Masai Ülkesinde Mülteci Kamplarına Serdim Seccademi – 4

Parveke / Paylaş / Share

 

 

 

 

 

04... 00

     Katar saatiyle 19:11’de ayak bastık, Fars Körfezi’ndeki bu küçük ve petrol zengini Arap ülkesinin başkenti Duha’ya.

     Dünyayı gezmeye başlamadan önce bir “Özedönüş” yapalım. “Adını Arayan Coğrafya” kitabında Katar ülkesinden şöyle söz edilmektedir:

     “‘Katar’ (Qatar) isminin kökeni, Arapça’da ‘çıkartmak, uzaklaştırmak, değerlendirmek’ gibi anlamlara gelen ‘qat’ sözcüğüdür. Burada petrol ve gaz rezervleri kastedilmiş olabilir.” (Adını Arayan Coğrafya, sayfa 30)

     “Adını Arayan Coğrafya” kitabında, Duha’nın hemen bitişiğindeki Musaîd şehrinden ise şöyle söz edilir:

     “Fars Körfezi’nin küçük ülkesi Katar’dayız. Katar’ın doğusunda, başkent Duha’nın hemen güneyinde, Fars (Basra) Körfezi kıyısındaki ‘Musaîd’ şehrinin diğer bir adı da ‘Umm Said’dir.” (Adını Arayan Coğrafya, sayfa 144)

     Şu anda saat, 20:30 civarı.

     Kenya’nın başkenti Nairobi’ye uçacak olan uçağımız ise, geceyarısı saat 01:00’de kalkıyor.

     4 saaten fazla zamanımız var.

     Boynumda fotoğraf makinâm ve elimde not defterimle, başlıyorum Duha Uluslararası Havaalanı (Ar. ﺍﻠﺪﻮﻠﻲ ﺍﻠﺪﻮﺤﺔ ﻤﻄﺎﺮ [El- Metar’el- Duha’el- Dewlî])’nda gezmeye.

     Bakalım sevebilecek miyim Katar’ı?

     Hoş, ülkeyi ve şehri gezmiyorum, sadece havaalanı terminalini gezeceğim ama olsun; “gitmiş bulunuyorum” yine de ve hiç gitmemekten iyidir. Seyahatname’lerimizi kaleme alırken uyduğumuz bir prensibimiz vardır ki, o da, bu gezilerimizi yaparken, normalde gezmediğimiz ve “aktarma yaptığımız için” sadece mecburiyetten havaalanlarına uğradığımız şehir ve ülkeleri tanıtmadığımız, onların sadece uçak şirketlerini ve havaalanlarını tanıttığımızdır. (Balkan gezisindeki Slovenya’nın başkenti Ljubljana örneğinde olduğu gibi)

     Fakat ne yapayım? Katar’da o kadar uzun bekledik ki, ülke zaten küçük, terminalden çıkıp dışarıda gezseydik aynı sürede tüm ülkeyi gezerdik alimallâh. Slovenya’nın Adria Airways şirketini ve Ljubljana Uluslararası Jožeta Pučnika Havaalanı’nı tek bölümde, İran’ın İran Air şirketini ve Tahran Uluslararası İmam Humeynî Havaalanı’nı yine tek bölümde halletim ama görüyorsunuz, Katar’ın Qatar Airways şirketini ve Duha Uluslararası Havaalanı’nı üç bölümde bitiremedik.

     Bakalım, bakalım sevebilecek miyim?

     Dördü Almanca, dördü de İngilizce olmak üzere toplam 8 kitap kaleme alan Bonn doğumlu Alman asıllı Britanyalı iktisatçı Ernst Friedrich “Fritz” Schumacher (1911 – 77)’in ölümünden dört yıl önce yazdığı kitabın ismi gerçi “Small is Beautiful” (Küçük Güzeldir)’dur ve ayrıca, ben de aynı kanaatteyim ama, bu kural, yine de her zaman geçerli olmuyor ne yazık ki.

