Kürdistan’ın başkenti Erbil (Hewlêr)’den yayın yapan Rudaw sitesi, Haziran 2015 Türkiye Genel Seçimleri sonrasında başlayan çatışma ortamını Türkiye’nin 8 önemli aydınına sordu. Bunlar; Prof. Dr. Abbas Vali, Ali Bayramoğlu, Avni Özgürel, Prof. Dr. Doğu Ergil, Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu, Hüsnü Mahalli ve İbrahim Sediyani.
* * *
PROF. DR. DOĞU ERGİL: PKK devletin yemini yuttu
“AK Parti’nin şimdiye kadar tek başına iktidar olmasını sağlayan, HDP’ye oy vermeyen ve PKK’yı desteklemeyen Kürtler idi. Bu durum son seçimde değişince HDP’yi gözden düşürmek, PKK’nın da önüne yem atmak suretiyle saldırıp, kışkırtarak yanıt vermesini sağlamak sözkonusu oldu. Maalesef PKK da bunu yuttu. Böylelikle iki yıl aradan sonra eskisi gibi tekrar cenazeler gelmeye başladı. Son karakolda bir Kürt asker vuruldu. Ağıtlar Kürtçe yakılıyor. Bunların HDP’ye oy vermesi mümkün değil. Hesap şu anda işliyor.
Şimdi devlet biliyor ki Kandil’i bombalamak bir sonuç getirmiyor. Bundan önce çok denendi. Ama bunun psikolojik etkisi var, bu toplumu rahatlatıyor. PKK da karşılık veriyor ve sonuç olarak da ölümler meydana geliyor. En kısa zamanda bu operasyonların ve çatışmaların çözüm sürecinin yeniden başlamasıyla son bulacağını umuyorum. Tarafların eskisi gibi biraraya gelmesi lazım.”
PROF. DR. ABBAS VALİ: Operasyonlar korku politikası
“Sayın Erdoğan Kürt meselesi üzerinden kendine siyasi bir fayda sağlamaya çalıştı. Şimdiye kadar kendisine ve partisine destek veren Kürtler’in oylarıyla büyüyordu ama 7 Haziran seçiminde HDP ile karşı karşıya kaldı. HDP Kürt sorunundan ziyade İlk defa ‘Türkiyelileşme’ iddiasıyla AK Parti’nin karşısına çıktı. Kürt siyasetinin merkezinden ziyade Türk siyasetinin merkezi üzerinde siyaset geliştirdi. Ve herkesten oy istedi. HDP bu siyasetiyle 7 Haziran seçiminde başarılı oldu. Daha önce AK Parti’ye oy verenlerin oylarını alarak yüzde 13 barajını aştı.
7 Haziran seçimiyle birlikte Erdoğan’ın ABD tarzı başkanlık sistemi engellendi ve HDP’ye ve özellikle Demirtaş’a savaş açtı. Bunun sonucunda Barış sürecinden savaş sürecine geçildi. Operasyonlar, bütün Kürtler’i hedef alan bir savaş konpseptine dönüşmeye başladı.
AK Parti, HDP’ye kaptırdığı oyları geri almaya çalışken, bir taraftan da milliyetçi oyların peşinde.
Bu savaşın özellikle PKK’ ye karşı mı, yoksa Türkiye’deki iç siyaset ve seçime yönelik mi olduğunu erken seçiminden sonra göreceğiz.”
HÜSNÜ MAHALLİ (Türkiye’de çalışan Suriyeli gazeteci – yazar): Düşman önce IŞİD’di
“Şimdi var olan durumun tipik bir AKP politikası olduğunu söylemek durumundayız. İçeride ‘demokratikleşme’ dedi, yapmadı. Gittikçe diktatörleşti. HDP/PKK ya da Kürt sorunu bağlamında AKP gerçek kimliğine kavuştu. Demek ki AKP son beş yılda barış süreci derken samimi değildi. PKK’yı bir muhatap olarak değil, bir düşman olarak algıladığını bir kez daha gösterdi. HDP süreci baltalayacak, gerginlik çıkaracak bir tavır sergilemedi. İki polisin öldürülmesi eğer PKK’ya saldırı ve operasyon yaptırıyorsa, o zaman devlet devlet değildir. IŞİD, 32 insanı Suruç’ta öldürdü onlara neden yapmadı? Demek ki AKP süreç ve Kürtleri filan düşündüğü yok.
Büyük olasılıkla sayın Cumhurbaşkanı Kürtler’den intikam almak istiyor. ‘Siz gittiniz HDP’ye oy verdiniz, bana oy vermediniz. Siz artık benim düşmanımsınız’ dedi. Dolayısıyla, şimdiki durumu yaşıyoruz. Ne oldu ki başka? Bizim düşmanımız önce IŞİD idi. Önce 32 insanımızı öldürdü, diğer yandan da 2 polis öldü. Sonra tırmandı. Burada AKP kendi gerçek kimliğine döndü.”
PROF. DR. EROL KATIRCIOĞLU: Operasyonlar çözüm değil!
“Süreçten sonra operasyonların başlaması Kürtler açısında talihsiz bir gelişme. Sonuç olarak birşeyler yürümüyordu ama insanlar da ölmüyordu. Bir an önce silahların bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Devlet PKK’ye karşı bir güç kullanmaya başladı, bomba atıyor. Ama her zaman olduğu gibi operasyonlarla bu sorunlar bitmiyor. PKK diye bir gerçek var ve Kürt toplumunun belli bir kısmının desteklediği bir yapıdır.
Kanaatim odur ki Öcalan ile PKK misyonu arasında bir mesafe var. Bununla birlikte Türkiye’yi yönetenler de bu meseleyi nasıl çözeceklerin bilmiyorlar. Çözüm süreci tekrar başlamalı ama diğer süreçten farklı olarak uluslaraarası katılımcıların da yer alması gerekiyor diye düşünüyorum. Bu sorunun çözümü silahların bırakılmasıyla olur. Sorunu yaratan Türkiye ise, sorunun çözümü de Türkiye. PKK/HDP/KCK ve Kürtler’i muhatap alarak çözmesi gerektiğini düşünüyorum.
GAZETECİ – YAZAR AVNİ ÖZGÜREL: AK Parti, HDP’ye kulak vermeli
“Çözüm sürecinde çatışma ve ölümler yoktu. Ama adam kaçırmalar, rehin almalar, haraç toplamalar, iş makinelerini yakmalar vardı. Devlet PKK’nın alan hâkimiyetini genişletmesini sırf gerginlik tırmanmasın diye görmezlikten geliyordu. Vurulan polisler için devlet bir karşılık vermese, örgüt ‘Biz ne yapsak hoş görülüyor’ demez mi? O zaman çözüm süreci dediğimiz, tek taraflı bir çarka dönüştü. O bakımda operasyonlar başladı.
Umut ediyoruz bu operasyonlar örgütün üst kadrolarına yanlış yolda olunduğunu düşündürür. Örgütün, bu çatışmaların ne Kürtler’e ne de Türkler’e bir faydasının olmayacağını görmesi lazım. Artık sağduyunun hakim olması lazım. Yoksa Erdoğan’a, devlete ve Öcalan’a öfkelenmekle bir yere varılmaz.
AK Parti bu durumda Kandil ve HDP cephesinden gelen açıklamalara kulak vermeli. Ama şimdiye kadar Kandil’den sağduyulu bir açıklama gelmedi. PKK ile devleti eşit gören HDP’nin ‘taraflar silah bıraksın’ yaklaşımı da doğru değildir. Devlet silah bırakır mı? Bütün bunları gözönüne almayan yanlış yapar.”
GAZETECİ – YAZAR ALİ BAYRAMOĞLU: Taraflar birbirine güvenmiyor
“Bugün bir kopuş yaşanıyor. Bu kopuşun siyasetle toparlama zamanı olduğunu düşünüyorum. Bu çatışmayı ne devlet, ne de Kürt kesimi taşıyabilir. Dolayısıyla bu aşamadan sonra yeniden bir yumuşama dönemine gireceğimizi düşünüyorum. Ama çok zarar gören bir çözüm süreci tablosu var karşımızda. Taraflar arasında bir güvensizlik var. Büyüyen sorunların aşılması lazım.
Kürt hareketi çok merkezli bir hareket. HDP, Kandil ile uzaktan haberleşiyor. Seçimlerden sonra HDP ile Kandil arasında farklı sesler çımaya başladı. HDP’den bir heyet Kandil’e gitti, görüşmeler yapacaklar. Bu da olumlu bir gelişmedir. Umut ediyorum AK Parti de, HDP de, Kandil de sorunun çözümü için anlaşırlar, operasyon durur, ölümler olmaz.”
GAZETECİ – YAZAR İBRAHİM SEDİYANİ: Çatışma Kürtler’e zarar
“Çatışma ve savaş hali, en çok Kürtler’e ve Kürdistan’a zarardır. Bu aynı zamanda Türk ve ülkedeki diğer halklara da zarardır. Savaşın, ölümün, hınç duygusu ve cinnet halinin hiç kimseye bir faydası dokunmaz. Haklı bir dava olan Kürt milli davasına da bir hayrı dokunmaz. Kürt ve Kürdistan davası haklı bir dava olduğu için, barış ve fikir ortamında daha bir güçlenir, daha güçlü bir şekilde sesini duyurur. Savaşın, cinnet halinin ve toplumsal boğazlaşmaların güçlendirdiği hareketler, ideolojik hareketlerdir.
Kürtler sadece Kürdistan millî dâvâsı için mücadele etmeli ve bu da Pêşava Qazi Muhammed ve Molla Mustafa Barzani’nin yolunu sürdürmek, Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’nin çizgisinde birleşmekle mümkündür.”
RUDAW
5 AĞUSTOS 2015