“Bugün sizin dîninizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size dîn olarak İslam’ı seçtim.”
Qur’ân-ı Kerîm
(Maide sûresi, 3. âyet)
Sabahın erken saatlerinde, mis gibi kokan bir havada Afrika’nın yeni bir gününe açıyoruz gözlerimizi…
Afrika taze, Kenya taze, Dadaab taze ve bizim için taptaze bir başlangıç, yeni gün.
Bir kez daha merhaba, Afrika güneşi..
8 KASIM: KENYA
Sevinçle uyanıyoruz. Yataklardan kalkar kalkmaz herkes kampın bahçesindeki su kuyusunda yüzünü yıkıyor.
Gülüşmeler, şakalaşmalar eşliğinde kahvaltı hazırlıklarına başlıyoruz. Kimi çayı demliyor, kimi domatesleri, salatalıkları doğruyor, kimi masayı hazırlıyor.
Dünyanın en büyük mülteci kampı olan Dadaab Mülteci Kampı (Kisw. Kambi ya Wakimbizi ya Dadaab; İng. Dadaab Refugee Camp; Ar. ﻤﺨﻴﻢ ﻠﻼﺠﻴﻦ ﺪﺍﺪﺍﺐ [Muxayyîm’el- Lillecîn Dadaab])’nda bir güzel kahvaltı daha yapıyoruz, dostlarımızla, kardeşlerimizle birlikte…
Karınlar doyup sofra kaldırıldıktan ve masa yeniden temizlendikten sonra da, tabiî kıyar mıyız o güzelim çayın ziyan olmasına, çaydanlığı kurutana kadar çay sohbeti…
Bu arada, aynı anda kameralar ve fotoğraf makinâları hazırlanıyor, aküler dolduruluyor…
Bu güzel dakikalarda kampın bahçesinde, bir yandan elimdeki büyük çay bardağında çayımı yudumlayıp bir yandan çiçeklere baka baka, onları koklaya koklaya dolanırken, şoförümüz Charles Kamau yanıma geliyor. Sevgi dolu bakışlarla, parıldayan gözlerle selam veriyor bana.
Can dostum, güzel insan Charles… Ne kadar da sevdik biribirimizi, ne kadar da kaynadı kanımız biribirimize…
Fakat bugün daha farklı bir renk var yüzünde; hal ve hareketleri biraz garip gibi. Selam veriyor, alıyorum. Garibime giden bir ses tonuyla,
– İbrahim, gelsene, çok önemli birşey konuşacağım seninle, diyor.
Meraklanıyorum tabiî. Yürüyoruz birlikte, ağır adımlarla.
– Söyle Charles, seni dinliyorum, diyorum endişeli bir ses tonuyla. Aldığım cevap bir garip:
– Charles değil İbrahim.
– ???
– Bundan sonra benim de adım İbrahim.
– Sebep? Benim de Charles mı? 🙂 🙂 🙂
– Bak…
– …
– Müslüman olmaya karar verdim. Ben artık bir Müslüman’ım.
– …
– Müslüman’ım artık. Elhamdulillâh.
– …
– Hayatımın bundan sonrasını bir Müslüman olarak yaşayacağım. Ben artık Hristiyan değilim. Ben bir Müslüman’ım.
– …
– Birşey demiyorsun…
– …
– Bana neden öyle tuhaf tuhaf bakıyorsun?
– Sen bunu ciddî mi söylüyorsun, Charles?
– Eşhedu en Lâ İlahe İllallah, we eşhedu enne Muhammeden Resûlullah…
– …
– Şahadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur, ve şehadet ederim ki Muhammed Allah’ın resûlüdür…
– …
– …
– Ne diyeceğimi bilemiyorum. Çok sevindim buna…
– Kaç gündür hep düşünüyordum. Kamptaki her gece, simsiyâh gökyüzüne bakıp derin derin düşünüyordum..
– Tebrik ediyorum seni Charles. Büyük bir iş başardın dostum…
– Charles değil İbrahim! Benim adım İbrahim. Kaç sefer söyleyeyim?..