     2000 ve 2004’te olmak üzere iki kez gittiğim “küçük” Lüksemburg’u az biraz, 2000 ve 2008’de olmak üzere iki kez gittiğim “küçük” Liechtenstein’ı ise çoook çok sevdim fakat, aynı sevgiyi “küçük” Katar’a da gösterebilir miyim, emin değilim doğrusu.

     Terminal ik katlı; arada yürüyen merdivenler var. Önce yukarıda dolaşıyorum dakikalarca. Ne kadar da kalabalık! Havaalanı terminali ana – baba günü…

     Dört yön, beş ırk, altı kıta ve yedi iklimden insan var burada. Hani, “İğne atsan yere düşmez” derler ya; işte aynen öyle…

     Eh, sizce de normal değil mi bu? Düşünün: Katar Havayolları hem “dünyanın en kaliteli uçak şirketi”, hem “dünyanın en güvenli uçak şirketi”, hem de “dünyanın en ucuz uçak şirketi”…. Herkesten daha kaliteli, herkesten daha güvenli ve herkesten daha ucuz.

     Sizce de normal değil mi bu durum? Siz de olsanız bu şirketi tercih etmez misiniz? Hem daha kaliteli bir uçakla uçuyorsun, hem daha güvenli bir seyahat yapıyorsun, hem deee, diğer uçaklara kıyasla üçte iki fiyatına ucuz uçuyorsun.

     Sizi analar doğurdu da diğer insanlar yumurtadan çıkmadı ya! Diğer insanlar da tabiî ki bu şirketi tercih ediyor.

     Adam Frankfurt’tan Kalküta’ya uçacak; “Qatar Airways” ile uçuyor… Londra’dan Tokyo’ya uçacak; “Qatar Airways” ile uçuyor… Karaçi’den Kahire’ye uçacak; “Qatar Airways” ile uçuyor… Devrim yapmış Mısır halkına ve İhvan-ı Müslimin cemaatine Laiklik tavsiye etmek için Kasımpaşa’dan Kahire’ye uçacak; “Qatar Airways” ile uçuyor… CHP’yi iktidara taşımak için Nevşehir Hacıbektaş törenlerinden çıkıp “Türkmenbaşı” sıfatıyla Dersim’e uçacak; “Qatar Airways” ile uçuyor… Kilisede Cuma namazı kılıp vatanın bölünmez bütünlüğünü kurtarmak için Osmaniye’den Kars’a uçacak; “Qatar Airways” ile uçuyor… “Plajda yüzüp tatil yapmak mazlum Kürt halkının da hakkıdır” felsefesini yerleştirmek için mübarek Ramazan ayında Batman’dan Bodrum’a uçacak; “Qatar Airways” ile uçuyor… Antalya’daki golf maçını yarıda keserek askerî üniformasını giyip Hürriyet gazetesi muhabirine poz vermek için Zaho’ya bakan Güvril Sınır Karakolu’na uçacak; “Qatar Airways” ile uçuyor…

     Üst katta dolaşırken, bir yandan da sağı solu gözlemliyorum. Bu arada durmadan fotoğraflar çekiyorum.

     Dolaşa dolaşa çocuklar için yapılmış oyun alanına geliyorum. İçinde sadece çocuklar ve anneleri var.

     Oyun oynayan çocukların arasında, küçük bir kız çocuğu takılıyor gözüme. O kadar tatlı bir çocuk ki. Saçları kıvrım kıvrım; tıpkı benim Elif’im gibi, “anasının kızı babasının gülü” Elif Yaren’im gibi. İyice dikkat ettim; saçındaki tokaların renkleri “yeşil – kırmızı”.

     Ma bunu gören Diyarbakırsporlu Sediyani abê durur mu? Durmaz tabiî ki. Hemen o tarafa yöneldim.

