrılması olayları ilginç bir şekilde birbirlerine benzemektedir. Fakat Bağdat’ı terki hoca – talebe rekabetinden, Qayrewan (Tunus)’dan ayrılması ise devlet emirini öfkelendirmesinden kaynaklanmıştır. Ancak asıl ortak nokta, bir öncekinde olduğu gibi bunda da ölümle tehdit edilmesi durumu sözkonusudur. (824)
Bunun üzerine Ziryab, Endülüs (İspanya)’e geçmeye karar verir.
Asya’da şöhrete kavuşup orda barınamayan ve Afrika’ya gelen Ziryab, burda da barınamamış ve rotayı Avrupa’ya kırmıştır. Sırf yetenekli ve özgür rûhlu bir sanatçı olduğundan, böyle kıta kıta dolaştırılmaktadır.
Yıl, 821 – 22. O sırada Endülüs İslam Medeniyeti’nin başında emir olarak, Kurtuba (Córdoba) doğumlu I. Ebû’l- Âs el- Hakem ibn-i Hişam ibn-i Abdurrahman (771 – 822) vardır. I. El- Hakem, aynı şekilde Kurtuba (Córdoba) doğumlu babası I. Hişam er- Riza bin Abdurrahman bin Muawiye el- Umewî (757 – 96)’nin 30 Eylül 788 tarihinde vefat etmesi (Ziryab’ın doğumundan bir yıl önce) üzerine Endülüs’ün yeni emiri olmuş ve 33 – 34 yıldır iktidardaydı. (825)
El- Hakem döneminde iç ayaklanmalar yoğun bir biçimde yeniden patlak vermişti. Bu defaki isyanlarda Araplar ve Berberîler’den başka ve onlardan daha fazla olarak, dîn değiştirenler de yer almıştır. Bunda yeni emirin keyfî tasarrufları, babasının aksine dînî vecibeleri yerine getirmede gösterdiği ihmal ve ulemâya bekledikleri değeri vermeyip onların nüfûzunu kırmaya çalışması önemli rol oynadı. Bu sebeple Kurtuba (Córdoba), Tuleytula, Maride, Sarakusta, Veşka (Huesca) gibi şehirlerde isyanlar birbirini takip etti. Bununla beraber I. El- Hakem yerine göre çok sert askerî tedbirlere, yerine göre de hileye başvurarak isyanları büyük çapta bastırmayı başardı. Bu dönemde çıkan isyanlardan en çok faydalananlar, hiç şüphesiz 801 yılında Endülüs’ün en önemli sınır şehirlerinden biri olan Barcelona’yı ele geçiren Franklar’dır. (826)
El- Hakem döneminden başlayarak Endülüs emirleri, saraylarının kapılarını Doğu’nun ünlü musikîşinâslarına ve muğannîlerine açmışlardı. (827) I. El- Hakem, “Endülüs’ün Ömer bin Abdulazîz’i” kabul edilen (828) babası I. Hişam’ın aksine, fazla dîndar biri değildi. Halk, emiri camide pek göremiyordu. İçki, müzik ve şiirin bulunduğu işret meclisleri ve avcılık, O’nun hayli ilgisini çekmekteydi. (829)
Böyle bir emir olan I. El- Hakem zamanında Alûn (? – ?) ve Zerkûn (? – ?) gibi şarkıcılar Doğu’dan Endülüs’e gelmişlerdi. (830) Bunları diğer şarkıcılar Fadl’ul- Medine (? – ?) ve Qamer (? – ?) takip etmişti. (831)
Ziryab, Endülüs Emiri I. El- Hakem’in sanata ve sanatçılara verdiği kıymeti biliyordu. Emir El- Hakem de Ziryab’ın şöhretini duymuş ve kabiliyeti hakkında pekçok övgü dolu şeyler işitmişti.
Tunus’ta bulunan ancak hayatı tehlikede olan Kürt musikîşinas Ziryab, Endülüs Emiri I. El- Hakem’e bir mektup yazarak, içinde bulunduğu sıkıntılı durumu anlatır ve yanlarına gelmek istediğini söyler. Endülüs Emiri I. El- Hakem de olumlu karşılık verir ve cevaben yazdığı mektupta, kendisini Endülüs topraklarında görmekten büyük onur ve mutluluk duyacaklarını belirtip, sarayına davet eder. (832)
Tarih, Mayıs 822.
Ziryab, Endülüs’e geçer. Endülüs topraklarında, Kurtuba (Córdoba) şehrine varır. (833)
Daha önce Bağdat’tan ayrılıp Suriye’ye gittiğinde 24 yaşında olan Ziryab, şimdi Tunus’tan ayrılıp Endülüs’e vardığında 33 yaşındadır. İki “mecburî göç” hadisesi arasında 9 yıl vardır.

Ziryab’ın ne zaman evlendiği ve hayatının hangi döneminde bir aile kurduğu tam olarak bilinmemektedir. Kaynaklarda, O’nun eşinden ve çocuklarından ilk kez bahsedilmesi, Tunus’tan Endülüs’e geçtiği zamandır. Ziryab, Bağdat’tan ayrılmasından 8 – 9 yıl sonra Tunus’un Qayrewan şehrinde ortaya çıkmıştır. Bu ikisi arasındaki Suriye ve Mısır günlerinde neler yaptığı ve başına neler geldiğiyle ilgili elimizde hiçbir bilgi yoktur.
Dolayısıyla, O’nun ne zaman evlendiği bilinmemektedir. Ancak Tunus’tayken O’nun evli ve 8’i erkek 2’si kız 10 çocuk sahibi olduğu görülmektedir. Ziryab’ın çocuklarının isimleri şöyle: Abdurrahman, Ubeydullah, Yahya, Cafer, Muhammed, Qasım, Ahmed, Hasan, Aliyye (Uleyye) ve Hamdûne. (834)
8 oğlundan 5’i ve kızlarından her ikisi de babaları gibi müzisyendiler. (835) Müzikte en yetenekli çocuğu, küçük kızı Hamdûne idi. (836)
Az önce de dediğimiz gibi, Ziryab’ın ne zaman evlendiği ve hayatının hangi döneminde bir aile kurduğu tam olarak bilinmemektedir. Kaynaklarda, O’nun eşinden ve çocuklarından ilk kez bahsedilmesi, Tunus’tan Endülüs’e geçtiği zamandır. Ziryab, Bağdat’tan ayrılmasından 8 – 9 yıl sonra Tunus’un Qayrewan şehrinde ortaya çıkmıştır. Bu ikisi arasındaki Suriye ve Mısır günlerinde neler yaptığı ve başına neler geldiğiyle ilgili elimizde hiçbir bilgi yoktur.
Bir insan, hele hele sürgün hayatı yaşayan bir insan, 9 yıl gibi kısa bir sürede evlenip 10 çocuk sahibi olamayacağına göre, çok açıktır ki Ziryab 24 yaşındayken Bağdat’tan ayrıldığında evliydi. Fakat 813 yılında Bağdat’tan ayrılırken kaç çocuğunun olduğunu kestirmek zor. Ama evli olduğu, hatta ilk çocuklarının Bağdat’ta doğduğu kesin gibi görünüyor. 9 sene sonra Tunus’ta 10 çocuk sahibi bir baba olarak karşımıza çıkmasının başka türlü açıklaması olamaz.
822 yılının Mayıs ayında, hânımı ve 10 çocuğuyla birlikte Endülüs topraklarına hicret eden ve Kurtuba (Córdoba) şehrine gelen 33 yaşındaki sanatçı Ziryab’ı burada kötü bir sürpriz beklemektedir: Ziryab, ailesiyle beraber henüz yoldayken ve daha Córdoba’ya ayak basmadan, kendisini Endülüs’e davet etmiş olan Endülüs Emiri I. El- Hakem vefat eder. 51 yaşındaki Endülüs Emiri I. El- Hakem, 21 Mayıs 822 tarihinde aniden hayata gözlerini yumar. Yerine Toledo doğumlu oğlu II. Abdurrahman el- Ewsat (792 – 852) yeni emir olur. (837)
Yeni emir II. Abdurrahman, hiçbir muhalefetle karşılaşmadan iktidara geldi ve emirliği yeniden şekillendirmeye çalıştı. Ancak yeni emir II. Abdurrahman, Ziryab’ın adını duymamıştı ve tanımıyordu. Babası merhum I. El- Hakem’in kendisine gönderdiği davetten de haberi yoktu.
Kurtuba (Córdoba) şehrine gelen Ziryab ve ailesi, kendilerini kimsenin karşılamadığını görünce hüsrana uğrarlar. Davet üzerine, hem de bizzat devlet başkanı tarafından gönderilen bir davetle buraya gelmişlerdi ama kendilerini karşılamaya hiç kimse gelmemişti. Ziryab ve ailesi, günlerce şehirde öylece dolaşıp kalmışlardı. Büyük bir sanatçı diye bizzat devletin emiri tarafından resmî olarak davet edildikleri yerde, öylece sahipsiz kalmışlardı. Şehirde ne onlar kimseyi tanıyordu, ne de kimse onları.
Günlerce Endülüs’te çaresizce bekleyen ve kimseden bir haber alamayan Ziryab ve ailesinin ümitleri tükenir ve moralmen çökmüş, perişan bir halde, Kuzey Afrika’ya geri dönme kararı alırlar.
Ancak o sırada hiç beklemedikleri bir gelişme yaşanır. O sırada Endülüs İslam Devleti’nin baş müzisyeni, bir Yahudî’dir. Endülüs’ün yeni emiri II. Abdurrahman’ın her ne kadar Ziryab’dan ve merhum babasının kendisine gönderdiği davet mektubundan haberi yoksa da, bir Yahudî olup Endülüs İslam Devleti’nin baş müzisyeni (838) olan Mansur el- Yahudî (? – ?), Ziryab’ı bilmektedir ve merhum emir El- Hakem’in O’na gönderdiği davet mektubundan da haberi vardır.
Ziryab’ın ailesiyle beraber günlerdir Córdoba’da çaresiz beklediğini ve kimseden haber alamayınca da Kuzey Afrika’ya geri dönme kararı aldığını öğrenen Yahudî sanatçı Mansur, Endülüs’ün yeni emiri II. Abdurrahman’ın huzuruna çıkmaya verir.
Endülüs’ün yeni emiri II. Abdurrahman’ın huzuruna çıkan Endülüs İslam Devleti’nin baş müzisyeni Mansur el- Yahudî, emire şöyle der: “Sayın Emirimiz! Sizin rahmetli babanızın davet ettiği bir sanatçı vardı. Büyük bir sanatçı. Bu Bağdat’tan çıktı geldi. Ziryab lakaplı. Çok iyi bir sanatçıdır. Şimdi siz duymamış olabilirsiniz, kendisi burda, buraya geldi. Babanız vefat edince ve sizden de hiç haber almayınca, siz de hiç ilgilenmeyince, geri dönme kararı aldı. Siz biraz ilgilenseniz…” Emir II. Abdurrahman da diyor ki, “Ben tanımıyorum ki. Ne yapabilirim?” Yahudî müzisyen Mansur da, “Bakın, bana güvenin. Ben kendisine referans oluyorum. Sizin baş müzisyeniniz olarak ben kendisine kefil oluyorum. O bize çok değer katacak. Endülüs’ün sanat dünyasını, müzik dünyasını çok ilerletecek, büyük katkıları olacak. Ben referans oluyorum. Lütfen O’nu sarayınıza davet edin, kendisi geri dönmesin ve bizimle kalsın” diye rica ediyor. Bu Yahudî müzisyen ikna etmeyi başarıyor, II. Abdurrahman’ı. II. Abdurrahman, “Tamam, sana güveniyorum. Sen öyle söylüyorsan, gelsin” diyor.
Emir II. Abdurrahman’ı ikna edebildiği için çok mutlu olan Yahudî baş müzisyen Mansur, alelacele kendisini sarayın dışına atarak Córdoba sokaklarında Ziryab’ın izini sürüp buluyor. Ziryab’ı ve ailesini bulan Mansur, onların karşısına çıkarak Ziryab’a, “Endülüs’e hoşgeldiniz. Lütfen geri dönmeyiniz. Yeni emirimiz II. Abdurrahman sizleri sarayında ağırlamaktan büyük mutluluk duyacaktır” diyor. (839)
Ziryab ve ailesindeki moral çöküntüsü ve hüzün, birdenbire sevinç ve umuda dönüşüyor. Hep birlikte saraya giderler.
Kaynakların anlatımları birbirinden farklıdır. Hatta aynı kaynaklardaki farklı anlatımlarda, Ziryab’ın Endülüs’e gelmek için Tunus’tan çıktıktan sonra, henüz Cezayir topraklarındayken Endülüs Emiri I. El- Hakem’in vefat ettiği ve dolayısıyla Ziryab’ın daha Cezayir’deyken geri dönmeye karar verdiği söylenir. Bu anlatıma göre, bu ani vefat haberi üzerine Ziryab, yeni emir II. Abdurrahman’a da bir mektup yazar. Ziryab mektubunda, Emir II. Abdurrahman’a başsağlığı dileklerini iletir, kendisinin seyahat niyetini belirtir ve babasının ölümünden sonra O’nun yerine geçen yeni emir hakkındaki umutlarını anlatır. Ama II. Abdurrahman kendisini tanımadığı için cevap yazmaz ve umutları tükenen Ziryab geri dönme kararı alır. Bundan haberdar olan Endülüs İslam Devleti’nin Yahudî baş müzisyeni Mansur devreye girerek II. Abdurrahman’ın huzuruna çıkar ve Ziryab’ın meziyetlerini anlatarak Emir Abdurrahman’ı ikna eder. Bunun üzerine Emir II. Abdurrahman, Ziryab’a cevabî mektubunu yazar. II. Abdurrahman, Ziryab’a cevaben yazdığı mektupta, kendisinin gelişini merakla bekleyeceğini, O’nun gelmesinden memnunluk duyacağını ve O’na hizmetinde iyi bir pozisyon vereceğini vaadeder. (840)
Aynı zamanda II. Abdurrahman, yol üzerindeki vilayetlerdeki valilerine de mektuplar göndererek, onlardan Ziryab’a iyi bakmalarını ve O’nu sağ salim Kurtuba (Córdoba)’ya ulaştırmalarını istemiştir. (841) Emir II. Abdurrahman, Cezayir’deki vali ve diğer valilere yazdığı mektupla, her valinin O’nu bir sonraki valiye ulaştırana kadar kendisine eşlik etmesini emretmiş, böylelikle Kurtuba (Córdoba)’ya ulaşıncaya kadar Ziryab’ın en üst düzeyde itibar görerek ve güven içinde yolculuk yapması sağlanmıştır. (842)
Ziryab ve ailesi Endülüs topraklarına vardıktan sonra, Emir II. Abdurrahman, harem ağalarının en büyüğünü Ziryab ve ailesini karşılaması için büyük bir konvoyla göndermiştir. Ziryab’ın aile haremini koruması amacıyla ayrıca bu konvoy gece vakti Ziryab’ı ve ailesini alıp şehre getirmişlerdir. Kurtuba (Córdoba) şehrindeki Endülüs sarayına varan Ziryab ve ailesi, Emir II. Abdurrahman ve Endülüs İslamî yönetimi tarafından ilgi ve hürmetle karşılanmıştır. Endülüs Emiri II. Abdurrahman, Ziryab ve ailesinin, kendi sarayının arka bahçesinde bulunan ve bugün nerede olduğuyla ilgili herhangi bir bilgi bulunmayan Sitqa Sarayı’na yerleştirilmesini emretmiştir. (843)

Bu iki anlatımdan hangisinin tam olarak doğru olduğunu bilmiyoruz. Her ikisinde de ortak nokta; Ziryab’a davet mektubu gönderen Emir I. El- Hakem’in Ziryab henüz yoldayken vefat etmesi, yeni Emir II. Abdurrahman’ın kendisini tanımaması ve ilgilenmesi, ama O’nun baş sanatçısı olan Yahudî müzisyen Mansur’un II. Abdurrahman’ı ikna etmesi, böylece Ziryab’ın geri dönmekten caydırılıp Kurtuba (Córdoba) şehrindeki saraya çıkartılmasıdır. Bunlar kesin doğrular. İhtilaflı olan ise, sadece, eski Emir I. El- Hakem’in Ziryab daha Cezayir’e vardığında mı yoksa Endülüs topraklarına vardıktan sonra mı vefat ettiğidir.
Her neyse; bizim Ziryab artık Kurtuba (Córdoba)’dadır ve ailesiyle birlikte saraydadır.
Sosyoloji (toplumbilim) ilminin kurucusu olarak kabul edilen Berberî sosyolog İbn-i Haldun, Emir II. Abdurrahman’ın, Ziryab’ı karşılamak için şehrin dışına kadar çıktığını yazmaktadır. İbn-i Haldun, Emir II. Abdurrahman’ın Ziryab’a büyük bir ilgi gösterdiğini ve bizzat karşılayarak O’na “Ehlen we sehlen” (Hoş geldin) dediğini, hediyeler, arpalıklar ve tahsisat takdim ettiğini, hanedanlık mensupları ve nedimleri arasında Ziryab’a ayrı bir yer ayırdığını kaydetmektedir. (844)
Cezayirli tarihçi ve biyograf Ahmed el- Maqqarî, Ziryab’ın karşılanması için bir köle gönderildiğini ve bu kölenin O’nu karşılayıp güzel bir eve yerleştirdiğini, tüm ihtiyaçlarını tedarik ettiğini bildirir. Üç gün sonra da II. Abdurrahman O’nu huzuruna kabul etmiş ve Ziryab’ı en üst düzeyde karşılamıştır. (845)
Müslüman olmuş İspanyol bir ailenin soyundan gelen ve Ziryab’ın vefat ettiği şehirde, Kurtuba (Córdoba)’da ikiyüz yıl sonra doğmuş olan İspanyol tarihçi İbn-i Hayyan ise, Emir II. Abdurrahman’ın, Ziryab’ın engin bir deniz olduğunu keşfettiğini ve çok heyecanlandığını not etmiştir. O gün birlikte yemek yemekle Ziryab’ı şereflendirmiş, abdestten sonra Emir’in özel parfümü Ziryab’a sunulmuştur. (846)
Kurtuba (Córdoba)’ya geldikten üç gün sonra Ziryab onuruna sarayda bir müzik etkinliği düzenlenir. II. Abdurrahman, Ziryab’dan, kendi sanatını icra etmesini ister. Ziryab burada saray eşrâfına bir müzik resitali sunar. Ve II. Abdurrahman hayran kalıyor. “Şimdi anladım, babam neden seni tâ buraya kadar davet etti” diyor II. Abdurrahman, “Rahmetli babam boş adam değilmiş. Hakikaten sen muhteşem bir sanatçıymışsın.” Ardından Ziryab’a şunları söylüyor, Endülüs Emiri II. Abdurrahman: “Artık burda kalabilirsin, buralar senindir. Ve istediğin herşey fazlasıyla karşılanacaktır. Hiçbir şekilde maddî sıkıntı yaşamanı istemiyorum. Sen sadece sanatına odaklan, sadece sanatını icra et. Sana her ay maaş gelecek.” (847)
Endülüs Emiri II. Abdurrahman, Ziryab’a aylık 200 altın maaş tahsis etti. Her ay 200 altın maaşın yanısıra, her yaz başında, yaz sonunda ve yıl başlarında ek olarak 500 altın verilecekti. Bunlarla da sınırlı değildi. Her iki dînî bayramda (Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı) 1000’er altın, Mihrican Bayramı’nda da 500 altın almasını sağladı. (848)
Bu anlaşma yalnızca bu kadarıyla da sınırlı değildi. Ziryab’a her yıl 300 müdd (bushel) yiyecek tahsis edilecekti. Bunun 200 müddü (busheli) arpa ve 100 müddü (busheli) buğdaydı. (849)
Sadece bunlar da değil. Ziryab’ın haricinde, Ziryab’ın 10 çocuğundan her birine de aylık 20 altın maaş bağlanmıştır. (850)
Tüm bunlarla Endülüs Emiri II. Abdurrahman artık Kürt musikîşinas Ziryab’ın kalbini kazanmış ve bundan sonra O’nu sohbetlerine çağırmaya başlamış, şarkılarını dinlemiş ve dinlerken de huzurundaki tüm diğer şarkıcıları yanından çıkararak Ziryab’ı hepsinden önde tutmuştur. (851) O’na son derece cömert davranmış, ikramlarda bulunmuş ve çeşitli konularda kendisiyle sohbet etmiştir. Emir II. Abdurrahman, Ziryab’ın büyük bir hayranı olmuş ve yemeklerini bile O’nunla aynı masada yiyerek böylece Ziryab’ı onurlandırmıştır. (852) Emir II. Abdurrahman, tüm bunlara ek olarak sarayda Ziryab’a özel bir de kapı açmıştır. Böylece II. Abdurrahman’ın özel odası ile Ziryab’ın özel odası arasındaki bu kapı aracılığıyla, bu ikili, araya başka hiç kimseyi sokmadan birbirleriyle direk görüşmüşlerdir. (853)
Ziryab birdenbire Endülüs’te toprak sahibi üst sınıfın müreffeh bir üyesi oldu. O artık İspanya’nın en zengin kişilerinden biriydi. Hayatının sonuna kadar da zengin bir şekilde ve refah içinde yaşadı.