– Müslüman olmak için ismini değiştirmen gerekmiyor…
– Olsun. Ben senin ismini taşımak istiyorum bundan sonra. Çünkü senin sayende Müslüman oldum. Sen beni İslam’la tanıştırdın, hidayetime vesile oldun.
– …
– Nairobi’den Garissa’ya yaptığımız yolculukta, bana o anlattıkların var ya… Yolda, ne çok şey anlatmıştın bana İbrahim…
– …
– Dokuz saat boyunca anlatmıştın bana… Günlerdir aklımdan çıkmıyor o anlattıkların, günlerdir senin o anlattığın şeyleri düşünüyordum… Her gece..
– …
– Ne kadar güzel şeylerdi o anlattıkların İbrahim, kardeşim, kardeşim İbrahim, kardeşim… Ne kadar güzel şeylerdi o anlattıkların…
– …
– Malcolm X… Siyah Devrim… Pan – Afrika… Bilâl-i Habeşî… İslam… Tevhid… Allah’tan başka kanun koyucu tanımamak… Allah’tan başka hiç kimseye boyun eğmemek… Qur’ân-ı Kerîm’deki âyetler: “Ne zûlmedin, ne de zûlme uğrayın”…
– …
Ne diyeceğimi bilemiyordum. Donakalmıştım öylece. Gözlerim buğulandı ister istemez; ıslandı kipriklerim.
Bu nasıl büyük bir mutluluk benim için, Allâh’ım, bu nasıl tarifsiz bir manevî sevinç içimdeki…
Afrika’nın güzel ülkesi Kenya’da başıma gelen şu olaya bakın!… Şu an 6 milyar insanın yaşadığı bu mavi gezegenimizde benden daha mutlu bir insan var mıdır?
Hiç sanmıyordum. O an, o dakikalarda, dünyanın en mutlu insanı olduğumdan hiçbir şüphem yoktu.
Elim ayağım titriyordu mutluluktan, dilim adetâ lâl olmuş, konuşurken kekeliyordum. Parmaklarımı bile sıkamıyordum; güç yetiremiyordum. İçime dolan manevî sevinç, bendeki tüm maddî gücü alıp götürmüştü sanki…
Beklemiyordum böyle birşey. Çünkü Charles’a 9 saatlik yolculuk boyunca hiç ara vermeden, artı mülteci kampında üç gün boyunca bu tür konuları anlatırken, amacım O’na “Siyah Devrim” bilincini aşılamak, “Pan – Afrika ideali”ne karşı duyarlı hale getirmekti.
Bu amaçla idi bütün gayretim benim.
Şu işe bakın yaaa… Ben kendisini “siyah millîyetçisi” yapmak için, kendisini “Pan – Afrika millîyetçisi” yapmak için bu kadar dil döktüm, adam geldi “Müslüman” oldu, iyi mi?…
Neye niyet neye kısmet?…
– İbrahim!…
– Efendim Charles?…
– Ya anlamıyor musun, Charles değil, İbrahiiiim İbrahiiim, benim adım artık İbrahim.
– 🙂 🙂 🙂 Pardon, tamam İbrahim. Buyur İbrahim…
– Senin bir adın daha vardı, hani arkadaşların seni hep o isimle çağırıyorlar ya, Sedi…, neydi?..
– Sediyani.
– Hah, onu da alacağım. Senin adını ve soyadını komple alıp kendime çift önisim yapmak istiyorum. Çünkü senin sayende İslam’la tanıştım, bu hatırâyı yaşatmak için ismini üzerimde taşıyacağım.
– İnanmıyorum… 🙂
– Evet, şimdi biz yarın döneceğiz ya Nairobi’ye…
– Evet, bugün son günümüz, yarın Nairobi’ye döneceğiz inşallâh…
– İşte Nairobi’ye döndükten sonra, Pazartesi günü Nairobi Belediyesi’ne gideceğim ve “Charles Kamau” olan adımı “İbrahim Sediyani Kamau” olarak değiştireceğim.
– …
– Kendime yeni bir kimlik kartı çıkartacağım; İbrahim Sediyani Kamau olarak.
– Allâh’ım sana şükürler olsun, bana böyle bir onuru yaşattığın için… Demek artık yalnız değilim… Bundan sonra dünyada iki tane İbrahim Sediyani var..