     Oturdum bir köşede. Annesine de yakalanmamaya dikkat ederek dakikalarca o küçük kızı izledim. Oyun oynayışını, bağırıp çağırmasını, sevinçlerini, gülüşlerini…

     Ben Seyyâh:
 
     “Küçük kız küçük kız, söyle bana nerdeydin,
     Dün sabah bekledim, oynamaya gelmedin,
     Küçük kız küçük kız, söyle bana nerdeydin,
     Dün sabah bekledim, oynamaya gelmedin,
     Küçük kız küçük kız, söyle bana derdini,
     Dün sabah bekledim, hiç görünmedin,
     Küçük kız küçük kız, söyle bana derdini,
     Dün sabah bekledim, hiç görünmedin.”
 
     Küçük Kız:
 
     “Sorma seyyâh amca, ah neler oldu,
     Yüreğim tutuştu, gözlerim doldu,
     Sorma seyyâh amca, ah neler oldu,
     Yüreğim tutuştu, gözlerim doldu,
     Başıma geleni, eğer bilseniz,
     Çok üzüntü duyar, ağlardınız siz,
     Başıma geleni, eğer bilseniz,
     Çok üzüntü duyar, ağlardınız siz.”
 
     Ben Seyyâh:
 
     “Vaaah vaaah, seni çok solgun gördüm,
     Vaaah vaaah, gerçekten çok üzüldüm,
     Vaaah vaaah, seni çok solgun gördüm,
     Vaaah vaaah, gerçekten çok üzüldüm,
     Böyle harap etme kendini, etme kendini,
     Haydi söyle bana derdini, bana derdini,
     Böyle harap etme kendini, etme kendini,
     Haydi söyle bana derdini, bana derdini.”
 
     Küçük Kız:
 
     “Hani benim bir bebeğim var ya, seyyâh amca,
     Hani yatınca gözünü kapar ya, seyyâh amca,
     Hani benim bir bebeğim var ya, seyyâh amca,
     Hani yatınca gözünü kapar ya, seyyâh amca,
     Hani kalkınca açar gözlerini yeniden,
     Dün sabah oynarken düştü elimden,
     Hani kalkınca açar gözlerini yeniden,
     Dün sabah oynarken düştü elimden.”

 

     Ne kadar tatlı çocuklar hepsi de. Acaba hangi ülkeden? Bilmiyorum ki. Dikkat ettim; tıpkı bizim Kürt çocuklarına benziyorlar.

     Üst katta biraz daha dolaştıktan sonra “yürüyen merdivenlere” binip aşağı indim. Aşağısı beş katı daha kalabalık! Çünkü burası “alışveriş katı” ve mağazaların, kuyumcuların etrafı sanki ana – baba günü! Öyle bir kalabalık ki, öyle bir kalabalık ki, Türkmenbaşı Kılıçdaroğlu’nun İzmir mitingi bile bu kadar kalabalık değildi, Dersim çarpsın ki.

     İnsanlara bakıyorum da, ne kadar “tüketim hastası” olmuşlar? Yaw arkadaş; kapitalizm bu insanların rûhuna işlemiş. De gel de tam burada komünistlere hak verme haa? Komünist momünist ama adamlar haklı, kardeşim! (Bir iki cümle de onlar için yazayım bari, sevinsinler garibim; Arefe günü sevaptır: Kahrolsun Kapitalizm ve Kapitalistler, Yaşasın Proleterya ve Emekçiler!.. İş – Aş – Ekmek – Bröçin – Milch Schnitte… Nutella – Eti Puf – Eti Kraker – Ülker Kremalı Bisküvi… Kahrolsun Hamburger ve Coca Cola – Yaşasın Yarım Ekmek Arası Döner, Yanına da Bir Soğuk Ayran!… Arnavutluk Dayanacak; Romanya Dayanacak; Bulgaristan Dayanacak; Kemalizm Dayanacak; TSK Dayanacak; Ergenekon Dayanacak; 12 Eylül Anayasası Dayanacak; 12 Eylül’ün Hesabı Faşist AKP’den Sorulacak!… Tanrı Türk’ü Korusun!.. TЭHلİʞЭŇİŇ ⅎΛЯʞIŇДΛ WIﺱIŇIƷ?)