Ziryab sadece müzisyen, şarkıcı, ud ve lavta sanatçısı, besteci, şair ve öğretmen değildi. O ayrıca Astronomi, Coğrafya, Meteoroloji, Botanik, Kozmetik, Mutfak Sanatı ve Moda konularında müthiş bilgi sahibi bir bilgeydi. (854) Endülüs Emiri II. Abdurrahman, Kürt müzisyen Ziryab’ın sadece çaldığı ud ve söylediği şarkılarından değil, tarih ve şiir başta olmak üzere O’nun hemen her alanda oldukça bilgili olduğu muhtelif sahalardaki sohbetlerinden de faydalanmıştır. (855) Koskoca Endülüs İslam Medeniyeti’nin emiri, Ziryab’ın adetâ talebesi hatta müridi olmuştu. Ziryab’a hayranlık derecesinde bağlıydı. O’nun bilgi ve birikimi karşısında dehşete kapılıyor, büyüleniyordu. Artık bir gün dahi Ziryab’ı görmeden duramıyor, Ziryab’ın sohbetlerini dinlemeden yapamıyordu. II. Abdurrahman, Ziryab’ın adetâ nedimi olmuştu. (856)
Cezayirli tarihçi ve biyograf Ahmed el- Maqqarî, Ziryab’ın yedi iklim ve bunların tabiâtlarındaki ihtilaflar, havaları, denizlerin, ülkelerin tasnifi ve nüfûsları hakkında bilgili olduğunu, eserinde zikretmektedir. (857)
Kürdistan’ın küçük ve şirin bir köyünde doğan, sonra Bağdat’ta müzik eğitimi gören fakat ordan çıkmak zorunda kalan, sonra Suriye, Mısır ve Tunus’ta sürgün hayatı yaşayan, sonra ordan da kaçmak zorunda kalıp Endülüs (İspanya) topraklarına gelen bu “mucize” insanın, dünya ülkeleri hakkında ve iklimleri, coğrafyaları konusunda, bu da yetmiyormuş gibi uzay ve gezegenler hakkında bile bu kadar çok bilgiye nasıl sahip olduğunu, bütün bunları nereden bildiğini hiç kimse bilmiyor.
Ama ben biliyorum: Kürtlük’ün irfanı, Kürt olmanın asaleti bu.
Müslüman olmuş İspanyol bir ailenin soyundan gelen ve Ziryab’ın vefat ettiği şehirde, Kurtuba (Córdoba)’da ikiyüz yıl sonra doğmuş olan İspanyol tarihçi İbn-i Hayyan, Allah’ın dünyadaki bütün sanatçılara dağıttığı bütün yetenekleri Ziryab’da birleştirdiğini ifade etmiştir. (858) İbn-i Hayyan’a göre, Ziryab cinler tarafından besteler ve şarkılar öğretilen ve rûhuna şairlik nakşedilmiş bir yetenektir. O, udda birçok yenilikler yapan, diğer yandan yıldızların hareketlerini bilen bir astrologdur. Ülkemizde Batlamyus olarak bilinen Mısır doğumlu Latin coğrafyacı, matematikçi, gökbilimci, astrolog, müzik teorisyeni ve filozof Claudius Ptolemaeus (90 – 168)’un zikrettiği bestelerin birçoğu da dahil olmak üzere, Ziryab hafızâsında besteleri ve sözleriyle birlikte tam 10.000 şarkıyı ezbere barındırmaktadır. O, Müzik’te de Felsefe’de de bir mühendis gibidir. Konuşma tarzı mükemmel olan çok iyi bir hatiptir, aynı zamanda. O zarafet sahibi, iyi bir edebiyatçı, herkesle âdaba uygun iletişim kurabilen, yine her yerde uzmanca kendisini önplana çıkarma yeteneği olan biriydi. Meclis âdabıyla, güzel ve iyi konuşmasıyla, o dönemde O’nunla aynı dalda olan hiçbir sanatçının bilmediği protokol kural ve yöntemlerini bilmesiyle dikkat çekmiştir. (859)
Ziryab’a cinlerin şarkı ve beste öğrettiğini iddiâ eden, sadece İbn-i Hayyan değildir. Cezayirli tarihçi ve biyograf Ahmed el- Maqqarî de aynı iddiâda bulunmakta, Ziryab’a cinlerin her gece şarkı öğrettiğini ileri sürmektedir. (860)
Görüldüğü üzere, Kürt sanatçı ve bilim adamı Ziryab’ın zekâsı ve birikimi karşısında şaşırıp kalan diğer âlimler ve İslam tarihçileri, bu “mucizevî” insana bir anlam verememişler, kendisine bunları cinlerin öğrettiğini iddiâ etmişlerdir.
Sadece ilim sahipleri değil, o dönemki halk da böyle inanmıştır. Ziryab’ın hafızâsında 10.000 eserin güfte ve bestesinin bulunması, o dönem için halk arasında O’nun cinler tarafından desteklendiği ve bu şarkıları kendisine cinlerin öğrettiği düşüncesinin yayılmasına neden olmuştur. (861)
İnsanlar, sanatına hayran kaldıkları bir insan hakkında her şeye inanabilir elbette, buna sınır koyulamaz. Meselâ ben de, Brezilyalı futbolcu Ronaldinho’nun ve Arjantinli futbolcu Lionel Messi’nin uzaylı olduklarına ve başka gezegenden geldiklerine inanıyorum, ama benim böyle inanmam, bunu gerçek kılmıyor.
Ziryab’ın talih yıldızı Bağdat’ta sönmüş olsa da, Kurtuba’da yeniden ama daha güçlü şekilde parladı. Endülüs (İspanya) topraklarının gelmiş geçmiş en büyük müzisyeni olarak kabul edilir. (862)
Kürt musikîşinas Ziryab, hakikaten “mucize” bir insandı. Tarihte O’nun gibisi az bulunur hatta belki de yoktur. Çünkü Ziryab, bir insanın tek başına bir ülkeyi, hatta bir kıtayı değiştirebileceğine, hatta bir insanın tek başına dünyayı değiştirebileceğine somut bir örnektir. Ziryab, bir insanın tek başına dünyanın sosyolojik ve kültürel çehresini nasıl değiştirebileceğini gösteren emsalsiz bir örnektir.
O öyle bir kültürel devrim gerçekleştirdi ki, insanlık tarihinde bu büyük devrimin bir emsali yoktur.
İsterseniz gelin, o topraklara ayak bastığı 822 yılından vefat ettiği 857 yılına kadar, yani sadece 35 yıl gibi bir süre zarfında Ziryab’ın Avrupa’da nasıl bir kültürel devrim yaptığına, dahası, bu mucize Kürt sanatkârın bugünkü Avrupa kültürünü nasıl şekillendirdiğine bakalım…
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, bundan sonra okuyacaklarınıza gerçekten inanmakta güçlük çekeceksiniz. Bunda kabahatiniz yok, zirâ inanması hakikaten çok güç. Fakat anlatacaklarımızın hepsi gerçektir ve üstelik bunlar, bütün dünyanın da kabul ettiği gerçeklerdir:
► Müzik
Ziryab benzersiz ve etkili bir müzik performansı stili yaratmış ve nesiller boyunca İspanya’da icra edilen şarkılar yazmıştır. 9. yy Endülüs müzik tarihinin başlıca isimlerinden biri olup, bu müziğin babası olarak kabul edilir. Bugünkü İspanyol müziği üzerinde büyük bir etkisi olmuştur ve Endülüs müzik geleneklerinin kurucusu olarak nitelendirilir. (863)
Kürt musikîşinas Ziryab, Avrupa kıtasında ilk müzik okulunu açan kişidir. Ziryab, yaşadığı Kurtuba (Córdoba) şehrinde bir konservatuar açmıştır. (864) Bu konservatuarın benzerleri müteakiben İşbiliyye (Sevilla), Tuleytule (Toledo), Belensiye (Valencia) ve Ğırnata (Granada) gibi İspanya’nın diğer şehirlerinde de açılmıştır. (865) Bu okullar, Endülüs İslam Medeniyeti’nin yıkıldığı 1492 tarihine kadar varlığını sürdürmüştür. (866) Ziryab en büyük ününü, Endülüs’ün müzik konservatuarı olan Kurtuba Müzik Okulu ile yapmıştır. Bu okullar, dönemin aristokrasisi arasında çok popülerdi ve hem erkek hem kız öğrencileri bünyesine barındırıyordu. Buradan mezun olan öğrenciler, ülkenin ünlü müzisyenleri arasında yer almıştır. (867)
Ziryab’ın Kurtuba Müzik Okulu’ndaki eğitimle ilgili olarak bazı detaylar günümüze kadar intikal etmiştir. Ziryab’ın Endülüs’e gelmesinden önce müzik hocalarının, öğrencilerine bir şarkıyı uygulamalı olarak öğretmeden başka bir metodları yoktu. Ziryab bunu bütünüyle değiştirmiştir. O, öğrencilerinin müzik eğitimi müfredatını üç bölümde ele almaktadır: Buna göre; ilk olarak ritim, vezin ve şarkının sözleri enstrüman eşliğinde, daha sonra da basit halde nağme öğretilmektedir. Son olarak ise müzikal nüanslar (zâide) öğretilmektedir. (868)
Cezayirli tarihçi ve biyograf Ahmed el- Maqqarî, Ziryab’ın müziğe yeni başlayanlar için benimsediği metodu zikretmektedir. Kendisine müzik öğrenmek için gelen kişiyi O, ilk önce misvere denilen yuvarlak mindere oturtur ve ona sesinin çıktığı kadar bütün gücünü kullanmasını emreder. Eğer onun sesi zayıfsa, sesi artıran bir egzersiz olarak sarığını onun beline bağlardı. Eğer öğrencisi kekeliyor veya ağzını yeterince açamıyorsa ya da onun konuştuğunda dişlerini kenetleme alışkanlığı varsa, Ziryab ona ağzının içine üç parmaklık küçük bir tahta koymasını söyler. Öyle ki çeneleri genişleyene kadar üç gün üç gece onu ağzında muhafazâ etmek zorundadır. Daha sonra Ziryab, öğrencisine avazının çıktığı kadar “Yâ Haccam” veya “Aah” diye bağırmasını ve yapabildiği kadar sesini uzatmasını emreder. Eğer öğrencisinin gür, güçlü ve açık bir şekilde bu kelimeleri telaffuz ettiğini anlarsa, onu öğrencilerinin arasında kabul eder ve başarılı bir şarkıcı yapmak için de herhangi bir yorgunluk veya rahatsızlıktan onu korurdu. Aksi halde onunla daha fazla uğraşmazdı. (869)
Ziryab’dan önce ud, dört telli bir enstrümandı ve bunlar dört tabiâta karşılık gelmekteydi. Ziryab uda beşinci teli ekleyen kişidir ve O’ndan sonra ve halen dahi ud her yerde beş telli bir enstrümandır. Udun her telinin insan vücûdundaki belli bir organı etkilediği yönündeki düşünceye de uygun olarak, Ziryab uda kırmızı renkli bir tel eklemiştir. Bu kırmızı telin rûha karşılık geldiği kabul edilmiştir. Yine Ziryab, udu çalarken aşındıran geleneksel tahta mızrap yerine, kartal gagasından (veya akbaba tüyünden) yapılan ve sürtünmenin tahtaya göre iyice az olduğu telek mızrabı kullanmıştır. (870) Udda ses titreşimleri ve çeşitliliğini arttırmak için daha ince ahşap bir malzeme kullanmış, mızrap olarak ince tahta malzeme yerine kartal gagasını (veya akbaba teleğini) kullanan ilk kişi olmuştur. Bu maddenin özelliği hem teli koruması hem de elde daha hafif olduğu için daha hızlı çalmaya olanak tanıması ve güzel ses de çıkarmasıdır. Böylece udunda daha zarif bir anlam ve en mükemmel faydayı elde etmiştir. Şöyle ki: “Zîr” teli sarı boyalıdır ve ud sazında, bedenin safrasına karşılık gelmektedir. Sonraki ikinci telin boyası kırmızıdır. Bu udda bedendeki kanın yerindedir ve o zîrin iki katı kalınlığındadır. Bunun için de “mesnâ” olarak isimlendirildi. Dördüncü telin rengi siyahtır ve bu da udda bedendeki sevdânın karşılığıdır; “bam” olarak isimlendirilmektedir. Bu udun en üst telidir ve “mesles”in iki katıdır. Meslesin ise rengi yoktur; beyazdır. Udda bedendeki balgamın yerini tutmaktadır. Mesnânın iki katı kalınlıktadır. Bu dört tel, dört tabiâta karşılık gelmektedir. Bam sıcak kurudur ve mesnânın mukabilidir. Mesnâ sıcak nemlidir ve onu eşitlemek gerekir. Zîr sıcak kurudur, meslesin mukâbilidir. Mesles de sıcak nemlidir. Her tabiât zıddına mukâbele eder, tâ ki beden bu dört unsuru (hılt) ile dengeli olsun. Ne var ki beden nefsten / rûhtan yoksundur. Nefs, kanla ilintilidir. Ziryab bunun için orta kanı temsil eden tele, Endülüs’te icad ettiği bu beşinci kırmızı teli ilave etmiştir. O meslesin altında, mesnânın da üstündedir. Böylece udunda dört unsur tam olarak yer almış oldu. Beşinci tel bedendeki nefse karşılık gelmiştir. (871) Yine Ziryab, enstrümanındaki iki pes tel için genç bir kurt bağırsağını ve daha tiz teller için de ipek eğirmenin yeni bir yöntemini keşfetmiş ve yaygınlaştırmıştır. (872)
Ziryab ayrıca udun dört telini, ülkemizde Aristo olarak bilinen Antik Yunan filozofu Aristotélis (M. Ö. 384 – M. Ö. 322)’in mizahlarını sembolize etmek için bir renge, beşinci teli de rûhu temsil etmek için kırmızıya boyadı. (873) Ziryab’ın bu şekilde geliştirdiği müzik tarzı, Endülüs Emiri II. Abdurrahman’ın sarayında çok popüler oldu. (874)
Kürt musikîşinas Ziryab, ayrıca Kürdistan’da müzik söylerken ağırlıklı olarak kullanan ve Kürtler’in “tembur” dediği saz aletini de İspanya’ya taşımıştır. Avrupa saz ile tanışmıştır. (875)
Kürt musikîşinas Ziryab’ın, yaşadığı Kurtuba (Córdoba) şehrinde açtığı müzik okulu, Avrupa kıtasındaki ilk müzik okuludur. (876) Ziryab’ın gelişinden önce, müzik üstâdlarının, öğrencilerinin şarkı söylemeleri için belli pratik öğretim metodu bulunmamaktaydı. (877)
Ziryab’ın açtığı ve yönettiği müzik okulunda sadece Müslüman ve Yahudî öğrenciler değil, aynı zamanda birçok Avrupa ülkelerinden gelip eğitim alan Hristiyan öğrenciler de bulunmaktaydı. Bu kişiler Fransa ve İtalya’dan, hatta tâ İsviçre ve Almanya’dan Endülüs (İspanya)’e gelip Ziryab’ın Córdoba’daki okulunda müzik ve sanat eğitimi görmüş ve kendi ülkelerine geri dönmüşler, Kürt müzisyen Ziryab’ın musikîsiyle Avrupa’da yüzyıllar sonraki “Reform” ve “Rönesans” hareketlerinin ilk nüvelerini atan uyanış hareketine katkıda bulunmuşlardır. (878)
Çokdînli ve çokkültürlü Endülüs’te kısa sürede tüm İberya’da öncelikle müzisyen kimliğiyle ünlenen Ziryab, Kurtuba (Córdoba) şehrine gelmeden önce yaşadığı yerlerde geleneksel Kürt müziği olan dengbêjliği ve özellikle Kürdistan ile Mezopotamya ezgilerini Arap, Berberî ve Afrika motifleriyle harmanlayıp birikimini zenginleştirerek Endülüs İspanyol – Katalon kültür mirasına katkıda bulunmuştur. (879) Bağdat’tan ayrılışından sonra tâ İberya Yarımadası’na gelinceye kadar geçirdiği zaman içerisinde, geleneksel bir Kürt dengbêji gibi müzik icra etmiş, kendini geliştirmiş ve yenilemiştir. Bu birikim ve potansiyelini Córdoba’daki çalışmalarında yeni dans ve müzik sunumuna aktarmıştır. Flamenco (flamenko) dansının yaratıcısı olarak da kabul edilen Ziryab, Kürdistan ve Mezopotamya’dan beraberinde getirdiği müzik ve dans birikimini, Arap, Berberî ve Kuzey Afrika motifleriyle zenginleştirip, Endülüs İspanyol – Katalon kültür mirasına katmıştır. (880)
Uda rûhu temsil eden beşinci teli ekleyen Ziryab, bu anlayışla “newbe” denilen müzik tarzını geliştirmiştir. (881) O, her biri vokal ve sözsüz parçaların belirli bir melodik dizi içerisindeki bileşiminden oluşan 24 newbelik bir repertuar derlemesiyle saygınlık kazanmış, daha sonra bu nevbe geleneği büyük ölçüde 15. yy’ın sonlarında Kuzey Afrika’ya taşınmıştır. (882)
Newbe, belli bir sırayla dört (Fas’ta beş) melodik ve ritimli hareketler (devre) ile solo ve orkestranın eşliğiyle icra edilen ve Ziryab tarafından çeşitlemeleri yapılmış hemen hemen batıdaki “suite” kavramıyla açıklanabilir. (883) Ziryab ritimli bir şarkıyla başlayan, ritimsiz konuşur gibi söylenen kısımla devam eden bir Doğu stilini uygulamıştır. Metinde ve bir müzik performansında Doğu düzenindeki gittikçe artan canlılık ve tempoyu takip etmiş, böylelikle “vokal”, “suite” veya “newbe” denilen geç müzikal formun gelişimini desteklemiştir. Daha da önemlisi Ziryab, Batılı İslam dünyasında Doğu musikîsinin devamlılığını üstlenmiştir. (884)
Endülüs müzik geleneğinin temelini oluşturan newbe sistemini saraya getiren kişi Ziryab’dır. “Newbe”, kelime olarak “sırasını bekleyen” anlamına geliyor. Aslında her müzisyen, halifenin huzurunda şarkı söylemek için sırasını bekliyordu. Dansın ayrılmaz bir parçası olan newbe, yüzyıllar boyunca modlara dayalı hareket ve parça sayısı zenginleştirilmiş, vokal ve enstrümantal eserlerden oluşan bir seridir. Ziryab, Roma’ya kadar uzanan, Vatikan’daki Papalık Şapeli’nde bile müzikseverleri büyüleyecek olan bu ünlü kastratoları, “seslerini değiştirmemiş şarkıcılar” olan newbe korosuna dahil etti. Muhteşem bir müzisyen olan sanatçı, Kuzey müziğini, laik Romanceros’u, Gregoryen ilahîleri gibi Hristiyan dînî müzikleri araştırdı ve bunları “maluf”a aktararak özümsemeye çalıştı. (885)
Kuzey Afrikalılar, şu an kendi müziklerinin atası olarak Kürt müzisyen Ziryab’ı görmektedirler. Ziryab batıda Gregoryen mûsikîsi yerine burada profan bir mûsikînin öncülüğünü yapmıştır. (886) Mağrîb ülkeleri (Cezayir ve Fas) ve İspanya’daki ud ve gitar sanatçıları, ud çalma sanatının ve gitarın icadının Zeryab’ın eseri olduğuna inanırlar. (887) Ziryab, tar ve setarı da Córdoba’ya getirmiş ve bu çalgı daha sonra İspanyol gitarına dönüşmüştür. (888)
İspanya’daki newbe ve özellikle Tunus, Cezayır ve Libya’da etkin olan maluf tarzlarının temelleri Ziryab’a aittir. İspanyollar’ın gitar enstrümanının oluşmasında kendi yarattığı udun perde ve tel özellikleri etki etmiştir. (889)
Önceden Marksist – Komünist biriyken sonradan Müslüman olan Fransız düşünür, filozof, akademisyen ve yazar Roger Garaudy (1913 – 2012), Ziryab’ın mûsikîyi yalnızca üst kesimin takdir edeceği şekilde icra etmediğini, aynı zamanda avama da hitap edecek şekilde icra ettiğini belirtmektedir. Yine Garaudy’nin anlatımıyla, Endülüs mûsikîsinin gelişmesinde, esas itibariyle, Ziryab’ın Córdoba’ya gelişiyle birlikte kesin bir dönüm noktası gerçekleşir. (890)
Ziryab, Bağdat’taki ustaları İbrahim el- Musulî ve oğlu İshak el- Musulî’den aldığı vezin, güfte, basit halde makam ve zaide (değişik makamların birleştirilerek farklı bir makam haline gelmesi) öğretimini Endülüs’te geliştirdi. Müzikte ritim, melodi, makam, usûl ve ses uygulamalarını güncelleştirip Endülüs’te tatbik etti. Solfej kurallarını yeniden düzenledi. Müzik kaide ve kurallarını bir disiplin haline getirerek buna göre müzik eğitimi verdi. (891)
Bugün İspanya dendiğinde ilk akla gelen şeylerden biri olan flamenco (flamenko) müziğinin mucidi de Kürt müzisyen Ziryab’dır. Ziryab, uda eklediği beşinci tel ile bugün dünyayı kasıp kavuran flamenco (flamenko) tarzı müziğin Endülüs coğrafyasında oluşumuna öncülük etmiştir. (892) Şarkıcı olan sanatçı, muachah ve zagal gibi şiirsel ve vokal tekniklerini geliştirerek flamenkonun doğuşuna öncülük etti. (893) Kürdistan ve Ortadoğu’nun müzik ve dansları daha sonra Afrikalılar’ın müzik ve danslarının birleşimiyle İspanyol flamenkosuna dönüşmüştür. (894)
Ziryab figürü, Batı medeniyetinin Doğu medeniyetinden ne derece etkilendiğinin, sadece etkilenmekle kalmayıp, bu medeniyetin sırtında yükseldiğinin açık kanıtlarındandır. 800’lü yıllardan 2000’li yıllara Ziryab’ın Bağdat’taki sosyal hayattaki birçok kültür ve medeniyet unsurunu Endülüs üzerinden alan Batı dünyası, farklı alanlarda hâlâ O’nun ismini kullanmaya devam etmektedir. Ziryab’ın musikî alanındaki yenilikleri, öncelikle gitar ve flamenco (flamenko) müziğinin doğuşuna etki etmiştir. Newbe tarzı bugün hâlâ dünyanın birçok yerinde varlığını sürdürmektedir. Her günün bir saatine denk gelen makamlar ve bu makamların insan psikolojisi üzerine etkileri, enstrümanın her bir telinin belli bir huyla eşleşmesi, astrolojik unsurlarla dünyaya ait unsurların birbirine tekabül etmesi düşüncesinin Batı dünyasına tanıştırılmasında Ziryab önemli bir role sahiptir. O’nun pedagojik ses eğitimleri bugün hâlâ modern konservatuvarlarda uygulanmaktadır. Batı, gerek dünyayı kasıp kavuran flamenco (flamenko) müziği ve modern konservatuvar pedagojik eğitimleri, gerek hitabet, gerek gastronomi, moda ve daha birçok alanda Ziryab’ın ayak izlerindedir. (895)