– 🙂 🙂 🙂
– İbrahim Sediyani Kamau ve İbrahim Sediyani İpek.
– 🙂 🙂 🙂
– Biri Kenyalı, biri de Kürdistanlı.
– Kenya – Kürdistan kardeşliği… 🙂 🙂 🙂
– 🙂 🙂 🙂
– Aileme de İslam’ı anlatacağım. Karım ve çocuklarım da Müslüman olsun istiyorum.
– Çok iyi yaparsın dostum… 🙂
– E de haydi…
– Ne?…
– Dostum, bu ikimiz arasında sır mı kalsın? Tuhaf adamsın yaa.. Arkadaşlara bu haberi vermeyeleim mi?
Sana binlerce hamd û senâlar olsun, Yâ Râbbi…
Biz iki İbrahim, iki İbrahim Sediyani, aynı ortak sevinç ve heyecanla gidiyoruz arkadaşlarımızın olduğu yere.
16 kişilik kafilemizin başkanı olan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Müdür Yardımcısı Mehmet Çelik kardeşimi bir köşeye çekiyorum ve O’na,
– Mehmet abi, bütün arkadaşları masaya toplasana sana zahmet, çok önemli bir haberimiz var, diyorum.
Mehmet ağabey, sağolsun yapıyor bunu. Bütün arkadaşlar toplanınca, Nairobili 46 yaşındaki şoför Charles Kamau (yeni adıyla İbrahim Sediyani Kamau), müjdeli haberi veriyor.
Kafilemiz bugünü “bayram” ilan ediyor; “bayram içinde bayram”, “çifte bayram”…
Zaten Kurban Bayramı’nın 3. gününü idrak ettiğimiz bu mübarek gününde, bir de bayramın içinde ayrı bir bayram daha yaşıyoruz…
Herkes tek tek tebrik ediyor, büyük bir mutlulukla.. Ama sadece yeni İbrahim Sediyani’yi değil, beni de tebrik ediyorlar..
Önce Kenyalı İbrahim Sediyani’yi, sonra da beni tebrik ediyorlar.
Bugün “dünyanın en mutlu insanları” olan 16 kişi var, Dadaab’da…
Dünyanın en mutlu insanları…
* * *
8 Kasım 2011 (hicrî 12 Zilhicce 1432) günü yaşanan bu güzel hadise, Türkiye medyasında şu şekilde haber yapılıp duyurulmuştu:
“Almanya’daki bir insanî yardım vakfının gönüllüsü olarak Türkiye’deki bir insanî yardım ekibiyle birlikte Somalili mültecilerin kaldığı Kenya’daki Dadaab Mülteci Kampı’na giden ve burada bir hafta kalıp Kurban Bayramı’nı mülteci kampında geçiren gazeteci, yazar ve seyyah İbrahim Sediyani’den etkilenen ekibin şoförü, Müslüman oldu. Kenyalı bir Hristiyan olan ve başkent Nairobi’de yaşayan 46 yaşındaki Charles Kamau’nun yeni ismi: İbrahim Sediyani Kamau.
İnsanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük açlık ve kuraklık felâketi nedeniyle yurtlarını terk edip “Ölüm Yürüyüşü” adı verilen ve günler süren yolculuk sonucu geldikleri Kenya’nın Kuzeydoğu ilinin Dadaab ilçesinde, Dadaab Mülteci Kampı’nda kalan Somalililer, Kurban Bayramı sevincini dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlar’ın ve insanî yardım kuruluşlarının gönderdikleri yardımlarla ve kestikleri kurban etleriyle huzur içinde yaşadılar. Açlık ve kuraklık nedeniyle yüzbinlercesinin hayatını kaybettiği, yüzbinlercesinin de yurtlarını terk edip Kenya topraklarına hîcret ettiği Somalili mülteciler için geçtiğimiz Ramazan ayında yardım seferberliği başlatan ve yaşanan insanî dram ile ilgili ardı ardına yazılar kaleme alıp Türkiye kamuoyunu Somali halkına yardım ellerini uzatmaya çağıran yazar İbrahim Sediyani, bunlarla da yetinmeyip o topraklara gitti ve Kurban Bayramı’nı Somalili mültecilerin arasında geçirdi.
Almanya’daki bir insanî yardım vakfının gönüllüsü olarak 3 Kasım Perşembe günü İstanbul’a gelip 13 kişilik bir insanî yardım ekibiyle birlikte 4 Kasım Cuma günü Katar’ın başkenti Duha üzerinden Kenya’nın başkenti Nairobi’ye uçan Sediyani, Arefe Günü olan 5 Kasım Cumartesi karayoluyla ülkenin kuzeydoğusunda ve Somali sınırına 100 km mesafede bulunan Dadaab Mülteci Kampı’na gitti. Yolculuk esnasında fotoğraf çekmesi ve gezi notları tutması için aracın ön koltuğuna oturtulan İbrahim Sediyani, 9 saatlik yolculuk boyunca ekibin Hristiyan şoförü Charles Kamau ile sohbet etti. Şoföre Afrika ve Afro – Amerikan halklarının kurtuluş reçetesi olarak Malcolm X tarafından geliştirilen “Siyah Devrim” hareketi hakkında bilgi veren Sediyani, “Siyah Devrim” hareketinin bir gönüldaşı olarak Beyaz Adam emperyalizmine karşı siyah, esmer, kızıl, sarı, tüm renkli ırkların birleşmesi gerektiğine inandığını söyledi. Yeryüzündeki gerçek savaşın “kuzey – güney savaşı” olduğunu, “kuzey”den kastın beyaz ırkın temsil ettiği Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya, “güney”den kastın ise renkli halkların temsil ettiği Afrika, Asya ve Latin Amerika olduğunu belirten “Siyah Devrim” hareketinin dünyayı en iyi okuyabilen bakış açısı olduğunu ifade eden İbrahim Sediyani, kendisinin de Pan – Afrika hedefine inanan gerçek bir siyah devrimci olduğunu söyledi.
Afrika’nın sömürgeleştirilmesi ve Beyaz Adam’a karşı verilen özgürlük ve bağımsızlık mücadeleri hakkında tarihsel bilgiler aktaran İbrahim Sediyani, İngiliz sömürgesi olan Kenya’nın bağımsızlık sürecinden bahsetti. İngiliz egemenliğine karşı Kenya’da baş gösteren Mau Mau Ayaklanması’ndan uzun uzun bahseden Sediyani, bu hadiseden alınması gereken çok dersler olduğunu kaydetti. “Kenya topraklarında 1952 – 60 yılları arasında vuku bulan ve liderliğini 1957’de İngilizler tarafından asılarak idam edilen Dedan Kimathi’nin yaptığı Mau Mau direnişi, Afrika kıt’âsının 20. yy’da tanık olduğu en onurlu ve en siyah devrimci hareketti” diyen İbrahim Sediyani, Mau Mau hareketinin Kenya’yı bağımsızlığa götüren süreci başlattığını ve bunun 1963’te Jomo Kenyatta önderliğinde gerçekleştiğine işaret etti.
Biri erkek biri kız iki çocuk babası olduğunu, oğluna “Malcolm” ismini koyduğunu söyleyen İbrahim Sediyani, bunu Hristiyan iken Müslüman olan ve ABD’ye karşı İslamî siyah direnişi başlatan Malcolm X’e duyduğu sempati ve hayranlıktan dolayı yaptığını belirtti. Bir yazar ve şair olarak makalelerinde ve şiirlerinde Kenya’yı, Nairobi’yi, Mau Mau hareketini sıkça işlediğini anlatan Sediyani, Kenya’nın kurucusu Jomo Kenyatta’yı andığını ve selamladığını söyledi.
Libya’daki Ömer Muhtar kıyamından, Nijerya’da Osman Dan Fadio, Şeyh Ahmedu Bello, Hacı Ebû Tawafa, Şeyh Süleyman Kumo ve İbrahim ez- Zakzakî’nin önderlik ettiği Fulani direnişinden, Senegal’de Léopold Sédar Senghor’un kurduğu “Négritúde“ (Siyâh Güzeldir) adlı edebiyat akımından, Güney Afrika’daki ırkçı Apartheid rejimine karşı Nelson Mandela ve İmam Abdullâh Harun’un verdiği mücadeleden, ABD’deki siyahîlerin önderleri Malcolm X ve Marcus Garvey’den bahseden İbrahim Sediyani, 20. yy’da ABD’de dört tane siyah lider çıktığını, bunlardan Elijah Muhammed’in sapık ve kişiliksiz, Martin Luther King’in ise uzlaşmacı ve pısırık olduğunu, öte yandan Malcolm X ve Marcus Garvey’in tertemiz bir mücadele ortaya koyduklarını savundu. Sediyani, Amerika’da Malcolm X’in “Siyah Devrim” hareketini, Marcus Garvey’in ise “Anavatana Dönüş” hareketini başlattığını söyledi.
Sediyani’nin Pan – Afrikanist fikirlerinden oldukça etkilenen şoför Charles, “Kendi halkım hakkında ben bile bu kadar şeyi bilmiyorum. Afrika’ya duyduğun bu ilginin sebebi nedir?” diye sordu. Bu soruya “İslam” diyerek cevap veren Sediyani, “Ben bir Müslüman’ım. Dînim İslam bana her zaman için mazlûm ve mustaz’âf halklar ile dayanışma halinde olmayı, zalimlere karşı mazlumların tarafında saf tutmayı emreder” dedi. İslam itikadı hakkında bilgiler veren ve Kûr’ân-ı Kerîm’den âyetler okuyan Sediyani, İslam dîninin “Tevhid” esası üzerine bina olunduğunu, Tevhid’in esasının ise Allâh’tan başkasına kulluğu ve itaati reddetmek ve hakimiyeti yalnızca Allâh’a has kılmak olduğunu belirtti. Özgürlük ve kurtuluşun tek yolunun yalnızca Allâh’a kulluk ve ibadet etmek, Allâh’tan başkasına kulluğu kesin olarak red etmek ile mümkün olduğunu ifade eden İbrahim Sediyani, bu yolun adının İslam olduğunu, Allâh’ın ipine sımsıkı sarılan ve Tevhid yolundan ayrılmayan insanlar ve halklar için köleliğin sözkonusu olmayacağını, onların hem dünya hayatında, hem de âhiret hayatında kurtuluşa ereceklerini, bunun Allâh’ın Kûr’ân’daki açık bir vaadi olduğunu söyledi.
Arefe Günü gerçekleşen 9 saatlik yolculuktaki bu sohbette dinlediklerinin etkisinde kalan şoför Charles, bayramın 3. gününün sabahı ekipteki gönüllülere müjdeyi verdi. Müslüman olmaya karar verdiğini söyleyen Charles, Kelime-i Şahâdet getirdi ve bu dakikadan itibaren Müslüman olduğunu, hayatının bundan sonrasını bir Müslüman olarak yaşayacağını söyledi. Hidayetine vesile olduğu için İbrahim Sediyani’ye müteşekkir olduğunu ve bunu resmîleştirmek için O’nun ismini taşımak istediğini söyleyen Kenyalı 46 yaşındaki ve 4 çocuk babası Charles, Nairobi’ye döner dönmez Nairobi Belediyesi’ne başvurup kendisine yeni ismiyle yeni bir kimlik kartı çıkartacağını, “Charles Kamau” olan ismini “İbrahim Sediyani Kamau” olarak değiştireceğini söyledi. Charles ayrıca hanımına ve çocuklarına da bu kararını açıklayacağını ve ailesini de İslam’a dâvet edeceğini sözlerine ekledi.
8 Kasım 2011 (hicrî 12 Zilhicce 1432) günü yaşanan bu güzel hadise, insanî yardım amacıyla bu topraklara gelmiş olan kafilede büyük bir sevince yol açtı. İnsanî yardım gönüllüleri hem Charles Kamau, yeni ismiyle İbrahim Sediyani Kamau’yu, hem de İbrahim Sediyani’yi tebrik ettiler.”
SEDİYANİ SEYAHATNAMESİ
CİLT 7
2 × İBRAHİM SEDİYANİ
İbrahim Sediyani Kamau ve İbrahim Sediyani İpek