19 yaşında yazarlığa başlayan İbrahim Sediyani’nin ilk yazısı…

Parveke / Paylaş / Share

19 yaşında yazarlığa başlayan İbrahim Sediyani’nin ilk yazısı…

 

 

 

     24 yıldır yazı hayatının içinde olan gazeteci – yazar İbrahim Sediyani, eline kalem aldığı günden bu yana 6 kitap, 8 cilt seyahatname ve 2000’e yakın makaleye imza attı.

     19 yaşında yazarlığa başlayan Sediyani’nin kaleme aldığı ilk makalenin başlığı, “Şeyh Said ve Malcolm X” idi.

     İlginç olan, Sediyani’nin hayatı boyunca bu çizgisinden hiç sapmaması ve bu duruşunu hiç terketmemesi. Zirâ Sediyani o günden bu yana da hep bu iki ismi, Şeyh Said ve Malcolm X’i yazdı ve aradan 24 yıl geçmesine rağmen hâlâ aynı çizgide bulunuyor. Kürdistanlı millî lider Şeyh Said ve Afro – Amerikalı siyahî lider Malcolm X’in yolunun samimî bir takipçisi olan Sediyani, onlar hakkında onlarca yazı yazmakla kalmadı, her birinin azîz hatırâsını birer kitap yazarak da yâd etti. İbrahim Sediyani’nin 2014 yılında yayınlanan 4. kitabı olan 2 ciltlik “Bütün Yönleriyle Şeyh Said Kıyamı” ve 2015 yılında yayınlanan 6. kitabı olan “Siyah Devrim”, işte bu gönül bağının meyveleridirler.

     İbrahim Sediyani’nin henüz 19 yaşındayken yazdığı ve İstanbul’da yayınlanan aylık Yeryüzü Dergisi’nin Şubat 1992 tarihli 15. sayısında yayınlanan “Şeyh Said ve Malcolm X” adlı makalesi…

* * *

Şeyh Said ve Malcolm X

İbrahim Sediyani

     Şubat ayına girdiğinizde, hele bir de Müslüman iseniz, yüreğiniz, yaqînen iman etmiş olan kalbiniz, zâlîm sultanlara hakkı haykırmak için bilenen dudaklarınız ve emperyalizmin bütün tuzaklarını boşa çıkaran aklınız, hakkı, sabrı, hakikati, en büyük arzu olan şehadeti, sırat-ı müstaqîmi, mânâyı ve aşkı özümsemek için bütün benliğinizle bambaşka, gizemli, hoş, güzide ve farklı duygular içine girersiniz. Çünkü Şubat berekettir, rahmettir, şehadet ve şâhadettir; yani saadettir, azamettir. O, beklenendir, özlenendir, sevindiren ve hoş kılandır.

055

     ŞEYH SÂÎD: RÉZAN VE RÉBER

     1865 yılında dünyaya gelir. O, dünyaya gözlerini açtığında, millîyetçilik ve laiklik gibi nifak ve küfrü bir dünya görüşü haline getiren Fransız İhtilâli, yetmiş altı yaşındadır.

      Dedesi Ali Septî ile beraber Diyarbekir’in Bismil ilçesinin Çılsıtun (Kırkdirek) köyünden Elâzığ’ın Palu ilçesine göç eden Şeyh Sâîd, daha sonra babası Şeyh Mahmud Efendi ile beraber Erzurum’un Hınıs ilçesine yerleşip Koçhisar’da ikamet etmiş, burada medrese tahsili görmeye, fıqh, tefsîr ve hadis dersleri almaya başlamıştır. İslâmî eğitim ile yetişen Şeyh Sâîd, bu tedrisat sonunda “feqîh” konumundan “melle” durumuna yükselir. Tekrar Palu’ya döner.