Günümüzdeki gitarın ve flamenco (flamenko) müziğinin mucidi olan Ziryab’ın etkisi Avrupa ile sınırlı değil, tâ Güney Amerika’ya kadar uzanıyor. Kezâ Latin Amerika dünyasının meşhur müzik türlerinden olan Arjantin’deki “tango”, Uruguay’daki “milonga” ve Brezilya’daki “samba”, Ziryab sayesinde şöhrete erişip yaygınlaşmıştır. (896)
Daha önce de bahsettiğimiz üzere, Ziryab’ın 8’i erkek 2’si kız 10 çocuğu vardı. Ziryab’ın çocuklarının isimleri şöyle: Abdurrahman, Ubeydullah, Yahya, Cafer, Muhammed, Qasım, Ahmed, Hasan, Aliyye (Uleyye) ve Hamdûne. (897) Ziryab’ın 8 oğlundan 5’i ve kızlarından 2’si de babaları gibi müzisyen oldular. (898) Ziryab’ın çocukları, aynı zamanda O’nun öğrencileriydi. Ziryab kurduğu müzik okulunda kendi çocuklarına da eğitim verdi. (899) Bu çocuklar babalarının müzik okulunu ayakta tuttu, ancak yetiştirdiği kadın şarkıcılar da sonraki nesilde repertuarının güvenilir kaynakları olarak kabul edildi. (900)
Ziryab’ın 8’i erkek 2’si kız 10 çocuğu arasında müzik alanında en yeteneklisi, en küçük kızı Hamdûne idi. Ziryab’ın kızı Hamdûne, bu asil Kürt kadını, Avrupa’da ve dünyada kızlar için ilk müzik okulunu açan insandır. Hamdûne müzik alanında çok başarılı bir kadın oldu, müzik ve sanatta yüzlerce kız öğrenci yetiştirdi ve Avrupa’nın farklı yerlerinden gelen kadın müzisyenler O’ndan ders aldı. (901)
Ziryab’ın oğulları arasında ise müzik konusunda en yeteneklisi, Ubeydullah’tı. O’nun ardından abisi Abdurrahman geliyordu. (902)
Ziryab, Endülüs İslam Devleti için bir nevi “kültür bakanı” olarak görev yaptı. Ziryab’ın Córdoba’da açtğı müzik okulu Bağdat sarayının dünyaca ünlü stillerini ve şarkılarını öğretirken, Ziryab hızla yeniliklerini tanıtmaya başladı ve “Encyclopaedia of Islam” (İslam Ansiklopedisi)’nın ifadesiyle, “İslamî İspanya’nın müzik geleneklerinin kurucusu” olarak ününü pekiştirdi. (903)
Ziryab hakkında, sosyoloji (toplumbilim) ilminin kurucusu olarak kabul edilen Berberî sosyolog İbn-i Haldun şöyle der: “İspanya’ya miras olarak Ziryab, musikî bilgisini bıraktı.” (904)
O dönemde İslamî İspanya’da pekçok yetenekli sanatçı vardı. Fakat Kürt musikîşinas Ziryab hepsini geride bıraktı. (905)
Cezayirli tarihçi ve biyograf Ahmed el- Maqqarî, Ziryab için, “Ne O’ndan önce ne de O’ndan sonra, mesleğinde Ziryab’dan daha fazla sevilen ve hayranlık duyulan bir insan var olmamıştır” demektedir. (906)
Müslüman olmuş İspanyol bir ailenin soyundan gelen ve Ziryab’ın vefat ettiği şehirde, Kurtuba (Córdoba)’da ikiyüz yıl sonra doğmuş olan İspanyol tarihçi İbn-i Hayyan ise, Allah’ın dünyadaki bütün sanatçılara dağıttığı bütün yetenekleri Ziryab’da birleştirdiğini ifade etmiştir. (907)
Endülüslü ünlü Berberî filozof, tarihçi ve İslam âlimi İbn-i Hazm ya da tam adıyla Ebû Muhammed Ali ibn-i Ahmed ibn-i Said ibn-i Hazm ez- Zahirî el- Endelusî (994 – 1064), Ziryab’ın hayatı ve şarkılarının çocukları tarafından kitaplaştırıldığını iddiâ etmektedir. Büyük İslam âlimi İbn-i Hazm, Ziryab’ın hayatını ve şarkılarını yazan ve Ziryab’ın, dünyadaki ilk kız müzik okulunu açan müzisyen kızı Hamdûne’nin kayınbiraderi olan Eslem bin Abdulazîz (? – ?) adlı bir kimseden bahsetmektedir. Bu şahıs, Ziryab’ın damadı (Hamdûne’nin kocası) Hişam bin Abdülazîz (? – ?)’in kardeşi olup, iyi yetişmiş kültürlü ve entelektüel bir insandır. Eslem, şiir ve musikî alanlarında da kendisini kanıtlamış biridir. Ayrıca İbn-i Hazm kitabında, Eslem’in Ziryab’ın söylediği şarkıları ve O’nun hayatını ihtiva eden bir eserinin olduğuna yer vermektedir. (908) Eslem’in bu kitabı ağabeyi Hişam’ın karısı ve aynı zamanda Ziryab’ın kızı olan Hamdûne’nin yardımıyla hazırladığı ve kitabın isminin de “Kitab Mâ’ruf fî Eğânî Ziryab” olduğu zikredilmektedir. (909)
Ziryab’ın şarkılarının bulunduğu söylenen “Kitab-û Axbar-i Ziryab” adlı eser, o dönemde bilinen şarkılar, Ziryab’ın muvaşşahlardan derlediği şarkılar ve belki de kendi yazdığı fakat muvaşşah kapsamına girmeyen şiirlerden bestelediği şarkılardan oluşmuştur. Kitap bugün kayıptır. (910)
Ziryab’ın kızları Uleyye ve Hamdûne, babaları gibi başarılı müzisyenler oldular. Bu iki muhteşem Kürt kadını, Avrupa ve dünyadaki ilk kız müzik okulunu açtılar.
İki kızkardeş de müzikte çok başarılıydı. Ama özellikle küçük kızkardeş Hamdûne olağanüstü bir yetenekti. Şöhreti Endülüs’te parlamıştı. Hamdûne bu yüzden Endülüs Emiri II. Abdurrahman’ın veziri Hişam bin Abdulazîz ile evlendirilmişti. (911)
► Şiir
Ziryab, muhteşem bir müzisyen ve bestekâr olmasının yanısıra, Endülüs’te ve Akdeniz havzasının her yerinde çalınıp söylenen binlerce melodik şiire imza atan iyi bir şairdi de. Tek uyaklı bir şiir olan savfı mükemmelleşti. O, tükenmez bir hikâye anlatıcısıydı da. (912)
Müslüman olmuş İspanyol bir ailenin soyundan gelen ve Ziryab’ın vefat ettiği şehirde, Kurtuba (Córdoba)’da ikiyüz yıl sonra doğmuş olan İspanyol tarihçi İbn-i Hayyan’ın bizzat okuduğunu söylediği ve Ebûbekr Ubeyde (? – ?)’ye ait elyazmasında Ziryab için “matbû şair” vasfını görürüz. Ve yine bu el yazmasında Hayyan (? – ?) adlı biri, Ziryab’a atfedilen bu vasfı bugüne kadar hiçbir sanatçıda görmediğini belirtmektedir. (913)
Ziryab’dan bize, O’nun şairliğine dair yalnızca dört dize ulaşmıştır. Cezayirli tarihçi Makkarî, Ziryab’a atfedilen şu dizeleri nakleder:
“Ben ona bağlandım;
Bir reyhan dalı misali,
Narin, kokulu ve çiçeklenmiş,
Ne dolgun ne ince, ne uzun ne kısa.
Ne muhteşem günlerimiz oldu,
Deyr’ul- Matirâ’da,
Bir sevdalı için onların tek eksikliği,
Çok az olmaları mıydı?” (914)
Cezayirli tarihçi ve biyograf Ahmed el- Maqqarî, Ziryab’a ait olduğu söylenen bu şiiri, İspanyol tarihçi İbn-i Hayyan’dan aktarır.
Ziryab’ın oğullarından Ahmed de babası gibi şairdi. (915)
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Ziryab’ın her şeyi kapsayan etkisi, Kurtuba (Córdoba)’daki diğer sanatçıların ve saray mensuplarının kıskançlığına ve kızgınlığına yol açtı. Dönemin iki ünlü şairi olan İbn-i Habib es- Sûlemî (790 – 853) ve El- Ğezal lakaplı Yahya ibn-i Hakem el- Bekrî el- Ğezal el- Ceyanî (772 – 866), Ziryab’a saldıran sert dizeler kaleme aldılar. Önde gelen bir Endülüs hicivcisi olan El- Ğezal, muhtemelen Bağdatlı Ziryab’ı “Kurtuba’daki yüksek sesli bir davetsiz misafir” olarak görüyordu. Ancak Ziryab, Emir II. Abdurrahman’ın dostluğunu ve desteğini sürdürdü ki önemli olan da buydu. (916)
Ziryab’a düşmanlık yapanların başında, yakışıklılığından dolayı El- Ğezal (Ceylan) lakabıyla anılan Yahya bin Hakem geliyordu. Öyle ki, Endülüs Emiri II. Abdurrahman, bu ikili arasındaki rekabeti ve düşmanlığı azaltabilmek için bunları ayırma yolunu tercih etmiş ve El- Ğezal’ı elçi olarak Bizans (Konstantinopolis; bugünkü İstanbul)’a göndermişti. (917) El- Ğezal’ın Konstantinopolis’te ne kadar kaldığı bilinmemekle birlikte, O’nun buradaki başarıları ve ününe ün katması sonrasında Kurtuba (Endülüs)’ya döndüğü anlaşılmaktadır. Ziryab’la olan mücadelesine burada kaldığı yerden devam eden El- Ğezal’ı, Endülüs Emiri II. Abdurrahman bu sefer de elçi olarak İskandinavya’ya, Vikingler’e göndermiştir. Tecrübeli diplomat El- Ğezal burada Danimarka ve Norveç Krallığı ile görüşmüş ve o devletin krallarına, “Sizinle aramızda hiçbir husumet ve münasebet olmadığı halde savaşçılarınız neden bize saldırıyor? Onları buradan tâ oraya yağma ve fetihler yapmak için kim gönderiyor?” diye hesap sormuştur. (918) Müteakiben yeniden Kurtuba (Endülüs)’ya dönen El- Ğezal, Ziryab’la olan mücadelesini sürdürmeye devam etmiş ve O’nu şiirleriyle hicvetmiş, O’nun hakkında edep ve hâyâ dışı şeyler söylemiştir. Ne var ki O’nun hicivleri, Ziryab’a zarar vermediği gibi, kendisini Endülüs Emiri II. Abdurrahman’ın nezdinde küçük düşürmüş ve huzurundan kovulmasına neden olmuştur. II. Abdurrahman bu sefer de mânâlı bir ceza olarak El- Ğezal’ı Bağdat’a göndermiştir. Böylece Bağdatlı Ziryab, Kurtuba’da sanatını icra için en güzel imkânları bulurken, Kurtubalı El- Ğezal da Bağdat’ın yolunu tutacak ve ikbalini burada arayacaktır. (919)
Endülüs Emiri II. Abdurrahman, El- Ğezal’a hakikaten manidar bir ceza vermişti. Kurtubalı El- Ğezal’ı, Ziryab’ın geldiği Bağdat’a sürgüne gönderdi. Böylece, Bağdat’tan gelen Ziryab için sürekli olarak “Kurtuba’daki yüksek sesli Bağdatlı davetsiz misafir” diyen El- Ğezal’ın kendisi “Bağdat’taki yüksek sesli Kurtubalı davetsiz misafir” durumuna düşmüştü.
► Mutfak ve Gastronomi
Ziryab özellikle gastronomi alanında, gıda sektöründe, mutfak âdâbında ve yemek kültüründe köklü değişikliklere sebep olmuştur ve bugünkü dünyadaki küresel uygarlığı bilhassa bu noktada derinden şekillendirmiştir.
Ziryab Kurtuba (Córdoba)’da sarayın yemek, moda, şarkı ve müzik tutkunu olarak kutlanıyordu. Tüm bu alanlarda mükemmellik standartlarını tanıttı ve zarif ve asil tavırlar için yeni normlar belirledi. (920)
“1001 Inventions: The Enduring Legacy of Muslim Civilization” (1001 İcad: Müslüman Medeniyetinin Kalıcı Mirası) adlı kitapta şöyle yazıyor: “Avrupa’ya üç öğün yemek fikrini getiren, kuş sütü içiren ve bir çeşit meyve veya sebzeyle sonlandıran 9. yy adamı Ziryab’a teşekkür edebiliriz. Endülüs’e geldikten sonra, yemek gelenekleri genel olarak değişti. Yemek artık çorbayla başlamalı, ardından balık veya kırmızı et veya kümes hayvanlarından oluşan ana yemek gelmeli ve meyve veya sebzeyle sonlandırılmalıydı.” (921)
Ziryab Endülüslüler’e neyi, nasıl yemeleri gerektiğini anlatmıştır. O, Endülüs mutfağında devrim yapmıştır. Bitkiler hakkında da geniş bir bilgi birikimi olduğu anlaşılan Ziryab, kuşkonmaz gibi yeni bitkileri Endülüslüler’in zevkine sunmuştur. Ziryab, kuşkonmaz gibi yeni meyve ve sebzeleri tanıtarak yerel mutfağı devrim niteliğinde değiştirdi. (922) Cezayirli tarihçi ve biyograf Ahmed el- Maqqarî, Endülüslüler’in daha önceden bu bitkileri bilmediğini zikretmektedir. (923) Ahmed el- Maqqarî ve İbn-i Hayyan ayrıca Endülüslüler’in taze kişniş otu suyundan hazırlamış oldukları ve “tefâyâ” adını verdikleri yemekten bahsetmekte ve bunun yanında “taqliye” denilen, sarımsak, kişniş otu ve eritilmiş yağ ile yapılan, çeşni olarak yenilen bir sos türünün de Ziryab’a nispet edildiğini belirtmektedirler. (924)
Özel sofralarda önplanda sunulan “sâraîd”, tatlandırılmış soğuk yiyecekler olan “bewârîd”, çorbaya batırılmış et parçacıkları, şekerli ve ballı, cevizli ve bademden yapılan tatlılar, içi doldurulmuş kadayıflar, yaş ve kuru olmak üzere un, bal ve sudan üretilen ve “fewanîd” denilen helva türleri, fıstık ve fındıkla doldurulmuş şeker karışımları, reçeller ve tatlılar yapmıştır. (925) Bitkiler hakkında da geniş bilgi birikimi olan Ziryab, kuşkonmazın yanısıra, Endülüs’te hilyan bitkisini yemeyi de ilk başlatan kişidir. O zamanlar Endülüslüler’in “isfarc” olarak adlandırdıkları ve oralarda çokça yetişen hilyan bitkisi, bakladır. Endülüs (İspanya) halkı, Kürt sanatçı Ziryab’dan önce bu bitkinin nasıl kullanılacağından habersizdir. Bu bitkinin İspanya’da Ziryab tarafından halka tanıtılması hikâyesi, İspanyol tarihçi İbn-i Hayyan tarafından ayrıntılı bir şekilde anlatılır. (926)
Valencia doğumlu Arap muhaddis, tarihçi ve edebiyatçı İbn-i Dihye ya da gerçek adıyla Mecduddîn Umer bin el- Hasen bin Ali bin Muhammed bin Ferh el- Kelbî el- Belensî ed- Danî (1150 – 1235), ayrıca İspanya’da neqawe bitkisini yemeyi öğretenin de Ziryab olduğunu, yine “ful” kızartmasını ilk olarak O’nun yaptığını bildirmektedir. (927) Ziryab’ın fulu kiremitte yüksek ateşte, üzerine et ve baharat ilave ederek pişirmesi halk arasında büyük beğeni toplamış, hatta aşçılar üretim alışkanlıklarını değiştirerek daha çok bu yemeği yaparak sunmaya başlamışlardır. (928)
Ziryab’dan önce, İspanya’da yemekler Romalılar’da olduğu gibi çıplak sofralarda sade bir şekilde servis ediliyordu. Sofra kurulurken, piknik yapar gibi tüm yiyecekler sofraya diziliyordu. Ziryab, piknik yapar gibi tüm yemeklerin sofraya dizilmesi yerine belli bir sırayla gelmesi ve çorba ile başlayıp tatlı ile sona ermesi yemek faslını başlatan kişidir ki, halen tüm dünyadaki küresel yemek kültürü budur. Ziryab, yemeklerin çorba, ana yemek ve tatlıdan oluşan üç ayrı tabakta deri masa örtüleri üzerinde servis edilmesi konusunda ısrar etti. O, Endülüs İslam Medeniyeti’nin aynı zamanda “lezzet uzmanı” olarak, sanki bir piknikteymiş gibi tüm yemeklerin aynı anda ortaya serilmesi yerine, belli bir sıra ile gelmesini sağlamış, yemek alanında ülkedeki yemek sunum şeklini ve düzenini tamamen değiştirmiştir. Aşamalı yemek yeme yöntemini (önce çorba, sonra ana yemek, en sonda da tatlı) 9. yy’da İspanya’da icad eden ve popülerleştiren kişi Kürt dehâ Ziryab’dır ve buradan diğer Avrupa ülkelerine, sonradan tüm yeryüzüne yayılmıştır. (929)
İspanya’ya ve dünyaya, önce sıcak çorbalar, sonra kırmızı ve beyaz et tabakları, sonrasında ise badem, ceviz ve baldan yapılan helvalar, bol fıstıklı fındıklı unlu mamüller ve meyve tatlılarının sofraya getirilmesi gibi yiyeceklerin sırasıyla sunulmasını öğreten büyük Kürt dehâsı Ziryab, sunulan kuş etlerinin baharatlanması ve kavurma yapılması konusunu da öğretmiştir. (930) Ziryab, onlara çok lezzetli yemekler pişirmiştir. (931) Endülüslüler’e ve Avrupalılar’a baharatlı yahni ve kıymalı köfte yapımını da Ziryab öğretmiştir. (932) Kadayıf benzeri Antepfıstıklı, şerbetli ve pirinçli bir tatlı türüne Endülüs toplumunu alıştırdı ki, o zamana kadar bilinmeyen bir tatlı sayılırdı. Helyon isimli bir bakla cinsi de Endülüs ve İspanyol restoranlarının mutfağına O’nun sayesinde girdi. (933)
Endülüs’te çok çeşitli yiyecekler mevcuttu: Etler, balık ve kümes hayvanları, sebzeler, peynirler, çorbalar ve tatlılar. Ziryab bunları, çoğu Bağdat’tan gelen yaratıcı tariflerde birleştirdi. Köfte ve kişniş yağında kızartılmış küçük üçgen hamur parçalarından oluşan bu yemeklerden biri olan taqliye, Ziryab’ın kızarmış yemeği olarak bilinmeye başlandı. Diğer pekçok yemek de O’nun adını taşıyordu. Bugün bile İspanya’da servis edilen ceviz ve bal gibi unutulmaz bir ikram da dahil olmak üzere bir dizi lezzetli tatlı geliştirdi. Ziryab, yemeklerin çorba veya et suyuyla başlayıp balık, kümes hayvanı veya etlerle devam edip meyveler, tatlılar ve fıstık ve diğer kuruyemişlerle sonlanacak şekilde sabit bir sıraya göre servis edileceğini kararlaştırdı. Bağdat veya Şam’da bile duyulmamış olan bu sunum tarzı, giderek popülerlik kazandı, üst ve tüccar sınıflarına, sonra Hristiyanlar’a ve Yahudîler’e ve hatta köylülere yayıldı. Sonunda bu gelenek Avrupa genelinde kural haline geldi. Zengin, çok çeşitli bir yemeği ifade eden Batı Avrupa yemek kültüründeki İngilizce deyim “from soup to nuts” (çorbadan kuruyemişe) ifadesi, köken olarak Ziryab’ın Endülüs sofrasındaki yeniliklerine uzanıyor. (934)
Endülüs tarih kitapları, efsanevî Ziryab’a sayfalarının büyük bölümünü ayırırlar ve O’nu “konuşmasında ve yemeklerinde zarif bir adam” olarak tasvir ederler. Ziryab konuşma âdâbıyla, masaya oturuşuyla da dikkat çekiyordu. “Yemeğini yavaş yavaş yiyor, yavaş çiğniyor, yavaş konuşuyor ve içeceklerini zarifçe içiyordu.” İçmeyi sever, yemeği mideye indirir, ağzının bir tarafına et ve pilav doldurur, masasına birçok mendil koyardı; “bu eller için, bu dudaklar için, bu alın için, bu da boyun için.” Kadınların mendillerinin farklı renk ve boyutlarda olması ve ayrıca kokulu olması gerektiğine kadınların dikkatini ilk çeken O’ydu. (935)
Ayrıca Ziryab, insanlara o zamana kadar altın veya gümüş tabaklarla sunulan yemekleri, billurdan tabaklarla sunmayı öğretmiştir. Çünkü züccaciyeler hem daha kolay yıkanıp temizlenmekte, hem güzel ve hem de diğerlerinden daha ucuz temin edilmekteydi. Yemek masasının üzerine örtü sermeyi, ayrıca bu örtünün ketenden veya kolay temizlenebilir maddelerden yapılmasını önerdiği, yoksa bir çeşit deriden örtü kullanmayı tavsiye ettiği bilinmektedir. (936) Ayrıca yemeklerin konulduğu ahşap malzemelerin (masa veya tablalar) üzerine keten örtüler örtmüştür. Böylece O, daha öncesinde örtüsü olmayan ahşap tablaların üzerine birşey döküldüğünde, her defasında ovularak temizlenmesinin önüne geçmiştir. (937)
Endülüs toplumunu kültür, âdet ve alışkanlıklar bakımından bir üst aşamaya taşıyan kişinin adıdır, Ziryab. O sofra âdâbını iyi biliyordu; ziyafet masalarına örtü serdirtmiş, yemek sırasında çok amaçlı birkaç mendil / peçete bulundurularak, ağız ve ellerin silinmesi, lekeden korunmak için boyundan göğse doğru sarkıtılması gibi amaçlar için kullanılmasını sağlamıştır. (938)
Avrupa’da eskiden insanlar yerde yemek yiyorlardı. Yemeği masada yeme kültürünü de Kürt dahi Ziryab başlatmıştır ki, bugün küresel bir kültürdür ve tüm dünyada yemekler masada yenir. Çatal ve bıçağın kullanımını da dünyaya yine muhteşem Kürt zekâsı Ziryab öğretmiştir. (939)
Avrupa’da eskiden insanlar içeceklerini metal tastan içiyorlardı. İçecekleri zarif cam bardaklarda içmeyi öğreten ve bu kültürü başlatan da mucize Kürt Ziryab’dır. Gümüş tabaklar ve cam bardağı (kadeh) kullanmak O’nun eseridir. Ziryab, içecekler için metalden daha uygun olan kristal cam kullanımını başlattı. Bu tarihsel gerçeği, O’nun büyük kristal bardaklar kestiğini doğrulayan yazıtlar da doğrulamaktadır. (940)
Diğer yandan, İslam dîninde yasaklanmış olmasına rağmen, şarap da Ziryab’ın ilgi alanındaydı. Şarap içme kültürünü ve yemekleri şarapla beraber yeme geleneğini de Ziryab başlatmıştır. (941)
Düşünün ki bu kişi üstelik bir Müslüman ve bir İslamî devletin baş danışmanı. Şarap içme kültürünü dünyada bir Müslüman olan Ziryab ve bir İslamî devlet olan Endülüs İslam Medeniyeti başlatıyor.
