(Şura Yayınları arasında yeni çıkan “Bütün Yönleriyle Şeyh Said Kıyamı” adlı 2 ciltlik kitabımla ilgili Taraf Gazetesi benimle bir söyleşi gerçekleştirdi. Gazetenin bugünkü (10.12.2014) sayısında yayınlanan sohbetten, oldukça keyif aldım. Uzun bir emek harcayarak tamamladığım kitabımın tanıtımına katkıda bulundukları için gazeteye teşekkür ediyorum.
Yer darlığından dolayı gazetede biraz kısaltılarak yayınlanan röportajın – gazete yönetiminden izin alarak – tamamını ilginize sunuyorum. – İ. S.)
* * *
Yıllardır Kürtler ve Kürt tarihiyle ilgili araştırmalar yapan, çeşitli dergi ve gazetelerde makaleler kaleme alan İbrahim Sediyani’nin, Şeyh Said’i tüm detaylarıyla anlattığı yeni kitabı raflardaki yerini aldı. Yaptığı araştırmalar “Taraf”ta da yayınlanan Sediyani’nin dördüncü kitabı “Bütün Yönleriyle Şeyh Said Kıyamı”, iki ciltten oluşuyor. Yazarla yeni kitabını ve Şeyh Said’i konuştuk.
– 1925’teki Şeyh Said Kıyamı, Türkiye’nin en önemli etnik ve dînî olaylarından biri olarak gösteriliyor. Sizce neden?
Yeni kurulan rejim, “iki temel fobi” üzerine bina edilmişti: İslam düşmanlığı ve Kürt düşmanlığı. Bundan böyle “Anasır-ı İslam” değil “Yüce Türk Milleti” vardı ve üstelik ülkede yaşayan herkes “Türk”tü, olmak zorundaydı.
Kuruluş felsefesine uygun olarak da hem genel anlamda Müslümanlar’a ve İslamî değerlere, hem de Kürtler’e ve Kürdistani değerlere karşı savaş açması, her türlü devlet terörünü ve zorbalığı sergilemesi üzerine, ülkenin farklı yerlerinde pekçok ayaklanmalar başgösterdi. Ancak bunların çoğu lokal kaldı, başarıya ulaşma bir yana, gelecek nesillere miras bırakacağı bir tarihsel kült de oluşturamadı. Ayrıca kimi sadece dînî, kimi de sadece etnik başkaldırılardı bunlar. Fakat Şeyh Said Kıyamı hem yeni rejime karşı gerçekleştirilen en büyük başkaldırıydı, hem de gelecek nesillere tarihsel bir direniş mirası bıraktı. Ayrıca tek boyutlu değil, Kemalizm’in “iki fobisi”ne birden itiraz anlamı taşıyan, hem İslamî hem Kürdistanî rengi olan, bu iki rengi birarada barındıran bir hadiseydi.
– Bu olayla ilgili pekçok kitap basıldı, makale yayımlandı. Kitabınızı bunlardan farklı kılan nedir?
Şeyh Said ve Kıyamı hakkında bugüne dek Türkiye’de 250, İran’da 15 çalışma yayınlanmıştır. Başta Ortadoğu ve Avrupa ülkeleri olmak üzere, diğer coğrafyalarda da ortaya konmuş çalışmalar bulunmaktadır. Lakin bunların çoğu tatmin edici bilgiler içermemektedir.
Bu derece önemli bir tarihî hadiseyi “yanlış” veya “maksatlı” değerlendirmek, “özünden saptırmak” nasıl büyük bir suç ve vebâl ise, aynı şekilde “eksik” değerlendirmek de aynı derecede yanlıştır.
Bazı tarihî olaylar vardır ki, onu “eksik” değerlendirmek, “yanlış” değerlendirmek ile eşdeğerdedir. İşte 1925 Şeyh Said Kıyamı da böyle bir hadisedir.
Biz bu kitapta, kıyamı bütün yönleri ve boyutlarıyla ele almaya çalıştık ve mümkün mertebe hiçbir boyutunu eksik bırakmamaya özellikle dikkat ettik. Çünkü 1925 Kıyamı, dînî, millî, siyasî, sosyal, ekonomik ve kültürel boyutlarıyla bir bütün olduğu için bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilmeyi hak ediyordu. Kitap, bu yönüyle bir İLK.
Şeyh Said Kıyamı’nı bugüne dek daha çok İslamcı ve Kürtçü çevreler sahiplenmiş, kaleme almışlardır. Ancak İslamcılar Şeyh Said’in sadece “dînî liderliği”ne vurgu yapıp Şeyh’i yalnızca o yönüyle ön plana çıkarmaya çalışırken, Kürtçüler de Şeyh Said’in sadece “millî liderliği”ne vurgu yapıp Şeyh’i yalnızca o yönüyle ön plana çıkarmaya çalışmışlardır. Oysa ikisi de “eksik okuma”dır, Şeyh Said Efendi’yi “yarım” değerlendirmektir. Çünkü Şeyh Said (rh. a.), hem bir “dînî lider”, hem de bir “millî lider”dir. Yani hem İslam ümmetinin büyük bir âlimi, dînî otoritesi, hem de Kürt milletinin büyük bir halk önderi, Kürdistan’ın millî lideridir. Kitabımızı diğer kitaplardan farklı kılan özellik, Şeyh Said’in sadece Müslümanlığını ya da sadece Kürtlüğünü ön plana çıkarmayan, her iki özelliğini birden yansıtan ve sahiplenen bir çalışma olmasıdır. Şeyh, “eksik” değil “tam” olarak yansıtılmıştır benim kitabımda. Yani “doğru” yansıtılmıştır.