     Yeni kurulan devletin, İslâm ve Kürt düşmanlığı gibi iki temel ilke üzerine bina edilmesi, her iki özelliğe de sahip olan Şeyh Sâîd’in, İslâmî vazifesini yerine getirmesi için yeterli sebep teşkil eder. Şeyh Sâîd, tek çıkar yolun kıyâm olduğunu anlamıştır. Bu konuda önce halka yönelik teblîğ çalışmalarını başlatır. En başta şeyhler ve İslâmî şahsiyetler olmak üzere, Sünnî aşiretler, bazı Alevî aşiretler ve kıyâmın sonlarına doğru bu hareketin “Kufe ehli” durumuna düşen ağalar, kendisine biât ederler. Daha sonra Varto (Gûmgûm), Hınıs, Suşar ve Karlıova (Kanîya Reş) beyleri de kıyâma katılacaklarına dair Şeyh Sâîd’e haber gönderirler. Kıyâm için gerekli olan ortam ve kitlesel potansiyel hızla oluşur.

     1914 – 1918 yılları arasında Birinci Dünya Savaşı olur. Türk’üyle, Kürd’üyle, Laz ve Çerkes’iyle tüm Anadolu halkı güneydoğuda Fransızlar’a, kuzeydoğuda Ruslar’a, Ege’de Yunanlar’a karşı Kurtuluş Savaşı verir. Nihayetinde sömürgeciler ülkeden kovulurlar. Ancak bu savaş onlar için “kurtuluş” olma özelliğini kaybeder. Çünkü yeni hükûmet, kovulanların desteğiyle kurulur.

     Şeyh Sâîd, 2 Ocak 1925 tarihinde, ayaklanmayı başlatmak için evinden ayrılır. Ancak rejim, gelişmelerden haberdardır ve ayaklanmayı önlemek için tedbirler almaya başlar.

     Şeyh Sâîd, eniştesi Şeyh Abdullâh Melıkanî’nin yanına, oradan da kayınbabasının yanına, Çan’a gider. Orada bir takım toplantılar düzenledikten sonra, Bingöl (Çewlîk)’ün Genç (Dara Hênê) ilçesine, ordan da kardeşinin ikamet ettiği Dicle (Piran)’ye gider. Bu sırada, köyde saklandıkları iddia olunan hapis firarîlerini almak için köye gelen müfreze ile çatışma çıkar ve hazırlıklar henüz tamamlanmadan qıyâm başlamış olur.

     Kürdistan İslâmî Kıyâmı’nın önderi Şeyh Sâîd, 13 Şubat 1925 tarihinde Diyarbakır’ın Ergani ilçesine bağlı Dicle (Piran) köyünde halka yaptığı konuşmada, İslâmî hükümlerin ve Şerîât’ın ihlâl edildiğini ve mazlum halkın toptan inkâr edildiğini anlatır. Bu tarihi konuşma ile bütün Kuzey Kürdistan’ı kapsayan İslâmî kıyâm başlar. (Bu sırada ABD’nin Onaha kentinde Malcolm X dünyaya gelmiştir)

     Kıyâm kısa sürede geniş bir yayılma alanı buldu. Başlangıçta binlerce kişinin yer aldığı ayaklanma, kısa sürede çok büyük bir kitlenin katılımını sağladı. Bu arada M. Kemal tarafından bölgeye gönderilen Kâzım Dirik, Bitlis (Zûlqarneyn)’te bölgenin ileri gelenleri ile pazarlıklar ve anlaşmalar yapmaya çalışıyordu. Şeyh Sâîd’e tabi olan ağaların bir kısmı para ile satın alınır. Para, makam ve mevkiî vaadleriyle devletin safına geçen namlular, bir anda Şeyh Sâîd’e çevrilir. Diğer taraftan laik rejim, “Şeyh Sâîd’in Ermenîler’le işbirliği içinde olduğu” propagandasını yaymaktadır. Bu propagandalar, hareketin başlangıç yerinden uzakta bulunan ama çoğu dîndar olan insanlar üzerinde, hatta hapishanede bulunan bazı âlîm ve şeyhler üzerinde de etkili olur. Neticede hareket başarısızlığa uğrar ve qıyâm bastırılır.