Mucize bir insan olan Kürt dehâsı Ziryab, dünyanın en lezzetli mutfağı olan Kürt mutfağından tarifler getirerek ve bunları tanıdığı diğer kültürlere ait Arap, Berberî ve İspanyol – Katalon mutfaklarıyla çeşitleyerek, adetâ kendisiyle özdeşleşen yeni bir mutfak kültürü yaratmıştır. Bu tariflerden biri, bugün halen O’nun adıyla İspanya ve çevre ülkelerde sofralarda yerini almaktadır: “Ziriabí” (Ziryabî). (942)
Hintler’de kökü 15. yy’a kadar giden, bugün Kürdistan’daki Kerkük mutfağında da bir tatlı türü olarak yer alan “zelabi” (zalabia; jalabi), ismini Ziryab’dan almıştır. (943) Ziryab bu tatlıyı Endülüslüler’e öğretmiş ve bu tatlı bundan böyle “Ziryab Zelabiye” olarak anılmıştır. (944)
Endülüs’e ait 13. yy’dan kalma bir yemek kitabında, “Ziryab’ın Sebzeleri” adıyla lahana, soğan, baharat, gevrek, kıyma, yumurta ve badem parçacıklarıyla süslenmiş güveçte kuşbaşı kuzu eti tarifli bir yemek bulunmaktadır. (945) Günümüzde yiyecekler ve mekândaki yerel atmosfer için San Marco’daki “Bodegon Torre del Ora” adlı otelde, Endülüs yemekleri, özellikle de Ziryab’ın halife için yaptığı zeytinyağlı ördek, sade fakat muhteşem ceviz tatlıları, krem ve bal gibi yiyecekler önerilmektedir. Bunların içinde özellikle “Ziryab’ın Cevizleri”nin ayrı bir yeri vardır. (946) Bal, susam ve ceviz karışımından elde edilen ve hâlâ İspanya’da “guirlache” ismiyle popüler tatlı çeşidi de Ziryab’a nisbet edilmektedir. (947) Barcelona’daki “Ziryab Restaurant”, Ortadoğu çeşnileri, baharatları, yemekleri ve Katalonya ile Ortadoğu’da üretilen özel şaraplarıyla günümüzde büyük ilgi çekmektedir. Bu restaurant, eşsiz Ortadoğu yemekleri ve şarapla birlikte Katalon mutfağı ürünlerinin sunumuyla Kürt usta Ziryab’ın hatırâları ve O’nun İspanya’daki mirası onuruna yapılmıştır. (948)
Bugün Avrupa ve Afrika’da, özellikle de İspanya ve Fas’ta, ölümsüz Kürt aklı Ziryab’ın ismini taşıyan yemekler, tatlılar, börekler ve kekler vardır ve bu lezzetler halen dahi bu kadim coğrafyalarda sofraları süslemektedir.
► Sağlık ve Hijyen
Ziryab aynı zamanda sağlık ve hijyen konusunda da İspanya’da büyük bir devrim yapmış ve bu muhteşem Kürt aklının yaptığı devrim, bugün tüm dünyada küresel bir kültüre dönüşmüştür.
Ziryab aynı zamanda Avrupa’ya doğu geleneklerini, mutfağını, kıyafetlerini ve hatta diş macununu getiren kişi olarak da kabul ediliyor. Eskiden diş macunları, tıpkı ilaçların tadı gibi kötü ve rahatsız edici bir tada sahipti. Ziryab onun yerine bugün tüm dünyada kullanılan şeker gibi tatlı ve hoş kokulu diş macununu üreten insandır. Bu yüzden, muhteşem Kürt bilge Ziryab, bugün tüm dünyada, diş fırçasının ve diş macununun mucidi olarak kabul edilir. (949)
Ziryab, kötü kokulardan kurtulmak için mürdesengden oluşan bir deodorant icad etti. (950) O zamana kadar Endülüs’te bunu kullanan hiç kimse yoktu ve krallar ter kokusundan kurtulmak için gül suyu veya reyhan kullanmaktaydılar. (951)
Kürt mucid ve bilge Ziryab, Endülüs halkının yataklarında keten ve tüylü çarşaf, nevresim yerine yumuşak ve ince nevresim kullanmalarını da önermiştir. (952) Bunun yanısıra, çamaşırların beyazlatılması ve bulaşıklardaki yağ lekelerinin giderilmesi için tuz kullanmayı öğretmiştir. İnsanlar bu yöntemi denediklerinde O’na teşekkür etmişlerdir. (953)
Ziryab’ın sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa duş alınmasını tavsiye ettiği ve kişisel hijyene vurgu yaptığı belirtilir. O’nun Sitqa Sarayı’nın bahçesine büyükçe bir hamam yaptırdığını da yine İbn-i Hayyan’dan öğreniyoruz. (954)
Ziryab moda, saç stilleri ve hijyen konusunda ekoller yaratan, zamanının önemli bir trend belirleyicisiydi. Öğrencileri bu trendleri Avrupa ve Kuzey Afrika’ya taşıdılar. (955) Yüzyıllar boyunca ve halen dahi birçok kozmetik firması Ziryab’ın ismini kullanmakta, onlarca otel, restoran vb. mekânlara “Ziryab” ismi verilmekte, birçok müzisyen Ziryab’a albüm ve şarkılar ithaf etmektedir. (956)
► Giyim ve Moda
Kürt dehâsı Ziryab, karizması ve yeteneğiyle Endülüs’te zarafetin temsilcisi oldu, giyim ve kozmetikte devrim yarattı.
Ziryab belki de ilk “yaşam tarzı savunucusu” idi. Bağdat’tan Córdoba’ya kadar modayı tanıttı. Toplum O’nun zarafetini ve seçkin tavırlarını taklit etti. (957)
Ziryab’dan önce, mevsime göre giyim tarzı yoktu; insanlar hava sıcak olduğunda ince, soğuk olduğunda kalın giyinirdi. Tüm giyim tarzı bundan ibaretti. Ziryab dünyaya aynı zamanda neyi, nasıl giyeceklerini de öğretmiştir. Halklara mevsime göre giyinmeyi göstermekle yetinmedi, canlı ve renkli kıyafetlerle yeni bir moda dahi oluşturdu. Ziryab, hava ve mevsime göre kıyafet değiştirerek bir moda başlattı. (958) Buna göre; yaz boyunca beyaz ve açık renkli hafif kıyafetler, ilkbaharda renkli ipekli giysiler, sonbahar ve kış aylarında ise kalın ve yünlü elbiseler giyilmeye başlandı. (959)
Ziryab sadece mevsimlere ve aylara göre değil, bir günün vakitleri olan sabah, öğleden sonra ve akşam için farklı kıyafetler bile önerdi. Kuzey Afrika’nın Fransız tarihçisi arkeolog ve oryantalist Henri Terrasse (1895 – 1971), tarihsel anlatımların, kış ve yaz modalarını ve bugün Fas’ta bulunan “Doğu’nun lüks kıyafetlerini” Ziryab’a atfettiğini bildiriyor, ancak ayrıca, “Şüphesiz, tek bir adam bu dönüşümü başaramazdı. Bu, genel olarak Müslüman dünyasını sarsan bir gelişmedir” diyor. (960)
O aynı zamanda başarılı bir modacıydı. Bağdat’ta çok tutulan en has kumaşlarla ipekli giysilerin halifeler ile eşraf takımının köşklerindeki en nadide kokuların Endülüs’e getirilmesini sağladı. Kendisi şık giyimli olduğundan, üst tabakanın ve aristokrat kesimlerin de zarif olmalarına, şık giyinmelerine öncülük etti. (961) Saray kıyafetlerinin hakemi olarak, İspanya’nın ilk mevsimsel moda takvimini belirledi. İlkbaharda, erkekler ve kadınlar pamuklu ve keten tuniklerinde, gömleklerinde, bluzlarında ve gece elbiselerinde parlak renkler giymeliydi. Ziryab, geleneksel kumaşları tamamlamak için renkli ipek giysiler tanıttı. Yazın beyaz giysiler kuraldı. Hava soğuduğunda, Ziryab Endülüs’te çok moda olan kürkle süslenmiş uzun pelerinleri önerdi. (962)
Valencia doğumlu Arap muhaddis, tarihçi ve edebiyatçı İbn-i Dihye, Ziryab’ın ilk deri yatağı kullanan, yün ve ipeklerle süslenen ilk kişi olduğunu belirtir. (963) Kıyafet konusunda Kürdistan ve Mezopotamya’da yaygın olan pamuklu dokuma kumaş üzerine siyah veya lacivert dikey çizgili kıyafetleri İspanya’ya ve Avrupa’ya tanıtmış ve bu giyim tarzı çok beğeni görmüştür. Özellikle Fas ve diğer Kuzey Afrika ülkelerinde bu giyim tarzı halen mevcuttur. (964)
İnanması hakikaten insana güç geliyor ve siz sevgili okurlarımız belki de okurken tebessüm edecek, güleceksiniz ama, inanması güç de olsa, hatta insanı güldürtse de, tarihsel bir gerçektir: Kürtler’in geleneksel giyim tarzına ait olan ve özellikle evin içinde giyindiğimiz, Türkiye’deki bir televizyon dizisinde sürekli bu kıyafetle oturan “Ğafur” karakterinden dolayı “Ğafur pijaması” dediğimiz çizgili pijamayı Kürt zekâsı Ziryab gidip İspanya’da tanıtmış ve popüler hale getirmiştir. Sonra bu tür kıyafet şekli çeşitli cemiyetlerin, kültür ve kurumlarının, sonra da spor kulüplerinin kıyafeti olmuştur. Günümüzde dünyadaki tüm ülkelerin spor liglerinde futbol takımlarının iki renk çizgili formalar taşımasının sebebi işte budur. Yani bugünkü futbol takımlarının iki renk çizgili formaları bile, köken itibariyle Kürtler’in geleneksel çizgili pijamasına dayanıyor. Dedim ya; inanması hakikaten insana güç geliyor ve siz sevgili okurlarımız belki de okurken tebessüm edecek, güleceksiniz ama, inanması güç de olsa, hatta insanı güldürtse de, tarihsel bir gerçektir, bu.
Ziryab, zamanının modasına yön veren bir modacı ve stil simgesi olmuştu. O, Bağdat’ı terkederek Endülüs’e geçişinde beraberinde Bağdat modasını da getirmişti. Ziryab’ın Batı’ya, Endülüs’e gelişi burada “Doğululaşmayı” daha da hızlandırmıştır. (965)
Ziryab İspanya ve Avrupalılar’ın saç modellerini de belirledi. O’nun gelmesinden önce Avrupalı kadın ve erkekler saçlarını uzatmakta ve ortadan ikiye ayırarak, kulaklarını ve yanaklarını kapatacak şekilde taramaktaydılar. O, kâkülü alnı örtecek kadar kısaltılarak ve yana bırakılan zülüfleri kulağa doğru sarkıtarak oluşturduğu kısa saç modeliyle yeni bir moda başlattı. (966) Ayrıca erkekler arasında traş olmayı popüler hale getirdi ve yeni saç kesimi trendleri belirledi. Saray halkı saçlarını gül suyuyla yıkıyordu, ancak Ziryab saçların durumunu iyileştirmek için tuz ve hoş kokulu yağların kullanımını başlattı. (967) Ziryab, kendisinin ve eşinin de saçlarını bu modellerde kesmiştir. (968)
Yani anlayacağınız; bugün “Amerikan traşı” olarak bildiğimiz ve böyle isimlendirdiğimiz traş biçimi aslında Kürt aklı Ziryab’ın icadı olan “Kürt traşı”dır.
Kürt aklı Ziryab aynı zamanda kadınlara kaşlarını şekillendirmeyi ve erkeklere istenmeyen tüylerden nasıl kurtulacaklarını öğretmiştir. (969)
Ziryab giyim, saç şekli ve hijyen konusunda trendler yaratan “zamanının büyük moda belirleyicilerinden biri” olarak kabul ediliyordu. Öğrencileri bu modayı Avrupa ve Kuzey Afrika’ya yaydılar. Ordan da dünyaya yayıldı. (970)
Kürt aklı Ziryab’ın etkisiyle İspanya ve Avrupa’da mobilya biçimlerinde bile değişiklikler oldu. Mutfak işleri ve masa düzenlemesi bir sanat mertebesine yükseldi. (971)
Ziryab’ın iki kızı Uleyye ve Hamdûne, Avrupa’da ve dünyada kadınlar için ilk güzellik salonlarını açan kişilerdir. Dünyadaki ilk güzellik salonlarını bu asil Kürt kadınları açmıştır. Bu iki Kürt kızkardeş, bu ilk güzellik salonlarını, bugünkü İspanya’nın Sevilla şehrinde açtılar. Bu muhteşem Kürt kadınları, o zamanlar için cüretkâr olan saç modelleri yarattılar. Burada güzellik ve cilt bakım metotları geliştirmiş ve öğretmişlerdir. (972)

Ziryab bir âdâb ve erkan insanıydı. Tam bir Kürt beyefendisiydi. Bir saray mensubunun, aristokrat mahkemelerine katılan bir kişinin nasıl davranması gerektiğine dair mükemmel bir örnek oldu.
► Spor
Kürt aklı Ziryab, dünyanın en ciddi ve zekâ gerektiren satranç oyununu Avrupa’ya taşıyan ve tanıtan kişidir, aynı zamanda. (973) Bunun arkeolojik kanıtları da vardır. Cantigas de Santa Maria’da satranç oynayan kişilerin resimlerinin betimlendiği birkaç minyatür bulunmuştur. (974)
O zamanlar adı “şahmat” idi ve Avrupa ülkelerinde halen bu isimle nitelenir. (975)
► Folklor ve Festival
Kürt zekâsı Ziryab, Kürtler’in Zerdüştî ulusal bayramları olan Newroz (Nevruz) ve Mihrican bayramlarını da kendisiyle beraber İspanya’ya götürmüştür. Ziryab’ın o topraklara gitmesinden sonra ve orada kültürel devrim yapmasıyla birlikte, Newroz Bayramı, Endülüs İslam Medeniyeti tarafından her 21 Mart’ta “resmî bayram” olarak kutlanmıştır. (976)
Ordan da Avrupa’nın diğer ülkelerine yayılmıştır. Bugün halen dahi, yaşadığım Almanya’da, her 21 Mart günü “Frühlingsanfang” (Baharın Başlangıcı) adıyla kutlanır ve festival düzenlenir.
► Bilim
Kürt bilge Ziryab, yalnızca sanatçı ve tasarımcı değil, aynı zamanda döneminin en donanımlı ve birikimli bilim adamlarından biriydi de.
Müslüman olmuş İspanyol bir ailenin soyundan gelen ve Ziryab’ın vefat ettiği şehirde, Kurtuba (Córdoba)’da ikiyüz yıl sonra doğmuş olan İspanyol tarihçi İbn-i Hayyan’a göre, döneminin ilim adamlarıyla ortak olarak Astronomi, Geometri, Jeoloji, Tarih ve Coğrafya gibi klasik çalışmanın birçok alanında oldukça bilgiliydi. (977)
Cezayirli tarihçi ve biyograf Ahmed el- Maqqarî, Ziryab’ın yedi iklim ve bunların tabiâtlarındaki ihtilaflar, havaları, denizlerin, ülkelerin tasnifi ve nüfûsları hakkında bilgili olduğunu, eserinde zikretmektedir. (978)
İbn-i Hayyan’a göre, udda birçok yenilik yapan, diğer yandan yıldızların hareketlerini bilen bir astrologdur. (979) O günün imkânlarıyla azamî düzeyde edindiği uzay bilgisi sayesinde astronomiyle ilgilendi, yıldızları incelemeye koyuldu. İlk uçan insan tasarımı da O’na aittir. (980)
Ziryab kendisinden sonra, Endülüslü Berberî astronom, simyacı, fizikçi, filozof ve şair Abbas bin Firnas bin Werdus el- Takerunî (810 – 88), Endülüslü Berberî filozof, hekim, botanikçi, fizikçi, astronom, şair ve müzisyen İbn-i Bacce ya da tam adıyla Ebû Bekr Muhammed bin Yahya es- Saiğ et- Tucibî ibn-i Bacce el- Endelusî es- Sarakustî (1085 – 1138) ve Endülüslü ünlü Berberî filozof, dînbilimci, hekim, gökbilimci, fizikçi, matematikçi, psikolog, hukukçu ve fakih İbn-i Rûşd ya da tam adıyla Ebû Welid Muhammed ibn-i Ahmed ibn-i Muhammed ibn-i Rûşd el- Kurtubî (1126 – 98) gibi bilim adamlarına öncülük etmiş, onlar için bir yol oluşturmuştur. (981)
Ziryab’ın yetiştirdiği Berberî gökbilimci Abbas bin Firnas, daha sonra insanlık tarihinde uçmayı başaran ilk insan olmuştur. (NOT: Tarihte uçan ilk insan olan Berberî astronom Abbas bin Firnas’ın hayatını ve yaptıklarını, elinizdeki kitabın bir sonraki bölümünde anlatacağız.)
Ziryab ayrıca, özellikle kapalı ve ciddi bir toplum olan Müslüman kadınlara yönelik, Keldanî büyü ve kehanetlerinin gizli reçetelerini getirdi. (982)
O aynı zamanda kendi neslinin zevk, stil ve görgü kuralları hakemiydi ve Ortaçağ Avrupa toplumu üzerinde muazzam bir etki yarattı. İnsanların nasıl giyindikleri, ne yedikleri, nasıl bakımlı oldukları, hangi müzikten hoşlandıkları, hepsi Kürt aklı Ziryab’dan etkilenmişti. Ziryab, Hindistan’dan astrologlar ve Kuzey Afrika ve Irak’tan Yahudî doktorlar getirdi. Astrologlar astronomiye dayalıydı ve Ziryab bu bilginin yayılmasını teşvik etti. (983)
Evet…
Tarihte en büyük izleri bırakan, dünyayı değiştiren ve yeryüzünde bugünkü küresel uygarlığın ve evrensel kültürün temellerini atan mucize insan, muhteşem Kürt Ziryab’ın yaptıkları da bunlar.
Sadece yaptıklarını anlatmak bile, bir kitap hacmi tutar.
O’na her türlü imkânı sağlayan Endülüs Emiri II. Abdurrahman, 22 Eylül 852 tarihinde Córdoba’da vefat etti. Yerine Córdoba doğumlu oğlu I. Muhammed bin Abdurrahman (822 – 86), yeni emir oldu. (984)
Ziryab da, II. Abdurrahman’ın vefatından sadece 5 yıl sonra hayata gözlerini yumdu.
Kimbilir; kendisine bu kadar iyilikler yapmış bir halifenin belki de ölümüne üzüldüğü ve yokluğuna dayanamadığı için, ardından O da dar’ul- bekâya rücû etmiştir.
Ziryab, kendisini gerçek mânâda Ziryab yapan Kurtuba (Córdoba) şehrinde, 27 Ocak 857 tarihinde vefat etti. (985) Vefat ettiğinde 67 yaşındaydı. Ziryab’ın mezarı, Córdoba’da, Kanbeniyye Yolu’nun solundaki Rabz Mezarlığı’nda, mezarlığın başlangıcında hemen kenarda bir yerde bulunuyor. (986)
Dünyayı değiştiren bu mucize insan, dünyayı terketmiştir. Tüm insanlık ailesini, bütün ulusları ve kültürleri kendisine minnettar bırakarak.

Müslüman olmuş İspanyol bir ailenin soyundan gelen ve Ziryab’ın vefat ettiği şehirde, Kurtuba (Córdoba)’da ikiyüz yıl sonra doğmuş olan İspanyol tarihçi İbn-i Hayyan, Ziryab için şöyle der:
“Allah, dünyadaki bütün sanatçılara dağıttığı bütün yetenekleri Ziryab’da birleştirmiştir.” (987)
Sosyoloji (toplumbilim) ilminin kurucusu olarak kabul edilen Berberî sosyolog İbn-i Haldun ise Ziryab için şunları söyler:
“Tarih boyunca toplumlar ve ülkeler üzerinde derin etkiler bırakan pekçok sanatçılar, ilim adamları, filozoflar, devlet yöneticileri ve askerî liderler çıkmıştır. Fakat tarihte hiç kimse, Ziryab kadar dünya çapında güçlü ve kalıcı bir etki bırakmadı. Ziryab dünyada öyle bir iz bıraktı ki, bu iz kıyamete kadar sürecek.
Ziryab’ın etkisi ve gücü okyanusun dev dalgaları gibi tüm İspanya ve Kuzey Afrika’yı silip süpürdü, geriye ölümsüz bir miras bıraktı.” (988)
Cezayirli tarihçi ve biyograf Ahmed el- Maqqarî ise Ziryab için şunları söyler:
“Ne O’ndan önce ne de O’ndan sonra, mesleğinde Ziryab’dan daha fazla sevilen ve hayranlık duyulan bir insan var olmamıştır.” (989)
İslam edebiyatı ve tasavvuf konularında uzman olan İngiliz tarihçi ve oryantalist Reynold Alleyne Nicholson (1868 – 1945) da Ziryab için şöyle der:
“Ziryab varlığını yüzyıllarca tereddütsüz devam ettiren tek modeldir ve öyle de kalacak. Tarihte hiç kimse insan aklına ve rûhunun derinliklerine aynı anda O’nun kadar güçlü bir şekilde inemedi.” (990)
Kürt aklı Ziryab, işte böyle bir insandı.
Bu durumda, yazının başında sorduğumuz “Bir insan, tek başına dünyayı değiştirebilir mi?” sorusunun cevabı da verilmiş oluyor. Cevap şu: “Normalde hayır, fakat eğer o kişi bir Kürt’se, o zaman evet.”
Kürd’ün aklı ve bilgeliği, Kürtlük’ün erdem ve asaleti bu. Ve Kürt ilk defa da yapmıyordu bunu. Kürt ilk defa dünyayı değiştirmiyordu.
Daha önce, M. Ö. 2300’lerde Hz. İbrahim (as) – Hz. Sara (as) çifti ile yaptı.
Tâ M. Ö. 1300’lerde Taduxepa (Nefertiti; Hz. Âsiye) ile yaptı.
Tâ M. Ö. 1200’lerde Puduxepa ile yaptı.
Tâ M. Ö. 660’larda Hz. Zerdüşt (as) ile yaptı.
Tâ M. Ö. 612’de Demirci Kawa (II. Xavaxştra; II. Kiyaxares; Keyxûsrew) ile yaptı.
711 yılında Tarık bin Ziyad ile yaptı.
720 – 67 yılları arasında İmam-ı Âzâm Ebû Hanife ile yaptı.
822 – 57 yıllarında da Ziryab ile yaptı.
Ama Ziryab bu geleneğin son halkası değildi. Kürt bundan sonra da tarihe damga vurmaya ve dünyayı değiştirmeye devam etti.
1100’lü yıllarda Sûhreverdî ile yaptı.
1187 yılında Selahaddîn Eyyubî ile yaptı.
1700’lü yıllarda Kerim Xan Zend ile yaptı.
1800’lü yıllarda Mewlânâ Xalid-i Şehrezorî ile yaptı.
Ziryab, Kurtuba (Córdoba)’da devrim yaratmış ve burayı döneminin stil başkenti yapmıştır. İster yeni kıyafetler, ister saç stilleri, ister yiyecek, hijyen ürünleri veya müzik olsun; Ziryab, Endülüs kültürünü ve ordan dünyadaki küresel kültürü sonsuza dek değiştirdi. Kürt musikîşinas Ziryab’ın müzikal katkıları, klasik İspanya müziğinin temelini oluşturuyor.
Tarihin iniş çıkışlarıyla birlikte, ismi Batı dünyasındaki kamu hafızâsından silindi. Ancak Avrupa’ya getirdiği değişiklikler bugün bildiğimiz gerçekliğin büyük bir parçasıdır.
Ziryab’ın vefatından 150 sene sonra, 1000’li yıllara yaklaşırken, Fransa, İngiltere ve Avrupa’nın geri kalanından öğrenciler Bilim, Tıp ve Felsefe okumak ve Kurtuba (Córdoba) şehrinin 600.000 ciltlik büyük şehir kütüphanesinden yararlanmak için Kurtuba (Córdoba)’ya akın ettiler. Memleketlerine döndüklerinde, yanlarında sadece bilgi değil, aynı zamanda sanat, müzik, mutfak, moda ve görgü kurallarını da götürdüler. Avrupa kendini yeni fikirler ve yeni geleneklerle dolu buldu ve İberya Yarımadası’ndan kuzeye doğru akan birçok akarsu arasında, Ziryab tarafından yönlendirilen en güçlü nehir vardı. (991)
Tunus’ta bir müzik okuluna Ziryab’ın adı verildi.
Günümüzde halen Kurtuba (Córdoba) şehri, bu Kürt müzisyene adanmış çok sayıda anıta evsahipliği yapıyor. Kurtuba (Córdoba) şehir merkezinde “Monumento a Ziryab” (Ziryab Anıtı) var. Şehre Ziryab’ın heykeli dikilmiştir. Şehirde ayrıca “Músico Ziryab” olarak bilinen Kurtuba Profesyonel Müzik Konservatuvarı bulunuyor: 1993 yılında kurulan “Coro Ziryab” (Ziryab Korosu) ve hatta Ziryab’ın adını taşıyan bir cadde bile var. (992)
Flamenco (flamenko) müziğinin en önemli gitaristlerinden biri olarak kabul edilen ve Paco de Lucía adıyla tanınan İspanyol gitarist Francisco Sánchez Gómez (1947 – 2014), 1990 yılında O’na “Zyryab” adında bir albüm adadı. (993)
Evet… Dünyayı değiştiren bu mucize insan, Ziryab, 857 yılında, henüz 67 yaşındayken hayata gözlerini yummuştur. Tüm insanlık ailesini, bütün ulusları ve kültürleri kendisine minnettar bırakarak.
Allah kendisine gani gani rahmet eylesin.
Bugün tüm insanlık ailesi ve yeryüzünün bütün ulusları, günümüzdeki küresel kültürü ve modern yaşam biçimini kendisine borçlu.
Tüm insanlık, Ziryab’a minnettar.
Ziryab’ın torunları ve soydaşları olan biz Kürtler de, Ziryab gibi bir değerimizin yok olmasına mani oldukları için, hatta mani olmak bir yana, kendisine en üst perdeden destek vererek O’nun bütün bunları gerçekleştirmesine vesile oldukları için, üç büyük tarihî şahsiyete sonsuza dek müteşekkiriz:
Birincisi; Bağdat’tan sürgün edildiğinden dolayı Tunus’ta sürgün hayatı yaşayan Kürt musikîşinas Ziryab’ı Endülüs (İspanya)’e davet eden Endülüs Emiri I. El- Hakem.
İkincisi; Ziryab İspanya topraklarına ayak basar basmaz Endülüs Emiri I. El- Hakem vefat edince ve kimse kendisini arayıp sormayınca, Ziryab umudunu kaybedip Kuzey Afrika’ya geri dönmeye karar verdiğinde, sarayda Endülüs’ün yeni emiri II. Abdurrahman’ın huzuruna çıkıp O’na Ziryab’ı anlatan ve Ziryab’ın Endülüs’te kalması ve sahiplenilmesi için rica eden o zamanki Endülüs baş müzisyeni Yahudî sanatçı Mansur el- Yahudî.
Üçüncüsü; Ziryab’a Endülüs’te her türlü imkânı sağlayan, O’na hayatının sonuna kadar destek veren ve hatta Ziryab’ı düşmanlarına karşı da koruyan Endülüs Emiri II. Abdurrahman.
Allah her üçüne de gani gani rahmet eylesin. İkisi Endülüs’e halifelik yapmış Müslüman devlet adamı, biri de Yahudî bir sanatçı olan bu üç saygıdeğer isim de sonsuza dek biz Kürtler’in kalbinde en müstesnâ bir yer alacaklardır.
Bir teşekkür de, Abbasîler’in baş müzisyeni olan Kürt sanatçı İshak el- Musulî’ye elbette, Ziryab’ı Bağdat’tan kovduğu için. Şayet kıskançlık edip ve “karizmam çizilecek” endişesi taşıyıp talebesi Ziryab’ı Bağdat’tan kovmamış olsaydı, Ziryab kendisini asıl Ziryab yapan Endülüs (İspanya) topraklarına hiç uğramayacaktı bile. Ve belki de, hatta büyük ihtimalle, böylesine muazzam ve küresel bir kültür devrimini gerçekleştiremeyecekti.
Kürtler’in kendi aralarındaki kıskançlık ve çekememezlik bilinen birşey, mâlesef. Toplumumuzun bünyesini kangren gibi içerden çürüten bu mikrobu ne yazık ki yüzyıllardır taşıyoruz ve bir türlü atamadık. Hep bu yüzden geri kaldık, kölelik zincirlerini kıramadık.
Fakat bu hadisede, Kürtler arasındaki kıskançlık ve çekememezlik, ilk defa hem Kürtler’in hem de tüm insanlığın hayrına olmuş.
Bu konuda, özellikle günümüzdeki Kürt toplumuna yönelik, konuşulması ve üzerinde düşünülmesi gereken bir husus da, Ziryab gibi yüce ve evrensel bir değerin niçin Kürtler tarafından yeterince bilinmediği, bilinse dahi sahiplenilmediği hususudur.
Oysa bugün Kürdistan’da ve dünyanın farklı yerlerinde, Kürtler’in yaşadığı her ülkede Ziryab adına okullar, enstitüler, dernekler, sanat kurumları, dergiler ve işyerleri açılmalıydı. Ziryab’ın adı Kürtler tarafından hayatın her alanında yaşatılmalıydı.
Çünkü tek başına Ziryab bile, Kürtler’in bu gezegen üzerindeki yaşamın “kurucu unsuru” olduğu ve bugünkü dünyanın küresel kültürünün ve çağdaş yaşam tarzının öncüsü olduğunu dünyaya anlatmaya yeterlidir. Hoş, dünya da bunu kabul ediyorken üstelik.
Kürtler ne yazık ki, özellikle son 60 – 70 yılda, ideolojik akımların ve siyasî hareketlerin ifsad edici zehirlerine maruz kaldılar ve güyâ onlar adına mücadele ettiklerini söyleyen “Kürt örgütleri” ve “Kürt partileri” tarafından aklî melekeleri yok edilen bir sürüye dönüştürüldüler.
Bu ideolojik akımlar ve hareketler, kendi tarihini bilmeyen, hatta kendi tarihî değerlerine düşman fakat Latin Amerika’daki Sosyalist militanlara hayran, Ortadoğu’daki İslamcı tipleri kutsayan acayip bir Kürt kitlesi yarattılar.
Kürtler adına ortaya çıktıklarını ve mücadele ettiklerini söyleyen bu “Kürt hareketleri”, inanın kardeşlerim, Kürtler’e, Kürdistan’ı egemenlikleri altında tutan devletlerden daha büyük bir kötülük yaptılar.
Kürtler’e Ziryab’ları unutturdular, Selahaddîn Eyyubî’lere düşman ettirdiler, Sûhreverdi’lere yabancılaştırdılar. Onlar yerine Latin Amerika’daki Sosyalist militanlara hayran, Ortadoğu’daki İslamcı tipleri kutsayan ucube ve soysuz bir Kürt profili yarattılar.
Mâlesef.
– – – – –
(*) “Endülüs Dosyası”na seyahatnamenin bir sonraki bölümünde devam edeceğiz.
sediyani@gmail.com
DİPNOTLAR:
(780): Ziryab (Ebû Hesen Ali bin Nafî)’ın Musul yakınlarında bir köyde doğduğu kesin olmakla birlikte, doğum tarihi ile ilgili çeşitli kaynaklarda 790, 789, 788 ve 787 gibi tarihler geçmektedir. Fakat en güçlü tarih 789 olup, araştırmacılar ve tarihçiler tarafından büyük çoğunlukla doğru kabul edilen doğum tarihi budur.
(781): Behruz Xezrayî, نگاهی به احوال زریاب, s. 18, فصلنامه داخلی خانه موسیقی ایرانی, sayı 14 – 15, Tahran 1978 / Jesus Greus, Ziryab, s. 319, Éditions Phébus, Paris 1993 / Sigrid Hunke, Şems’ul- Arab Testâ-u Âle’l- Ğarb, s. 488, Dar’ul- Cil Neşriyat, Beyrut 1993 / Sigrid Hunke, Allahs Sonne über dem Abendland – Unser Arabisches Erbe, Deutsche Verlags-Anstalt (DVA), Stuttgart 1960, Fischer Verlag, Frankfurt am Main 2001 / Ana Ruiz, Vibrant Andalusia: The Spice of Life in Southern Spain, s. 53, Algora Publishing, Alcaizería & New York 2007 / Kutay Derin Kugay, The Way of Kurdish Music, s. 22, Sing Out, sayı 51, Yaz 2007 / John Gill, Andalucia: A Cultural History, s. 81, Oxford University Press, Oxford & Madrid & Ciudad de México & New York & Toronto & Nairobi & Dar’us- Selam & Kap & Yeni Delhi & Karaçi & Hong Kong & Şanghay & Taipei & Kuala Lumpur & Melbourne & Auckland 2008 / Ziauddin Sardar – Robin Yassin-Kassab, Critical Muslim 06: Reclaiming Al-Andalus, s. 105, C. Hurst & Co. Ltd. Publishing, Londra 2013 / Małgorzata Grajter, The Orient in Music – Music of the Orient, s. 44, Cambridge Scholars Publishing, Cambridge 2017 / Mücahit Özden Hun, Ziryab: Endülüs Güneşi, Alter Yayınları, Ankara 2020 / Mónica Cello, Los Kurdos, Transoxiana, 2 Haziran 2001, http://www.transoxiana.com.ar/0102/kurdos.html / Asrar Chowdhury, Ziryab: The Blackbird of Al Andalus, The Daily Star, 12 Mayıs 2013, https://www.thedailystar.net/news/ziryab-the-blackbird-of-al-andalus / İrfan Güler, Bir Kürt Dengbêjin Hikâyesi, Zazaki.net, 21 Ocak 2015, https://www.zazaki.net/haber/bir-kurd-dengbjin-hikayesi-1831.htm / Ahmet Ay, Zoraw ya da Ziryab, Milat Gazetesi, 25 Mart 2015, https://www.milatgazetesi.com/zoraw-ya-da-ziryab-164600 / Baran Zeydanlıoğlu, Endülüs ve İspanyol Kültürüne Yön Veren Kürt: Ziryab, Bitlisname, 12 Haziran 2017, https://candname.com/tr/?p=14849 / Ozan Dilek, Endülüs’te Avrupa’nın İlk Konservatuarını Kuran Kürt: Ziryab, Genç Öncüler Dergisi, Ocak 2018, https://www.ilimvemedeniyet.com/enduluste-avrupanin-ilk-konservatuarini-kuran-kurt-ziryab / İrfan Güler, Unutulmuş Bilge Bir Kürd’ün Hikâyesi: Ziryab (Ebû Hasan Ali bin Nafî), Bitlisname, 4 Ekim 2018, https://candname.com/tr/?p=21304 / Mücahit Özden Hun, Unutulan Bir Kürt Bilgesi: Ziryab, Hun Akademisi, 9 Ocak 2020, https://hunacademy.com/unutulan-bir-kurt-bilgesi-ziryab/ / Faik Bulut, Endülüs Toplumuna “Lale Devri”ni Yaşatan Kürt Müzik ve Sanat Adamı: Ziryab, Independent Türkçe, 15 Kasım 2020, https://www.indyturk.com/node/272196/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/end%C3%BCl%C3%BCs-toplumuna-lale-devrini-ya%C5%9Fatan-k%C3%BCrt-m%C3%BCzik-ve-sanat-adam%C4%B1 / Sayın Baran Zeydanlıoğlu ile Bilge ve Müzısyen Ziryab’ı Tanıyalım, Ethem Değer Kalêsorro, Rodin Media, 3 Mart 2021, https://www.youtube.com/watch?v=e4l28i-2GWE / Şakir Diclehan, Endülüs Kültürüne Yön Veren Efsane Bir Kürt: Ziryab – 1, Haber Duruş, 16 Kasım 2021, https://www.haberdurus.com/haber/endulus_kulturune_yon_veren_efsane_bir_kurt_ziryab-60889.html / Şakir Diclehan, Endülüs Kültürüne Yön Veren Efsane Bir Kürt: Ziryab – 2, Haber Duruş, 23 Kasım 2021, https://www.haberdurus.com/haber/endulus_kulturune_yon_veren_efsane_bir_kurt_ziryab_-2–61022.html / Muhsin Kızılkaya, Ziryab: Bir Dahinin Olağanüstü Hikâyesi, Habertürk, 19 Kasım 2023, https://www.haberturk.com/ozel-icerikler/muhsin-kizilkaya-2291/3638280-ziryab-bir-dhinin-olaganustu-hikayesi / Hasan Mert Kaya, Bağdat’tan Endülüs’e Doğan Güneş: Ziryab, Milliyet Gazetesi, 26 Kasım 2023, https://www.milliyet.com.tr/gundem/bagdattan-enduluse-dogan-gunes-ziryab-7040240 / Avrupa Müziğinin Maestro (Üstâdı) Kürt Ziryab, Dağların Ülkesi – Welatê Çiyayan, 6 Ocak 2024, https://www.youtube.com/watch?v=1wkKtXx1pyc / Şeyhmus Kaya, Ziryab, Amida Haber, 25 Mart 2024, https://amidahaber.com/yazarlar/seyhmus-kaya/ziryab-359 / Ziryab | Karambolage España, Irgendwas mit ARTE und Kultur, Mayıs 2024, https://www.youtube.com/watch?v=SHHJBXX-dNw / Arslan Özdemir, Ziryabê Kurd û Flamenco, Xwebûn, 14 Temmuz 2024, https://xwebun2.org/ziryabe-kurd-u-flamenco/ / Ziryab | Karambolage España, ARTE TV, Ocak 2025, https://www.arte.tv/de/videos/117225-011-A/karambolage-espana-ziryab/ / Simin Jalavand, Ziryab the Father of Flamenco Music, Toos Foundation, https://toosfoundation.com/wp-content/uploads/2019/11/ziryab-bazar-hafte-1.pdf / İbrahim Sediyani, Endülüs İslam Medeniyeti’nin En Büyük Sanatçısı: Kürt Müzisyen Ziryab (Zêrav), Sediyani Haber, 23 Şubat 2025, https://www.youtube.com/watch?v=gTOmeMSlUSk&t=24s
(782): İbn-i Haldun, Kitab’el- İber we Diwan’el- Mubtedâ we’l- Xeber fi Eyyam’il- Arab we’l- Acem we’l- Berber wemen Âsarahum min Zawî’s- Sultan’il- Ekber, cilt 5, Cezayir 1851 / Behruz Xezrayî, نگاهی به احوال زریاب, s. 18, فصلنامه داخلی خانه موسیقی ایرانی, sayı 14 – 15, Tahran 1978
(783): Sigrid Hunke, Allahs Sonne über dem Abendland – Unser Arabisches Erbe, Deutsche Verlags-Anstalt (DVA), Stuttgart 1960, Fischer Verlag, Frankfurt am Main 2001
(784): Aly Mazahéri, La vie Quotidienne des Musulmans au Moyen Âge: Xe au XIIIe Siècle, Librarie Hachette, Paris 1951
(785): Ali Mazaheri, Ortaçağ’da Müslümanlar’ın Yaşayışları, çeviren: Bahriye Üçok, s. 86, Varlık Yayınları, İstanbul 1972
(786): Thomas Bois, The Kurds, s. 61, Khayats Publishing, Beyrut 1966
(787): Muhammed Mehimen İbrahim, زریاب منجازاتە وأبرز مبتکراتە الموسیقیة, El- Behut’ul- Mewsiqiye, 10 Ağustos 2019, https://web.archive.org/web/20190810113209/https://www.iasj.net/iasj?func=fulltext&aId=25281
(788): Wikipedia (Soranî Kurdî), “زەڕیاب” maddesi, https://ckb.wikipedia.org/wiki/%D8%B2%DB%95%DA%95%DB%8C%D8%A7%D8%A8
(789): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 308, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003
(790): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 122, Kahire 1885
(791): Encyclopaedia of Islam, Martinus Theodorus Houtsma, “Ziryāb” maddesi, Brill Publishing, Leiden 1936 / The Macmillan Encyclopedia of Music and Musicians, cilt 2, Ernest Albert Wier, “Ziryab” maddesi, s. 2064, The Macmillan Company Publishing, New York 1938 / Hasan İbrahim, Tarix’el- İslam: El- Asr’el- Abbasî, El- Meda’s- Seqafîye, sayı 337, s. 11, Aralık 2006 / Xanî Ebû’r- Râb, Ziryab we Eserahu fi’l- Hayati’l- İctimaiye we’l- Fenniye fi’l- Endelûs, Mecellet-û Camiâ’til- Quds’el- Meftuhâ li’l- Ebxas we’l- Fûnun, sayı 15, s. 263 – 293, Şubat 2009
(792): Encyclopaedia of Islam, cilt 11, Henry George Farmer – Eckhard Neubauer, “Ziryāb” maddesi, Brill Publishing, Leiden 2008
(793): İslam Ansiklopedisi, cilt 29, İsmail Yiğit, “mevâlî” maddesi, s. 424 – 426, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 2004
(794): Dwight Fletcher Reynolds, Al-Maqqari’s Ziryab: The Making of A Myth, Middle Eastern Literatures, sayı 11, s. 165, Ağustos 2008, https://www.religion.ucsb.edu/wp-content/uploads/Ziryab.pdf
(795): Baran Zeydanlıoğlu, Endülüs ve İspanyol Kültürüne Yön Veren Kürt: Ziryab, Bitlisname, 12 Haziran 2017, https://candname.com/tr/?p=14849 / Ozan Dilek, Endülüs’te Avrupa’nın İlk Konservatuarını Kuran Kürt: Ziryab, Genç Öncüler Dergisi, Ocak 2018, https://www.ilimvemedeniyet.com/enduluste-avrupanin-ilk-konservatuarini-kuran-kurt-ziryab / İrfan Güler, Unutulmuş Bilge Bir Kürd’ün Hikâyesi: Ziryab (Ebû Hasan Ali bin Nafî), Bitlisname, 4 Ekim 2018, https://candname.com/tr/?p=21304 / Sayın Baran Zeydanlıoğlu ile Bilge ve Müzısyen Ziryab’ı Tanıyalım, Ethem Değer Kalêsorro, Rodin Media, 3 Mart 2021, https://www.youtube.com/watch?v=e4l28i-2GWE / Şakir Diclehan, Endülüs Kültürüne Yön Veren Efsane Bir Kürt: Ziryab – 1, Haber Duruş, 16 Kasım 2021, https://www.haberdurus.com/haber/endulus_kulturune_yon_veren_efsane_bir_kurt_ziryab-60889.html / Muhsin Kızılkaya, Ziryab: Bir Dahinin Olağanüstü Hikâyesi, Habertürk, 19 Kasım 2023, https://www.haberturk.com/ozel-icerikler/muhsin-kizilkaya-2291/3638280-ziryab-bir-dhinin-olaganustu-hikayesi / Avrupa Müziğinin Maestro (Üstâdı) Kürt Ziryab, Dağların Ülkesi – Welatê Çiyayan, 6 Ocak 2024, https://www.youtube.com/watch?v=1wkKtXx1pyc / Şeyhmus Kaya, Ziryab, Amida Haber, 25 Mart 2024, https://amidahaber.com/yazarlar/seyhmus-kaya/ziryab-359 / İbrahim Sediyani, Endülüs İslam Medeniyeti’nin En Büyük Sanatçısı: Kürt Müzisyen Ziryab (Zêrav), Sediyani Haber, 23 Şubat 2025, https://www.youtube.com/watch?v=gTOmeMSlUSk&t=24s
(796): Dünyadaki bütün kaynaklarda “Abbasîler” ve “Bağdat”
(797): Farabî, Kitab’ul- Musika’l- Kebir, Bağdat 930
(798): İbn-i Haldun, Mukaddime, s. 544, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1991
(799): Dünyadaki bütün kaynaklarda “İbrahim el- Mewsilî”, “İshak el- Mewsilî” ve “Ziryab”
(800): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, Kahire 1885
(801): age
(802): Mahmud Ahmed Xifnî, Ziryab – Ebû Hesen Ali bin Nafî: Musikar’el- Endelûs, s. 17 – 18, Dar’ul- Misriyye li’t- Telif we’l- Tercûme, Kahire tarihsiz
(803): Ahmed Hakkı Turabi, İlk Dönem İslam Dünyasında Musikî Çalışmalarına Bakış, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı 13 – 14 – 15, s. 225 – 248, İstanbul 1997 / Ahmed Hakkı Turabi, İbn Camî (ö. 808): Kureyşli Meşhur Muğannî ve Bestekâr, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı 9, s. 164, Sivas 2005
(804): İbn-i Abdurabbih, Kitab’ul- İqdu’l- Ferîd, cilt 6, s. 34 – 36, Mısır Kültür ve İrşad Bakanlığı Yayınları, Kahire 1953
(805): age, cilt 6, s. 37
(806): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 1, s. 344 ve cilt 3, s. 122, Kahire 1885
(807): Mahmud Ahmed Xifnî, Ziryab – Ebû Hesen Ali bin Nafî: Musikar’el- Endelûs, s. 27 – 28, Dar’ul- Misriyye li’t- Telif we’l- Tercûme, Kahire tarihsiz
(808): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 122, Kahire 1885
(809): Baran Zeydanlıoğlu, Endülüs ve İspanyol Kültürüne Yön Veren Kürt: Ziryab, Bitlisname, 12 Haziran 2017, https://candname.com/tr/?p=14849 / Ozan Dilek, Endülüs’te Avrupa’nın İlk Konservatuarını Kuran Kürt: Ziryab, Genç Öncüler Dergisi, Ocak 2018, https://www.ilimvemedeniyet.com/enduluste-avrupanin-ilk-konservatuarini-kuran-kurt-ziryab / İrfan Güler, Unutulmuş Bilge Bir Kürd’ün Hikâyesi: Ziryab (Ebû Hasan Ali bin Nafî), Bitlisname, 4 Ekim 2018, https://candname.com/tr/?p=21304 / Sayın Baran Zeydanlıoğlu ile Bilge ve Müzısyen Ziryab’ı Tanıyalım, Ethem Değer Kalêsorro, Rodin Media, 3 Mart 2021, https://www.youtube.com/watch?v=e4l28i-2GWE / Şakir Diclehan, Endülüs Kültürüne Yön Veren Efsane Bir Kürt: Ziryab – 1, Haber Duruş, 16 Kasım 2021, https://www.haberdurus.com/haber/endulus_kulturune_yon_veren_efsane_bir_kurt_ziryab-60889.html / Muhsin Kızılkaya, Ziryab: Bir Dahinin Olağanüstü Hikâyesi, Habertürk, 19 Kasım 2023, https://www.haberturk.com/ozel-icerikler/muhsin-kizilkaya-2291/3638280-ziryab-bir-dhinin-olaganustu-hikayesi / Avrupa Müziğinin Maestro (Üstâdı) Kürt Ziryab, Dağların Ülkesi – Welatê Çiyayan, 6 Ocak 2024, https://www.youtube.com/watch?v=1wkKtXx1pyc / Şeyhmus Kaya, Ziryab, Amida Haber, 25 Mart 2024, https://amidahaber.com/yazarlar/seyhmus-kaya/ziryab-359 / İbrahim Sediyani, Endülüs İslam Medeniyeti’nin En Büyük Sanatçısı: Kürt Müzisyen Ziryab (Zêrav), Sediyani Haber, 23 Şubat 2025, https://www.youtube.com/watch?v=gTOmeMSlUSk&t=24s
(810): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 122, Kahire 1885
(811): Hûseyn Munis, Mewsuat-û Tarix’il- Endelûs, cilt 1, s. 87, Kahire 1996
(812): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 122, Kahire 1885 / Encyclopaedia of Islam, Martinus Theodorus Houtsma, “Ziryāb” maddesi, Brill Publishing, Leiden 1936 / Encyclopaedia of Islam, cilt 11, Henry George Farmer – Eckhard Neubauer, “Ziryāb” maddesi, Brill Publishing, Leiden 2008 / bunlar gibi daha onlarca kaynak
(813): Hayreddîn Ziriklî, Kâmûs-û Teracîm li Eşher’ir- Ricâl we’n- Nisâ mine’l- Arab we’l- Mûsta’rebîn we’l- Mûsteşrikîn, cilt 5, s. 28, Dar’ul- İlm li’l- Melâyîn Neşriyat, Beyrut 1980
(814): Adnan Adıgüzel – Esra Sinjar, Geçmişten Günümüze Musikîşinas Ziryab’ın Endülüs Kültür Hayatına ve Avrupa’ya Etkileri, Yakındoğu Üniversitesi İslam Tetkikleri Merkezi Dergisi, cilt 2, sayı 1, s. 77, Bahar 2016, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/530686
(815): Mahmud Ahmed Xifnî, Ziryab – Ebû Hesen Ali bin Nafî: Musikar’el- Endelûs, s. 10, Dar’ul- Misriyye li’t- Telif we’l- Tercûme, Kahire tarihsiz
(816): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 318, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003 / Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 127, Kahire 1885 / Muhammed Beşîr Hasan Radî el- Âmirî, Et- Tefâul’ul- Hadarî Beyne Ehl’il- Endelûs’il- Mûslimîn we’l- İsban en-Nasârâ fi’l- Qurûn’il- Wustâ, s. 94 – 95, Dar’ul- Kutub’il İlmiyye Neşriyat, Beyrut 2015 / Xanî Ebû’r- Râb, Ziryab we Eserahu fi’l- Hayati’l- İctimaiye we’l- Fenniye fi’l- Endelûs, Mecellet-û Camiâ’til- Quds’el- Meftuhâ li’l- Ebxas we’l- Fûnun, sayı 15, s. 268, Şubat 2009
(817): Ziryab et Ibn Sina un Maître Inspirant, Musique Part 1, Atlane Astro, 27 Aralık 2022, https://atlaneastro.fr/article/ziryabn-et-ibn-sina/ / Guitare Entre Flamenco et Musique Arabo-Andalouse, Opera Venir, 7 Mart 2023, https://www.operavenir.com/guitare-entre-flamenco-et-musique-arabo-andalouse/
(818): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 310 – 312, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003 / Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 122 – 124, Kahire 1885 / Muhammed Beşîr Hasan Radî el- Âmirî, Et- Tefâul’ul- Hadarî Beyne Ehl’il- Endelûs’il- Mûslimîn we’l- İsban en-Nasârâ fi’l- Qurûn’il- Wustâ, s. 94, Dar’ul- Kutub’il İlmiyye Neşriyat, Beyrut 2015 / Sigrid Hunke, Allahs Sonne über dem Abendland – Unser Arabisches Erbe, s. 401 – 402, Deutsche Verlags-Anstalt (DVA), Stuttgart 1960, Fischer Verlag, Frankfurt am Main 2001 / Owen Wright, Music In Muslim Spain: The Legacy of Muslim Spain, s. 556, Brill Publishing, Köln & Leiden & New York 1992 / Salma Khadra Jayyusi – Manuela Marin, The Legacy of Muslim Spain, s. 117, Brill Publishing, Köln & Leiden & New York 1994 / Olivia Remie Constable, Medieval Iberia, University of Pennsylvania Press, Philadelphia 1997 / María Rosa Menocal – Raymond P. Scheindlin – Michael Anthony Sells, The Literature of Al-Andalus, Cambridge University Press, Cambridge 2000 / Joel Epstein, The Language of the Heart: A Musical, Fantastical Journey Through a Land of Magic, s. 234 – 237, Juwal Publishing, Tel Aviv 2019 / Robert W. Lebling Jr., Ziryab – Poet of Cordoba, Cities of Light, Islamic Spain, https://www.islamicspain.tv/arts-and-literature/ziryab-poet-of-cordoba/ / Sayın Baran Zeydanlıoğlu ile Bilge ve Müzısyen Ziryab’ı Tanıyalım, Ethem Değer Kalêsorro, Rodin Media, 3 Mart 2021, https://www.youtube.com/watch?v=e4l28i-2GWE / İbrahim Sediyani, Endülüs İslam Medeniyeti’nin En Büyük Sanatçısı: Kürt Müzisyen Ziryab (Zêrav), Sediyani Haber, 23 Şubat 2025, https://www.youtube.com/watch?v=gTOmeMSlUSk&t=24s
(819): Ahmed ibn-i ebî Tahir ibn-i Tayfur, Kitab-û Bağdad, Hûseynî – Kewserî Neşriyat, Kahire 1949 / Carl Davila, A Misbegotten Biography: Ziryab In The Mediterranean World, Al Masaq, sayı 21, s. 121 – 136, Ağustos 2009
(820): İbn-i Abdurabbih, Kitab’ul- İqdu’l- Ferîd, cilt 6, s. 37, Mısır Kültür ve İrşad Bakanlığı Yayınları, Kahire 1953 / Encyclopaedia of Islam, cilt 11, Henry George Farmer – Eckhard Neubauer, “Ziryāb” maddesi, Brill Publishing, Leiden 2008 / Xanî Ebû’r- Râb, Ziryab we Eserahu fi’l- Hayati’l- İctimaiye we’l- Fenniye fi’l- Endelûs, Mecellet-û Camiâ’til- Quds’el- Meftuhâ li’l- Ebxas we’l- Fûnun, sayı 15, s. 269, Şubat 2009 / Carl Davila, A Misbegotten Biography: Ziryab In The Mediterranean World, Al Masaq, sayı 21, s. 127, Ağustos 2009
(821): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, Kahire 1885
(822): Xanî Ebû’r- Râb, Ziryab we Eserahu fi’l- Hayati’l- İctimaiye we’l- Fenniye fi’l- Endelûs, Mecellet-û Camiâ’til- Quds’el- Meftuhâ li’l- Ebxas we’l- Fûnun, sayı 15, s. 269, Şubat 2009 / Encyclopaedia of Islam, cilt 11, Henry George Farmer – Eckhard Neubauer, “Ziryāb” maddesi, Brill Publishing, Leiden 2008 / Joel Epstein, The Language of the Heart: A Musical, Fantastical Journey Through a Land of Magic, s. 234 – 237, Juwal Publishing, Tel Aviv 2019
(823): İbn-i Abdurabbih, Kitab’ul- İqdu’l- Ferîd, cilt 6, s. 37, Mısır Kültür ve İrşad Bakanlığı Yayınları, Kahire 1953 / Henry George Farmer, A History of Arabian Music to XIIIth Century, s. 129, Luzac & Co. Publishing, Londra 1929 / Encyclopaedia of Islam, cilt 11, Henry George Farmer – Eckhard Neubauer, “Ziryāb” maddesi, Brill Publishing, Leiden 2008 / Lexikon des Mittelalters, cilt 9, Hans-Rudolf Singer, “Ziryab” maddesi, s. 628 ve devamı, Coron Verlag, Lachen am See 2002 / Carl Davila, A Misbegotten Biography: Ziryab In The Mediterranean World, Al Masaq, sayı 21, s. 127, Ağustos 2009
(824): Owen Wright, Music In Muslim Spain: The Legacy of Muslim Spain, s. 557, Brill Publishing, Köln & Leiden & New York 1992
(825): Bütün kaynaklarda “I. Hişam” ve “I. El- Hakem”
(826): İslam Ansiklopedisi, cilt 11, Mehmet Özdemir, “Endülüs”, s. 213, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1995
(827): Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları: İlim ve Kültür Tarihi, s. 117, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1997
(828): Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları, cilt 1, s. 69, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1994
(829): age, cilt 1, s. 73
(830): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 130, Kahire 1885
(831): age, cilt 3, s. 140 – 141
(832): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 312 – 313, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003 / Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 124 – 125, Kahire 1885 / bunlar gibi daha onlarca kaynak
(833): Dünyadaki bütün kaynaklar
(834): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 325 – 326, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003 / Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 130 – 131, Kahire 1885 / María Rosa Menocal – Raymond P. Scheindlin – Michael Anthony Sells, The Literature of Al-Andalus, Cambridge University Press, Cambridge 2000
(835): age / age
(836): Behruz Xezrayî, نگاهی به احوال زریاب, s. 18, فصلنامه داخلی خانه موسیقی ایرانی, sayı 14 – 15, Tahran 1978
(837): Bütün kaynaklarda “I. El- Hakem” ve “II. Abdurrahman”
(838): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 85 ve devamı, Kahire 1885 / Henry George Farmer, A History of Arabian Music to XIIIth Century, s. 129 ve 131, Luzac & Co. Publishing, Londra 1929 / İbrahim Sediyani, Endülüs İslam Medeniyeti’nin En Büyük Sanatçısı: Kürt Müzisyen Ziryab (Zêrav), Sediyani Haber, 23 Şubat 2025, https://www.youtube.com/watch?v=gTOmeMSlUSk&t=24s
(839): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 313, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003 / Ahmed el- Maqqarî, age, cilt 3, s. 125 / Carl Davila, A Misbegotten Biography: Ziryab In The Mediterranean World, Al Masaq, sayı 21, Ağustos 2009 / İbrahim Sediyani, ags
(840): İbn Hayyan, age, s. 313 / Dwight Fletcher Reynolds, Al-Maqqari’s Ziryab: The Making of A Myth, Middle Eastern Literatures, sayı 11, s. 159, Ağustos 2008, https://www.religion.ucsb.edu/wp-content/uploads/Ziryab.pdf
(841): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 125, Kahire 1885
(842): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 313, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003
(843): İbn-i Hayyan, age, s. 313 – 314 / Encyclopaedia of Islam, cilt 11, Henry George Farmer – Eckhard Neubauer, “Ziryāb” maddesi, Brill Publishing, Leiden 2008
(844): İbn-i Haldun, Mukaddime, cilt 2, s. 761 – 762, Dergâh Yayınları, İstanbul 2009
(845): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 125, Kahire 1885
(846): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 314, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003
(847): İbrahim Sediyani, Endülüs İslam Medeniyeti’nin En Büyük Sanatçısı: Kürt Müzisyen Ziryab (Zêrav), Sediyani Haber, 23 Şubat 2025, https://www.youtube.com/watch?v=gTOmeMSlUSk&t=24s
(848): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 125, Kahire 1885 / Muhammed Beşîr Hasan Radî el- Âmirî, Et- Tefâul’ul- Hadarî Beyne Ehl’il- Endelûs’il- Mûslimîn we’l- İsban en-Nasârâ fi’l- Qurûn’il- Wustâ, s. 94, Dar’ul- Kutub’il İlmiyye Neşriyat, Beyrut 2015 / María Rosa Menocal – Raymond P. Scheindlin – Michael Anthony Sells, The Literature of Al-Andalus, Cambridge University Press, Cambridge 2000
(849): Reinhart Pieter Anne Dozy, Histoire des Musulmans d’Espagne: Jusqu’à la Conquete de l’Andalousie par les Almoravides (711 – 1110), cilt 1, s. 78, Éditeur Brill, Leiden 1861
(850): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 125, Kahire 1885
(851): age
(852): Henry George Farmer, A History of Arabian Music to XIIIth Century, s. 99, Luzac & Co. Publishing, Londra 1929
(853): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 315, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003 / Charles Reginald Haines, Christianity and Islam in Spain (A. D. 756 – 1031), s. 146, World Public Library Association, Londra1889
(854): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 127, Kahire 1885 / Henry George Farmer, A History of Arabian Music to XIIIth Century, s. 130, Luzac & Co. Publishing, Londra 1929
(855): Ahmed el- Maqqarî, age, s. 125 ve 127 / Reinhart Pieter Anne Dozy, Histoire des Musulmans d’Espagne: Jusqu’à la Conquete de l’Andalousie par les Almoravides (711 – 1110), cilt 1, s. 78, Éditeur Brill, Leiden 1861
(856): Henry George Farmer, A History of Arabian Music to XIIIth Century, s. 99, Luzac & Co. Publishing, Londra 1929
(857): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 127, Kahire 1885
(858): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 316, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003
(859): İbn-i Hayyan, age, s. 319 / Muhammed Beşîr Hasan Radî el- Âmirî, Et- Tefâul’ul- Hadarî Beyne Ehl’il- Endelûs’il- Mûslimîn we’l- İsban en-Nasârâ fi’l- Qurûn’il- Wustâ, s. 94, Dar’ul- Kutub’il İlmiyye Neşriyat, Beyrut 2015
(860): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 125 – 126, Kahire 1885
(861): Ahmed el- Maqqarî, age, cilt 3, s. 127 / Henry George Farmer, A History of Arabian Music to XIIIth Century, s. 130, Luzac & Co. Publishing, Londra 1929 / Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları: İlim ve Kültür Tarihi, s. 118, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1997
(862): Lexikon des Mittelalters, cilt 9, Hans-Rudolf Singer, “Ziryab” maddesi, Coron Verlag, Lachen am See 2002
(863): Attilio Gaudio, Maroc du Nord: Cités Andalouses et Montagnes Berbères, s. 170, Nouvelles Editions Latines, Paris 1981
(864): Hûseyn Munis, Mewsuat-û Tarix’il- Endelûs, cilt 1, s. 87, Kahire 1996 / Sigrid Hunke, Allahs Sonne über dem Abendland – Unser Arabisches Erbe, s. 403, Deutsche Verlags-Anstalt (DVA), Stuttgart 1960, Fischer Verlag, Frankfurt am Main 2001 / Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları: İlim ve Kültür Tarihi, s. 117, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1997
(865): Mehmet Özdemir, age, s. 117 – 118
(866): Henry George Farmer, A History of Arabian Music to XIIIth Century, s. 99, Luzac & Co. Publishing, Londra 1929
(867): age, s. 130 / Carl Davila, A Misbegotten Biography: Ziryab In The Mediterranean World, Al Masaq, sayı 21, s. 121 – 136, Ağustos 2009
(868): age, s. 110 / Ahmet Hakkı Turabî, İlk Dönem İslam Dünyasında Musiki Çalışmalarına Bakış, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı 13 – 15, s. 245, İstanbul 1997, https://www.academia.edu/36310754/%C4%B0lk_D%C3%B6nem_%C4%B0sl%C3%A2m_D%C3%BCnyas%C4%B1nda_Musik%C3%AE_%C3%87al%C4%B1%C5%9Fmalar%C4%B1na_Bak%C4%B1%C5%9F_Ahmet_Hakk%C4%B1_TURAB%C3%8E
(869): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 128 – 129, Kahire 1885 / Henry George Farmer, A History of Arabian Music to XIIIth Century, s. 111, Luzac & Co. Publishing, Londra 1929
(870): Ahmed el- Maqqarî, age, cilt 3, s. 126 / Mûnîr Baalbekî, فرهنگزندگینامهٔ المورد, “Ziryab” maddesi, s. 220, Dar’ul- Âlem li’l- Melayîn Neşriyat, Beyrut 1992 / Philip Khuri Hitti, Siyasî ve Kültürel İslam Tarihi, cilt 3, s. 950, Bilge Kültür Sanat Yayınevi, İstanbul 1995 / Sigrid Hunke, Allahs Sonne über dem Abendland – Unser Arabisches Erbe, s. 405, Deutsche Verlags-Anstalt (DVA), Stuttgart 1960, Fischer Verlag, Frankfurt am Main 2001 / Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları: İlim ve Kültür Tarihi, s. 118, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1997 / Larry Francis Hilarian, The Structure and Development of the Gambus (Malay-Lutes), The Galpin Society Journal, sayı 58, s. 71, Mayıs 2005, https://www.jstor.org/stable/25163827
(871): Ahmed el- Maqqarî, age
(872): An Encyclopedia Routledge Encyclopedias of The Middle Ages, cilt 1, Medieval Islamic Civilization, Jesus de Prado Plumed, “Ziryab – Abu’l Hasan Ali bin Nafi”, s. 875, Routledge Publishing, New York 2005
(873): Salma Khadra Jayyusi – Manuela Marin, The Legacy of Muslim Spain, s. 117, Brill Publishing, Köln & Leiden & New York 1994
(874): Olivia Remie Constable, Medieval Iberia, University of Pennsylvania Press, Philadelphia 1997 / María Rosa Menocal – Raymond P. Scheindlin – Michael Anthony Sells, The Literature of Al-Andalus, Cambridge University Press, Cambridge 2000
(875): Vikipedi (Türkçe), “Ziryâb” maddesi, https://tr.wikipedia.org/wiki/Ziry%C3%A2b / İbrahim Sediyani, Endülüs İslam Medeniyeti’nin En Büyük Sanatçısı: Kürt Müzisyen Ziryab (Zêrav), Sediyani Haber, 23 Şubat 2025, https://www.youtube.com/watch?v=gTOmeMSlUSk&t=24s
(876): Hûseyn Munis, Mewsuat-û Tarix’il- Endelûs, cilt 1, s. 87, Kahire 1996 / Sigrid Hunke, Allahs Sonne über dem Abendland – Unser Arabisches Erbe, s. 403, Deutsche Verlags-Anstalt (DVA), Stuttgart 1960, Fischer Verlag, Frankfurt am Main 2001 / Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları: İlim ve Kültür Tarihi, s. 117, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1997
(877): Henry George Farmer, A History of Arabian Music to XIIIth Century, s. 110, Luzac & Co. Publishing, Londra 1929
(878): An Encyclopedia Routledge Encyclopedias of The Middle Ages, cilt 1, Medieval Islamic Civilization, Jesus de Prado Plumed, “Ziryab – Abu’l Hasan Ali bin Nafi”, s. 875, Routledge Publishing, New York 2005 / Xanî Ebû’r- Râb, Ziryab we Eserahu fi’l- Hayati’l- İctimaiye we’l- Fenniye fi’l- Endelûs, Mecellet-û Camiâ’til- Quds’el- Meftuhâ li’l- Ebxas we’l- Fûnun, sayı 15, s. 269, Şubat 2009
(879): Şeyhmus Kaya, Ziryab, Amida Haber, 25 Mart 2024, https://amidahaber.com/yazarlar/seyhmus-kaya/ziryab-359
(880): Baran Zeydanlıoğlu, Endülüs ve İspanyol Kültürüne Yön Veren Kürt: Ziryab, Bitlisname, 12 Haziran 2017, https://candname.com/tr/?p=14849
(881): Vincent J. Cornell, Voice of Islam, cilt 4, Jean Louis Michon, “Music and Spiritualty in Islam”, s. 78, Praeger Perspectives Publishing, Londra 2007
(882): An Encyclopedia Routledge Encyclopedias of The Middle Ages, cilt 1, Medieval Islamic Civilization, Jesus de Prado Plumed, “Ziryab – Abu’l Hasan Ali bin Nafi”, s. 876, Routledge Publishing, New York 2005
(883): Vincent J. Cornell, Voice of Islam, cilt 4, Jean Louis Michon, “Music and Spiritualty in Islam”, s. 78, Praeger Perspectives Publishing, Londra 2007
(884): An Encyclopedia Routledge Encyclopedias of The Middle Ages, cilt 1, Medieval Islamic Civilization, Jesus de Prado Plumed, “Ziryab – Abu’l Hasan Ali bin Nafi”, s. 876, Routledge Publishing, New York 2005
(885): Wikipedia (Fransızca), “Ziriab” maddesi, https://fr.wikipedia.org/wiki/Ziriab
(886): Roger Garaudy, L’Islam en Occident: Cordoue – Une Capitale de l’Esprit, s. 269, Éditions L’Harmattan, Paris 2000
(887): Wikipedia (Farsça), “زریاب” maddesi, https://fa.wikipedia.org/wiki/%D8%B2%D8%B1%DB%8C%D8%A7%D8%A8
(888): Wikipedia (Kurmancî Kürtçe), “Ziryab” maddesi, https://ku.wikipedia.org/wiki/Ziryab
(889): Şeyhmus Kaya, Ziryab, Amida Haber, 25 Mart 2024, https://amidahaber.com/yazarlar/seyhmus-kaya/ziryab-359
(890): Roger Garaudy, L’Islam en Occident: Cordoue – Une Capitale de l’Esprit, s. 267 – 268, Éditions L’Harmattan, Paris 2000
(891): Faik Bulut, Endülüs Toplumuna “Lale Devri”ni Yaşatan Kürt Müzik ve Sanat Adamı: Ziryab, Independent Türkçe, 15 Kasım 2020, https://www.indyturk.com/node/272196/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/end%C3%BCl%C3%BCs-toplumuna-lale-devrini-ya%C5%9Fatan-k%C3%BCrt-m%C3%BCzik-ve-sanat-adam%C4%B1
(892): Muhammed Beşîr Hasan Radî el- Âmirî, Et- Tefâul’ul- Hadarî Beyne Ehl’il- Endelûs’il- Mûslimîn we’l- İsban en-Nasârâ fi’l- Qurûn’il- Wustâ, s. 95, Dar’ul- Kutub’il İlmiyye Neşriyat, Beyrut 2015 / Adnan Adıgüzel – Esra Sinjar, Geçmişten Günümüze Musikîşinas Ziryab’ın Endülüs Kültür Hayatına ve Avrupa’ya Etkileri, Yakındoğu Üniversitesi İslam Tetkikleri Merkezi Dergisi, cilt 2, sayı 1, s. 77, Bahar 2016, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/530686
(893): Wikipedia (Fransızca), “Ziriab” maddesi, https://fr.wikipedia.org/wiki/Ziriab
(894): Wikipedia (Kurmancî Kürtçe), “Ziryab” maddesi, https://ku.wikipedia.org/wiki/Ziryab
(895): Adnan Adıgüzel – Esra Sinjar, Geçmişten Günümüze Musikîşinas Ziryab’ın Endülüs Kültür Hayatına ve Avrupa’ya Etkileri, Yakındoğu Üniversitesi İslam Tetkikleri Merkezi Dergisi, cilt 2, sayı 1, s. 77, Bahar 2016, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/530686
(896): Faik Bulut, Endülüs Toplumuna “Lale Devri”ni Yaşatan Kürt Müzik ve Sanat Adamı: Ziryab, Independent Türkçe, 15 Kasım 2020, https://www.indyturk.com/node/272196/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/end%C3%BCl%C3%BCs-toplumuna-lale-devrini-ya%C5%9Fatan-k%C3%BCrt-m%C3%BCzik-ve-sanat-adam%C4%B1
(897): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 325 – 326, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003 / Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 130 – 131, Kahire 1885 / María Rosa Menocal – Raymond P. Scheindlin – Michael Anthony Sells, The Literature of Al-Andalus, Cambridge University Press, Cambridge 2000
(898): María Rosa Menocal – Raymond P. Scheindlin – Michael Anthony Sells, age
(899): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 129, Kahire 1885 / An Encyclopedia Routledge Encyclopedias of The Middle Ages, cilt 1, Medieval Islamic Civilization, Jesus de Prado Plumed, “Ziryab – Abu’l Hasan Ali bin Nafi”, s. 875, Routledge Publishing, New York 2005
(900): Carl Davila, A Misbegotten Biography: Ziryab In The Mediterranean World, Al Masaq, sayı 21, s. 121 – 136, Ağustos 2009
(901): Umer Rida Kahala, A’alem’el- Nisa fi Âlem-i Arab we İslamî, cilt 1, s. 294, Mewsisat’er- Risale Neşriyat, Beyrut 1959
(902): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 129, Kahire 1885
(903): Robert W. Lebling Jr., Ziryab – Poet of Cordoba, Cities of Light, Islamic Spain, https://www.islamicspain.tv/arts-and-literature/ziryab-poet-of-cordoba/
(904): Roger Garaudy, L’Islam en Occident: Cordoue – Une Capitale de l’Esprit, s. 267 – 268, Éditions L’Harmattan, Paris 2000
(905): María Rosa Menocal – Raymond P. Scheindlin – Michael Anthony Sells, The Literature of Al-Andalus, Cambridge University Press, Cambridge 2000
(906): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, Kahire 1885
(907): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 316, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003
(908): İbn-i Hazm, Tawq’ul- Hamame fi’l- Ulfetî we’l- Ullaf, s. 116, Sayrafî Neşriyat, Kahire 1950
(909): Mehdî Şitayişger, Namname-yê Musiqî-yê İran Zemin, cilt 3, İttilaat Neşriyat, Tahran 1997 / Henry George Farmer, A History of Arabian Music to XIIIth Century, Luzac & Co. Publishing, Londra 1929
(910): Adnan Adıgüzel – Esra Sinjar, Geçmişten Günümüze Musikîşinas Ziryab’ın Endülüs Kültür Hayatına ve Avrupa’ya Etkileri, Yakındoğu Üniversitesi İslam Tetkikleri Merkezi Dergisi, cilt 2, sayı 1, s. 89, Bahar 2016, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/530686
(911): Robert W. Lebling Jr., Ziryab – Poet of Cordoba, Cities of Light, Islamic Spain, https://www.islamicspain.tv/arts-and-literature/ziryab-poet-of-cordoba/
(912): İslam Ansiklopedisi, cilt 44, Fazlı Arslan – Fatih Erkoçoğlu, “Ziryâb” maddesi, s. 464, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2013 / Wikipedia (Fransızca), “Ziriab” maddesi, https://fr.wikipedia.org/wiki/Ziriab
(913): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 317, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003
(914): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 130, Kahire 1885 / Xanî Ebû’r- Râb, Ziryab we Eserahu fi’l- Hayati’l- İctimaiye we’l- Fenniye fi’l- Endelûs, Mecellet-û Camiâ’til- Quds’el- Meftuhâ li’l- Ebxas we’l- Fûnun, sayı 15, s. 268, Şubat 2009 / Dwight Fletcher Reynolds, Al-Maqqari’s Ziryab: The Making of A Myth, Middle Eastern Literatures, sayı 11, s. 167, Ağustos 2008, https://www.religion.ucsb.edu/wp-content/uploads/Ziryab.pdf
(915): Ahmed el- Maqqarî, age, cilt 3, s. 122
(916): Ahmed el- Maqqarî, age, cilt 2, s. 260 / Robert W. Lebling Jr., Ziryab – Poet of Cordoba, Cities of Light, Islamic Spain, https://www.islamicspain.tv/arts-and-literature/ziryab-poet-of-cordoba/
(917): Ahmed el- Maqqarî, age, cilt 2, s. 258
(918): İbrahim Sediyani, Horden aus dem Norden: Die Wikinger, s. 217, Koschi Verlag, Elbingerode 2023
(919): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 2, s. 260, Kahire 1885 / Sigrid Hunke, Allahs Sonne über dem Abendland – Unser Arabisches Erbe, s. 408, Deutsche Verlags-Anstalt (DVA), Stuttgart 1960, Fischer Verlag, Frankfurt am Main 2001 / Salma Khadra Jayyusi – Manuela Marin, The Legacy of Muslim Spain, Mahmoud Makki, “The Policital History Of Al-Andalus (711 – 1492)”, s. 26, Brill Publishing, Köln & Leiden & New York 1994
(920): María Rosa Menocal – Raymond P. Scheindlin – Michael Anthony Sells, The Literature of Al-Andalus, Cambridge University Press, Cambridge 2000
(921): Salim T. S. Al-Hassani, 1001 Inventions: The Enduring Legacy of Muslim Civilization, s. 52, National Geographic, Washington D. C. 2012
(922): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 127, Kahire 1885 / Susanne Utzt – Sahar Eslah – Martin Carazo Mendez – Christian Twente, Große Völker, bölüm 2: “Die Araber”, Terra X, ZDF Belgesel, 30 Ekim 2016, https://www.zdf.de/video/dokus/grosse-voelker-106/grosse-voelker-die-araber-100 / Robert W. Lebling Jr., Ziryab – Poet of Cordoba, Cities of Light, Islamic Spain, https://www.islamicspain.tv/arts-and-literature/ziryab-poet-of-cordoba/
(923): Ahmed el- Maqqarî, age / Salma Khadra Jayyusi – Manuela Marin, The Legacy of Muslim Spain, Robert Hillenbrand, “Medieval Córdoba as a Cultural Centre”, s. 117, Brill Publishing, Köln & Leiden & New York 1994
(924): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 322, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003 / Ahmed el- Maqqarî, age, cilt 3, s. 127 – 128
(925): İbn-i Hayyan, age
(926): age, s. 321
(927): İbn Dihye el- Kelbî, El- Mutrîb fi Eş’arî Ehl-i Mağrîb, s. 147, Matbaa el- Emiriye, Kahire 1954
(928): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 323, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003
(929): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 128, Kahire 1885 / Salma Khadra Jayyusi – Manuela Marin, The Legacy of Muslim Spain, Robert Hillenbrand, “Medieval Córdoba as a Cultural Centre”, s. 117, Brill Publishing, Köln & Leiden & New York 1994 / Susanne Utzt – Sahar Eslah – Martin Carazo Mendez – Christian Twente, Große Völker, bölüm 2: “Die Araber”, Terra X, ZDF Belgesel, 30 Ekim 2016, https://www.zdf.de/video/dokus/grosse-voelker-106/grosse-voelker-die-araber-100 / Godfrey Goodwin, A Crucible of Cultures in Andalusia, New York Times, 28 Mayıs 1989, https://www.nytimes.com/1989/05/28/travel/a-crucible-of-cultures-in-andalusia.html / Paul Lewis, Charting The Lost Innovations of Islam, The Guardian, 10 Mart 2006, https://www.theguardian.com/uk/2006/mar/10/schools.islam / Asrar Chowdhury, Ziryab: The Blackbird of Al Andalus, The Daily Star, 12 Mayıs 2013, https://www.thedailystar.net/news/ziryab-the-blackbird-of-al-andalus / Baran Zeydanlıoğlu, Endülüs ve İspanyol Kültürüne Yön Veren Kürt: Ziryab, Bitlisname, 12 Haziran 2017, https://candname.com/tr/?p=14849 / Petek Çırpılı, Doğu Medeniyetini Batıya Taşıyan İnsan: Ziryab (Kara Kuş), Tarih Dergi, Kasım 2020, https://tarihdergi.com/dogu-medeniyetini-batiya-tasiyan-insan-ziryab-kara-kus/ / Faik Bulut, Endülüs Toplumuna “Lale Devri”ni Yaşatan Kürt Müzik ve Sanat Adamı: Ziryab, Independent Türkçe, 15 Kasım 2020, https://www.indyturk.com/node/272196/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/end%C3%BCl%C3%BCs-toplumuna-lale-devrini-ya%C5%9Fatan-k%C3%BCrt-m%C3%BCzik-ve-sanat-adam%C4%B1 / Sayın Baran Zeydanlıoğlu ile Bilge ve Müzısyen Ziryab’ı Tanıyalım, Ethem Değer Kalêsorro, Rodin Media, 3 Mart 2021, https://www.youtube.com/watch?v=e4l28i-2GWE / Ziryab | Karambolage España, Irgendwas mit ARTE und Kultur, Mayıs 2024, https://www.youtube.com/watch?v=SHHJBXX-dNw / İbrahim Sediyani, Endülüs İslam Medeniyeti’nin En Büyük Sanatçısı: Kürt Müzisyen Ziryab (Zêrav), Sediyani Haber, 23 Şubat 2025, https://www.youtube.com/watch?v=gTOmeMSlUSk&t=24s
(930): Xanî Ebû’r- Râb, Ziryab we Eserahu fi’l- Hayati’l- İctimaiye we’l- Fenniye fi’l- Endelûs, Mecellet-û Camiâ’til- Quds’el- Meftuhâ li’l- Ebxas we’l- Fûnun, sayı 15, s. 271, Şubat 2009
(931): Clara Crawford Perkins, Builders of Spain, s. 306, Henry Holt & Company Publishing, New York 1911
(932): Virginia Wales Johnson, America’s Godfather: The Florentine Gentleman, s. 132, Estes & Lauriat Publishing, Boston 1894
(933): Faik Bulut, Endülüs Toplumuna “Lale Devri”ni Yaşatan Kürt Müzik ve Sanat Adamı: Ziryab, Independent Türkçe, 15 Kasım 2020, https://www.indyturk.com/node/272196/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/end%C3%BCl%C3%BCs-toplumuna-lale-devrini-ya%C5%9Fatan-k%C3%BCrt-m%C3%BCzik-ve-sanat-adam%C4%B1
(934): Robert W. Lebling Jr., Ziryab – Poet of Cordoba, Cities of Light, Islamic Spain, https://www.islamicspain.tv/arts-and-literature/ziryab-poet-of-cordoba/
(935): Wikipedia (Arapça), “زریاب” maddesi, https://ar.wikipedia.org/wiki/%D8%B2%D8%B1%D9%8A%D8%A7%D8%A8
(936): Xanî Ebû’r- Râb, Ziryab we Eserahu fi’l- Hayati’l- İctimaiye we’l- Fenniye fi’l- Endelûs, Mecellet-û Camiâ’til- Quds’el- Meftuhâ li’l- Ebxas we’l- Fûnun, sayı 15, s. 271, Şubat 2009
(937): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 128, Kahire 1885
(938): Faik Bulut, Endülüs Toplumuna “Lale Devri”ni Yaşatan Kürt Müzik ve Sanat Adamı: Ziryab, Independent Türkçe, 15 Kasım 2020, https://www.indyturk.com/node/272196/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/end%C3%BCl%C3%BCs-toplumuna-lale-devrini-ya%C5%9Fatan-k%C3%BCrt-m%C3%BCzik-ve-sanat-adam%C4%B1
(939): Elizabeth Nash, Seville, Córdoba and Granada: A Cultural History, s. 206, Oxford
University Press, Oxford & New York 2005 / Baran Zeydanlıoğlu, Endülüs ve İspanyol Kültürüne Yön Veren Kürt: Ziryab, Bitlisname, 12 Haziran 2017, https://candname.com/tr/?p=14849 / İbrahim Sediyani, Endülüs İslam Medeniyeti’nin En Büyük Sanatçısı: Kürt Müzisyen Ziryab (Zêrav), Sediyani Haber, 23 Şubat 2025, https://www.youtube.com/watch?v=gTOmeMSlUSk&t=24s
(940): Salma Khadra Jayyusi – Manuela Marin, The Legacy of Muslim Spain, Robert Hillenbrand, “Medieval Córdoba as a Cultural Centre”, s. 117, Brill Publishing, Köln & Leiden & New York 1994 / Robert W. Lebling Jr., Ziryab – Poet of Cordoba, Cities of Light, Islamic Spain, https://www.islamicspain.tv/arts-and-literature/ziryab-poet-of-cordoba/ / Ziryab | Karambolage España, Irgendwas mit ARTE und Kultur, Mayıs 2024, https://www.youtube.com/watch?v=SHHJBXX-dNw / İbrahim Sediyani, ags
(941): Michael Gerli, Medieval Iberia: An Encyclopedia, s. 850, Routledge Publishing, Londra & New York 2003 / Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları: İlim ve Kültür Tarihi, s. 59, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1997 / Harry Brewer, Historical Perspectives on Health Early Arabic Medicine, The Journal of The Royal Society for the Promotion of Health, sayı 124, s. 184 – 187, Temmuz 2004, https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/15301318/ / İbrahim Sediyani, ags
(942): Paul H. Freedman, Food: The History of Taste, University of California Press, Berkeley 2007
(943): Muhammed Kemal, Ulemâ el- Arab, cilt 2, “Ziryab”, s. 16, Rabie Publishing, Halep tarihsiz
(944): age / Asrar Chowdhury, Ziryab: The Blackbird of Al Andalus, The Daily Star, 12 Mayıs 2013, https://www.thedailystar.net/news/ziryab-the-blackbird-of-al-andalus / Robert W. Lebling Jr., Ziryab – Poet of Cordoba, Cities of Light, Islamic Spain, https://www.islamicspain.tv/arts-and-literature/ziryab-poet-of-cordoba/ / Baran Zeydanlıoğlu, Endülüs ve İspanyol Kültürüne Yön Veren Kürt: Ziryab, Bitlisname, 12 Haziran 2017, https://candname.com/tr/?p=14849 / Faik Bulut, Endülüs Toplumuna “Lale Devri”ni Yaşatan Kürt Müzik ve Sanat Adamı: Ziryab, Independent Türkçe, 15 Kasım 2020, https://www.indyturk.com/node/272196/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/end%C3%BCl%C3%BCs-toplumuna-lale-devrini-ya%C5%9Fatan-k%C3%BCrt-m%C3%BCzik-ve-sanat-adam%C4%B1
(945): Robert W. Lebling Jr., Flight of the Blackbird, Saudi Aramco World, sayı 54, s. 32, Temmuz – Ağustos 2003, https://archive.aramcoworld.com/issue/200304/flight.of.the.blackbird.htm
(946): Godfrey Goodwin, A Crucible of Cultures in Andalusia, New York Times, 28 Mayıs 1989, https://www.nytimes.com/1989/05/28/travel/a-crucible-of-cultures-in-andalusia.html
(947): Asrar Chowdhury, Ziryab: The Blackbird of Al Andalus, The Daily Star, 12 Mayıs 2013, https://www.thedailystar.net/news/ziryab-the-blackbird-of-al-andalus
(948): Ziryab Offers Best Tapas and Wine in Barcelona, Global English Middle East and North Africa Financial Network, from Library of Congress İnformation Bulletin, s. 324 – 325, 18 Kasım 2014
(949): Ivan van Sertima, The Golden Age of the Moor, s. 267, Transaction Publishers, New Brunswick 1992 / Salma Khadra Jayyusi – Manuela Marin, The Legacy of Muslim Spain, Robert Hillenbrand, “Medieval Córdoba as a Cultural Centre”, s. 117, Brill Publishing, Köln & Leiden & New York 1994 / André Clot, Harun’ur- Reşîd ve Abbasîler Dönemi, s. 272, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2007 / Godfrey Goodwin, A Crucible of Cultures in Andalusia, New York Times, 28 Mayıs 1989, https://www.nytimes.com/1989/05/28/travel/a-crucible-of-cultures-in-andalusia.html / Robert W. Lebling Jr., Flight of the Blackbird, Saudi Aramco World, sayı 54, s. 32, Temmuz – Ağustos 2003, https://archive.aramcoworld.com/issue/200304/flight.of.the.blackbird.htm / Susanne Utzt – Sahar Eslah – Martin Carazo Mendez – Christian Twente, Große Völker, bölüm 2: “Die Araber”, Terra X, ZDF Belgesel, 30 Ekim 2016, https://www.zdf.de/video/dokus/grosse-voelker-106/grosse-voelker-die-araber-100 / Robert W. Lebling Jr., Ziryab – Poet of Cordoba, Cities of Light, Islamic Spain, https://www.islamicspain.tv/arts-and-literature/ziryab-poet-of-cordoba/ / İbrahim Sediyani, Endülüs İslam Medeniyeti’nin En Büyük Sanatçısı: Kürt Müzisyen Ziryab (Zêrav), Sediyani Haber, 23 Şubat 2025, https://www.youtube.com/watch?v=gTOmeMSlUSk&t=24s
(950): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 320 – 323, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003 / María Rosa Menocal – Raymond P. Scheindlin – Michael Anthony Sells, The Literature of Al-Andalus, Cambridge University Press, Cambridge 2000 / André Clot, age / Robert Hillenbrand, age /
(951): İbn-i Hayyan, age
(952): age, s. 324 / Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 327, Kahire 1885
(953): İbn-i Hayyan, age, s. 320
(954): age, s. 314
(955): Salim T. S. Al-Hassani, 1001 Inventions: The Enduring Legacy of Muslim Civilization, s. 18, National Geographic, Washington D. C. 2012
(956): Carl Davila, A Misbegotten Biography: Ziryab In The Mediterranean World, Al Masaq, sayı 21, s. 126, Ağustos 2009
(957): Salim T. S. Al-Hassani, 1001 Inventions: The Enduring Legacy of Muslim Civilization, s. 18, National Geographic, Washington D. C. 2012
(958): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 323 – 324, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003 / Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 128, Kahire 1885 / Salma Khadra Jayyusi – Manuela Marin, The Legacy of Muslim Spain, Robert Hillenbrand, “Medieval Córdoba as a Cultural Centre”, s. 117, Brill Publishing, Köln & Leiden & New York 1994 / Salma Khadra Jayyusi – Manuela Marin, The Legacy of Muslim Spain, Lucie Bolens, “The Use of Plants for Dyeing and Clothing”, s. 1011, Brill Publishing, Köln & Leiden & New York 1994 / María Rosa Menocal – Raymond P. Scheindlin – Michael Anthony Sells, The Literature of Al-Andalus, Cambridge University Press, Cambridge 2000
(959): İbn-i Hayyan, age / Ahmed el- Maqqarî, age / Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları: İlim ve Kültür Tarihi, s. 49, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1997 / Robert Bertram Serjeant, Michigan Material for a History of Islamic Textiles up to the Mongol Conquest, Ars Islamica, sayı 15 – 16, s. 30 – 31, Freer Gallery of Art, The Smithsonian Institution and Department of the History of Art, University of Michigan, Ann Arbor 1951 / İslam Ansiklopedisi, cilt 44, Fazlı Arslan – Fatih Erkoçoğlu, “Ziryâb” maddesi, s. 464, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2013 / Robert W. Lebling Jr., Ziryab – Poet of Cordoba, Cities of Light, Islamic Spain, https://www.islamicspain.tv/arts-and-literature/ziryab-poet-of-cordoba/ / İbrahim Sediyani, Endülüs İslam Medeniyeti’nin En Büyük Sanatçısı: Kürt Müzisyen Ziryab (Zêrav), Sediyani Haber, 23 Şubat 2025, https://www.youtube.com/watch?v=gTOmeMSlUSk&t=24s
(960): Henri Terrasse, Islam d’Espagne: Une Rencontre de l’Orient et de l’Occident, s. 52 – 53, Librairie Plon, Paris 1958
(961): Faik Bulut, Endülüs Toplumuna “Lale Devri”ni Yaşatan Kürt Müzik ve Sanat Adamı: Ziryab, Independent Türkçe, 15 Kasım 2020, https://www.indyturk.com/node/272196/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/end%C3%BCl%C3%BCs-toplumuna-lale-devrini-ya%C5%9Fatan-k%C3%BCrt-m%C3%BCzik-ve-sanat-adam%C4%B1
(962): Robert W. Lebling Jr., Ziryab – Poet of Cordoba, Cities of Light, Islamic Spain, https://www.islamicspain.tv/arts-and-literature/ziryab-poet-of-cordoba/
(963): İbn-i Dihye el- Kelbî, El- Mutrîb fi Eş’arî Ehl-i Mağrîb, s. 147, Matbaa el- Emiriye, Kahire 1954
(964): Baran Zeydanlıoğlu, Endülüs ve İspanyol Kültürüne Yön Veren Kürt: Ziryab, Bitlisname, 12 Haziran 2017, https://candname.com/tr/?p=14849
(965): André Clot, Harun’ur- Reşîd ve Abbasîler Dönemi, s. 272, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2007
(966): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 319 – 320, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003 / Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 128, Kahire 1885 / André Clot, age / Salma Khadra Jayyusi – Manuela Marin, The Legacy of Muslim Spain, Robert Hillenbrand, “Medieval Córdoba as a Cultural Centre”, s. 117, Brill Publishing, Köln & Leiden & New York 1994 / Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları: İlim ve Kültür Tarihi, s. 49, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1997 / İslam Ansiklopedisi, cilt 44, Fazlı Arslan – Fatih Erkoçoğlu, “Ziryâb” maddesi, s. 464, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2013 / İbrahim Sediyani, Endülüs İslam Medeniyeti’nin En Büyük Sanatçısı: Kürt Müzisyen Ziryab (Zêrav), Sediyani Haber, 23 Şubat 2025, https://www.youtube.com/watch?v=gTOmeMSlUSk&t=24s
(967): Xanî Ebû’r- Râb, Ziryab we Eserahu fi’l- Hayati’l- İctimaiye we’l- Fenniye fi’l- Endelûs, Mecellet-û Camiâ’til- Quds’el- Meftuhâ li’l- Ebxas we’l- Fûnun, sayı 15, s. 271, Şubat 2009 / Robert W. Lebling Jr., Flight of the Blackbird, Saudi Aramco World, sayı 54, s. 32, Temmuz – Ağustos 2003, https://archive.aramcoworld.com/issue/200304/flight.of.the.blackbird.htm / Robert W. Lebling Jr., Ziryab – Poet of Cordoba, Cities of Light, Islamic Spain, https://www.islamicspain.tv/arts-and-literature/ziryab-poet-of-cordoba/
(968): Xanî Ebû’r- Râb, age
(969): Robert W. Lebling Jr., Flight of the Blackbird, Saudi Aramco World, sayı 54, s. 25 – 32, Temmuz – Ağustos 2003, https://archive.aramcoworld.com/issue/200304/flight.of.the.blackbird.htm / Asrar Chowdhury, Ziryab: The Blackbird of Al Andalus, The Daily Star, 12 Mayıs 2013, https://www.thedailystar.net/news/ziryab-the-blackbird-of-al-andalus
(970): Salim T. S. Al-Hassani, 1001 Inventions: The Enduring Legacy of Muslim Civilization, s. 18, National Geographic, Washington D. C. 2012
(971): André Clot, Harun’ur- Reşîd ve Abbasîler Dönemi, s. 272, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2007 / İslam Ansiklopedisi, cilt 44, Fazlı Arslan – Fatih Erkoçoğlu, “Ziryâb” maddesi, s. 464, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2013
(972): Xanî Ebû’r- Râb, Ziryab we Eserahu fi’l- Hayati’l- İctimaiye we’l- Fenniye fi’l- Endelûs, Mecellet-û Camiâ’til- Quds’el- Meftuhâ li’l- Ebxas we’l- Fûnun, sayı 15, s. 271, Şubat 2009 / Robert W. Lebling Jr., Flight of the Blackbird, Saudi Aramco World, sayı 54, s. 24 – 33, Temmuz – Ağustos 2003, https://archive.aramcoworld.com/issue/200304/flight.of.the.blackbird.htm / Robert W. Lebling Jr., Ziryab – Poet of Cordoba, Cities of Light, Islamic Spain, https://www.islamicspain.tv/arts-and-literature/ziryab-poet-of-cordoba/ / İbrahim Sediyani, Endülüs İslam Medeniyeti’nin En Büyük Sanatçısı: Kürt Müzisyen Ziryab (Zêrav), Sediyani Haber, 23 Şubat 2025, https://www.youtube.com/watch?v=gTOmeMSlUSk&t=24s
(973): Faik Bulut, Endülüs Toplumuna “Lale Devri”ni Yaşatan Kürt Müzik ve Sanat Adamı: Ziryab, Independent Türkçe, 15 Kasım 2020, https://www.indyturk.com/node/272196/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/end%C3%BCl%C3%BCs-toplumuna-lale-devrini-ya%C5%9Fatan-k%C3%BCrt-m%C3%BCzik-ve-sanat-adam%C4%B1 / Robert W. Lebling Jr., Ziryab – Poet of Cordoba, Cities of Light, Islamic Spain, https://www.islamicspain.tv/arts-and-literature/ziryab-poet-of-cordoba/
(974): Barış Karaelma, Endülüs’te Müzik Hayatı Üzerine Bir İnceleme, İstem, sayı 15, s. 36, 2010, https://www.academia.edu/33171127/%C4%B0STEM_15_2010_END%C3%9CL%C3%9CS_TE_M%C3%9CZ%C4%B0K_HAYATI_%C3%9CZER%C4%B0NE_B%C4%B0R_%C4%B0NCELEME_A_Research_on_Musical_Life_in_Andalusia_Yrd_Do%C3%A7_Dr_Bar%C4%B1%C5%9F_KARAELMA_S_29_42_
(975): Wikipedia (Arapça), “زریاب” maddesi, https://ar.wikipedia.org/wiki/%D8%B2%D8%B1%D9%8A%D8%A7%D8%A8
(976): Faik Bulut, Endülüs Toplumuna “Lale Devri”ni Yaşatan Kürt Müzik ve Sanat Adamı: Ziryab, Independent Türkçe, 15 Kasım 2020, https://www.indyturk.com/node/272196/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/end%C3%BCl%C3%BCs-toplumuna-lale-devrini-ya%C5%9Fatan-k%C3%BCrt-m%C3%BCzik-ve-sanat-adam%C4%B1 / Şakir Diclehan, Endülüs Kültürüne Yön Veren Efsane Bir Kürt: Ziryab – 2, Haber Duruş, 23 Kasım 2021, https://www.haberdurus.com/haber/endulus_kulturune_yon_veren_efsane_bir_kurt_ziryab_-2–61022.html / İbrahim Sediyani, Endülüs İslam Medeniyeti’nin En Büyük Sanatçısı: Kürt Müzisyen Ziryab (Zêrav), Sediyani Haber, 23 Şubat 2025, https://www.youtube.com/watch?v=gTOmeMSlUSk&t=24s
(977): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003 / Mehdî Şitayişger, Namname-yê Musiqî-yê İran Zemin, cilt 3, s. 260 – 262, İttilaat Neşriyat, Tahran 1997
(978): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, s. 127, Kahire 1885
(979): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003
(980): Faik Bulut, Endülüs Toplumuna “Lale Devri”ni Yaşatan Kürt Müzik ve Sanat Adamı: Ziryab, Independent Türkçe, 15 Kasım 2020, https://www.indyturk.com/node/272196/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/end%C3%BCl%C3%BCs-toplumuna-lale-devrini-ya%C5%9Fatan-k%C3%BCrt-m%C3%BCzik-ve-sanat-adam%C4%B1
(981): Ozan Dilek, Endülüs’te Avrupa’nın İlk Konservatuarını Kuran Kürt: Ziryab, Genç Öncüler Dergisi, Ocak 2018, https://www.ilimvemedeniyet.com/enduluste-avrupanin-ilk-konservatuarini-kuran-kurt-ziryab / Petek Çırpılı, Doğu Medeniyetini Batıya Taşıyan İnsan: Ziryab (Kara Kuş), Tarih Dergi, Kasım 2020, https://tarihdergi.com/dogu-medeniyetini-batiya-tasiyan-insan-ziryab-kara-kus/
(982): Wikipedia (Fransızca), “Ziriab” maddesi, https://fr.wikipedia.org/wiki/Ziriab
(983): Robert W. Lebling Jr., Ziryab – Poet of Cordoba, Cities of Light, Islamic Spain, https://www.islamicspain.tv/arts-and-literature/ziryab-poet-of-cordoba/
(984): Bütün kaynaklarda “II. Abdurrahman” ve “I. Muhammed”
(985): İbn-i Hayyan, Es- Sifr-û Sanî min Kitab’il- Muqtebes, s. 332, Merkez’el- Melik Faysal li’l- Buhus we’d- Dirâsâti’l- İslamiyye, Riyad 2003 / İbn-i Dihye el- Kelbî, El- Mutrîb fi Eş’arî Ehl-i Mağrîb, s. 147, Matbaa el- Emiriye, Kahire 1954 / Lexikon des Mittelalters, cilt 9, Hans-Rudolf Singer, “Ziryab” maddesi, s. 628 ve devamı, Coron Verlag, Lachen am See 2002 / John Gill, Andalucia: A Cultural History, s. 81, Oxford University Press, Oxford & Madrid & Ciudad de México & New York & Toronto & Nairobi & Dar’us- Selam & Kap & Yeni Delhi & Karaçi & Hong Kong & Şanghay & Taipei & Kuala Lumpur & Melbourne & Auckland 2008 / Xanî Ebû’r- Râb, Ziryab we Eserahu fi’l- Hayati’l- İctimaiye we’l- Fenniye fi’l- Endelûs, Mecellet-û Camiâ’til- Quds’el- Meftuhâ li’l- Ebxas we’l- Fûnun, sayı 15, s. 278, Şubat 2009
(986): İbn-i Hayyan, age
(987): İbn-i Hayyan, age, s. 316
(988): İbn-i Haldun, Mukaddime, cilt 2, s. 436 – 437, Wafî Neşriyat, Kahire 1401
(989): Ahmed el- Maqqarî, Nefh’ut- Tib min Ğuşn’il- Endelus’ir- Ratib we Zikru Wezîrihâ Lisan’id- Dîn İbn-il- Xatib, cilt 3, Kahire 1885
(990): Reynold Alleyne Nicholson, A Literary History of the Arabs, s. 418 – 419, Cambridge University Press, Cambridge 1985
(991): Robert W. Lebling Jr., Ziryab – Poet of Cordoba, Cities of Light, Islamic Spain, https://www.islamicspain.tv/arts-and-literature/ziryab-poet-of-cordoba/
(992): Ali-Ibn Nafi Ziryab: Creador de Tendencias en Al Ándalus, Hammam Al Ándalus, 17 Eylül 2018, https://hammamalandalus.com/blog/ali-ibn-nafi-ziryab-gastronomo/
(993): Ziryab, El Iraquí del Siglo VIII al que Admiraba Paco de Lucía, ABC Música, 24 Şubat 2019, https://www.abc.es/cultura/musica/abci-ziryab-iraqui-siglo-viii-admiraba-paco-lucia-201902240126_noticia.html
SEDİYANİ SEYAHATNAMESİ
CİLT 13