    İnsanlar nasıl da saldırıyorlar “markalı” ürünlere… Burada herşey lüks, herşey birinci marka ve herkes zengin.

     Tuhaf olan, sadece yolcular değil, terminalde çalışan personeller de 72 milletten. Yolcular arasında olduğu gibi, havaalanında çalışanlar arasında da bir tane Katarlı yok! Eh, adamlar petrol zengini; çalışmalaya gerek duymuyorlar ki! Ülkedeki bütün çalışanlar – memurlar dahil – yabancı ülkelerden getirtilmiş. Malezya’dan, Endonezya’dan, Hindistan’dan, Ukrayna’dan, Polonya’dan, Macaristan’dan, Kenya’dan, Nijerya’dan, Mısır’dan, Cezayir’den…

    Havaalanı terminalindeki bu alışveriş çılgınlığını, insanların markalı ürünlere çılgınlar gibi saldırmasını seyrederken, aklıma büyük öğretmenim Ali Şeriatî’nin şu güzel sorusu geldi: “İhtiyaç mı icadı doğurur, yoksa icad mı ihtiyacı?”.

     Sonra dedim ki öğretmenime, “İyi de Üstâd, bunlar birşey üretmiyor ki… Üzerinde ‘Made in Qatar’ yazan bir toplu iğne bile var mı ki şu güzelim gezegende? Ya da üzerinde ‘Made in Emirates’ yazan, ‘Made in Kuweyt’, ‘Made in Saudi Arabia’ yazan? Bunlar bırak üretimi, hiç çalışmıyorlar bile! Bunlar sadece tüketiyor; hazır yiyor. Tamam, Batı toplumu da bir ‘tüketici toplumu’dur, kabul, fakat Batı aynı zamanda üretiyor da. Hem tüketiyor, ama hem de üretiyor. Bunlar öyle değil ki Hocam, bunlar sadece tüketiyor.”

     Biliyor musunuz; bizim şu anda bulunduğumuz Katar, dünyanın en zengin ülkesi… Evet, yanlış duymadınız; dünyanın en zengin ülkesi Katar.

     2010 yılına kadar “dünyanın en zengin ülkesi” ünvânı, Benelüks’ün (Avrupa) küçük ülkesi Lüksemburg’un elindeydi. 2011 itibariyle bu ünvânı, Körfez’in (Asya) küçük ülkesi Katar eline geçirdi.

     Doğalgaz ve petrol zengini Katar, Lüksemburg’u da geçerek “dünyanın en zengin ülkesi” oldu. Katar’ın serveti, hatta, ABD’nin servetini neredeyse ikiye katladı. 

     Kısa adı IMF olan Uluslararası Para Fonu (İng. International Monetary Fund) tarafından geçtiğimiz Eylül ayının sonlarında, yani benim Elâzığ’da bir gömlek için “Abi 35’e say gitsin yaa, n’olur, vallâh başka param yok!” diye satıcılarla pazarlık yaptığım günlerde yayınlanan verilere göre, Katar’ın kişi başına düşen gayr-i safî millî hasıla (GSMH)’sı (şimdi bu da ne demeyin!) geçen yıl 88 bin 221 Dolar’a ulaştı. Bu rakamın, o tarihe kadar kendime bir iş bulup çalışacağıma kesin gözüyle bakılan 2016 yılında 111 bin 963 Dolar’ı bulabileceği tahmin ediliyor. İşe başlayınca ilk maaşımla kendime yeni kazaklar alıp 13 senedir giydiğim kazakları çöpe atacağım 2016 tahminlerine göre Lüksemburg’un kişi başına düşen GSMH’si 94 bin 621 Dolar, Singapur’un 70 bin 992 Dolar ve ABD’nin ise 55 bin 622 Dolar olacak.

     IMF ayrıca, Katar’ın iki yıl üstüste dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisine sahip olacağını belirtiyor.