     Şeyh Sâîd tutuklanır ve kurulan İstiklâl Mâhkemeleri’nde, İslâm âlîmleri ve halktan birçok kişi ile birlikte idama mahkum edilir. 28 Haziran 1925 tarihinde asılarak şehâdete ulaşır. O, müslümanlar için bir “rêzan” (yolbilir, kılavuz) ve öncü bir şehîd olur.

     Laik – kemalist rejim, Şeyh Sâîd ayaklanmasını dış dünyaya “irticâî – dînî” bir hareket olarak tanıtıp Batılılar’dan olumlu puanlar alırken, Anadolu’daki Müslüman Türkler’e de “İngilizler’in güdümünde bir hareket” propagandasını yapmıştır. Bu propagandaların halen etkisini sürdürdüğünü, gerek sağda, gerek solda, hatta İslâmî hareket saflarında bulunan birçok kişinin Şeyh Sâîd’e ve qıyâmına “İngiliz ajanı” nitelemeleriyle baktığını görebiliyoruz.

1 malcolm x

     MALCOLM X: OMAWALE VE NEGRO

     Malcolm Little, 19 Mayıs 1925 tarihinde siyâhî halkın yaşadığı Onaha’da dünyaya gelir. (O sırada Kürdistan’da Şeyh Sâîd’in İslâmî halk ayaklanması yaşanmaktadır)

     Hristiyan bir papazın on bir çocuğundan biridir. Yoksulluk, sefalet ve sıradanlık içinde doğar. Çocukluğunu öyle geçirir. Henüz çocuk iken içki, sigara ve uyuşturucu kullanır. Amerika’da doğan siyâhîlerin sosyal yaşamı, O’nun çocukluğunda en açık bir şekilde gözlemlenebilir. Sigara, esrar, içki ve uyuşturucudan zaman zaman hastalanır. Bazen de bu uyuşturucu ve esrarları arkadaşlarına satarak para kazanır ve bu parayla yine aynı şeyleri alır veya başka kötü işlerde kullanır. Yaşıtı siyâhî arkadaşlarıyla karanlık işlerle uğraşır.

     Altı yaşındayken babası, beyaz ırkçılar tarafından katledilir (1931).

     Malcolm Little, on beş yaşındayken okuldan ayrılır (1940). Sonra kendisini tamamen işe verir. Harlem’de viski ve uyuşturucu kaçakçılığı yapar.

     Yirmi bir yaşındayken (1946), hırsızlık suçundan dolayı hapse girer ve hapiste tewbe ederk Müslüman olur.

     1952 yılında, yirmi yedi yaşındayken hapisten çıktığında, Malcolm Little, hayatında büyük değişiklikler yapmış ve eski hayatındaki pisliklerden arınarak müslüman olmuştur. Ancak, Malcolm’ın yaptığı değişiklikler sadece bunlardan ibaret değildir. Küçük gibi görünen, aslında büyük olan ve Malcolm’ı meşhur eden bir farklılık daha vardır. Malcolm, “Little” olan soyadını “X” olarak değiştirir. Bu değişikliğin sebebi oldukça basittir: Çünkü eski soyadını onlara “beyaz adam” takmıştır. ABD’de siyâhlara verilen “Little, Johnson, Lewis” gibi soyadları zencî yani Afrika’ya ait adlar değildir. Amerika’nın “keşfi” (1492) zamanında beyaz adamlar, yani sömürgeciler, siyâhları köle olarak Amerika kıt’âsına götürdüklerinde, her efendi beyaz, siyâh kölesine kendi soyadını vermiştir. Bu şekilde kölesinin, kendi tapulu malı olduğunu ifade etmek istemiştir. Avrupalılar “My Flower” gemisiyle Afrika’ya gelmiş ve “İsâ” adlı gemiyle de zencîleri Amerika’ya köle olarak götürmüşlerdir. İşte Malcolm, köle olarak çalıştırılan atalarının kimliğini ve bu arada gerçek soyadını bilmediği için, bilinmezliği ifade ettiğinden ve kendilerine yapılan gasp, sömürü, işgal ve asimilasyon zûlümlerini her zaman hatırlamak için, soyadını “X” olarak değiştirmiştir.

     Hapisten çıktığında, Elijah Mûhâmmed’in kurduğu ve öncülük ettiği “The Black Muslims” (Siyâh Müslümanlar) örgütüne girerek ikinci adam olur. Hitâbet kabiliyeti ile zencîler arasında sempati kazanır. Ancak o zamanki Malcolm X ve bağlı bulunduğu “Siyâh Müslümanlar” örgütünün çizgisine “İslâmî” demek mümkün değildir. Çünkü örgüt İslâm ile ilgisi olmayan, sapık bir düşünce yapısına sahiptir. Birincisi; ırkçıdır ve tüm beyazları düşman olarak kabul eder. İkincisi; örgütte hâkim olan anlayışa göre, Qûr’ân-ı Kerîm’de adı geçen Peygamber Mûhâmmed, örgütün lideri Elijah Mûhâmmed’dir ve Tanrı O’nu insanlığa tekrar göndermiştir. Tanrı ise, Elijah Mûhâmmed’in hocası Dr. Wallace’dır.

     Malcolm X, hızla yayılan sevecenliği ve ünü ile, Elijah Mûhâmmed tarafından kıskanılır. Malcolm da, Elijah’ın bayan sekreteriyle olan ğayr-i meşru ilişkisini ve bu ilişkiden birkaç çocuğunun bulunduğunu öğrendiği için O’ndan soğumuştur. 8 Mart 1964’te yaptığı bir konuşmada, “Siyâh Müslümanlar” örgütünden ve Elijah’tan ayrılarak kendi örgütünü kuracağını açıklar. (Aynı tarihten üç ay sonra, Güney Afrika’da zencî lider Nelson Mandela, ırkçı beyaz rejim tarafından ömür boyu hapse mahkum edilmektedir.)

     1964 yılında Hacc’a giden Malcolm X, orada gerçek İslâm ile tanışır. Her meslekten, her yaştan, her cinsiyetten, her sosyal sınıftan ve beyazıyla, siyâhıyla bütün insanların, Allâh’ın huzurunda eşit olduğunu görerek şaşkınlıktan dehşete düşer. Emperyalizmin ve şeytanın yuvası olan ABD’de siyâhların ve kızılderililerin gördükleri zûlümleri, insan yerine konulmamayı yaşayan Malcolm X için, Allâh’ın evi Kâbe’de, mavi gözlü, sarı saçlı, beyaz derili birinin, simsiyâh biriyle kol kola, omuz omuza ve yürek yüreğe olmasını görmek elbette şaşırtıcı idi. İslâm ve emperyalizmin birbirine ne kadar zıt ve düşman dünya görüşleri olduğunu müşâhade ile öğretiyordu. Malcol X İslâm’ı tanır, yeniden ve sahîh olarak tewbe eder. Adını “Malik el- Şâhbaz” olarak değiştirir. Hacc’dan ABD’ye yazdığı mektubda şöyle der:

     “Burada, bu kutsal topraklarda İbrahim’in, Mûhâmmed’in, Kutsal Kitab’ın sözettiği diğer peygamberlerin evindeyim. Daha önce bu kadar samimî bir konukseverliğe, bütün insanları, her renkten ve ırktan insanları kardeş yapan bir rûhun varlığına şâhîd olmamıştım. Geçen haftadan beri etrafımdaki her renkten insanların davranışları karşısında nutkum tutuldu.”

     Cidde’den Qahire’ye geçen Malcolm X, burada yaptığı bir konuşmada ise şunları söyler:

     “Bir Müslüman olarak, yeryüzünde Allâh’ın huzurunda secde etmeyen bir tek ferd kalmayıncaya kadar, İslâm’ın hâkim kılınması yolunda kendimi görevli hissetmekteyim.”