– Şeyh Said Kıyamı için “hem İslam hem Kürt tarihinin önemli olaylarından biri” ifadesini kullanıyorsunuz. 1925’te Kürt olmak mı yoksa Müslüman olmak mı daha zordu?
İkisi de zordu ancak “Kürt olmanın zorluğu” Cumhuriyet’le birlikte başlayan bir durum olmadığı için, “Kürt olmak” tâ 1639 Kasr-ı Şirin’den beri “zor” olduğu için, “Kürtlük” bu zorlukların yeni sürecine karşı dayanıklıydı, önceki dönemlerde edindiği bir bağışıklık vardı. Ancak “Müslümanlık” için “zorluk”, yeni bir şeydi ve yeni olduğu için acısı daha fazlaydı. Kürtler’e karşı düşmanlığın 300 – 400 yıllık bir geçmişi vardı ancak İslam’a karşı düşmanlık, bu topraklarda ilk kez yaşanıyordu.
– Şeyh Said başarıya ulaşsaydı nasıl bir devlet kurulacaktı?
Bu soru onyıllardır soruluyor. Israrla ve inatla soruluyor, sonra da herkes kendi nefsine göre, kendi inancına ve duruşuna göre cevaplar bulmaya çalışıyor.
Fakat “Şeyh Said başarıya ulaşsaydı nasıl bir devlet kurulacaktı?” tartışması abes bir tartışmadır. Çünkü bu devlet zaten kıyam esnasında kurulmuştur. Kıyamın mahiyetini ve gayesini anlamak için sadece o devletin yapısına bakmak yeterlidir.
– Anlamadım…
Şeyh Said Kıyamı esnasında başkenti Dara Hênê (bugünkü Bingöl’ün Genç ilçesi) olan bir Kürdistan İslam Devleti kurulmuştu. Bu devletin bayrağı, anayasası, hükûmet şûrası, meclisi, herşeyi vardı. 1925’te kurulan bu Kürt devleti, sadece iki ay bile olsa yaşamıştı. Şeyh Said ve Kıyamı’nı anlatan hemen tüm kitaplarda, bu tarihî gerçek dikkatsizlik sonucu ıskalanmaktadır.
13 Şubat 1925 günü Piran köyünde (bugünkü Diyarbakır’ın Dicle ilçesi) kıyam patlak verdikten hemen bir gün sonra, 14 Şubat günü Dara Hênê vilayet merkezi fethedilince oracıkta devlet kuruluyor. Kıyamın henüz ikinci gününde.
14 Şubat 1925 günü Kürdistan İslam Devleti kuruluyor, Dara Hênê “başkent” ve “Hilâfet merkezi” seçiliyor. Şeyh Said, Dara Hênê’ye Modanlı Fakîh Hasan’ı vali olarak atıyor ve o gün devletin anayasası da hazırlanıyor. Anayasaya göre devlet bir “Kürdistan Devleti”, yönetim biçimi de “İslam Cumhuriyeti”dir. Ayrıca anayasaya göre Dara Hênê (Genç), “Hilâfet merkezi” ve “başkent” olacak, vergiler ve zekât bedelleri Dara Hênê’ye gönderilecektir.
Aynı gün Dara Hênê vilayet binasına Hilâl’li Kürdistan bayrağı çekiliyor. Şeyh Said öncülüğünde 1925 yılında kuzeyde kurulan Kürdistan İslam Devleti’nin bayrağı olan bu aynı bayrak, Şeyh Mahmud Berzencî öncülüğünde güneyde kurulan ve 1921 – 1924 arasında 3 yıl yaşayan Kürdistan Krallığı’nın bayrağı idi aynı zamanda. Her iki Kürt devleti de aynı bayrağı kullanmıştır. Zaten aynı zamanda kurulmuşlardır, biri yıkıldıktan hemen bir yıl sonra öbürü kurulmuştur. Aynı bayrak, onlardan da önce, Osmanlı İmparatorluğu egemenliği altında tam 408 yıl boyunca özgür Kürdistan Eyaleti bayrağı olarak dalgalanmıştır.
– Yani rejim sadece kıyamı değil, bu devleti de mi yıkmış oldu?
Evet, tabiî ki…
Dediğim gibi, “Şeyh Said başarıya ulaşsaydı nasıl bir devlet kurulacaktı?” tartışması abes bir tartışmadır. Çünkü bu devlet zaten kıyam esnasında kurulmuştur. Ve 14 Şubat 1925 günü kurulan bu devlet, 12 Nisan günü Dara Hênê’nin rejimin eline geçmesiyle yıkılır. Yani bu devlet, Şeyh Said’in kurduğu Kürdistan İslam Devleti, tam 2 ay (14 Şubat – 12 Nisan 1925) yaşamıştır. Sadece 2 ay bile olsa, sonuçta böyle bir devlet kurulmuştur ve yaşamıştır.
Örneğin 1946 yılında Doğu Kürdistan’da (İran Kürdistanı; Rojhılat) kurulan Mehâbâd Kürt Cumhuriyeti de sadece 11 ay yaşamıştır ama yine de hakkında onlarca kitap, yüzlerce makale yazılmıştır. 1925 yılında Kuzey Kürdistan’da (Türkiye Kürdistanı; Bakur) kurulan Kürdistan İslam Devleti de sadece 2 ay yaşamıştır ama ne ilginçtir ki, “Kürt tarihi” anlatılırken veya “Kürtler’in tarihte kurduğu devletler”den söz edilirken, nedense bu devletten kimse bahsetmemektedir. Şeyh Said konusu olunca herkes sadece kıyamı anlatmaktadır. Halbuki kıyam esnasında, orada kurulmuş bir Kürt devleti vardır. Sadece iki ay yaşamış bile olsa, sonuçta böyle bir devlet kurulmuştur.
– O zaman Şeyh Said hem Kürtler, hem de Müslümanlar için çok şey ifade ediyor…
Millî liderlerin pek farkedilmeyen bir özelliği vardır, o ilginç özellik de şudur: Onları en doğru ve en iyi şekilde, düşmanları tanımlamıştır.
M. Kamâl Atatürk kıyam ile ilgili bütün açıklamalarında, Şeyh Said Kıyamı’nın dînî ve millî niteliklerine dikkat çekerek, olayı İslam ve Kürtlük fikrinin “mürekkep bir cereyan-ı efkâr” (birleşik bir fikir akımı) olduğunu beyan etmiştir.
– Yani?..
Şeyh Said, 2014’ün Kürtleri için hem dînî kimliklerinin hem de millî kimliklerinin birarada sembolize edildiği tarihsel bir mirastır. Yani azîz Kürt milletinin hem İslamî hem Kürdistanî değerlerini simgeleyen, bu açıdan Kürtler’i “eksiksiz olarak” şahsında barındıran bir semboldür. Kürdistan’ın millî ve manevî değerlerini aynı anda şahsında sembolize ettiği için, gerçek anlamda “millî lider” tanımına en çok yakışan isimdir.
Şeyh Said (rh. a.), günümüzde Kürtler için “İslam”, “Kur’ân ve Sünnet”, “Ehl-i Beyt”, “Kürdistan”, “Azadî”, “Özedönüş”, kısacası akla gelen ne kadar güzel şey varsa hepsidir.
Söyleşi: Tunca Öğreten
TARAF GAZETESİ
10 ARALIK 2014
Kürtler ve Kürt tarihiyle ilgili çalışmalarıyla bilinen gazeteci – yazar İbrahim Sediyani’nin 2 ciltlik “Bütün Yönleriyle Şeyh Said Kıyamı” adlı araştırma kitabı, Şura Yayınları’ndan çıktı. Yazarın 2 yıllık bir emek sonucu tamamladığı ve 2 cilt halinde yayınlanan bu geniş kapsamlı eser, 748 sayfa hacminde.
Taraf Gazetesi’nden Tunca Öğreten, yeni çıkan “Bütün Yönleriyle Şeyh Said Kıyamı” adlı araştırma kitabını İbrahim Sediyani ile konuştu
Taraf Gazetesi Yazıişleri… Tunca Öğreten, “Kültür – Sanat” sayfalarını nasıl çalıştıkları ile ilgili Sediyani’yi bilgilendirirken
Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Neşe Düzel ve Yazarlar Editörü Tamer Kayaş, Sediyani’yi gazetede ağırladılar
“Adını Arayan Coğrafya” (2009) adlı araştırma kitabı, “Gülistan” (2012) adlı şiir kitabı ve “Guldexwîn” (2013) adlı çocuk kitabı bulunan İbrahim Sediyani’nin, “Bütün Yönleriyle Şeyh Said Kıyamı”, dördüncü kitabı olarak sevenleriyle buluşuyor.
KİTABIN KÜNYESİ VE İLETİŞİM BİLGİLERİ:
“Bütün Yönleriyle Şeyh Said Kıyamı”
İbrahim Sediyani
2 cilt, 748 sayfa
Şura Yayınları
Aryan Basım Tanıtım ve Matbaa Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.
Yüzyıl Mahallesi Mas – Sit Matbaacılar Sitesi 5. Cadde No: 57
34550 Bağcılar / İstanbul
Tel: (0212) 544 99 06 Fax: (0212) 432 06 22
www.aryanbasim.com.tr
ISBN: 9 786056 306235