     Katar deyip geçmeyin, terli terli su içmeyin; nüfûsu ancak 850 bini bulan bu küçük ülke, dünyanın halen en büyük “sıvılaştırılmış doğalgaz” (LNG) ihracatçısı konumunda ve yakın zamanda yıllık 77 milyon ton hedefine ulaştığını açıkladı bilem.

     Suriye muhalefetine ve NATO füze kalkanına evsahipliği yapan Türkiye’deki siz sevgili kardeşlerim için yaptığım araştırmaya göre ve “Emperyalist ABD’nin Suriye’yi işgalini istemek Müslümanlar’a helâldir. NATO bir an önce Suriye’ye girmelidir” fetvâsını veren Katar Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki İslam âlimi Yusuf el- Qardawî’den aldığım bilgilere göre Katar, önümüzdeki 5 yıl boyunca inşaat ve enerji projelerine 125 milyar Dolar’ın üzerine harcama yapacak.

     Katar için yaptığım araştırmalar ve ikili temaslarım bunlarla da sınırlı değil. Çünkü Katar’ın spor, daha doğrusu futbol için de dünya çapında bir hedefi var.

     “4 tane resmî dili olan” İspanya’nın başbakanı Zapatero ile “Türkçe dışındaki dillere hayat hakkı bile tanımayan” Türkiye’nin başbakanı Erdoğan’ın “eşbaşkanlık” yaptıkları Medeniyetler İttifakı projesinin Katar’daki 4. Forumu’nu takip ederken aldığım izlenimlere göre 2022 Dünya Kupası’na evsahipliği yapmaya hazırlanan ve milyar Dolar’lık altyapı projelerini hayata geçiren Katar’ın ekonomisinin 2012 yılında % 16 büyümesi ve bütçesinin 6, 1 milyar Dolar fazlalık vermesi bekleniyor.

     Ortadoğu’nun makus talihini değiştirip Müslümanlar’ı başlarındaki diktatörlerden kurtarmak için canla başla ve NATO ile tam bir işbirliği halinde çalışan Arap Birliği Teşkilâtı’ndan aldığım bilgilere göre ise Katar’ın yıllık petrol ve doğalgaz ihracat tutarı 62 milyar 440 milyon Amerika Birleşik Devletleri Doları.

     Evet… Katar, bu küçük ülke, işte böyle bir ülke. Dünyanın en en en en en zengin ülkesi. Paranın üzerinde yüzen, varlığın, servetin üzerinde oturan bir ülke.

     Peki, size bir soru: Katar’ın bu zenginliğini ve varlık içinde oluşunu, niye böyle ballandıra ballandıra anlatıyorum?  Sizce bunu yapmamdaki sebep nedir? Amaç salt bir ülkeyi tanıtmak mı?

     Sevgili kardeşlerim;

     Ben şimdi nereye gidiyorum?

     Kenya’nın kuzeybatısında bulunan, Somali’deki açlık ve kuraklık felâketinden kaçıp gelenlerin yerleştirildiği ve “dünyanın en büyük mülteci kampı” olan Dadaab Mülteci Kampı’na.

     Yani, DÜNYANIN EN FÂKİR YERİNE…

     İnsanların bir parça ekmeğe bile muhtaç oldukları, başını koyacak bir evlerinin bile olmadığı, açlık ve yoksulluktan dolayı çocukların yaşamını yitirdiği topraklara…

     Peki şu anda nerdeyim?

     Katar’ın başkenti Duha’da.

     Yani, DÜNYANIN EN ZENGİN YERİNDE…

     İnsanların her türlü zenginlik ve konfor içinde yaşadığı, giydikleri kıyafetlerin ve üstlerindeki takıların bile binlerce Dolar değerinde olduğu, evlerdeki tuvalet ve banyoların bile altın kaplama olduğu topraklarda…

     Düşünebiliyor musunuz? Şu anda dünyanın en zengin yerindeyim; yarın ise, evet sadece 1 gün sonra, sadece 24 saat sonra dünyanın  en fâkir yerinde olacağım.

     Böyle birşey var mı yaaa?????