     Malcolm X (Malik el- Şâhbaz), Amerika’daki siyâhların gördükleri zûlümleri Afrikalı zencîlere anlatabilmek için Afrika’yı ülke ülke dolaşır. Gittiği her yerde büyük sevgi gösterileriyle karşılanır. Nijerya’ya gittiğinde, halk O’na yerli dilde “yuvaya dönen çocuk” anlamına gelen “Omawale” adını takar. Amerika’ya döndüğünde halkına Tewhîdî bilinci vermeye ve Elijah’ın bir sahtekar olduğunu açıklamaya başlar. “United Afro – America Organisation” (Afro – Amerika Birliği Örgütü) adlı teşkilatı kurar. Ancak Malcolm X, örgütünü kurduktan sonra ancak birkaç ay yaşayabilecektir. Bu birkaç aylık kısa süreye, belki de bir yüzyıllık mücâdeleyi sığdırır.

     21 Şubat 1965’te New York’ta yaptığı bir konuşma esnasında FBI’ın kanlı elleriyle şehîd edilir.

     ŞEYH SÂÎD VE MALCOLM X: İKİ YÜREK, İKİ ŞEHÎD VE İKİ REHBER

     Şeyh Sâîd ve Malcolm X, soylu mücâdelelerini biribirlerinden habersiz olarak, 1925 yılında buluştururlar. Şeyh Sâîd İslâmî qıyâmı başlattığı zaman Malcolm X dünyaya gelir.

     Şeyh Sâîd millîyetçiliğe ve millîyetçi tağutlara, Malcolm X ise ırkçılığa ve ırkçı tağutlara karşı mücâdele eder; ikisi de şehâdete ulaşır, İmâm Hûseyn-i Kerbelâ’nın ve Bilâl-i Habeşî’nin yanına giderler.

     ŞEYH SÂÎD DİYOR Kİ:

     “Yeni nizama, bâtıl nizama, Kürtler’e düşman olan nizama karşı durmak gerekir.” (Kıyâm öncesi görüşmelerinden, 1924)

   “Medreseler kapatıldı, dînî kurum ve kuruluşlar yasaklandı. Küfür ve şirk hâkim oldu, topraklarımız işgal edildi. Kıyâm vacibdir.” (Kıyâmı başlatan konuşma, 13 Şubat 1925, Piran)  

     “Hânım! Yarın ben kıyâmet gününde Allâh’ın ve Peygamberi’nin huzuruna suçlu olarak çıkmak istemiyorum. O zaman Allâh bana, ‘Ey Sâîd! İslâm dîninin hükümleri ayaklar altına alındığında sen niçin sessiz kaldın, gücün ve imkânın olduğu halde niye başkaldırmadın?’ diye sorduğunda ben ne cevap vereceğim? Cehennem zebanîleri beni sarığımdan tutup cehenneme çektiklerinde ben ne edeceğim? Hayır, andolsun Allâh’a ki, yalnız ben ve bu elimdeki âsâ bile kalsa, bâtılın karşısına çıkıp qıyâm edeceğim. Şehîd olana kadar da mücâdelemden asla dönmeyeceğim. Hem, ne ben Hz. Hûseyn’den daha makbulüm ve ne de siz O’nun âîlesinden daha makbulsünüz. Ben üzerime düşeni yapmak zorundayım. Allâh’a emanet olun.” (Kıyâmı başlatmak üzere evinden ayrıldığında, “bizi bırakıp nereye gidiyorsun?” diye kendisini engellemek isteyen hânımına hitaben ve cevaben söylediği vedâ sözleri, 2 Ocak 1925)

     “Beni hep hatırlayın. Zaten dünyada fazladan yer kaplıyorum. İstendim ve yetişmeliyim.” (Yakalanırken, Mayıs 1925)

     “Değersiz dallarda asılmamda pervam yoktur. Çünküm ölümüm, Dîn ve Allâh uğrunadır.” (İdâm edilip şehâdete ulaşmadan önceki son sözü, 28 Haziran 1925, gece 02:00)

     Seksen yıldır herkes, Şehîd Şeyh Sâîd’in bu son sözlerini, rejime karşı söylediğini sanmaktadır. Ne büyük bir yanılgı! Oysa Şehîd Şeyh Sâîd, o sözleri, kendisinden sonra gelecek ve kendi yolunu sürdürecek olanlara söylemiştir.

     MALCOLM X DİYOR Kİ:

     “Gittiğim her yerde biraz daha kalmam için ısrar ettiler. Bu yüzden her ülkede, planladığımdan fazla kalmak zorunda kaldım. Müslüman dünyada, Amerikalı bir Müslüman olduğumu öğrenince, hemen seviyorlardı beni. Burada, Afrika’da benim Amerikalı Müslüman militan Malcolm X olduğumu duyar duymaz, hemen muhabbet gösteriyorlar. Afrikalılar genelde, Müslümanlar kısmen militanlığı seviyorlar.” (Lagos – Nijerya, 10 Mayıs 1964)

     “Accra’ya dün geldim. Lagos’tan, Nijerya’dan. Nijerya’nın doğal zenginliğini, onun ve insanlarının güzelliğini anlatmak mümkün değil. El değmemiş doğal kaynakların varlığını öğrenen Amerikalılar’la dolu burası. Amerika’da siyâhların üzerine köpeklerini saldırtan beyazlar, burada Afrikalılar’la kaynaşabilmek için onlara gülümseyerek yaltaklanıyorlar. Ne garip bir komedi!” (Accra – Gana, 11 Mayıs 1964)

     “Şu anda Kongo’da korumasız köyler bombalanıyor, siyâh kadınlar ve çocuklar, uçaklar tarafından paramparça ediliyor. Gazeteler, uçakların siyâh kadın ve çocukların etlerini kemiklerinden ayırdığını yazmazlar. Niçin? Çünkü o uçaklar Amerikan uçakları da ondan. Hiroşima’yı bombaladıkları zaman, yaptıklarını yapıyorlar. Kongolular’ın üzerine bombalarını atarken de, düşünmediler bile. Ve siz, birkaç saldırgan beyaz öldü diye ayağa kalktınız. Çıldırmışsınız siz!” (29 Kasım 1964’te, Audubon’da, ABD’nin Kongo İç Savaşı’na müdahalesi ile ilgili konuşmasından)

     “Birinci sınıf vatandaş olabilmenin tek yolu vardır. Bağımsız olmanın tek yolu var. Tek yolu var özgür olmanın. O size verilmez, siz alırsınız onu. Size kimse vermez özgürlüğü, siz alırsınız onu. Size kimse vermez adaleti, eşitliği. Erkekseniz, siz alırsınız. Alamıyorsanız, istemeyin. Kimse vermez.” (20 Aralık 1964’te, Harlem’de, 4 Ocak 1965 oturumunda yerlerini alacak olan beş Mississippili ayrımcıyı engellemek amacıyla düzenlenen kampanyaya destek mitinginden)

     “Afrikalı özgürlüğünü istiyor, hem de hemen. Yapılacak ilk şeyin, halkımızı birleştirmek olduğunu düşündük.” (13 Şubat 1965’te, kendi evine molotof kokteylleri atıldıktan sonra yaptığı konuşmadan; bu konuşmadan 12 gün sonra şehîd edildi)

     KAYNAKLAR:

     (Şeyh Sâîd için)

     1) Ağan Sergehtî, Kürd – İslâm Devrimi ve Şeyh Sâîd Piranî, Cihad dergisi, Ocak 1992, Tahran – İran İslam Cumhuriyeti

     2) Kasım Fırat, Mazlum Halkın Önderi Şeyh Sâîd, Tevhid dergisi, yıl: 2, sayı: 18, Haziran 1991, İstanbul

     (Malcolm X için)

     1) Malcolm X Konuşuyor, Nehir Yayınları

     2) Köklerimiz, Malcolm X, Beyan Yayınları

     3) Malcolm X, Alex Halley, İnsan Yayınları

     4) Aydınlığın Siyâh Yüzü: Malcolm X ve Ben, Hâkim Cemal, Gölden Yayınevi

sediyani@gmail.com

     YERYÜZÜ DERGİSİ

     SAYI 15

     ŞUBAT 1992

şeyh said ve malcolm x

* * * 

…. ve aradan çeyrek asır geçtikten sonra

milat 2

kitap haber 1

Yolunuz sürecek….

 

 


Parveke / Paylaş / Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir