İslamî Teblîğler Kurumu (Fars. ﺍﺴﻼﻤﻰ ﺗﺒﻠﻴﻐﺎﺗﻰ ﺴﺎﺯﻤﺎﻨﻰ [Sazman-ı Teblîğat-ı İslamî]) çatısı altında çalışma yürüten Sanat Enstitüsü (Fars. ﺣﻮﺯﻩ ﻫﻨﺮﻯ [Hozê Hûnerî]) bünyesindeki İslamî Uyanış Edebiyâtı (Fars. ﻭﻳﮋﻩ ﺑﻴﺪﺍﺭﻯ ﺍﺳﻼﻣﻰ [Wêje Bidarê İslamî]) tarafından organize edilen etkinlik, tüm verimliliğiyle devam ediyordu.
Bugünkü etkinliğin ilk konuşmacısı olan Özgür Yazarlar Birliği (Kürt. ﻳﻜﺘﻴﺎ ﻧﭭﻴﺴﻜﺎﺭﻳﻦ ﻋﺎﺯﺍﺩ [Yêkitîya Nvîskarên Azad]; Fars. ﺍﺗﺤﺎﺪﻴﻪ ﻨﻮﻴﺴﻨﺪﮔﺎ ﺁﺯﺍﺪ [İttihadîyê Nvîsendeganê Azad]; Ar. ﺍﻻﺗﺤﺎﺪ ﺍﻻﻜﺗﺐ ﻮ ﺍﻠﻤﺤﻠﻴﻠﻴﻦ ﺍﻠﺤﺮ [El’İttihad’el- Kutteb we’l- Muhallilîn el- Hurr]) Genel Sekreteri, Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği (TOKAD) Yönetim Kurulu Üyesi ve Muş Alparslan Üniversitesi Araştırma Görevlisi Doğan Özlük, konuşmasını tamamlamıştı.
Yanına tercüman almadan, Farsça olarak yaptığı konuşmasını tamamladıktan sonra Doğan Özlük, dinleyicileri selamlıyor ve gelip yanımıza, kendi yerine geçiyor.
Bizler de arkadaşları olarak tebrik ediyoruz, Doğan’ı.
Doğan böylece Tahran’daki her iki konferansını da tamamlamış oluyor. Ben ise dün tamamlamışım konferanslarımı. (Doğan Özlük’ün Tahran’da verdiği ilk konferans için bkz. Yaseminler Gülümsüyordu Ellerimiz Kavuştuğunda – 24; verdiği ikinci konferans için bkz. Yaseminler Gülümsüyordu Ellerimiz Kavuştuğunda – 31; benim Tahran’da verdiğim ilk konferans için bkz. Yaseminler Gülümsüyordu Ellerimiz Kavuştuğunda – 10; verdiğim ikinci konferans için bkz. Yaseminler Gülümsüyordu Ellerimiz Kavuştuğunda – 26)
Doğan’ın terkettiği kürsüye yeniden çıkan program moderatörü, bu kez ses sanatçısı arkadaşımız Mikail’i sahneye dâvet ediyor.
Mikail sahneye çıkınca, bizler de yeniden heyecanlanıyoruz, tabiî. O’nun o biribirinden güzel ezgilerini, kendi sesinden canlı olarak dinleyeceğiz, zirâ.
Mikail’in bu Tahran’da vereceği 3. konser. Hepsi de birer gün arayla üstelik. (Mikail’in Tahran’da verdiği ilk konser için bkz. Yaseminler Gülümsüyordu Ellerimiz Kavuştuğunda – 11; ikinci konser için bkz. Yaseminler Gülümsüyordu Ellerimiz Kavuştuğunda – 25)
Mikail, çoğunun sözleri ve bestesi bizzat kendisine ait olan o hoş ezgileriyle, adetâ gönüllerimizin pasını siliyor:
Mikail’in bu Tahran’da verdiği 3. konser. Hepsi de birer gün arayla üstelik.
Ses sanatçısı Mikail’in Mavi Marmara için yazıp bestelediği “Bir Feryad” adlı ezgi, dinleyiciler tarafından büyük bir ilgi ve beğeniyle dinlendi
Daha sonra İranlı bir müzik grubu çıkıyor sahneye
7 kişiden oluşan, tamamı erkek olan ve hepsi de aynı kıyafeti giymiş olan bu grup, Farsça ezgiler seslendiriyorlar
İslamî Teblîğler Kurumu (Fars. ﺍﺴﻼﻤﻰ ﺗﺒﻠﻴﻐﺎﺗﻰ ﺴﺎﺯﻤﺎﻨﻰ [Sazman-ı Teblîğat-ı İslamî]) çatısı altında çalışma yürüten Sanat Enstitüsü (Fars. ﺣﻮﺯﻩ ﻫﻨﺮﻯ [Hozê Hûnerî]) bünyesindeki İslamî Uyanış Edebiyâtı (Fars. ﻭﻳﮋﻩ ﺑﻴﺪﺍﺭﻯ ﺍﺳﻼﻣﻰ [Wêje Bidarê İslamî]) tarafından organize edilen etkinlik, tüm verimliliğiyle devam ediyor
İranlı müzik grubunun ezgilerini seslendirmelerinden sonra, programın moderatörü tekrar sahneye çıkıyor ve gecenin ikinci konuşmacısını, salondaki herkesin sabırsızlıkla beklediği ve çoğunun da O’nun için geldiği ismi, Mavi Marmara Şehîdi, Dünya Taekwondo Şampiyonu ve Türkiye Taekwondo Millî Takımı Antrenörü Çetin Topçuoğlu’nun Hânımı, Türkiye Bayanlar Taekwondo Şampiyonu, Avrupa Bayanlar Taekwondo Şampiyonu ve Avrupa Bayanlar Poomsae Şampiyonu Çiğdem Topçuoğlu’nu sahneye dâvet ediyor
Çiğdem abla Müslüman İran halkını selamlayarak başladığı konuşmasında, 1979 yılında İran’da gerçekleşen ve 2 bin 500 yıllık Şâhlık rejimini yıkan İslam Devrimi’nin emperyalizmin 20. yy’da aldığı en büyük yenilgi olduğuna işaret etti. “Ne mutlu sizlere ki, İmam Humeynî gibi bir devrim liderine sahipsiniz. Ne mutlu sizlere ki, Seyyîd Ali Hamaneî gibi bir rehbere sahipsiniz. Ne mutlu sizlere ki, Mahmud Ahmedinejad gibi bir cumhurbaşkanına sahipsiniz” ifadelerini kullanan Mavi Marmara’nın “sembol ismi” Çiğdem Toğçuoğlu, “İmam Humeynî öyle bir devrimcidir ki, O’nun gibi bir insanı dünya bir daha çok zor görür. Rehber Hamaneî öyle bir rehberdir ki, O sadece İranlılar’ı değil, tüm Dünya Müslümanları’nı kucaklayan bir rehberdir. Cumhurbaşkanı Ahmedinejad öyle bir insandır ki, O’ndaki yürek, cesaret, süper güçlere kafa tutan yiğit duruşu, dünyadaki çok az liderde bulunur” şeklinde konuştu.
Mavi Marmara gemisinde şehîd olan eşi Çetin Topçuoğlu ile birlikte filoya Adana’dan katıldıklarını belirten Çiğdem Topçuoğlu, gemideki dostluk ve kardeşlik ortamını kelimelerle anlatmanın mümkün olmadığını dile getirerek, İsrail’in aslında dostluk, kardeşlik, barış ve insanlığa saldırı düzenlediği tesbitinde bulundu
İsrail saldırısı esnasında yaşadıklarını da dinleyicilerle paylaşan millî sporcumuz Çiğdem Topçuoğlu, saldırı anını ve eşinin şehâdetini şöyle anlattı: “Eşim Çetin’in nöbet tutarken şehîd olduğu yer, aslında benim nöbet yerimdi. Gemidekiler bana geldiler v e orayı terk etmem gerektiğini söylediler; ‘Çiğdem abla sen aşağıya, bayanların yanına git. Gemide bu kadar erkek varken sana burada nöbet tutturur muyuz?’ dediler. Ben itiraz ettim; aşağı gidip oturmayacağımı, muhtemel İsrail saldırısına karşı burada nöbet tutacağımı söyledim. Ne yapsam kabul etmediler, ‘Hayır olmaz, sen bayansın’ dediler. Bunun üzerine ben de onlara şaka yollu olarak ‘Demek öyle haa? O zaman geçin karşıma bakalım! Gelin dövüşelim; vallâh hepinizi tek tek denize dökerim’ dedim. Güldüler; “Abla olmaz” dediler. Baktım çaresi yok; mecburen yerimi bırakmak zorundayım. Onlara dedim ki, “Nöbet yeri kutsaldır. Madem burayı kendime nöbet yeri seçtim, öyle arkama bakmadan terk edemem. Burayı sadece bir kişiye emanet edip bırakabilirim: Dünyada en sevdiğim, en çok güvendiğim insana, eşim Çetin’e.” Onlar da “Tamam” dediler. Gidip eşim Çetin’i kendi nöbet yerinden alıp yanıma getirdiler. Böylece nöbet yerimi eşime bırakıp ayrıldım oradan. İşte eşim Çetin, tam da orada, kendisine emanet ettiğim yerde nöbet tutarken İsrail kurşunlarına hedef olarak şehîd oldu.”