     Somali’deki son açlık ve kuraklık felâketi geçtiğimiz Ağustos ayında (mübarek Ramazan ayında) başgösterdiğinde, açlık ve susuzluktan dolayı perişan olmuş ve annelerinin başlarında ölmesini beklediği çocukların görüntülerini izlediğimde, psikolojik olarak tamamen çökmüş ve moralmen mahvolmuştum.

     Günlerce gözyaşı dökmüştüm; sabahlara kadar ağlamıştım.

     Somali halkına insanî yardım seferberliği başlatmak için Almanya’da ve Türkiye’de kampanyalar başlatmıştım; ardı ardına yazılar kaleme almıştım.

     Mübarek Ramazan ayında hep şu dûâyı etmiştim Râbbim’e: “Allâh’ım! Ben oraya gitmek istiyorum, çocuklarımın yanına gitmek istiyorum. Bana oraya gitmeyi nasib et. Bir vesile kıl.”

     Almanya’daki WEFA İnsanî Yardım Vakfı’na açıkça söyledim: “Rica ediyorum beni bu sefer Dadaab’a gönderin. Bu sene en çok orayı istiyorum.”

     İhlasla ve samimiyetle yapılan tüm dûâları kabul eden ve âlemlerin Râbbi olan Allâh Tebareke we Teâlâ, benim dûâlarımı kabul etti; WEFA’yı vesile kıldı ve ben Somali Mülteci Kampı’na doğru yolculuğa çıktım, elhamdulillâh.

     Fakat ben size çok ilginç bir şey daha söyleyeyim mi?

     Ben İstanbul’da “Qatar Airways” uçağına binmeden iki saat öncesine kadar Katar’a gideceğimi bile bilmiyordum. Katar uçağıyla uçacağımızı ve Duha üzerinden aktarma yapacağımızı, İstanbul Yeşilköy Havaalanı’nda öğrendim.

     Çünkü kafilenin uçak biletini İHH aldığı için, bilet bende değil kafiledeki arkadaşlarımdaydı. Hangi şirketle uçacağız, Nairobi’ye direk mi uçuyoruz yoksa aktarma mı yapıyoruz, aktarma yapıyorsak hangi ülke üzerinden yapıyoruz, bunların hiçbirini bilmiyorum ki!

     Şimdi… Bu ilginç olaya, ben şöyle bir yorum getirdim; siz sevgili kardeşlerimle paylaşmak istiyorum, bakalım siz nasıl yorumlayacaksınız?

     Allâh-û Teâlâ bu kuluna şunu öğretmek istedi:

     “Ey kulum! Sen o mülteci kampına gitmeyi çok istedin, gerçekten istiyordun, bütün kalbinle ve yüreğinle arzuluyordun bunu.

     Samimî olduğun için Ben senin dûânı kabul ettim.

     Bu seyahâtte sana fâkirliğin, yoksulluğun ne olduğunu göstereceğim.

     Fakat bunu tam olarak anlayabilmen için, tersi olan zenginliği, varlığı görmen, tanıman lazım.

     Sana yokluğu göstereceğim ama önce varlığı görmen lazım.

     Somali mülteci kampına gidip 4 gün kal; orada mülteci kampında yatıp kalk. Fakat bu yolculukta, önce Katar’a uğra; o lüks ve şatafatın içinde 4 saat gezip ondan sonra git.”

     Ben bu ibret dolu hadiseden bu dersi aldım.

     Bilmiyorum; siz nasıl yorumlarsınız?

sediyani@gmail.com

     SEDİYANİ SEYAHATNAMESİ

     CİLT 7

FOTOĞRAFLAR:

04... 01

Doğan Özlük ve İbrahim Sediyani, Katar’ın başkenti Duha’da

04... 02

Katar, dünyanın en zengin ülkesidir… 2010 yılına kadar “dünyanın en zengin ülkesi” ünvânı, Benelüks’ün (Avrupa) küçük ülkesi Lüksemburg’un elindeydi. 2011 itibariyle bu ünvânı, Körfez’in (Asya) küçük ülkesi Katar eline geçirdi. Doğalgaz ve petrol zengini Katar, Lüksemburg’u da geçerek “dünyanın en zengin ülkesi” oldu. Katar’ın serveti, hatta, ABD’nin servetini neredeyse ikiye katladı.  (KATAR)

04... 03

Kısa adı IMF olan Uluslararası Para Fonu (İng. International Monetary Fund) tarafından geçtiğimiz Eylül ayının sonlarında yayınlanan verilere göre, Katar’ın kişi başına düşen gayr-i safî millî hasıla (GSMH)’sı geçen yıl 88 bin 221 Dolar’a ulaştı. Bu rakamın 2016 yılında 111 bin 963 Dolar’ı bulabileceği tahmin ediliyor. 2016 tahminlerine göre Lüksemburg’un kişi başına düşen GSMH’si 94 bin 621 Dolar, Singapur’un 70 bin 992 Dolar ve ABD’nin ise 55 bin 622 Dolar olacak. (KATAR)

04... 04

Zengin ülkedeki bizim fâkir soframız (KATAR)

04... 05

Manken ve sinema sanatçısı Yaşar Alptekin (KATAR)

04... 06

Kimi de sohbet ediyor (KATAR)

04... 07

Ben ise “Ne olacak şu memleketin hali?” deyip tefekkür ediyorum (KATAR)

04... 08

IMF ayrıca, Katar’ın iki yıl üstüste dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisine sahip olacağını belirtiyor. Nüfûsu ancak 850 bini bulan bu küçük ülke, dünyanın halen en büyük “sıvılaştırılmış doğalgaz” (LNG) ihracatçısı konumunda ve yakın zamanda yıllık 77 milyon ton hedefine ulaştığını açıkladı bile. (KATAR)

04... 09

2022 Dünya Kupası’na evsahipliği yapmaya hazırlanan ve milyar Dolar’lık altyapı projelerini hayata geçiren Katar’ın ekonomisinin 2012 yılında % 16 büyümesi ve bütçesinin 6, 1 milyar Dolar fazlalık vermesi bekleniyor. (KATAR)

04... 10

Katar, önümüzdeki 5 yıl boyunca inşaat ve enerji projelerine 125 milyar Dolar’ın üzerine harcama yapacak (KATAR)

04... 11

Dünyada hava trafiğinin en yoğun olduğu limanlardan biridir, bu havaalanı. Dünyada ne kadar ülke varsa nerdeyse hepsi de uçak kaldırıyor buraya. Hiç abartmasız söylüyorum; eğer Duha’ya uçak kaldırmayan bir ülke varsa, bilin ki o ülkenin zaten uçağı olmadığı içindir. (KATAR)

04... 12

Dolaşa dolaşa çocuklar için yapılmış oyun alanına geliyorum. İçinde sadece çocuklar ve anneleri var. Oyun oynayan çocukların arasında, küçük bir kız çocuğu takılıyor gözüme. O kadar tatlı bir çocuk ki. Saçları kıvrım kıvrım; tıpkı benim Elif’im gibi, “anasının kızı babasının gülü” Elif Yaren’im gibi. (KATAR)

04... 13

Ben Seyyâh:
 
“Küçük kız küçük kız, söyle bana nerdeydin,
Dün sabah bekledim, oynamaya gelmedin,
Küçük kız küçük kız, söyle bana nerdeydin,
Dün sabah bekledim, oynamaya gelmedin,
Küçük kız küçük kız, söyle bana derdini,
Dün sabah bekledim, hiç görünmedin,
Küçük kız küçük kız, söyle bana derdini,
Dün sabah bekledim, hiç görünmedin.”
 
Küçük Kız:
 
“Sorma seyyâh amca, ah neler oldu,
Yüreğim tutuştu, gözlerim doldu,
Sorma seyyâh amca, ah neler oldu,
Yüreğim tutuştu, gözlerim doldu,
Başıma geleni, eğer bilseniz,
Çok üzüntü duyar, ağlardınız siz,
Başıma geleni, eğer bilseniz,
Çok üzüntü duyar, ağlardınız siz.”
 
Ben Seyyâh:
 
“Vaaah vaaah, seni çok solgun gördüm,
Vaaah vaaah, gerçekten çok üzüldüm,
Vaaah vaaah, seni çok solgun gördüm,
Vaaah vaaah, gerçekten çok üzüldüm,
Böyle harap etme kendini, etme kendini,
Haydi söyle bana derdini, bana derdini,
Böyle harap etme kendini, etme kendini,
Haydi söyle bana derdini, bana derdini.”
 
Küçük Kız:
 
“Hani benim bir bebeğim var ya, seyyâh amca,
Hani yatınca gözünü kapar ya, seyyâh amca,
Hani benim bir bebeğim var ya, seyyâh amca,
Hani yatınca gözünü kapar ya, seyyâh amca,
Hani kalkınca açar gözlerini yeniden,
Dün sabah oynarken düştü elimden,
Hani kalkınca açar gözlerini yeniden,
Dün sabah oynarken düştü elimden.”
 

04... 14

Havaalanında çocuklar için oyun bölümü var (KATAR)

04... 15

DUHA HÂTIRASI

04... 16

Katar’ın yıllık petrol ve doğalgaz ihracat tutarı 62 milyar 440 milyon Dolar (KATAR)

04... 17

Bilboardların Arapça olması ve dünyadaki tüm şehirlerin isimlerinin Arap Alfabesi ile yazılmış olması, hem ilgimi çekiyor hem de hoşuma gidiyor (KATAR)

04... 18

Bilin bakalım biz nereye gidiyoruz? Bilemediniz mi; bir ipucu vereyim. “Gülistan Şâiri” diyor ki:

“Seni sevmek, hazalım
kar ile doldurmaktır çaydanı
canana adamaktır canı
İbrahim Sediyani’nin dört zindanı
(Diyarbakır / Tahran / Nairobi / Brüksel)
ve dördünü birden bir arada yaşayabildiğim
yeryüzündeki tek şehir olduğu için
kendimi yalnızca İstanbul’da özgür hissetmektir.”

04... 19

2011 KURBAN BAYRAMI / KENYA – SOMALİ EKİBİ: Kudüs TV Kameramanı Fatih Bacağıkırık (memleket Çankırı – Eldivan), Gerçek Hayat Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ali Ayçil (memleket Erzincan), Gezgin Dergisi Yazarı ve Fotoğrafçısı Dursun Çiçek (memleket Kayseri), İnsanî Yardım Vakfı Ankara Şubesi Görevlisi Mustafa Arslan (memleket Çankırı), İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Müdür Yardımcısı Mehmet Çelik (memleket Kastamonu – Bozkurt; ekibin başkanı), Gazeteci – Yazar ve Seyyâh İbrahim Sediyani (memleket Elâzığ – Karakoçan), Özgün İrade Dergisi ve Nida Dergisi Yazarı ve Mirac Kültür Merkezi Üyesi Furkan Yılmaz (memleket Malatya – Yeşilyurt), Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Konya – Karatay İlçe Teşkilatı Üyesi Ali İhsan Dinç (memleket Konya), Bursa Maliye Misafirhanesi Sorumlusu Sönmez Temur (memleket Elâzığ – Maden), Uluslararası Nakliyatçı Aziz Durgut (memleket Yozgat), Sinema Sanatçısı ve Manken Yaşar Alptekin (memleket Tekirdağ – Şarköy), Özgür Yazarlar Birliği (ÖYB) Genel Sekreteri, Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği (TOKAD) Yönetim Kurulu Üyesi ve Muş Alparslan Üniversitesi Araştırma Görevlisi Doğan Özlük (memleket Mardin – Midyat), Bayrampaşa Sağlık Hizmetleri Yardımlaşma Derneği Başkanı Zeki Sağın (memleket Sivas – Zara) ve İnsanî Yardım Vakfı Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Enver Öztürk (memleket Bursa).

 


Parveke / Paylaş / Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir